< PreviousTÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, projelerinin sanayiciler tarafından anlaşılıyor ve iyi değerlendiriliyor olmasının kendileri için önemli olduğunu, ayrıca sürecin hızlı ve etkin şekilde ilerlemesine de katkı sağladığını belirtti. Covid-19 sürecinde geleneksel bilimin disiplin ve sektörel ayrımlara dayalı iken artık kapsayıcı, entegre ve açık bir bilim anlayışının hakim hale geldiğini aktaran Mandal, yükselen kilit teknolojilerin sanayi sektörlerine yansımalarının sürdüğünü kaydetti. TÜBİTAK’IN PROJELERİ TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal: SANAYİCİLER TARAFINDAN ANLAŞILIYOR VE İYİ DEĞERLENDİRİLİYOR 38 AĞUSTOS 2021 MECLİSİ stanbul Sanayi Odası’nın temmuz ayı konuk konuşmacısı olan TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, İSO’nun TÜBİTAK çalışmaları ile ilgili yaklaşımının önemine değindi. Kendi aktaracakları bilgilerin sanayiciler tarafından anlaşılıyor olmasının ve değerlendirilmesinin kendileri için önemli olduğunu söyleyen Mandal, çünkü projelerin sanayicilerle doğru şekilde yürüttükleri sürece yayılımının etkin ve verimli olacağını belirtti. Mandal, Avrupa Birliği’nin Ufuk 2020 Programı’ndan Ufuk Avrupa’ya geçiş sürecinde sorunların çok daha güç, çözümlerin ise bireysel çabanın ve iş birliği ötesinde birlikte öğrenme ayrıca birlikte başarma şeklinde ele alındığını dile getirdi. Covid-19 sürecinde geleneksel bilimin disiplin ve sektörel ayrımlara dayalı iken artık kapsayıcı, entegre ve açık bir bilim anlayışının hakim hale geldiğini aktaran Mandal, yükselen kilit teknolojilerin sanayi sektörlerine yansımalarının sürdüğünü kaydetti. Endüstri 4.0 üzerine insan odaklı sürdürülebilir ve esnek bir sanayi sektörüne dönüşüm için AR-GE ve yenilik tabanlı çözümlere ihtiyaçları olduğunu anlatan Mandal, karbon salınımı alanında Türkiye’nin çok kötü bir yerde olmadığını ancak bu konuda rekabet güçlerinin artması gerektiğini ifade etti. İSO Sürdürülebilirlik Platformu’nun gelecek için birlikte çalışmaktan ve birlikte öğrenmekten memnun olacaklarının altını çizen Mandal, TÜBİTAK’ın yeni stratejik yaklaşımının AR-GE ve yeniliklerin çıktı ve etkilerine odaklanmak olduğunu belirtti. Mandal, nitelikli bilgi ve nitelikli insan sloganıyla hareket edeceklerini dile getirdi. Özellikle pandemiyle birlikte başarılı kurumların arkasında yatan anahtar yaklaşımın bu olduğunu belirten Mandal, sürecin sürdürülebilirlik noktasının kalite ve inovasyon olduğunu bildirdi. Bu tip kelimelerin gizemli gelebileceğini ifade eden Mandal, “Her kurum, kalite kavramını en iyi ben kullanıyorum, inovasyonu en iyi ben yapıyorum, sürdürülebilirliği ön plana aldım diyor. Ancak bu çalışmaların hepsinin derinlemesine incelenmesi gerekiyor” dedi. Verimlilik noktasının ön planda yer aldığını kaydeden Mandal, malzemenin üretiminin sorunlu olduğu, sera gazı salınımlarının miktarına bakıldığı zaman ise durumun sıkıntılı olduğunu belirtti. İSO SANAYİ 3940 AĞUSTOS 2021 MECLİS “REKABET NOKTASINDA HEDEFE BAĞLI İLERLEMELİYİZ” Sürdürülebilir kalkınma hedefleri noktasında dikkate alındığı zaman, birim, üretim değerleri başına karbon salınım miktarını açıklayan Mandal, “Türkiye için rakamlar çok kötü değil ama sanayimizin durumu tabii ki sizler belirleyeceksiniz. Geleceğe yönelik süreç planlanmasında çok kötü değiliz ama ileriye yönelik rekabet noktamızın çok daha belirgin ve hedefe bağlı olarak ilerlemesi gerekiyor” diye konuştu. 2050 yılına kadar net karbondioksit salınımlarının sıfırlanması için başlatılan bir yarışın olduğunu belirten Mandal, bu konuda farkındalığın ön planda yer aldığını kaydetti. Pek çok değişik kurumun sistemin içinde yer aldığını kaydeden Mandal, bunların kamu kurumları, üniversiteler, aynı zamanda da firmalardan oluştuğunu söyledi. Bu yarışta ben varım noktasında dört firmanın yer aldığını kaydeden Mandal, “Ne yazık ki bu firmalar da çok bilindik isimlerden oluşmuyor. İstanbul Sanayi Odası bu konuda önemli bir şemsiye olduğu için farkındalık açısından bir arayüz olacağını düşünüyorum. Bu yapıyı bildiğim için konuyu gündeme getirmek istedim. 2050’ye doğru giden bu sürecin anahtar kelimesi bizim açımızdan oldukça kritik. AR-GE ve yenilikle gelişimin ve dönüşümün sağlanacağını öngörüyorum” dedi. İstanbul Sanayi Odası’nın web sayfasını incelediğimizde görüldüğü gibi bu tip çalışmaların başlamış olmasının çok kıymetli olduğunu söyleyen Mandal, farkındalığın oluşmaya başladığını kaydetti. Bu durumu birazcık daha icra noktasına götürebilecek noktada nasıl birlikte çalışabilirizi sorgulayan Mandal, “TÜBİTAK olarak bu konuda hazır olduğumuzu ifade etmek isterim çünkü ortaya konan bu başlıklar TÜBİTAK olarak kendi çalışma politikamızla bire bir buluşuyor. Bu konuda TÜBİTAK’taki, özellikle TEYDEB’deki arkadaşlarımız, sizin sürdürülebilirlik platformundaki ekibinizle bir araya gelebilirler. Empati yapmak her zaman kolay olmuyor. Dolayısıyla sizin ihtiyaçları belirleyip bunları çözüm noktasına götürüyor olmanız oldukça değerli” diye konuştu. “TÜM DESTEKLERDE SANAYİYİ ÖNCELİKLENDİRİYORUZ” TÜBİTAK olarak sağladıkları desteklerde artık birlikte geliştirme yaklaşımını benimseyeceklerini aktaran Mandal, Sanayi İSO SANAYİ 41 Yenilik Ağ Mekanizması (SAYEM) bağlamında yapılan çalışmalardan bahsetti. Tüm desteklerinde sanayiyi önceliklediklerini vurgulayan Mandal, sanayide istihdam edilmek üzere davet edilen ve desteklenen kişiler için cazip bir destek politikaları olduğunu söyledi. Mandal 127 uluslararası lider araştırmacıyı Türkiye’ye çektiklerinin bilgisini verdi. TÜBİTAK’ın 1501 ve 1507 destek program çağrılarına Yeşil Mutabakat önceliklerinin eklendiğini belirten Mandal, KOBİ’ler tarafından AR-GE ile ticarileşebilir çıktılara dönüşmesini hedefleyen Sipariş AR-GE Projeleri ile birlikte geliştirmeyi desteklediklerini dile getirdi. Mandal, TÜBİTAK Açık Bilim Politikası doğrultusunda ekosistemde bilgi yayılımının artırılması ve yeni iş birliklerinin oluşturulmasına destek olması için tamamlanmış projelerin bilgilerinin paylaşıldığına dikkat çekti. Mandal, şöyle konuştu: “1501 ve 1507 programımızın süreçlerini biraz daha sistematik yönetmeye çalıştık. Geçmişte ekosistemi kapasite geliştirme noktasında yönetmeye çalışıyorduk. Şimdi ise çağrı usulü alıyoruz. Artık projeler bir rekabet haline ulaştı çünkü kaynağımız sınırlı. O kaynağın içinde en iyi projeleri bulmaya çalışıyoruz. Bu doğrultuda artık yılda iki kez çağrı açıyoruz. 1501 ve 1507’de şu an 1501 ve 7’nin sonuçlarını açıkladık. Her çeşit programın da yeni çağrısını yaptık. Şu an çağrılar alınma aşamasında ve bu şekilde devam edecek. Birinci çağrıda 328 proje 1501’de, 209 proje de 1507’de destek verdi, bunları da ilan ettik. Desteklenme kabul oranlarımıza bakıldığı zaman çok kötü değiliz. Yani akademi tarafındaki desteklenme oranını yüzde 12 olduğunu söyleyebilirim. Yani üniversitelerden gelen projelerimizin yüzde 12’sini destekleyebiliyoruz. Özel sektör tarafındaki desteklenme oranlarımız, yani önerilen projelerin yüzde 40’ı ile 50 arasında gerçekleşiyor. 1501’de daha yüksek bütçeli projeler olduğu için yüzde 40’ını, 1507’de ise yüzde 50’sini destekler noktadayız. Avrupa Komisyonu’nda yüzde 10 olduğunu düşündüğümüz zaman desteklenme oranının Türkiye’deki akademi destek oranlarının 512 olduğunu düşündüğümüzde ise özel sektörü hâlâ öncelikli bir şekilde destekleme eğilimindeyiz. Gelecek dönemlerdeki ilişkili süreçlerimizi geliştirme ve iyileştirme noktasındayız. 2021 yılındaki ikinci çağrımızdan itibaren bu yaklaşımla karşılaşacaksınız. Burada hep istenen bizden şuydu: Biz sizi ve tüm ekosistemi dinliyoruz. TÜBİTAK’ta desteklenen projeler için sürekli aynı firmalar geliyor. Esasında bu firmalar AR- GE ile tırnak içinde ‘obez’ oluyor. Sonuç üretmiyorlar. Şu an biz artık geçmişte bizden destek almışsa o projesinde ne çıkardığını istiyoruz ve oradan bir başarısı varsa bunu bir ek puan olarak görüyoruz. Geçmişte bizden proje almış olmak bir avantaj noktası değil, o projeden eğer bir çıktı etki oluşturmuşsa ancak avantaj haline dönüşebiliyor.” “TÜRKİYE’DE AR-GE ÇALIŞMALARI ARTIYOR” Mandal, Patent Lisans Çağrısı’nın Yeşil Mutabakat gelişmelerine katkı sağlayacak ve İSO Sürdürülebilirlik Platformu için yeni imkanlar oluşturacak şekilde stratejik açıdan değerlendirilmesinin mümkün olduğunu dile getirdi. Türkiye’de AR-GE harcamasının 2019’da bir önceki yıla göre 7 milyar 420 milyon TL artarak 45 milyar 954 milyon TL olduğunu anlatan Mandal, bunun yüzde 64,2’sinin özel sektör tarafından yapıldığına işaret etti. TEYDEB’e destek veren TÜBİTAK, tüm destek programlarında sanayiyi ön planda tutmaya çalıştıklarını anlattı. Oldukça cazip destek politikaları olduğunu kaydeden Mandal, özel sektörden bekledikleri kriterin AR-GE’ye en fazla kaynak ayıran ilk 2500 firmasında çalışıyor olmasını istediklerini belirtti. Bunun karşılığında üç yıl boyunca direkt hibe desteği verdiklerini anlatan Mandal, “Deneyimliyse aylık net 24 bin lira, genç araştırmacıysa 20 bin lira hibe desteği sağlıyoruz. 1 milyon TL de araştırma desteği veriyoruz. Bunun yanında başka destek mekanizmalarımız da var. Bu durumun en motive edici tarafı, bütçenin tamamen TÜBİTAK’tan bizim BİDEP olarak ifade ettiğimiz bilim insanı desteleme programımız kapsamında veriliyor. Şu an ikinci çağrısı da açık halde” dedi. Temmuz meclisinde yüzde 100 İSO sermayeli olarak kurulacak olan iki şirket de üyelerin onayına sunuldu. “İstanbul Sanayi Odası Endüstriyel Tasarım ve Prototipleme AŞ” ve “İstanbul Sanayi Odası Belgelendirme AŞ” unvanlarıyla kurulacak olan ve İSO’nun bu alanlardaki çalışmalarına ivme kazandırması beklenen şirketlerin kurulması için İSO Meclis üyeleri tarafından onaylandı. İSO Meclis Üyesi Mehmet Ağrikli: “B ilindiği gibi hepimizin yanında onlarca mühendis çalışıyor. Ancak yeni mezunların seviyesi de belli olduğu için pek çok yerde akademik desteğe ihtiyacımız bulunuyor. Üstelik konular da genel değil, oldukça spesifik ve özelleşmiş hale geldi. Problemimizi gidermek için konunun uzmanını bulmaya çalışıyoruz ve bunda da zorlanıyoruz. Bazen doğru kişinin Elazığ Fırat Üniversitesi’nde, öbürünü Süleyman Demirel Üniversitesi’nde, bir başka konun uzmanını ise Gazi Üniversitesi’nde olduğunu öğreniyoruz. TÜBİTAK’ın elinde oldukça güzel bir veri tabanı olduğunu biliyoruz. Hangi hocanın, hangi akademisyenin hangi konularda uzman olduğunu TÜBİTAK oldukça iyi biliyor. Almanya ve Amerika üniversite kaynaklarını oldukça iyi kullanırken bizim kullanamamız rekabet şansımızı düşürüyor. Türkiye’de en büyük eksikliğimizi doğru kişiye ulaşmaktaki zorluk oluşturuyor. Bu konuda desteğe ihtiyacımız var.” “İ hracata yönelik teşvik ve AR-GE konusunda TÜBİTAK Marmara Teknokent’ten destek ve bilgilendirme talebinde bulunmuştuk. Teknokent çalışanları bizleri oldukça bilgilendirdi ve yönlendirdi. Bu süreçte de Marmara Teknokent’te gerçekleştirilen çalışmalarda da gözlemle fırsatı bulduk. Özellikle teknoloji transferi ofisiyle yürütülen ticarileştirme çalışmalarını olukça etkileyici buldum. Genç girişimcilere verilen önem de oldukça anlamlıydı. Açıkçası çabalar karşısında etkilendik ve gurur duyduk. Tüm bu çalışmalar için teşekkür ederim.” “Teknoloji transferi ofisiyle yürütülen ticarileştirme çalışmaları oldukça etkileyici” İSO Meclis Üyesi Ekrem Görçeker: “Akademik desteğe ihtiyacımız var” MECLİS 42 AĞUSTOS 2021İSO Meclis Üyesi Mehmet Koç: “T ürkiye’de 207 üniversite bulunuyor. 74 vakıf üniversitesi var. Otomotiv ve raylı sistemler, makine, elektrikli teçhizat, gıda arz güvenliği gibi alanlarda 15 üniversite arasında ihtisaslaşma amaçlandı. Bu çalışmalardan bir sonuç alınabildi mi diye merak ediyorum. Bilindiği gibi doçentlik sınavları akademik kariyerde son kalite kontrol mekanizmasıdır. Bu konuda etik ihlal komisyonu mevcuttu. Başka üniversitelerden beş profesör ilgili kişinin yazılı raporlarını okur, sonra sözlü bir sınavla meslekte yeterliliğe karar verilirdi. Bu bir kalite kontrol mekanizmasıydı. Şimdi ise etik ihlal komisyonu yok. Yani para karşılığı yazılan tezlerle doktora alınabiliyor, aynı mekanizmalarla yayın yapılabiliyor, doçent olunabiliyor. Dolayısıyla bizim hakem heyetlerimize gelip projeler hakkında karar verebiliyorlar. YÖK’le birlikte bunu düzeltme yoluna gitmek mümkün mü diye sormak istiyorum.” “K aynağında ayrıştırma konusunun üzerinde yeterince durulmadığını düşünüyorum. Kaynağında ayrıştırma olmazsa ne sıfır atık projesi gerçekleşir ne döngüsel ekonomi ne de sürdürülebilir ekonomi noktasında istediğimiz noktaya gelebiliriz! Bu konunun üzerine acilen durulması gerektiğini düşünüyorum. Avrupa Yeşil Mutabakatı noktasında, sınırda karbon düzenlemesiyle karbon kaçağını engellemek için bu sürecin ticari paydaşları tarafından da benimsenmesin özellikle amaçlanıyor. Avrupa Birliği, yeşil mutabakatın ilk parçası olan fit for 55’i geçtiğimiz günlerde açıkladı. 14 parçadan oluşan mevzuat paketi özetle karbon emisyonlarını 2030 yılına kadar yüzde 55 düşürmeyi amaçlıyor. Ülkemiz ihracatının hepimizin bildiği gibi yüzde 41’i Avrupa Birliği’ne yapılıyor. Buradan bakarak gittiğimizde gelişmeleri çok yakında takip etmekte fayda var diye düşünüyorum.” “Kaynağında ayrıştırma konusu üzerinde acilen durulmalı” İSO Meclis Üyesi Ömer Karadeniz: “Etik ihlal komisyonu yok, YÖK bu konuda düzeltme yoluna gidebilir mi?” 44 AĞUSTOS 2021 MECLİS“TÜBİTAK, teknik ve hukuki konularda oldukça titiz çalışıyor” İSO Meclis Üyesi Ferdi Erdoğan: “T ürkiye’nin sürdürülebilirlik konusunda ülke politikasını belirlemesi bir ihtiyaç mıdır? Bu sektörlere yatırım yapmayı düşünüyorum. 10 yıllık dönemde Fit 55’e uygun olmak için bir bütçe ayırmak istiyorum. Buna ihtiyaç var mıdır? Eğer ihtiyaç varsa nasıl bir organizasyonla bunu ele almak gerekir diye merak ediyorum. Bizler TÜBİTAK’ın desteklerini çokça kullanıyoruz. Fakat buradaki etkinin artırılması konusunda da çok ciddi başlıkların olduğunu görüyoruz. TÜBİTAK, ana başlık olarak daha etkinleştirme için neler yapmayı hedefliyor? Özellikle de sürdürülebilirlik konusunda daha etkili olabilmesi için neler ilave edilebilir? Hidrojen ekonomisi hakkında nasıl çalışmalar öngörülüyor diye de merak ediyorum. Hidrojen ekonomisini takip ettiğimizde uluslararası boyutta, sera gazı salınımını hidrojen ekonomisi benzeri çözümler olmadan 2050 hedeflerine ulaşılamayacağı öngörülüyor. Hidrojen ekonomisinin sürdürülebilirlik politikasında nerede görüldüğünü sormak istiyorum.” İSO Meclis Üyesi Ender Arslan: “TÜBİTAK’ın desteklerini çokça kullanıyoruz” “İ nşaat Malzemeci ve Sanayicileri Derneği olarak TSE ile beraber ve TÜBİTAK’la Türkiye’nin ilk standart belgeli, yollarda otoyollarda kullanılacak ses bariyerini üretme projesine girdik. Bayağı da uzun sürdü. Çok ciddi firmalar bu işe soyundu. TÜBİTAK’ın her zaman olduğu gibi bu konuda da çok sıkı çalışmasını gördük. Özellikle teknik ve hukuk konusundaki yaptırımları ve standartlara uyumuna şahit olduk. Finalde bir sürü firma elendi, bir tek firma ses bariyeri konusunda onay aldı. Standartlarını aldı, buraya kadar her şey mükemmel gitti. Tarih 2020’nin son çeyreğiydi. Fakat bu tarihten sonra ne bir sipariş alabildik ne de firmamızın kapısını çalan herhangi bir devlet kurum veya kuruluş oldu. Her şey bu kadar mükemmel olup, bir noktaya gelindikten sonra yerli ve mili projesini de önemseyerek bir ürün meydana geldiğinde, TÜBİTAK’ın bir yaptırımı söz konusu olabilir mi?” “T ürkiye’de onaylanmış proje sayısının oldukça az olduğunu düşünüyorum. Bunun nedeni de ev ve işyeri gereçlerinin KOBİ düzeyinde olmasından kaynaklanıyor. KOSGEB’den destek alanlar TÜBİTAK’a ulaşmada zorluk yaşıyor. Büyük ölçekli firmalar bu desteği rahatlıkla alabiliyor. Projeleri hazırlarken özellikle üç dört yıllık projelerin de yapıldığı görülüyor. Yerinde ayrıştırma konusunun Türkiye’nin karbona giden yolu olduğunu düşünüyorum. Yenilenebilir enerjinin desteklenmesi gerekiyor.” “Büyük ölçekli firmalar TÜBİTAK’tan kolayca destek alabiliyor” İSO Meclis Üyesi Fikret Kaya: İSO SANAYİ 45HABER İSO İkinci 500 Büyük 46 AĞUSTOS 2021 75.642 2015201620172018 82.175 107.605 137.497 5,3 8,6 30,9 27,8 Üretimden Satışlar Üretimden Satışlar [Net, Milyon TL]Değişim [%]İSO SANAYİ 47 İstanbul Sanayi Odası geçen ay açıkladığı “İSO Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu-2020” araştırmasının ardından “İSO Türkiye’nin ikinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu-2020” araştırmasını da 6 Temmuz’da kamuoyu ile paylaştı. İSO İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu araştırmasında; üretimden satışlar büyüklüğüne göre İSO İkinci 500’ün birincisi 578,9 milyon TL ile Murat Ticaret Kablo oldu. Onu çok küçük bir farkla yine 578,9 milyon TL ile Metal Matris takip ederken, RTM Tarım Kimya ise 571,5 milyon TL ile üçüncü oldu. 20192020 157.024 14,2 21,7 191.096Next >