< Previousİstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, her geçen gün artan enerji maliyetlerine dikkat çekerek, sanayinin kullandığı doğal gaz ve elektrik faturalarında, sürekli olmasa da dönemsel olarak KDV indirimine gidilmesini istedi. Böylelikle işletmelerin rekabet gücünün artacağını belirten Bahçıvan, bunu yaparken sanayicinin kendi enerjisini üretebilmesi için de her türlü desteğin verilmesi gerektiğini vurguladı. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan: SANAYİCİNİN KENDİ ENERJİSİNİ ÜRETEBİLMESİ İÇİN HER TÜRLÜ DESTEK VERİLMELİ” 38 MART 2022 MECLİSİ stanbul Sanayi Odası’nın (İSO) şubat ayı Meclis toplantısı, 23 Şubat 2022 tarihinde video konferans yöntemiyle yapıldı. İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay’ın başkanlığında ve İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın ev sahipliğinde gerçekleşen İSO Meclisi’nin ana gündem maddesi “Sanayide Üretimin Devamlılığı, Verimliliği ve Maliyetler Açısından Enerji Kaynaklı Sorunlarımıza Çözüm Arayışı” oldu. Meclis toplantısına Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan konuk olarak katıldı. İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, Meclis toplantısında yaptığı konuşmada üretimin can damarı, olmazsa olmazı olan enerjide artan maliyetlere dikkat çekti. Atılan her adımda üretici ve sanayicinin öncelikli olarak düşünülmesi gerektiğini belirten Bahçıvan, sanayicilerin, küresel rekabette elini güçlendirecek düşük maliyetli ve gece-gündüz kesintisiz elde edeceği enerjinin her zaman temin edilmesi gerektiğini vurguladı. Türkiye’nin Paris İklim Anlaşmasını imzalayan ve 2053 Karbon Nötr taahhüdü vermiş bir ülke olarak özellikle güneş ve rüzgara dayalı yenilenebilir enerji kaynaklarını artırmak zorunda olduğuna işaret eden Bahçıvan, kurak bir mevsimde hidroliğin gücünün azalması, doğal gazda yaşanan arz sıkıntısı ile bu gerçeğin bir kez daha ortaya çıktığını belirtti. Bahçıvan, duruma sanayici cephesinden bakıldığında da elektrik tüketiminde yüzde 40 gibi ciddi paya sahip sanayinin daha çevreci, karbon salımı daha az olan ve en önemlisi kendi elektriğini kendi üreten bir yapıya dönüşmesi gerektiğinin altını çizdi. “GÜNEŞ ENERJİSİ SANTRALLERİNE İLGİ ARTTI” Sanayinin aynı zamanda enerji yatırımcısı olmasının önünü açan ve aylık mahsuplaşma yönetmeliğini de içeren 2019 tarihli mevzuatın; çatılarda güneş enerjisi santralleri (GES) kurulmasına yönelik ilgiyi arttırdığına değinen Bahçıvan, “Teşvik mekanizmalarına bakıldığında ise GES yatırımı ‘genel teşvik’ kapsamında değerlendirilmekteydi. 16 Şubat tarihinde Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanan teşviklerle; rüzgar ve güneş enerjisi İSO SANAYİ 39yatırımlarında KDV istisnası ve gümrük vergisi muafiyeti gibi mevcut desteklerin kapsamı genişletildi. Güneş ve rüzgar enerjisinden elektrik üreten lisanssız faaliyetler kapsamındaki yatırımların dördüncü bölge desteklerinden yararlanmasının önü açıldı. Bu destekler sanayicimiz açıdan son derece olumlu bir gelişmedir” dedi. Bahçıvan, yenilenebilir enerjiye yönelik her türlü yatırımın desteklenmesi gerektiğinden hareketle, kısıtlayıcı olduğunu düşündükleri 240 kiloWatt üstü kapasite limit değerinin kaldırılması gerektiğini dikkat çekti. Yeni teşviklerin hali hazırda bu alanda ‘yatırım teşvik belgesi’ sahibi sanayiciler için de uygulanması gerektiğini bildiren Bahçıvan, “Özellikle çatı üstü GES yatırımlarında yaşanan en önemli sorunlardan biri de süreçlerin çok uzun olmasıdır. Kurulum sırasındaki izin sürecinin bir yıl, kurulum sonrası bağlantı için denetim ve anlaşma sürecinin ise 5-6 ay olması, yatırımın geri dönüş süresini uzatmakta, faydasını azaltmakta ve motivasyonu düşürmekte. Bu sürelerinin kısaltılmasına yönelik dinamik bir bürokrasi yaklaşımıyla acil bir düzenleme gerekiyor” diye konuştu. Bir diğer önemli konunun enerjinin verimli kullanılması olduğuna dikkat çeken Bahçıvan, enerji verimliliği ile sağlanan tasarrufun aslında enerji maliyetlerini düşürme noktasında önemli bir kaynak, güçlü bir potansiyel olduğunu söyledi. Enerji verimliliğine verilen teşviklerin bu alandaki bilincin artması noktasında itici güç niteliği taşıdığını kaydeden Bahçıvan, “Ancak, enerji verimliliği yatırımları sermaye gerektiriyor. Türkiye’de uygulanmakta olan teşvikler belli bir düzeyde sanayicimize destek sağladı. Ancak bu desteklerin sanayimiz için cazip hale getirilmesine yönelik farklı ve güçlü teşvik türleriyle desteklenmesinin önemli olduğuna inanıyoruz. Enerji verimliliği ile ilgili sanayicimizin daha bilinçli hale gelmesi noktasında eğitimin de çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu alanda verilecek eğitim en az teşvikler kadar etkili ve değerli olacak. İSO olarak böyle bir konuda her türlü iş birliğine hazırız” şeklinde konuştu. “FATURALARDA, SÜREKLİ OLMASA DA DÖNEMSEL OLARAK KDV İNDİRİMİNE GİDİLMELİ” Her geçen gün artan enerji maliyetlerinin hafiflemesine destek olmak amacıyla sanayinin kullandığı doğal gaz ve elektrik faturalarında, sürekli olmasa da dönemsel olarak KDV indirimine gidilmesini isteyen Bahçıvan, böylelikle işletmelerin rekabet gücünün artacağını belirtti. Bahçıvan, bunu yaparken sanayicinin kendi enerjisini üretebilmesi için her türlü desteğin verilmesi gerektiğini vurguladı. Yine sanayicilerin en ciddi sıkıntılarından birinin giderek eriyen işletme sermayesi olduğunu hatırlatan Bahçıvan, “Bugün enflasyon yüküyle boğuşan, maliyetleri sürekli yükselen sanayicimizin işletme sermayesine katkı sağlamak açısından, elektrik ve doğal gaz ödemelerinde vadeli ödeme imkanı getirilmesi ciddi bir destek olacak. Yaşadığımız doğal gaz kısıntısını 40 MART 2022Ş ubat ayı Meclis toplantısı İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay tarafından açıldı. Okyay, toplantıda gündeme ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı: “Global ölçekte yaşanan enerji krizinden en çok etkilenen ülkelerden biriyiz. Bunun enerjide yüksek oranlı dışa bağımlılık, talebin yüksek olmasına karşın yerli üretim arzının yetersizliği, yenilenebilir enerji kaynaklarına yeterli yatırım yapılmaması gibi pek çok sebebi var. Dünya jeopolitiğindeki son gelişmeler doğrultusunda, küresel enerji piyasası açısından önümüzdeki günlerin de pek parlak olduğunu maalesef söyleyemiyoruz. Enerji, sanayicinin en baş gider kalemlerinden biri. Üretim maliyet kalemleri arasında enerjinin çok yüksek bir oranı oluşturduğu demir-çelik, alüminyum, cam, çimento ve seramik gibi sektörler başta olmak üzere enerji sanayimiz açısından kritik bir gösterge olarak öne çıkıyor. Biz üretmek, ürünlerimizi dünya pazarlarına satmak için her fırsatı değerlendirmeye çalışırken, enerji fiyatlarında sürekli şekilde katlanarak artan fiyatlar bizleri çok zor durumda bırakıyor. Kar marjlarımızın düşmesi, elektrik maliyetlerinin artması nedeniyle üretim ciddi oranda etkilenirken, pek çok sanayici yatırımlarını ötelemek zorunda kalıyor. Hemen hemen 10 yılda küresel çapta büyük bir enerji krizi yaşanıyor. Bunun önüne geçmenin temel yolunun, kapsamlı bir dönüşüm olduğuna inanıyorum. Avrupa Yeşil Mutabakatı tüm dünyayı ve tabii Türkiye’yi de bu dönüşüme zorluyor. Türkiye’nin bundan sonra dünyaya hâkim olan yeni iklim değişikliği ve temiz enerji ruhuna, yeni kalkınma modeline, yeni finansman ve teknoloji akımlarına dâhil olması büyük önem taşıyor.” “ENERJİ FİYATLARINDA KATLANARAK ARTAN FİYATLAR SANAYİCİYİ ZORLUYOR” önlemek amacıyla, depolama yatırımlarımızı artırırken, bir alternatif olan LNG teminine yönelik imkanlarımızı da geliştirmeli, terminal sayısını artırmalıyız” dedi. “ENERJİ FİYATLARI, TÜRKİYE’NİN ÖDEMELER DENGESİ AÇISINDAN ÇOK ÖNEMLİ” Doğal gaz piyasasında son aylardaki gelişmelerin sanayicilerimizi doğrudan etkilediğini belirten Bahçıvan, Türkiye’de kurulu enerji üretim gücünün yaklaşık dörtte birini oluşturan ve elektrik arz-talep gelişmelerinin yönetilmesinde önemli rol oynayan doğal gaz çevrim santrallerinin maliyetleri yaşanan küresel eğilimlerden etkilendiğini söyledi. Söz konusu etkilerin özellikle sanayi sektörü üzerinde çok ağır sonuçlar doğurduğunu vurgulayan Bahçıvan, şöyle konuştu: “Enerji fiyatları, Türkiye’nin ödemeler dengesi açısından da çok önemli. Son dokuz yılda dış ticaret açığının yaklaşık yüzde 60’ını oluşturan enerji açığı, küresel fiyat gelişmelerine karşı çok duyarlı. Özellikle ekonomik aktivitenin hızlı büyüdüğü ve enerji fiyatlarının arttığı dönemlerde büyümenin cari dengeye olumsuz etkileri çok daha fazla öne çıkıyor. Nitekim son aylarda cari açık içerisinde enerji kaleminin ağırlığını gözlemliyoruz. Enerji kalemi, etkisini başka bir yerde daha olumsuz hissettiriyor. Ocak ayı ne yazık ki yüzde 94’e yakın bir ÜFE ve yüzde 49’lık bir TÜFE enflasyonuyla kapandı. ÜFE’deki bu artışın nedenlerinden biri elbette sanayicimizin önemli girdi kalemlerinden birini oluşturan enerjideki maliyet artışlarıdır. Ne yazık ki bir yıl gibi kısa bir sürede, elektrikte yüzde 150’leri, doğalgazda yüzde 400’leri aşan fiyat artışlarına maruz kalmış bulunuyoruz. Burada altını çizmek istediğim husus, özellikle doğal gazda kasım ve aralıkta gerçekleştirilen artışlar yalnız sanayi ve ticari kuruluşlara yapılırken, ocak ayında yine aynı gruba konutlara oranla yüzde 25 daha fazla fiyat artışı getirilmiş olmasıdır. Sanayi sektörü olarak bu ülkenin kalkınması için elimizden geleni yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz. Ancak zor günlerden çıkış için tüm kesimlerin eşit katkı sağlaması gerektiğine de inanıyoruz.” Enerji arzında ocak ayında yaşanan sorun nedeniyle benzer bir fedakârlığın yine sanayiden istendiğine dikkat çeken Bahçıvan, sanayi doğal gazının yüzde 40 kesildiğini, ardından birçok sanayi bölgesinde günlerce süren elektrik kesintisinin yaşandığını belirtti. Üstelik bu kesintilerin öncesinde yeterli süre verilmediğini bildiren Bahçıvan, yeterli bilgilendirmenin yapılmadığını, sanayinin bu sürece hazırlıksız yakalandığını kaydetti. İSO SANAYİ 41 İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay:Enerjide en önemli önceliklerinin arz güvenliği olduğunu söyleyen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan, öngörülebilir bir piyasa oluşumuna büyük önem verdiklerini belirtti. Maliyetlerin gerek doğalgaz gerek elektrikte mümkün olan en düşük seviyede olması için gerekenleri yaptıklarını anlatan Tancan, “Piyasanın mali açıdan güçlü olmasını diliyoruz. Mali açıdan sürdürülemez hale gelen piyasa oyuncuları, arz güvenliğine ve öngörülebilirliğe olumsuz etkileri olur” dedi. ENERJİDE EN ÖNEMLİ ÖNCELİĞİMİZ Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan: ARZ GÜVENLİĞİ VE ÖNGÖRÜLEBİLİRLİK 42 MART 2022 MECLİSE nerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan, en önemli önceliklerinin arz güvenliği olduğunu söyledi. Gerek doğal gaz gerekse elektrikte tüm talep sahiplerinin taleplerini güvenli şekilde karşılayacak mekanizmaları oluşturmaya büyük önem verdiklerini belirten Tancan, öngörülebilir bir piyasa oluşumunu hedeflediklerini anlattı. Maliyetlerin gerek doğal gaz gerekse elektrikte mümkün olan en düşük seviyede oluşabilmesi için atılması gereken adımları attıklarını ifade eden Tancan, piyasanın mali açıdan güçlü olmasını dilediklerini aktardı. Tancan, mali açıdan sürdürülemez hale gelen piyasa oyuncularının arz güvenliğine ve öngörülebilirliğine olumsuz etkileri olacağını belirtti. Arz güvenliği kapsamında kaynaklarını çeşitlendirdiklerini hatırlatan Tancan, kaynak sepetini geniş tutarak, kaynak ülke sayısını daha alternatifli hale getirerek arz güvenliğini sağlama almış olacaklarını anlattı. Doğal gazdan da kömürden de elektrik ürettiklerine işaret eden Tancan, rüzgar, güneş, jeotermal, biyokütle gibi çeşitleri de ekleyerek kaynak sepetlerini çeşitlendirdiklerini söyledi. Tancan, nükleer enerjiyi de buna ekleyerek arz güvenliğine daha da katkı sağlamış olacaklarını sözlerine ekledi. 2021 yılında son 20-30 yılın en kurak dönemlerinden birini yaşadıklarını hatırlatan Tancan, hidroelektrik santrallerindeki su oranlarının düşerek üretim miktarının düştüğünü ifade etti. Aradaki farkın doğal gaz kaynaklarındaki üretimi artırmak suretiyle karşılanabildiğinin bilgisini veren Tancan, yılın son çeyreğinde daha önce görülmemiş şekilde kömürde beş kat, doğal gazda 10 kat fiyat artışı olduğunu dile getirdi. Tancan, bunun enerji üretim maliyetlerine yansıyarak enerji piyasasındaki fiyatları artırdığını vurguladı. Enerji fiyatlarının artmış olmasına rağmen bu rakamların desteklenmekte olduğunun altını çizen Tancan, sanayi ve elektrik İSO SANAYİ 4344 MART 2022 MECLİS üretim santrallerine sağlanan elektrik fiyatının da devlet tarafından desteklendiğini açıkladı. Geçmişte arıza sayısı ve süresi ile enerji kalitesi yönünde talepler olduğunu aktaran Tancan, bu konuda iyileşmeler olduğunu sanayicilerin de teyit ettiğini anlattı. EPDK’nın her yıl dağıtım şirketlerine arıza sayı ve süresi ile ilgili hedefler verdiğini belirten Tancan, bu konuda ceza ve teşvik mekanizması ile kaliteyi artırdıklarını belirtti. Dünyadaki arz sıkıntısının giderilmesi için sanayicilere yönelik kendi tüketimlerin karşılamaları için lisanssız santrallere hız verdiklerini söyleyen Tancan, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın da bu santrallere yönelik ayrıca teşvik verilmesi yönünde bir kararı olduğunu dile getirdi. “FİYATLAR ENERJİ BORSASINDA OLUŞUYOR” Enerjinin bir piyasası bir borsası olduğunu söyleyen Tancan, enerji talebini rekabet kurallarına uygun olarak burada oluştuğunu belirtti. Herhangi bir üreticiniN borsadaki fiyatların çok daha üzerinde bir fiyatla bir satış yapabilmesinin teknik olarak mümkün olmadığını anlatan Tancın, “Üreten kişiler her gün bir sonraki günün tekliflerini ikili anlaşmalar hariç borsaya sunuyor. İkili anlaşmalarda da borsadaki fiyatlar örnek oluyor. Borsa yarınki tüketim miktarı, talep miktarı ne kadarsa en uygun fiyattan başlamak suretiyle talebi karşılayan fiyatı oluşturuyor. Yani fiyatlar piyasada, enerji borsasında rekabet ortamında oluşuyor” dedi. Doğal gaz, kömür ve elektrik fiyatlarındaki artışlara rağmen, rakamların desteklendiğine dikkat çeken Tancan, bunu sanayi için yaptıklarını, gerçek rakamların yansıtılmadığını söyledi. Son yıllarda yapılan, gerek TEİAŞ’ın gerekse ilgili dağıtım şirketinin yaptığı yatırımlarla enerji kalitesinin tedarik sürekliliğinde ciddi iyileşmelerin görüldüğünü anlatan Tancan, “Biz bunları hiç insan eli değmeden ölçüyoruz. Kaliteyi ölçen cihazlarımız var. Yani manipüle edilmesi söz konusu olamaz. Elektriğin kalitesi konusunda ciddi iyileşmelerin, arıza sayı ve süresinde çok ciddi düşmelerin olduğunu takip ediyor ve görüyoruz. Bu yeterli mi? Tabii ki yeterli değil. EPDK her sene dağıtım şirketlerine hedefler verir. Hedefler şaşarsa ceza uygulanır. Ya da tam tersi durumda mükafatlandırılarak teşvik mekanizması devreye girer. Maksat bu işi yapan kişilerin kaliteye önem vermesidir” İSO SANAYİ 45 diye konuştu. Tancan sözlerine şöyle devam etti: “Dünyada kaynaklanan arz sıkıntısı problemlerinin giderilmesine yönelik sanayicimize düşen hususlardan bir tanesi de kendi tüketimini karşılamaya yönelik lisanssız santral yapımlarına hız vermesidir. Bu konudaki süreçlerin veya prosedürlerin çok ve uzun olduğunu Başkanımız ifade etti. Tabii bu süreçlerin tamamı kendi bakanlığımız veya ilgili dağıtım şirketlerinin uhdesindeki süreçler değil. Biz kendi Bakanlığımız adına size önerilerde bulunabiliriz. Tabii bu neticede bir enerji işi. Dikkatli olunması gerekiyor. Belli kurallara uyulması lazım. Dolayısıyla can ve mal tehlikesi oluşturmamalıyız. Risk oluşturmayacak mahiyetteki önerilere her zaman kapımız açık.” “ENERJİ KESİNTİSİNİ HİÇ ARZU ETMEDİK” Geçtiğimiz ay hiç arzu etmediğimiz şekilde gerek doğal gazda gerek elektrikte kısıntı ihtiyacının hasıl olduğunu söyleyen Tancan, karar alırken kendilerini hep sanayicinin yerine koyarak hareket ettiklerini belirtti. Bütün sanayicilerle koordineli bir şekilde, karşılıklı konuşarak, nasıl bir planlama yapılırsa sanayicimiz bundan minimum etkilenir diye düşünerek yol aldıklarını kaydeden Tancan, enerji kesintisi yaparken sanayicinin zarar etmemeleri için çok çalıştıklarını belirtti. Yük tevzi bölge müdürlüklerinin tek tek karşılıklı görüştüklerini kaydeden Tancan, “Hangi günler sizin için uygundur, ne kadarlık bir güce düşebilirsiniz, düşemeyeceğiniz minimum güç nedir, ne kadar güce kadar bu kısıtlamaya uyabilirsiniz, bunların hepsini dikkate aldık. Hatta uygulamaya başlamazdan önce de gerek Sanayi Bakanımızın gerek Enerji Bakanımızın ve 500’e yakın sanayicimizin katılımıyla da tekrar bu süreci birlikte değerlendirdik” diye konuştu. Tancan’ın sözlerinin ardından İSO Meslek Komitesi Üyeleri, kendi sektörleri hakkında söz alarak enerji konusunda sorunlarını ve çözüm önerilerini sundu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan, Meslek Komitesi Üyelerinin sorularını tek tek yanıtladı.46 MART 2022 MECLİS MESKOM TEMSİLCİLERİ ÖNERİLERİNİ SUNDU İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın ev sahipliğinde gerçekleştirilen şubat ayı Meclis toplantısında, İSO Meslek Komitesi Üyeleri, kendi sektörleri hakkında söz alarak enerji konusunda yaşanan sorunlarını ve çözüm önerilerini sundu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan, Meslek Komitesi Üyelerinin sorularını tek tek yanıtladı. ENERJİ KONUSUNDA SORUNLARINI VE ÇÖZÜM SUNUMLAR SUNUMLAR “ENERJİ İHTİYACINI KENDİ KARŞILAYAN ÜLKE OLMAK ÖNEMLİ” 1. Grup Madencilik, Mermer ve Taş Ocakçılığı adına İSO Yönetim Kurulu Üyesi Yüksel Özyurt: D ünyada enerji krizinin yaşandığı şu günlerde enerji ihtiyacını kendi karşılayan ülke olmanın önemi de ortaya çıkmış oldu. Maden işletmelerinde ve sahalarında, kullandığınız enerji kadar, rüzgar ve güneş enerjisi kurma izni elde edildi. Fakat çalışılan ortamda santral kurmak çok da verimli olmayabiliyor. Hazine arazisi ya da orman arazisi gibi boş bir alanda bu santrallerin kurulabilmesi mümkün olabilir mi? Bu konuda yönetmeliğin genişletilmesi, hem maden işletmecilerine hem sanayiciye hem de tarım işletmelerine, turizmde olduğu gibi bu hakkın verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bildiğiniz gibi GES’in sermayesi bedava. Sermayenin rüzgar ve güneş olduğu düşünülürse dünya döndükçe güneş ısıtacak, aydınlatacak, rüzgar da esecek. Bu sebeple yatırımcılarımızın önü açılmalı. Değişik dağıtım bölgelerinde sanayicinin rahatlıkla kurabilmesi ve bunu tedarik edebilmesi gerekiyor. Organize sanayi bölgelerinde araziler çok kıymetli. Ancak beş ya da 10 kilometre ötede, daha uygun alanlarda şebekeye bağlantı yapılabilmesi için devletin de elini taşın altına koyması lazım. Bu konuda altyapı yatırımlarının yapılmasını talep ediyoruz.İSO SANAYİ 47 SUNUMLAR SUNUMLAR “DEVLET HAKKI NET KAR ÜZERİNDEN VERİLMELİ” “ENERJİ MALİYETİ YÖNETİLEBİLİR VE ÖNGÖRÜLEBİLİR OLMALI” 1. Grup Madencilik, Mermer ve Taş Ocakçılığı adına İSO Meclis Üyesi Mehmet Akdağ: 2. Grup Mineral Ürünler Sanayi adına İSO Meclis Üyesi Ferdi Erdoğan: Y üzde 5 Devlet hakkını brüt kâr üzerinden veriyoruz. Devlet hakkını net kâr üzerinden vermeyi talep ediyoruz. Maliyetler çıktıktan sonra bu ödemeyi yapmanın daha doğru olacağını düşünüyoruz. Brüt üzerinden yapılan ödeme bizler için oldukça ağır oluyor. Ayrıca maden ruhsatı alabilmek için 10 ayrı bakanlığın 22 ayrı biriminden izin almamız gerekiyor. Bu ruhsatı Enerji Bakanlığı veriyor. Enerji Bakanlığı maden sahalarını belirlese, bütün altyapılarını hazırlayıp ihaleye verse daha iyi olmaz mı? Bir de 22A kapsamında vadesi geçmiş borcu olmadığına dair bizden belge isteniyor. Bu konu biraz daha yumuşatılamaz mı? Çünkü borç varsa temdit edilemiyor. Madenci zor durumda kalıyor. Y üzde 40’lara varan enerji maliyeti yaşıyoruz. 2017’nin Aralık ayına göre enerji fiyatlarımız maalesef 10 kat arttı. 2020’nin Aralık ayına göre ise beş kat artabildi. Enerji maliyetinin yönetilebilir ve öngörülebilir olması enerji yoğun sektörler için son derece kritik. Enerji fiyatları Avrupa Birliği ile kıyaslanıyor. Burada bizim için rakip Avrupa Birliği değil, onlar zaten müşterilerimiz. Bizim rakiplerimiz Çin, Hindistan ve Rusya’dır. AB ülkelerine göre daha ucuz enerji kullanılıyor olsa da örneğin Avrupa’ya en yakın ülke olan Rusya’da doğalgaz fiyatları USD bazında; 2021 Ekim ayında dört kat daha ucuz iken 2022 Şubat ayında yedi kat daha ucuz. Elektrik fiyatı Rusya’da 2,5 sentken bizde bu maalesef 10-11 sentlere kadar çıkıyor. Dolayısıyla bizim rakibimiz olan bu ülkelerle içinde bulunduğumuz önemli pazarlarda rekabet edebilmemiz için enerji fiyatının ciddi şekilde gözden geçirilmesini ve sanayiciye bu konuda destek olunmasını arz ediyoruz. Seramiğin tek ham maddesi olan kil sadece Şile bölgesinde çıkıyor. Bu konudaki rakibimiz ise Ukrayna’daki Donetsk killeridir. Donetsk killeri şu anda Rusya’nın eline geçmiş durumda. Savaş olması halinde Şile’deki killere Avrupa’dan çok sayıda talep gelecek. Hazır bu Donetsk killeri Rusya’nın eline geçip kendilerini üretim üssü haline getirmesine yol açılırken, bizim de bu alanı korumamız gerekir.Next >