Etkinlikler
Kongrenin “Türkiye’de Vasatlık ile Yüzleşme Paneli” Büyük İlgi Gördü
- 15.05.2014
- Etkinlikler
12. Sanayi Kongresi’nin son bölümünde “Türkiye’de Vasatlık ile Yüzleşme Paneli” gerçekleştirildi. Sabah Gazetesi Ekonomi Müdürü Dr. Şeref Oğuz’un moderatörlüğünde yapılan panele; İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazım Ekren, İSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Kongre Program Komitesi Başkanı Adnan Dalgakıran, ALARKO Holding Yönetim Kurulu Başkanı İshak Alaton, Sen De Gel Derneği Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Betil, Konda Genel Müdürü Bekir Ağırdır konuşmacı olarak yer aldı.
Sabah Gazetesi Ekonomi Müdürü Dr. Şeref Oğuz, vasatlığın fark edilmesinin zor olduğunu söyleyerek “O anlamda baktığın zaman eskilerin çok güzel bir lafını hatırlatmak istiyorum. Vasat kötü aletlerle mükemmelliği yakalayamazsınız. O anlamda biz bunu başlangıç olarak vasatlığı Türkiye'nin gündemine getirmek tartışmak İSO’nun bu sanayi kongresini çok önemsiyorum” dedi.
Vasatın güvenmenin riskini almak yerine güvensizliğin maliyetini üstlenmek olduğunu söyleyen Oğuz, güvensizliğin çok kolay olduğunu ama bir maliyetinin de bulunduğunu kaydetti.
Oğuz sözlerini şöyle sürdürdü: “Vasat öldürür. Geri bıraktırır ama sıra dışını öldüren de yine vasatlardır.”
Panelde ilk sözü alan İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazım Ekren vasatlıkla ilgili olarak şunları söyledi: “Ekonomi politik açıdan baktığımızda üzerinde durmamız gereken en kritik konu özel sektörün iş dünyasının kamu otoritesinin elbette üniversitenin süreçte birlikte rol almaları gerekiyor. Ekonomik güç dengesinin batıdan doğuya kayma ihtimali yeni dinamiklerin yeni alışkanlıkları farklı tercihlerin de ön plana çıkacağını ifade etmek gerekir… Buradaki en önemli faktör Türkiye'nin vasat olarak adlandırdığımız ortamdan kurtulabilmesi için vasatlığı bireysel ve şirket bazında, ama aynı şekilde bireyin ve şirketin devletin de rahat yaşayabileceği bir şekilde hem özgürlük olmalı hem kaliteli farklılık üretebilmeliyiz. Evrensel kurallar setiyle de bütünleştirilmiş olmalı.”
İSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Kongre Program Komitesi Başkanı Adnan Dalgakıran yaptığı konuşmasında vasatlığın riyakar topraklarda yeşerdiğini vurguladı. Dalgakıran sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kimse kendi gibi değildir. Kendi hikayesini yazmaya çalışanların canına okunur. Herkes başkasının hikayesini yazmaya çalışır. Türk ekonomisi de böyledir. Bakın X konusunda Almanya’da üretim yapan 4 tane firma görürsünüz, ama aynı konuda Türkiye'de 64 tane görürsünüz. Yüz yıldır bu topraklar cari açık verir ama bununla ilgili ciddi bir makale bulamazsınız. Her gün ekranlarda cari açığı okursunuz. .... 20 yıl sonra Türkiye Avrupa’nın en yaşlı nüfuslarından biri haline gelecek ve en cahil. Bu kaç kişinin umurunda bu topraklarda. Hepimizin umurunda mı? Ama böyle bir durum var. Yarın çocuklarımız böyle bir yerde yaşayacak. Buraları kurtarıcıların topraklarıdır. Sürekli bir kurtarıcı bekler ve kendilerini kurtarsın diye bekler.”
Sen De Gel Derneği Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Betil ise şunları söyledi: “Türkiye'nin nerede olduğuna biraz temas etmek istiyorum. Dünyanın 17. büyük ekonomisi ben bu devleti yüzyıllardır çok başarılı görüyorum. Vasatı sürdürmekte başarılı. En büyük başarısı bu. Bunu da büyük bir bilinçle yapıyor diye düşünüyorum. Ama bunu yıllardır bu şekilde sürdürülmesi tek tip insan ideolojik bir formatlamayla. Yoksa bir devlet tercihi mi? Bu konuya ben epey düşündüm ve şöyle bakıyorum dış borcun gayrisafi milli hasıla oranı itibariyle Türkiye'nin konumu beş büyükler arasında bu noktada. Dünyada üretimdeki yerimiz sadece bir kere ilk 15’e girmişiz. 1980 ile 2010 arasında 2010yılında ilk 15’e girmişiz üretimde yok böyle bir şey. Kişi başına baktığınız zaman bu ekonomide Kazakistan’dan daha iyi durumdayız Lübnan’dan gerideyiz. Eğitim insanı geliştirir diyoruz. Son yıllarda eğitime yapılan katkılar biraz arttı ama ona rağmen Türkiye 144’üncü sırada 174 ülke içinde. Bu bir stratejik tercihtir başka bir şey değil. Bütün bu rakamlar herkesin önünde.”
ALARKO Holding Yönetim Kurulu Başkanı İshak Alaton, vasatlıktan kurtulmanın yollarına değinerek sorgulamayı ve neden böyledir sorusunu tartışmayı da öğrenmemiz gerektiğini belirtti. Alaton, “Ben hayat boyu bunu öğrendim. .... öğrendim ki merak denen olay yani öğrenmek sorgulamak gerçeği bir daha gözden geçirmek .... müthiş bir zenginlik bana sorarsan.
Gençlik yıllarımda, benim için Türkiye bir hapishaneydi. ... 1950 yılında karar verdim ben bu hapishaneden kaçacağım dedim. O zaman 20-21 yaşındaydım. Bir yolunu buldum İsveç’e gittim Üç sene kaldım. Sosyal demokrat gençlik koluna yazıldım. Düşünün ki bir parti akşam kurslarıyla partisine inanan gençleri eğitiyor ve ben de o eğitimin içinde yer aldım. Bakın bu panelin bana da bir faydası oldu. ... Eğitimin gelişmesinde düzelmesinde o en düşük seviyelerden biraz yukarıya doğru gitmekte özel sektörün ve sivil toplumun katkısını dile getiren başta İbrahim Betil hocamız Adnan, Bekir Ağırdır hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Ben de buna inanıyorum ki ... eğitime getireceği devrim bile demeyeceğim yok başka terim revolution diyeceğim, neden eğitim bu kadar topallıyor Türkiye'de? İbrahim Betli bunu çok iyi izah etti”
Konda Genel Müdürü Bekir Ağırdır ise şunları söyledi: “Ben kader olduğuna inanmıyorum. Bunun bir sebebi var vasatlığa razı olmamızın. Türkiye'de devleti baştan aşağı değiştirmektir bir. Bütün yönetim ve karar mekanizmalarını. 76 milyonun duygusuna umutlarına bilgisine becerisine hünerine korkusuna saygı duymaktır önce. Onları yargılayarak suçlayarak değil. Çünkü hayatın antremanı yok.”