< Previous48 EKİM 2020 KAPAK Meclis İstanbul Sanayi Odası’nın eylül ayı Meclisi, 23 Eylül 2020 tarihinde video konferans yöntemiyle gerçekleştirildi. Toplantının açılış konuşmasını yapan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, “Türkiye Varlık Fonu’nun sahip olduğu finansal güç ve imkanların, nitelikli üretime yönelik büyük projeler için doğru ve etkin bir şekilde kullanıldığı takdirde, ülkemizin önemli yapısal sorunlarına cevap verebilecek potansiyeli barındırdığına inanıyoruz” dedi. NİTELİKLİ SANAYİNİN GELİŞMESİNİ DESTEKLEMELİ İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan: VARLIK FONU FİNANSAL GÜCÜYLE İSO SANAYİ 49 İ stanbul Sanayi Odası’nın (İSO) eylül ayı Meclis toplantısı, 23 Eylül 2020 tarihinde video konferans yöntemiyle yapıldı. İSO Meclis Başkan Yardımcısı Ayhan Yavrucu’nun başkanlığında yapılan İSO Meclisi’nin ana gündem maddesi “Yatırımlara Kaynak Sağlamak ve Sanayimizin Gelişimi Açısından Türkiye Varlık Fonu’nun Önemi” oldu. İSO Meclisi’ne Türkiye Varlık Fonu Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Zafer Sönmez konuk olarak katılarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İSO Meclisi’nde konuşan Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, geçmiş yıllardan farklı olarak günümüzde özel sektörün büyümeyi sürükleyecek, büyük ölçekli yatırımlar yapacak bir dinamizmi kendi başına sergilemesinin zor göründüğünü söyledi. Bu durumun yatırımlarda kamunun yol gösterici ve yönlendirici rolüne ihtiyacı arttırırken, riskin ve getirinin kamu-özel arasında paylaşıldığı bir yatırım anlayışını öne çıkardığını belirten Bahçıvan, varlık fonları ve benzeri oluşumların tam da bu noktada değer kazandığını dile getirdi. Tarihsel süreç içinde varlık fonlarının yapısı ve kuruluş şekilleri farklılaşırken, yatırım stratejileri ve bileşiminde de değişikliklerin göze çarptığını anlatan Bahçıvan, geçmiş yıllarda varlık fonlarının yatırımlarını büyük ölçüde yurt dışında getirisi yüksek alanlara yönlendirirken, özellikle son yıllarda yurt içine yönelik yatırımlarının arttığını ifade etti. Varlık fonu yatırımlarının sektörel dağılımında da çarpıcı değişikliklerin söz konusu olduğuna değinen Bahçıvan, varlık fonlarının yatırımlarının, alışılagelmiş sektörlerden ziyade özellikle son dönemde biyoteknoloji, yazılım, fintech, veri bilimi, mobilite, e-ticaret ve sağlık gibi alanlara yoğunlaştığına dikkat çekti. “TÜRKİYE VARLIK FONU, BİR KALKINMA FONU ÖZELLİĞİ TAŞIYOR” Türkiye Varlık Fonu’nun portföyündeki şirketlerin değerini artırmak, stratejik yatırımları desteklemek, Türk şirketlerinin uluslararası rekabet gücüne yatırımlar yoluyla katkı yapmak, finansal piyasaların iyileşmesi ve derinleşmesini sağlamak amaçlarıyla kurulduğunu hatırlatan Bahçıvan, bu özellikleriyle Türkiye Varlık Fonu’nun, geleneksel örneklerden farklı olarak stratejik yatırımlara odaklı bir kalkınma fonu özelliği taşıdığını belirtti. İSO olarak uzun zamandır dile getirdikleri bir gerçeğe dikkat çeken Bahçıvan, bugün 50 EKİM 2020 KAPAK Meclis bulunduğumuz noktada Türkiye’nin değişen küresel değer zincirinde kilit oyuncu olabilmek, rekabet gücünü artırabilmek, yüksek teknoloji ve katma değer odaklı bir üretim yapısına geçebilmek amacıyla yeni bir sanayileşme hamlesi gerçekleştirmek zorunda olduğunun bir gerçek olduğunu vurguladı. Bu gerçeğin yerli kaynakları harekete geçirecek ve ithalat yoğunluğunu azaltacak büyük ölçekli ve stratejik sanayi yatırımlarının hayata geçirilmesini zorunlu kıldığından bahseden Bahçıvan, bu yatırımların, uzun vadeli ve yüksek miktarlı finansmanı gerektirdiğinin de gayet açık olduğuna işaret etti. Bahçıvan, yurt içi tasarrufların yetersizliğinin ve finans sisteminin mevcut geleneksel yapısının, böylesi büyük ölçekli yatırımların genellikle yurt dışından ve döviz cinsi kullanılan krediler ile finanse edilmesine yol açtığını ekledi. Türkiye’nin bankacılık sektörü ve yoğun kredi ağırlıklı finansal sisteminin, uzun vadeli ve uygun maliyetli finansman ihtiyaçlarını karşılamaya yetmediğinin altını çizen Bahçıvan, başta sermaye piyasaları olmak üzere gerekli finansal derinlik ve çeşitliliği de sağlayamadıklarını kaydetti. “TÜRKİYE VARLIK FONU’NUN, SANAYİCİLERE ÖNEMLİ KATKILARI OLMASINI BEKLİYORUZ” Diğer taraftan ham madde ve enerji başta olmak üzere dışa bağımlı üretim yapılarının, cari açığın da kalıcı bir şekilde düşürülmesini engellediğine işaret eden Bahçıvan, bu noktada, Türkiye Varlık Fonu’nun, yapacağı yatırımlar ve atacağı adımlar ile Türk sanayicilerinin nitelikli hedeflere yönelik gelişimine çok önemli katkıları olmasını beklediklerini ifade etti. Bahçıvan, şöyle devam etti: “Bilindiği üzere Türkiye Varlık Fonu büyük ve güçlü şirketlere yönelik yatırımlarla şirketlerimizi daha da büyütmeyi ve sektöründe bölgesel hatta küresel liderler çıkarmayı hedefliyor. Bu gerçekleştirilebilirse, uluslararası platformda Türk şirketlerinin bilinirlik ve güvenilirliği artacak, ticaret hacmi büyüyecek. Türkiye Varlık Fonu’nun, cari açığa önemli katkısı olan sektörlere yönelik yatırımlarla ülkemizin dışa bağımlılığını azaltması hedefleniyor. Böylece sanayicilerimizin yurt içinde üretilen kaliteli ve ucuz ürünlere ulaşması, maliyetlerini kısarak karlılığını artırması ve maliyet avantajı ile uluslararası pazarlarda rekabetçi hale gelmesi mümkün olacak. Türkiye’de sanayi sektörünün yüksek katma değerli ürün üretimine yönelik yatırımların desteklenmesi İSO SANAYİ 51 gereği biliniyor. Türkiye Varlık Fonu’nun, bu konuda sanayi sektörünün yanında yer almayı hedeflemesi umut verici. Varlık Fonumuzun, bu hedefleri doğrultusunda ortaklık yaptığı şirketlerin AR-GE kapasitesinde sağlayacağı artışlar, ülkemizde daha yüksek katma değerli ürünler üretme potansiyeli yaratacak. Varlık Fonumuzun sahip olduğu finansal güç ve imkanların, nitelikli üretime yönelik büyük projeler için doğru ve etkin bir şekilde kullanıldığı takdirde, ülkemizin önemli yapısal sorunlarına cevap verebilecek potansiyeli barındırdığına inanıyoruz.” Bahçıvan, tüm bu katkıların serbest piyasa kurallarının dışına çıkmadan, özel sektörün önünü açacak, ekonominin ve sanayinin uluslararası rekabet gücünü artıracak, nitelikli ve sürdürülebilir sanayinin gelişimi için sağlanması gerektiğini düşündüklerini belirtti. Bahçıvan, şöyle konuştu: “Hep birlikte ülkemizin geleceğine güvenmeliyiz. Bu bağlamda Türkiye Varlık Fonu’nu ülkemiz ekonomisinin geleceğine dair çok güzel hayalleri olan, sanayicilerimizin yüksek teknolojiye dayalı, katma değeri yüksek ürünleri içeren yatırım hedeflerine destek olmaya ve birlikte daha da geliştirmeye davet ediyorum. Bu toplantımızın ilerleyen zamanda karşılıklı samimiyet ve diyalog eşliğinde sonuç odaklı bir iş birliğine evrilmesini diliyorum.” “SALGININ YAYILIMI YENİDEN HIZLANIYOR” Küresel ekonominin ikinci çeyrekteki derin daralmanın ardından üçüncü çeyrekte Covid-19 önlemlerinin gevşetilmesi, ekonomik aktivitenin normalleşmesiyle birlikte belirgin bir toparlanmanın göründüğünü söyleyen Bahçıvan, “Ne var ki yeni vaka sayılarından düşüşün kalıcı olmadığını ve günlük hayatın normalleşmesiyle birlikte salgının yayılımında yeniden bir hızlanmanın yaşandığını maalesef görüyoruz” dedi. Son verilere bakıldığında dünyada 30 milyonu aşkın vaka tespit edilirken, hayatını kaybedenlerin sayısının ise 1 milyona yaklaştığını belirten Bahçıvan, yeni vaka sayıları başta ABD ve büyük Avrupa ekonomileri olmak üzere tüm bölgelerde artış eğilimi gösterdiğini bildirdi. Söz konusu eğilimin, kuzey yarımkürenin sonbahara girdiği bugünlerde hastalığın gelecekteki seyrine yönelik endişeleri de canlı tuttuğunu anlatan Bahçıvan, “Bu tablo karşısında, henüz bahar aylarında olduğu gibi geniş çaplı sokağa çıkma yasakları gündemde olmasa bile, ülkemizin de dahil olduğu bazı ülkelerde kimi kısıtlamaların yeniden tartışıldığını ve hatta uygulanmaya başladığını görüyoruz. Dolayısıyla ekonomik aktivitede şu an için belirgin bir yavaşlama görülmese de bu gelişmelerin güven ve talep yönünden baskılayıcı olabileceği gözden kaçırılmamalı” diye konuştu. Salgının süresi uzadıkça ekonomilerin gerek parasal, gerek mali yönden destek ihtiyacının arttığını belirten Bahçıvan, bu durumun salgının ekonomiye olan maliyetinin daha uzun zamana yayılabileceğine işaret ettiğini söyledi. Bahçıvan, şöyle devam etti: “Covid-19 salgının yarattığı istihdam kayıpları henüz geri alınmış olmaktan çok uzak. Nitekim ABD Merkez Bankası FED son toplantısında mevcut faiz oranlarının 2023 sonuna kadar devam edeceğini açıklarken, para politikasının merkezine enflasyon yerine istihdamı yerleştirdi. Bütün bunlar dünya genelinde yaygın kullanılabilecek bir aşı veya ilaç geliştirilene kadar pandeminin yol açtığı ekonomik belirsizliklerin devam edeceğini gösteriyor. Ülkemizdeki gelişmelere bakacak olursak, dünyadaki eğilime paralel olarak bizde de hem yeni vaka sayılarında, hem de maalesef hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısında bir artış eğilimi var. Haziran başlarında 700’lere kadar düşen günlük yeni vaka sayılarımız bugün bin 700’lerde seyrediyor. Hayatını kaybeden hasta sayısı günlük 60 bandının ne yazık ki üzerine çıkmış durumda. Bu tablonun ekonomik etkilerini önümüzdeki günlerde gözlemleyeceğiz. Bildiğiniz gibi yaz aylarında Covid-19 şokunu atlatan ekonomimiz gerek sanayi üretiminde gerekse tüketim ve ihracat tarafında gözle görülür bir toparlanma yaşamıştı. Ancak bugün gerek kur ve faizlerdeki artışlar, gerekse alınabilecek önlemler nedeniyle bir ivme kaybı yaşanma olasılığı söz konusu. Merkez Bankası’nın böyle bir dönemde alacağı kararlar kritik önem taşırken; enflasyon başta olmak üzere ekonomimizde devam eden riskleri dikkatle yönetmemiz gereken bir dönemden geçtiğimizi unutmamalıyız.” Eylül ayı Meclis toplantısı İSO Meclis Başkan Yardımcısı Ayhan Yavrucu tarafından açıldı.52 EKİM 2020 Türkiye Varlık Fonu Genel Müdürü Zafer Sönmez, Türkiye Varlık Fonu’nun Türkiye’nin stratejik yatırım kolu olduğunu söyledi. Göreve geldikleri ilk günden beri öncelikli hedeflerinin, portföylerindeki şirketlerin değerini artırmak, yurt içindeki stratejik yatırımlara sermaye sağlamak olduğunu belirten Sönmez, “Türkiye’nin yurt dışı stratejisini ve rekabetçi şirketlerini destekleyen yatırımlar yapmayı ve finansal piyasalarda iyileşme ve derinleşme sağlamayı istiyoruz” dedi. Türkiye Varlık Fonu Genel Müdürü Zafer Sönmez: TÜRKİYE’NİN STRATEJİK YATIRIM KOLU OLARAK FAALİYET GÖSTERİYOR TÜRKİYE VARLIK FONU KAPAK MeclisİSO SANAYİ 53 T ürkiye Varlık Fonu’nun, Türkiye’nin stratejik yatırım kolu olduğunu belirten Türkiye Varlık Fonu Genel Müdürü Zafer Sönmez, göreve geldiklerinde ilk iş olarak yetki belgelerini ve yol haritalarını belirlediklerini söyledi. Sönmez, öncelikli hedeflerinin, portföylerindeki şirketlerin değerini artırmak, yurt içindeki stratejik yatırımlara sermaye sağlamak, Türkiye’nin yurt dışı stratejisini ve rekabetçi şirketlerini destekleyen yatırımlar yapmak ve finansal piyasalarda iyileşme ve derinleşme sağlamak olduğunu açıkladı. Günümüzde devletin tanımının yeniden yazıldığını ve artık devletin sadece düzenleyici değil, girişimci bir kimlik de üstlendiğini aktaran Sönmez, kendilerinin de devletin hem riski hem getiriyi üstlendiği bir yapı kurmak üzere adımlar attığını dile getirdi. Türkiye’nin öncelikli yapısal sorunları olan cari açık ve tasarrufa yönelik projeler yaptıklarına değinen Sönmez, her 10 üründen dokuzunu ithal eder konumda oldukları petrokimya alanında toplam 10 milyar dolarlık yatırımla Türkiye’nin öncelikli ihtiyacı olan ürünlere yönelik tesisler kuracaklarını ifade etti. Yerli kömürden enerji üreteceklerini ve bunu hem çevre hem de toplumsal duyarlılıkları gözeterek yapacaklarını aktaran Sönmez, Türkiye’nin maden kaynaklarını ekonomiye kazandırdıklarını sözlerine ekledi. Türkiye’deki tasarruf bazını artırmak ve sigorta sektöründeki yapısal dönüşüme katkı sağlamak üzere kamu sigorta şirketlerini Türkiye Sigorta ve Türkiye Hayat Emeklilik altında birleştirdiklerini hatırlatan Sönmez, diğer yandan, yaklaşık 10 yıllık geçmişi olan üç konuyu yakın zamanda çözüme ulaştırdıklarını, bunların Milli Piyango, İstanbul Finans Merkezi ve Turkcell olduğunu belirtti. Türkiye Varlık Fonu’nun en yüksek kurumsal yönetişim standartlarında yönetilmesi için gereken altyapıyı oluşturduklarına dikkat çeken Sönmez, “Bugünün gerçeğinde ne sadece devlet ne de özel sektör yatırımlarıyla ekonomiyi ayakta tutabiliriz; iki tarafın da iş birliği yapması gerekiyor. Türkiye’nin stratejik konularında sermaye yatırımları yapmaya devam edeceğiz; bunu yaparken kapımız herkese açık” dedi. “TÜRKİYE VARLIK FONU TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK HOLDİNG ŞİRKETLERİNDEN BİRİ” Türkiye Varlık Fonu’nun Ağustos 2016 54 EKİM 2020 tarihinde, 6741 Sayılı Kanun’la kurulmuş bir fon olduğunu söyleyen Sönmez, bu fonun münhasıran Türkiye Varlık Fonu Yönetim AŞ tarafından yönetildiğini belirtti. Türkiye Varlık Fonu’nun varlıklarının Ziraat Bankası, Borsa, Halkbank, Vakıfbank, BOTAŞ, TPAO vs. olduğunu anlatan Sönmez, bunların bir büyüklük olduğunu anlattı. Kendilerinin o büyüklüğü münhasıran yöneten Yönetim AŞ’nin genel müdürü olarak faaliyet gösterdiğini ifade etti. Şirketlerinin 2019 yıl sonu konsolide bilançosunun 245 milyar dolar olduğunu belirten Sönmez, bu rakamın 2018 yılında 233 milyar dolar olduğunu söyledi. Türkiye Varlık Fonu’nun Türkiye’nin en büyük holding şirketi olarak adlandırılabileceğini kaydeden Sönmez, Türkiye’nin sermaye çözüm sağlayıcısı, finansal güç merkezi ve doğrudan yabancı yatırım ortaklarından biri olmak istediklerini belirtti. Kamu bankalarına 3,70 milyar euro sermaye katkısında bulunduklarını bildiren Sönmez, pek çok projeye imza attıklarını söyledi. Sönmez, birkaçını ise şöyle anlattı: “Milli Piyango için hizmet alım sözleşmesini imzaladık. Milli Piyango’yu bizim gelir paylaşımlı bir modelle yaptık. Normal büronuza temizlik hizmeti veya güvenlik hizmeti nasıl alıyorsunuz, aynı şekilde operasyon karşılığında bir komisyon ödüyoruz. Sonra da bütün para Varlık Fonu’na geliyor. Varlık Fonu özelleştirmedi, satmadı, Milli Piyango lisansı 47 yıllığına bizim oldu. İstanbul Finans Merkezi’nin yatırımı yapıldı. İstanbul Finans Merkezi bizim için çok stratejik bir projeydi. Biz buraya bir emlak projesi olarak bakmıyoruz. Önemli finans merkezi haline getirmeyi hedefliyoruz. Ayrıca 10 milyar dolarlık Adana bölgesinde bir petrokimya kümelenmesi yapmak üzere yola çıktık. Konunun fizibiliteleri vs. çalışmaları devam ediyor. 2021’in ortalarına doğru, temel atılacağını düşünüyorum. O planla ilerliyoruz” diye konuştu. “FİNANSAL GÜÇ MERKEZİ OLMAYI HEDEFLİYORUZ” Türkiye’nin finansal güç merkezi ve sermaye sağlayıcısı olmak istediklerini anlatan Sönmez, kazan-kazana dayalı ve sektörleri derinleştiren ve özel sektörle de beraber işler yapmayı planlayan bir kurum olduklarını KAPAK MeclisİSO SANAYİ 55 belirtti. Ayrıca özel sektörün nasıl daha büyük ve nasıl daha rekabetçi olabileceğinin planlamasını da yaptıklarını kaydeden Sönmez, bu anlamda sekiz adımlı yetki ve yol haritasına sahip olduklarını anlattı. Sönmez, şöyle konuştu: “Birinci olarak portföydeki şirketlerin değerini artırmak. İkincisi, Türkiye’nin stratejik yatırımlarına sermaye sağlamak. Üçüncüsü, Türkiye’nin yurt dışı stratejisini, rekabetçi şirketlerini destekleyen yatırımlar yapmak. Dördüncüsü, finansal piyasalarda iyileşme ve derinleşmeyi sağlamak. Diğer önemli başlıklar ise altı, yedi ve sekizinci maddelerdir. Eğer bir kurumun kurumsallaşmasını doğru yere getiremezseniz, ilke ve değerlerini doğru şekilde koyamazsanız ve insan kaynağını doğru şekilde dizayn edemezseniz kurumun başarılı olması mümkün değil.” “TÜRKİYE VARLIK FONU, BEKLENTİLERİ DOĞRU YERE KOYMAK İSTİYOR” Türkiye’nin ekonomisindeki yapısal problemlerin bir kısmını çözmeye çalıştıklarını söyleyen Sönmez, Türkiye Varlık Fonu’nun beklentileri doğru yere koymak istediğini belirtti. Sönmez, beklentiyi çok yukarı koyup yaptıklarınız da çok aşağıda kaldığında bir beklenti boşluğu oluştuğunu ve bu durumun da mutsuzluk yarattığını ifade etti. Dolayısıyla Varlık Fonu’nun amacının beklentileri doğru yere koymak, yaptıklarını da çok hızlı bir şekilde artırmak olduğunu anlatan Sönmez, “Türkiye’de cari açığın özellikle iki tane yapısal problemine odaklanıyoruz. Birincisi cari açık, ikincisi de tasarruf eksikliğidir. Türkiye ekonomisinde bu iki temel problemin bir şekilde çözümlenmesine dönük faaliyetlerde bulunmak gerekiyor. Baktığınızda 2019 yılını göz ardı ederseniz Türkiye ekonomisi yüzde 9’la 2 arasında bir cari açık üretiyor. Çünkü enerjimiz ithalat. Katma değerin Türkiye’de oluşması gerekiyor. Dolayısıyla petrokimya yatırımları yapmayı planlıyoruz. Özellikle Adana bölgesine bir petrokimya kümelenmesi noktasında getirmek istiyoruz. Bu anlamda arazi seçimi, ondan sonra yatırımın fizibilitesi kabaca toparlanmış durumda. Fiilen de bunu kısımlara ayırarak yatırıma başlayacağız” diye konuştu. Sönmez, Varlık Fonu’nu sadece Türkiye’de değil, dünya çapında adı geçen, sözü dinlenen bir hale getirmeyi hedeflediklerini söyledi. 56 EKİM 2020 KAPAK Meclis “V arlık Fonu deyince karşımda devleti görüyorum. Varlık fonu değerimiz Malezya’nın dörtte birini oluşturuyor. Bu durum oldukça üzücü… Bazı konuları doğru analiz etmek gerekiyor. Sanayicilerimize ham maddeyi varlık fonu üzerinden alıp onları finanse edilebilirse, yani Türkiye’de üretilmeyen ham maddeleri alıp finanse edilebilirse çok faydası olacağı inancındayım. Çin’de devlet kuruluşu olan bir firma var. Bu firma piyasaya girdiği zaman tüm dünyada ham deriyi komple silip süpürüyor. Biz sanayicilere böyle bir destek sağlayabilirse, çok faydalı olacağını şünüyorum.” va süp düşü “Türkiye’de üretilmeyen ham maddeler al ını p finanse edilmeli” İSO Meclis Üyesi İbrahim Aydoğan: “P etrokimya yatırımları, Türkiye’nin önemli ihtiyaçlarından birini oluşturuyor. Bu yatırımlar yapılırken kullanacağınız kalıcı veya geçici ürünlerle ilgili alım stratejisinin ne olduğunu merak ediyorum. İstanbul Sanayi Odası olarak nükleer enerji santralleri yapımı öncesinde Ticaret Bakanlığı’nın çatısı altında uluslararası rekabetçiliği geliştirme projesi başlatmıştık. Nükleer enerji santrallerine ürün satabilecek firma sayımızı artırmak adına çeşitli çalışmalar yaptık. Bir nebze de olsa Türk sanayisine buradaki projedeki alımlardan yansıtmayı planladık. Buradaki alım stratejisiyle ilgili herhangi bir tedarikçi geliştirme çalışması yapılmaya başlandı mı diye merak ediyorum. İstanbul Sanayi Odası olarak ortak bir çalışma grubunu başlatıp bu büyük projelerdeki alımların maksimum seviyede Türk sanayicisine ulaştırılmasını veya yansımasını sağlatılması açısından böyle bir çalışma grubunun kurulmasını öneriyorum.” İSO Meclis Başkan Yardımcısı Serdar Urfalılar: “Petrokimya yat ırımlar ı, Türkiye’nin önemli ihtiyac ını olu şturuyor” “Türkiye’deki varl ı k fonu, kamu iktisadi kurulu şlar ını bünyesinde toplam ış durumda” İSO Meclis Üyesi Şaban Gülbahar: andımıdiyemerak “ İS “U lusal varlık fonları genellikle cari işlemler fazlası veren ülkelerin yabancı para rezervlerindeki artışın yarattığı bir değerlendirme arayışından doğuyor. Bu fonların belki de en başarılı olanı Norveç ulusal yatırım fonudur. Fon, amacını mevcut ve gelecek nesillere servet katmak olarak tanımlıyor. Bugünkü toplam büyüklüğü 1,13 trilyon dolar olup, 74 ülkede 9 bin 202 şirkete yatırım yapıyor. Ulusal varlık fonlarının asıl amacı mevcut ve gelecek nesillere daha iyi bir ülke, daha yüksek standartlarda bir ulusal zenginlik bırakıyor. Bu amaçla finans, teknoloji, sanayi başta olmak üzere ileri teknoloji ve enerji kaynaklarına yatırım yapıyor. Özellikle yeni teknoloji şirketlerini satın alabilip millileştirme ve ulusal sanayilerine ortak olup kaynaklara erişimini kolay kılıyor. Bu anlamda Türkiye’deki varlık fonu halihazırda kamu iktisadi kuruluşlarını bünyesinde toplamış durumda. Mevcut bu varlığı ekonomiye kaynak yaratmak için borçlanmalarda değerlendiriliyor mu diye merak ediyorum.”Next >