< Previous76HAZİRAN 2021 DÜNYA GÜNDEMİ Finans T arihte yaşamış çeşitli toplumların farklı ihtiyaçlar için farklı olarak uyguladığı alışveriş yöntemlerinin uygulama ve ilkeler bütününe ekonomi sistemleri, bu ekonomi sistemleri uygulanırken ortaya çıkan farklı yollara ise iş modelleri denir. Sosyalizm, komünizm, liberalizm, karma, faşizm, emperyalizm ve kapitalizm gibi ana akımların yön verdiği ekonomik sistemler, günümüzde kapitalizm etkisinde devam ediyor. Kapitalizmin temelinde güçlü üretim, özel sektör, serbest piyasa ve özel hukuk terimleri yer alır. 21’inci yüzyıl ilk çeyrek sonuna gelinen bu dönemde, kapitalizmin dönüşümü ve yeni ekonomi sistemlerine geçiş yaşanıyor. Bu kapsamda da günümüzde B2B, B2C, C2B, C2C, B2G ve C2G iş modelleri uygulanıyor. P2P İŞ MODELİ 21’inci yüzyılda adı sıkça duyulan “Paylaşım Ekonomisi”, sahibince seyrek gereksinim duyulan bir gerecin ya da hizmetin sahibince kullanılmadığı zamanlarda ihtiyacı olan başka kullanıcılara, uzmanlaşmış bir pazarlayıcı tarafından sunulması ve kullanıcının ödediği kullanım ücretinden pazarlayıcının bir pay alması temelli alışveriş düzenidir. Bu kapsamda da uygulanan en yaygın iş modeli YENİ ÇAĞIN EKONOMİ VE İŞ MODELLERİİSO SANAYİ 77İSO SANAYİ 77 P2P iş modelidir.[1] P2P iş modeli, kelime olarak “Eşten Eşe İş Modeli” anlamı taşıyor. C2C yani tüketiciden tüketiciye iş modelinin evrimleşmesiyle ortaya çıkmış durumda. C2C’den farklı olarak somut üretim, belgeler, aracı kurumlar yok. İki eşin yani kişi veya kurumun bir pazarlayıcı platform üzerinden birbirlerine mal veya hizmet kiralayıp satabildiği iş modelidir. P2P FIRSATLARI VE RİSKLERİ P2P İş modelinin yarattığı birçok fırsat ve fayda var. Faaliyet olarak aracı kurum olmaması, internet üzerinden çok hızlı bir şekilde gerçekleştirilebilmesi ve geçmişe dönük verilerin saklanabilmesi gibi nedenler sonucunda iş yapma hızlarında, maliyetlerinde ve potansiyellerinde verimli artış sağlanıyor. Günümüzde iş yapma maliyeti ve zorluklarının kitle fonlaması, ortak tüketim ve kiralama gibi fonksiyonlarla P2P sayesinde aşılabilmesi de bu iş modelinin pek çok yeni iş alanı için fırsat oluşturduğunu gösteriyor. Toplumsal boyutta ise P2P temel gayesi olan “sahibince kullanılmayan gereç veya hizmet paylaşımı” sayesinde israfın azaltılması, tüm verilerin saydamlığı ve ulaşılabilirliği, çevre kirliliğinin üretimdeki tasarruf ile birlikte azalması ve sürdürülebilirlik artışı gibi faydaları bulunuyor. P2P modelinin riskleri arasında; • Aracı platformun faaliyet durdurması hali kapsamında yasal boşluk olması, • Dolandırıcılık ve kara para aklama faaliyetleri için açık bir alan olması, • Siber saldırılara karşı güvenlik riskleri, • Eşler arası bilgi eksikliği dolayısıyla ter seçim ve ahlak tehlike oluşabilmesi maddeleri yer alıyor. [2] P2P PLATFORMLARI P2P platformları ürün, servis, ulaşım, mekan ve sermaye sektörlerinde pek çok alanda faaliyet gösteriyor ve bu alan çeşitliliği günümüzde sürekli artıyor. Görselde, sektörler ve alt sektör alanları olarak P2P platformlarında örneklere yer verilmiş durumda.[3] 2014 yılında ABD, İngiltere ve Kanada olarak üç ülkede yapılan araştırmalara göre, P2P modeliyle paylaşım ekonomisinin parçası olan nüfus istatistikleri, olarak açıklanmış. Bu verilere göre 2014 yılında P2P platformlarında ürün veya hizmet paylaşımı yapan nüfus; ABD’de 80 milyon, İngiltere’de 23 milyon, Kanada’da 10 milyon kişi olarak ölçüldü. P2P İŞ MODELİ’NİN EKONOMİK ETKİLERİ VE İSTATİSTİKLERİ P2P iş modeli aracı kurumların azaltmayı amaçladığı için birçok sektördeki ekonomik veriler yön değiştirmiş durumda. Eskiden kredi veren bankalar, sigorta yapan şirketler, araba ve ev kiralayan şirketler vb. pek çok aracı kurum yerini tek bir platforma bırakmak zorunda kalmış. Tüm bu hizmetleri kategoriler halinde sunan platformlar aracılığı ile P2P şeklinde kiralama, ürün satışı, kredi alma, kitlesel fonlama gibi hizmetler hızlı ve düşük maliyetle sunuluyor. Bu olanakların yol açtığı ekonomik verilere bakılacak olursa; o P2P Borç Verme Piyasası’nda 2005 yılında 78 HAZİRAN 2021 DÜNYA GÜNDEMİ Finans İngiltere’de kurulmuş olan “Zopa” platformu, kurulduktan sonraki 15 yıl içinde yaklaşık 500 bin borçluya 5 milyar euro’dan fazla borç verilmesine, borç verenlerin ise 250 milyon euro’dan fazla faiz getirisi elde etmesine olanak sağlamış durumda. 2020 yılında dijital banka şeklinde de piyasada varlığını sürdüren sektörünün lideri Zopa platformu ve diğer P2P borç verme platformları sayesinde İngiltere’de sektör büyüklüğü 2020 yılında 4,8 milyar dolara ulaştı. [4] o Kitlesel Fonlama sektöründe çeşitli yollarla P2P olarak çeşitli proje, şirket veya kişilere sağlanan sermaye miktarı 2016 yılında yurtiçinde 7 milyar TL’yi aştı. o ABD’de 2009 yılında kurulan “UBER” şirketi taksi çağırma, yemek teslimi, paket teslimi, kuryecilik ve yük taşımacılığı gibi hizmetleri P2P olarak sunan bir platformdur. 2020 yılındaki geliri 11 milyar doları geçmiş olup, New York borsasında işlem görmekte olan, piyasa değeri yaklaşık 87 milyar dolar olan bir platform olarak hizmetlerine devam ediyor. [5] o 2008 yılında ABD’de kurulan AirBnb şirketi, birçok ülkede turizm vb. amaçlarla konaklama rezervasyonu yapmak için kullanılıyor. P2P olarak platform hizmetini sürdürüyor ve 2020 yılında elde ettiği gelir ise 3,4 milyar dolar civarında. [6] o P2P sigorta platformlarından olan, 2015 yılında ABD’de kurulmuş “Lemonade” platformu, 100 milyon dolarlık yıllık gelire 2.5 yıl gibi kısa bir sürede ulaşarak sektördeki geleneksel şirketlere göre iki kat hızlı büyüme elde edildi. [7] P2P GELECEĞİ IndustryARC tahminlerine göre, sadece P2P sigorta sektöründe yıllık ortalama yüzde 32,6 büyüme ile 2025 yılı sonunda 63.2 milyar dolar piyasa hacmine ulaşacak. [8] P2P kiralama piyasası 2019 yılında 67.93 milyar dolara ulaşmıştı. Bu değerin 2027 sonunda yıllık ortalama yüzde 29,7 büyüme ile 558.91 milyar dolar olması bekleniyor. [9] 21’inci yüzyıl ilk çeyrek sonundaki teknolojik gelişmelerle birlikte kapitalizmin dönüşüm yaşadığı noktada P2P iş modeli ve internetle birlikte aracı kurumların ortadan kaldırılması amaçlanmış, kişisel ekonomik sistemlere geçiş hızlanmıştır. Kripto, sigorta, fonlama, kiralama gibi çok hızlı büyüyen sektörlere bakıldığında yasal ve yazılımsal çözümlerle birlikte ekonomik sistemin büyük kısmının P2P yani paylaşım ekonomisine dönmesi bekleniyor. Kaynaklar [1]https://tr.wikipedia.org/wiki/Payla%C5%9F%C4%B1m_ ekonomisi [2]https://www.researchgate.net/publication/350022092_ Taraflararasi_Borc_Verme_Piyasasi_Firsatlar_Ve_Riskler_ Peer-to-Peer_Lending_Market_Opportunities_and_Risks [3]https://www.fastcompany.com/3027062/the- collaborative-economy-is-exploding-and-brands-that- ignore-it-are-out-of-luck?cid=search [4]https://www.researchgate.net/publication/350022092_ Taraflararasi_Borc_Verme_Piyasasi_Firsatlar_Ve_Riskler_ Peer-to-Peer_Lending_Market_Opportunities_and_Risks [5]https://tr.wikipedia.org/wiki/Uber [6]https://en.wikipedia.org/wiki/Airbnb [7]https://www.lemonade.com/blog/zero-to-100/ [8]https://www.industryarc.com/Report/17935/peer-to- peer-insurance-market.html#:~:text=The%20Global%20 market%20for%20peer,6%25%20from%202020%20 to%202025. [9]https://www.industryarc.com/Report/17935/peer-to- peer-insurance-market.html#:~:text=The%20Global%20 market%20for%20peer,6%25%20from%202020%20 to%202025.SÜRDÜRÜLEBİLİR FİNANS UYGULAMALARI SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK 80 HAZİRAN 2021Y aşadığımız dönemde üretim anlayışını dönüştüren önemli etkilerden birinin iklim değişikliği olduğunu söyleyebiliriz. Bilimsel çalışmalar iklim değişikliğine bağlı olarak yaşadığımız sorunların endüstri devrimi sonrasında artan insan kaynaklı faaliyetler ile ilişkili olduğunu gösteriyor. Bu durum da üretim süreçlerinin çevresel ve sosyal etkilerini kapsayan daha sorumlu bir anlayış ile yönetilmesi gerekliliğini ortaya koyuyor. Sürdürülebilir üretim olarak da tanımlanabilecek olan bu anlayış, Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu’nun (WCED) 1987’deki Brundtland Raporu (Ortak Geleceğimiz Raporu), ile bilinirlik kazanan “Sürdürülebilir Kalkınma” kavramı ile ilişkilendirilebilir. Rapora göre sürdürülebilir kalkınma, gelecek kuşakların kendi gereksinimlerini karşılayabilme yetilerini tehlikeye atmadan bugünün ihtiyaçlarını karşılayabilen kalkınmadır 1 . Bu bakış açısı ile sürdürülebilirliği aslen bir kaynak kullanım sorunu olarak da değerlendirebiliriz. Yapılan çalışmalar iklim değişikliğinin küresel anlamda oldukça yüklü maliyetleri olduğunu ve gerekli adımlar atılmazsa olmaya devam edeceğini de gösteriyor. Bu kapsamda New York Üniversitesi Politika Enstitüsü’nün 2021 Mart ayında yayımlandığı “İklim Değişikliğinde Ekonomik Fikir Birliği” isimli çalışma iklim değişikliği alanında uzman 738 ekonomistle yapılan anket sonuçlarını içeriyor. Çalışma, ekonomistlerin iklim değişikliği nedeniyle oluşacak ekonomik zararın 2025’e kadar yılda 1,7 trilyon ABD dolarına, 2075’e kadar ise yılda yaklaşık 30 trilyon ABD dolarına ulaşacağı konusundaki öngörüde görüş birliğine vardığını belirtmekte 2 . Başta iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlanması ve etkilerinin azaltılması için atılacak adımlar, daha genel anlamda ise sürdürülebilir ekonomi için gerekli koşulların sağlanması üretim süreçlerini dönüştürecek yatırımlar yapılmasını gerekli kılıyor. Bu kapsamda iklim değişikliği konusunda küresel nitelikte bir anlaşma olma özelliği taşıyan 2015 Paris Anlaşması da düşük emisyonlu ve iklime dirençli kalkınma yolunda istikrarlı bir finans akışı sağlanması konusuna yer veriyor. Finans sektörünün diğer sektörler ile olan bağlantısı sürdürülebilirliğin finansmanı kapsamında sektörün belirleyici bir rol üstlenmesini gerekli kılıyor. Bu çerçevede günümüz finans sektörünün ulusal ve uluslararası kurumları sürdürülebilirlik alanındaki uygulamaların benimsenmesi ve yaygınlaşmasının sağlanmasına yönelik faaliyetler yürütüyor. YEŞİL, SÜRDÜRÜLEBİLİR VE SOSYAL TAHVİLLER Yeşil, sürdürülebilir ve sosyal tahvillerden sağlanan gelirler belirlenen kriterlerdeki yeşil, sürdürülebilir ve sosyal nitelikteki projelere yönelik kullanılıyor. 2007’de Avrupa Yatırım Bankası (EIB) tarafından ihraç edilen ilk yeşil tahvilden bu yana sürdürülebilir borç piyasası hem büyümüş hem de piyasanın tema çeşitliliği artmış. Yeşil, Sürdürülebilir ya da Sosyal Tahvil adı ile ihraç edilen enstrümanlardan oluşan piyasasının kümülatif büyüklüğü 2020’nin sonunda 1,7 trilyon ABD dolarına ulaşırken, portföyün 1,1 trilyon ABD doları Yeşil, 316,8 milyar ABD doları Sürdürülebilir, 315,6 milyar ABD doları ise Sosyal Tahvillerden oluşuyor 3 . Yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, temiz ulaşım, su, atık yönetimi gibi projelere gelir sağlamaya yönelik ihraç edilen yeşil tahviller sürdürülebilir borç piyasasının büyük kısmını oluşturmakla birlikte özellikle Covid-19 süreci sürdürülebilirlik ve sosyal temalı tahvillerin İSO SANAYİ 8182 HAZİRAN 2021 büyümesinde etkili oldu. Türkiye’de ilk kez 2016’da Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) tarafından ihraç edilen yeşil tahvil sonrasında büyümeye devam eden Türkiye piyasasında yaşayan yeşil ve sürdürülebilir tahvillerin toplam değeri ise 2,5 milyar ABD dolarını geçti 4 . SORUMLU FİNANSMAN UYGULAMALARI Firmaların dolayısıyla sektörlerin sürdürülebilirliği benimsemesini ve sürdürülebilirlik yönetimini stratejik olarak ele almalarını sağlamak açısından finans sektörü kilit rol oynuyor. Sürdürülebilir ekonominin dönüşümü için gerekli olan finansal desteği sağlarken geleneksel anlamdaki risk değerlendirme sürecinin ötesinde sürdürülebilirlik bakış açısı ile projelerin ve/veya firmaların çevresel ve sosyal risklerinin değerlendirmesi söz konusu olmakta. Bu çerçevede Ekvator Prensipleri, IFC Çevresel ve Sosyal Performans Standartları gibi küresel geçerliliği olan çeşitli kriterler finansman kararı aşamasında dikkate alınıyor. Türkiye’deki finansman kuruluşları da sürdürülebilirlik olgusunu geniş kesimlere ulaştırmak amacıyla sürdürülebilirlik ölçütlerini kredilendirme politikalarına yerleştirmek üzere 2017’de Global Compact Türkiye Sürdürülebilir Finansman Bildirgesi’ni hazırlamışlar. 2019’da Bildirge imzacısı olan sekiz banka gerçekleştirdikleri güncelleme ile çevresel ve sosyal etkisini değerlendirecekleri yatırım tutarı limitini 10 milyon ABD doları olarak belirlemiş 6 . Bunun yanı sıra Birleşmiş Milletler Çevre Programı Finans İnisiyatifi (UNEP-FI) tarafından hazırlanan Sorumlu Bankacılık Prensipleri’nin (UN PRB) mevcuttaki 229 imzacı kuruluşu arasında Türkiye’den altı banka da yer alıyor. İmzacılar, uyum, etki ve hedef belirleme, müşteriler, paydaşlar, yönetişim ve kültür ile şeffaflık ve hesap verebilirlikten oluşan altı başlıktaki prensipler çerçevesinde performanslarını raporlamakta 7 . Yakın zamanda gerçekleşen bir diğer önemli gelişme ise Avrupa Birliği (AB) Sürdürülebilir Finans Paketidir. Avrupa Komisyonu, sürdürülebilir faaliyetlere yönelik para akışını iyileştirmeye yardımcı olmak için bir dizi önlemler içeren paketi Nisan 2021’de kabul etmiş. AB’nin 2050 iklim nötr olma hedefi doğrultusunda önemli bir araç olması beklenen bu önlemler ile yatırımcıların yatırımları daha sürdürülebilir teknolojilere ve işletmelere yeniden yönlendirilmesini sağlamak amaçlanıyor. Önlemlerin, AB’yi sürdürülebilir finans için standartlar belirlemede küresel bir lider haline getirmesi planlanıyor. Bu gelişme Türkiye gibi sürdürülebilirlik alanındaki uluslararası yatırımlardan pay almak isteyen ülkeler için bu kapsamdaki stratejilerini belirlemek üzere harekete geçmek açısından önemli. Gezegenin koşulları değişirken uzun vadeli değer yaratmanın önemi artıyor. Finansal başarının ötesinde kurumsal vatandaş olmanın önem kazandığı küresel bir dönüşüm yaşanıyor. Sürdürülebilir finans kapsamında da firmalardan “Kurumsal Sürdürülebilirlik” anlayışı doğrultusunda, faaliyetlerinden kaynaklanan ya da faaliyetlerini etkileyebilecek olan ekonomik, çevresel ve sosyal faktörleri risk yönetimi anlayışı ile ele almaları ve bu kapsamdaki olası fırsatları stratejik olarak değerlendirmeleri bekleniyor. 1 :100 Maddede Sürdürülebilirlik Rehberi; İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD Türkiye), http://www.skdturkiye.org/files/yayin/100-maddede- surdurulebilirlik-rehberi.pdf 2 https://www.dunya.com/ekonomi/iklim-degisikligi-nedeniyle- ongorulen-ekonomik-zarar-30-trilyon-dolar-haberi-616180 3 https://www.climatebonds.net/resources/press- releases/2021/04/sustainable-debt-global-state-market-2020- scale-and-depth-17tn 4 https://www.aa.com.tr/tr/sirkethaberleri/finans/turkiyedeki- cevreci-tahvillerin-degeri-2-5-milyar-dolari-gecti/664861 5 https://www.climatebonds.net/resources/press- releases/2021/04/sustainable-debt-global-state-market-2020- scale-and-depth-17tn 6 https://www.globalcompactturkiye.org/surdurulebilir-finans/ 7 https://www.unepfi.org/banking/bankingprinciples/ 8 https://ec.europa.eu/info/publications/210421-sustainable- finance-communication_en SÜRDÜRÜLEBİLİRLİKPANDEMİ DİJİTALLEŞMEYİ HIZLANDIRDI Deloitte’un bu yıl 12’ncisi yayımlanan Teknoloji Trendleri Raporu’na göre, işletmeler zorlu geçen 2020 yılında dalgalanmalara adapte oldu, dijital dönüşümü hızlandırdı ve daha dayanıklı hale geldi. Söz konusu şirket tarafından gözlemlenen trendler arasında, iş yerinin geleceği, yapay zeka (AI) inisiyatiflerinin endüstriyelleşmesi, çekirdekteki sistemlerde geliştirme ve çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılığı destekleyen teknolojiler yer alıyor. MERCEK Teknoloji 84 HAZİRAN 2021P andemi sebebiyle ekonomik dalgalanmaların yaşandığı 2020 yılının ardından işletmeler, dijital dönüşümü hızlandırarak daha dayanıklı hale geldi. Deloitte’un bu sene 12’ncisini yayımladığı Teknoloji Trendleri Raporu’na göre CIO’lar, 2021 ve sonrası için umut verici bir yol çiziyor. Söz konusu şirket tarafından gözlemlenen trendler arasında, iş yerinin geleceği, yapay zeka (AI) inisiyatiflerinin endüstriyelleşmesi, çekirdekteki sistemlerde geliştirme ve çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılığı destekleyen teknolojiler yer alıyor. Rapora göre, geçtiğimiz yılın koşulları değerlendirilerek stratejik planlarını revize eden kuruluşlarda sayısız ilham verici dayanıklılık örneği gözlemleniyor. Dayanıklılığı, değişime uyum sağlamak ve değişim ortamında gelişmek için inatçı bir kararlılık sergilemek olarak tanımlayan Deolite Türkiye Ortağı Özlem Yanmaz, bu dönemde CIO’ların ve diğer üst düzey yöneticilerin bu yolculuğa güvenle liderlik ettiklerini ve iyileşebileceklerini kanıtladıklarını ifada etti. Covid-19’un tüm varsayımları yıktığına dikkat çeken Yanmaz, “Adaptasyon ve yanıt verme kabiliyetimizi mümkün olduğunu düşündüğümüzden daha yüksek bir seviyeye çıkarmamız için bizi zorladı. ‘Gelecek’ için yapılan planlar yıllardan haftalara indi. Bu durum, zor olsa da önemli bir atılım yarattı. Trendler bize, geçtiğimiz yıl yaşanan türbülansın umut veren bir tarafının da olduğunu gösteriyor” diye konuştu. Rapora göre, kuruluşlar yalnızca operasyonlarını daha çevik ve daha verimli hale getirmek için değil, aynı zamanda talep ve müşteri beklentilerindeki dramatik dalgalanmalara yanıt vermek için de dijital dönüşüm çabalarını hızlandırıyor. Raporda incelenen dokuz trend üç ana kategoriye ayrılıyor… KURULUŞUN KALBİ “Strateji Mühendisliği”, “Çekirdekte Canlanma” ve “Tedarik Zincirinde Çözülme” trendleri organizasyon ve teknoloji stratejisinin uyumuna odaklanıyor. Kuruluşların karmaşık, ancak başarı için zorunlu ve birbirini desteklemeleri gereken bu bileşenler için eşsiz bir uyum içinde çalışmaları gerekiyor. İÇERİDE VE DIŞARIDA DAHA İYİ BİR DENEYİM “Milyarlarca İnsan Özelinde: Dijital ve Fizikselin Buluşması” ve “Dijital İş Yerinin Dönüşümü” trendleri müşteriler, çalışanlar ve paydaşlar için ortak perspektif yaratmayı hedefliyor. “Daha fazla değer yaratmak için geleceğin dijital ve fiziksel deneyimlerini nasıl daha iyi birleştirirsiniz?” sorusuna ise “Çeşitlilik, Eşitlik, Kapsayıcılık Teknolojileri: Eşitlik için Araçlar” trendi yanıt veriyor. Bu kapsamda, inovasyonu ateşleyen yeteneğin yaşam döngüsü boyunca kurumsal çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılığı destekleyen ve giderek daha gelişmiş hale gelen araçları değerlendiriyor. VERİ, MÜMKÜN KILMA SANATI İşletmelerin otomasyona ve makine güdümlü karar vermeye doğru daha fazla ilerlemesiyle, insan kapasitesinin ölçekli bir şekilde artırılmasına işaret ediyor. “MLOps: Endüstriyelleşen Yapay Zekâ”; “Makine Veri Devrimi: Makineyi Beslemek” ve “Sıfır Güven: Güvenme, Doğrula” trendleri, işletmelerin sanayileşme ve otomasyon yoluyla daha fazla değer yaratmaları için üç özel fırsatı temsil ediyor. İSO SANAYİ 85Next >