< Previous58 l MART 2022 ARAŞTIRMA İklim DeğişikliğiİSO SANAYİ 59 İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN ÖLÇÜLEBİLEN KÜRESEL MALİYETİ Bu yıl dünya genelinde iklim değişikliği kaynaklı yıkıcı hava olayları en az 1,3 milyon kişinin göç etmesine ve 170 milyar dolarlık ekonomik kayba yol açtı. Birleşik Krallık resmi yardım ve kalkınma ajansı Christian Aid tarafından yayınlanan “2021’in Maliyeti: İklim Değişikliğinden Kaynaklanan Çöküş Yılı” başlıklı analizde, geçen yıl gerçekleşen en yıkıcı 10 iklim felaketi incelendi. Bunlardan en dikkat çekici olanları ağustos ayında ABD’de 95 kişinin hayatını kaybettiği Ida Kasırgası, 65 milyar dolarlık maliyet yaratırken, temmuz ayında Avrupa’da 240 kişinin hayatını kaybettiği sel felaketinde ise 43 milyar dolarlık hasar oluştu.60 MART 2022 B irleşik Krallık resmi yardım ve kalkınma ajansı Christian Aid tarafından yayınlanan “2021’in Maliyeti: iklim değişikliğinden kaynaklanan çöküş yılı” isimli yeni analiz, 2021 yılı içinde milyarlarca dolara mal olan iklim felaketlerini ortaya koyuyor. Bu yıl gerçekleşen iklim değişikliğiyle ilişkili ve her biri 1,5 milyar doları aşkın hasara neden olan 10 aşırı hava olayını ele alan analize göre, 170 milyar doları aşkın maliyet yarattı. Belirlenen bu maliyet, sigorta kapsamındaki finansal kayıplardan yapılan varsayımlara dayanıyor. Başka bir deyişle, gerçekleşen finansal maliyetin bu rakamdan yüksek olması olası görünüyor. Ağustos ayında ABD’de 95 kişinin hayatını kaybettiği Ida Kasırgası, 65 milyar dolarlık maliyet yaratırken, temmuz ayında Avrupa’da 240 kişinin hayatını kaybettiği sel felaketinde 43 milyar dolarlık hasar oluştu. Çin’deki Henan eyaletindeki sel felaketi ise 320 kişinin yaşamını yitirmesine, bir milyonu aşkın kişinin göç etmesine ve 17,5 milyar dolarlık yıkıma yol açtı. 10 İKLİM FELAKETİNİN 4’Ü ASYA’DA En yüksek maliyetli 10 aşırı hava olayından dördünün gerçekleştiği Asya’da sel ve tayfunların toplam maliyeti 24 milyar doları buldu. Ancak aşırı hava koşullarının etkisi tüm dünyada hissedildi. Mart ayında Avustralya, 18 bin kişinin yer değiştirmesine ve 2,1 milyar dolarlık hasara yol açan sel felaketlerine maruz kaldı. Kanada’nın Britanya Kolombiyası eyaletinde gerçekleşen sel felaketinde ise 7,5 milyar dolarlık hasar yaşandı ve 15 bin kişi evlerini terk etmek zorunda kaldı. FELAKETLERİN ÇOĞU YOKSUL ÜLKELERDE YAŞANDI 2021 yılında gerçekleşen en yıkıcı aşırı hava olaylarının birçoğunun, iklim değişikliğine katkısı oldukça sınırlı olan yoksul ülkelerde yaşandığı görülüyor. Gerçekleşen felaketler, yarattığı finansal maliyetin yanı sıra, gıda güvenliğinde yarattığı riskler, kuraklık, kitlesel göçler ve can kayıplarına neden oluyor. Birçok insanın halihazırda ülke içinde yer değiştirmek zorunda kaldığı Güney Sudan’da 850 bini aşkın insanın evlerini terk etmeye zorlandığı sel felaketleri yaşanırken, Doğu Afrika’nın kuraklıkla kavrulması, iklim adaletsizliğini gözler önüne seriyor. Mayıs ayında Hindistan ve Bangladeş’i vuran ve yalnızca birkaç gün içinde üç milyar doları aşkın kayıp yaratan Yaas Siklonu örneğinde olduğu gibi, 2021’de bazı felaketler son derece kısa sürelerde büyük kayıplara yol açtı. Latin Amerika’daki Parana Nehri kuraklığındaki gibi Brezilya, Arjantin ve Paraguay ekonomileri için hayati önemi İklim değişikliğinin yarattığı tahribatın, emisyon azaltımı konusunda bir önlem alınmaması durumunda devam edecek olması endişe yaratıyor. ARAŞTIRMA İklim Değişikliği olan nehrin son 77 yılın en düşük seviyesine düşmesi, geçim kaynakları bu nehre bağlı olan insanları aylarca etkiledi. ACİL HAREKET ŞART İklim değişikliğinin yarattığı tahribatın, emisyon azaltımı konusunda bir önlem alınmaması durumunda devam edecek olması endişe yaratıyor. Araştırmalar, 2021’de dünya genelinde gerçekleşen doğal felaketlerin sigorta kapsamındaki 100 milyar doları aşkın kayıp eşiğini altıncı kez aştığına dikkat çekiyor. Raporda ayrıca, 1970’lerden bu yana Çad İSO SANAYİ 61 atılması, özellikle de en yoksul ülkelerin iklim değişikliği sonucu oluşan kalıcı kayıp ve hasarlarını karşılamak üzere bir fon oluşturulması gerekiyor. KAYIP VE HASAR FONUNA İHTİYAÇ VAR Analizin yazarı Kat Kramer, iklim değişikliği nedeniyle bu yıl “dudak uçuklatan” mali kayıpların yanı sıra birçok insanın hayatını kaybettiğini ve göç etmek zorunda kaldığını belirtti. Kramer şöyle konuştu: “Dünyanın en zengin ülkelerinden bazılarında yaşanan fırtına ve sel gibi aşırı hava olaylarının yanı Havzası’ndaki kuraklık sonucunda, Çad Gölü’nün yüzde 90 küçülmesi ve dünyanın en yoksul milyonlarca insanının yaşadığı bu bölgedeki yaşam ve geçim kaynaklarını tehdit eden krizlere de yer veriliyor. Aşırı olaylar, somut iklim eylemine duyulan ihtiyacı ortaya koyuyor. Paris Anlaşması’nda belirlenen ve küresel ortalama sıcaklık artışını sanayi devrimi öncesine kıyasla 1,5 derece ile sınırlandırma hedefine karşın, Glasgow’da gerçekleştirilen 26’ncı Taraflar Toplantısı’nın sonuçları bu hedefe ulaşmak için yeterli görünmüyor. Bu nedenle acilen harekete geçilmesi gerekiyor. 2022 yılının iklim değişikliğinin etkilerine karşı en kırılgan ülkelere finansal destek sağlama yolunda adım 62 l MART 2022 sıra en yoksul ülkelerin çoğunda yaşanan kuraklık ve sıcak hava dalgaları, iklim krizinin 2021 yılı maliyetinin yüksek olmasına yol açtı. Birleşmiş Milletler 26’ncı Taraflar Toplantısı’nda (COP26) kaydedilen ilerleme, olumlu olarak değerlendirilse de dünya genelinde insanların güvenli ve refah içinde yaşaması için yeterli değil.” Christian Aid Bangladeş İklim Adaleti Danışmanı Nushrat Chowdhury de bu yıl iklim krizinin hafiflemediğine dikkati çekerek, “COP26’da politikacılardan birçok olumlu açıklama duydum ancak esas ihtiyacımız, emisyonların hızla düşmesini sağlayacak şekilde harekete geçilmesi ve bu kapsamdaki ihtiyaç sahiplerine destek sağlanması. Kayıp ve hasar finansmanı konusunun COP26’da önemli bir konu haline geldiğini görmek güzel ancak iklim değişikliği sebebiyle kalıcı hasar yaşayan insanlara anlamlı yardım sağlamak üzere bir fon kurulması kararının çıkmaması sebebiyle bu toplantıdan hayal kırıklığıyla ayrıldım. 2022’nin küresel önceliklerden biri bu fonun hayata geçirilmesi olmalı” değerlendirmesinde bulundu. KARBON TUTMA VE DEPOLAMA PLANLARINA DİKKAT EDİLMELİ Karbon tutma ve depolama planlarını daha gerçekçi bir şekilde ele alıp, dünyayı kalıcı ve nefes aldırıcı realist bir planla buluşturmak hiç olmadığı kadar kritik öneme sahip. Bu kapsamda Asya İklim Değişikliği Yatırımcı Grubu tarafından yayınlanan yeni analize göre, Asya genelinde karbon tutma ve depolama altyapılarının büyük ölçekte uygulamaya konabilmesi için süregelen finansal ve operasyonel engellerin onlarca yıl devam edeceğini ortaya koyuyor. Bu durum, sanayi kuruluşları tarafından öne sürülen ve CCS teknolojilerinin büyük ölçekte yaygınlaştırılmasını öngören senaryoların karşılanamayacağını gösteriyor. CCS teknolojileri, elektrik üretimi ya da endüstriyel üretim kaynaklı karbondioksit emisyonlarının tutulması, bu emisyonların taşınmasını ve kalıcı olarak yeraltında depolanmasını içeriyor. CCS TEKNOLOJİLERİ KRİTİK Asya’daki hükümetler ve şirketler, enerji dönüşümü planlarını desteklemek ya da net sıfır hedeflerine ulaşmak üzere gereken emisyon azaltımını sağlamak amacıyla gelecekte CCS teknolojilerine bel bağlıyor. Asya İklim Değişikliği Yatırımcı Grubu (AIGCC), enerji dönüşümü planları kapsamındaki bu teknolojiye olan bağımlılığı değerlendirmek üzere Asya’daki önemli pazarlarda CCS uygulamalarına yönelik olası yol haritalarını modellemek üzere Wood Mackenzie’yi görevlendirdi. Wood Mackenzie danışmanlığında gerçekleştirilen modelleme çalışması, Çin, ARAŞTIRMA İklim DeğişikliğiüİSO SANAYİ 63 Hindistan, Japonya ve Güney Kore’deki CCS ve diğer teknolojilerin 2021 ile 2040 yılları arasında teknoloji maliyeti açısından rekabet gücünü değerlendiriyor. İki senaryonun kurgulandığı çalışmada, küresel ısınmayı Paris Anlaşması’nda belirlenen hedeflerle uyumlu şekilde sınırlandıran senaryo da dahil ediliyor. Modelleme çalışması ve AIGCC analizinin ortaya koyduğu temel bulgular şöyle: Yenilenebilir enerji gibi alternatiflerin maliyetlerinin düşmesi sonucunda, 2040 yılında Çin, Hindistan, Japonya ve Güney Kore’de CCS maliyet açısından rekabet etmekte zorlanıyor. Çalışma kapsamında ele alınan ülkelerde CCS’nin, 2040 yılına gelindiğinde, karbon fiyatlarının yüksek olduğu çelik üretiminde maliyet açısından rekabetçi hale gelmesi olası görülüyor. Bu durum, henüz geliştirme aşamasında olan hidrojen enerjisi gibi düşük karbonlu alternatiflerin geliştirilme hızına bağlı. CCS, finansal açıdan rekabet gücünün yetersiz olmasının yanı sıra, bu teknolojinin büyük ölçekte yaygınlaştırılması, çevresel riskler, teknik zorluklar, mevcut finansman eksikliği, toplumsal muhalefet ve bu kapsamdaki politikaların belirsizliği gibi zorluklarla karşı karşıya bulunuyor. Düşük karbonlu ya da sıfır emisyonlu seçeneklerin finansal açıdan rekabetçi hale gelmesi durumunda, CCS’nin çekiciliğinin düşmesi bekleniyor. CCS’nin yaygınlaştırılma hızı, politika desteğine ve teknolojik gelişmelere bağlı şekilde ilerliyor. CCS’NİN ROLÜ SINIRLI KALABİLİR AIGCC Ceo’su Rebecca Mikula Wright, yatırımcıların CCS’nin yaygınlaştırılması konusunda gerçekçi olmalarını ve uzun vadede fosil yakıt kullanımının meşrulaştırmasını önlemek üzere Asya’daki şirketlerin varsayımlarını ve net sıfır hedeflerini yeniden irdelemeleri gerektiğine işaret ediyor. Mikula Wright’ın yorumları şöyle: “CCS, emisyon azaltımı zor olan bazı sanayilerin net sıfır emisyon hedefine ulaşmasına yardımcı olabilmek adına gelecekte önemli rol oynayabilir. Ancak uygun koşullar altında dahi bu rol muhtemelen sınırlı kalacak. AIGCC tarafından gerçekleştirilen analiz, teknik zorluklar, politika desteğindeki sınırlamalar ve yenilenebilir enerji gibi daha düşük maliyetli alternatiflerin rekabetçiliği göz önüne alındığında, CCS’nin Asya’da geniş ölçekte yaygınlaştırılmasına dair yüksek beklentinin önündeki riskleri ortaya koyuyor. Birçok hükümet ve şirket, enerji dönüşümü planları dahilinde, fosil yakıta dayalı yeni enerji projelerinin inşasını ve işletilmesini haklı göstermek için, CCS teknolojilerinin önemli rol oynayacağını varsayıyor. Şirketlerin net sıfır emisyon hedeflerinde CCS’ye atfettikleri önemli rol, ekonomilerin karbondan arındırma süreçlerinde bu teknolojinin önündeki finansal ve teknik zorluklar nedeniyle atıl varlık haline gelmesi riskini artırıyor. Asya’daki şirketler ve hükümetler, ekonomilerin güvenilir şekilde karbondan arındırılmasına yönelik yol haritalarında, yüksek emisyonlu finansal varlıkların ve fosil yakıtların aşamalı olarak sonlandırılması gerektiğini ve CCS kullanımının çelik üretimi gibi emisyon azaltımının zorlu olduğu sektörlerde köprü teknolojisi görevi görmekle sınırlı olduğunu kabul etmeliler. CCS’nin büyük ölçekte yaygınlaştırılmasını öngören şirketlerin, en azından, bu teknolojinin emisyon azaltım hedeflerine ne şekilde katkı sunacağını kamuoyuna şeffaflıkla sunmaları gerekiyor. Fizibilite çalışmalarını ve CCS’in yetersiz kaldığı durumda B planlarını açıklamaları gerekiyor.” Asya İklim Değişikliği Yatırımcı Grubu tarafından yayınlanan yeni analize göre, Asya genelinde karbon tutma ve depolama altyapılarının büyük ölçekte uygulamaya konabilmesi için süregelen finansal ve operasyonel engellerin onlarca yıl devam edeceğini ortaya koyuyor.64 MART 2022 ETİYOPYA ÜLKE GÜNÜ ETKİNLİĞİ DÜZENLEDİ İSTANBUL SANAYİ ODASI Türkiye ile Afrika ülkeleri arasındaki ilişkilerin son yıllarda ivme kazandığını anlatan Akar, Çin’den sonra en büyük ikinci yatırımcı oldukları Etiyopya ile kurulan diplomatik etkileşimin dikkat çekici olduğunu ifade etti. Afrika açılım siyasetinin doğrultusunda, Türkiye’nin Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı olarak kıtadaki ilk ofisini Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’da açtığına dikkat çeken Akar, özellikle son 15 yılda iki ülke arasındaki ilişkilerin başta diplomasi ve ticaret olmak üzere birçok alanda ilerleme kaydettiğini belirtti. Akar, sözlerine şöyle devam etti: “İkili ticari ilişkilere bakıldığında, TÜİK verilerine göre 2021 yılında bu ülkeye 354 milyon dolarlık ihracatımız, Etiyopya’dan da yaklaşık 24 milyon dolarlık ithalatımız söz konusudur. Belirgin bir şekilde dış ticaret fazlamız olsa da iki ülke arasındaki ticari ilişkilerimiz potansiyelin oldukça altında yer alıyor. Etiyopya’da tarım sektörü ana sektör İ stanbul Sanayi Odası (İSO), ülkedeki iş ve yatırım fırsatlarını değerlendirebilmek amacıyla Etiyopya Ülke Günü & Ticaret ve Yatırım Fırsatları Semineri düzenledi. 22 Şubat 2022 tarihinde video konferans yöntemiyle İSO Yönetim Kurulu Üyesi Kemal Akar’ın ev sahipliğinde yapılan etkinliğe Etiyopya’nın Ankara Büyükelçisi Adem Mohammed Mahmud da katıldı. Etkinlikte çok sayıda sanayici ve iş insanı, Etiyopya’daki fırsatları dinlemek amacıyla toplantıda hazır bulundu. Etkinliğin açılışında konuşan İSO Yönetim Kurulu Üyesi Kemal Akar, Etiyopya’nın bulunduğu stratejik konum, sahip olduğu genç işgücü ve büyük bir pazar olması nedeniyle, Afrika Kıtasının en dinamik ve en fazla doğrudan yabancı yatırım çeken ülkeleri arasında yer aldığını söyledi. Akar, son yıllarda serbest pazar ekonomisine dayalı stratejiler izlenmeye başlanan ülkede yapısal reformların uygulanmasına da öncelik verildiğini aktardı. 1.3 milyar insanın yaşadığı 55 Afrika ülkesini temsil eden Afrika Birliği’ne ev sahipliği yapan Etiyopya’nın, 110 milyonu aşan nüfusuyla da kıtanın en önemli pazarları arasında yer aldığını dile getiren Akar, Etiyopya ile Türkiye’nin ilişkileri oldukça uzun ve köklü bir geçmişe dayandığını belirtti. İSO SANAYİ 65 konumunda olup, sanayi ürünlerinin önemli bir kısmı ithal edilmekte ve bu yönde sanayicilerimiz açısından önemli fırsatlar sunuyor. Türkiye’nin Etiyopya’ya ihracat ettiği önemli ürünlerden bazıları; demir-çelik, makine ve mekanik parçalar, halı ile elektrikli cihaz ve parçalardan oluşuyor.” Etiyopya’nın gerek iklimi gerek verimli toprakları ve bol miktardaki ham madde kaynakları ile yabancı yatırıma da elverişli imkanlar sunduğuna değinen Akar, bu doğrultuda ülkede 200’e yakın Türk şirketinin faaliyet gösterdiğini ve yaklaşık 2.5 milyar dolar değerinde Türk yatırımı bulunduğunu anlattı. ADEM MOHAMMED MAHMUD: “İKİ ÜLKE ARASINDA UZUN YILLARA DAYANAN GÜÇLÜ BİR İLİŞKİ VAR” Ardından Etiyopya’nın Ankara Büyükelçisi Adem Mohammed Mahmud söz aldı. İSO’ya toplantı için teşekkür eden Mahmud, bu tip platformların yatırım ve iş birliğinin önünü açtığını söyledi. İş insanlarının bu konuda zorlukları aşması yolunda bu gibi etkinliklerin önemine değinen Mahmud, iki ülke arasında uzun yıllara dayanan güçlü ilişkiler olduğunu ifade etti. Ülke olarak ekonomik reform sürecini yürüttüklerini dile getiren Mahmud, yatırım ve vergi yasalarının düzenlendiğini ayrıca iş ortamının iyileştirilmesi için düzenlemelerin yapıldığını bildirdi. Etiyopya’da pek çok yatırımcı olduğunu kaydeden Mahmud, ülkede barış ve huzurun sağlanması için hükümetin inisiyatif aldığını hatırlattı. Tarıma dayalı bir ekonomiye sahip olduklarını aktaran Mahmud, imalat sanayi, madencilik, turizm ve enerji alanlarında gelişmeye açık olduklarını sözlerine ekledi. Sonrasında Etiyopya’da Ticaret, İş Birliği ve Yatırım Fırsatları başlıklı bir panel düzenlendi. Panelde Ticaret Bakanlığı Addis Ababa Ticaret Müşaviri Sedat Erdoğdu ve Etiyopya Yatırım Komisyonu Komisyoneri Lelise Neme, Etiyopya ekonomisi hakkında bilgiler verdi. Ticaret Bakanlığı Addis Ababa Ticaret Müşaviri Sedat Erdoğdu, Etiyopya’nın 92 milyar dolar GSYİH’ye sahip olduğunu belirtti. 2020’de 2.5 milyar dolar ihracat yaptığını aktaran Erdoğdu, ülkenin kahve, susam ve yenilebilir bitki tohumları ihraç ederken makine ve mineral yakıtlar ithal ettiğini dile getirdi. Erdoğdu, en çok Somali, ABD ve Hollanda’ya ihracat yapan ülkenin en çok Çin, Hindistan ve Türkiye’den ithalat yaptığını ekledi. Etiyopya Yatırım Komisyonu Komisyoneri Lelise Neme ise ülkenin dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden birine sahip olduğunu söyledi. Ülkede makroekeonomik, yapısal ve sektörel reform sürecinin devam ettiğini hatırlatan Neme, ülke ekonomisinin avantajlarını büyüyen ve dinamik ekonomi, aktif iş gücü ve doğal kaynaklar olarak sıraladı. Ardından İSO AB ve Uluslararası İlişkiler Müdürü Mehmet Akif Meral’in moderatörlüğünde Etiyopya’da İş Yapan Firma Deneyimleri başlıklı bir panel yapıldı. Panelde DEİK İş Konseyi Üyesi ve Euro Cable PLC Şirket Kurucu Ortağı Simge Yüksel Özyiğit, Yapı Merkezi İnşaat ve Sanayi A.Ş. Etiyopya Ülke Müdürü Murat Öcal ve YEO Teknoloji Enerji ve Endüstri A.Ş. İş Geliştirme ve Satış Yöneticisi Yasin Düven, Etiyopya’da yaşadıkları deneyimleri dinleyicilere aktardı. Dinleyicilerden gelen sorular panelistler tarafından yanıtlandı.IRAK ÜLKE GÜNÜ ETKİNLİĞİ DÜZENLENDİ İSTANBUL SANAYİ ODASI TARAFINDAN gerçekleştirdiğini hatırlattı. Özyurt, benzer şekilde, 2021 yılında Irak’ın 11 milyar dolarla Türkiye’nin beşinci büyük ihracat pazarı olduğunu ve Irak pazarında Türk malı imajının ihracatta rakipleri olan diğer ülke mallarına göre yüksek olduğunu vurguladı. Özyurt, Türkiye’nin Irak’a en fazla ihracat yaptığı sektörlerin değerli taşlar ve metaller, plastik ve plastik ürünleri, mobilya, değirmencilik ürünleri ve makineler ve mekanik parçalar olduğunu kaydetti. İki ülke arasındaki çok yönlü ve kapsamlı ticari ilişkiler göz önünde bulundurulduğunda, mevcut dış ticaret seviyesinin potansiyelin çok uzağında olduğunu aktaran Özyurt, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da vurguladığı 20 milyar dolar ticaret hacmine ulaşma konusunda kendilerinin de üzerine düşen görevleri yapacaklarını sözlerine ekledi. THOALFİQAR TAWFİQ HUMOUD AL-YASİRİ: “ÜLKENİN 15 MİLYAR DOLARLIK TİCARET HACMİ VAR” Irak Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolos İ stanbul Sanayi Odası (İSO), Türkiye’nin yakın ilişki içinde olduğu komşularından Irak’taki ekonomik fırsatları değerlendirebilmek amacıyla Irak Ülke Günü & Ticaret ve Yatırım Fırsatları etkinliği düzenledi. 17 Şubat 2022 tarihinde video konferans yöntemiyle ve İSO Yönetim Kurulu Üyesi Yüksel Özyurt’un ev sahipliğinde yapılan buluşmaya Irak Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolos Yardımcısı Thoalfiqar Tawfiq Humoud Al-Yasiri de katıldı. Etkinlikte iki ülke arasındaki yatırım ve iş fırsatlarını değerlendirmek isteyen çok sayıda sanayici ve iş insanı da yer aldı. YÜKSEL ÖZYURT: “IRAK, BÖLGENİN BÜYÜYEN ÜLKELERİNDEN BİRİ” Etkinliğin açılışında konuşan İSO Yönetim Kurulu Üyesi Yüksel Özyurt, zengin yeraltı kaynakları ve dinamizmi ile Irak’ın bölgedeki önemli aktörlerinden ve yaklaşık 170 milyar dolarlık GSYİH ile bölgenin büyüyen ülkelerinden olduğunu söyledi. Türkiye’nin enerji kaynakları bakımından dünyanın en zengin ülkelerinden biri olan Irak’ın petrol ve doğal gaz kaynaklarının küresel pazarlara ulaştırılmasında coğrafi avantajıyla ön plana çıkarken, aynı zamanda Irak’ın en önemli ticaret partnerlerinden olduğunu belirten Özyurt, Irak’ın toplam ithalatının neredeyse beşte birini Türkiye’den 66 MART 2022Yardımcısı Thoalfiqar Tawfiq Humoud Al-Yasiri ise iki ülkenin 15 milyar dolarlık bir ticaret hacmine ulaştığını söyledi. İki ülkenin çok iyi ilişkilere sahip olduğunu belirten Al-Yasiri birlikte çalışmaya hazır olduklarını ve her engeli kaldırmak istediklerini dile getirdi. Mal ve hizmetlerin daha rahat hareket etmesi için çalıştıklarını kaydeden Al-Yasiri, Irak’ta altyapı, imalat sanayi, teknoloji, yol ve ulaşım hizmetleri gibi alanlarda yatırım fırsatları olduğuna dikkat çekti. Irak’ın istikrara kavuştukça yatırımların da önünün açılacağını anlatan Al-Yasiri, Türkiye’den Irak’a yatırım yapan pek çok şirket olduğuna değindi. Al-Yasiri, Irak’ın Türkiye deneyiminden faydalanmak istediğini sözlerine ekledi. FERDİ YAYLA: “IRAK, LOJİSTİK AÇIDAN ÖNEMLİ BİR ÜLKE” Ticaret Bakanlığı Bağdat Ticaret Müşaviri Ferdi Yayla ise Irak’ta Ticaret, İş Birliği ve Yatırım Fırsatları başlıklı bir sunum yaptı. Irak’ın lojistik olarak önemli bir ülke olduğunu belirten Yayla, Körfez ülkelerine ulaşım açısından da öneme sahip olduğunu söyledi. 40 milyonluk nüfusa sahip olan Irak’ta petrol gelirlerinin ülke ekonomisi için çok önemli olduğunun altını çizen Yayla, ülkede kurumsallaşamama ve bürokratik yavaşlık gibi sorunlar olduğuna değindi. Yatırımların korunmasında ve para transferinde de birtakım engellerin bulunduğunu anlatan Yayla, Türkiye’de işlenen ham altının tekrar Irak’a geri satıldığını, bunun yanında gıda ürünlerinin Türkiye’nin önemli bir ihracat kalemi olduğunu dile getirdi. Yayla, petrol ve ham altının en çok ithalatı yapılan ürünler olduğunu ifade ederken, Türkiye’den gayrimenkul satın alan ülke vatandaşları arasında Iraklıların en üst sıralarda yer aldığını anlattı. Ardından İSO AB ve Uluslararası İlişkiler Müdürü Mehmet Akif Meral’in moderatörlüğünde Irak’ta İş Yapan Firmaların Deneyimleri başlıklı bir panel yapıldı. Panelde DEİK Türkiye-Irak İş Konseyi Başkan Yardımcısı Emin Taha, Romateks Tekstil Genel Müdürü Murad Safar ve Çalık Enerji MENA Strateji ve İş Geliştirme Müdürü Murad Rahim, Irak pazarında yaşadıkları deneyimleri dinleyicilerle paylaştı. Panelde dinleyicilerden gelen sorular da panelistler tarafından yanıtlandı. İSO Yönetim Kurulu Üyesi Yüksel Özyurt Irak Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolos Yardımcısı Thoalfiqar Tawfiq Humoud Al-Yasiri Ticaret Bakanlığı Bağdat Ticaret Müşaviri Ferdi Yayla İSO SANAYİ 67Next >