< PreviousDÜNYA GÜNDEMİ Finans YÜKSELEN VARLIKLAR: 58 l NİSAN 2022 EMTİALARDAKİ FİYAT ARTIŞLARI VE EKONOMİLERE ETKİLERİİSO SANAYİ 59 E mtialar, hayatlarımızın her kısmına etkisi olan temel ürünlerdir. Telefonlarımızdaki bataryalardan, taşıtlardaki yakıtlara; marketteki ekmekten, evimizdeki elektriğe kadar her şeyde emtiaların etkisini görebiliriz. Bu nedenle, emtiaların üretimi ve fiyatları tüm dünya için kritik öneme sahip. Pandeminin de etkisiyle insanlar, hizmet yerine ürün tüketmeye yöneldiler ve bu hızlı talep artışı sonucunda ham madde olan emtialarda üretim açığı, doğal olarak da fiyatlarında artış meydana geldi. Emtia fiyatlarındaki bu yükselişlerin hem dünya hem Türkiye ekonomisi üzerinde ciddi etkileri oluyor. ENERJİ EMTİALARI Genel olarak yakıt için kullanılan petrol, günlük hayatın birçok alanında etkisini sürdürüyor. Global petrol tüketiminin yaklaşık yüzde 60’lık kısmı yakıt olarak, geri kalan yüzde 40’lık bölüm ise plastik içeren her ürünün üretiminde kullanılıyor. Günlük kullanılan ürünlerin çok büyük bir kısmı da plastik içeriyor. Bu sebeple petroldeki fiyat değişimi bizleri sadece yakıt olarak değil, günlük ihtiyaçlarımız yönünden de etkiliyor. Bunun yanında, yakıt fiyatları lojistik ve taşımacılıktan kaynaklı diğer ürünlerin maliyetlerini, dolayısıyla da fiyatlarını etkiliyor. Pandemi etkisiyle artan ürün tüketimi, ambalajlamanın önemi ve özel taşıt kullanımının artması, petrole olan talebi de ciddi ölçüde arttırdı. Bunun üzerine yaşanan arz şokları ve son dönemlerde Rusya ile Ukrayna gerginliklerinden kaynaklı ambargolar da petrol fiyatlarının son 10 yılın en yüksek seviyelerine yükselmesine sebep oldu. Bu artışların hem üreticiler hem tüketiciler hem de ülke ekonomileri, özellikle ithal eden ülkeler üzerinde yıkıcı etkilerinin olması bekleniyor. Üreticiler için artan maliyetler ve bu maliyetleri anında fiyatlara yansıtamamak kârlılıkları düşürecek. Tüketiciler ise bu artışların fiyatlamalara yansımasıyla petrolden kaynaklı yüksek enflasyon etkisi altında kalacak. Petrol ithal eden ülkeler ise Türkiye gibi, ithalat maliyetlerinin artmasıyla cari denge açısından ciddi darbeler alacak. Petrol fiyatlarının artışı aynı zamanda diğer enerji kaynakları olan doğal gaz ve kömür fiyatlarını da aynı yönde etkiliyor. Rusya’ya uygulanan son ambargolarla beraber doğal gaz arzı da azalıyor, bu da doğal gaz fiyatlarını daha da yükseltiyor. 60 NİSAN 2022 Sonuç olarak enerji fiyat seviyeleri yükseliyor ve hem üretici hem de tüketici kesime daha çok yük yüklüyor. SANAYİ METAL EMTİALARI Sanayi metalleri, bakır, nikel, kalay, alüminyum, demir, kurşun, lityum gibi, üretimde kullanılan madenlerdir. Çelik üretimi, batarya ve pil üretimi, enerji üretimi, otomotiv ve diğer metal içeren tüm eşyalar sanayi metallerinin fiyat değişiminden etkileniyor. Son dönemdeki gelişmeler sanayi metal fiyatlarını yukarı yönlü etkileyecek şekilde oldu. Pandemi sonrası hızlı bir şekilde artan talep, yaşanan stok problemleri, sektöre olan yatırımların yetersizliğinden kaynaklı arzın talebi yakalayamaması ve Rusya-Ukrayna sorunu gibi siyasi etkiler genel sanayi metali fiyatlarını geçen yıla göre ortalama yüzde 35 oranında arttı. Nikel, kalay, alüminyum ve lityum fiyatları diğer metallere kıyasla bu gelişmelerden, özellikle dünyanın en büyük maden üreticilerinden olan Rusya’ya karşı ambargo uygulamalarından, daha çok etkilendi ve geçen seneye kıyasla yüzde 60’tan fazla oranda artış gösterdi. Bu artışlar ve arz şokları hem üretim sektörünü yavaşlatacak hem de fiyatlar üzerinde ciddi baskı oluşturarak artışlara neden olacak. Yavaşlayan üretim ve artan fiyatların yarattığı enflasyonla azalan talep, ülke ekonomilerinin büyümelerini negatif yönde etkileyerek piyasaları durağanlaştırıyor. DEĞERLİ METAL EMTİALARI Altın, gümüş, paladyum, platin üretimde, tüketimde ve birikimlerde vazgeçilemeyen madenlerdendir. Pandeminin yarattığı belirsizlik ortamında birikimlerini daha güvenli limanlara, yani emtialara, geçirmek isteyen insanların artan talebi değerli metallerde yüksek artışlara sebep oldu. Artışlar, 2021 yılı içinde dengelendi. Fakat son aylardaki gelişmeler yükselişleri tekrar tetikledi. Rusya’ya uygulanan ambargolar, global üretimde büyük paya sahip olduğu altın, paladyum, gümüş, platin gibi minallerin arzını azaltarak fiyatlar genel seviyesinde yükselişi meydana getirdi. Aynı zamanda gerginlik ortamında riskli varlıklardan çıkışların artması ve güvenli limanlara geçişlerin tekrar başlaması talebi sert bir şekilde arttırdı. Küresel olarak artan enflasyon oranları da enflasyona karşı önlem olarak değerli metallere geçişi arttırdı ve çarpan etkisiyle değerli metallere geçiş enflasyon üzerinde baskı yarattı. Aralık 2021’den beri altın fiyatları yaklaşık yüzde 15, DÜNYA GÜNDEMİ FinansİSO SANAYİ 61 platin yüzde 25, paladyum yüzde 90, gümüş yüzde 20 artış gösterdi. Rusya-Ukrayna gerginliği ve Rusya’ya uygulanan ambargolar değerli metallerdeki yukarı yönlü hareketlerin kalıcı olup olmaması konusunda belirleyici etkenler olacak. TARIM EMTİALARI Diğer emtialarda olduğu gibi tarım emtialarında da şiddetli fiyat artışı mevcut. Kahve, mısır, buğday, yulaf, kanola, palm yağı ve hatta portakal suyu gibi emtialar 2021 yılı içinde yüzde 25 ila yüzde 75 arasında değer kazandı. Genel anlamda hızlı artan talep, talebi karşılamakta yetersiz kalan üretim, tedarik zinciri sıkıntıları, iklim değişikliğinden etkilenen üretim, gübre ve enerji fiyatlarının artışı, tarımsal iş gücü kıtlığı tarım emtialarında fiyat artışlarını tetikliyor. Özellikle kahve, yulaf, palm yağı, buğday ve pamuk gibi temel ve sık kullanılan tarım emtialarının değerlerinin yükselmesi üretici maliyetlerini arttırarak küresel çapta enflasyonist baskı yaratıyor. Ayrıca son zamanlardaki Rusya-Ukrayna gerginliğinin yarattığı arz şoku da buğday fiyatlarını daha da artırıyor. Küresel buğday ihracat pazarının yaklaşık yüzde 17’si Rusya tarafından, yüzde 11,5’i de Ukrayna tarafından karşılandığı için bu iki ülke arasındaki gerginlik küresel buğday piyasasının yaklaşık yüzde 28,5 ini etkiliyor. SONUÇ Emtialar, son yıllarda genel olarak artış trendindedir. Bu artışlar üreticiyi de tüketiciyi de yakından etkiliyor. Dahası, küresel ekonomi ve ülke ekonomileri de ciddi miktarda etkileniyor. Petrol, doğal gaz, kömür gibi enerji emtialarındaki fiyat artışı tüm sektörlere ve ekonomiye maliyet ve tercihler yönünden enflasyonist baskı yapıyor. Aynı şekilde, sanayi metallerindeki artışların da üretim sürecinde yarattığı ekstra maliyet, ürün fiyatlarının artmasıyla, yüksek enflasyon olarak hane halkına yansıyor. Enflasyona karşı kendisini korumak isteyen insanların değerli metallere güvenli liman olarak sığınması da değerli metal fiyatları üzerindeki artış nedenlerinden biri oldu. Tarım emtialarının gerek üretim yetersizliği gerek tedarik zinciri sıkıntıları gerekse maliyetlerin artışı nedeniyle yükselen fiyatları da küresel çapta bir enflasyon kaynağı oldu. Tüm bu etkenlerin üzerine, son aylarda şiddeti artan Rusya-Ukrayna gerilimi ve uygulanan yaptırımlar da hem bölgesel hem küresel olarak riskler doğurarak ekonomik aktivitelere darbe vurdu. Bu olayların ışığında, Türkiye ekonomisinin enerji ve ham madde ithalatı da göz önüne alındığında, enflasyonun Türkiye ve küresel ekonomide etkili olacağını söylemek mümkün. Aynı zamanda artan maliyetlerden ve tedarik zinciri sorunlarından kaynaklı üretim yavaşlaması da küresel boyutta büyümenin yavaşlayacağını gösteriyor. Rusya ve Ukrayna arasındaki gerginliğin bir an önce son bulması ise küresel ekonomide bir nebze olumlu etki yaratması bekleniyor. HABER Yeşil Gündem GÜNEŞ ENERJİSİNDEN ELEKTRİK ÜRETİM FIRSATLARI KONUŞULDU İstanbul Sanayi Odası, İSO Yeşil Gündem Sohbetleri kapsamında iki toplantı düzenledi. Videokonferans yöntemiyle gerçekleştirilen toplantının ilki 14 Mart 2022 tarihinde “Endüstri tesisleri için güneş enerjisinden elektrik üretim fırsatları” konusu ele alındı. 22 Mart 2022’de ikincisi yapılan toplantının konusu ise “Dünya su gününde su ve atık su yönetimi” oldu. ENDÜSTRİ TESİSLERİ İÇİN 62 NİSAN 2022 İSO Yeşil Gündem Sohbetleri’ndeİSO SANAYİ 63İSO SANAYİ 63 İ stanbul Sanayi Odası (İSO), 14 Mart 2022 tarihinde sürdürülebilirlik vizyonu kapsamında başlattığı “İSO Yeşil Gündem Sohbetleri” etkinliğinde, endüstri tesisleri için güneş enerjisinden elektrik üretim fırsatları konusunu ele alarak alanlarının uzman isimlerini, sanayiciler ile buluşturdu. İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi ve Sürdürülebilirlik Platformu Başkanı Mustafa Tacir’in ev sahipliğinde, Gökhan Şen’in moderatörlüğünde video konferans yöntemiyle gerçekleşen panele, EUROSOLAR Türkiye Başkanı, Beykent Üniversitesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, Solarbaba kurucusu Ateş Uğurel, Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Endüstri Derneği Asbaşkanı Tolga Murat Özdemir, Türkiye Sürdürülebilir Enerji Finansmanı Fonu Finans Kurumları İlişkileri Müdür Seyran Hatipoğlu, TSKB Kurumsal Bankacılık Satış Müdürü Volkan Karaben, Bant Boru Sanayi ve Ticaret AŞ Finans Müdürü Yücel Yurtyapan katıldı. MUSTAFA TACİR: “TÜRKİYE, YENİLENEBİLİR ENERJİ KONUSUNDA AVANTAJLI” Sanayicilerin yoğun ilgi gösterdiği online panelin açılış konuşmasını İSO Yönetim Kurulu Üyesi ve Sürdürülebilirlik Platformu Başkanı Mustafa Tacir yaptı. Konuşmasında son dönemde yaşanan küresel etkenler doğrultusunda yükselen elektrik ve doğal gaz fiyatlarındaki artışa değinen Tacir, fosil yakıtlarına bağlı ülkelerin enerji arzına karşı olan kırılganlıklarına vurgu yaptı. Türkiye’nin coğrafi konumu itibarıyla yenilenebilir enerjide önemli bir avantajı olduğunun altını çizen Tacir, İstanbul Politikalar Merkezi’nin “Türkiye’nin Karbonsuzlaşma Yol Haritası” raporunda, net sıfır hedefine nasıl ulaşılacağı ve güncellenecek Ulusal Katkı Beyanı’nda hangi hedeflerin yer alabileceği tartışılıyor” dedi. Raporda göze çarpan hususlardan birinin iklim değişikliğine neden olan sera gazı salımlarının yaklaşık üçte birine neden olan kömürün 2053’te terk edilmesi olduğunu söyleyen Tacir, yenilenebilir enerji kurulu gücünün elektrik kurulu gücündeki payının 2030’da yüzde 50’ye çıkarılmasını önerildiğini belirtti. Tacir, 2030’a kadar her yıl ortalama 3 gigawatt güneş ve 2,5 gigawatt rüzgar enerjisi santrali yapılarak 2030’da her iki yenilenebilir enerji kurulu gücünün yaklaşık 35 gigawatt’a ulaştırılmasının hedeflendiğini anlattı. Türkiye’nin yenilenebilir enerji hedeflerinin Uluslararası Enerji Ajansı ile paralelliğine değinen Tacir, sözlerini şöyle devam etti: “Aslında ülkemiz için öngörülen bu gelecek trendi Uluslararası Enerji Ajansı beklentileri ile benzerlik gösteriyor. Enerji arz güvenliği baskısı, 26’ncı Taraflar Konferansı kararları ve akabinde güçlü politik desteklerle yenilenebilir enerji kapasitesindeki büyümenin 2026’ya kadar küresel enerji kapasitesindeki artışın neredeyse yüzde 95’ini oluşturacak şekilde hızlanması gerektiği ortaya konuluyor. Yenilenebilir enerji kaynakları arasında yıldızı parlayan güneş enerjisi ise küresel ölçekte 2021’deki tüm yenilenebilir enerji artışının tek başına yarısından fazlasını karşılıyor.” “GÜNEŞ ENERJİSİ YENİ İŞ FIRSATLI YARATIYOR” Yenilenebilir enerjilerin çevre dostu olmasının yanı sıra, özellikle güneş enerjisinin yeni iş fırsatları yarattığına değinen Tacir, güneş enerjisinin önemini anlattı. Tacir, “Güneş enerjisinin elektrik, ısıtma, soğutma ve kurutma gibi geleneksel kullanım yöntemleri dışında geleceğin önemli yakıt alternatifi olarak önem kazanan hidrojen üretimi gibi alternatif metotları da söz konusudur’’ dedi. Sürdürülebilir Enerji çalışmalarının, İstanbul Sanayi Odası’nın en önemli önceliklerinden biri olduğunun altını çizen Tacir, konuşmasına Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Sayın Abdullah Tancan ve bakanlık çalışanlarıyla gerçekleştirdikleri değerlendirmelere değindi. Gerçekleşen toplantıda, KDV istisnası ve gümrük vergisi muafiyeti gibi mevcut desteklere ilave olarak güneş ve rüzgar enerjisinden elektrik üreten lisanssız faaliyetler kapsamındaki yatırımların dördüncü bölge desteklerinden yararlanabilmesinin, sanayiciler açısından memnuniyetle karşılandığını ifade etti. Konuşmasına bu alanda hala atılacak adımlar olduğuna vurgu yaparak devam eden Tacir, bu alanda hala atılacak adımlar olduğuna vurgu İSO Yönetim Kurulu Üyesi ve Sürdürülebilirlik Platformu Başkanı Mustafa TacirHABER Yeşil Gündem 64 NİSAN 2022 yaparak, ‘Yenilenebilir ısıtma ve soğutma teknolojileri genellikle düşük işletme maliyetlerine sahipken, fosil yakıt bazlı seçeneklere kıyasla genellikle daha yüksek ilk yatırım maliyetlerine sahip. Dolayısı ile ısıtma ve soğutmada yenilenebilir enerjilere geçişini hızlandırmak için vergi indirimleri, kredi programları, doğrudan destek gibi mali teşviklere ihtiyaç var. Termal güneş panelleri ile su ısıtma uygulaması, maalesef sanayide çok yaygın değil. Solar termal güneş panellerinin sanayide kullanımı özendirmek için, bu projelerin de verimlilik arttırıcı projeler kapsamına alınması düşünülebilir’’ dedi. PROF. Dr. TANAY SITKI UYAR: “TÜM SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ İÇİN YENİLENEBİLİR ENERJİ ŞART” Günümüzde yenilenebilir enerjinin artık en ucuz enerji şekli olduğunu söyleyen EUROSOLAR Başkanı ve Beykent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tanay Sıtkı Uyar, dolayısıyla artık pek çok ülkenin, iş insanlarının bu konuda adım atmayı istediğini belirtti. Avrupa Komisyonu’nun bu inisiyatifi özellikle Covid-19 salgını sonrası aldığını anlatan Uyar, bu kararda sel felaketlerinin ve tabii ki orman yangınlarının büyük payı olduğunu kaydetti. Tüm bu sorunların çözümü için yenilenebilir enerjinin gerekliliğine dikkat çeken Uyar, bu konuda dört yeniliğin gerektiğini anlattı. Yeniliklerden birinin iş modellerinin geliştirilmesi olduğuna işaret eden Uyar, pazarın organizasyonu, entegrasyon için dağıtım şirketlerinin yapacağı görevler ve yapay zeka olduğunu bildirdi. Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın örnek alınarak 2050’de küresel dönüşümün getireceği sosyoekonomik konuların incelendiğini belirten Uyar, “200 ülkenin üye olduğu Birleşmiş Milletler’in Yenilenebilir Enerji Ajansı, bu eksene girdi. Artık Avrupa da birkaç inisiyatif aldı. Bunlardan biri kanser misyonu oldu. Üç milyon kanserliyi nasıl uzun yaşatacağız diye uğraş veriliyor. İkincisi ise yüz şehrin iklim nötr hale 2050’de değil, 2030’da gelmesidir. Türkiye’den de 24 şehir başvuruda bulundu. Seçilen pilot şehirler, Avrupa’ya bu dönüşüm için yardımcı olacak. Avrupa’da da 377 şehir bunun için başvurusunu yaptı. Bir diğeri de tabii ki okyanusların ve toprağın korunmasıdır” diye konuştu. ATEŞ UĞUREL: “YENİLENEBİLİR ENERJİ İÇİN ELEKTRİK ZAMLARI TÜRKİYE İÇİN BİR DÖNÜM NOKTASI” Sürecin Covid-19 ile başladığını söyleyen Solarbaba kurucusu Ateş Uğurel, tüm dünyanın sosyal bir deney yaşadığını belirtti. Tüketimin yüzde 30-40 azalmasıyla dünyanın nasıl bir yer olacağını deneyimlediğimizi anlatan Uğurel, Türkiye için tetikleyici noktanın ise 1 Ocak 2022 tarihinde bir anda gelen elektrik zamları olduğunu kaydetti. Yenilenebilir enerji için elektrik zamlarının Türkiye için bir dönüm noktası olduğunu bildiren Uğurel, “O günden bugüne kadar güneş enerjisi talebini herhalde ne Yeşil Mutabakat ne de iklim değişikliği sağlayabilirdi” dedi. Elektriğe gelen iki üç kat artışın kişiyi alternatif çözümlere ittiğini ifade eden Uğurel, sanayiciden en küçük ev sahibine kadar bu konuya motive olunduğunu anlattı. Çok tuhaf bir dönemden geçtiğimize işaret eden Uğurel, “Bu konuyla ilgili Linkedin’de bir paylaşımda bulundum. Enerji sektöründe 26’ıncı yılım. Son 25-30 yılda olan tüm tuhaflıkların toplamından daha garip bir dönemin içindeyiz. Bunu ekonomik teorilerle, savaşla ya da Covid-19 salgınıyla açıklamak pek mümkün değil” diye konuştu. Enerjiyi üretmek için bir teknolojinin kullanıldığını ve bunun bir maliyetinin olduğunu anlatan Uğurel, özellikle enerji sektörünü emtia fiyatlarının vurduğunu söyledi. Şimdiye kadar kurulan güneş ve rüzgâr santrallerinin bedava elektrik üretmeye devam ettiğini anlatan Uğurel, malesef bundan sonraki dönemde de geçen yılara göre iki katı bir maliyetle artık Türkiye’de de kurulacağını belirtti. EUROSOLAR Başkanı ve Beykent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Tanay Sıtkı Uyar Solarbaba Kurucusu Ateş UğurelİSO SANAYİ 65İSO SANAYİ 65 TOLGA MURAT ÖZDEMİR: “UZUN SÜRELİ ALIM GARANTİLERİYLE KİLOVAT SAAT İHALELERİ YAPILIYOR” Almanya’yla birlikte 2006 yılında başlayan şebeke ölçekli santrallerin çok yüksek tarifelerle desteklendiğini söyleyen Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Endüstri Derneği (GENSED) Asbaşkanı Tolga Murat Özdemir, yatırım maliyetiyle elektrik fiyatları arasında çok önemli bir farkın olduğunu belirtti. 20 avro sent olan kilovat saat birim maliyetine karşılık Almanya’da yaklaşık 40 avro olduğunu anlatan Özdemir, ancak ham maddenin, panellerin ve diğer bütün malzemelerin ucuzlamasıyla birlikte günden güne bu yüksek tarifeli politikalardan vazgeçilmeye başlandığını anlattı. Dünyada artık daha auction diye bahsedilen 15-20 yıllık alım garantileriyle ihale yoluna gidildiğini kaydeden Özdemir, “Türkiye’de de YEKA diye adlandırdığımız yenilenebilir enerji kaynak alanları konseptiyle ilerlenmeye başlandı. Amerika’da, Arabistan’da zamanında kilovatsaatine 1,5 sent denildiğinde çok şaşırırdık. Bugün ise normal karşılıyoruz. Emtia fiyatlarının çok yüksek artmış olmasına rağmen, Arabistan’da 1 sent civarında. Nitekim Portekiz’de geçen yıl 1,5 sentleri de gördük” dedi. Artık yüksek tutarlı tarifelerle desteklemek yerine uzun süreli alım garantileriyle kilovat saat ihaleleri, kapasite ihaleleri yapıldığını söyleyen Özdemir, bunun tuttuğunu ve Türkiye’nin de bu şekilde ilerlediğini kaydetti. VOLKAN KARABEN: “TÜM BANKALAR KREDİ VERMEKTE İSTEKLİ” TSKB Kurumsal Bankacılık Satış Müdürü Volkan Karaben, son birkaç yıldır yaşanan olumsuz gelişmeler sonucunda yatırımcıların, bankaların ve finansmancıların uzun vadeli fonlara ulaşmakta zorlandığını söyledi. Sürdürülebilirlik anlamındaki yatırımların hemen hemen hepsine tüm bankaların, finans kuruluşlarının kredi vermekte istekli olduğunu anlatan Karaben, bu kapsamda da güneşli günler görmenin mümkün olduğunu ifade etti. Karaben, aynı elektrik dağıtım bölgesinde kalmak koşuluyla bu enerji fiyatlarıyla arazi üzerine yatırımların artarak devam edeceğini belirtti. TSKB’ye başvuruların normal ticari bankalarda olduğu gibi kabul ettiklerini bildiren Karaben, “Ticari bankalarda mevduat toplama işlemi haricinde tüm bankacılık işlemlerini TSKB bünyesinde yapabiliyoruz. Firmalar finansallarıyla birlikte projelerinin fizibilite raporlarıyla bize başvuruda bulunabiliyor. Ankara şubemiz ya da genel müdürlükteki ilgili birimlere talep yönlendiriliyor. Bu süreçte biz, kurumsal bankacılık satış ekibi olarak ön incelemede bulunuyoruz. Firmanın hem finansallarını hem projenin fizibilitesini analiz ediyoruz. Yatırımın yapılacağı yerdeki güneşlenme haritalarında bir projeksiyon çalışması yapıyoruz. Projelerin kaç yılda kendini amorti edebileceğini hesaplıyoruz. Hem TL hem döviz, üzerinden kullandırmaları yapabiliyoruz” diye konuştu. SEYRAN HATİPOĞLU: “BİZ BİR YEŞİL FİNANSMANIZ” Türkiye Sürdürülebilir Enerji Finansman Fonu Finans Kurumları İlişkileri Müdürü Seyran Hatipoğlu, TURSEFF’in tüzel kimlik olmayıp bir finans programının adı olduğunu belirtti. Bu programın dizaynını geliştirenin Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) olduğunu anlatan Hatipoğlu, EBRD’nin aslında tematik olarak çok uzun yıllardır Türkiye’de geliştirmiş olduğu pek çok finans programları olduğunu belirtti. En uzun ve en tabana yaygın olarak faaliyette olan bir proje olduklarını anlatan Hatipoğlu, “Biz bir yeşil TSKB Kurumsal Bankacılık Satış Müdürü Volkan Karaben Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Endüstri Derneği Asbaşkanı Tolga Murat Özdemir Türkiye Sürdürülebilir Enerji Finansman Fonu Finans Kurumları İlişkileri Müdürü Seyran HatipoğluHABER Yeşil Gündem 66 NİSAN 2022 finansmanız. Sürdürülebilir finansmanın da alt kırılımı olarak yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, kaynak verimliliği yatırımlarının finansmanı için Türkiye’de faaliyette olan uluslararası bir fon kaynağı projesiyiz” dedi. Direkt bir ekipman satmadıklarını ifade eden Hatipoğlu, çok tarafsız bir bölgede danışmanlık hizmeti verdiklerini belirtti. Öncelikli olarak bankalara danışmanlık hizmeti verdiklerini anlatan Hatipoğlu, yine finans kurumlarına yatırımcı ve uygulayıcı firmalara ücretsiz hizmeti verdiklerini kaydetti. Olabildiği kadar tabana yaygın hareket etmeyi amaçladıklarını vurgulayan Hatipoğlu, “Projelerde üst limitimiz 5 milyon avro, alt limitimiz ise yok. Her proje bizim için kıymetli. Dolar, avro ve TL olarak kaynaklarımızı kullandırıyoruz. Vade, faiz, geri ödemesiz süre, özkaynak oranı, teminat koşulları gibi başlıklar tamamen bizim anlaşmalı kurumlarımızla yatırımcımızın arasındaki bir süreç. Hedef kitlemizi AB KOBİ kriterinde tanımlı olan sektörler oluşturuyor” diye konuştu. YÜCEL YURTKAPAN: “BEŞ AYDIR ELEKTİRİK ENERJİSİ ÜRETİYORUZ” Bant Boru Sanayi ve Ticaret AŞ Finans Müdürü Yücel Yurtkapan, 2020 yılının sonlarına doğru kurumsal sürdürülebilirlik strateji hedefleri doğrultusunda Çin’de yer alan faaliyetlerden kaynaklı karbon ayak izi değerini azaltmak amacıyla, güneş enerjisi projesi üzerine MUSTAFA TACİR İSO Yönetim Kurulu Üyesi ve Sürdürülebilirlik Platformu Başkanı PROF. DR. AYŞEN ERDİNÇLER İBB Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanı MEHMET ERGÜN Türk Standardları Enstitüsü Çevresel Gözetim ve Doğrulama Müdürü MODERATÖR ILGAZ GÜRSOY TV Program Yapımcısı PROF. DR. BİLGEHAN NAS Konya Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü DOÇ. DR. MUSTAFA EVREN ERŞAHİN İstanbul Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği AHU KÖKSAL Tofaş Türk -Otomobil Fabrikası A.Ş. Çevre ve Sürdürülebilirlik Sorumlusu SU VE ENDÜSTRİYEL ATIK SU YÖNETİMİ KONUŞULDU İSO Yeşil Gündem Sohbetleri’ndeİSO SANAYİ 67İSO SANAYİ 67 araştırmalar yaptıklarını söyledi. Konuyla alakalı çeşitli teklifler aldıklarını belirten Yurtkapan, hemen hemen bütün maliyetlerin aynı olduğunu kaydetti. Asıl amaçlarının güneş enerjisini bir an evvel çatılarına kurmak olduğunu anlatan Yurtkapan, bunun için daha fazla hızlı hareket edebilen, biraz daha işi az olan bir firmayla hareket ettiklerini bildirdi. Köseköy’deki fabrikalarında 15 bin metrekarelik çatı üzerinde güneş enerjisi santrali için sözleşme imzaladıklarını kaydeden Yurtkapan, şöyle konuştu: “GES enerjisiyle çok fazla ilgim olmadığı için sözleşme yapıldıktan birkaç ay sonra çatıda güneş enerji sistemlerinin yapılarak enerjinin aktif hale geleceğini sanıyordum. Sözleşme sonrası bağlı olduğumuz OSB’den, SEDAŞ’tan gelen enerji müsaade yazılarıyla işe başladık. Bunlar için çeşitli evraklar firma yetkilisine teslim edildi. Onların aracılığıyla buralardaki süreçler devam etti. Yaklaşık 3-3,5 ay gibi enerji müsaade yazısının alınması sürdü. Daha sonra pek çok evrak için uğraştık ve bayağı bir zaman kaybettik. Toplamda sekiz ay gibi bir çalışmanın ardından elektrik enerjisi elde ettik. Yaklaşık beş aydır elektrik enerjisi üretmeye devam ediyoruz. Sadece alt yükleniciyle hareket etmek işi sonuçlandırmıyor. Bu arada gerekli izinlerin alınması için de bayağı da bir zaman sürecine ihtiyaç var.” İ stanbul Sanayi Odası (İSO), sürdürülebilirlik vizyonu kapsamında başlattığı “İSO Yeşil Gündem Sohbetleri” etkinliğinin beşincisini, 22 Mart 2022 Salı günü gerçekleştirdi. Düzenlenen etkinliğin konusu “Dünya Su Günü’nde Su ve Atık Su Yönetimi” oldu. İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi ve Sürdürülebilirlik Platformu Başkanı Mustafa Tacir’in ev sahipliğinde, Ilgaz Gürsoy’un moderatörlüğünde gerçekleştirilen panele İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanı Prof. Dr. Ayşen Erdinçler, Türk Standardları Enstitüsü Çevresel Gözetim ve Doğrulama Müdürü Mehmet Ergün, Konya Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Prof. Dr. Bilgehan Nas, İstanbul Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü’den Doç. Dr. Mustafa Evren Şahin ve Tofaş Türk Otomobil Fabrikası A.Ş. Çevre ve Sürdürülebilirlik Sorumlusu Ahu Köksal konuşmacı olarak katıldı. Panelin açılış konuşmasını yapan İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi ve Sürdürülebilirlik Platformu Başkanı Mustafa Tacir, yapılan araştırmalara atıfta bulunarak önümüzdeki sekiz sene içerisinde dünya nüfusunun temiz suya erişim konusunda sıkıntı çekeceğini söyledi. Dünya Gıda Programı’nın açıklamış olduğu verilere dayanarak 43 ülkede, 41 milyon insanın kıtlığın eşiğine geldiğini belirten Tacir, su kaynaklarının ve iklim değişikliğinin arasındaki paralelliğe vurgu yaptı. Kişi başına düşen kullanılabilir yıllık su miktarı göz önüne alındığında, ülkemizin su azlığı yaşayan ülkeler sınıfında yer aldığını anlatan Tacir, “Kritik olan ise, su kaynakları konusunda bir önlem alınmadığı takdirde, 2030 yılında Türkiye’nin su kıtlığı yaşayan ülke statüsüne gelmesinin muhtemel görülmesidir” dedi. Panelin devamında söz alan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanı Prof. Dr. Ayşen Erdinçler, sürdürülebilirlik açısından su yönetimi ve ikim kriziyle mücadele konularında devlet kurumlarından yerel yönetimlere, tüm STK’lardan meslek odalarına, tüm sanayi paydaşlarından vatandaşlara kadar iş birliği içerisinde olmanın önemli olduğunu aktardı. Dünyada her 1,5 sıcaklık artışının doğal afetleri yüzde 30 artırdığına değinen Erdinçler, bu konunun hepimizin hayatını riske ettiğini belirtti. Panelin devamında söz alan Türk Standartları Enstitüsü Çevresel Gözetim ve Doğrulama Müdürü Mehmet Ergün, Karbon Ayak İzi kavramından sonra artık Su Ayak İzi kavramının da gündeme geldiğini söyledi. Artık üretim tesislerinin de bu konuyu ele aldığını söyleyen Ergün, üretimde kaynak kullanım yoğunluğunun sınırlandırılması gerektiğinin altını çizdi. Hemen ardından söz alan Konya Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Prof. Dr. Bilgehan Nas, Konya havzasında, yer altı su kaynaklarının bilinçsiz kullanımı sonucu ortaya çıkan obruk sorununa değindi. Nas, bu sorunun sadece Konya’da değil artık tüm Türkiye’de fark edildiğini belirtti. İstanbul Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Doç. Dr. Mustafa Evren Şahin de atık su yönetiminin tarih boyunca değişim içerisinde olduğunu kaydetti. Atık su yönetiminin, 1800 ve 1900 yıllarda temel olarak atık suyun yerleşim yerlerinden uzaklaştırılması olarak ele alındığını belirten Şahin, daha sonra 1980’ler ve 2000’lerde oluşan çevre bilinci sayesinde, artık atık su yönetiminin bir ham madde ve enerji geri dönüşümü olarak ele alındığını aktardı. Panelin sonunda, 2018 İSO Çevre Ödülleri Sürdürülebilirlik alanında ödül alan TOFAŞ firmasının Çevre ve Sürdürülebilirlik Sorumlusu Ahu Köksal firma olarak gerçekleştirdiklerinden bahsetti. Next >