< Previous108 MAYIS 2022 KAPAK İSO 70 Yaşında Buğday Üretimi (Milyon Ton) Ayçiçeği Üretimi (Bin Ton) Pamuk Üretimi (Bin Ton) Kaynak: TÜİK, Tarım ve Orman Bakanlığı. Kaynak: TÜİK. Tarım ve Orman Bakanlığı. Kaynak: TÜİK, Tarım ve Orman Bakanlığı. TARIMİSO SANAYİ 109 Traktör Sayısı (Bin) Biçerdöver Sayısı (Bin) Kaynak: TÜİK, Tarım ve Orman Bakanlığı. Kaynak: TÜİK. Tarım ve Orman Bakanlığı.110 MAYIS 2022 İSO’nun 2001-2013 yılları arasındaki Yönetim Kurulu Başkanı C. Tanıl Küçük: İstanbul Sanayi Odası’nda (İSO) meclis üyeliği, yönetim kurulu üyeliği daha sonra ise yönetim kurulu başkanlığı yapan Tanıl Küçük, İSO ile 25 yaşında tanıştı. İSO’nun en genç üyesi olarak sanayi odasının önemli isimleri arasında yerini alan Küçük, 12 yıl yönetim kurulu başkanlığı ve sekiz yıl da yönetim kurulu üyeliği olmak üzere İSO’da toplam 20 yıl yönetici olarak görev yaptı. Sanayinin bir aşk işi olduğunu söyleyen Küçük, sevmeden bu işin yapılamayacağını söylüyor. KAPAK SANAYİ ZOR ZANAAT… SEVMEDEN YAPILMAZİ stanbul Sanayi Odası’nın (İSO) kurulduğundan beri sicil numarası dahi değişmeyen bir şirket Elit… Kuruluşu 1924… İSO üyeliği ise tıpkı İSO gibi 70’inci yılını doldurdu. Elit’e 1980 yılında babasının vasıtasıyla ortak olan Tanıl Küçük, bir anlamda şirketin üçüncü kuşak yöneticisi. Küçük ile Türkiye sanayisinin dününü, bugünü ve İSO’yu konuştuk. İSO’nun 70. Yıl röportajları için birçok kriteri kapsayan bir isimsiniz. Öncelikle şirketiniz 70 yıldır İSO’ya kayıtlı. Siz 36 yıl ile en eski meclis üyelerimizden birisiniz ve bu 36 yılın 12 yılı yönetim kurulu başkanlığı, sekiz yılı da yönetim kurulu üyeliği şeklinde geçmiş. Öncelikle İSO’da bu konuyla ilgili bir anınızı bizimle paylaşır mısınız? İSO’nun 60’ıncı yılını kutlayacaktık. Yani bundan tam 10 sene önce 2012 yılı. İSO üyelerini ödüllendirmek için bir tertip komitemiz vardı. Tabii ödül için de bazı kriterler bulunuyordu. Birinci kriter geleneksel olup, 25, 30, 35 yılını dolduran meclis üyeleri ödüllendirilecekti. Diğer kriter ise ISO`nun kurulduğu günden 60. yıla aynı sicil ticaret numarası ile faaliyetlerini sürdüren üyelerimizi ödüllendirmekti. Ve bu durumda ben hem 30 yılı aşkın İSO Meclis üyesi olmam hem de firmam ELİT A.Ş.’nin, İSO kurulduğundan beri üye olduğu için iki ödül alacaktım ve durum bana mantıklı gelmiyordu ve çekincemi ortaya koydum. Ancak çalışma arkadaşlarımın “Uzun süredir bu kriterleri çalışıyoruz şimdi bu iki kriteri size uyuyor diye değiştirmek yanlış olur” diyerek beni ikna ettiler. Ve Yönetim Kurulu Üyemiz Mustafa Özilhan’ın önerisiyle firma adına olan ödülü kızım Gözde, Meclis üyeliğine ait ödülü ben alarak çözüm üretmiş olduk. Hatırımda kaldığı kadarıyla toplamda 30- 35 civarı ödül alan üyelerimiz arasında tek kadın kızımdı. Bu da hoş bir görüntü olmuştu. Türkiye sanayisinin bir türlü gelecek kuşaklara taşınamadığından, kurumsallaşamadığından şikayet ediliyor. Bu konudaki düşüncelerinizi söyler misiniz? İSO’nun gerçekleştirdiği sanayi kongrelerinin önemi büyüktür. Üstelik sürdürülebilir olması çok daha önemli çünkü sanayimizin gelişmesi için bunlara ihtiyaç var. İkinci ya da üçüncü sanayi kongremizdi sanırım; aile şirketlerinde kurumsallaşma konusunu işlemiştik. Türkiye’de ikinci, üçüncü kuşakların devreye girmesi sonrası yaşanan sıkıntıları ele almıştık. Türkiye sanayisi ne yazık ki gelecek kuşaklara taşınmada sıkıntı yaşıyor. Ancak benim samimi bir inancım var, o da şu: Türk sanayisinin çok farklı dinamizmi var, en az desteği alarak kendini ayakta tutmaya, hayatiyetini devam ettirmeye çalışan bir sanayimiz var. Sanayi politikaları oldukça önemli bir konu, bu konuda sanayimiz desteklenmeli. Maalesef bu anlamda sanayinin yeteri kadar desteklendiğini söyleyemeyiz. 2001 yılında İSO’nun yönetim kurulu başkanı oldum. Sene 2002’de arkadaşlarıma sanayinin ve sanayicinin önemini, farklılığını Türk toplumuna iyi anlatabilmek gerektiğini belirttim. O yıllarda İSO henüz 50 yaşındaydı. İSO üyelerinin yüzde 90’ını KOBİ niteliğinde kuruluşlar oluşturuyor. Hem sermayesiyle hem de işgücüyle çalışan sanayicilerden söz ediyoruz. Sanayinin ülkemiz için ne kadar önemli olduğunu anlatmamız gerekiyor. Tabii bunu ne kadar becerdik, hâlâ ne kadar beceriyoruz, bu konuda ciddi soru işaretlerim var. 1970’li yıllarda Türkiye sanayisi milli gelirden yüzde 30 civarında bir pay alıyor. Bugün ise bu payın yüzde 20’lerin altına indiğini görüyoruz. Sizce bu noktaya gelmemizin sebebi nedir? Sanayimizin yeteri kadar desteklenmediğini, orta-uzun vadeli plan ve programların yapılmadığını görüyoruz. Geçmiş yıllara baktığımızda yazboz şeklinde bazen senede iki kere olmak üzere sanayi teşvik politikalarının yapıldığını görüyoruz. Türkiye’de sanayi hükümetler tarafından ciddiye alınmıyor. Tüm bu yaşananlar ve bu rakamlar bunun bir göstergesi. Türk sanayisi salt sanayinin çabasına bırakılmayacak kadar önemli. Global bir dünyada rekabet edebilmesi için bunun muhakkak anlatılması gerekiyor. Geçmişte rekabetçi sektörlerimizle ilgili bir çalışma yapmıştık. Türkiye’nin rekabetçi, global bir oyuncu olabilecek rekabetçi sektörlerini tespit etmiştik. Elektrik-elektronik, beyaz eşya, otomotiv ve yan sanayi ilk etapta bunlardan aklıma gelenler. Beraber yola çıktığımız Güney Kore’ye baktığımız zaman aramızda inanılmaz bir fark var. Güney Kore’ye iki kere gittim, gerçekten çok etkilendim. Geçen 40 yıl içinde aramızdaki fark ölçülemez boyuta ulaştı. Güney Kore’de devlet İSO SANAYİ 111sanayiyi ciddiye almış, devlet politikası haline getirmiştir. Rekabetçi sektörlerini tespit edip, onları küresel birer marka haline getirmiştir. Yanlış anlaşılmasın burada devlet eliyle beslenmekten değil, devlet desteği ile küresel bir oyuncu olmaktan söz ediyorum. 1924 yılında kurulan bir sanayi tesisinin başkanı olarak görev yapıyorsunuz. Ayrıca da kurumsal olarak sanayiye uzun yıllar hizmet ettiniz. Geçen bunca yılın ardından Türkiye sanayisinin altın çağını yaşadığı bir dönemden söz etmek gerekirse, ne dersiniz? 12 yıl yönetim kurulu başkanlığı olmak üzere İSO’da toplam 20 yıl görev yaptım. Türk sanayisinin altın çağı demeyelim de atak yaptığı, gelişmeye başladığı dönemin 70’li yıllara ait olduğunu düşünüyorum. Tabii Cumhuriyet ten sonra yapılan sanayileşme hamlelerini saymaz ve özel sektör olarak ifade edersek, tabiri caiz ise 70’li yıllar Türk sanayisi için bana göre emeklemekten ayağa kalktığı yıllardı. Planlı dönemin yaşandığı yıllardı. Maalesef sonraki yıllar, siyasi istikrarsızlıkların sonucunda sanayiye yeteri kadar ilgi gösterilmedi. Ekonomik şartlar bunun bir anlamda yapılmasını önledi. Daha sonra tek parti hükümetleri, güçlü hükümetler gördük. Ancak sanayi politikaları çok ciddi şekilde ele alınmadı. Sanayi yeteri kadar desteklenmedi. Biz geldiğimiz bu noktada bırakın devlet desteğini zaman zaman uygulanan yanlış politikalarla sanayinin adeta kösteklendiğini söylemek ve mücadelesinde yalnız bırakıldığı ifade etmek sanırım yanlış olmayacaktır. Sanayiciliği devam ettiren bir kuşak olarak, bunu nasıl başardığınız anlatabilir misiniz? Elit, eski bir firma ama baktığınız zaman ben birinci kuşak sayılabilirim. 1924’te kurulan Elit’e 1980 yılında babam Celal Küçük vasıtasıyla ortak oldum. 10 senedir de kızım ikinci kuşak olarak çalışıyor. Elit’in geçmişine baktığınızda ise ben, üçüncü kuşak sayılırım. Yani 1924’ten 1980’e kadar Elit’in kurucusu ve çocukları çalışmış. Daha sonra da biz devreye girdik. Bir şirketin kuşaktan kuşağa aktarılması için kurumsallaşması önemli. Şimdi tüm gayretimiz bu yönde, inşallah başarırız. Sanayici olarak hayallerinizi gerçekleştirirken hiç “Çok zor bir ülke burası!” dediğiniz oldu mu? Evet sanayi ve sanayici açısından zor bir ülkede yaşıyoruz. Türkiye’de sanayi iklimi yeteri kadar yaratılmadı, hâlâ da yaratılamıyor. Bu iklim olmadan sanayi nasıl gelişir, nasıl rekabet edilir, nasıl küresel bir oyuncu haline gelinir? Esas olan o iklimi yaratabilmektir. Hep tırnak içinde ifade etmeye çalıştık; her işi devletten beklemiyoruz ama o iklimi, yani sanayi ortamını yaratmak devletin görevidir. O iklim yaratılmadığı müddetçe de sanayicinin mücadelesi hele günümüzde adeta tamamen ayakta kalma mücadelesine dönüşüyor. Rekabet gücünü artırmaya, kendine göre şartlarını geliştirmeye çalışıyor. Sanayi bugün tüm eksiklerine rağmen bir başarı hikayesi yazmışsa, bütün samimiyetimle söylüyorum, bunun arkasında sanayicimizin çok ciddi gayreti, mücadelesi ve özverisi bulunuyor. İSO’da 70 yılın 20’sini yöneticilik yaşamış birisi olarak hep İSO ile iç içe oldunuz. Siz nasıl bir başkanlık profiliyle hareket ettiniz? Nasıl bir başkan olmayı hedeflediniz? Bunu ne kadar başarabildiniz? Çok klasik olacak ama İSO gerçekten çok ciddi bir okul. Ben çok şanslıydım, 25 yaşında İSO Meclis Üyesi oldum. Yasal en genç meclis üyesiydim. İSO’nun tüm organları 112 MAYIS 2022 “Türk sanayisinin çok farklı dinamizmi var, en az desteği alarak kendini ayakta tutmaya, hayatiyetini devam ettirmeye çalışan bir sanayimiz bulunuyor. Sanayi politikaları oldukça önemli bir konu, bu konuda sanayimiz desteklenmeli. Maalesef bu anlamda sanayinin yeteri kadar desteklendiğini söyleyemeyiz.” KAPAK SöyleşiİSO SANAYİ 113 çok önemlidir. İSO’da meclis üyeliği, yönetim kurulu üyeliği, başkan yardımcılığı daha sonra ise yönetim kurulu başkanlığı görevlerini yaptım. Genel sekreterlik kadrosu tüm çalışanları İSO için oldukça önemlidir. Ancak bana göre İSO’ya esas gücünü veren organ İSO Meclisi’dir. Meclis ne kadar güçlü olursa, meclisinden ne kadar güçlü ses çıkarsa İSO’nun da sesi o kadar gür olur, İSO’da görev yapan yönetim kurulu üyeleri ve başkanları da daha güçlü görev yapar. İSO’nun yazılı olmayan kuralları vardır. Oda başkanları sıkıntılı bir dönem geçirdiği zaman, ritüel olarak eski başkanlarla bir araya gelir, görüş alışverişinde bulunur. Bu o kadar faydalı bir uygulama ve hâlâ devam ediyor. Sizinle yaptığımız bu röportaj bile eski başkanların düşüncelerine verilen önemi gösteriyor. Ben İSO Meclis üyesiyken ve yönetim kurulunda görev yaparken başkanlarımızın İSO için ne kadar büyük bir özveri ile çalıştıklarını gördüm ki burada beraber görev ve Başkan Yardımcılığını yaptığım sevgili Hüsamettin Kavi’ye özel bir yer vermek isterim. Ben de kendime kriter olarak başkanların bu özverili çalışma anlayışını koydum. İSO başkanları ekonominin ve sanayinin gelişmesi için çaba sarf etmişler ve inandıkları doğruları hep çekinmeden ifade etme gayreti içinde olmuşlardır ki; bu konuda önceki Yönetim Kurulu Başkanlarımızdan Sevgili Memduh Hacıoğlu’nun bende farklı bir yeri vardır. Ben de hep bu gayret içinde oldum. Ve inşallah bunda başarılı olmuşumdur. İnşallah diyorum çünkü bunun kararını verecek olan ben değil değerli İSO üyeleri ve kamuoyudur. Döneminizde sizi en çok zorlayan Türkiye gündemi neydi? İSO başkanı olmak önemli ve onurlu bir görevdi ancak epey de zordu… Ekonomik krizler sanayimizi oldukça etkiliyordu. Sanayinin verdiği mücadeleye çözüm üretme mecburiyetiniz var. O sıkıntıları görüp yeteri kadar çözüme katkı sağlayamamanız, yeteri kadar sesinizi duyuramamanız, benim görev yaptığım müddet boyunca en büyük üzüntüm olmuştur. Çok daha güçlü bir sanayi oluşması için yeteri kadar katkı sağlayamadığımızı ve sesimizi yeteri kadar duyuramadığımızı düşünmüşümdür, ancak daha sonra mademki bu göreve talip olduk, sesimizi duymayan kulaklara duyurmak için mücadeleye yılmadan devam demişizdir. Bunun için de gür sesle sanayinin sorunlarını ifade ettik, ancak her şeye rağmen sanayinin sorunlarının çözümünde hükümet tarafından yeteri kadar destek bulamamak morallerimizi hep bozmuştur. Meclis toplantılarının birçok rengine tanık oldunuz. Farklı atmosferlerde başkanlık ve üyelik yaptınız. İSO başkanlık döneminizde aklınızda ne tür anılar kaldı anlatır mısınız? İSO’da görev aldığımız sürece çok şey öğrendik, çok şey gördük ve yaşadık. İSO’yu gerçekten çok öğretici bir eğitim yuvası olarak adlandırabiliriz. İSO anlayışı lafta değil özde bir durumdur. ISO teamüllerinin nasıl uygulandığı, nasıl işlediği ve İSO anlayışının nasıl ön plana çıktığını görmek çok önemli. 1999-2001 organ seçimlerinde İSO Yönetim Kurulu Başkanı Hüsamettin Kavi, Meclis Başkanı ise Ömer Dinçkök’tü. Biz yönetim olarak Ömer Dinçkök’ün karşısına Meclis başkan adayı olarak çıkması için bir önceki Yönetim Kurulu Başkanımız Sevgili Memduh Hacıoğlu’nu çok büyük çaba sarf ederek zar zor ikna ettik. Memduh Hacıoğlu seçimleri kaybetti, Ömer Dinçkök kazandı. Bir anlamda Yönetim Kurulu Meclis Başkan adayı kaybetmiş oldu. İSO’da uyum, yani meclis ve yönetim kurulu organlarının uyumlu çalışması önemlidir. Tabii ortada farklı bir durum oluştu. Ömer Bey bizleri meclis şeref salonuna davet etti ve dedi ki, “Arkadaşlar seçim yaşandı bitti ve şimdi bir yönetim kurulu bir de meclis başkanlık divanı var. Ancak en önemli olan bundan sonra sadece İSO’ya hizmet etmek var, ben varım, siz de var mısınız?” dedi. Biz de varız dedik. İşte İSO anlayışı buydu. Bu konuşma ve sonrası Ömer Bey’in bizlere her zaman verdiği desteği arttırarak devam etmesi beni hep etkilemiştir. Özellikle kayıtlara geçmesi için anlatmak istedim. İSO anlamında Ömer Dinçkök’ün meclis başkanlığında kendi adıma çok şey öğrendiğimi söyleyebilirim. İSO’nun yazılı olmayan kurulları konusunda son derece hassas isimlerden biri de Vakıf Onursal Başkanımız Sayın Engin Koyuncu’dur. Tavsiye niteliğinde değil de düşüncelerimi çok açık bir şekilde ortaya koymak isterim. Sadece İSO’ya değil, aslında şu yaşadığımız süreçte tüm kuruluşlara çok büyük görevler düşüyor. Bir kere şartlar ne olursa olsun düşüncelerimizi özgürce söylemek mecburiyetindeyiz. Tabii şartları zorlamak bazen çok akılcı olmadığı gibi, kurumsal da olmayabiliyor. Objektif olarak İfade ettiğiniz görüşler zaman zaman kurumlara zarar verebilir diye düşünülebilir. Ancak bunun ölçüsünü bir dengede tutarak kurumsallığın ve tarafsızlığın korunarak doğru bildiklerinizi ifade etmeniz çok önemli. Bu anlamda İSO’nun zaten çok özel bir yeri var. İSO’yu her geçen gün daha güçlü hale getirerek, sesinin daha çok duyulduğu, yaptırım gücünün daha yüksek olduğu bir kurum haline gelmesi için çalışmalar devam etmeli. Şartlar ne olursa olsun her yöneticinin görevi budur. Şu anda da arkadaşlarımız bu görevi özveriyle yerine getirmeye çalışıyor. Sevgili Erdal Başkan’a da zaman zaman söylüyorum; bu süreçte yapılan görev çok önemli hatta şartları düşünürsek çok zor ve anlamlı. Allah yardımcısı olsun. Sanayinin sesini duyurma gayreti, sorunlarına çözüm üretme gayreti hakikaten önemli. İSO’yu daha güçlü kılacak çabaların gösterilmesi, adımların atılması ve İSO’nun teamüllerinin yaşatılması, bir o kadar önemli. Bu dünde böyle oldu, bugünde böyle, inşallah, gelecekte de böyle olacak. İSO’nun gelecekteki yöneticilerini sizce neler bekliyor? Onlara nasıl bir mesaj vermek istersiniz? Önerilerinizi, tavsiyelerinizi öğrenebilir miyiz? 114 MAYIS 2022 KAPAK SöyleşiİSO SANAYİ 115 Türkiye’nin en çok ihtiyacı olan şey, değil mi? Tabii… İSO’da pek çok seçimler yaşandı. Meslek komitesinden itibaren seçilerek buralara geliyoruz. Baktığınız zaman bu seçimlerde dahi meslektaşlarınızla rakip oluyorsunuz, daha sonra bir liste kazanıyor, rekabet ettiğiniz meslektaşlarınıza hizmet veriyorsunuz. Yani mevcudiyetinizin, varlığınızın sebebi bu. Seçimler bitiyor ve meslek komitelerinden başlayarak o şekilde seviyeli bir ilişki devam ediyor. İSO’da meslek komitelerinde seçimlere tek liste olarak da gittiğimiz oldu, birkaç liste olarak da yarıştığımız oldu. Bir temennide bulunacağım: İnşallah pek çok şeyin değiştiği Türkiye’de İSO değişmeden yoluna devam eder. Çünkü İSO gibi kurumlara Türkiye’nin her zamankinden çok ihtiyacı var. Bunu tüm inancımla ve samimiyetimle söylüyorum. Sanayici olmak isteyen genç sanayicilere ne öneriyorsunuz? Sanayici açısından zor bir ülke olan Türkiye’de sanayiciliği sürdürebilmek için gençler ne yapmalı? Kızım Gözde iyi bir talebeydi. Üsküdar Amerikan Lisesini çok iyi dereceyle bitirdi ve daha sonra Amerika da Princeton Üniversitesinde okudu. Sonra John Hopkins Üniversitesinde mastır yaptı. Sayın Rahmi Koç’un kurduğu Global İlişkiler Formu’nda çalıştı. Daha sonra Rahmi Bey’in arzusuyla Koç Holding’de görev aldı. Sonra hiç bana sormadan Koç Holding ten ayrıldı ve ben Elit te çalışacağım dedi. Ben kızımın hiçbir zaman sanayici olmasını istemedim. Belki kızıma kıyamadığım için belki de sanayi hakikaten çok zor bir işkolu olduğu için. Sanayici olmak onun tercihi oldu. Gözde, şimdi Elit’te hem yönetim kurulu üyesi hem satış ve pazarlamadan sorumlu genel müdür yardımcısı olarak görev yapıyor. İşini de çok severek yapıyor. Klasik olacak ama sanayi aşk işi. Sevmeden bu iş olmuyor. Sevmezseniz bu işin zorluğuna katlanamazsınız. Ürününüzü başka ülkelerde görmek sizi farklı şekilde mutlu ediyor ve onurlandırıyor, ayrıca istihdam da yaratarak ülke ekonomisine katkıda bulunuyorsunuz. Elit’te biz 650 kişiyiz, hep beraber çalışıyoruz. Ben de Elit’in bir çalışanıyım. Daha önce İSO üyelerinin yaklaşık yüzde 90’ının KOBİ’lerden oluştuğunu ifade etmiştim. Şimdi ki rakamları bilmiyorum eski rakamlara göre çalışan sayısı bakımından Elit, KOBİ tanımı dışında kalıyor gibi gözükse de aslında Elit tam bir KOBİ. Ben de her sabah işime geliyor ve fiilen çalışıyorum. Salt yönetim kurulu görevleri değil, bilfiil benim de Elit’te üstlendiğim görevler var. Yani sanayi zor zanaat… Sevmeden yapılmaz. Gençlere tavsiyem sanayiciliği seviyorlarsa yapsınlar. O zaman keyfi de başka bir şeyde ölçülemez. “25 yaşında İSO Meclis Üyesi oldum. Yasal en genç meclis üyesiydim. İSO’nun tüm organları çok önemlidir. İSO’da meclis üyeliği, yönetim kurulu üyeliği, başkan yardımcılığı daha sonra ise yönetim kurulu başkanlığı görevlerini yaptım. Genel sekreterlik kadrosu tüm çalışanları İSO için oldukça önemlidir. Ancak bana göre İSO’ya esas gücünü veren organ İSO Meclisi’dir.” KAPAK İSO 70 Yaşında 116 MAYIS 2022 70 YILDIR İSO’YA ÜYE ŞİRKETLER İstanbul’da 1950’lerden itibaren emek yoğun ve küçük ölçekli imalat yatırımlarıyla birlikte, büyük özel yatırım şirketlerinin oluşturduğu yeni bir kuşak ortaya çıktı. 1950 sonrasında, İstanbul’un ulaşım ve enerji başta olmak üzere sanayi için gerekli alt yapı yatırımlarından, kredi ve teşviklerden ve kamu yatırımlarından oldukça önemli pay alması, bu dönemde imalat sanayinde çok hızlı bir gelişme yaşanmasına yol açtı. Bu sürecin önemli aktörlerinden biri olan İstanbul Sanayi Odası (İSO) da 1952 yılında kuruldu. 750’ye yakın sanayicinin yazılı isteği ile kurulan İSO, 30 Mayıs 1952 tarihinde gerçekleştirdiği ilk Meclis toplantısıyla faaliyetlerine başladı. İSO’nun kuruluş sözleşmesine imza atarak kuruluşunu sağlayan o şirketlerden bugün sadece 12’si faaliyette ve halen İSO üyelikleri devam ediyor. İşte o şirketler ve kısa hikayeleri… İSO SANAYİ 117 KENDİR VE KETEN Next >