< Previous68 HAZİRAN 2022 SAVUNMA SANAYİNİN GÜCÜ ÖNEMLİ BAĞIMSIZLIĞI KORUMADA SAHA İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Bayraktar: SAHA İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Bayraktar, günümüz konjonktüründe ülkelerin en önemli derdinin bağımsızlıklarını korumak olduğunu söyledi. Bağımsızlığı korumanın en önemli unsurlarından birinin bir ülkenin kendine ait savunma sanayinin gücü ile bağlantılı olduğunu gördüklerini ifade eden Bayraktar, “Muharebe konseptleri, doktrinler değişirken ülkemizi gerektiği gibi savunup koruyabilecek bir kabiliyette olmazsak, maalesef hiçbir zaman tam bağımsız olabilmemiz mümkün değil” dedi. İSO SANAYİ 69 S AHA İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Bayraktar İSO 4. Savunma Sanayii Buluşmaları toplantısında günümüz konjonktüründe ülkelerin en önemli derdinin bağımsızlıklarını korumak olduğunu belirtti. Bağımsızlığı korumanın en önemli unsurlarından birinin bir ülkenin kendine ait savunma sanayinin gücü ile bağlantılı olduğunu gördüklerini söyleyen Bayraktar, “Muharebe konseptleri, doktrinler değişirken ülkemizi gerektiği gibi savunup koruyabilecek bir kabiliyette olmazsak, maalesef hiçbir zaman tam bağımsız olabilmemiz mümkün değil. Ülke savunmasını düşündüğümüzde yurt dışından hazır alımla elde edilen sistemlerin yaşattığı zorluklar, tedarik süreçlerinin uzaması ve dışa bağımlılık nedeniyle yaşanan sıkıntılar aşikar” dedi. Ukrayna örneğinin hem Türkiye’ye hem de tüm dünyaya bunu bir kez daha gösterdiğini anlatan Bayraktar, topraklarını korumak için cesurca savaşan Ukraynalıların, bir gün içinde dünyanın en büyük ordularından biri ile karşı karşıya kaldığını belirtti. Ukrayna’yı işgal edenler çoluk çocuk demeden sivilleri katlettiğini kaydeden Bayraktar, “Bir ülkenin güzelim şehirleri yerle bir edildi. Bu adil olmayan savaş, muharebe konseptinin kökten değiştiğine dair bizlere birçok yeni veri sunuyor” diye konuştu. “MUHAREBE SAHASININ DOĞASI KÖKTEN DEĞİŞTİ” Ülkelerinin bağımsızlığı için cepheye koşan Ukraynalıların dünyanın tanımaya çalıştığı yeni teknolojileri etkin bir şekilde kullandığını bildiren Bayraktar, konvansiyonel sistemlerin yüksek teknolojiye yenildiğini vurguladı. Muharebe sahasının doğasının kökten değiştiğini anlatan Bayraktar, “Biz de bağımsızlığımızı korumak, geleceğimizi teminat altına almak için yüksek teknoloji geliştirmeye devam etmeli ve değişen dünyanın getirdiği koşulları iyi okumalıyız. Daha da önemlisi bunun bir tercih değil zaruret olduğunun da bilincinde olmalıyız. Bu nedenle savunma sanayimiz durmuyor, adeta bir buzkıran gemisi gibi önüne çıkan engelleri kıra kıra ilerliyor” dedi. Savunma sanayisinin adeta bir buzkıran gemisi gibi önüne çıkan engelleri kıra kıra ilerlediğini ifade eden Bayraktar, Milli SİHA’larımızdan milli korvetimiz MİLGEM’e, tabancadan hava savunma sistemlerine kadar her alanda AR-GE çalışmalarının yapıldığını belirtti. Bayraktar, sadece bu sistemlerin değil, kara araçları, deniz platformları, mühimmat teknolojileri, elektronik harp benzeri endüstriyel yeteneklerimizin de dünya ile rekabet edebilir seviyeye gelmesinin kritik derecede önem arz ettiğini söyledi. Yüksek teknoloji geliştirebilmenin tam bağımsızlığa giden yolda en önemli unsurlardan biri olduğunu anlatan Bayraktar, “Özellikle bu noktada teknoloji alanında çalışan küçük ve yeni girişimlere fırsat tanımalı ve gelişimlerini desteklemeliyiz. Her alanda olduğu gibi sektörümüzde de girişim ekosistemini canlı ve verimli bir noktaya taşıyabilmek için gayret göstermeliyiz” diye konuştu. “SAVUNMA SANAYİ BAŞKANLIĞI’NIN 700’ÜN ÜZERİNDE PROJESİ VAR” Türk savunma sanayinin birçok sektöre göre çok daha hızlı bir büyüme trendi içinde olduğunu söyleyen Bayraktar, Savunma Sanayi Başkanlığı’nın 700’ün üzerinde projesi olduğunu belirtti. Sektörün geçen yıl bir önceki yıla göre yüzde 41,5’lik artışla 3.2 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdiğini anlatan Bayraktar, şöyle konuştu: 10 yıl önce 800 milyon dolar seviyesinde olan savunma ihracatımızın 2022’de 4 milyar doların üzerine çıkacağını söyleyebilirim. Bu yıla dair aldığımız ilk veriler bu hedefi rahatça geçebileceğimizi söylüyor. 2022’nin ilk çeyreğinde gerçekleştirilen ihracat, geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 48,6’lık artış ile 961 milyon dolar oldu. Özellikle savunma alanında ithal eden ülkeden ihraç eden ülkeye dönüşüyoruz. Dünyanın dört bir tarafına ileri teknoloji platformlar ihraç ediyoruz. Bu da önümüzdeki yıllarda ihracatımızın çok daha hızlı bir şekilde artacağına dair elimizdeki en önemli veri olarak duruyor. Bir platform sattığınız zaman alt sistemleri, mühimmatları ve diğer bileşenleri platformun yaşam döngüsü boyunca birer ihracat kalemi haline geliyor. Daha da önemlisi ülkemizin dost ve müttefik ülkeler ile ilişkilerinin güçlenmesine destek veriyor. Savunma sanayii ihracatı aynı zamanda ülkemize diplomatik alanda da mesafe kat ettiriyor.”70 HAZİRAN 2022 KAPAK Savunma Sanayi Buluşmaları PANELİ İLGİYLE İZLENDİ MİLLİ TEKNOLOJİ HAMLESİ’NİN TÜRKİYE’NİN TEKNOLOJİK DÖNÜŞÜMÜNE ETKİSİİSO SANAYİ 71 İ SO’nun SAHA İstanbul iş birliğiyle savunma sanayii temsilcilerini bir araya getiren toplantının dördüncüsünde, savunma sanayinin önde gelen temsilcilerinin katılımıyla “Milli Teknoloji Hamlesi’nin Türkiye’nin Teknolojik Dönüşümüne Etkisi” başlıklı bir panel gerçekleştirildi. Dünya Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı Şeref Oğuz’un moderatörlüğünde gerçekleşen panele, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Dr. Ali Taha Koç, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı M. Fatih Kacır, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, STM Thinktech Koordinatörü Emekli Korgeneral Alpaslan Erdoğan ve Altınay Grup Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Altınay katıldı. Panelin moderatörlüğünü yapan Dünya Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı Şeref Oğuz, milli teknolojinin faydasından ziyade artık Türkiye’nin teknolojik dönüşümüne etkisini açığa çıkarmak istediklerini söyledi. Savunma sanayisine olan ihtiyacın önemi konusunda herkesin ikna edildiğini kaydeden Oğuz, “Artık ne yapacağımızı biliyoruz, neden yapacağımızı çok daha iyi biliyoruz. Ancak dünyada yaşadığımız bu son gelişmelerle, nasıl yapılacağı konusunu düşünmemiz gerekiyor, bu konuda hayli almamız gereken mesafeler var” dedi. Türkiye’deki bütün organize sanayi bölgelerinde yaşanan dinamiğin inanılmaz boyutlara ulaştığını söyleyen Oğuz, yarınlara olan umutlarının yeşerdiğini belirtti. Ancak öbür taraftan yaşanan savaş ortamının, enflasyon ve enerji krizi sorunlarının dünyanın ve Türkiye’nin bir sorunu olduğunu ifade eden Oğuz, bu çerçevede dahi çıkış yolunun yine savunma sanayi olduğuna dikkat çekti. Tüm sanayilerde ileri teknolojinin nimetlerinden faydalanmanın bir gereklilik olduğunun altını çizen Oğuz, sözü panelistlere bıraktı. 72 HAZİRAN 2022 KAPAK Savunma Sanayi Buluşmaları D ijital dönüşümü popüler bir konu olarak değerlendiren Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Dr. Ali Taha Koç, insan, iş süreçleri ve teknolojik unsurların dijital dönüşümün üç sacayağını oluşturduğunu belirtti. Dijital dönüşümün hep teknolojik boyutunda kaldığımızı söyleyen Koç, insanın olmadığı ve iş süreçlerinin bu kültürün içine yedirilmediği bir ortamda toplam optimum dönüşümden bahsedilemeyeceğini vurguladı. Bu anlamda en önemli faktörlerden birisinin o insanın dönüşümünü sağlayabilmek ve kamuda bu dijital dönüşüme öncülük edebilmek olduğunu anlatan Koç, “Biz yenilikçi teknolojiler ve dijitalleşmenin getirdiklerinin hayatımızın her aşamasında yaşıyoruz. Aynı zamanda kamuda da kullanmaya başladık. Örnek vermek gerekirse habercilik işi artık dijitalleşmeyle birlikte tamamen değişti. Herkesin haberci olduğu ve haber üretebildiği bir ortama geldik. Tabii bu da dezenformasyon sorunlarını beraberinde getiriyor. Onun dışında baktığımızda artık sanat da dijitalleşmeye başladı. Hepimizin gururla takip ettiği, dünyanın en büyük dijital sanatçısı Refik Anadol’u gururla takip edebiliyoruz” dedi. Dijitalleşmenin pek çok sektörü etkilediğini söyleyen Koç, sağlık alanına da bakıldığında dijital sağlık ve aynı zamanda dijital teknolojilerin karar destek sistemlerinde kullanılıp sağlık alanında daha iyi hizmet verme anlamında çok büyük etkisi olduğunu belirtti. Koç, sözlerine şöyle devam etti: “Covid-19’un etkisinin olduğu dönemde Milli Eğitim Bakanlığı’nın yaptığı çalışmalarla birlikte eğitim sektöründe dijitalleşmenin çok büyük faydasının olduğunu gördük. Bu konuda en önemlisi hiç şüphesiz devletlerin dijitalleşmesidir. Bu anlamda baktığımız zaman da devletler öncelikle bir analog devletle başladı ama günümüze geldikçe dijital devlete doğru ilerliyor. Dijital devlet dediğimiz zaman aklımıza ilk önce e-devlet kapısı geliyor. Biz de e-devlet kapsından sorumlu bir kuruluş olarak şunu söylemem gerekiyor ki Türkiye’deki en büyük platform biziz. E-devlet kapısı, 59,2 milyon kişi tarafından kullanılıyor. Geçen sene bu sisteme 3 milyar giriş yapıldı. 3 milyar giriş, 3 milyar kez vatandaşımız zamandan ve mekandan bağımsız olarak 7/24 hizmet alabilmesi anlamına geliyor.” “DİJİTALLEŞME PEK ÇOK SEKTÖRÜ ETKİLİYOR” Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Dr. Ali Taha Koç: İSO SANAYİ 73 “MİLLİ TEKNOLOJİDE SAVUNMA SANAYİSİ ÖNCÜ KUVVETİMİZ” T ürkiye’nin sanayide, teknolojide ve AR-GE’de öncü rol üstlendiğini söyleyen T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı M. Fatih Kacır, ancak küçük büyük her ülkeden halen öğrenecek ve alacak derslerin olduğunu belirtti. Bu konuda gelişime kapalı olmamamız gerektiğini ifade eden Kacır, her platformda tekrara düşme pahasına bilineni vurgulamak gerektiğini kaydetti. Böylelikle yeni fırsat penceresinin yakalanabileceğini kaydeden Kacır, “Bu defa Milli Teknoloji Hamlesi’nde bugünün dünyasının ihtiyaçlarına, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu fırsatlara yönelik bu hamlede başarılı olabilelim. O yüzden tekrara düşüyor olsam da böyle kendimi avutuyorum da diyebilirim” dedi. Milli Teknoloji Hamlesi yolculuğunda savunma sanayisinin öncü kuvvetimiz olduğunu bildiren Kacır, savunma sanayisinde başladıkları çalışmalarında büyük ölçüde başarılı olduklarını vurguladı. Yapacak çok işin olduğunu kaydeden Kacır, “Milli motor hamlesi konusunda hala alacak mesafeler var, bu konuda gayretler sürüyor. Büyük altyapılar kurduk, çok insan yetiştirdik, ciddi kaynaklar ayırdık, ayırmaya da devam ediyoruz. Allah’ın izniyle artık tüm platformlarımızda, kritik tüm bileşenleri yerlileştirme, millileştirme konusunda büyük bir çaba içindeyiz. Savunma sanayisinde kritik eşiğin aşıldığını düşünüyorum” diye konuştu. Siyasi iradede herhangi bir erozyon oluşmazsa savunma sanayisinde geri adım atılmayacağını söyleyen Kacır, Türkiye artık, bu bölgedeki tüm krizlerin, tüm problemlerin savunma sanayisinde atılan adımların ne kadar hayati olduğunu herkese gösterdiğini belirtti. Kacır, sözlerine şöyle devam etti: “Düne kadar Türkiye’nin savunma sanayisindeki atılımını pek de desteklemeyen sözüm ona dostlarımız, artık milli savunma sanayi atılımlarımızın onlar için de ne kadar kıymetli olduğunu görmeye başladılar. Türkiye’ye yönelik, ülkemize yönelik gizli ya da açık yürütülen kısıtlamalara ambargolar artık gözden geçirilmeye başlandı. Türkiye’ye haksızlık yapılmakta olduğu bizzat başkaları tarafından da ikrar edilmeye başlandı. Bütün bunları hayırlı gelişmeler olarak değerlendirmek mümkün.” Savunma sanayisindeki bu başarı hikayesinin diğer sektörlerde de yaygınlaştırılması gerektiğine dikkat çeken Kacır, öğrenilen her şeyin diğer sektörlere de transfer edebilmeyi istediklerini vurguladı. Kacır, Türkiye’nin sadece savunma sanayisinde değil, finanstan tarıma, sağlıktan gıdaya tüm teknoloji alanlarında kritik ürünlerin yerli ve milli olarak geliştirebilmenin ve öz yeterliliğini bugünkünden daha ileri bir noktaya taşınmanın önemli olduğuna işaret etti. T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı M. Fatih Kacır:74 HAZİRAN 2022 KAPAK Savunma Sanayi Buluşmaları T ÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, milli teknoloji hamlesinin bir sonraki aşamaya geçebilmesi adına, TÜBİTAK olarak tüm paydaşlarla iş birliklerine hazır olduklarını söyledi. Birlikte iş yapabilme felsefesini çok önemsediklerinin altını çizen Mandal, “SAHA İstanbul’un da oluşma felsefesinin altında bu var. Bu, 700’ün üzerinde paydaş ve içinde akademik paydaşların da bulunduğu bir yapı” dedi. Üniversite sanayi iş birliği konusunda çok önemli adımlar attıklarına dikkat çeken Mandal, bu alanda yaptıkları çalışmalardan bir tanesinin de Sanayi Doktora Programı olduğunu belirtti. Programda şu anda bin 162 doktora öğrencisinin yer aldığını kaydeden Mandal, “Bu programda ilk diyebileceğimiz bir özellik var. Geçmişteki programların en önemli özelliği doktora esnasında bu araştırmanın bir sanayi tarafından desteklenmesiydi. Buradaki beklenti de üniversite ile sanayi arasındaki ilişkiydi. Bizim şu anda başlattığımız programda bin 162 doktora öğrencimizin en büyük özelliği, bu öğrencilerimiz doktorayı tamamladıktan sonra özel sektörde çalışacak olmasıdır. Proje tabanlı başlayan iş birliği o proje tamamlandığı zaman sona eriyor. İnsan bazlı ilerlemek daha sürdürülebilir bir durum. Bu arkadaşlarımız doktora bitse bile o firmada çalışmaya devam edeceği için daha sürdürülebilir bir ilişki söz konusu.” Birden çok değişkenin eşzamanlı yönetilebilmesi sürecine girdiğimizi söyleyen Mandal, pandeminin daha karmaşık sorunlarla daha değişken ortamlarda ve dinamik bir şekilde üstesinden gelebilme gerekliliğini ortaya çıkardığını belirtti. Geçmişteki sorunlara bakıldığında savunma sanayinin bu anlamda daha önde giden ve Türkiye açından da o anlamda tüm dünya için daha kritik olduğunu belirtti. Mandal daha geçmişteki sorunlara, güçlüklere bakıldığı zaman ise bilgi üretimi anlamında daha kolay çözüm üretebilmenin mümkün olduğunu vurguladı. Destek süreçlerine bakıldığı zaman TÜBİTAK’ın daha önemli bir şekilde farklılık yapmaya çalıştığını anlatan Mandal, “Hem TÜBİTAK’ın destek programlarında hem de TÜBİTAK’ın en önemli gücü olan araştırma merkezleri ve enstitüler kapsamında bu durum çok önemli. Hem bilgi üretimi hem de insan kaynağı geliştirmesinde, birlikte çalışma modelini daha fazla ön plana getirmeye çalışıyoruz. Çünkü söylemiş olduğumuz zorlukların, güçlüklerin üstesinden gelebilmek için birlikte iş yapabilmek önemli bir unsur olarak önümüzde duruyor” djye konuştu. “BİRLİKTE İŞ YAPABİLME FELSEFESİNİ ÖNEMSİYORUZ” TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal:İSO SANAYİ 75 M illi Teknoloji Hamlesi’nin son yıllarda adıyla çok güzel açılımlar getirdiğini ve çok güzel etkiler yarattığını söyleyen STM Thinktech Koordinatörü Emekli Korgeneral Alpaslan Erdoğan, ancak bu olayın yeni olmadığını ifade etti. Milli teknolojiden, kritik teknolojiden ilk bahsedilen resmi dokümanın 1998 yılında çıkarılan bir bakanlar kurulu kararıyla ortaya çıktığını anlatan Erdoğan, “Bu karar içinde Türk savunma sanayi politikası ve stratejisi esasları yer alıyor. Burada ilk kez derli toplu kritik teknoloji nedir, milli teknoloji nedir, nasıl elde edilmesi gerekir gibi konulardan bahsediliyor” dedi. Bu dokümanın uzun yıllar bir rehber gibi değerlendirildiğini anlatan Erdoğan, bu kapsamda 2004 yılında çok önemli bir savunma sanayi icra komitesi kararının çıkarıldığını bildirdi. Bu kararın devrim niteliğinde olduğunu söyleyen Erdoğan, “14 Mayıs 2004 tarihinde alınan bu kararlar arasında, o zamana kadar yabancı büyük firmaların ana yükleniciliğinde yürütülen çok büyük platform projelerinin tamamının iptal edilmesi yer alıyordu. Yerli ana yüklenicilerin sorumluluğunda bu projelerin yeniden başlatılması ve diğer yabancılar gerekirse alt yüklenici olarak görevlendirilmesi ve yerli katılımın en azamiye çıkarılması yönünde alınan kararlardı. Bu kararlar kapsamında daha sonra gururla izlediğimiz ATAK projemiz, İHA projelerimiz, MİLGEM projemiz, karakol botları projemiz, büyük çıkarma gemileri projelerimiz, simülatörlerimiz, bunların tamamının başlangıç noktası burasıdır. Bu kararlar başlı başına Milli Teknoloji Hamlesi’nin yavaş yavaş başladığının göstergesidir diye düşünüyorum” diye konuştu. Milli teknoloji hamlesi kapsamında gerçekleştirilen Teknofest etkinliklerinin gençlere teknolojik projeler geliştirme noktasında ilham kaynağı olduğunu söyledi. Erdoğan, “Gençlerin fikirlerini ve projelerini sonuna kadar direnip anlatmaları, karar mekanizmasında olanlarınsa böyle fikirlere ve projelere değer vermesi gerekiyor” dedi. Teknoparklardaki şirketlere vergi avantajları sağlandığını söyleyen Erdoğan, TÜBİTAK ve KOSGEB destekleriyle önemli bir ekosistemin oluştuğunu belirtti. Sadece savunmada değil, sağlıkta, diğer IT teknolojilerinde, finans teknolojilerinde de önemli bir etkileşim olduğunu kaydeden Erdoğan, teknoparkların da Milli Teknoloji Hamlesi açısından çok önemli katkı sunduğunu bildirdi. “TEKNOLOJİK PROJELERDE TEKNOFEST İLHAM KAYNAĞI OLDU” STM Thinktech Koordinatörü Emekli Korgeneral Alpaslan Erdoğan:76 HAZİRAN 2022 KAPAK Savunma Sanayi Buluşmaları T ürkiye endüstrisine 32 yıldır hizmet verdiğini söyleyen Altınay Grup Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Altınay, Türkiye’de ilk araştırma şirketini üniversite içinde kurduğunu belirtti. Geçen 30 yıl içinde Türkiye’nin refah toplumu olması için bir ülkenin neyi diğerlerinden farklı yapması gerekiyorsa o konuda elinden geldiği kadar çalıştığını belirten Altınay, şöyle konuştu: “1944 yılında Roosevelt, bilim danışmanı Prof. Bush’a ülkenin içinde bulunduğu ve sahip olduğu, özellikle savunma endüstrisindeki bilgilerini diğer endüstriyel ve hizmet alanlarına aktarabilmesi için bir çalışma hazırlar mısınız? diyor. Bu çalışmayı hazırladığınız kısımlarını mümkün olduğunca hızlı şekilde ülkeye uygulayalım önerisinde bulunuyor. Aslında Amerika’nın ilk strateji çalışması yapılmış oluyor. Bildiğiniz gibi Roosevelt vefat ediyor, yerine Truman geçiyor. Truman göreve geldiği zaman Prof. Bush, yapılan bu çalışmayı Truman’a aktardığında hemen diğer kısımları da hayata geçirin diyor. Yani bir ülkede bir çalışma başladığı zaman o ülkenin diğer anlayışı tarafından da sahipleniliyor. Biz planlı bilim ve teknoloji çalışmasına 1983 yılında Prof. Nimet Özdaş’la başlıyoruz. Maalesef çok kısa zaman içinde bu çalışmayı hayata geçiremiyoruz. Bu Türkiye’nin ilk bilim ve teknoloji konusundaki stratejik çalışmasıdır. İkinci önemli deneme ise 2001 – 2003 yılları arasında yapılıyor ve bütün çalışma sorumluluğu TÜBİTAK’a aittir. Türkiye, teknolojiye egemen olma anlayışını orada ilk defa çalıştı. Maalesef 2003 yılındaki bu çalışma da tamamlanmış olmasına rağmen hayata geçmedi.” 2020 Türkiye’sine gelindiğinde ise teknolojilerin hepsinin nasıl yapacağını çok iyi bildiğimizi söyleyen Altınay, “Ölçek ekonomisinden istifade ederek eğer bir altyapı tesis edebilirsek artık bu teknolojik ürünleri de üretebilecek bir duruma geliyoruz” dedi. Planlı teknoloji stratejileri hazırlamamız gerektiğine dikkat çeken Altınay, ona anlamlı ve doğru kaynakları bulmamız gerektiğini belirtti. İnsan yetiştirmemiz gerektiğini ifade eden Altınay, yapmasını bilen insana ihtiyaç olduğunu kaydetti. Milli Teknoloji Hamlesi’yle yeni bir geleceğin bizi beklediğini vurgulayan Altınay, “Bu hamleyle beraber, temel olarak ülkemizin gelecekteki teknolojiye egemen olması stratejisine, el birliğiyle hep beraber sarılarak yürümemiz lazım. O yüzden de yeni fikirleri ortaya çıkarmamız lazım. İmkansız düşünceler, imkansız fikirler, imkansız hayaller en iyi fikirlerin ortaya çıkmasını sağlar” diye konuştu. “PLANLI TEKNOLOJİ STRATEJİLERİ HAZIRLAMALIYIZ” Altınay Grup Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Altınay:Next >