< Previous“T ürkiye en fazla AR-GE’ye destek veren ülke olmasına rağmen AR-GE harcamalarının milli gelir içinde en düşük olduğu ülkelerden biri durumunda yer alıyor! Eğitim konusu çok önemli ve mutlaka her platformda altı çizilmesi gerekiyor. Maalesef Türkiye’deki üniversitelerin ve mezunların seviyesi çok düşük seviyede kalıyor. Üniversiteden mezun olan bir mühendisin bilgi seviyesinin neredeyse yüzde 95’i çöp seviyesinde bulunuyor. Yeni mezun olan birinin en azından yüzde 40 bilgisi olmaz mı? Eğitim verip bu insanları yetiştiriyor ve mühendis yapıyoruz. Daha sonra ise hop ya yabancı şirketlere ya da yurt dışına kaçırıyoruz. Ne yazık ki böyle bir kısır döngü içine girdik. Son altı ayda kaybettiğim yazılımcı sayısı altıyı buldu. İşlerin yetişmesi için çok çalışarak yazılımları yetiştirmek zorunda kaldım. Bugün bir AR-GE yapmanız için teknolojinin o güne kadar olan durumunu bilmeniz, onu analiz etmeniz ve üzerinde birkaç tuğla daha koyabilecek bilgi ve beceriye sahip olmanız lazım.” “Eğitimli çalışanlarımızı sürekli yurt dışına kaçırıyoruz” İSO Meclis Üyesi Mehmet Ağrikli: “A nalizlerin çoğu son 20 yılı baz alıyor. Ancak 300 yıl evvelsine kadar ülkelerin ya da coğrafyaların dünya ekonomisinden aldığı pay aşağı yukarı hesaplanabiliyor. Buraya baktığımız zaman 300 yıldır dünya ekonomisinden aldığımız pay yüzde 0,7 ile yüzde 1,3 arasında gidip gelmiş. Önümüzdeki ülkeleri yakalayabilmemiz için dünya ekonomisinden yaklaşık yüzde 3 pay almamız gerekiyor. Ancak bunun yanına bile yaklaşamamışız. Pek çok kez bu konuda toplantılar, seminerler yapılmış ancak bir sonuç elde edilememiş. Girişimcilere, start-up’larla ilgili verilen destekler ne yazık ki sonuç vermiyor. Çünkü bizde girişimci yok, bizde girişken var. Bu iki sınıf birbirinden farklı. Hem kamunun paraları harcanıyor hem de çocukların özgüvenleri yıkılıyor. Bizim bu işi daha temelli ele almamız gerekiyor. Bu ülkede mevcut kültürü analiz etmemiz lazım. Kültür değişmeden ilerleyebilmemiz çok zor.” İSO Meclis Üyesi Adnan Dalgakıran: “Gelişebilmemiz için Türkiye’deki mevcut kültürün değişmesi lazım” “Ülkemizin en büyük sermayesi insan kaynağıdır” “B eyin göçü, bazen beyin gücü haline gelebiliyor. Bunu gerçek anlamda en iyi yapanlardan bir tanesi ise Çin oldu. Bu ülke gerçek anlamda beyin göçünü güç haline getirdi. Eğer kişilere değer verirseniz, kendilerini değerli hissettirirseniz o beyinler güç oluyor. Ancak kişilerin kendilerini değersiz hissettirirseniz o güçlerden başkaları faydalanıyor. Nitelikli üretim ve rekabetçi sanayi konusunda yaptığımız bütün toplantılarda ortaya çıkan en önemli husus eğitime yatırım ve güçlü kurumlardır. Hepimiz işletmelerimize nitelikli personel bulmakta zaman zaman zorluklar yaşıyoruz. Güzel ülkemizin en büyük sermayesi insan kaynağıdır. İstediğiniz kadar iyi bir teknolojiye sahip olun, insan kaynağınız yoksa istenilen başarıya ulaşmazsınız.” İSO Meclis Üyesi Ömer Karadeniz: 58 HAZİRAN 2022 MECLİS“G elişmiş ülkeler seviyesine çıkmak için önümüzde planlı, uzun bir yol var. Bu uzun yolda yabancı sermaye, yabancı firma ihtiyacı var mı, bu konudaki tavsiyeler nelerdir diye merak ediyorum. Sadece kendi iç dinamizmimizle mi hareket etmeliyiz, yoksa global dünyayı da kullanacak mıyız?” “Türkiye’nin gelişmiş ülke seviyesine çıkabilmesi için planlı bir yola ihtiyacı var” İSO Meclis Üyesi Adem Genç: “A merika’da bir akademisyenin ortalama maaşı 13 ila 15 bin dolar iken bu rakam Türkiye’de 1000 dolar civarında. Amerika’da bir öğrenciye ayrılan para 31 bin 600 dolar, biz de ise 600 dolar oluyor. 2021’de ülkemizde 30 bin tez yazıldı, bunların üçte biri ısmarlamaydı. Tez ve doktora tezi yazan 500 şirket var. Ne yazık ki etik ihlal komisyonu kaldırıldı! Para karşılığı yazılan tezlerle doktora alınabiliyor. Bu konu sürdürülebilir mi diye sormak istiyorum. Dartın Acemoğlu 2021 başında, geçen yıl Boğaziçi Üniversitesi’nde Türkiye üniversitelerini ilk 100’e girmesi için üç adıma gerek var demişti. Çok daha fazla kaynağa ihtiyacımız olduğunu söyledi. Bilime gerçekten daha fazla önem veren bir kürsünün olduğu üniversitelere sahip olmamız gerektiğinin altını çizdi. Bağımsız, özerk bir yapınızın olması gerektiğine vurgu yaptı. Bu düşüncelere Ufuk Akçiğit olarak katılıyor musunuz?” “B ugünkü yapılan sunumda Prof. Dr. Ufuk Akçiğit, bütün şifreleri bizimle paylaştı. Yanlışa dur deyin, yanlışa yanlışla gitmeyin cümlesinin altı çizildi. Bir nebze de olsa düzeleceksiniz, hele bir de gayret sarf ederseniz süper olacak dendi. Açıkçası şu sorunun yanıtını çok merak ediyorum: ‘Bize yapılan bu sunumu elbette ki Kamuya da yapıyorsunuzdur. Devletin bir sürü danışmanları var. Bu sunumları yaptığınız zaman devletin danışmanları gelecek 50 yıl için ne tür stratejileri benimsiyorlar? Oy kaygısı olmadan bu yapısal değişikliğe ya da başka bir ifadeyle iyileştirmeye nasıl bakıyorlar, gönüllüler mi?’ İzlenimlerinizi samimiyetle bizimle paylaşmanızı rica ediyorum.” İSO Meclis Üyesi Mehmet Koç: İSO Meclis Üyesi Aynur Ayhan: “Bir akademisyenin maaşı Amerika’da 13 bin dolar iken Türkiye’de 1000 dolar” “Kamu 50 yıllık stratejiler için ne düşünüyor?” “Türkiye ekonomisi için herkesin sorumluluk alması gerekiyor” “T ürkiye ekonomisinin büyümesiyle ilgili pek çok analizler yapıldı. Bu analizleri nasıl uygulamaya koyacağız diye merak ediyorum. Netice itibarıyla bütün hazirunun Türkiye ekonomisi için sorumluluk alması gerekiyor. Bu sorumluluğu alıp faaliyete geçirmemiz lazım. Akademik boyutu uygulamaya koymalıyız. Herkes sorumluluk alırsa problemlerin çözülebileceğini düşünüyorum. Öncelikle Türkiye ekonomisinin mikro boyutu ölçülmeli. Toplum şu an ne vaziyette, nereye gidiyor diye sorgulamalıyız. Makro boyutunda da SWAT analizi yapabiliriz.” İSO Meclis Üyesi İbrahim Aydoğan: İSO SANAYİ 5960 HAZİRAN 2022 MECLİS “T ürkiye’de 210’un üzerinde üniversite var. Genç nüfusumuzun yüzde 30’u ev gencinden oluşuyor. 20 ile 30 yaş arasında olup ailesinden geçinen bir genç kitle bulunuyor. Ne yazık ki bu kitle iş bulamıyor. Öbür tarafta teknoloji ihracatımız sadece yüzde 3. KOSGEB destekleri veriliyor ama bakkal, manav, nalbur, 10 kişinin altında çalıştıran ve hiçbir katma değer sağlamayan firmalara destek verip kaynakları tükettiler. Ben ambalaj makinesi yapıyorum, kendi makinelerini tasarlayan ve müşteriye teslim eden bir firmayım. Müşteri artık akıllı makine istiyor. Siemens’in yaptığı endüstriyel PC ile kontrol edilen robota yönelik makineyi talep ediyor. Böylelikle de buradan adam çıkarıyor. Önümüzde seçimler var ve ilk kez oy kullanacak 6,6 milyon genç bulunuyor. Çözüm yolu nedir diye merak ediyorum.” “Genç nüfusun yüzde 30’u ev gencinden oluşuyor” İSOV Mütevelli Heyeti Üyesi Cemal Ayla: “B ugün yapılan sunuşlara bakıldığı zaman yapılması gerekenlerin olduğunu görüyoruz. Önümüze bir kan tahlili konuldu. Tedavimizi uygulayacak olan da genelde kamu otoritesidir ve karar vericilerdir. Bizim kamuda karar veren profilimiz ile diğer ülkelerdeki kamunun karar verici profilleri arasında nasıl bir fark var diye merak ediyorum. Yapılması gerekenler ortada ve bizler de bunları görüyoruz. Üstelik Türkiye’de bir sürü akıllı insan var ancak bir türlü ortak akıldan güzel bir sonuç çıkaramıyoruz. Görüyoruz ama bir şey yapamıyoruz. Sadece önerilerimizi sunuyoruz. Devlet adamlarımıza, bakanlarımıza, bütün sorunlarımızı ve gerçeklerimizi anlatıyoruz. Ancak bizi ne kadar anlıyorlar, bizler bunu göremiyoruz. Türkiye ekonomisinin düzelmesi, ilerlemesi için kısa vadeli bir çözüm var mıdır, diye sormak istiyorum. Üç-beş yılda acil olarak neler yapılırsa, düşen grafikleri yukarı doğru çevirebiliriz?” İSO Meclis Üyesi Ahmet Fatih Tamay: “Türkiye ekonomisinin düzelmesi için kısa vadeli bir çözüm var mı?” “Doğrusal ekonomiden döngüsel ekonomi sistemine geçtik’ “L ineer ekonomi sisteminden yani doğrusal ekonomiden döngüsel ekonomi sistemine geçtik. Daha doğrusu geçmek de zorunda kaldık. Avrupa bu durumu yaklaşık 22 yıl önce fark etti. Bu konuda gerekli adımları attı. Sanayideki gücünü biliyordu ve tekrar ekonomik güç olmak için çalışmalarını sürdürdü. Ancak atılan bu adımlarda bizler çok geride kaldık. Yine mamul ihracatının içindeki teknolojik ihracata baktığımız zaman sekiz yılda yüzde 0,92 gibi bir artış oranı var. Yüzde 1 bile değil. Bizler bu durumu nasıl düzelteceğiz, aradaki farkı nasıl kapatacağız?” İSO Meclis Üyesi Burcu Kösem:KAPAK Savunma Sanayi Buluşmaları 62 HAZİRAN 2022 İSO DÖRDÜNCÜ SAVUNMA SANAYİİ BULUŞMALARI YOĞUN KATILIMLA GERÇEKLEŞTİİSO SANAYİ 63 İ stanbul Sanayi Odası (İSO), SAHA İstanbul iş birliğiyle, stratejik önemi ve teknolojik gelişime etkisiyle Türkiye’nin küresel gücünü belirleyen başlıca faktörlerden olan savunma sanayinin “milli ve yerli” yapısına katkı için “Savunma Sanayii Buluşmaları”nın dördüncüsünü gerçekleştirdi. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın ev sahipliğinde düzenlenen ve savunma sanayi temsilcilerini bir araya getiren toplantıya, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir de katıldı. Buluşmada SAHA İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Bayraktar ile birlikte İSO Meclis ve Meslek Komitesi Üyeleri ve savunma sanayi firmalarının temsilcileri de bulundu. İş dünyasının da yoğun katılımıyla gerçekleştirilen İSO 4. Savunma Sanayii Buluşmaları’nın açılış konuşmasını İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan yaptı. 200 yüz yıl önce yaşanan Sanayi Devrimi ile birlikte teknolojik gelişmeler ve yeniliklerin hep ivme kazanarak devam ettiğini söyleyen Bahçıvan, 21’inci yüzyılda ise adeta Altın Çağ yaşadığını belirtti. Teknolojik gelişmelerin yön verdiği ve katkı sağladığı en kritik sektörlerden birinin savunma sanayisi olduğuna dikkat çeken Bahçıvan, “Bunu ülkemizin bu alanda son yıllarda gösterdiği gurur veren başarılardan da anlıyoruz. Bugün Türk savunma sanayisi, yüklenicileri, üniversiteleri, araştırma kurumları; geliştirdiği yerli ve milli teknolojik ürünleri ve ihracatıyla ülkemizin en önemli sektörlerinden biri konumunda” dedi. Savunma Sanayii Buluşmaları toplantısına online olarak bağlanan Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir de bir konuşma yaptı. Sektöre dair güncel bazı rakamları ilk kez açıkladıklarını kaydeden Demir, savunma ve havacılık sanayii sektör cirosunun 2021 yılında 10 milyar dolar barajını aşarak pandemi öncesi rakamlara tekrar geri dönüş sağladığını belirtti. Sektörün yeni sipariş tutarının, bir önceki yıla göre yüzde 40 artarak yaklaşık 9 milyar dolar olduğunu anlatan Demir, “AR-GE harcamaları ise yüzde 32 artarak yaklaşık 1 milyar 600 milyon doları geçti. Bu yıl sonunda rakamların daha yukarılarda olmasını hedefliyoruz” diye konuştu. Toplantının açılış konuşmacılarından SAHA İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Bayraktar ise günümüz konjonktüründe ülkelerin en önemli derdinin bağımsızlıklarını korumak olduğunu belirtti. Bağımsızlığı korumanın en önemli unsurlarından birinin bir ülkenin kendine ait savunma sanayinin gücü ile bağlantılı olduğunu gördüklerini ifade eden Bayraktar, “Muharebe konseptleri, doktrinler değişirken ülkemizi gerektiği gibi savunup koruyabilecek bir kabiliyette olmazsak, maalesef hiçbir zaman tam bağımsız olabilmemiz mümkün değil” dedi. Türkiye sanayisinin köklü temsilcisi İstanbul Sanayi Odası (İSO) ve Türkiye’nin en büyük sanayi kümelenmesi SAHA İstanbul, “Savunma Sanayii Buluşmaları”nın dördüncüsünü gerçekleştirdi. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın ev sahipliğinde düzenlenen ve savunma sanayi temsilcilerini bir araya getiren toplantıya, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir ve SAHA İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Bayraktar katıldı. Toplantıya ayrıca İSO Meclis ve Meslek Komitesi Üyeleri ve savunma sanayi firmalarının temsilcileri yoğun ilgi gösterdi.64 HAZİRAN 2022 SAVUNMA VE HAVACILIK SANAYİ CİROMUZ 2021 YILINDA 10 MİLYAR DOLAR OLDU Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir: Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, Savunma Sanayii Buluşmaları toplantısında sektör cirolarının 2021 yılında 10 milyar dolar barajını aşarak pandemi öncesi rakamlara geri döndüğünü belirtti. Sektörün yeni sipariş tutarı, bir önceki yıla göre yüzde 40 artarak yaklaşık 9 milyar dolar olduğunu söyleyen Demir, “AR-GE harcamaları ise yüzde 32 artarak yaklaşık 1 milyar 600 milyon doları geçti. Yıl sonunda bu rakamların daha yukarılarda olmasını hedefliyoruz” dedi. İSO SANAYİ 65 S avunma Sanayii Buluşmaları toplantısına video konferans sistemiyle katılan Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, sanayi olmadan ekonomik güçten bahsetmenin mümkün olmadığı gibi savunma sanayi olmadan da ekonomik ve siyasi bağımsızlıktan bahsetmenin mümkün olamayacağını belirtti. Türkiye’nin bu durumu biraz zor yoldan öğrendiğini ifade eden Demir, “Bugün savunma ürün ve hizmetlerimiz hem güvenlik güçlerimize hem de farklı coğrafyalardaki dost ve müttefik ülkelerin silahlı kuvvetlerine teslim edildi. Savunma sanayi bütünsel olarak sanayileşmenin ve kalkınmanın önemli bir parçası olarak kabul ediliyor” dedi. Her alanda olduğu gibi savunma sanayi alanında da 2002 yılının Türkiye için bir milat teşkil ettiğini söyleyen Demir, o yıllarda savunma sanayinde çok büyük oranda dışa bağımlı olduğumuzu vurguladı. Bugün ise savunma sanayinin özgün ürünleri, ihracatı, ana yüklenicileri, alt yüklenicileri, KOBİ’leri, araştırma kuruluşları ve üniversiteleri ile ülkemizin en önemli sektörlerinden biri haline geldiğini kaydeden Demir, “20 yıl önce sadece 62 savunma projesi yürütülürken bugün sayı 800’lere vardı. Bu projelerin yarısından fazlası son altı yılda başlatıldı. 20 yıl önce 5,54 milyar dolar bütçeli savunma projeleri yürütülürken geldiğimiz noktada 60 milyar doları aşkın bir proje hacmine ulaşıldı ki bu daha da artma eğiliminde” diye konuştu. “AR-GE HARCAMALARI BİR ÖNCEKİ YILA GÖRE YÜZDE 32 ARTTI” Demir, Savunma ve Havacılık Sanayii İmalatçılar Derneği’nin hazırladığı 2021 yılı sektör performans verilerine göre savunma ve havacılık sanayi ciromuzun 2021 yılında 10 milyar dolar barajını aşarak tekrar pandemi öncesi rakamlara döndüğünü söyledi. Sektörümüzün aldığı yeni sipariş tutarının bir önceki yıla göre yüzde 40 civarında artarak yaklaşık 9 milyar dolar olarak gerçekleştiğini bildiren Demir, sektörümüzün AR-GE harcamaları ise önceki yıla göre yüzde 32 artarak yaklaşık 1 milyar 600 milyon doları geçtiğini belirtti. Demir, yıl sonunda bu rakamların daha da yukarıda olmasını hedeflediklerini ifade etti. En büyük hedeflerinin savunma sanayinde tam bağımsız Türkiye olabilmeyi her platformda ifade ettiklerini söyleyen Demir, şöyle konuştu: “Biz bu hedefe ulaşabilmek için ekosistemimizin her bir üyesiyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bugün geldiğimiz nokta ve elde ettiğimiz başarıların hepsi sistemli bir çalışmanın ürünüdür. Biz beş yıl öncesinde bugünkü konumumuzdan bahsettiğimizde hayalperestlik olarak görenler olabilirdi. Ancak biz olumsuzlukları göz ardı ederek ekosistemimizin büyük gayretleriyle bugünlere geldik. İnanıyorum ki aynı azim ve kararlılıkla devam ettiğimiz sürece 10 yıl içinde savunma sanayi anlamında dünyanın en önemli ülkelerinden biri olmamız işten bile değil. Savunma sanayi ürünlerimizi dünyanın ilgiyle takip ettiğini söyleyebiliriz ve bazı alanlarda oyun değiştirici olduğumuzu da dünya artık itiraf eder hale geldi. Ülkemiz savunma sanayi alanında artık bir pazar değil, aktör konumuna geldi. Bunun en büyük göstergesi ihracatımız diyebiliriz. Savunma sanayi ürünlerimizi ihraç ettiğimiz ülke sayısı 170’e, İHA ve SİHA’lar, kara araçları, deniz platformları başta olmak üzere ihraç edilen ürün sayısı ve çeşidi ise 228’e çıktı. 20 yıl önce yıllık sadece 248 milyon dolarlık bir ihracatımız varken 2021 yılını 3 milyar 224 milyon dolar gibi rekor bir seviyede kapattık ve 2022’nin de rakamlarının 4 milyar doların çok üzerinde olmasını hedefliyoruz.” “SAVUNMA VE HAVACILIKTA BİR KİLOGRAM İHRACATIN DEĞERİ 70 DOLAR” Türkiye’nin genel ihracatının kilogram değerinin 1,5 dolara yakınken, savunma ve havacılıkta bu rakamın 70 doları geçtiğine dikkat çeken Demir, savunma sanayisinin ne denli kıymetli olduğunu ekonomik açıdan anlaşıldığını dile getirdi. Savunma sanayisinde gerçekleşen büyümenin sürdürülebilirliğini sağlamanın en temel şartının ihracat olduğunu kaydeden Demir, “Sadece kendi kendine yetebilen değil, ürettiğimiz sistemleri dünya pazarlarından daha fazla rağbet görmesini sağlayabildiğimiz zaman dünyada adından daha da fazla söz ettiren bir ülke konumuna geleceğiz. İhracatta hedeflere ulaşma doğrultusunda ekosistemimizdeki tüm paydaşlarımız için organizasyon ve kaynaklardaki yetersizlikleri görmek ve sonrasında bunları gidermek için gerekli tedbirleri almak, küresel pazarları daha stratejik bir bakış açısıyla değerlendirmek, çok boyutlu dış politik engelleri aşmak için çok yönlü gayret göstermek kritik bir konu” dedi. 66 HAZİRAN 2022 SAVUNMA SANAYİSİNDEKİ BAŞARI HEPİMİZİN GURURUDUR İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan: İstanbul Sanayi Odası (İSO) 4. Savunma Sanayii Buluşmaları’nın açılış konuşmasını yapan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, Türkiye’nin barışa olduğu gibi ülke savunmasına ve güvenliğine de büyük önem verdiğini söyledi. Savunma sanayinin bugün KOBİ’lerden üniversitelere kadar “Ortak üretim seferberliği” hissiyatı ile çalıştığını ifade eden Bahçıvan, “Ortaya konulan özgün, yerli ve milli projeler hiç kuşkusuz ülke savunmasında büyük rol üstleniyor. Kendi motorunu, milli tankını, savaş gemisini, taarruz helikopterini, insansız hava araçlarını, füzesini ve piyade tüfeğini üretmeyi başaran Türkiye, hepimizin gururudur” dedi. İSO SANAYİ 67 İ stanbul Sanayi Odası (İSO) 4. Savunma Sanayii Buluşmaları’nın açılış konuşmasını yapan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, 200 yıl önce yaşanan Sanayi Devrimi ile birlikte teknolojik gelişmeler ve yeniliklerin hep ivme kazanarak devam ettiğini, 21’inci yüzyılda ise adeta Altın Çağ yaşadığını belirtti. Teknolojik gelişmelerin yön verdiği ve katkı sağladığı en kritik sektörlerden birinin de savunma sanayisi olduğunu söyleyen Bahçıvan, “Bunu ülkemizin bu alanda son yıllarda gösterdiği gurur veren başarılardan da anlıyoruz” dedi. Bugün Türk savunma sanayisinin, yüklenicileri, üniversiteleri, araştırma kurumları; geliştirdiği yerli ve milli teknolojik ürünleri ve ihracatıyla Türkiye’nin en önemli sektörlerinden biri konumun olduğunu anlatan Bahçıvan, bu başarılı noktaya gelmenin hiç de kolay olmadığını ifade etti. Bu sürecin arkasında güçlü bir vizyon, takdire şayan zihinsel ve fiziksel emek ve alın terinin olduğuna işaret eden Bahçıvan, bu ulvi başarıda katkısı olan herkese sanayiciler adına teşekkürlerini iletti. Özellikle son zamanlarda Suriye ve Libya’dan sonra Ukrayna’da yaşanmakta olan savaşla birlikte daha da artan güvenlik risklerinin oluşturduğu tehditlerin endişe yarattığını dile getiren Bahçıvan, “İşte bu gelişmeler ve güvenlik kaygılarıyla birlikte savunma sanayi de son dönemde tüm dünyada üzerinde en çok konuşulan konulardan biri haline geldi. Ülkelerin kendi ürettikleri teknolojilerle var olmalarının, güvenliklerini sağlamanın önemini de biraz önce değindiğim güncel olaylar vesilesi ile tekrar tekrar gözlemliyoruz. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden beri Atatürk’ün ‘Yurtta Barış, Dünyada Barış’ ilkesi doğrultusunda, hep barıştan yana bir tutum takınarak, barışı sağlayan çabalara sürekli katkı veriyor. Bunu en son Ukrayna Savaşı’nda sergilediği çabalarda da görüyoruz.” “SAVUNMA SANAYİ ASLA İHMALE GELMEYECEK BİR KONU” Türkiye’nin barışa olduğu gibi ülke savunmasına ve güvenliğine de büyük önem verdiğinin altını çizen Bahçıvan, süper güçler arasında hegemonya mücadelesinin kızıştığı, 3. Dünya Savaşı ihtimalinin tartışıldığı bir dünyada; savunma sanayisinin asla ihmale gelmeyecek bir alan olduğunu belirtti. Bahçıvan, bu çerçevede, savunma sanayi alanında AR-GE çalışmaları, yeni model arayışları, yeni iş birlikleri ve yeni nesil tedarik stratejileri birçok ülkenin gündemini oluşturduğunu söyledi. Bahçıvan, konuşmasında pandemi etkilerinin ve küresel ekonomik istikrarsızlıkların yoğun bir şekilde hissedilmeye devam edildiği bir dönemde; tüm dünyada üretim ve tedarik zincirinde aksamalar, çip ve benzeri kritik parçalarda üretim krizleri yaşandığını, bu olumsuzluklara rağmen yerli ve milli savunma sanayinde gerekli tedbirlerin en üst seviyede alınarak çarkların dönmesinin sağlandığını ve başarı kaydedildiğini anlattı. “SAVUNMA SANAYİ 77 BİNİN ÜZERİNDE ÇALIŞANA İSTİHDAM SAĞLIYOR” 15 yıl önce yüzde 80 oranında dışa bağımlı olan savunma sanayi sektörünün bugün; KOBİ ve yüklenici firmalar, araştırma kuruluşları ve üniversitelerin ortak akıl ve vizyonu ile adeta bir “Ortak üretim seferberliği” hissiyatı ile çalıştığını vurgulayan Bahçıvan, şöyle konuştu: “Savunma sanayi sektörümüzün bugün 77 binin üzerinde çalışana istihdam sağlama noktasına gelmiş olması da son yıllarda en çok ihtiyaç duyduğumuz istihdama katkı açısından gurur verici. İSO 500 listemizde, 2000 yılında savunma sanayi sektörümüzden altı firma yer alırken 2021 yılında açıklanan çalışmamızda savunma sanayinde faaliyet gösteren 20’den fazla firmamızın yer alması da sektörün başarılı gelişimini ortaya koyuyor. Ortaya konulan özgün, yerli ve milli projeler hiç kuşkusuz ülke savunmasında büyük rol üstleniyor. Kendi motorunu, milli tankını, savaş gemisini, taarruz helikopterini, insansız hava araçlarını, füzesini ve piyade tüfeğini üretmeyi başaran Türkiye hepimizin gururudur. Bu gurur, sektörde faaliyet yürüten kuruluşlarımıza moral motivasyon açısından çok önemli bir etki yapıyor.” İstanbullu sanayiciler olarak, savunma sanayisinin millileştirilmesine yönelik üzerlerine düşen görevi yerine getirmeye, bunun için gerekli iş birliklerini geliştirmeye, daha etkin ve sonuç odaklı hale getirmeye hazır olduklarını söyleyen Bahçıvan, bugün burada sergilenen birlikteliği çok anlamlı bulduklarını ifade etti. Karşılıklı çabalar sonucunda savunma sanayisi için değer yaratmanın, sadece sanayiciler için değil, Türkiye’nin gözbebeği Silahlı Kuvvetler için de büyük bir kazanım olacağını kaydetti. Next >