< Previous48 EKİM 2022 MECLİS İ stanbul Sanayi Odası’nın eylül ayı Meclis toplantısı, açılış konuşmalarının ardından ekonomi yazarı Abdurrahman Yıldırım moderatörlüğünde “Orta Vadeli Programın (OVP 2023-2025) Sanayimizin 2023 Vizyonu, Geleceği ve Üretim Hayatımız Açısından Değerlendirilmesi” paneliyle devam etti. Spinn Eğitim ve Danışmanlık’tan Özlem Derici, Piri Reis Üniversitesi Ekonomi ve Finans Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Finansal Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ege Yazgan, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İSO Eylül ayı Olağan Meclis Toplantısı düzenlenen panel sonrasında, İSO Meclis üyelerinin söz alarak ana gündem konusuna ilişkin değerlendirmeleri ve bu bağlamda sanayinin bugün içinde bulunduğu süreç hakkındaki düşüncelerini aktarmalarıyla devam etti. Ayrıca küresel anlamda yaşanan ekonomik gelişmelere yönelik panelistlere sorular yönelten meclis üyelerinin soruları, panelistler tarafından yanıtlandı. ABDURRAHMAN YILDIRIM: “OVP’LER, EKONOMİLERİN BİLGİ BANKASI GÖREVİNİ GÖRÜYOR” Abdurrahman Yıldırım, orta vadeli programların ekonomilerin bilgi bankası görevini gördüğünü ve bu sebeple önemli olduğunu söyledi. Orta Vadeli Parogram’da ilk dikkati çekenin yarım trilyona ulaşan bütçe açığı olduğunu belirtti. OVP’ye, Ankara’dan Türkiye ekonomisine bakarak anlık çekilmiş fotoğraf gibi bakmakta fayda olduğunu söyleyen Yıldırım, programın zaman geçtikçe eskiyebileceğini, anlamını yitirebileceğini ama değerli bir çalışma olduğunu bildirdi. Sahadan izlenimin ne yazık ki çok az olduğunu anlatan Yıldırım, “Sahada neler olup bitiyor, bunun analizi dinamik bir şekilde yapılmıyor. Son yıllarda biraz da stratejik olarak, ileriye yönelik DPT’nin kapatılmış olmasından dolayı bir tavır konmuyor. ‘Biz bu yöne gitmek istiyoruz’ şeklinde bir yönlendirme yapılmıyor. Dolayısıyla OVP’ye belirli bir tarihte Ankara’dan Türkiye ekonomisinin çekilmiş fotoğrafı diye bakmakta yarar var” dedi. Yıldırım, kendi görüşlerini bildirdikten sonra sözü panelistlere bıraktı… SPİNN EĞİTİM VE DANIŞMANLIK’TAN ÖZLEM DERİCİ: “EKONOMİ POLİTİKALARI, BANKACILIK SİSTEMİ ÜZERİNDE BÜYÜK BİR YÜK” Spinn Eğitim ve Danışmanlık’tan Özlem Derici, son dönemde yürütülen ekonomi politikalarının bankacılık sisteminde çok büyük bir yük oluşturduğunu ve bu durumunda krediye erişimi zorlaştırdığını söyledi. Var olan ekonomik durumun bankaları kredi vermemeye ittiğini belirten Derici, bankaların kredi vermeme isteğinin yerini de hazineyi fonlamanın aldığını vurguladı. Küresel anlamda yaşanan yüksek enflasyona da dikkat çeken Derici, bu ortamın gelecek yılın ikinci çeyreğine kadar devam etmesinin beklendiğini söyledi. Bu durumun sürdürülebilir bir politika olmadığını anlatan Derici, “Ekonominin normal serbest işleyişine aykırı olan yüzde 13-14 tahvil faizleriyle karşı karşıyayız. Tahvil faizlerinin bir nedenle, ister global dalga ister TL likiditesi sıkışıklığı olsun, birden bire yüzde 20 ya da 24’lere çıkarılması bankacılık sistemini büyük bir zarara sokar. Bu riski üzerine alan bankacılık sistemi devamlı olarak böyle bir durumu sürdüremez” dedi. İSO SANAYİ 49 Beklentinin bu durumun seçime kadar idare etmesi şeklinde olduğunu ifade eden Derici, seçimden sonra normalleşmenin beklendiğini vurguladı. İster iktidar değişsin ister değişmesin, ekonomi yönetiminin şu an uyguladığı politika dizaynın yeniden elden geçirip, tasarlaması gerektiğini belirtti. Üretimi kalkındırmak yerine uygulanan politikaların sonuçlarının düzeltilmesi için başka bir politikaya ihtiyaç olduğunu anlatan Derici, o politikanın yan etkisinin ise enflasyon olduğunu kaydetti. Enflasyonu engellemek için de başka bir politikaya gerek olduğunu ifade eden Derici, “Bankacılık sisteminde liralaşma stratejisine dönememe konusunda birtakım sıkışıklıklar oluyor. Onun sonuçlarına yönelik başka bir politika üretmek de mevcut ekonomi yönetimi için hem zor hem yorucu hem de sürdürülebilir bir durum değil” diye konuştu. Dolayısıyla seçimden sonra, iktidar değişsin veya değişmesin, ekonomi kadrolarının değişmesini beklediklerini vurgulayan Derici, dışarıdan gelen dalgaların bizi etkilememesinin çok önemli olduğunu anlattı. Örneğin Avrupa krizinin çok büyük bir risk olduğuna işaret eden Derici, enerji kriziyle sarsılan Avrupa’nın bizi durgunluğa itebileceğini söyledi. PROF. DR. ERHAN ASLANOĞLU: “DÜNYA ÇOK SERT BİR RESESYON DÖNEMİNE DOĞRU GİDİYOR” Piri Reis Üniversitesi Ekonomi ve Finans Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu panelde yaptığı konuşmada, son yıllarda yaşanan pandemi sürecinin sanayi sektörünün ekonomimiz adına ne kadar büyük bir lokomotif olduğunu gözler önüne serdiğini söyledi. Geçen yıl dünya ekonomi tarihinde rekor seviyelerde büyüme elde edilmesinin 50 EKİM 2022 MECLİS ardından patlak veren Rusya-Ukrayna savaşının çok sert bir yavaşlamaya sebep olduğunu belirtti. Dünya ekonomisinde yaşanan yavaşlamanın bir belirsizlik ortamı yarattığına dikkat çeken Aslanoğlu, dünyanın çok sert bir resesyon dönemine doğru gittiğinin altını çizdi. Pandemide bütçe açıklarının özellikle gelişmiş ülkelerde çok hızla arttığını söyleyen Aslanoğlu, “Para politikaları çok genişleyici bir şekilde uygulandı. İmalat sanayisinde ciddi bir talep ortaya çıktı. Ham madde talebi arttı. Dolayısıyla da enflasyonist dinamikleri besleyen bir süreç ortaya çıktı” dedi. Amerika’da bir işsizin asgari ücretinin 1500-2000 dolar civarında olduğunu, bunun merkezi yönetimden aldığı haftalık desteklerle 2 bin 500 dolara çıktığını anlatan Aslanoğlu, elde ettiği sürpriz gelirlerle enflasyonun artmasına sebep olduğunu kaydetti. Birkaç sene önce deflasyonla uğraşan dünya ve Avrupa’nın şimdilerde ise yüzde 10 enflasyonla baş başa kaldığını belirten Aslanoğlu, çekirdek denilen enflasyonun, enerji, gıda hariç yüzde 7 civarına geldiğini, bu tabloda bütün dünyanın enflasyon şokunu yaşadığını söyledi. Bakmamız gereken yerin dünya ekonomisinin dörtte birini oluşturan Amerika olduğunu bildiren Aslanoğlu, “Bugün bütün dünya faiz artırımına gidiyor. Sebebinin ise hem kendi enflasyonları hem de FED’in faiz kararının gerisinde kalmamak olduğunu söyleyebiliriz. Dolayısıyla hem Amerika’yı iyi anlamak hem de dünyayı iyi anlamak gerekiyor. Amerika’da enflasyon 8,5-9’a doğru gidiyordu. Şimdi ise bu rakam 8,3 oldu. Çekirdek enflasyon da yüzde 7 civarında. Tüm bu rakamlar oldukça yüksek. Gelinen nokta FED’i çok net bir tercihe yöneltmiş durumda. FED Başkanı, bu işin peşini bırakmayacağını, enfasyonun yüzde 2’ye düşene kadar yollarına devam edeceğini her platformda söylüyor” diye konuştu. PROF. DR. EGE YAZGAN: “ENFLASYON VE DÖVİZDEKİ BELİRSİZLİK ÖNGÖRÜSÜZLÜK YARATIYOR” İstanbul Bilgi Üniversitesi Finansal Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ege Yazgan da panelde yaptığı konuşmada, dünya ekonomilerinin içinde bulunduğu belirsizlik ortamından çıkış şansının resesyonu tetikleyen mali piyasa politikalarından, reformist sanayi politikalarına geçiş olduğuna inandığını söyledi. Hem enflasyon hem de döviz kurlarında yaşanan belirsizliğin hem yatırımcıyı hem de üreticiyi öngörüsüz bir ortama sürüklediğini belirten Yazgan, doğru teşvik programlarıyla Türk sanayisinin bu süreçte lokomotif görevi üstlenebileceğine vurgu yaptı. Sanayicilerin önünü göremediği bir ortamda bu kadar muhteşem negatif reel faizlerin bile yatırıma yol açmadığını söyleyen Yazgan, gelirin başka bir yerden bir yere dağıtıldığını belirtti. Müthiş bir servet dağılımının yapıldığını ve bu karların nerelere gittiğini takip etmenin mümkün olmadığını kaydeden Yazgan, “Çünkü bu kadar büyük bir negatif reel faiz altında varlık fiyatlarının belirlenmesi söz konusu bile değil. Dolayısıyla orada büyük bir servet farkları yaşanıyor” dedi. İstenilen üretim ve yatırım artışına gidilemediğini söyleyen Yazgan, böyle bir ortamda amaçlanan yere varılamadığını belirtti. OVP’ye bakıldığı zaman cari işlemler açığının düşürüleceği, enflasyonun tek haneye ineceğinin görüldüğünü kaydeden Yazgan, bunun makro dengeler açısından bakıldığı zaman anca büyümeyi dış taleple yapıyorsanız mümkün olabileceğini bildirdi. Başka bir yolun mümkün olamayacağını anlatan Yazgan, “Enflasyonu dengeli iç taleple indirmem mümkün değil. İç talebi bayağı bastırmanız lazım ki enflasyonu tek haneye düşürebilesiniz. Enflasyondaki 30’larda katılık kendini göstermeye başlayacak. Çok derin resesyonlar yaratmadığınız sürece o katılığı kırmanız imkânsız” diye konuştu. OVP’de hedeflenen yüzde 5’lik büyüme için ise cari işlemler fazlası vermek, ihracatla büyümek ve tabii ki ithalatın da düşmesi gerektiğinin altını çizin Yazgan, çok derin bir resesyonun da yaşanabileceğini anlattı. Büyümenin ihracatla mümkün olabileceğinin altını çizen Yazgan, ancak yüksek öngörüsüzlükle işlerimizin zor olduğunu kaydetti.“B ilindiği gibi dünyanın rezerv parası dolar. Doların da sahibi Amerika. FED Başkanı Powell, mutlaka enflasyonu yüzde 2’ye düşüreceklerini söyledi. Her platformda bu konuyu dile getirdi. Çünkü enflasyonun her türlü kötülüğün anası olduğu biliniyor. Zengin ülkeler de enflasyonla mücadele ediyor. İngiltere de faiz artırımına gitti. Hatta onlar piyasaya ayrıca 450 milyar sterlin sosyal yardım parası sürdüler. Orada da IMF, enflasyonu artıracaklar diye tenkitte bulundu. Şimdi dünyanın bütün gelişmiş ülkeleri bu işi böyle yapıyor. Geçtiğimiz günlerde Ticaret Odası’nda bir toplantı vardı. Orada sayın Cumhurbaşkanımız, dünyada bizim de takip ettiğimiz bir yol var, biz de faizleri düşürüyoruz dedi. Rusya’nın da faizleri düşürdüğünü söyledi. Dünyanın bir tarafında faizi düşürenler bir tarafında da enflasyonla mücadele için faizi artıranlar var.” “Enflasyon her türlü kötülüğün anası” İSO Meclis Üyesi Hüseyin Bayram: “R usya-Ukrayna savaşı önümüzdeki en önemli risklerden biri olarak duruyor. Bu konudaki gelişmeleri merak ediyorum. Ayrıca ileri teknolojiden söz edildi. Şüphesiz ileri teknoloji herkes için önemli bir konu. Ancak insan kaynağınız yoksa bunların hepsi boşa gitmiş olur. Örneğin makine tesisatını bulursunuz, her yerden de temin edebilirsiniz. Fakat insan kaynağını kolayca bulamazsınız. Bir başka konu da seçim ekonomisine girdik mi, giriyor muyuz diye merak ediyorum. Bu konudaki son durum nedir? Biz sanayiciler aramızda mali odaklı piyasaların sonuna gelindiğini konuşuyoruz. Doğru, gelmesi de gerekiyordu. Çünkü sanayinin olmadığı bir yerde borsa, altın, döviz konuşulur oldu. Piyasa denilince bizim aklımıza artık Tahtakale piyasası geliyor. Neredeyse sanayiciliği unuttuk. Sanayi üretimi olmayan hiçbir şey ilerlemeyecek. Bu konuda gerekli adımlar atılmalı.” İSO Meclis Üyesi Ender Yılmaz: “Sanayi üretimi olmadan ilerleyemeyiz” “İnsan kaynağını verimli hale getirmeliyiz” “E ge Hocamız, mevcut dış ticaret açığının lehimize dönüşmesi, enflasyonun sindirilmesi gibi konular üzerinde alternatif önerilerini, görüşlerini aktardı. Bunlardan biri de ileri teknoloji ürünlerin üretimi, ihracatı ve dolayısıyla da tasarruf yapıp yatırıma dönüştürülmesi oldu. İkinci bir konu da ithal edilen malların ikame edilmesiyle ilgiliydi. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın bir hamle projesi bulunuyor. Hatta 52 milyar dolar değerinde 912 üründen oluşuyor. GTİP numaraları ile belirlenmiş. Bu 912 üründen kaçında dosya hazırlayıp sunarsanız bakanlığa, sizi hamle projesine katıyor. Tabii burada arsa tahsisi yok, hibe yok, düşük faizli kredi yok, sadece beşinci bölge yatırımlarından faydalanabiliyorsunuz. Ancak gelin görün ki, bir yılı aşan bekleme süresi var. İşletmelerde üçlü sacayağı olan iş, para ve insan kaynağı yönetimi çok önemli. Maalesef devlette bu insan kaynağı yönetimi çok daha verimli hale getirmek gerekmez mi?” İSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sadık Ayhan Saruhan: 52 EKİM 2022 MECLİS54 EKİM 2022 MECLİS “D ünyada ne oluyor sorusunun cevabını bulmak lazım. Amerika, liderliği Çin’e kaptırmamak için kendince çözümü buldu. Amerika, Çin’i disintegrate ettiğini söyledi. Amerika’nın finansal, mali söylemlerini konuşuyoruz ama siyasi söylemleri bir kenarda durduğu sürece esasında sorularımıza tam cevap bulamayabiliriz. Hepimizin merak ettiği en önemli soru da bence seçimden sonra ne olacağıydı. Seçime kadar ne olacağını artık görebiliyoruz. Seçimden sonra ne olacak onu merak ediyoruz.* “Herkes seçimden sonra ne olacağını merak ediyor” İSO Meclis Üyesi Ender Ferruh Arslan: “K ısa vadede ihracatçı sanayiciyi bekleyen çok önemli bir dönemece girdik. Devlet dövizi baskılıyor regülasyon ve hata noksan kalemini çalıştırarak bunu yapıyor. Bir taraftan da çok kısa vadede çok yüksek artışlar bekliyoruz. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bence bu dönemeç çok tehlikeli. Enflasyonla kurun dengesi çok ayrışmaya başladı ve bu durum ihracatçıyı çok ciddi bir şekilde vuruyor. Zaten pariteden dolayı negatiflik kazandık.” “K ısa vadede, seçime kadar olan hayatımız için bir öngörüye ihtiyacımız bulunuyor. Aşağı yukarı 4-5 aylık bir öngörü istiyoruz. Bu süre içinde hayatta kalmamız lazım ki ondan sonrasını görebilelim. Bu parametrelerle şu andaki hükümetin para politikası ve diğer ekonomik politikalarıyla nereye kadar gidebiliriz? Sistemin devam etmesi için dövizin düşük tutulması gerekiyor. Onu düşük tutacak kadar yakıtımız var mı? Olmadığı noktada yenisini bulabilir miyiz? Daha fazla faiz vererek her şıkta dünya piyasalarına borçlanabilir miyiz? Cevap evet ise bu durumda dövizi düşük tutarak gidebiliriz.” İSO Meclis Üyesi Kemal Karabel: İSO Meclis Üyesi Ali Eren: “Enflasyonla kurun dengesi ayrışmaya başladı bu durum ihracatçıyı vuruyor” “Her şıkta dünya piyasalarına borçlanabilir miyiz?” “Faiz politikaları ne olacak?” “S eçimden sonra kim kazınırsa kazansın faiz politikaları ne olacak? Bizi ne bekliyor? Faizler ne olacak? Üretim, ülkenin gayrisafi milli hasılası ile ilgili beklentiler nedir? Bizi net olarak ne beklediğini merak ediyorum. Ayrıca Şangay Beşlisi bize ne katacak?” İSO Meclis Üyesi Adnan Dalgakıran:“B iz sanayicinin sorunu bitmez. Hepimizin benzer sorunları var. Sektörel olmakla beraber ölçek farklılıklarımız bulunuyor. Bunları dolayısıyla farklı yaşıyoruz ve sürekli olarak ortama boşaltıyoruz. Bakın, şikayet ediyoruz demek istemiyorum. Bizler çünkü şikayet etmeyip çözümün ortağı olan insanlarız. Sanayi Odası’nda sanayiden daha çok ekonomiyi, para politikalarını, borsayı konuşuyoruz. Firmalarımızın değerlendirilmesini hepimiz istiyoruz ama bir iş modellerine, yeni bir yerlere gidemiyoruz. Burada birçok başlık var. Ne eksik var? Bunu ben bilemiyorum ama bilmemiz gerekiyor. Bir araya gelip bu işi çözmemiz gerekiyor. Peki, ben yeni dönemden ne bekliyorum? Çok sesli iletişime açık olmayı, farklı renklerimizle tek ses olabilmeyi, birlik ve beraberliğin zenginliğini ve hızla kaybedilen değerlerimizin içinde dostluğun, paylaşmanın önemini bekliyorum.” “Yeni dönemde çok sesli iletişime açık olmayı bekliyorum” İSO Meclis Üyesi Aynur Ayhan: “Z aman zaman okullara gidip ülke ekonomisiyle ilgili sunumlar yapıyorum. Enflasyonun nasıl olduğunu anlatırken şöyle ifade ediyorum: Çocuklar, bütün üretim araçlarını un olarak, parayı da su olarak değerlendirin. Bunları birbiriyle karıştırdığınızda, eğer para fazlaysa hamur kıvam tutmaz. Bu durum ekmek oluşumunu engeller. Bunun da adı enflasyon olur. Yani para fazla gelir. Peki bunun karşılığında para ortada yok, un fazlaysa, yine hamur kıvam tutmaz, bunun adı da deflasyondur diye anlatıyorum. Yanlış da anlatmış olabilirim, sonuçta ekonomist değilim. Ben bir teknik öğretmenim. Şimdi şunu da devam ediyorum: Biz üretmediğimiz dönemde, üretim karşılığı olmayan para bastık. Bu paranın piyasadan çekilmesi lazım, çekilip bir dengeye geçmesi gerekiyor. Şu an yapılan bu diyorum, böyle ifade ediyorum.” İSO Meclis Üyesi Ramazan Güven: “Karşılığı olmayan paranın piyasadan geri çekilmesi lazım” “Isınma krizinden dolayı turizmin patlaması bekleniyor” “Ü lkemizin dört bir tarafı ateş çemberiyle çevrili. Bu anlamda gerek göç yoluyla gerekse de kendi istekleriyle gelip de gayrimenkul alanlar veya yatırım yapanlar bulunuyor. Ben otomobil şirketini temsil ediyorum. Kendi şirketimizde otomobillerin yüzde 20’sini inanılmaz ama yabancılara satıyoruz. Adını bile bilmediğimiz Afrika ülkelerinden de gelen insanlara otomobil satıyoruz. Bu insanlar gerek küçük işletmeler olarak gerekse de gayrimenkul alımı yaparak ticaret yapıyorlar. Bu durum bizi olumlu yönde nasıl etkiler diye sormak istiyorum. Avrupa’daki ısınma krizinden dolayı turizmin patlaması bekleniyor. Muhtemelen gelen turistlere Avrupa da destek verecektir. Bu anlamda buradaki turizmin de artacağını düşünüyorum. Ayrıca önümüzdeki sene mart ayında faaliyete geçecek olan Karadeniz doğal gazıyla ilgili son durum nedir? Karadeniz doğal gazında yapılan keşfe göre, rezervlerimiz Katar’ınkine eşit düzeyde. Bu konudaki son durumu da merak ediyorum.” İSO Meclis Üyesi Ekrem Görçeker: 56 EKİM 2022 MECLİSNext >