< Previous78 KASIM 2022 yapan serbest tüketicilere uygulanan birim fiyat son bir yılda yüzde 582 oranında artarken, bu oran 800 bin metreküp üzerinde kullanım yapan tüketiciler için ise yüzde 642 oldu. FİYAT ŞOKLARI TÜRK SANAYİCİSİNE AĞIR MALİYET GETİRİYOR Bu kadar kısa sürede böylesi büyük bir fiyat şokunun Türk sanayicisi açısından ağır bir maliyet baskısı yarattığı açık. Doğal gaz fiyatlarının doğrudan maliyetinin yanı sıra elektrik üretim santrallerinin doğal gaz maliyetlerini fiyatlara yansıtması da sanayinin elektrik maliyetlerine ilave yük oluşturuyor. Önümüzdeki döneme de kısaca bakmak gerekirse, küresel ekonomik aktivitedeki yavaşlamanın fiyatları düşürücü yönde etki yaratma potansiyeli devam ediyor. Öte yandan Ukrayna-Rusya savaşı fiyatlar üzerinde halen çok önemli bir etmen olmayı sürdürüyor. Yurt içinde ise sonbahar- kış aylarında lira üzerindeki baskının artması en önemli risk faktörlerinden birisi olarak görünüyor. Ticaret Bakanı Mehmet Muş ise eylül ayı başında yapılan son doğal gaz ve elektrik zamları ile ilgili olarak “Bu artışlar, artık bütçenin imkanlarının daha fazla elvermediği için yansıtılmak durumunda kaldı” ifadelerini kullandı. Muş, ayrıca merkezi yönetim bütçesi tarafında azalan manevra alanına dikkat çekti. Bu gelişmeler önümüzdeki dönemde fiyatlarda Sanayi Sektörü12.695,415.289,325,520,4 Ağaç ürünleri işleme39,574,10,187,9 Alkol ve alkol ürünleri19,319,50,01,0 Ametal mineraller (cam, seramik, çimento, vs.)1.638,41.956,33,319,4 Demir- Çelik1.257,61.485,72,518,1 Demir dışı metal üretimi ve işleme (krom, bakır, vs.)344,8414,40,720,2 Gıda ve içecekler954,0988,91,73,7 Gübre637,31.021,11,760,2 İnşaat (inşaat ürünleri, yol yapım, vs.)392,3393,90,70,4 Kağıt, selüloz ve baskı300,4279,00,5-7,1 Kimya (petrokimya dahil)1.599,91.962,13,322,6 Madencilik ve taş ocakçılığı171,9199,20,315,9 Makine sanayi54,464,20,118,0 Tekstil, deri ve giyim sanayi724,7926,21,627,8 Tütün ve tütün ürünleri16,29,20,0-42,8 Ulaşım araçları sanayi (otomotiv, uçak sanayi, vs.)151,0171,50,313,5 OSB’ler3.665,04.434,37,421,0 Diğer Sanayi Sektörü Tüketicileri728,8889,91,522,1 Sektör202020212021 2020-2021 Pay (%)Değişim (%) 2020 ve 2021 Yıllarında Sanayi Sektörü Doğal Gaz Tüketimi (Milyon Sm 3 ) Kaynak: EPDK artışların sürme ihtimalinin varlığına işaret ediyor. TÜRKİYE’DE DOĞAL GAZ TÜKETİMİ ARTIYOR Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) en son yayınlanan Doğal Gaz Piyasası 2021 Yılı Sektör Raporu’na göre Türkiye’nin doğal gaz tüketimi 2021 yılında bir önceki yıla göre yüzde 24’lük artışla 59,8 milyar Sm3 (standart metreküp) olarak gerçekleşti. Bunun 58,7 milyar Sm3 ile neredeyse tamamı ithalat ile karşılandı. Son 10 yıla bakıldığında ise (2011-2021) toplam tüketimin yüzde 37 arttığı görülüyor. Veriler, toplam tüketimde 2021 yılı itibarıyla yüzde 25,5’lik bir sanayi sektörü payına işaret ediyor. Son 10 yılda da sanayinin toplam tüketimdeki payının genel olarak yüzde 25-30 bandı içinde seyrettiği izleniyor. EPDK’nın sınıflandırmasına göre sanayi sektöründe toplam tüketimdeki paylarına göre ağırlıklı tüketiciler yüzde 7,4 ile organize sanayi bölgeleri, yüzde 3,3 ile kimya sektörü (petrokimya dahil) ve ametal mineraller sektörü (cam, seramik, çimento, vs.), yüzde 2,5 ile demir-çelik sektörü şeklinde oldu. MERCEK Doğal Gaz Fiyat Artışı80 KASIM 2022 ARAŞTIRMA Fosil YakıtİKLİM HEDEFLERİ YAVAŞLIYOR FOSİL YAKITLARA VERİLEN DESTEK İKİ KATINA ÇIKTI OECD ve IEA’nın yaptığı bir araştırmaya göre, fosil yakıtlara verilen destek 2021’de neredeyse iki katına çıkarak uluslararası iklim hedeflerine yönelik ilerlemeyi yavaşlattı. Elde edilen veriler dünya çapında 51 ülkede fosil yakıtlara yönelik genel devlet desteğinin, enerji fiyatlarının küresel ekonominin canlanmasıyla birlikte 2020’de 362.4 milyar ABD dolarından 2021’de neredeyse iki katına çıkarak 697.2 milyar ABD dolarına yükseldiğini gösteriyor. İSO SANAYİ81 Fosil yakıtlara verilen destek artıyor 2020 2021 362.4 milyar $ 697.2 milyar $82 KASIM 2022 O ECD ve IEA’nın yaptığı bir araştırmaya göre, büyük ekonomilerin, kömür, petrol ve doğal gaz üretimi ve tüketimine yönelik desteği keskin bir şekilde artırdığı görülüyor. Tabii bunun yanı sıra yine birçok ülke verimsiz fosil yakıt sübvansiyonlarını aşamalı olarak kaldırmaya yönelik çalışmalarını sürdürerek, verilen taahhütlerle haneleri artan enerji fiyatlarından koruma çabalarını dengelemek için mücadele ediyor. OECD ve IEA verileri, dünya çapında 51 ülkede fosil yakıtlara yönelik genel devlet desteğinin, enerji fiyatlarının küresel ekonominin canlanmasıyla birlikte 2020’de 362.4 milyar ABD dolarından 2021’de neredeyse iki katına çıkarak 697.2 milyar ABD dolarına yükseldiğini gösteriyor. Ayrıca, artan yakıt fiyatları ve enerji kullanımı nedeniyle 2022 yılında tüketim sübvansiyonlarının daha da artması bekleniyor. RUSYA UKRAYNA SAVAŞI ENERJİ FİYATLARINI ARTIRDI Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırganlık savaşı, enerji fiyatlarında keskin artışlara neden oldu ve enerji güvenliğini baltaladı. OECD Genel Sekreteri Mathias Cormann, fosil yakıt sübvansiyonlarındaki önemli artışların, düşük gelirli hanelere ulaşmasının müsrif tüketimi teşvik ettiğini söyledi. Tüketicilerin değişen pazar konusunda farkındalığı olması gerektiğini belirten Cormann, enerji güvenliği ve satın alınabilirlik yolunda önlemlerin alınması gerektiğini savundu. Fosil yakıt sübvansiyonlarının daha sürdürülebilir bir gelecek için bir engel olduğunu bildiren Cormann, “Temiz enerji teknolojilerine ve altyapısına yapılan yatırımlardaki artış, günümüzün küresel enerji krizinin tek kalıcı çözümüdür. Tüm bunlar tüketicilerin yüksek yakıt maliyetlerine maruz kalmasını azaltmanın da en iyi yoludur” dedi. FOSİL YAKIT DESTEĞİ ARTIYOR OECD ve IEA, fosil yakıtlar için farklı devlet desteği biçimlerinin tahminlerini sağlayan tamamlayıcı veri tabanları üretiyor. Mevcut OECD-IEA birleşik tahminleri, OECD, G20 ve dünyanın toplam enerji arzının yaklaşık ARAŞTIRMA Fosil YakıtİSO SANAYİ 83 yüzde 85’ini temsil eden diğer 33 büyük enerji üreten ve tüketen ekonomiyi kapsayan 51 büyük ekonomiyi kapsıyor. G20 ekonomilerinde kömür, petrol, gaz ve diğer petrol ürünlerinin üretimi ve kullanımıyla bağlantılı bütçe transferleri ve vergi indirimlerine ilişkin OECD analizi, 2020’de 147 milyar ABD doları olan toplam fosil yakıt desteğinin 2021’de 190 milyar ABD dolarına yükseldiğini gösterdi. OECD izleme çabalarında daha önce görülmeyen seviyeler, 2021’de 64 milyar ABD dolarına ulaştı. Bir önceki yıla göre neredeyse yüzde 50 ve 2019 seviyelerinin yüzde 17 üzerinde oldu. Bu sübvansiyonlar, 2021’in sonlarında küresel enerji fiyatlarının artmasıyla yerel fiyat kontrollerinden kaynaklanan üretici kayıplarını kısmen dengeledi. Tüketici desteği tahmini, 2020’de 93 milyar ABD dolarından 115 milyar ABD dolarına ulaştı. IEA, uluslararası piyasalardaki fiyatları ve doğrudan fiyat düzenlemesi, fiyatlandırma formülleri, sınır kontrolleri veya vergileri ve yurt içi satın alma veya tedarik zorunlulukları gibi önlemler kullanılarak yapay olarak düşük tutulan yerli tüketiciler tarafından ödenen fiyatları karşılaştırarak fosil yakıt sübvansiyonları tahminleri üretiyor. 42 ekonomiyi kapsayan IEA, enerji fiyatlarındaki artışın etkisiyle tüketici desteğinin 2021’de 531 milyar ABD dolarına yükseldiğini ve 2020 seviyesinin üç katından fazla olduğunu tespit etti. OECD: “FOSİL YAKIT DESTEĞİ AŞAMALI OLARAK KALDIRILMALI” OECD ve IEA sürekli olarak verimsiz fosil yakıt desteğinin aşamalı olarak kaldırılması ve kamu finansmanının enerji güvenliği ve enerji verimliliğindeki iyileştirmelerin yanı sıra düşük karbonlu alternatiflerin geliştirilmesine yönelik yeniden yönlendirilmesi çağrısında bulundu. Düşük gelirli haneleri desteklemeye yönelik sübvansiyonlar genellikle daha fazla yakıt ve enerji kullanan daha zengin haneleri destekleme eğiliminde gerçekleşiyor. Bu nedenle daha hedefli destek biçimleriyle değiştirilmesi gerekliliğine dikkat çekiliyor. EURO BÖLGESİ VE TÜRKİYE SATIN ALMA YÖNETİCİLERİ ENDEKSİ DÜNYA GÜNDEMİ Finans S &P Global’in 5 Ekim’de yayınladığı PMI verilerine göre, talep daha da düşerken ve fiyat baskıları yoğunlaşırken Euro Bölgesi’nin imalat sektöründeki daralma artmış durumda. Euro Bölgesi İmalat PMI, 49.6’nın altına düşerek eylül ayında 48.4 olarak revize edildi ve bu düşüş Euro Bölgesi üreticileri için çalışma koşullarının daha da kötüleştiğine işaret etti. Euro Bölgesi mallarına olan talep, yüksek enflasyon ve ekonomik belirsizliğin müşteri iştahını baskılamasının etkisiyle eylül ayında keskin bir şekilde düştü. Ardından iş güveni Mayıs 2020’den bu yana en düşük seviyesine geriledi ve firmaların daha zorlu koşulların oluşacağı yönündeki beklentisiyle satın alma faaliyetlerinin daha da azaltmasına yol açtı. Malzeme kıtlığından kaynaklanan baskıların hafif de olsa azaldığı bildirilse de birçok şirket artan enerji maliyetlerine dikkat çekti. Ukrayna’daki savaşın Rus gazı arzını azaltması nedeniyle enerji maliyetleri arttı. Fiyatlarda enerji maliyetlerine bağlı olarak artarken, Koronavirüs kısıtlamaları sona erdiğinden beri enerji talebi fırladı. Tavan fiyatı, tedarikçilerin kullandıkları her bir enerji birimi (kWh) için yerel hanelere fatura etmelerine izin verilen en yüksek miktarı belirler. Bu fiyat artışları, enerji fiyat tavanına yapılan bir artış yoluyla müşterilere yansıtıldı. PMI’DAKİ İLERİYE DÖNÜK GÖSTERGELERDE KASVETLİ BİR TABLO ÇİZİLDİ İlk pandemi kısıtlamaları hariç tutulduğunda, Euro Bölgesi üreticileri, 2009’un başlarındaki küresel mali krizin zirvesinden bu yana bu ölçekte talep ve üretimde bir çöküş görmedi. Geçen ay yapılan bir Reuters anketine göre, blokta bir yıl içinde yüzde 60’lık bir durgunluk ihtimali ve PMI’daki ileriye dönük göstergelerde kasvetli bir tablo çizildi. Talep, koronavirüs pandemisinin dünyayı kasıp kavurduğu, işlerin azaldığı ve fabrikaların artan maliyetleri karşılamak için fiyatları yükseltmesiyle satılmayan bitmiş ürün stoklarının arttığı zamanlardan bu yana en hızlı oranda düştü. Bu, iyimserliğin düştüğü ve satın alma yöneticilerinin önümüzdeki yıla ilişkin görünümünü değerlendiren gelecekteki çıktı endeksinin hızlı bir düşüşe geçtiği anlamına geliyordu. Yükselen maliyetler ve düşen talep kombinasyonu, firmaların önümüzdeki yıl için beklentilerini eylül ayında yeniden keskin bir şekilde aşağıya çekmekte ve bu 84KASIM 2022İSO SANAYİ 85 da firmalar zorlu bir kışa hazırlanırken girdi alımının azalmasına ve istihdam büyümesinin düşmesine yol açıyor. Ağustos ayındaki 47,4 gerçekleşen PMI verisi eylül ayında 46.9 olarak gerçekleşti. PMI, yüksek enerji fiyatları ve düşük sipariş defterleri nedeniyle firmaların faaliyet programlarında yapılan ayarlamalar nedeniyle hem üretimde hem de yeni siparişlerde görülen ilave düşüşlerle birlikte fabrika faaliyetlerinde büyük bir daralmayı işaret etti. Euro Bölgesi’nde üçüncü çeyrekte başlayan ve üç çeyrek sürecek bir resesyona girmesi bekleniyor. Ancak kötüleşen görünüme rağmen, enflasyon riskleri, firmalar tarafından rapor edilen artan maliyetler ve bunların yanı sıra onların maliyetleri ile kanıtlandığı gibi akut olmaya devam ediyor. ENERJİ KAYNAKLI MALİYET ARTIŞLARI YÜKSELİYOR Fiyat baskılarındaki yenilenen yükseliş, yüksek enerji fiyatları ve kur dalgalanmaları tarafından yönlendiriliyor ve bu nedenle esas olarak Avrupa ve Japonya’ya odaklanılmış durumda. Dünya çapındaki üreticilerin maliyetlerinin artmasının nedenlerine daha derinlemesine bakıldığında, aynı zamanda, ücret baskıları gibi tedarik zinciri fiyat baskılarının da yumuşadığını gösteriyor. Ancak enerji kaynaklı maliyet artışları anketin zirvesine yükseldi. Ham madde fiyatlarındaki artış nedeniyle maliyetlerin arttığını bildiren firma sayısı, uzun dönem ortalamasının sadece 1,4 katına düştü. Bu, bir yıl önceki uzun dönem ortalaması olan 3,2 katından bu seviyeye geriledi. Girdi talebinin düşmesiyle birlikte, nakliye maliyetleri de keskin bir şekilde düştü. Girdi fiyatlarını nakliye maliyetlerinin artırdığını belirten üreticilerin sayısı, eylül ayında uzun vadeli ortalamanın 5,5 katı ile yüksek kalmaya devam ediyor, ancak bu, bir yıl önceki uzun vadeli ortalamanın 17,2 katına ulaşan bir zirve ile olumlu bir şekilde karşılaştırılıyor. Personel maliyetleri de aynı şekilde, girdi fiyatlarının küresel olarak ortalama yükselmesinde yüksek bir faktör olmaya devam ediyor. Buna karşılık, ortalama girdi maliyetlerinin enerji fiyatlarından kaynaklandığını bildiren şirket sayısı eylül ayında 4,7 kat artarak uzun vadeli ortalamanın verilerin ilk elde edildiği 2005 yılından bu yana görülen en yüksek rakam olarak gerçekleşti. Türkiye’nin imalat satın alma yöneticileri endeksi (PMI) ise ağustos ayında 47,4’ten eylül ayında 46,9’a düşerek, yedi ay üst üste 50,0 puanının altında gerçekleşmiş oldu. Yeni işlerde devam eden yavaşlama istihdam üzerinde etkili olmuş olup, firmalar pandeminin ilk dalgasından bu yana ilk kez iş gücünü azalttı. Üreticilerin giderek daha büyük nihai ürün stokları bulundurmasıyla, önümüzdeki aylarda üretim beklentileri kasvetli görünüyor. Anket verileri üretim, yeni siparişler ve satın alma faaliyetinin eylül ayında ılımlı olduğunu gösterdi. İş yüklerinin hafifletilmesi, firmaların istihdamı küçültmesi ve Haziran 2020’de başlayan iş yaratma dönemini sona erdirmesi anlamına geliyordu. Bu arada, girdi maliyeti ve çıktı fiyatı enflasyonu hızlandı. MAKRO GÖSTERGELER 86 KASIM 2022 A ğustos 2022’de cari işlemler açığı 3,1 milyar dolar ile piyasa beklentilerine yakın gerçekleşti. Bu rakam, pandeminin damga vurduğu 2020 haricinde son 11 yılın en yüksek ağustos ayı cari açığıdır. Böylece 12 aylık toplam cari açık temmuzdaki 36,7 milyar dolarlık seviyesinden 40,9 milyar dolara yükselerek, yaklaşık dört yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Ağustosta mal ticaret dengesi 9,7 milyar dolarlık oldukça yüksek bir açık verirken bunun 7,1 milyar doları yüksek küresel fiyatlara bağlı enerji açığından oluştu. Altın net ithalatı da son aylardaki yükselişini sürdürmüş ve 2,2 milyar dolar olarak gerçekleşti. Nitekim altın ve enerji hariç (çekirdek) cari denge, temelde 5,1 milyar dolarlık net turizm geliri ve 2,2 milyar dolarlık diğer hizmet gelirleri sayesinde 6,3 milyar dolar fazla verdi. 12 aylık kümülatif rakamlarla temmuzda 70,4 milyar dolar olan enerji açığı ağustosta 73 milyar dolara yükselirken aynı dönemde çekirdek cari fazla artmaya devam ederek 39,9 milyar dolardan 41,2 milyar dolara çıktı. FİNANSMANDA MEVDUAT AKIMLARI BELİRLEYİCİ OLDU Finans hesabı, diğer bir deyişle kayıtlı sermaye akımları temmuzda 3 milyar dolarlık girişin ardından ağustosta 9,9 milyar dolara çıkarak Ocak 2018’den bu yana en yüksek aylık seviyede gerçekleşti. Buna “net hata noksan” (kaynağı belirsiz akımlar) kaleminden 4 milyar dolarlık güçlü girişin eklenmesiyle rezerv varlıklarda 10,8 milyar dolarlık yüksek bir artış yaşandı. Ağustosta cari açık 3,1 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti, böylece temmuzda 36,7 milyar dolar olan 12 aylık toplam açık 40,9 milyar dolara yükseldi. İSO SANAYİ 87 Portföy yatırımlarında, 10 aylık çıkış trendinin ardından ağustosta hemen hemen tamamı hisse senetleri kaynaklı 0,8 milyar dolarlık giriş gerçekleşti. Doğrudan yatırımlar ise büyük ölçüde yabancıların gayrimenkul alımlarından oluşan 0,6 milyar dolarlık net giriş kaydederek, geçen yılın aynı ayındaki 1,1 milyar dolara kıyasla geriledi. Ağustos ayında cari açık finansmanında en belirleyici unsur ise 8,5 milyar dolarlık “diğer yatırımlar” kalemi oldu. Bu kapsamda Türkiye’de yerleşiklerin yurt dışı mevduat varlıkları 2,1 milyar dolar azalırken yurt dışı yerleşiklerin Türkiye’deki banka mevduatlarında 2,1 milyar dolar, TCMB mevduatlarında 1,9 milyar dolar artış dikkat çekiyor. Krediler tarafında, bankalar 0,4 milyar dolar borç ödeyici konumda yer alırken diğer sektörlerin 2,4 milyar dolar net borçlanma gerçekleşti. İLK SEKİZ AYDA “NET HATA NOKSAN” GİRİŞİ 28 MİLYAR DOLAR Ocak-Ağustos dönemi baz alındığında ise 2021’de 12,8 milyar dolar olan cari açık bu yıl 39,7 milyar dolar ile 2011’den beri en yüksek sekiz aylık seviyeye ulaştı. Finansman tarafında ise 2021’in ilk sekiz ayında 26,9 milyar dolar olan net sermaye girişi ise temmuz ve ağustos ayındaki güçlü gerçekleşmelere rağmen 2022’nin ilk sekiz ayında 14,3 milyar dolara geriledi. Diğer taraftan aynı dönemde 28,3 milyar dolar ile rekor seviyede gerçekleşen net hata noksan kalemi cari açığın büyük bir bölümünü finanse etmiş ve bu durum rezervlerde 1,4 milyar dolarlık ılımlı bir artış sağladı. Özetle, yıl genelinde yüksek enerji fiyatlarına ve son aylarda hızlanan altın ithalat talebine bağlı olarak cari açıkta genişlemenin devam ettiği, bu anlamda dış kırılganlığın arttığı görülüyor. Küresel ekonomideki yavaşlamaya paralel olarak mal ihracatındaki ivme kaybı ve Euro-dolar kurundaki düşüş de çekirdek dengedeki iyileşmeye yönelik risk oluşturuyor. Ticaret Bakanlığı verilerinin Eylül’de de 10,4 milyar dolar ile çok yüksek gerçekleşmesi (12 aylık toplam açık: 97,6 milyar dolar) cari açığın yükselmeyi sürdüreceğine işaret ediyor. CARİ AÇIKTA YÜKSEK SEYRİN SÜRMESİ BEKLENİYOR Küresel emtia fiyatlarında son aylarda gözlenen düşüş eğilimi önümüzdeki aylarda Türkiye’nin ithalat maliyetleri açısından olumlu olmakla birlikte bu düşüşün temelde dünya ekonomisindeki resesyon beklentilerinden kaynaklanması nedeniyle cari dengeye etkisi sınırlı olacak gibi görünüyor. Ayrıca eylül ayından itibaren turizm gelirlerinin azalması ve Ukrayna odaklı jeopolitik gerilimin yüksek seyri nedeniyle enerji fiyatlarına ilişkin belirsizlikler sürmekte ve cari denge üzerindeki riskler aşağı yönde yoğunlaşmaya devam ediyor. Bu bağlamda Orta Vadeli Program’daki 2022 yılı cari açık tahmini olan 47,3 milyar dolarlık seviyenin aşılması bekleniyor. Kaynak: TCMB. -90 -70 -50 -30 -10 10 30 50 70 Enerji Parasal Olmayan Altın Cari Denge Cari Denge (Enerji ve Altın Hariç)Next >