< Previous68 MAYIS 2023 1- MALİYETLERİ DÜŞÜRECEK Tekstil sektöründe maliyetlerden söz edilince akla gelen öncelikli kalemler bellidir. Daha çok imalatı doğrudan etkileyen ve satış sonrası hizmete kadar süren giderlerin her biridir. Ancak şirketlerde dolaylı giderler arasında görülse de küresel ekonomide yaşanan enflasyon dalgası artık “kira giderlerini” de büyük payda olarak maliyete dâhil ediyor. Kiralardaki fahiş artışlar, etiketlere fazlasıyla yansıyan rol oynuyor. Metaverse, böylesi bir durumda imdada yetişen cam simidi gibi bir potansiyel taşıyor. Örneğin bir tekstil markasının ülke genelinde 500 satış mağazası olduğunu varsayalım ve Metaverse’e yapacağı tek seferlik olası bir yatırım sonrasında elde edeceği Voksel Alanı kullanarak 10 adet sanal mağaza oluşturduğunu düşünelim. Tek seferlik yapmış olduğu TEKNOLOJİ Metaverse yatırım tutarı, markayı uzun yıllar 100 adet mağaza kira giderinden kurtarmış olacak. Bu da maliyetlere olumlu yansıyacak. Buna zincirleme oluşacak işçilik giderlerindeki gerileme de eklenince maliyetlerde dramatik irtifa kaybı yaşanmış olacak. İşin içine enerji kullanımında meydana gelecek düşüşü de unutmayalım… 2- NUMUNE TASARRUFU Tekstil mağazalarında yığınla tekstil ürünü görmemiz gerekmeyecek. Sadece üretilen ürün modelinin kendisini göreceğiz ve bunun da kullanılacak teknolojik parametreler sayesinde tüketicilerin avatarlarına uygunluğu sağlanarak kullanım deneyimi yaşanacak. Bu dönüşüm sayesinde tekstil şirketleri yıllardır sorun ettikleri “numune tasarrufu” arayışına da çözüm çeşitleri üretebilecekler… Örneğin; D modelinde üretilen tek bir ceket, avatarların bedenine senkron olabilecekken, tüketicinin tercih etmek istediği renk seçeneklerine de imkan sağlayacak. Çünkü ceket; tüketicinin istediği renk seçeneğine dönüşüp bu şekilde kullanım deneyimine girecek ve renk numunesi gerekliliğini ortadan aldıracak. 3- YEŞİL ÜRETİM Avrupa Birliği; yeşil teknolojileri önemseyen “Yeşil Mutabakat” uygulamasını başlatmışken ve Türkiye’nin de tekstil ihracatı neredeyse yüzde 60 oranında bir paya sahipken, Metaverse’ün bu konuda da potansiyel taşıdığını hiç düşündünüz mü? Düşünelim! Metaverse sayesinde fiziki numuneler azami ölçüde ortaya çıkarılırken, karbon salınımı da böylelikle ciddi oranda azalacak. Verse teknolojileri yardımıyla bu konuda %80 oranında tasarruf sağlanacağı kuvvetli öngörüler arasında… Örneğin: yılda 5 bin adet numune üretimiyle çalışan bir tekstil markasının %80 oranında tasarruf ettiğini düşünürsek, karbon salınım tasarrufunu daha net hayal edebiliriz. Bu durum yıllık 1000 adet numuneye denk gelir. Önemli bir tasarruf rakamı. Bu da yıllık 15 bin kilo daha az karbon salınımı ve 6 milyon litre daha az su kullanımına denk bir tasarrufu da beraberinde getirecek demektir. Buna enerji maliyet tasarrufu da eklenirse önemli maliyetlerde önemli oranda tasarruflar oluşturulabilir. Elbette daha az kumaş kullanımı da ortaya cabası… Rakamlar değişir ve dönüşür. Temelde önemli olan tasarrufun boyutudur. Peki, şirketler bu fırsatları doğru ve güvenilir şekilde elde etmek isterken, nasıl yol izlemeli? Öncelikle Metaverse güzellemesi yapmaktan öteye gitmeyenlerden uzak durmalı. Popüler kültürün kapsama alanını aşamayan teknoloji klişeleriyle bezenmiş fiyakalı sözler yığınına kanmamalı. Uzman isimler aranmalı, bulunmalı. Şirket içi eğitimler çok önemli. Eğitimli gruplar oluşturulmalı. Dünyada sektörel bazda ortaya konan deneyimler ve gelişmeler eğitimli gözler tarafından takip edilmeli. Kayıtlı hale getirilmeli, aralıklarla yönetim ekipleriyle (konuya ilgi önemli) değerlendirme yapılmalı. Uzman ekiplerden danışmanlık almak gerekir de kimin uzman, kimin değil olduğunu kavramak, sürecin en kritik noktasıdır. İyi de Metaverse teknolojilerini üretenlerin bile bu Sanal Evren’e nasıl yön vereceklerini net tayin etmeyip, zamana yaydığı bu süreçte, ortalıkta dolaşan uzman (!) ordusuyla nasıl baş edeceğiz? Uzman ekiplerin nasıl olması gerektiğine dair kriterlerimiz ne olmalı? Aranacak yetkinlikler nelerdir? Bu durum da dikkatle ve özenle takip edilecek iş gündemleri arasına not edilmeli.70 MAYIS 2023 TÜRKİYE’DE HER 3 YETİŞKİNDEN 1’İ HİPERTANSİYON HASTASI HİPERTANSİYONLA NASIL BAŞ EDİLİR? Türkiye’de her 3 erişkinden 1’i hipertansiyon hastası ve yaklaşık yüzde 45’i bunun farkında değil. Sözkonusu tespit, başka bir anlatımla ülkemizde 20 milyon insanın hastalıktan mustarip olduğu anlamına geliyor. Dünyada ise 2025 yılına kadar 1,5 milyar insanın hipertansiyon hastası olacağı tahmin ediliyor. Tansiyonun sürekli 140/90 mmHg ve üzerinde bir seviyede seyretmesi hali olan yüksek tansiyon, her yıl dünyada 8,5 milyon kişinin hayatını kaybetmesine yol açıyor. Oysa sadece tuz tüketimini azaltmakla bile bu ölümlerin önüne önemli oranda geçilebiliyor. SAĞLIK HipertansiyonİSO SANAYİ 71 Y üksek kan basıncından kaynaklanan, her biri önlenebilir hastalıklar olan inme (felç), kalp ve böbrek hastalıklarına dikkat çekmek ve halkı korunma, tanı ve tedavi konusunda bilgilendirmek amacıyla her yıl 17 Mayıs’ta Dünya Hipertansiyon Günü olarak organize ediliyor. Hipertansiyon, basit olarak “yüksek kan basıncı” demektir. Kan basıncı; kanı kalpten dokulara taşıyan damarlarda oluşan basınçtır. Yaş, cinsiyet, ırk ve fiziksel durum (istirahat, efor gibi) kan basıncını etkiler. Veriler ne yazık ki her geçen yıl hipertansiyon hasta sayısı ve buna bağlı rahatsızlıkların hatta ölüm oranlarının arttığını gösteriyor. Tansiyonun sürekli 140/90 mmHg ve üzerinde bir seviyede seyretmesi hali olan yüksek tansiyon hasta sayısı ülkemizde 20 milyona yaklaştı. Uzmanlar, sadece tuzu azaltmanın bile bu ölümleri önleyebileceği konusunda uyarıda bulunuyor. 70 YAŞ ÜSTÜNDE 3 KİŞİDEN 2’Sİ HİPERTANSİF Yapılan araştırmalar gösteriyor ki Türkiye’de erişkin her 3 kişiden 1’i yüksek tansiyon hastası ve yaşla birlikte bu oran daha da artarken orta yaş grubu dediğimiz 35-65 yaş grubunda oran 40’lara kadar çıkıyor. 70’li yaşların üzerinde ise hipertansiyon görülme sıklığı 3 kişiden 2’sine yükseliyor. Üstelik 100 hipertansif hastanın 45’i bunun farkında dâhi değil. Kadınların yüzde 33’ü, 72 MAYIS 2023 erkeklerin ise yüzde 59’u hasta olduğunu bilmiyor. Bunun ana nedeni belirtilerinin silik olması. Hipertansiyon baş ağrısı, kulak çınlaması gibi genel belirtiler veriyor ancak kronik yükseklikte bu belirtiler de olmayabiliyor. Kronik kan basıncı yüksekliği; kalp damar hastalığı, böbrek yetersizliği, kalp yetersizliği, beyin kanamaları ve felç için ana risk faktörü olarak öne çıkıyor. Oysa hipertansiyon hastalarının saptanıp tedavilerinin yapılarak toplumda hipertansiyona bağlı gelişebilecek birçok hastalığın önlenmesi mümkün. Yapılacak tek şey tansiyonun ölçülmesi… Yapılan tahminlere göre 2025 yılında dünyada 1,5 milyar insanın yüksek tansiyon hastası olacak. Her gün 25 binden fazla insan hipertansiyon nedeniyle hayatını kaybediyor. Bu 4 saniyede 1 ölüm anlamına geliyor. İNGİLTERE’DE YÜZDE 40 AZALDI Veriler her ne kadar iç karartıcı olsa da alınacak küçük önlemler ile bunların önüne geçmek mümkün. Dünyanın en büyük ekonomileri arasında yer alan İngiltere bunu başaran ülkelerden sadece biri. Ülkede 2003-2011 yıllarında arasında kamu, vatandaş ve endüstrinin gönüllü çabasıyla toplumda tuz tüketiminin yüzde 15 azaltılması sağlandı ve bu oran bile kalp damar hastalıklarına bağlı ölümlerde yüzde 40 düşüş sağladı. 10 KİLO DÜŞÜŞ İLAÇ KADAR ETKİLİ Tuz tüketimini azaltmak her ne kadar ölüm oranlarını düşürmede etkili olsa da yeterli değil. Hipertansiyon tedavisi denildiğinde akla sadece ilaç tedavisi de gelmemeli. Yaşam biçiminin düzeltilmesi; tuzsuz diyet, sigara ve alkolün bırakılması, düzenli spor yapılması, fazla kilolu kişilerin kilo vermesi, her hipertansiyon hastasının mutlaka uyması gereken önlemler arasında yer alıyor. Sadece tuzsuz yemek ile veya kilolu adlandırılan bir hastanın 10 kilo vermesiyle bile, bir antihipertansif ilacın etkisi kadar kan basıncında düşüş sağlanabilir. Dolayısıyla bu önlemler yabana atılmamalı… HASTA OLMASANIZ DA TANSİYONUNUZU ÖLÇTÜRÜN Eğer kan basıncı değeri 12/8’in altında ise en az 5 yılda bir, 12-13/8-8,5 arasında ise en az 3 yılda bir, “yüksek normal” olarak nitelendirilen 13- 14/8,5-9 arasında ise en az yılda bir kan basıncı değerinin ölçülmesi önerilmektedir. KAHVE İÇTİKTEN SONRA TANSİYON ÖLÇMEYİN Hipertansiyon tanısı iki ayrı zamanda ve 2 dakika ara ile yapılan kan basıncı ölçümlerinin ortalamasına dayanmalı. Hipertansiyon tanısı için kan basıncı ölçümü tekniğinin uygun olması en temel koşuldur. Hasta, sandalyede ayakları yerde olacak şekilde oturmalı ve kol, kalp düzeyinde olmalı. “Yalancı yüksek tansiyon” 0 5 10 15 20 25 9,9 8,9 17,3 13,2 8,7 17,6 13,2 11,2 20,9 16,1 20,5 11,1 15,8 20,8 11,9 16,4 19,5 14,8 200820102012201420162019 HİPERTANSİYON HASTALIĞININ CİNSİYETE GÖRE DAĞILIMI [2008-2019] ERKEK KADIN TOPLAM SAĞLIK HipertansiyonİSO SANAYİ 73 ile karışmaması için en son tüketilen kahveden yarım saat sonra yapılması daha doğru sonuç alınmasını sağlar. Yüksek bir değer kaydedilmesi durumunda ise yüksek kan basıncının sürekli olup olmadığının saptanması çok önemli. Kan basıncının tek bir kez yüksek olarak ölçülmesi, kronik hipertansiyon tanısı için yeterli değildir. BU 4 SORUNUN YANITI ÖNEMLİ Hipertansiyon genellikle uzun yıllar sessiz kaldığı için, klinik tanısı, tansiyon aleti kullanılarak yapılan doğru kan basıncı ölçümüne dayanır. Ancak bu ölçümde hipertansiyon tanısı konması için şu dört sorunun yanıtlanması gerekir: 1. Kan basıncı yüksekliği kronik mi? 2. Organ hasarı var mı, hangi derecede? 3. Tedavi seçimini etkileyen diğer kardiyovasküler risk faktörleri var mı? 4. Hipertansiyonun tanımlanabilen ikincil nedenleri var mı? ERKEN TANI NEDEN HAYAT KURTARIR? Hipertansiyonun erken tanısı şu nedenlerden dolayı önem taşır: • Kan basıncı, düzeyleri kardiyovasküler hastalık ve felç riski ile ilişkilidir. • Organ hasarı düşünülenden daha erken evrede oluşabilir. • Yüksek kan basıncı; yüksek kolesterol, aşırı kilo ya da obezite ve diyabet gibi diğer risk faktörleri olmaksızın da görülebilir. SİNSİ SEYİRLİ HASTALIK Hipertansiyonun dünya genelinde erişkinlerde ölüme yol açan risk faktörleri arasında ilk sırada yer alıyor. Sinsi seyirli bir hastalık olması daha da riskli hale getiriyor. Bu riske karşılık hipertansif hastaların 1/3’ten azında, kan basıncı düzenli ve doğru şekilde kontrol ediliyor. Hipertansiyon yıllarca belirgin bulgu vermeden, tanı konmadan sürebilir ve maalesef bulgular genellikle organ hasarının başlamasına denk geliyor. Baş ağrısı, baş dönmesi, kulak çınlaması gibi genel belirtiler olsa da bazen hiç belirti de vermeyebiliyor. Kronik hipertansiyon kalp damar hastalığı, böbrek yetersizliği, kalp yetersizliği, beyin kanamaları ve felç için ana risk faktörünü oluşturuyor. TÜRKİYE •3kişiden1’iyüksektansiyonhastası •Tümerişkinleryüzde31,2 •Kadınlaryüzde36 • Erkekler yüzde 30 •70’liyaşlardaher3kişiden2’si •Yaklaşıkkabaca2kişiden1’i hipertansiyonhastası •(Erkekleryüzde59,Kadınlaryüzde33) DÜNYA •1,5milyar:2025yılında1,5milyar yüksektansiyonhastasıolacak •25bin:Hergünyüksektansiyonnedeniyle hayatınıkaybedenlerinsayısı •4saniyede1kişiyüksektansiyondan hayatınıkaybediyor. Rakamlarla yüksek tansiyonİMALAT PMI’LARI & ÜLKELERİN BÜYÜME STRATEJİLERİ FİNANS GÜNDEMİ 74 MAYIS 2023 E konomide ülkeleri ve dünyanın gidişatı hakkında bilgilendiren birçok değer vardır. PMI (Purchasing Managers Index) Türkçe ismiyle Satın Alma Yöneticileri Endeksi bunlardan biridir. PMI değeri genellikle hizmet, inşaat ve imalat sektörleri olarak ülkelerde yıl içinde her ay düzenli olarak hesaplanan, ülkelerin ekonomik gidişatı hakkında bilgi veren bir endekstir. PMI (Purchasing Managers’ Index) endeksi, satın alma yöneticilerinin anketlerine dayalı olarak hesaplanan bir göstergedir. Ayrıca ekonominin büyümesi veya daralması hakkında fikir verir. Endeksin 50’nin üzerinde olması sektörün büyüdüğünü, 50’nin altında olması ise daraldığını gösterir. Anketlerde yer alan sorular genellikle; yeni siparişler, üretim, istihdam, tedarikçilerin teslimat süreleri, girdi stokları’dır. Bu sorulara verilen cevaplar, sektördeki ağırlıklarına göre hesaplanıp o sektörün PMI endeksi bulunur. Bu endeksin sektörel ve ülkelerin ekonomisi için birçok önemi vardır. Bunlardan ilki PMI endeksi şirketlerin ve ülkelerin gelecek stratejilerini belirlemesine yardımcı olur. Örnek verecek olursak İmalat PMI Endeksi’nin sonucuna göre şirketler gelecekteki stok yönetim stratejisini belirleyebilir. Veya bu endeksin sonucuna göre şirketler fiyatlarında değişiklik yapabilir. Diğer önemi ise her ay düzenli olarak yayınlanmasından dolayı PMI, analistlerin ve ekonomistlerin gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH), endüstriyel üretim, istihdam ve enflasyon gibi resmi veri dizilerindeki değişen ekonomik eğilimleri doğru bir şekilde tahmin etmesine yardımcı olan, iş koşullarının doğru ve güncel bir göstergesidir. Anladığınız gibi birçok PMI endeksi bulunmaktadır ve bu yazıda İmalat PMI Endeksi’nin etkilerini ele alacağız. İmalat PMI Endeksi’nin diğer endekslere göre daha fazla önemli olmasının ana sebebi, ülkelerin ekonomik performansını diğer endekslere oranla daha iyi yansıtmasıdır. Yapılan araştırmalarda, imalat PMI endeksi ile ülkelerin gayri safi yurt içi hasılalarının doğrusal hareket ettiği gözlemlenmiştir . Ayrıca, IHS Markit’in 2019 PMI Endeksin Yorumlanması adlı raporunda, İmalat PMI Endeksi’nin yükselmesi sonucunda ülkelere zaman içerisinde makro düzeyde nasıl etki edeceğini belirtilmiştir. Raporda, İmalat PMI endeksinin yükselmesinin ekonomik büyümeyi gösterdiği ve bu yüzden insanların alımlarının ve şirketlerin büyüme evresine girmesinden dolayı eleman alımlarında da artışlar olacağı değinilmektedir. Bu artışlardan dolayı hem ham madde hem de kalifiyeli eleman bulmanın zaman içerisinde daha zor olacağı, bu yüzden hem ham maddede hem de maaşlarda artışlara neden olabileceği belirtilmiştir. Bunun sonucu olarak da şirketlerin giderlerinin artması ve bunun ürünlerindeki fiyat artışlarına yansıması beklenmektedir. Böylelikle enflasyonun artmasına etki edeceği belirtilmektedir. Enflasyonun artmasının ülkedeki faizleri yükselteceği, yükselen faizler nedeniyle İSO SANAYİ 75 ekonomik durgunluğa gidileceği ve sonrasında faizlerinin piyasayı hareketlendirmek için tekrar düşürüleceği gösterilmektedir. Faizlerin düşmesiyle tekrar ekonomik büyüme evresine yani başa dönüleceği öngörülmektedir. Bu döngüye ekonomide “Boom-bust döngüsü” Türkçe ismiyle “İş Döngüsü” adı verilmiştir. Aşağıdaki resimden inceleyebilirsiniz. Bilindiği gibi artık ülkeler geçmişe göre birbirleriyle daha fazla etkileşim halindeler. Son yıllarda ABD ve Çin, küresel ekonomi üzerinde önemli etkileri olan bir ticaret savaşına girdiler. ABD, Çin mallarına tarifeler koydu ve Çin, ABD mallarına tarifeleriyle misilleme yaptı. Bu, diğer ekonomiler üzerinde dalga etkisi yaratan küresel ticarette bir düşüşe yol açtı. Bu kapsamda ABD ve Çin’in İmalat PMI endeksleri diğer ülkelerin ekonomik görünümlerinin belirlenmesinde önemli rol oynuyor. Daha önce de gördüğümüz gibi, bu endekslerdeki düşüş genellikle küresel ekonomi için ciddi sonuçları olabilecek bir durgunluğa işaret eder. Burada ABD imalat PMI endeksinin ülkemizdeki etkilerini ele almaya çalışacağız. S&P Global’a göre ABD’nin 2023 yılında Ocak Şubat Mart PMI endeksleri sırasıyla 47.4, 47.7 ve 46.3. Sayılardan da anlaşılacağı gibi ABD son geçtiğimiz üç ay 50’nin altında. Bu durum genellikle ülkenin resesyonda olduğunu gösterir ve ekonomik olarak gerilediğini gösterir. Öte yandan Türkiye’nin son üç ayki verilerine baktığımızda, sırasıyla; 50.1, 50.1, 50.9. ABD’deki resesyon dolayısıyla enflasyonun artığını göstermiştir. Bunun sonucu olarak geçtiğimiz günlerde FED faizleri artırmıştı. Şunu unutmamak gerekir, FED’in faizleri artırması sadece ABD özelinde değil tüm Dünya genelinde etkileri göz önüne alınmalıdır. Bu yüzden Türkiye’ye etkilerine bakacak olursak. İlk sırada 2022 yılından bu zamana kadar Türkiye’nin ABD ile olan ihracat payı %6.6’dan %5.9’ a kadar gerilemiştir. Bir diğer etki şirketlerimizin çoğu dolar bazlı kredileri mevcuttur. Bu durum şirketlerimizde kur dalgalanmalarına daha fazla hassaslaştırmıştır. Bu sebep ile faiz artışı şirketlerimize toplam 2.4 Milyar Dolar ek maliyet oluşturmuştur. Sonuç olarak İmalat PMI endeksi, ülkelerin ekonomik durumları hakkında önemli bir gösterge olduğu için göz ardı edilemez. Bu gösterge, ülke ekonomisinin sağlık durumu hakkında önemli bilgiler sağlar. Bununla birlikte, ekonomik verilerin doğru yorumlanması ve değerlendirilmesi için, düzenli olarak güncellenen ve güvenilir kaynaklardan elde edilen bilgilere ihtiyaç vardır. Ülkemizde her ay düzenli olarak yapılan İSO İmalat PMI endeksi raporları, ekonomik verilerin güncel tutulmasına yardımcı olur. Bu raporlar, ülke ekonomisi hakkında daha ayrıntılı bilgi sağlayarak, işletmeler ve hükümetler için ekonomik stratejilerin geliştirilmesinde önemli bir rol oynar. İmalat PMI endeksi, ekonomik faaliyetin ölçüsüdür ve büyük ölçüde üretim faaliyetlerini yansıtır. Bu endeks, ülke ekonomisinin genel sağlığı hakkında önemli bilgiler sağlar ve ekonomik büyüme, işsizlik oranları ve enflasyon gibi faktörlerin izlenmesinde önemli bir gösterge olarak kabul edilir. Bu nedenle, imalat PMI endeksi, iş dünyasının ve ekonomistlerin yakından takip etmesi gereken bir gösterge olarak önemlidir. HIS MARKET: İŞ DÖNGÜSÜİSO İLE DÜNYA TURU ALMANYA’NIN EN BÜYÜK MODA PERAKENDECİSİ İFLAS ETTİ MEKSİKA EV MERKEZİ OLUYOR İSRAİL-BAE STA YÜRÜRLÜĞE GİRDİ 76 MAYIS 2023KATAR, 2022’DE EN BÜYÜK LNG İHRACATÇISI OLDU UKRAYNA’DAN SURİYE’YE SEKTÖREL YAPTIRIM VW, ENDONEZYA’DA VALE, FORD VE HUAYOU İLE BATARYA EKOSİSTEMİ İNŞA EDİYOR İSO SANAYİ 77Next >