< Previous38 EYLÜL 2023 KAPAK MeclisİSO SANAYİ 39 İSO ağustos ayı olağan Meclis toplantısı, “Ekonomiyi Yeniden Yapılandırmaya Yönelik İstişareler ve OVP Öncesi Süreçte Sanayi/İhracat Dünyamızın Sorunları ve Çözüm Önerilerini Değerlendirmek” ana gündemi ile gerçekleştirildi. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, meclis toplantısında yaptığı konuşmada eylül ayında açıklanacak OVP’den en büyük beklentilerinin makro-finansal istikrarı güçlendirmek için bir yol haritası ortaya koyması olduğunu belirterek, “ Finansmana erişim sorununda gerçekçi çözümlere zemin hazırlaması ve belki de en önemlisi, sanayici ve ihracatçımızın ihtiyaç duyduğu yapısal reformları içermesidir. Program bu kez kararlılıkla uygulanmalıdır. Aynı zamanda OVP oluşturulurken sanayinin yatırım motivasyonunu ve yatırım enerjisini kaynak yetersizliğinden dolayı sekteye uğratmamalıyız” dedi. OVP, GERÇEKÇİ ÇÖZÜMLER GETİRMELİ VE KARARLILIKLA UYGULANMALI İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan: İ stanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi’nin ağustos ayı olağan toplantısı, “Ekonomiyi Yeniden Yapılandırmaya Yönelik İstişareler ve OVP Öncesi Süreçte Sanayi/İhracat Dünyamızın Sorunları ve Çözüm Önerilerini Değerlendirmek” ana gündemi ile Odakule Fazıl Zobu Meclis Salonu’nda gerçekleştirildi. İSO Meclis Başkanı Ender Yılmaz Başkanlığında, İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın açılış konuşmasıyla başlayan toplantıda, T.C. Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat konuk olarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Ticaret Bakan Yardımcıları Bakan Yardımcıları Mahmut Gürcan, Mustafa Tuzcu ve Volkan Ağar’ın da katıldığı toplantıda İSO Yönetim Kurulu Üyeleri, İSO Meclis Üyeleri ve çok sayıda basın mensubu yer aldı. İSO Başkanı Bahçıvan açılış konuşmasında, eylülde açıklanacak Orta Vadeli Planın (OVP) yeni ekonomi yönetimi tarafından kapsamlı bir yol haritasının paylaşılmamış olmasının iş dünyasında yarattığı belirsizliği ortadan kaldıracağını vurguladı. Bahçıvan “Çok önemsediğimiz OVP’den beklentimiz, makro-finansal istikrarımızı güçlendirmek için bir yol haritası ortaya koyması, finansmana erişim gibi kısa vadeli sorunlarımızda gerçekçi çözümlere zemin hazırlaması ve belki de en önemlisi, mevcut küresel rekabet ortamında sanayici ve ihracatçımızın ihtiyaç duyduğu yapısal reformları içermesidir. Diğer önemli husus da programın bu kez kararlılıkla uygulanması gerektiğidir. Türkiye’nin uzun vadeli geleceğini güçlü bir şekilde dizayn edebilmek için mutlaka ve mutlaka farklı ve güçlü yatırımlara ihtiyacı var. Kaynaklar doğru ve verimli kullanılmalı. İçinde bulunduğumuz dönem, kaynak 40 EYLÜL 2023 sıkıntılarının herkes tarafından kabul edildiği bir dönemdir. İşte bu noktada önemle vurgulamak isterim ki bizler ülke olarak en önemli kaynak aktarımını, Türkiye’nin yarınlarını oluşturacak, katma değerler verecek, döviz yaratacak, nitelikli istihdam yaratacak olan sanayi yatırımlarına yoğunlaştırmalıyız” dedi. KAYNAK KULLANIMI İÇİN OVP’Yİ SABIRSIZLIKLA BEKLİYORUZ Konuşmasında “OVP oluşturulurken sanayinin yatırım motivasyonunu ve yatırım enerjisini kaynak yetersizliğinden dolayı sekteye uğratmamalıyız” vurgusu da yapan Bahçıvan “Türkiye’deki özel bankacılığının böyle bir imkan doğurmasının mümkün olmadığı hepimizin malumu. Bu konuda kullanılacak olan yöntemler ne olacak? Bunu uygulayacak olan mekanizmaların, bunu uygulayacak olan kurumların hangi kaynaklarla besleneceği noktasında geldiğimizde; işte OVP’yi sabırsızlıkla beklememizin nedeni budur” diye konuştu. Yeni ekonomi yönetiminin dış temaslarının olumlu sonuçlarını CDS primindeki gerilemeden de kısmen görüldüğünü belirten Bahçıvan, “Fakat 400’lü CDS seviyelerinin bizim arzu ettiğimiz kaliteli ve uzun vadeli kaynak akışı için yeterli olmadığını da kabul etmeliyiz. Onun için bizim sabırla bu güveni oluşturacak ve bu güveni asla ve asla soru işaretlerine dönüştürmeyecek istikrarlı bir tutum içinde olmamız gerekmektedir” şeklinde konuştu. EXİMBANK’IN SERMAYE YAPISI GÜÇLENDİRİLMELİ Konuşmasında sanayinin ve ihracat dünyasının sorunlarını ve çözüm önerilerine de dile getiren Bahçıvan, “Önümüzdeki dönemde de ihracatçı sanayimizin en güçlü iş ortağı olmaya devam edecek olan Türk Eximbank’ın, ihracatımızın daha da gelişmesi ve sorunsuz işlemesinin sağlanması için sermaye yapısı güçlendirilmelidir. Şu anda Eximbank, Türk bankacılık sisteminde ihracat odaklı çalışan sanayicilerin en önemli finansman ayağı. 2000’li yılların başında 30 milyar dolar bandında olan ihracatımızın bugün 250 milyar doların üzerine çıkmış olmasında Eximbank’ın ihracatımıza sağladığı kredi imkanlarının etkisi hiç kuşkusuz büyük oldu. Fakat bugün geldiğimiz noktada sahip olduğumuz ihracat potansiyelimiz nedeniyle ihracatçımız çok daha fazla finansman desteğine ihtiyaç duymaktadır. Buna karşın son iki yılda Eximbank kaynaklarının artması bir yana, azaldığını görmekteyiz. Eximbank kredileri 2020 yılında 28,5 milyar dolar ile en yüksek seviyedeyken, 2022 yılında 19,6 milyar dolar oldu” dedi. GÜNLÜK GEREKEN REESKONT KREDİ HACMİ 3,5 MİLYAR LİRA Yine ihracatçılar için hayati öneme sahip olan reeskont kredilerinde ise çok daha çarpıcı bir gerçekle karşı karşıya olduklarını belirten Bahçıvan “Bu kredilerde dolar bazında yalnızca son 5 yılın ortalama performansını sürdürebilmemiz için gerekli olan günlük kredi hacmi, yaptığımız hesaplamalara göre 3,5 milyar lira düzeyinde iken, sizin de katkınızla 1,5 milyar liraya yükseltilen rakamın piyasaları rahatlatmada yeterli olmadığı görülüyor. Yine 2018-2020 yıllarında Eximbank kredilerindeki ihracat kredileri oranı da yüzde 15 iken, 2022 yılında ise yüzde 7,7’ye geriledi. Bu rakamlar da bize, geçmişteki tabloların daha da geliştirilmesi gerekirken, bizim ona bile daha dönememiş olduğumuzu gösteriyor” değerlendirmesinde bulundu. İHRACATI GELİŞTİRME FONU MODELİ GELİŞTİRİLMELİ Bankaların imkanlarının yeniden artırılmasına yönelik hedef ve gayretleri takdirle izle izlediklerini ancak yapılması gereken başka konular da olduğunu söyleyen Bahçıvan, “Örneğin, banka teminat mektubu dışında, geçmiş dönemde başlayan ve çok doğru bir metot olan İhracatı Geliştirme Fonu modelinin daha da güçlendirilmesini bekliyoruz. Teminat konusunda değinmek istediğim bir diğer önemli husus da kredilerin peşin ödenen faiz tutarının da teminat tutarına dahil edilmesi ile ilgili. Teminatın, krediyi alırken zaten peşin ödenen faiz tutarını da içerecek şekilde alınması finansa erişmekte güçlük çeken firmalarımıza ilave yük getirmektedir” dedi. MAKİNE SEKTÖRÜNE ÖZEL POLİTİKALAR OLMALI Özellikle makine sektörü başta olmak üzere yurt dışında rakipleriyle çok sert rekabet içinde olan sektörlerin durumuna da dikkat çeken Bahçıvan “Eximbank’ın kısa vadeli krediler kadar özellikle, katma değerli makine sektörüne dönük ticareti de finansman yoluyla destekleyecek bir politikası olması gerekir düşüncesindeyiz. Bu sektörümüzün şu anda bu konudaki en önemli dezavantajı yurt dışına çıktıkları zaman karşılarındaki rakiplerinin oluşturmuş olduğu çok daha güçlü uzun vadeli satıcı kredileri. Bu nedenle Türk Eximbank’ın Türkiye’nin en katma değerli ihracat imkanını sağlayan bu sektöre dönük daha uzun vadeli bir destek programının olmasını çok önemsiyoruz” dedi. İhracatımızın gelişmesi ve sorunsuz işlemesi için bir diğer önemli enstrümanın Türk Eximbank’ın uyguladığı ticari alacak sigortası olduğuna değinen Bahçıvan, şöyle konuştu: “Çözüm önerisi olarak, Türk Eximbank hasarın bir kısmını defaten ödemeli, hasar ile ilgili nihai kararda alıcı haklı ise kalan bölümü ödemeli, haksız ise yaptığı ödemeyi geri almalıdır. Sigorta konusunda bir diğer önerimiz de Uçtan Uca Risk Teminatı Sigortası uygulamasının başlatılmasıdır.” B ilindiği üzere 3 yıllık orta vadeli programlar (OVP) 2006’den bu yana her yıl açıklanıyor. Birçok konuda sürdürülebilir ve kalıcı iyileşmeler sağlama amaçlı programlar, üç yılda bir yerine her yıl açıklanması, orta vadeli programları kısa vadeli programlara dönüştürme durumuna getirerek her yıl hedeflerin ve programın değişmesine sebebiyet vermektedir. Kısa ve orta vadeli programlarda genellikle kısa vadeli sorunlar ele alındığından dolayı ekonominin uzun vadede gerçekleştirilecek temel sorunları görmezden gelinme riski öne çıkmaması gerekmektedir. Genişletilmiş büyüme stratejisinin bulunduğu orta ve uzun vadeli planlar çerçevesinde, ekonominin sürdürülebilir güveni ve sektörlerin teknolojik yatırımlarının yükseltilmesi hedefi ile birlikte ‘yenilikçi ileri teknoloji sahip sanayileşme’ programına ve teknolojik atılım stratejisine de şiddetle ihtiyaç duyulmalıdır. Yalnız kısa vadeli yaraların pansuman yapılması operasyonuna benzeyen önlemler sebebiyle OVP uygulaması uzun vadeli yapısal değişim programlarının önünde engeller oluşturmamalı, aksine sonrasında alınacak önlem adımlarının atılması bir hayli zorlaşabilir.” İSO Meclis Başkanı Ender Yılmaz: İSO SANAYİ 4142 EYLÜL 2023 KAPAK Meclis İ hracatta artık menzil artırmak, yani ihracatta bunu yapabilmemiz için rekabette eşitlik son derece önemli. Artık haksız rekabete yeter diyoruz. Ve yeter demeliyiz. Neden? Çünkü aynı zamanda İsveç’in, Finlandiya’nın NATO’ya üyelik sürecinde Avrupa Birliği ile ilgili sorunlarımızı gündeme getirme konusunda da büyük bir fırsat var. Burada peki alt kırılımlarına baktığımız zaman şimdi Avrupa Birliği’nin toplamda 76 ülkeyle serbest ticaret anlaşması varken, Türkiye’nin sadece 24 ülkeyle, yani bu ülkelerden 24’üyle serbest ticaret anlaşması bulunmakta. Peki bu ne demek? Arada kalan 52 ülkede biz haksız rekabetle karşı karşıyayız. İSO Meclis Üyesi Süleyman Orakçıoğlu: Haksız rekabete artık yeter diyoruz Un tahsisinin elzem olduğunu düşünüyoruz G eçtiğimiz pandemi döneminde yapılan buğday tahsisinin bitmesiyle un fiyatları tekrar serbest fiyatlandırmaya döndü ve yaklaşık o dönemden bugüne kadar sektörümüz yüzde 80 ile yüzde 100 arasında fiyatlarda bir artış oldu. Bunun yanında özellikle işçi maliyetleri, maya ve sair de bu durumda arttı. Bu durum ekmek fiyatlarında da ister istemez bir artışa sebep oldu. Onun için un tahsisinin elzem olduğunu düşünerek önümüzdeki yerel seçimleri de göz önüne alarak un tahsisinde ciddi bir ayarlama yapılacağını düşüyorum. Özellikle de Toprak Mahsulleri Ofisi bölgesel küçük ve orta ölçekli un fabrikalarına tahsis konusunda destek verirse sofralarımın temel besini olan ekmek konusunda da ülkemizde bu konuyu gündemden kaldırmış oluruz. Bunun dışında Türkiye’de ne yazık ki ekmekte hâlâ tarifeyle uygulama var. Bunun bölgesel olarak olmasının doğru olduğunu düşünüyoruz. İSO Meclis Üyesi Mehmet Umur: A vukatlık Kanunu’nun 35. Maddesine göre sermayesi 250 bin TL ve üzeri olan bütün işletmelerde avukat bulundurması zorunlu. Minimum avukat ücreti de aylık en az 10 bin TL civarında. Bugün 250 bin TL’ye bir motosiklet bile alamazsınız. Avukatlık ücretleri konusunda sermaye yapısını 250 bin TL değil, en az 5 milyon, belki 10 milyon olarak güncellemek gerekir. Çünkü bu rakam özellikle KOBİ’lerimiz için büyük bir yük. Bir diğer problem de halka açık olmayan ve bütün ortakların katılımıyla sağlanan sermaye artışı işlemlerinde Bakanlık temsilcisi görevlendirilmesi. Burada da yine bir sermaye sınırı getirilebilir. Bir başka problem de bağımsız denetime tabi şirketlerin belirlenmesine dair kararlarda aktif toplamı minimum 250 – 300 milyon TL olması şeklinde bana göre güncel, bize göre güncellenmeli. İSO Meclis Üyesi Aliosman Mertöz: Avukatlık ücretleri konusunda sermaye yapısı düzenlenmeli Ayakkabı sektörü durma noktasına geldi A yakkabı sektörümüzün acil olan üç tane ana sorunu var. Çünkü sektörümüz durma noktasına geldi. Bizim ayakkabı ithalatımızda ek vergiyle ilgili bir talebimiz var. Daha önce bir oran değişikliği oldu. İkincisi yan sanayi ithalatıyla alakalı. Üçüncüsü de yine taklit ürün satış ve üretimiyle alakalı bir talebimiz olacak. Biz Avrupa’nın en büyük ayakkabı üreticisi olduğumuz halde dünyadaki payımız şu anda ihracatta yüzde 1’e yakın. Fakat üç dört saatlik uçuş mesafesinde olan ülkelere ithalat olarak baktığımız zaman 60 milyar dolar bir ihracat yapma yakın ülkelere şansımız var. Bu payı fakat şu anda değerlendiremiyoruz. Yukarıda bahsettiğim sebeplerden ötürü. İSO Meclis Üyesi Murat Göl: Ham maddemize sahip çıkmamız gerekiyor Ç in’in çok büyük bir yayılmacı politikaları var. Her tarafın ham maddesine saldırıyor. Bizim buradaki en büyük sorumluluğumuz içerideki üreticileri, sanayicilerimize, bu üretimin çarklarını çevirmemiz gerekiyor. O zaman ne yapmamız gerekiyor? Ham maddemize sahip çıkmamız gerekiyor. İçeride üretilen hammaddenin yurt dışına çıkmaması için bunu artı vergilerle, yüzde yüz vergilerle içeride en azından katkımız olsun. Dışarıda, bizde üretilmeyen hammaddenin alımından da devletin teşvik vermesi gerekiyor. Hammaddemiz genel itibarıyla yurt dışından geliyor. Döviz bazında geliyor. Piyasa kendi arasında bir oluşuma girmiş. Diyor ki, sen bana TL evrakı vereceksin. Burada da kötü niyetli firmalar oluşmuş durumda. Firmaların zarar görmemesi için tekrar döviz evrakının faaliyete geçmesini öneriyorum. İSO Meclis Üyesi İbrahim Aydoğan: İSO SANAYİ 4344 EYLÜL 2023 KAPAK Meclis S anayiye, üretime daha fazla değer verilmesini arzu ediyoruz. Üretimin önündeki engellerin biraz daha kaldırılması, teşvikin daha da fazla artırılmalı. Hammadde fakiri bir ülkeyiz. Geçmişte plastik sektörüyle ilgili bir hammadde sorunu çözülmesi aşamasında güzel bir çalışma yapıldı. O çalışmanın hızlandırılması için gerekenin yapılması noktasında desteklerinizi rica edeceğiz. Bizim makine üreticilerimiz de var ve ihracat yapıyorlar. Bu arkadaşlarımız yurt dışına yaptıkları ihracatta ne yapıyorlar? Montaj yapmaları gerekiyor, değil mi? İşte o montaj noktasında dahi belli ülkelere maalesef vize alma şansı yok, bakım yapma şansı yok. İSO Meclis Üyesi Ömer Karadeniz: Ham madde fakiri bir ülkeyiz Cari açığı etkileyen ithalat ile alakalı hiçbir datamız yok B irbiriyle alakalı üç konum var. Birincisi GTİP numaraları. Bizim GTİP numaraları dört hane üzerinden değerlendiriliyor. Hâlbuki dünyada sekiz veya on iki. İkincisi ve bizim en büyük problemimiz cari açık. Cari açığı etkileyen ithalat konusunda hiçbir datamız yok. İhracatçı birliklerinde en ayrıntılı raporlar var ama ithalatta hiçbir şey belli değil. Global söyleniyor fakat neyin nereden kaça ithal edildiğini, nasıl ithal edildiğini bilemiyoruz. Bunu gördüğümüzde üreticiler, sanayiciler belki şikâyet ettiği ithalattan veya kendi ürettiği, rekabet edemediği üretimden vazgeçecek, alternatif üretici olacak. Üçüncüsü ise gümrük kapıları. 203 tane gümrük kapımız varmış. Bunun 20’si Ticaret Bakanlığında, 7’si ise Tarım Bakanlığında ihtisas gümrüğü. Türkiye’de neden ithalatta bu kadar zorlanırken ihtisas gümrükleri artırılmaz? İSO Meclis Üyesi Cemal Ayla: Ham maddede ÖTV, haksız rekabete yol açıyor Ö TV, bildiğiniz gibi özle tüketim vergisi. Hammadde konusunda da ÖTV deniyor. Yani birtakım solventler, bazı yağlar, bunlar niye ÖTV konusu edilir, bunu anlayamadım. İhracat, ihracat diyoruz. Mesela ben ayran yapıyorum diyelim. Ayran için yoğurda ve suya ihtiyacım var. ben yoğurdu yapıyorum, suya da yüzde 50’sidir bu suyun, ÖTV ödüyorum. Aynı ayranı yurt dışından getiren ithalatçı veya satan ihracatçı sıfır ÖTV ile satıyor Türkiye’de. Şimdi bakın burada çok haksız bir rekabet ortaya çıkıyor. Bu konuyu uzun zamandan beri bunu tartışıyoruz. Bunun adı anti dampingdir. İSO Meclis Üyesi Ömer Saim Oğuz:T ekstil makineleri yapıyoruz. Otuza yakın ürünümüz var. İkiz dönüşüm, sürdürülebilirlik ve dijitalleşme konularında çalışıyoruz. Biz aynı zamanda kalite kontrol cihazları yapıyoruz. Endüstri 4.0, dijitalleşme dediğimiz zaman bu işin yüzde 60’ı endüstriyel kameralardan oluşuyor. Biz bir kamera ithal ettiğimiz zaman, 1.000 avroluk bir kamera ithal edelim bunun 10’a yakın vergi ve katkı payı masrafı var. Türkiye’de kamera üretilmiyor, sadece 30 - 40 dolarlık bu güvenlik kameralarının sadece montajı yapılıyor. Muhtemelen onlar için konulmuş bir vergilendirme sistemi ama endüstride kullanılan endüstri kameraları onlardan çok farkı kameralar. Bu konuyla ilgili çözüm bekliyoruz. İSO Meclis Üyesi Mehmet Ağrikli: Endüstriyel kamera vergileri ile ilgili çözüm bekliyoruz Yabancıların dövizle restoran harcaması ihracat sayılmalı E ndüstriyel yemek sanayicisiyiz biz ve bizler şu anda Ortadoğu’da, özellikle Katar, Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinde çok ciddi bir hizmetin içindeyiz. Bu iş artık tüm dünyada bir paket olarak sunuluyor ve baktığımızda 160 bin işletmemiz var Türkiye’de. 2,8 milyon insanı istihdam ediyoruz. Özellikle yurt içindeki gastronomi hizmeti veren restoranlarımıza gelen turist eğer ödemesini dolar bazında kredi kartıyla yaptıysa, bankanın küçük bir yazılımıyla bu harcama ihracat sayılmalı. Ayrıca yurt dışında bizlerin açacağı restoranlar ve yemek fabrikalarının eşleştirme merkezi gibi kurularak buralarda yaptığımız işler ihracat sayılmalı. Üçüncüsü, yüzde 100 yabancı sermayeyle yerli piyasanın içerisinde, yani yurt içinde yaptığımız hizmet bedellerinin de aynı şekilde o günkü kurdan ya da yılsonundaki kurdan dövize çevrilerek yapılmalı. İSO Meclis Üyesi Hüseyin Bozdağ: Serbest ticaret anlaşmalarından lehimize olanlar iptal edildi T ürkiye için iki tane önemli kelime var: Üretim ve ihracat. Olmazsa olmazımız bu. 2018’den sonra kabul etmek gerekir ki çok ciddi bir finansal genişleme sağlandı. Şimdi bu kaynaklardan çok hızlı bir şekilde uzaklaştığımızı görüyoruz. Bu süreçte bunların sağlanması bizim için olmazsa olmaz noktalar. Serbest ticaret anlaşmaları çok önemli enstrümanlar. Fakat ne yazık ki imzaladığımız serbest ticaret anlaşmalarının bizim lehimize olanları iptal edildi. Diğerlerini de ölçmek lazım. Yani ne alıyoruz, ne veriyoruz? Serbest ticaret anlaşmaları genelde bizim aleyhimize gelişen noktalar. Diğer taraftan 30 yıldır biz bu gümrük birliğinin yenilenmesini konuşuyoruz. Bunu yenileyemediğimiz yerde serbest ticaret anlaşmalarına taraf olmak da biraz iyi niyetli bir yaklaşım, öncelikle bunuş sağlamak lazım. İSO Meclis Üyesi İsmail Gülle: İSO SANAYİ 4546 EYLÜL 2023 ARAŞTIRMA Bor Madeni BOR “ŞEHİR EFSANESİ” Mİ? “GERÇEKLİK” Mİ? Dünya bor rezervlerinin yüzde 73’ünü elinde bulunduran Türkiye, söz konusu madeni yaygın kanının aksine cevher olarak değil rafine edip borik asit haline getirerek satıyor. 1 ton bor cevherinin şu an piyasa değeri 120-150 dolar civarında iken işlendiği taktirde fiyat binlerce doları bulabiliyor. Türkiye, bu kapsamda geçen yıl 1,18 milyar dolar ihracat geliri elde etti. Şimdi söz konusu madenin kilogram fiyatını 40 bin dolara kadar çıkaracak yeni bir yatırım yolda. Bandırma’da 2 yıl sonra hayata geçecek 80 milyon dolarlık yatırım ile maden 300 kat değerleniyor. TÜRKİYE’NİN MADENİ BOR’DAN 1,18 MİLYAR DOLAR İHRACAT GELİRİİSO SANAYİ 47 Bor Tüketiminin Nihai Kullanım Alanlarına Göre Dağılımı Cam:Yüzde 50 Tarım:Yüzde 17 Seramik-Firit:Yüzde 15 Deterjan-Temizlik:Yüzde 2 Diğer:Yüzde 16Next >