< Previous68 ŞUBAT 2024 DOSYA AlüminyumİSO SANAYİ 69 ALÜMİNYUMDA GERİ DÖNÜŞÜM ARTIYOR Avrupa alüminyum endüstrisi, önümüzdeki 30 yıl içinde toplam alüminyum talebinin yüzde 50’sini geri dönüşüm üzerinden sağlamayı planlanıyor. 2022 yılında AB’de toplam 5,1 milyon ton olarak gerçekleşen geri dönüşüm miktarının 2050’ye kadar 8.6 milyon tona ulaşması hedefleniyor. Son yıllarda ikincil alüminyumun Türkiye alüminyum piyasasına girişlerinin arttığı ve geri dönüşümün Türkiye’de daha da büyüyerek güçlendiği görülüyor. AB ALÜMİNYUM ENDÜSTRİSİ, İHTİYACININ YARISINI GERİ DÖNÜŞÜMDEN KARŞILIYOR70 ŞUBAT 2024 DOSYA Alüminyum D emir ve demir dışı metaller sektörü ihracatında değer olarak en büyük paya sahip olan alüminyum hafifliği, kullanım kolaylığı, yüksek korozyon direnci sebebiyle birçok sanayide giderek yoğun bir şekilde kullanılıyor. İnşaat sektöründe yüzde 25, ulaşımda yüzde 24, ambalajda yüzde 15, elektrik ve elektronikte yüzde 10, genel mühendislik alanında yüzde 9, mobilya ve ofis eşyalarında yüzde 6, demir çelik ve metalürji sanayiinde yüzde 3, kimya ve tarım ürünleri sanayiinde yüzde 1 ve diğer alanlarda ise yüzde 7 oranında kullanım alanına sahip olan alüminyum, ihracatta da önemli bir kalem olarak karşımıza çıkıyor. Sektör ihracatının demir ve demir dışı metaller sektöründeki oranı yüzde 43 olarak ölçüldü. Söz konusu alanda geçen yılın tamamında 6,3 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Bu yılın ocak-kasım döneminde ise bu değer bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 23 düşüş ile 5,9 milyar dolara geriledi. Türkiye’nin söz konusu alanda kaynaklarına bakıldığında ise 57 milyon tonu görünür boksit yataklarından oluşmak üzere toplamda 422 milyon ton civarında bulunuyor. ALÜMİNYUM TALEBİ 100 MİLYON TONU AŞTI Peki söz konusu alanda dünyada son yıllarda nasıl bir seyir izlendi? Dünya alüminyum talebi salgına rağmen son 10 yılda ortalama yüzde 3,4 büyüdü. 2022 yılı birincil alüminyum üretimi 2021 yılına göre yüzde 2,04 artış ile 68.5 milyon ton olarak gerçekleşti ve geri dönüşüm ile birlikte küresel alüminyum talebi 107 milyon ton olarak gerçekleşti. Çin küresel birincil alüminyum üretiminin yüzde 59’unu tek başına gerçekleştiriyor. Alüminyum geri dönüşümü sağladığı yüksek enerji verimi ile güçlü bir şekilde büyüyor. Küresel alüminyum talebindeki güçlü artışın önümüzdeki yıllarda daha da güçlü bir şekilde devam etmesi bekleniyor. Yapılan tahminler, 2050 yılında dünya alüminyum talebinin konservatif senaryolara göre 240 milyon ton, güçlü gelişme talep senaryosuna göre (%4,2 CAGR) ise 335 milyon ton seviyesine ulaşacağını öngörüyor. Talep artışının en az yüzde 50’sinin geri dönüşüm sektöründen karşılanması bekleniyor. ELEKTRİKLİ ARAÇLAR SEKTÖRÜN LOKOMOTİFİ OLDU Öte yandan alüminyumun üstün özellikleri nedeni önümüzdeki yıllarda daha fazla kullanılan ve tercih Sektör ihracatının demir ve demir dışı metaller sektöründeki oranı yüzde 43 olarak ölçüldü. Söz konusu alanda geçen yılın tamamında 6,3 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Bu yılın ocak-kasım döneminde ise bu değer bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 23 düşüş ile 5,9 milyar dolara geriledi. Türkiye’nin söz konusu alanda kaynaklarına bakıldığında ise 57 milyon tonu görünür boksit yataklarından oluşmak üzere toplamda 422 milyon ton civarında bulunuyor.İSO SANAYİ 71 √ Uluslararasıpiyasalardaalüminyumfiyatlarında2021yılıNisanayındaendüşükseviyesiolan1.952 dolar(ton)seviyesinekadargeriledi.2022Martayındaiseyılınenyüksekseviyesiolan3.984dolar düzeyinetırmandı.2021yılıortalaması2.477dolarolarakgerçekleşmişolup2022yılıdönemindeise 2.703dolardüzeyineulaştı.2023’ünAralıkayında2.195seviyesinekadargeriledi. ALÜMİNYUMUNÖZELLİKLERİ: Hafif Dayanıklı Kolayşekilverilebilir Atmosferikşartlaradirençli İletken Renklendirilebilir %100vesonsuzgeridönüşebilir GERİDÖNÜŞÜMÜDAHAÇEVRECİ Küreseliklimdeğişikliğipolitikalarınauyumaçısındangeridönüşümkaynaklıalüminyumüretimininbüyük ölçüdeartmasıbekleniyor.2050yılınakadartoplamgeridönüşümilesağlananalüminyumhammadde talebi65milyontondan158milyontonakadarçıkmasıbeklenebilir.Alüminyumungeridönüşümüönemli orandaçevreciözelliklerdebarındırıyor.Alüminyumungeridönüşümsüreçlerinde; GeridönüşümbirincilalüminyumüretimindendahaazenerjitüketimigerektirirYüksekorandaenerji tasarrufusağlanır. Çokdahaazmiktardakarbonemisyonuoluşur. Yüksekgeritoplamavegeridönüşümoranlarınasahiptir. Geridönüşümsüreçlerindekayıporanlarıçokdahadüşüktür. Yüksekürünkalitesiilealternatifmalzemeleregöredahaavantajlıdır. FİYATLAR ZİRVEDEN DÖNDÜ72 ŞUBAT 2024 DOSYA Alüminyum edilen bir malzeme olmaya devam etmesi bekleniyor. Alüminyum talebinin özellikle elektrikli araçlara geçiş döneminde büyük bir talep artışı getireceği beklenirken en büyük talep artışının ulaşım (%55) sektöründen gelmesi, onu yüzde 28’lik artış ile inşaat sektörünün takip etmesi bekleniyor. 2050 yılında toplam birincil alüminyum talebinin 120 milyon tonun üzerine çıkacağı tahmin ediliyor. Alüminyumun otomotiv sektöründe kullanımı, hafifliği, dayanıklılığı ve kolay şekillendirilebilme özellikleri nedeni ile üst segment araçlarda, elektrikli araçlarda ve büyük araçlarda giderek artıyor. 1990 yılında ortalama bir otomobilde 48-80 kg alüminyum varken, 2012’de bu rakam 180 kg’ye yükseldi. Bu ağırlığın 2050 yılında 250 kg kadar çıkması bekleniyor. İHRACATIN COĞRAFYASI GENİŞLİYOR İşlenmemiş alüminyum, mamul ve yarı mamul alüminyum ürünlerin üretiminde kullanılan temel hammadde girdisi olarak öne çıkıyor. Türkiye işlenmemiş alüminyumda büyük ölçüde dışa bağımlı iken birincil alüminyum kullanımının yüzde 92’si ithalat yolu ile karşılanıyor. Son yıllarda ikincil alüminyumun Türkiye alüminyum piyasasına girişlerinin arttığı ve geri dönüşümün Türkiye’de daha da büyüyerek güçlendiği görülüyor. Türkiye’nin alüminyum mamul ve yarı mamul ihracatı oldukça geniş bir coğrafyaya hitap ediyor. İhracatta ilk 5 sırayı ise Almanya, ABD, İtalya, Yunanistan ve Polonya gibi gelişmiş ekonomiler alıyor. Son on yıl içindeki ihracatımızın ülkelere göre dağılımı incelendiğinde alüminyum sektörünün ihracatının giderek daha geniş coğrafyalara yayıldığı görülüyor. KARBON AYAK İZİ GENEL OLARAK AB’DEKİ BENZER YAPILAR İLE ÖRTÜŞÜYOR Alüminyumun çevresel etkileri de son yılarda önem kazandı. Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin önlenmesi için karbon emisyonlarının azaltılarak 2050 yılına kadar YILLAR İTİBARİ İLE ALÜMİNYUM SEKTÖRÜ İHRACATI YılDeğerMiktar (Milyon kg) 20193918 20202,9882 202151.270 20226,31.286 2023 (11 ay)4,531.007İSO SANAYİ 73 net sıfır karbon salınımının başarılması dünyanın ve üretim sektörlerinin en önemli gündem maddesi olarak önemini koruyor. Bu kapsamda: • Yeşil mutabakat, döngüsel ekonomi ve karbonsuzlaşma politikaları ile birlikte alüminyumun kullanımında ve talebindeki büyümenin daha da güçlü bir şekilde devam etmesi bekleniyor. • Alüminyumu alternatif diğer malzemelerden ayıran üstün geri dönüşüm ve döngüsel ekonomiye değer katan özellikleri nedeniyle geri dönüşüm alanında önemli gelişmeler bekleniyor. • 2050’de toplam alüminyum talebinin yüzde 50’sinin geri dönüşüm ile sağlanacağı ve toplam talebin ise 2020 talebinin iki buçuk katını da aşarak 250 milyon tonun üzerine çıkacağı öngörülüyor. • Türkiye alüminyum sektörü bu yeni geleceğe hazırlanırken geri dönüşüm süreçlerinin sertifikasyonu, kapasite ve teknoloji geliştirerek uluslararası rekabet alanında gücünü koruyabilecek. • Yeşil Mutabakat süreci ve İklim Değişikliği Yasası, Türkiye alüminyum sektörü için büyük bir önem taşıyor. SKDM, geri dönüşüm ve ürün bazında çevre etki analizleri önemli belgeleme ve doğrulama süreçlerini kapsıyor. • Türkiye özelinde proses (geri dönüşüm, ekstrüzyon ve hadde) ve işletme bazında yapılan hesaplamalara göre alüminyum sektörü kurumsal karbon ayak izi genel olarak AB’deki benzer yapılarla örtüşüyor. • Bununla birlikte karbonsuzlaşma politikalarına uyum ve geliştirme süreçlerinde özellikle ergitme teknolojilerindeki enerji verimliliği ve emisyon azaltımı için fırın tiplerinde önemli miktarda yatırım ve geliştirme projelerine ihtiyaç duyulacağı görülüyor.74 ŞUBAT 2024 FİNANS GÜNDEMİ ABD, AB VE ÇİN’DE UYGULANAN POLİTİKALAR Tüm dünyada ekonomik büyümenin 1980-2020 arasında ivme kaybetmesi, jeopolitik risklerin ekonomik etkisinin artması ve geri döndürülemez çevresel kayıpların yaşanmasını önleme zorunluluğu yeni düzende sanayi ve kalkınma politikalarının önemini artırıyor. Tüm bu jeopolitik, ekonomik, teknolojik ve çevresel gelişmeler, ABD, AB ve Çin gibi dev ülke ve bölgelerin kalkınma politikalarında önemli değişimleri beraberinde getiriyor. Bunlar arasında yeşil dönüşüm, teknoloji ve enerjide dışa bağımlılığı azaltma gibi birçok önlem yer alıyor. Türkiye gibi ülkelerde ise beşeri bilgi ve birikimi artıracak, döviz bağımlılığını azaltacak politikalar önem kazanıyor. PANDEMİ SONRASI KALKINMACILIK:İSO SANAYİ 7576 ŞUBAT 2024 FİNANS GÜNDEMİ P andeminin insani gelişmeye vurduğu darbe devletlerin ani şok durumlarında organizasyonu sağlamasının önemini bir kez daha artırdı. Öte yandan çok daha önce popülarite kazanmaya başlayan yeşil iş düzenleme önerileri 2020’li yıllarda sanayi politikasının çevresel-teknolojik dönüşümü ve jeopolitik gerilimleri merkeze alacak şekilde ilerleyeceğinin habercisi oldu. ABD’de Inflation Reduction Act (IRA), Yarı İletken Üretimini Teşviklendirme Yasası (CHIPS Act) ve Altyapı Yatırım ve İstihdam Yasası (Infrastructure Investment and Jobs Act (IIJA) gibi yasalar yeşil dönüşümü, teknolojik gelişimde Çin bağımlılığını özellikle yarı-iletkenlerde azaltma hedefini ve reshoring faaliyetlerini yeniden canlandırmaya yönelik tasarlanan yasalar arasında en önemlileri oldu. Bu yasalar arasında IRA yeşil dönüşümü merkezine alırken, IIJA büyük ölçekteki yol, köprü, demir-yolu yatırımlarını, elektrikli araç ve toplu taşıma gibi altyapı yatırımlarını yani teknolojik dönüşümü merkezine alıyor. CHIPS Act ise yarı-iletken sektöründe hem yarı-iletken ithalatında Çin hakimiyetini sarsma hem de yarı-iletken üretimi için gerekli olan stratejik minerallerin ithalatında Çin bağımlılığını azaltma hedefini gözetmektedir. EN KRİTİK HEDEF ÇİN’E BAĞIMLILIK ORANINI DÜŞÜRMEK Avrupa Birliği’nde de (AB) benzer gelişmeler yaşandı. Bunlar arasında Green Deal Industrial Plan (GDIP), European Chips Act, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM), REPower EU ve Critical Raw Materials Act Gibi düzenlemeler yer aldı. Söz konusu düzenlemeler hem karbon salımına yönelik cezalandırmayı sadece AB içerisinde tutmayıp tüm dünyaya yaymayı (SKDM aracılığı ile), hem enerjide dönüşümü sağlamayı, hem de ABD’nin yaptığı gibi stratejik ürünlerde Çin hakimiyetine bağlı kalmamayı hedeflemektedir. Enerji dönüşümünü sağlayacak temiz-enerji üretim araçlarını (fotovoltaikler, batarya depolama ürünleri) üretiminde stratejik minerallerin ham madde olarak kullanılması gerekiyor. Bu minerallerin en önemlileri arasında lityum, kobalt ve nikel gibi mineraller bulunuyor. İşte bu minerallere ham olarak erişimde veya işlenmesinde Çin hakimiyetinin büyüklüğü neredeyse herkes tarafından kabul edilmiş durumda. Hem enerji dönüşümü hem de teknolojik dönüşüm için gerekli olan ürünlerin ilk (upstream) aşamalarındaki Çin hakimiyetini engellemek veya tersine çevirmek hem AB’nin hem de ABD’nin 2021’den bu yana çıkardığı düzenlemelerin en kritik hedeflerinden birini oluşturuyor. İşte çevreci- teknolojik dönüşüm merkezinde yaşanan Çin-AB-ABD eksenindeki çekişmenin kritik materyallerin tedarik zincirinde aksamalara yol açması tehlikesi bulunmakta. Yarı-iletken üretimindeki çekişmeyi de aynı temelde irdelemek mümkün. Hem ekonomik büyüme hem de siber-savunma için büyük önem taşıyan yarı-iletken imalatında da Çin-AB-ABD arasında bir çekişmenin olacağını öngörmek bir hayli mümkündür. TÜRKİYE’YE MARKO EKONOMİK HEDEFLER ÖNE ÇIKTI Yüksek gelirli ülkelerde çevreci-teknolojik dönüşümü merkeze alan sanayi ve kalkınma politikaları daha fazla rağbet görmeye başlarken; döviz kuru son yıllarda çok hızlı değer kaybeden ve yüksek oynaklık gösteren, yüksek derecede döviz bağımlılığı-açığı bulunan ve döviz kurundaki hareketlere bağımlı, enflasyonu kontrol altına almak zorunda olan ülkemizde farklı hedefler öne çıktı. Bunlar arasında enflasyon ve kur kaynaklı şokların etkisini azaltmak, ekonomik üretkenliği ve ülkemizde yaşayan insanların refahını artırmak, yüksek enerji dış bağımlılığını azaltmak ve ekonomik aktivite kaynaklı karbon salımını sıfırlamak için sanayi politikaları daha da önem kazanmaya başladı. Türkiye’de Yatırım Taahhütlü Avans Kredileri (YTAK) gibi düzenlemeler döviz bağımlılığını azaltma ve sürdürülebilir büyümeyi artırmaya yönelik ikili hedef için uygulamaya geçiyor.İSO SANAYİ 77 JEOPOLİTİK FAKTÖRLERİN ÖNEMİ ARTIYOR Teknolojik dönüşümde daha yaygın olmak üzere hem teknolojik hem de çevreci dönüşüm (ikiz dönüşüm olarak adlandırılan) için gerekli olan sanayi ve kalkınma politikalarının belirlenmesinde jeopolitik faktörlerin önemi daha da artıyor. Bir diğer husus ekonomik büyümenin en büyük etkeni teknolojik dönüşüm için gerekli olan insan sermayesi ihtiyacı da aynı şekilde artıyor. Bu yüzden: 1- Yüksek gelirli ülkeler ve birlikler arasındaki jeopolitik gerginliklerin ikiz dönüşüm için gerekli olan ham madde ve ara ürün tedariğini olumsuz etkileme riskini değerlendirmek gerekiyor. Bu olumsuz etkiyi azaltmak için ise sanayi politikalarının artık hem ulusal boyutta, hem de diğer ülkelerle ve çok-uluslu ve çok-paydaşlı kurumlarla bölgesel boyutta önemli ekonomi politikalarıyla ele alınması gerekiyor. (Örnek: Çin’in Kuşak-Yol Projesi (BRI) ve yabancı ülkelerde birleşme-satın alma (M&A) uygulamalarına yönelik destekleri ile kritik mineral üreticileri ile yaptığı anlaşmalar sayesinde bu minerallerin tedarik zincirinde hakim ülke konumuna gelmesi) 2- Yeşil ve teknolojik dönüşümün gerçekleştirilebilmesi için gerekli olan işgücü arzının yükseltilmesi ve geliştirilmesi gerekiyor. Bu da; a. Ulusal bazda sanayi-üniversite iş birliğini teşviklendirecek uygulamalar ile b. İlk yatırım maliyetlerinde iş gücü eğitimi harcamalarına verilebilecek vergi muafiyetlerinin kilit sektörlerde diğerlerine kıyasla daha avantajlı hale getirilmesi c. İnsanların teknolojik gelişim konusunda kapasitesini artırabilecek ulusal eğitimlerin genişletilmesini (Örneğin: Nitelikli Genç Yazılımcı Programı’nı diğer illerde de genişletmek için kamu kaynağı sağlanamadığı takdirde yurtiçi çok-paydaşlı kurumlarla ortak anlaşma veya çok-uluslu kalkınma kurumlarıyla ortak anlaşma) zorunlu kılıyor. EKONOMİK BÜYÜME İVME KAYBETTİ Sonuç olarak tüm dünyada ekonomik büyümenin 1980-2020 arasında ivme kaybetmesi, çok kutuplu küresel düzende jeopolitik risklerin ekonomik etkisinin artması ve geri döndürülemez çevresel kayıpların yaşanmasını önleme zorunluluğu yeni düzende sanayi ve kalkınma politikalarının önemini her geçen gün artırıyor. Bu bağlamda devletlerin uluslararası veya bölgesel kuruluşlarla ve ulusal paydaşlarla (yatırım kuruluşları, işveren ve işçi örgütleri, STK’lar vd.) koordinasyonlar oluşturarak ve ikiz- dönüşüm kriterlerine uyarak ülkelerdeki beşeri refahı artıracak şekilde düzenlemesi gerekiyor. Ülkemizde de stratejik ürün (yarı-iletkenler) ve sektörler (temiz enerji üretimi, teknoloji) hususunda beşeri bilgi ve birikimi artıracak, tedariğini ve ülke içindeki üretimini destekleyecek ve döviz bağımlılığını azaltacak sınai, jeopolitik adımların atılması ve genişletilmesi gerekiyor.Next >