< Previous58 EYLÜL 2018 MESKOM 26. Grup Baki Atilla Cömert Meslek Komitesi Üyesi CÖMERTLER MATBAACILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. Sektörün öne çıkan gündem maddelerinin başında haliyle dünyaca yaşanan Covid-19 salgınının bizleri ileriye yönelik nasıl etkileyeceği geliyor. Salgının uzun süreceği beklentisi sebebiyle direkt etkisinden ziyade endirekt etkisi önem kazanıyor. Bu sebeple salgın başında menfi olarak az etkilenen bir sektörde olmamız sebebiyle iyimser bir görüş içinde olmak yerine tedbiri elden bırakmadan orta ve uzun dönem için önlem alarak iş planları yapmak daha uygun olacak. En güncel olarak çevre algısının hızlıca artması ve plastik ambalaj kullanımına karşı olan görüşler sebebiyle doğa dostu olan karton ambalaj güç kazanıyor. Ekonomik istikrarsızlık sebebiyle ileriyi sağlıklı göremeyip iyi planlama yapılamaması, özellikle enflasyon artışı ve döviz kurlarının aşırı oynak olması sebebiyle uzun dönemli iş anlaşması yapmakta zorluk yaşıyoruz. Ayrıca kalifiye eleman sorunu giderek artıyor ve darboğaza giriyoruz. Amir Sayer Meslek Komitesi Üyesi FRİMPEKS KİMYA VE ETİKET SANAYİ TİCARET ANONİM ŞİRKETİ 2002 yılında etiket sektörümüzün büyüklüğü yılda 100 milyon metrekareydi. Şu anda sektörümüzün büyüklüğü 400 milyon metrekare. Bu da esasında gerek Türkiye’nin büyümesinden gerekse sektörün gelişiminden ve ürünlerin ambalaja girme eğiliminden kaynaklanıyor. Buna karşılık negatif konulardan bir tanesi, olukluyla mukayese ettiğimiz zaman, olukluda da ambalajda da yabancı sermaye bizim Türkiyemize çok girdi. Biz bunu destekliyoruz. Halihazırda etiket baskısı yapan firmaların tamamı Türk firmalarından oluşuyor. Rekabetleri esasında birbirleriyle yapıp Türkiye içinde bir çalışma yaratıyorlar ama hiçbiri ihracat yapamıyor. Çünkü mutlaka bir eksiklikleri var. Yabancı sermayenin biraz Türkiye’nin önün açacağını varsayıyorlar. Ancak büyük firmalar Türkiye’ye henüz daha gelmedi. Etiket sektöründeki atıkların bilinçsiz bir şekilde bertaraf edilmesi ya da çöplere atılması konusunda Türkiye genelinde, belki de Avrupa genelinde bir çalışma yapmayı düşünüyoruz. Bu konuda da bu geri dönüşümlerle ya da bunların ekonomiye kazandırılmasıyla ilgili çalışmalarımız var. Bunu da yakın dönemde duyuracağız. Murat Kayhan Ural Meslek Komitesi Üyesi DÖNKASAN DÖNÜŞTÜRÜLEN ATIK KAĞIT SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ Selüloz üretimi demir-çelik üretimi gibi belli bir boyutun altında pek verimli olmuyor. Artık bazı sektörlerde yatırım ve üretim yapacaksanız yerel, hatta ulusal ölçekte üretim yaptığınızda sürdürülebilir bir sanayi haline dönüşemiyorsunuz. Dolayısıyla küresel anlamda üretim yapmak zorundasınız. Bir selüloz fabrikası sadece ülkeye hizmet edemez. Dolayısıyla onun ham maddesinin de küresel çapta üretim yapmaya müsait olması lazım. Bunun içine lojistikler, ham madde tedariki giriyor. Türkiye’de selüloz üretilmiyor çünkü Türkiye’de bunun altyapısı yok. Orman alanımız zaten çok düşük. Selüloz üretiminde söz sahibi ülkelere baktığımda hemen hepsi çok yüksek miktarda sürdürülebilir orman dokusuna sahip. Dünyada da sadece selüloz üretmek yeterli değil artık, bunun FSC (Forest Stewardship Council) gibi destekleyici belgelerini de sağlamak zorundasınız. Türkiye bence bu treni özel sektör bağlamında kaçırdı. Belki bu konu bir devlet politikası olarak gündeme alınırsa anlamlı olabilir diye düşünüyorum. 33. GRUP 60 EYLÜL 2020 P lastik Ambalaj Sanayii Meslek Komitesi’ne üye firmalar plastik poşet, çöp torbası, çanta, torba, çuval, file, sandık, kutu, kasa, damacana, şişe, bidon, makara, masura, bobin, tıpa, kapak, kapsül vb. paketleme malzemelerinin imalatını gerçekleştiriyor. İSO’da 293 üye ile temsil edilen 33. Grup Plastik Ambalaj Sanayii’nin üye sayısı ise beş kişi. 33. Grup, İSO Meclisi’ne iki üye gönderiyor. İSO Meclis Üyeleri, İSO Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Tacir ve Şaban Gülbahar’dan oluşuyor. Başkanlığını Şaban Gülbahar’ın yaptığı Plastik Ambalaj Sanayii Meslek Komitesi’nde şu temsilciler yer alıyor: 33. Grup Plastik Ambalaj Sanayii Meslek Komitesi’nden sektörün gündeminde olan konu başlıkları ve yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi aldık. MUSTAFA TACİR SÜMER PLASTİK VE KAĞIT SANAYİ TİCARET ANONİM ŞİRKETİ Yönetim Kurulu Üyesi / Meslek Komitesi Başkan Yardımcısı ŞABAN GÜLBAHAR ÜSTÜN PLASTİK AMBALAJ SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ Meclis Üyesi / Meslek Komitesi Başkanı SERKAN GÜLEÇ ÖZLİDER PLASTİK VE METAL SANAYİ TİCARET ANONİM ŞİRKETİ Meslek Komitesi Üyesi OSMAN BERK BAL GREİNER AMBALAJ SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ Meslek Komitesi Üyesi MEHMET UYSAL UYSAL PLASTİK SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ Meslek Komitesi ÜyesiMESLEK KOMİTELERİ İSO SANAYİ 61 Şaban Gülbahar Meclis Üyesi / Meslek Komitesi Başkanı ÜSTÜN PLASTİK AMBALAJ SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ Mustafa Tacir Yönetim Kurulu Üyesi Meslek Komitesi Başkan Yardımcısı SÜMER PLASTİK VE KAĞIT SANAYİ TİCARET ANONİM ŞİRKETİ Koronavirüs salgınının insanlar arasında yayılması devam ederken, ambalaj sektörü, tüketicilere önemli hayati gereklilikleri sağlayan gıda, temizlik ve hijyen gibi ürünlerin tüketicilere ulaşmasındaki en önemli rolü üstlendi ve üstlenmeye de devam ediyor. Tabii ki bu tedarik zincirinin devamlılığını sağlama adına da sektörümüz çok büyük inisiyatifler aldı. Öncelikle bu süreçte, ülkemizin ambalaj ihtiyacını karşılama adına birçok ihracat pazarlarına hizmet vermeyi azalttı. Özellikle sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı dönemlerde, ambalaj sektörü kesintisiz üretimine devam ederek sektörlere tedarik sorunu yaşatmadı. Ambalaj sektörü üretiminin yüzde 42’sini ihraç ediyor. İhracatın yüzde 70’i ise AB ülkelerine yapılıyor. Bu rakamlar, sektörümüzün gerek teknolojisi gerek kapasitif gücü gerekse uluslararası mevzuatlara ve standartlara uygun üretim kabiliyetinin ne kadar üst seviyelerde olduğunu da gösteriyor. Üretmiş olduğumuz “Esnek Ambalajlar” dünyanın sınırlı kaynaklarını sürdürülebilir bir şekilde kullanarak çevre üzerindeki etkilerin en aza indirilmesine yardımcı olabilir. Bunu kaynakta üretilen atık miktarının azaltılması olarak da adlandırabiliriz. Bu tür ambalajlar kaynak verimliliğini artırmak ve döngüsel ekonomiye doğru ilerlemek için önemli bir araç. Döngüsel ekonomide sanayinin tüm değer zinciri boyunca ambalaj sektörü olarak AR-GE çalışmalarına ve iş birliklerine açık olduğumuzu da ifade etmek isterim. Ambalaj sektörünün en önemli sorunlarının başında ham madde tedariki geliyor. Özellikle, ülkemizde petrokimyasal üretiminin talebin çok altında seyretmesi, sektörümüzü ithalata bağımlı hale getirdi. Sektör olarak pek çok konuda uluslararası çapta söz sahibiyiz. Dünyanın her köşesinde Türk menşeli bir ürün görmek mümkün. Bunun her sektörde artarak sürdürülmesi ülke olarak en büyük arzumuz. Bu süreçte dünya çapında inanılmaz bir rekabet söz konusu. Sektör olarak bizi olumsuz etkileyen konuların başında ham maddenin ithalata dayalı olması, kurlardaki aşırı dalgalanmaların yol açtığı istikrarsızlıklar ve enerji maliyetlerindeki artışlardır. Oluşan ek maliyetler maalesef sanayicimizin üzerine yükleniyor. Tüm bu olumsuzluklar sonrası firmaların nakit akışını negatif etkilemekte ve mali rasyoları bozulmakta. Bu durumda dışarıdan finansman kaynaklarına yönelim zorunlu hal alıyor. Eximbank’ın ihracatçının yanında olması sanayicimize güç kuvvet veriyor. Ancak Eximbank’ın ihracata yönelik desteklerinden yararlanmak için aranan teminat mektubu, sanayicimizi yeniden bankalarla baş başa bırakıyor. Alınacak teminat mektubu komisyon oranlarının yüksek oluşu, Eximbank destek kredilerinin cazipliğini ortadan kaldırıyor. Mektup komisyonu için bir üst oran belirlenmesinin yerinde bir karar olacağı kanaatindeyiz. Birçok sektörde olduğu gibi bizim sektörümüzde de en büyük rakip ve tehlike Çin menşeli ürünler olup “Bir kuşak bir yol” projesidir. İhracatımızın yüzde 50’sini yaptığımız AB ülkelerine 3-5 ayda zor ulaşan Çin ürünleri şimdi bu pazarlara 8-10 gün içinde ulaşabilecekler. Çin’in çok ucuz bu üretimiyle nasıl rekabet edilebileceği hususunda hızlı bir araştırma yapılmalı, ne tür tedbirlerin alınabileceği açıklığa kavuşturulmalı ve geç olmadan uygulanmalı. 62 EYLÜL 2020 MESKOM 33. Grup Mehmet Uysal Meslek Komitesi Üyesi UYSAL PLASTİK SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ Ülkemizin en büyük sektörlerinden birisi olan plastik sektörü, ana ürün ürettiği gibi bütün sektörlere de ara malı olarak tedarikçi konumunda yer alıyor. Sektör 2019 verilerine göre gayri safi milli hasıla içinde 35 milyar dolarlık üretim payına sahip. İhracattaki payı ise 5,5 milyar dolarlık doğrudan ihracatı ve 5 milyar dolara yakın dolaylı ihracatı ile toplamda 10,5 milyar dolarlık bir ihracat hacmine sahip. Plastik sektöründe 7 bin civarında üretici firmada yaklaşık 350 bin kişi istihdam ediliyor. Her sene makine ve teçhizata ortalama 750 milyon dolar civarında yatırım yapılıyor. 2020’de büyüme beklenirken pandeminin etkisi ile bir miktar azalma kaydedildi. Bu azalma alt branşlara göre farklılık arz ediyor. Ambalaj türlerinin üretimine olumsuz etkisi daha az oldu. Diğer alt sektörlerde ise yüzde 25-50 civarı azalma yaşandı. 33. grup olarak bizi ilgilendiren ambalaj tarafıdır. Plastik ambalaj sektörünün 2019 sonu itibarıyla GSMH içerisinde 12 milyar dolar civarında payı var. İhracatı ise 3 milyar dolar civarında. Sektörde yaklaşık bin 500 üretici firma var. Sektör dinamik bir yapıya sahip ve gerek yurt içi gerekse yurt dışı taleplerinde hızlı bir şekilde isteklere cevap verebiliyor. Sektörün önemli sorunlarından biri teknik eleman yetersizliği. Meslek liselerinde bu konuda branş bölümleri açılıp sayıları artırılmalı. Önemli maliyet unsurlarından birisi de enerjidir. Maalesef sanayide dünyanın pahalı enerji fiyatı ödeyen ülkelerinden biriyiz. Enerji maliyetlerinin düşürülmesi sektöre dünya rekabetinde avantajlar sağlayacak. Elektrik fiyatını oluşturan unsurlar incelenip bir kısmı elenmek sureti ile bu konu avantajlı hale gelebilir. Serkan Güleç Meslek Komitesi Üyesi ÖZLİDER PLASTİK VE METAL SANAYİ TİCARET ANONİM ŞİRKETİ Dünyanın en büyük altıncı, Avrupa’nın ise en büyük ikinci plastik üreticisi konumunda olan Türkiye’nin yıllık plastik mamul üretimi 10 milyon tonun üzerine çıktı. Ülke ekonomimize yaklaşık 40 milyar dolarlık katkı sağlayan plastik sektörü toplamda 10 milyar doların üzerinde de ihracat yapıyor. Plastik ambalaj sanayii ise plastik üretiminin ve plastik ham madde tüketiminin en büyük alt sektörlerinden biridir. Üretimin ve ürünün olduğu her yerde ürünü tüketiciye sağlıklı bir şekilde ulaştıran, onu koruyan ambalajı her geçen gün hayatımızda farklı teknolojik gelişimleri ile birlikte görüyoruz. Artan talep ve kapasite artışlarını karşılamakta zorluk çekmeyen sektörümüzün önündeki en büyük sorunu artan enerji maliyetleri oluşturuyor. Sanayi tarifesinden kullanılan elektriğin maliyeti yıllık yüzde 100 artmış durumda. Sanayiciye özellikle de ihracat yapan firmalara daha uygun maliyetli enerji kullandırmak, elektrik faturalarını uzun vadelerde ödeme imkanı sağlamak sektörümüzü rahatlatacaktır. Bunun yanında sektörümüzün sırtındaki Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM) yükünü hafifletmek ya da ortadan kaldırmak sanayicimize üretiminden elde edeceği faaliyet karlılığını attıracak ve yeni yatırımlar konusunda elini güçlendirecek. Ülkemizin uzun vadeli kalkınmaya yönelik planlarında plastik ambalaj sanayii olmazsa olmazlardan biri olmalı ve sanayicimiz üretmek, geliştirmek ve yerlileştirmek konularında teşvik edilmeli. Unutmayalım ki üretmeyen bir toplum tüketmeye devam ettiği sürece gelecekte yok olmaya mahkum. Üretmenin de sınırı yok.ARAŞTIRMA Küresel Ekonomi 64 EYLÜL 2019 KÜRESEL EKONOMİ… 30 YIL SONRA Dünya Raporu’na göre 2050’de küresel ekonominin yüzde 35’ini oluşturan E7 ülkelerinin 2040 yılında G7 ülkelerinin iki katı büyüklüğüne ulaşması bekleniyor. Türkiye’nin 2050 yılına kadar ilk 10’u zorlayacak noktaya gelmesi mümkün görünürken, Çin 2030 yılından önce dünyanın en büyük ekonomisi olabilir. İSO SANAYİ 65ARAŞTIRMA Küresel Ekonomi 66 EYLÜL 2019 D ünyaya yön veren mega trendler arasında yer alan ekonomik güçteki değişimler, gelişmekte olan ülkelerin dünya ekonomisindeki rolünün artışına işaret ediyor. PwC’nin yaptığı araştırmaya göre, konjonktürel, küresel ve yerel gelişmelere bağlı yaşanan iniş çıkışlara rağmen gelişmekte olan ülkelerin, dünya ekonomisindeki payını artırmaya devam ettiği görülüyor. Gelişmekte olan ekonomiler, dünya genelinde yaratılan gelir içinde paylarını artırmayı sürdürürken, uzun vadeli küresel ekonomik gücün belirli gelişmiş ekonomilerden uzaklaşması 2050’ye kadar olan dönemde devam edecek gibi gözüküyor. Bu durum PwC ekonomistlerinin hazırladığı son 2050’de Dünya Raporu’nun önemli bulgularından biri olarak değerlendirilebilir. E7 ülkelerinin yanı sıra Vietnam, Nijerya, Kolombiya gibi yeni gelişen ülkeler de hızlı büyüme potansiyelleri ile dikkat çekiyor. 2015 yılında ekonomik büyüklük olarak G7 ülkelerini yakalayan E7 ülkelerinin 2040 yılında G7 ülkelerinin iki katı büyüklüğüne ulaşması mümkün gözüküyor. TÜRKİYE’NİN POTANSİYELİ PARLAK Gerekli adımların atılacağı varsayımı ile Türkiye’nin potansiyeli parlak bir geleceğe işaret ediyor. Cari fiyatlarla hesaplanan milli gelir ile şu anda dünyanı 17’nci büyük ekonomisi olan Türkiye’nin 2050 yılına kadar ilk 10’u zorlayacak noktaya gelmesi mümkün görünüyor. PwC’nin her yıl dünya genelinde bin 400’e yakın CEO ile gerçekleştirdiği Küresel CEO Araştırması’na katılan Türk şirketlerinin CEO’ları ekonomik büyüme beklentilerinde düşüşe işaret etse de kendi şirketlerini her duruma hazırlama konusunda her zaman çok daha inançlı ve deneyimli oldular. Bu nedenle ekonomik büyüme beklentisi düşüş gösterdiği bir dönemde bile kendi şirketlerinde büyüme beklentilerinin yüzde 41 gibi iyi sayılabilecek bir oranda olduğu izleniyor. Yapılan araştırmalara göre Türkiye, avantajlı nüfus yapısı ve coğrafi konumu sayesinde uzun dönemde önemli iş fırsatları sunabilecek güce sahip. Avrupa’daki en hızlı büyüme potansiyeli ile Türkiye’deki geçici zorlukları aşan ve sabırlı davranan yatırımcılar uzun vadede önemli faydalar elde edebilir. TÜRKİYE’NİN GELECEĞE KOŞUSU HIZLANMALI Konunun uzmanları, önümüzdeki dönemde, küresel ekonomideki karmaşık görünüme ve güvenlik konularının gündemi işgal ettiği mevcut ortama rağmen Türkiye için ilk hedef bu gündemi ● Çin, ABD’yi en büyük ekonomi olarak geride bıraktı bile ve 2030 yılından önce dünyanın en büyük ekonomisi olabilir. ● 2050 yılına kadar Hindistan ABD’yi geride bırakarak ikinci sıraya yükselebilir. ● Endonezya, Japonya ve Almanya gibi ülkeleri geride bırakarak dördüncü sıraya ilerleyebilir. ● 2050 yılından önce dünyadaki en büyük yedi ekonomiden altısı gelişmekte olan ekonomiler arasında yer alabilir. ● Ekonomik reformlarda ilerleme kaydedilmesi durumunda Türkiye 2030 yılından önce İtalya’yı geride bırakabilir. ● Vietnam 2050 yılına en hızlı büyüyen ekonomi olarak 20’nci sıraya yükselebilir. ● Önemli yapısal reformları gerçekleştirdiği takdirde Türkiye’nin, 2030 yılında SGP bazında dünyanın en büyük 12’nci ekonomisi, 2050 yılında ise 11’inci ekonomisi olması bekleniyor. ● Bu durumda Türkiye, 2050 yılında SGP bazında GSYİH büyüklüğü bakımından E7 ülkeleri arasında ikinci sıradaki yerini koruyabilir. ÖNE ÇIKAN SONUÇLAR İSO SANAYİ 67 en rasyonel politikalar ile yöneterek büyümeden ödün vermeden ilerlemek olması görüşünde birleşiyor. Esas hedef ise teknolojideki sıçrama, onunla birlikte gelen dijital dönüşüm ve bunu yönetecek yetenekli insan kaynağına ulaşmak konusunda akılcı yatırımların yapılması ve belirli bir ekonomik reform süreci ile Türkiye’nin geleceğe koşusunun hızlanarak devamı olmalı. Uzun vadede Türkiye için öngörülen iyimser tablonun gerçekleşmesi; Türkiye’nin asıl potansiyelinin açığa çıkması için, Türkiye hikayesinin ve parlak geleceğinin tüm dünyada çok daha iyi anlaşılması, yatırım akışının sürmesi ve yeni yatırımların çekilebilmesi için çok önemli. Bunun için ülkemizin yatırım ortamının her geçen gün sayısı artan rakiplerinden çok daha fazla öngörülebilir olması gerekiyor. Bunu sağlamak üzere tüm konularda özgüveni yüksek bir şeffaflık sergilenmesi gerektiğine işaret eden uzmanlar, bölgemizdeki sıkıntılı jeopolitik unsurlara rağmen ekonomik büyüme, markalaşma ve endüstriyel yatırım hedeflerine sıkı sıkı tutunarak büyük adımlar atmamız gerektiğini ifade ediyor.Next >