< Previous56 HAZİRAN 2021 MECLİS İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın Meclis konuşmasından sonra İSO 500 Büyük’ün değerlendirildiği bir panel düzenlendi. Dünya Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı Dr. Şeref Oğuz’un moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelde, Ekonomist Dr. Can Fuat Gürlesel ve Besfin Finansal Danışmanlık CEO’su Ferda Besli, İSO 500 Büyük-2020 araştırmasından çıkan sonuçlar hakkında ayrıntılı sunum yaptılar ve Meclis Üyelerinden gelen soruları yanıtladılar. BİR PANELLE DEĞERLENDİRİLDİ İSO 500 BÜYÜK-2020 Dünya Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı Dr. Şeref Oğuz Besfin Finansal Danışmanlık CEO’su Ferda BesliEkonomist Dr. Can Fuat GürleselİSO SANAYİ 57 İ SO 500 Büyük araştırmasından çıkan sonuçların değerlendirildiği panelin moderatörlüğünü yapan Dünya Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı Dr. Şeref Oğuz, İSO 500 Büyük geleneğinin gurur verici olduğunu söyledi. Araştırma sonuçlarından çıkan sonuçlara göre şirketlerin karlılığının artmasının çok önemli olduğunu belirten Oğuz, İSO 500 Büyük araştırmasından beş önemli sonucun ortaya çıktığını bildirdi. Oğuz, bunların; toplam borçların artması, finansman giderinin büyümesi, ihracatın gerilemesi, KDV yükünün artması ve AR- GE yapan şirket sayısının 271 gibi kabul edilemez bir rakamda olması olarak sıraladı. Sanayisiz toplumun pek çok kabiliyetinden mahrum olduğuna işaret eden Oğuz, enflasyon rakamlarındaki yükselmenin 90’lı yıllardan kötü çağrışımlar yaptığını anlattı. Geometrik bir dönüşüm hızının geometrik bir boyuta ulaştığı bir süreçte Türkiye’nin adımlarını daha hızlı atması gerektiğine dikkat çeken Oğuz, “Ne yazık ki bu sürat bize yetmez. Özdemir Asaf’ın bir şiirinde dediği gibi ‘Bir insan bir treni kaçırdığı zaman öbür tren gelir onu alır’. Fakat, bir ulus bir treni kaçırdığı zaman başka bir ulus gelip onu alır. Aslında trenin falan kaçtığı yok. Trenin arka vagonlarına binmek diye bir sıkıntımız var. Bazılarımızın bu trenin ön vagonlarında yer alırken ne yazık ki biz ve diğer pek çok kurumlarımız en pahalı biletle ikinci ve üçüncü mevkilerde seyahat etmek zorunda kalıyoruz. Tren logaritmik hızla giderken biz aritmetik hızla ona yetişemeyiz. Özellikle dönüşüm çağında geri gitmenin en büyük sıkıntılarından biri budur” diye konuştu. Oğuz, kısa konuşmasının ardından sözü önce Ekonomist Dr. Can Fuat Gürlesel’e daha sonra ise Besfin Finansal Danışmanlık CEO’su Ferda Besli’ye verdi. Ekonomist Dr. Can Fuat Gürlesel: “2020 YILI DÜNYA GENELİNDE SANAYİNİN GERİ DÖNÜŞ YILI OLDU” Ekonomist Dr. Can Fuat Gürlesel, sanayi firmalarımızın giderek kendi faaliyetlerine yoğunlaştığını ve bildikleri işi yaptığını söyledi. AR-GE ve inovasyonların katkılarını 58 HAZİRAN 2021 MECLİS gördüklerini belirten Gürlesel, “İSO 500 şirketleri faaliyet karlarını artırarak 2020’de zorlu koşullarını yönetti. 2020 yılını dünya genelinde sanayinin geri dönüş yılı olarak görüyorum. Hizmetler, finans derken bütün ülkeler dört elle sanayisine sarıldı, bu da çok önemli” dedi. Neredeyse birinci sanayi devrimine geri döndüğümüzü ifade eden Gürlesel, ülkelerin ‘Tedarik güvenliği önemli, aman biz üretelim, sanayiyi koruyalım, sanayiyi Asya Pasifik’e bırakmıştık bunu geri alalım’ demeye başladığını anlattı. Bunun kalıcı bir eğilim olmadığını belirten Gürlesel, “Türk sanayisi de bu noktada çok önemli konumda. Fırsatlar ve riskleri iyi okuyarak iyi uyum sağlamamız gerekiyor. Yakından tedarik ve bölgeselleşme artan trendler olacak. Ülkeler kendi aralarında hem teknoloji hem ticaret alanında iş birliğini artıracak. AB ile ilişkilerimizi artırmak zorunda olduğumuz bir döneme giriyoruz. Arkamıza itici güçler almamız gerekiyor. Bunun dışında enflasyon ve faizler konusunu 2021’de devam ettirebilecek miyiz? En üzücü tarafı ülkenin 2001 öncesi yüksek enflasyon kur faiz sarmalına düşük yoğunluklu olarak girmesi. Enflasyonu düşüremezseniz sanayiciden bir şey beklemeyin” diye konuştu. Sanayicinin kendi içinde mümkün olduğu kadar risklerini yöneterek karlılığını belirli bir seviyede tutmaya çalışacağını anlatan Gürlesel, sözlerine şöyle devam etti: “Artan döviz kurlarından krize girmememizin sebebi, enflasyon yaratarak krize girmeyi öteliyoruz. Aynen 2000’lerin öncesinde olduğu gibi. Yüzde 100 kur artışı o zaman da vardı. Enflasyonla bunun risk alanlarını yediriyorduk. Bu arada faizi de yüksekti. Ama ne oldu? Sonunda 10 sene sonra birikerek tarihimizin en büyük kriziyle karşılaştık. Sanayicinin önünde duran en önemli tehdit enflasyondur. Enflasyonla bu riski yönetme konusunda elimizde çok fazla araç yok. Enflasyonu bitiremezseniz sanayiciden bir şey beklemeyin. Bu küresel tedarik zincirlerine, yeniden yapılanmaya eklemlenmeyi beklemeyin. Burada çok uyarıcı olmamız gerekiyor. Maalesef sanki ekonomi yönetimi bu sene enflasyonu biraz böyle bırakmış gibi görünüyor.” İSO SANAYİ 59 “ORTA GELİR TUZAĞINDAN ÇIKMAK LAZIM” Türkiye’nin 2003 ve 2004 yılında 4 bin dolar olan milli gelirini 2011 ve 2012’de 12 bin dolara kadar çıkarttığını hatırlatan Gürlesel, orta gelir tuzağı olan bu limitin üzerine çıkılamadığını anlattı. Gürlesel, sözlerine şöyle devam etti: “Hem ekonomide gerekli dönüşümü yapamadığımızı hem de orta gelir tuzağından çıkışın ana motoru olan sanayiye önem verilmesini söylüyorduk. Hatırlanacağı gibi o dönemde hep sanayi dışı kesime bir ilgi vardı. Sonrasında Türkiye, Türk lirasının da değer kaybıyla birlikte kişi başı geliri 7500 dolara düştü. Böylelikle Türkiye orta gelir tuzağından kurtulmuş oldu ama nasıl kurtuldu, tekrar düşük gelir grubuna inerek! Sanayi için de aynı şey maalesef geçerli. Sanayinin de bir orta gelir tuzağı içinde olduğunu düşünüyorum. Bu soruna cevap aramamız gerekiyor. Türkiye’yi orta gelir tuzağından çıkarıp yüksek gelir grubuna taşıyacak olan önce sanayinin mi dönüşmesidir, diye sormak lazım… Önce sanayinin mi bu orta gelir tuzağından çıkıp kurtulması, yoksa Türkiye’nin önce bu koşulları sağlaması mı gerekiyor, buna cevap bulmak lazım.” Besfin Finansal Danışmanlık CEO’su Ferda Besli: “SANAYİCİ, KRİZ DÖNEMİNDE LİKİDİTE YÖNETİMİNİ İYİ YÖNETTİ” Besfin Finansal Danışmanlık CEO’su Ferda Besli, sanayicinin 2020 yılında kriz dönemini likidite yönetimini çok iyi yaparak geçirdiğini söyledi. Sanayicinin borç yönetimini geçmişe göre daha iyi yaptığına dikkat çeken Besli, döviz kredilerinin oranının 75’lerden 67’lere geldiğini bildirdi. Katma değerli teknolojik ürün üretmeyi konuştuğumuzu ancak söylemenin kolay, yapmanın ise zor olduğunu anlatan Besli, ancak yapmamızın zorunlu olduğunu kaydetti. Kar marjımızın yüzde 2 arttığına dikkat çeken Besli, “Finansal rasyolarımızda düzeltme gördük. Bu sene yabancı firma sayısı 117’den 110’a geriledi. Yabancı yatırımcıyı tekrar teşvik etmek için kampanya başlatmamız lazım” dedi. 20 yıl önceki otomotivde trend yakaladığımızı hatırlatan Besli, otomotiv sektöründeki gücümüz buradan geldiğine işaret etti. Stratejik iş birliklerimizi daha çok artırmamızın önemini anlatan Besli, “Teknoloji yaratamadıktan sonra stratejik iş birlikleri ile teknolojik ürün üreterek kar marjını 25’lere getirmek gerekiyor. Halka arz konusunda sanayicilerimizin buraya odaklanması lazım. Halka arzlarla beraber sermaye yapımız güçlendikçe AR-GE yatırımları da artacak. Finansmana girişim gittikçe zor, daha da zor olacak, yüksek borçlanma maliyetleri olacak. Bizim firmalarımızın sermaye yapısını kuvvetlendirmemiz gerekiyor” diye konuştu. “TEKNOLOJİK ÜRÜNLER ÜRETMELİYİZ” Katma değerli teknolojik ürünler üretmenin önemli olduğunu belirten Besli, finansal sıkıntılardan dolayı hayata geçirilmesinin zor ama zorunlu olduğunu ifade etti. Besli, şöyle konuştu: “Bu sene EBITDA marjımız veya brüt kar marjımız yüzde 2. Yani 200 baz puan artı finansal rasyolarımızda önemli bir düzeltme görünüyor. Kendi yaptığım araştırmalara göre, yurt dışındaki büyük sanayi kuruluşlarının ortalama brüt kar marjları yüzde 25 ila yüzde 28 arasında seyrediyor. Fakat faaliyet giderleri Türkiye’yle karşılaştırdığınız zaman daha yüksek. Faaliyet giderleri bölü satış rasyosu yüzde 12-15’lere kadar ulaşabiliyor. Biz yüzde 7 ila 8 civarında bir oranla bunu biraz daha rekabet gücü yüzdeleriyle tutabiliyoruz.” İSO 500 Büyük araştırmasına baktığımız zaman bu sene yabancı firma sayısının 117’den 110’a gerilediğini söyleyen Besli, yatırımcıyı tekrar ülkemize getirmek için bir kampanya başlatmamız gerektiğini belirtti. 20 yıl önce otomotivde başlayan trendin şu andaki gücümüzü oluşturduğunu kaydeden Besli, “Yabancı sermayeli kuruluşlarla olan stratejik iş birliklerimizi daha fazla artırmamız lazım. Stratejik işbirlikleriyle ülkemizde teknolojik ürünler üreterek kar marjlarımızın yüzde 25’e hatta yüzde 28’e getirmemiz gerekiyor. Ancak bu şekilde karlılık rakamlarını artırabilir, borçlanma ihtiyacımızı azaltabiliriz” dedi. Finansal olarak bir finansmana erişimin gittikçe zor olduğunu söyleyen Besli, işimizin bundan sonra daha da zor olacağını belirtti. Enflasyon ve faizlerin artacağını, yüksek borçlanma maliyetlerinin büyüyeceğini öngördüklerini anlatan Besli, öncelikle teknolojik yatırımlar yapabilmek için Çin de sermaye yapımızı kuvvetlendirmemiz gerektiğini vurguladı. 60 HAZİRAN 2021 MECLİS İSO Meclis Üyesi Ömer Karadeniz: İSO Meclis Üyesi Ender Arslan: İS İS “İ SO 500 Büyük çalışmasına baktığımız zaman plastik sektörünün her yıl olduğu gibi bu yıl da listeye damga vurduğunu görüyoruz. Plastik mamul üretimi alanında faaliyet gösteren işletmelerin sayısı 14’e yükselmiş vaziyette. Ayrıca birinci 500’de yer alan firmaların cirosu yüzde 15,3 artış gösterirken listede yer alan plastik mamul üreticilerinin cirosunun ise yüzde 28,9’a doğru gittiğini görüyoruz. Yani hemen hemen double bir oluşum varlığını izliyoruz. Tabii plastik sektörünün gerçek etkisini bu rakamlarda görmek mümkün değil. Çünkü bildiğimiz üzere listede en üst sıralarda yer alan otomotiv ve beyaz eşya sektörlerinden plastik sektörünün büyük bir katkısı söz konusu. Örneğin ortalama bir araçta 200 kilograma yakın plastik kullanılıyor. Artık buraları aşmamız gerekiyor. Bunun olması demek, yakıt sarfiyatının da had safhada azaltılması anlamına geliyor.” “D eğerli bir iş olan İSO 500, herkesin takip ettiği, süreklilik gösteren değerli bir çalışma. Bu konuda emeği geçen herkese teşekkür ederim. İlk 500’e giren firmalarının cirosu dolar bazında belirleniyor. Büyüm çizgilerine bakıldığında 2000-2010 yılı arasında ilk 500’deki firmaların büyüdüğü görülüyor. Sanayimizin GDP’deki payı da büyüyor. Hatta yüzde 25’i geçtiği dönem bile var. Ancak 2010’dan 2020’ye kadar ilk 500’e giren firmanın cirosu büyümüyor, sanayimizin GDP’deki payı da düşüyor. Ülke ekonomisinde sanayinin payını nasıl artırabiliriz, ilk 500’ün büyüklüğünü nasıl artırabilirizi düşünmeliyiz. Bence en temel sorun bu.” “T ürkiye’de bu yıl sanayicilerimiz ciddi başarılı bir sınav verdi. Hizmet sektörü tamamen dururken sanayi sektörü ciddi bir çalışma yaparak Türkiye’nin daha fazla yoksullaşmasını önledi. Ancak bütün yük Türkiye’deki sanayiciye yükleniyor. Bu durum haksızlığa yol açarken, ciddi bir şekilde Türkiye’de yatırım ortamının flulaşmasına sebep oluyor. Dolayısıyla da yatırımcı ülkemizden kaçıyor. Pek çok büyük sermaye gruplarının yurt dışındaki yatırım miktarları gittikçe artıyor ve yabancı yatırım miktarları da Türkiye’de azalmaya başlıyor. Çünkü yarın çıkacak kararnamede hangi verginin geleceğini kimse bilemiyor. Bu da ciddi bir sorun yaratıyor.” ep “Sanayi Türkiye’nin yoksulla şmas ın ı önledi” İSO Meclis Üyesi Nuri Görenoğlu: “Plastik sektörü, İSO 500’e damgas ını vurdu” “İSO 500 Büyük, herkesin takip etti ği değ erli bir çal ışma”62 HAZİRAN 2021 MECLİS İSO Meclis Üyesi Ender Yılmaz: İS “H am maddedeki, emtiadaki fiyat artışları herkesi rahatsız edici boyutta ilerliyor. Her gün ham maddedeki, özellikle yurt dışı emtiadaki fiyat yukarı doğru seyrediyor. Artık bu iş öngörülemez bir hale geldi. Bu iş sürekli bir sermaye kaybına neden oluyor. Bir fiyat veriyorsunuz, sonrasında aynı fiyattan yerine ürün koyma şansınız yok. Tabii döviz bazında da bu fiyatlar artıyor. Enflasyonun getirmiş olduğu bir artış değil bu. Bir de kar üzerinde enflasyon muhasebesi en önemli kriterlerden biri. Kağıt üzerinde çok ciddi karlılıklar ortaya çıkacak. Ayrıca yola çıkmışken oyunun kuralları da değişti, 22’den 25’e vergilerimiz geldi! Buradaki ani değişim bizi çok ciddi anlamda rahatsız ediyor. Şirketlerimizin ciddi sermaye kayıpları var. Bu dönemde sermaye yetersizlikleri öne çıktı çünkü emtiadaki fiyat artışları sizin sermayenizi bayağı aşağı çektiği için de sıkıntıya sebep oldu.” “Y apılan açıklamalara göre 2009’da yayınlanan borç ve özkaynak ilişkisinin aşağı yukarı yüzde 50-50 olduğu görülüyor. 2020’de ise bu borç ve özkaynak ilişkisinin 31’e 68 borç tarafına doğru kaydığını izliyoruz. Bu tabloya göre tahminen üç beş sene sonra ilk 500’de borçsuz şirketin kalmayacağını düşünüyorum. Bu kapsamda geleceğe yönelik şirketlerimizin nasıl hareket etmesi gerektiğini merak ediyorum.” “Borç-özkaynak ili şkisi de ğişiyor” İSO Meclis Üyesi İbrahim Aydoğan: “Ham maddedeki fiyat art ışı rahats ız ediyor” İSO Meclis Üyesi Ferdi Erdoğan: İS “A R-GE’de iş birliği AR-GE’nin kendi yasasıyla engellendi. Dolayısıyla iş birliklerinin önü kendi grup şirketlerinin arasında bile seyahatler engellenmişti. Çok büyük gayretler sarf ederek bu konuyu biraz aşmaya çalıştık. Dolayısıyla laboratuvarda insanların başına elmanın düşmesini beklemek büyük bir hata olur. O bakımdan bırakın insanlar bahçede, doğada bir arada çalışabilsinler. Ülkeler arası bile birlikte çalışabilsinler. AR-GE teşvikinin bu yönde gözden geçirilmesini önemle rica ediyorum.” “AR-GE te şvikleri gözden geçirilmeli”64 HAZİRAN 2021 TÜRK İŞ DÜNYASINA TACİKİSTAN’DAKİ İŞ FIRSATLARI ANLATILDI İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından düzenlenen Tacikistan ülke günü seminerinde, Türk iş dünyasına ülkedeki iş fırsatları anlatıldı. 20 Mayıs’ta İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın ev sahipliğinde video konferans yöntemiyle gerçekleştirilen toplantıya Türkiye’nin Duşanbe Büyükelçisi Emre Zeki Karagöl ve Tacikistan’ın Ankara Büyükelçisi Mahmadali Rajabiyon da katıldı. Tacikistan’daki iş fırsatlarını değerlendirmek isteyen çok sayıda sanayici ve iş insanı da toplantıyı takip etti. İ stanbul Sanayi Odası (İSO), Orta Asya’nın önemli ülkelerinden Tacikistan ile yatırım ve iş birliği fırsatlarını sanayici ve iş insanlarına tanıtabilmek amacıyla Tacikistan Ülke Günü & Ticaret ve Yatırım Fırsatları semineri düzenledi. 20 Mayıs 2021 tarihinde İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın ev sahipliğinde video konferans olarak yapılan toplantıya Türkiye’nin Duşanbe Büyükelçisi Emre Zeki Karagöl ve Tacikistan’ın Ankara Büyükelçisi Mahmadali Rajabiyon da katıldı. Toplantıyı ülkedeki fırsatları değerlendirmek isteyen çok sayıda sanayici ve iş insanı da takip etti. Toplantının açılışında konuşan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, Türkiye ile Tacikistan arasındaki ilişkilerin iki ulus arasındaki güçlü tarihi bağlara dayandığını söyledi. Bahçıvan, bugün iki ülkede de ilişkilerin her alanda geliştirilmesi yönünde güçlü bir iradenin olduğunu kaydetti. 2020 yılında yaklaşık 322 milyon dolarlık bir ticaret hacmi olduğunu belirten Bahçıvan, Türkiye’nin 173 milyon dolar ihracat yaparken Tacikistan’dan yaklaşık 149 milyon dolarlık ithalat yaptığını dile getirdi. İki ülkenin 1994- 2020 arası dönemdeki yatırım ilişkilerine bakıldığında, Tacikistan’da 600 milyon doları aşkın Türk müteahhitlik yatırımları olduğunun bilgisini veren Bahçıvan, bu verilerin her iki ülkenin mevcut potansiyelinin oldukça altında olduğunu ve ülkeler arasındaki güçlü ilişkilerin ekonomiye de yansıması gerektiğini sözlerine ilave etti. BAHÇIVAN: “TACİKİSTAN MAKROEKONOMİK İSTİKRAR İÇİN ÖNEMLİ ADIMLAR ATTI” Son 10 yıl boyunca ekonomik büyüme sağlamış olan Tacikistan’ın, makroekonomik istikrarı sağlamak ve özel sektörün geliştirilmesi için gerekli altyapıyı oluşturmak amacıyla önemli adımlar attığına dikkat çeken Bahçıvan, pazar ekonomisine geçiş, özelleştirme, anayasal İSO SANAYİ 65 reformlar gibi konularda gelişmeler sağlandığını ve yatırım ortamının iyileştirildiğini aktardı. Bahçıvan, kalkınma stratejisi kapsamında, diğer sektörler yanında altyapı ve enerji sektörünün de geliştirilmesinin amaçlandığını ifade etti. Özellikle sağlık altyapısı ve ilaç sektöründe, Türkiye’nin yapmış olduğu yatırımların iki ülke arasındaki ilişkilere önemli ivme kazandırdığını vurgulayan Bahçıvan, Türk firmaları açısından; elektrik enerjisi üretimi, ilaç, medikal cihazlar, gıda işleme ve paketleme, madencilik, dijital ekonomi ve turizmin fırsatlar sunan sektörler olarak öne çıktığını kaydetti. Bahçıvan, Türk ürünlerinin kalite ve fiyat anlamında Tacikistan pazarında önemli bir konumda olmasının ve Tacik tüketicilerin güvenini kazanmış olmasının, ihracatçılar ve yatırımcılar için çok önemli bir avantaj olduğunun altını çizdi. Bahçıvan, Tacikistan’ın Bağımsız Devletler Topluluğu ülkeleri ile (Rusya, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Beyaz Rusya ve Ermenistan) serbest ticaret anlaşması bulunmasının ve önemli coğrafi konumu nedeniyle 3,5 milyarlık nüfusa açılan stratejik bir kapı konumunda olmasının Tacikistan’ı cazip kılan bir diğer önemli özellik olduğunu hatırlattı. KARAGÖL: “KALİTELİ ÜRÜN DENİLİNCE AKLA TÜRK MALLARI GELİYOR” Açılışta konuşan Türkiye’nin Duşanbe Büyükelçisi Emre Zeki Karagöl, Bakanlık tarafından kendilerine verilen talimat doğrultusunda iş dünyası ile yakın ilişki kurmak için harekete geçtiklerini söyledi. Tacikistan piyasasında büyük bir Türkiye sevgisi ve Türk mallarına ilişkin olumlu bir algı olduğunu vurgulayan Karagöl, Batılı ülkelerin ülke pazarına girmediğini, en çok Türk, Rus, Çin ve Güney Kore mallarının bulunduğunu aktardı. Kaliteli ürün denilince akla Türk mallarının geldiğini vurgulayan Karagöl, 90’lı yıllarda pazara giren Türk iş insanlarının yoğun rekabet koşulları yaşamadığını anlattı. Türk iş insanlarının diğer pazarlara nazaran Tacikistan’da çok sorun yaşamadığının altını çizen Karagöl, Tacikistan’ın Türk iş insanlarının daha çok yatırım yapmasını beklediğini dile getirdi. RAJABIYON: “TACİKİSTAN, YATIRIM İÇİN GÜVENLİ” Tacikistan’ın Ankara Büyükelçisi Mahmadali Rajabiyon ise konuşmasında iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin 30’uncu yılını kutladıklarını söyledi. Tacikistan’ın yatırım için güvenli ortam sağladığını, siyasi, hukuk ve altyapı olarak hazır olduğunu belirten Rajabiyon, Covid-19 nedeniyle iş birliği planlarının biraz ertelendiğini ancak video konferanslar yoluyla ilişkilerin geliştirilmesini sürdürdüklerini kaydetti. Türkiye’nin Tacikistan’ın en önemli ticari ortaklarından biri olduğunu vurgulayan Rajabiyon, 1 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşmanın mümkün olduğunu anlattı. Tacikistan’da 90 müşterek ya da Türk sermayeli şirketin faaliyette yer aldığı bilgisini veren Rajabiyon, Türkiye’den yapılan yatırımın 200 milyon doları bulduğunu belirtti. SOĞANCI: “TACİKİSTAN, ORTA ASYA KAYNAKLARINI ELİNDE BULUNDURUYOR” Tacikistan Ticaret, İş Birliği ve Yatırım Fırsatları başlıklı sunumuyla Ticaret Bakanlığı Duşanbe Ticaret Müşaviri Muhammed Emrah Soğancı, ülkedeki ekonomik durum ve sektörler hakkında ayrıntılı bilgiler verdi. Tacikistan’ın yüzde 93’ünün dağlık bir ülke olduğunu belirten Soğancı, bu sebeple Orta Asya kaynaklarının çoğunu elinde bulundurduğunu söyledi. Duşanbe’nin 143 bin kilometrekarelik bir yüzölçümüne sahip olduğunu anlatan Soğancı, 9,5 milyon nüfusu içinde barındırdığını kaydetti. Sonrasında İSO Genel Sekreter Yardımcısı Burçin Değirmencioğlu’nun moderatörlüğünde yapılan Tacikistan’da İş Yapan Firma Deneyimleri başlıklı panelde DEİK Türkiye-Tacikistan İş Konseyi Başkanı Cihangir Fikri Saatçioğlu, Tek-Çelik İç ve Dış Tic. İnş. San. A.Ş. Genel Müdürü İrfanuddin Güven, Coca-Cola İçecek A.Ş. Tacikistan Bölge Müdürü Sunay Şanlı, Beta Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş Genel Müdürü Fatma Uğur Ersöz, AKIA Otomotiv Tacikistan Bölge Müdürü İsmail Şahin ve Evyap Sabun Yağ Gliserin San. ve Tic. A.Ş. Tacikistan Bölge Müdürü Mehmet Ermiş, Tacikistan pazarındaki deneyimlerini dinleyicilerle paylaştı. Dinleyicilerden gelen sorular da panelistler tarafından yanıtlandı. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan Duşanbe Büyükelçisi Emre Zeki Karagöl Tacikistan Ankara Büyükelçisi Mahmadali RajabiyonNext >