< Previous66 TEMMUZ 2021 ARAŞTIRMA RCEP TOPLAM DIŞ TİCARET AÇIĞIMIZIN YÜZDE 40’INI ÇİN OLUŞTURUYOR 2020 yılının ilk 11 ayında Çin’e verdiğimiz ticaret açığı, toplam dış ticaret açığımızın yüzde 40’ını oluşturuyor. Asya Pasifik İş Konseyleri kapsamındaki 17 ülke ve iki bölge ile olan ticaret açığımız ise toplam dış ticaret açığımızın yüzde 73,9’unu kapsıyor. Türkiye’ye doğrudan yatırımlarda ise Çin’in payı yalnızca yüzde 1 seviyesinde. 2019 yılında 31 milyar dolar dış ticaret açığı veren Türkiye, bu dış ticaret açığının 28 milyar 940 milyon dolarlık dilimini RCEP ülkelerine kaydediyor. ÜLKENÜFUSGSMH Çin1,398 milyar14,34 trilyon $ Japonya126,3 milyon5,082 trilyon $ Güney Kore51,71 milyon1,647 trilyon $ Endonezya270.6 milyon1,119 trilyon $ Avustralya25,36 milyon1,397 trilyon $ Tayland69,63 milyon543,5 milyar $ Filipinler108,1 milyon376,8 milyar $ Singapur 5,704 milyon372,1 milyar $ Malezya31,95 milyon364,7 milyar $ Vietnam96,46 milyon,9 milyar $ Yeni Zelanda 4,917 milyon206,9 milyar $ Myanmar54.05 milyon76,09 milyar $ Kamboçya16.49 milyon27.09 milyar $ Laos7,169 milyon18,17 milyar $ Brunei433.28513.47 milyar $ arasında ticaretin kolaylaştırılması açısından önemli bir etken. Bu ülkeler arasında ticaretin ek yükümlülüklerden muaf bir şekilde daha cazip bir hale gelmesi, ticaretin derinleşmesi ve tedarik zincirlerinin daha kolay işletilmesinin mümkün. Birçok görüşe göre Çin, Güney Kore ve Japonya bu anlaşmadan en kazançlı çıkacak ülkeler arasında yer alıyor. Özellikle Çin’in, bu anlaşmayla dünyanın üretim üssü olma konumunu güçlendirme arayışında olduğu dile getiriliyor. Bu noktada, Çin’in son dönem vizyonu ve önümüzdeki döneme yönelik projelerini de göz önünde bulundurmak gerektiği uzmanlar tarafından belirtiliyor.İSO SANAYİ 67 DÜNYA EKONOMİSİ KÜÇÜLÜRKEN ÇİN EKONOMİSİ İSE BÜYÜYOR Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) güncel rakamlarına göre 2020 yılında dünya ekonomisi yüzde 3,5 küçüldü. Bu kapsamda Çin ekonomisi yüzde 2,3’lük bir büyüme oranına ulaştı. Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) verilerine göre Çin’in 2020 yılında gerek ihracat gerekse ithalat anlamında dünya ticaretindeki payını artıran tek büyük ekonomisi olduğu görülüyor. Küresel tedarik zincirlerindeki krize rağmen bu büyümenin gerçekleşmesinde Çin’in dijitalleşme ve e-ticaret altyapısının da önemli payı bulunuyor. Çin, dünyanın ikinci en büyük ithalatçı ülkesi olmasıyla da dikkat çekiyor. 800 milyonun üzerinde dijital kullanıcı, 400 milyonun üzerinde bir orta sınıfa sahip ve lüks tüketimde dünya ikincisi bir ülke olarak kaliteli nihai ürün talebi giderek artan çok büyük bir nüfusa sahip. Çin’in e-ticaretteki büyüme hızı perakendedeki büyüme hızının çok önünde gelişiyor. Çin pazarında e-ticaretten daha fazla pay almamız gerektiği konusunda görüş bildiren uzmanlar, birçok sektörde kaliteli ürünlerimizin e-ticaret platformlarında daha fazla yer almasının marka bilinirliği ve algımıza ve elbette ihracatımıza önemli katkı sağlayacağı ifade ediliyor. MURAT KOLBAŞI: “KUŞAK VE YOL GİRİŞİMİ KAPSAMINDAKİ ÜLKELERLE TİCARET ARTIRILMALI” DEİK Asya Pasifik İş Konseyleri Koordinatör Başkanı Murat Kolbaşı, İstanbul ile Çin arasındaki demir yolu ihracatının 13 güne indirilmesiyle birlikte ‘Modern İpek Yolu’ olarak adlandırılan Orta Koridor’un canlandırılmasının önemli olduğunu söyledi. Bu kapsamda gerek Çin gerekse ‘Kuşak ve Yol Girişimi’ kapsamındaki ülkelerle ticareti artırmanın gerekliliğine dikkat çeken Kolbaşı, bu konuda ülkemizin önemli bir köprü görevi göreceğini anlattı. Kolbaşı, “Bu çerçevede, ülkemizin üretiminde ithalata bağımlılığının azalması, ihracat pazarlarımızın çeşitlendirilmesi ve katma değeri yüksek ürünlere dayalı teknoloji ihracatımızın geliştirilmesi açısından gerek ihracat treninin gerekse Yurt Dışı Lojistik Merkezlerin Desteklenmesi Hakkında Kararın çok önemli olduğuna inanıyorum” dedi. Türkiye’nin, anlaşmaya dahil olan Malezya, Güney Kore ve Singapur ile Serbest Ticaret Anlaşması’nın (STA) bulunduğunu söyleyen Kolbaşı, özellikle Singapur ile olan anlaşmamızın bugüne kadar imzalanan en kapsamlı STA olarak öne çıktığını belirtti. Bölge ülkeleri ile önümüzdeki dönemde imzalanacak olan yeni nesil Serbest Ticaret Anlaşmaları’nın bölgeye ihracat kapasitesi olan firmalarımız açısından faydalı olacağını düşündüklerini ifade eden Kolbaşı, “İş insanlarımızın bu anlaşmaların sunduğu imkanlardan faydalanmalarının önemli olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.68 TEMMUZ 2021 TÜRKİYE GÜNDEMİ Finans İSO BİRİNCİ 500’E GÖRE ŞİRKETLERİN MALİ YAPILARI VE SEKTÖREL AÇIDAN DEĞERLENDİRMESİİSO SANAYİ 69İSO SANAYİ 69 T üm dünya 2020 yılında Covid-19 salgınından etkilendi. Bu salgının en önemli etkileri 2020 yılının ikinci çeyreğinde en sert haliyle kendini gösterdi. Sanayi sektörünün 2020 yılında Türkiye’nin GSHY’sı içindeki payı yüzde 22’idir. Bu noktada baktığımızda salgından en çok etkilenen sektörler hizmetler ve sanayi oldu. Genel olarak 2020 yılına baktığımızda dünya ekonomisi yüzde 3,3 küçülürken Türkiye ekonomisi yüzde 1,8 büyüdü. Bu noktada Türk sanayicilerinin de etkisi büyük oldu. 2020 yılında sanayi yüzde 2,2’lik pozitif bir büyüme kaydetti. Türkiye’nin en önde gelen araştırmalarından biri olan “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” araştırması ilk kez “100 Büyük Firma” olarak 1968 yılında kamuoyunun bilgisine sunuldu. Daha sonrasında 1978 yılında 300 kuruluşa, ardından 1981 yılında ise 500 kuruluşa çıkarıldı. Çalışma, Türkiye ekonomisinin tarihsel ve günümüze kadar uzanan durumunun kapsamlı bir şekilde görülmesinin önemli parametresi haline geldi. Araştırma verileri kapsamında firmalardan net satışlar, üretimden satışlar, ihracat (dolar olarak), vergi öncesi dönem kar/ zarar, faiz amortisman ve vergi öncesi kar/zarar, aktif-pasif 70 TEMMUZ 2021 TÜRKİYE GÜNDEMİ Finans toplamı, yıllık ortalama çalışan sayısı, AR-GE harcamaları ve brüt katma değerin hesaplanmasında kullanılan faktör gelirleri ödemeleri ile ilgili bilgiler isteniyor. Ayrıca sermaye dağılımı ve iktisadi faaliyet kodu (NACE Rev. 2) bilgileri de alınıyor. İSO 500 sektörlerine bakıldığında; kimyasallar ve kimyasal ürünler, ana metal sanayi, kok kömürü ve rafine edilmiş petrol, tütün ürünleri imalatı, tekstil ürünleri imalatı, giyim eşyaları imalatı, gıda ürünleri imalatı, içecek ürünleri imalatı, madencilik ve taş ocaklığı, kayıtlı medyanın basımı ve dağıtılması, kağıt ve kağıt ürünlerinin imalatı, deri ve ilgili ürünlerin imalatı, ağaç, ağaç ürünleri ve mantar, temel eczacılık ürünleri, kauçuk ve plastik ürünleri, fabrikasyon metal ürünleri imalatı, bilgisayar elektronik ve optik ürünleri, elektrik teçhizat imalatı, motorlu kara taşıtları treyler ve yarı treyler, diğer ulaşım taşıtları imalatı, başka yerde sınıflandırılmamış makine ve ekipman, mobilya imalatı, diğer imalat, elektrik, gaz, buhar ve havalandırma sistemi ve üretimi dağıtımı ve diğer metalik olmayan mineral olmayan imalatı sektörleri bulunuyor. İSO 500 şirketlerinin 2020 yılındaki performanslarını 2019 yılına göre karşılaştırdığımızda; 2020 yılında İSO 500’ün sanayi sektörü katma değeri içindeki payı yüzde 18,3’ten yüzde 19,4’e çıktı. Aynı şekilde GSYH’daki payı ise yüzde 6,5’tan yüzde 6,9’a yükseldi. İSO 500 şirketlerinin kaynak yapısına baktığımızda borç/ özkaynak dağılımı 2019 yılına göre değişmedi. Toplam borçların payı yüzde 68,4 öz kaynakların payı ise yüzde 31,6 ile aynı kaldı. Bu noktada baktığımızda ideal kaynak yapısının yüzde 50 özkaynak yüzde 50 yabancı kaynak olması beklenirken 2020 yılındaki salgın yılını geride bıraktığımızı düşünürsek İSO 500 şirketleri nispeten olumlu geçirdi. 2020 yılında İSO 500 sanayi şirketlerinin toplam borçları yüzde 23 oranında artarken kısa vadeli borçlar 2019 yılına göre yüzde 22,7 artarken, uzun vadeli borçlar yüzde 23,5 arttı. Diğer önemli bir nokta ise şirketlerin finansman giderlerindeki artıştır. Finansman koşullarındaki dalgalanmalar, Türk lirasının değer kaybı ve yeni uygulamalar ile İSO 500 şirketlerinin finansman giderleri 2019 yılına göre yüzde 39,2 artarak 88 milyar TL’ye yükseldi. Finansman giderlerinin faaliyet karı içindeki payı ise yüzde 69,3’ten 2020 yılında yüzde 62,2’ye indi. İSO 500 önemli sanayi kuruluşunun yarattığı faaliyet karı 2019 yılına göre yüzde 55 büyüyerek 142,8 milyar TL oldu. 2020 yılında faaliyet kar marjı 2019’a göre 2.7 puan artarak yüzde 10,8 oldu. İstihdam açısından zorlu bir yıl olduğunu düşünürsek, İSO SANAYİ 71 İSO 500 şirketleri 2020 yılında özel kuruluşların istihdamı yüzde 2,9 oranında artarken, ödenen maaş ve ücretlerde yüzde 14,5 arttı. Genel karşılaştırmalar üzerinden yorumlandığında öncelikle FAVÖK (EBITDA) değerlerinden ilerleyebiliriz. FAVÖK (EBITDA) değeri şirketin veya sektörün sermaye yapısının anlaşılması açısından en önemli ölçütlerden biri olup, asıl amaç şirketlerin faaliyetlerine odaklanmaktadır. ISO 500 sektörlerine bakıldığında FAVÖK (EBITDA) mn TL olarak bakıldığında ana metal sanayii ve motorlu kara taşıtı, treyler (römork) ve yan treyler (yarı römork) imalatı sektörleri öne çıkıyor. 2019 yılı karşılaştırmalı değişimlere bakıldığında; kok kömürü ve rafine edilmiş petrol ürünleri imalatı sektörü yüzde 77 bir oranla düşüş gösterdi. Finansal rasyolar üzerinden ISO 500 şirketlerine bakıldığında; Cari Oran, Likidite Oranı, Net İşletme Sermayesi/Satışlar, Faaliyet Giderleri/Satışlar, Toplam Borçlar/Aktif Toplamı, Yükümlülükler/Öz Kaynaklar, Faiz Karşılama Oranı, Finansal Borçlar/EBITDA, Brüt Kar Marjı, Net Finansal Borçlar/Öz Kaynaklar, EBIT Marjı, Net Kar Marjı, Aktif Devir Hızı, ROIC, ROE ve Nakit Çevirme Süresi oranlarına bakılmıştır. Cari Oran önemli likidite göstergelerinden biridir, işletmenin likit varlıklarını görebileceğimiz bilanço üzerindeki dönen varlıklar toplamının, vadesi bir yıldan kısa olan borçlarına oranlanmasıyla bulunuyor. Cari oran standart olarak >1,75 seviyelerinde görülebilir. Madencilik, temel eczacılık ürünlerinin ve eczacılığa ilişkin malzemelerin imalatı, başka yerde sınıflandırılmamış makine ve ekipman imalatı ve mobilya imalatı sektörleri standart oranlardan uzakta görülüyor. Kauçuk ve plastik, diğer metalik olmayan mineral ürünler, bilgisayar ve elektronik ürünler imalatı, elektrik ve teçhizat sektörleri standart oran olan 1,75 seviyesine yakın seyrediyor. Likidite Oranı, Asit-Test Oranı diye de tabir ediliyor. Şirketlerin dönen varlıklarından stoklarının çıkarılıp sonra kısa vadeli yabancı kaynaklara bölünmesiyle elde edilen orandır. Bu noktada dönen varlıklar kaleminden stok kaleminin çıkarılmasındaki ana amaç stokların hızlı bir biçimde nakde dönüşebilme olasılığı olmasıdır. Likidite oranı için cari oranı tamamlar nitelikte bir rasyo olduğunu söyleyebiliriz. Likidite oranı şirketlere kısa vadeli borçların likit dönen varlıklar ile ödeme kabiliyetinin yaşanıp yaşanmayacağı görülebilir. Madencilik, içeceklerin imalatı, tütün ürünleri imalatı, tekstil ürünlerinin imalatı, kayıtlı medyanın basılması ve çoğalması ve mobilya sektörleri standart oran olan >1,5 seviyelerinden uzakta görülüyor. Diğer yandan giyim eşyalarının imalatı, ağaç ürünleri, kimyasalların ve kimyasal ürünlerin imalatı, ana metal sanayi ve diğer ulaşım sektörleri standart oran seviyelerinde görülmektedir. roıc (return on ınvested capital) yatırım sermayesi getirisi oranı, yapılan yatırımı geri kazandırma konusunda şirketin/işletmenin ne kadar başarılı olduğunu gösteriyor. ROIC oranlarına bakıldığında temel eczacılık ürünlerinin ve eczacılığa ilişkin malzemelerinin imalatı ve fabrikasyon metal ürünleri imalatı sektörleri öne çıkıyor. Roe (return on equity) öz kaynak karlılık oranı, yapılan yatırımların etkinliğini ölçüyor. Roe oranlarına bakıldığında ağaç ürünleri, eczacılık ve fabrikasyon metal sektörü öne çıkıyor. EBIT marjları yönünden karşılaştırmalı olarak bakıldığında; madencilik, tekstil ürünlerinin imalatı, ağaç ürünleri, kimyasalların ve kimyasal ürünlerinin imalatı, temel eczacılık ürünlerinin ve eczacılığa ilişkin malzemelerin imalatı, kauçuk ve plastik, diğer metalik olmayan mineraller ve fabrikasyon metal sektörleri öne çıkıyor. Marjlar yönünden standart bir oran belirlemek pek mümkün olmuyor. Her sektörün maliyet, gelir ve gider kalemleri farklı olduğundan marjları sektörel seviyede değerlendirmek daha doğrudur. Brüt kar marjı yönünden; madencilik, tesktil ürünlerinin imalatı, ağaç ürünleri, kayıtlı medyanın basılması ve çoğalması, temel eczacılık ürünlerinin ve eczacılığa ilişkin malzemelerin imalatı, kauçuk ve plastik ürünlerinin imalatı, diğer metalik olmayan mineral ürünlerin imalatı, fabrikasyon metal, bilgisayarların elektronik ve optik ürünlerin imalatı, elektrik teçhizat, makine ve ekipman, diğer ulaşım, mobilya imalatı ve kağıt ve kağıt ürünlerinin imalatı sektörleri öne çıkıyor. 2019 yılı karşılaştırmalı olarak satış büyümelerine bakıldığında; deri ve ilgili ürünlerin imalatı, ağaç ürünleri, kauçuk ve plastik, diğer metal olmayan mineraller, ana metal sanayi, fabrikasyon metal, elektrik teçhizat, makine ve ekipman, mobilya, elektrik gaz ve buhar ve kâğıt sektörü olumlu yönde büyüme gösterdi. Nakit çevirme sürelerine bakıldığında; diğer ulaşım sektörü 893 gün olarak, kömür ve rafine petrol sektörü dokuz gün olarak hesaplandı. 72 TEMMUZ 2021 DOSYA İnsan Kaynakları YETENEĞİ YÖNETMEK…. Yaklaşık bin 300 global insan kaynakları profesyonelinin katılımıyla gerçekleşen “Yeni Gerçeklikte İnsan Kaynaklarının Geleceği Araştırması” açıklandı. KPMG tarafından yapılan araştırmaya göre iş gücü, özellikle de pandeminin etkisiyle şekil değiştirmeye başlıyor. İş dünyasında değişen koşullar ve çalışma şekilleri, şirketlerin bu yeni dönemdeki yetenek ihtiyaçlarını ön plana çıkarıyor. Araştırmada, özellikle önümüzdeki iki yılın, iş gücü açısından kritik olduğuna ve bu süreçte yeteneği yönetebilen şirketlerin büyük avantaj elde edeceğine vurgu yapılıyor.İSO SANAYİ 7374 TEMMUZ 2021 D ünya genelinde birçok ülkede danışmanlık, vergi ve denetim hizmetleri sunan KPMG’nin küresel pandemide belirsizlikleri yöneten bin 300 İK lideriyle yaptığı araştırma Covid-19 salgınının, şirketlerin insan yönetimi konusundaki yapılanma ve stratejilerini nasıl etkilediğini gösteriyor. Araştırmaya göre yeni gerçekliğin getirdiği değişim, İK’nın rolünü yeniden tanımlıyor. Yeni gerçekliğin en önemli sonuçlarından biri, mevcut yetenekleri değişen ihtiyaçlar doğrultusunda geliştirmek ve dijitalleşme ile daha da globalleşen yetenek havuzunda elde tutmak olarak öne çıkıyor. Yetenek yönetimini doğru kurgulayan şirket, pandemi sonrası rekabet avantajı kazanacak. İK bölümlerinin bu nedenle işlevi de sorumluluğu da artacak. Yeni Gerçeklikte İnsan Kaynaklarının Geleceği Araştırması sonuçlarına göre, yeni gerçeklikte şirketler için yeteneği bulmak, geliştirmek ve elde tutmak en önemli başlıklardan biri olacak gibi görünüyor. En iyi yetenekleri işe almak ve geliştirmek rekabet avantajı yaratacak. Her şirket doğal olarak en iyi yetenekleri işe almak istiyor ve bu da gittikçe artan bir rekabete yol açıyor. KPMG tarafından yapılan bir başka araştırma olan Küresel CEO Araştırması’na katılan CEO’lara göre yeteneklerin doğru yönetilememesi, uzun dönem büyüme planları önündeki en büyük engel. Pandemi öncesinde yapılan ankette 11’inci sırada yer alan “yetenek riski”nin, şu anda ilk sırada yer alması konunun ne kadar önemli olduğunu gözler önüne seriyor. Dijitalleşmenin de etkisinin gün geçtikçe artması, yakın gelecekteki düzenin ne yönde şekilleneceğini belirleyen en önemli unsur olarak görülüyor. Dijitalleşmenin artık bir seçimden ziyade zamanın getirdiği bir zorunluluk olduğu oldukça açık. Birçok alanda etkin rol oynayan bu süreç, yakın zamanda İnsan Kaynakları üzerinde de etkisini gösterecek. Geliştirilen otomasyon programlarının ve yapay zeka uygulamalarının gelecekteki iş gücünü şekillendirmeye başladığı söylenebilir. İŞ GÜCÜNÜN ŞEKLİ DEĞİŞİYOR Araştırmaya göre, Covid-19 salgını şirketlerin yetenek ihtiyaçlarını ortaya çıkardı. İnsan kaynağının yönetimi konusunda öncelikler değişti, dijital dönüşüm hızlandı. Gelecek iki yıl içinde iş gücünün şekli önemli ölçüde değişecek. İK yöneticilerinin yüzde 69’u yaşanan değişimlere uyum sağlamak ve süreci etkili biçimde yönetebilmek için İK fonksiyonunun da kendini yeniden yapılandırması gerektiğine inanıyor. Bu dönüşüm, yeni düşünce yapıları, yeni yetenekler ve öncelikler anlamına geliyor. Salgının etkisiyle bir gecede uzaktan çalışma uygulamasına geçen şirketler ve İK fonksiyonları birçok yeni zorlukla karşılaştı. Çalışanların yüzde 39’unun gelecek iki yıl içinde uzaktan çalışmaya devam etmesi ve hibrit bir modele geçilmesi bekleniyor. Çalışan verimliliği ve çalışan refahı birbiriyle ilişkili kavramlar. İK liderleri, çalışan deneyimi ve refahının korunması için adımlar atmayı İK bölümlerinin öncelikli işleri arasında görüyor. DOSYA İnsan Kaynakları Covid-19 salgını şirketlerin yetenek ihtiyaçlarını ortaya çıkardı İnsan kaynağının yönetimi konusunda öncelikler değişti, dijital dönüşüm hızlandı. Gelecek iki yıl içinde iş gücünün şekli önemli ölçüde değişecek. İK yöneticilerinin yüzde 69’u yaşanan değişimlere uyum sağlamak ve süreci etkili biçimde yönetebilmek için İK fonksiyonunun da kendini yeniden yapılandırması gerektiğine inanıyor. Bu dönüşüm, yeni düşünce yapıları, yeni yetenekler ve öncelikler anlamına geliyor.İSO SANAYİ 75 İŞ GÜCÜNÜ ŞEKİLLENDİRMENİN EN İYİ YOLU: YETENEK GELİŞTİRMEK Uzaktan çalışanların ve uzaktan çalışmanın desteklenmesi, yetenek kazanımı için İK alanında şimdiye kadar görülmemiş yatırımlar yapılıyor. Şirketler için kilit kavramlar ‘iş gücünü şekillendirmek’ ve ‘yeteneği yönetmek’ olarak öne çıkıyor. İK yöneticilerinin yüzde 72’si iş gücünü şekillendirmenin en iyi yolunun yetenek geliştirmek ve yetenekleri yeniden şekillendirmek olduğunu söylüyor. Yalnızca yüzde 33’ü bunu ‘uygulaması kolay bir yöntem’ olarak değerlendiriyor. Gelecek iki yıl içinde çalışanların yüzde 35’inin yeteneklerinin yenilenmesi gerekiyor. Yeni ürün ve hizmetlerin ortaya çıkması, teknolojik gelişmeler, çalışanlara yeni yetenekler kazandırılmasını zorunlu hale getiriyor. Yetenekli insanların çalışmak isteyeceği, başarılı, yenilikçi şirketler olmak için geleceğin teknolojisinden yararlanarak iş gücünü şekillendirmek İK birimlerinin en önemli önceliği, en zorlu görevi aynı zamanda da şirket için en değerli fırsat olacak. Next >