< PreviousKAPAK 15. Sanayi Kongresi 28 l OCAK 2022İSO SANAYİ 29 A çılışta konuşan İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay, sürdürülebilirliğin ancak yeşili olduğu kadar dijitali, korumacılığı olduğu kadar ön alıcı yaklaşımı kapsayan, bütüncül bir yaklaşım ile mümkün olduğunu kaydetti. Türkiye’de ihtiyacın, konuya tamamen bütünsel bir bakış açısıyla yaklaşılması, kur-faiz tartışmalarının dışına çıkarak rekabetçi konumun güçlendirilmesi gerektiğine dikkat çeken Okyay, “Bunun en temel unsurlarından biri de beşeri sermayemizdir. Bilim ve eğitimi olması gerekli yere koymadan, zihniyeti bu odak üzerine değiştirmeden ilerlememiz gerçekten zor” dedi. Pandeminin kırılganlıkları daha belirgin hale getirirken, pandemiden çok daha büyük sistemik etkiler yaratacak küresel krizleri tetiklediğini söyleyen Okyay, meydana getirdiği dalgalanmaların farklı sektörlerde farklı sonuçlar yarattığı gibi sivil toplum ve aktivizmin hızlanmasına da yol açtığını dile getirdi. Okyay, bugüne kadar göz ardı edilen ancak özellikle pandemiyle birlikte daha önemli bir gündem haline gelen bir konu olduğunu belirterek bunun kapsayıcı büyüme olduğunu bildirdi. Bugün birçok OECD ülkesinde eşitsizliklerin son 30 yılın zirve noktasında olduğuna dikkat çeken Okyay, pandemi nedeniyle bu durumun daha da arttığını ve yayıldığını dile getirdi. Yaklaşık 3,4 milyar insanın günde 5,50 dolardan az bir gelirle yaşamak zorunda olduğuna işaret eden Okyay, yüz milyonlarca çocuğun eğitime erişimden mahrum kaldığını anlattı. Ebeveynleri ortaokulu bitirmemiş çocukların üniversiteye gitme şanslarının ebeveyni üniversite mezunu olan çocuklara göre dört kat daha az olduğunun bilgisini veren Okyay, küresel nüfusun yaklaşık üçte birinin temiz suya erişimi yokken, küresel ısınmanın daha ölümcül hava koşulları yarattığını kaydetti. Gittikçe daha fazla insanın küreselleşme ve teknolojinin yarattığı muazzam zenginlikten yararlanamayarak geride bırakıldığını söyleyen Okyay, herkes için fırsatlar yaratmanın şimdi her zamankinden daha kritik hale geldiğini belirtti. “REKABET İÇİN DEĞİŞMELİ, EVRİLMELİ VE GÜÇLENMELİYİZ” Sürdürülebilirliğin kuşkusuz bir rekabet meselesi olduğunu anlatan Okyay, bu rekabet meselesinin altında iki faktör olan istikrar ve verimlilik olduğunu dile getirdi. Okyay, “Mevcut iş modelleri rekabet etmek için gerekli istikrar ve verimliliği sağlamıyor. Bunun için değişmeli, evrilmeli ve güçlenmeliyiz. Neden? İklim değişikliğiyle mücadele küresel ekonomi için yeni koşullar belirliyor. Düşük karbonlu çözümler ve pazarlar beklenenden hızlı büyüyor. Ekonomileri, kaybeden endüstrilere dayanan ülkelerde fiyat dalgalanmaları bekleniyor. Fırsat penceresi daralıyor; hızlı davranan kazanırken, geride kalan kaybediyor. İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay: TÜRKİYE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞE BÜTÜNSEL BİR BAKIŞLA YAKLAŞMALIBİR KONGRE BÖYLE GEÇTİ KAPAK 15. Sanayi Kongresi 30 l OCAK 2022 İşte bu sebeple, sanayide sürdürülebilirlik, özyeterlilik ile doğrudan ilişkili bir rekabet meselesi! Türkiye’de ihtiyacımız, konuya tamamen bütünsel bir bakış açısıyla yaklaşılması, kur-faiz tartışmalarının dışına çıkarak rekabetçi konumumuzun güçlendirilmesidir. Bunun en temel unsurlarından biri de beşeri sermayemizdir. Bilim ve eğitimi olması gerekli yere koymadan, zihniyeti bu odak üzerine değiştirmeden ilerlememiz gerçekten zor!” dedi. Okyay, şöyle devam etti: “Ülkemizin geleceğinin etkin çalışan bir hukuk sistemi, hesap verebilirlik, sosyal boyutu ihmal edilmemiş serbest piyasa kurallarına saygılı ve öngörülebilir politikalar bütününün getireceği güven ortamı, rekabetçi üretim yapısına geçiş ve özgür eğitimde olduğunu bu vesileyle bir kez daha vurgulamak istiyorum. Biz de sanayiciler ve iş insanları olarak sistemik eşitsizlik, belirsizlik ve kaynakların hoyratça kullanıldığı bu dönemi geride bırakmalı ve herkes için refahı önceliklendirmeliyiz. İş stratejisi içinde her seviyede paylaşımcı zihniyetle entegre bir sürdürülebilirlik yaklaşımını sahiplenmeliyiz. Kaynakları amaca yönelik verimli bir biçimde kullanarak etki için liderlik anlayışını benimsemeliyiz.” Sürdürülebilirliğin bir rekabet meselesi olduğunu söyleyen Okyay, bunun altında yatan iki faktörün istikrar ve verimlilik olduğunu belirtti. Mevcut iş modellerinin rekabet etmek için gerekli istikrar ve verimliliği sağlamadığına dikkat çeken Okyay, “Bunun için değişmeli, evrilmeli ve güçlenmeliyiz” dedi. ALTIN SPONSORLAR GÜMÜŞ SPONSORLARKAPAK 15. Sanayi Kongresi 32 OCAK 2022İSO SANAYİ 33 EKONOMİK DÖNÜŞÜM İÇİN İYİ JEOPOLİTİK İLİŞKİLER GEREKİYOR İstanbul Sanayi Odası’nın 15. Sanayi Kongresi’nin konuk konuşmacısı olan Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Çözümler Ağı Başkanı ve Columbia Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma Merkezi Direktörü Prof. Jeffrey D. Sachss, “Türkiye’nin karşısındaki en büyük sorunlarından birisi stratejik düşünmek. Uzun vadeli stratejik düşünmek son derece zor bir durum, çünkü Türkiye’nin karşısında kısa vadeli krizler var. Benim naçizane tavsiyem, bu hususta iyi jeopolitik ilişkilerin elzem olmasıdır. Ekonomik dönüşüm için bu çok önemli” dedi. BM Sürdürülebilir Kalkınma Çözümler Ağı Başkanı Prof. Jeffrey D. Sachss:34 OCAK 2022 BİR KONGRE KAPAK 15. Sanayi Kongresi İ stanbul Sanayi Odası’nı 15. Sanayi Kongresi’nde Sürdürülebilirlik alanındaki dünyanın önde gelen uzmanlarından Birleşmiş Milletler (BM) Sürdürülebilir Kalkınma Çözümler Ağı Başkanı ve Columbia Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma Merkezi Direktörü Prof. Jeffrey D. Sachss bir konuşma yaptı. Sachs, online olarak katıldığı kongrede Sürdürülebilirlik, İklim Krizi, Yeni Ekonomik Düzen başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Dünyanın pek çok, birbiriyle örtüşen karmaşık meselelerle meşgul olduğunu söyleyendi Prof. Dr. Jeffrey D. Sachs, Türkiye’nin bu konuda çok önemli, çok stratejik bir noktada durduğunu belirtti. Sachs, kısa vadede baktığımızda bir Covid-19 krizi olduğunu, uzun vadede ise büyük bir dönüşümün içinden geçtiğimizi anlattı. Pandemide iki yıl geçirdiklerini ve sorunları çözmeye pek de yaklaşamadıklarını hatırlatan Sachs, küresel bir iş birliğinin çok az sağlanabildiğini kaydetti. Covid-19 için küresel çözümün aranması gerektiğine dikkat çeken Sachs, “Küresel bir strateji yürütmemiz gerekiyor, kamu sağlığını kontrol edebilmemiz lazım. Evrensel bir bağışıklık sistemi kurmamız ve iyi uygulamaları ulusal seviyede, bölgesel gayretlerle birlikte paylaşmamız ve bu pandemiyi durdurmamız çok önemli” dedi. Küresel iş birliği konusunda başarısız olduklarına vurgu yapan Sachs, çok fazla jeopolitik gerilime maruz kalındığını ve bunun esiri olduğumuz için küresel seviyede bir iş birliğini başaramadığımızı belirtti. “DÜNYANIN GÜÇLÜ BİR LİDERE İHTİYACI VAR” Sachs, dünyanın güçlü bir liderliğe ihtiyaç duyduğunu ancak ABD’nin bu liderliği gösteremediğini anlattı. Sachs, “Pandeminin kendisini kontrol etmenin dışında, dünya çapında büyük bir bağışıklık sistemi geliştirmeye, kamu sağlığını sigorta altına almaya ihtiyacımız var. Dünya ekonomisini de dönüşümü elbette bizim buradaki sürdürülebilir kalkınma ilkelerine dayanıyor. Bu şu anlama geliyor; bizim ekonomimizin çevresel sürdürülebilirlik anlamında dönüşümüne ihtiyacımız var ve sosyal adalete ihtiyacımız bulunuyor. Ancak böylelikle ekonomik ilerlemeyi sağlayabiliriz. Daha güvenli fiziksel bir ortam içinde, daha sosyal kapsayıcı bir ortamda bunları sağlayabiliriz ve tabi ki bu yeni bir düzen demek. Daha yüksek bir kalitede ekonomik iyileşme anlamına geliyor ve Covid- 19’un kendisinden kalkıp silkinmemiz için sadece bir iyileşme değil, dönüşüme ihtiyacımız var. Bu dönüşüm bence elbette kapsayıcılıkla, yeşil olmasıyla ve dijital olmayla özetlenebilir” diye konuştu. Sachs, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Devletler gereken adımları atıyorlar mı, yeşil, dijital ve kapsayıcı bir dönüşüm için gereken yapılıyor mu, ben bunlara bakıyorum. Bununla ilgili olarak üç ülkeyi ele alacağım. Birincisi Amerika Birleşik Devletleri, ikincisi Avrupa Birliği, üçüncü ise Türkiye... Amerika Birleşik Devletleri’nde, Joe Biden yönetimi içinde, bir şekilde yeşil, dijital ve kapsayıcı bir iyileşme planına yaklaşımız olduğunu söyleyebilirim. İSO SANAYİ 35 BÖYLE GEÇTİ Donald Trump elbette bunların hiçbirine yanaşmıyordu, hiçbir uyumluluğu yoktu. Trump, kendisi ve kendi yönetimi yeşil dönüşüme kulaklarını tıkıyordu. Çünkü onun yönetimi, gaz, kömür ve petrol endüstrisini temsil ediyordu ve tamamen bunu reddediyordu, buradaki yeşil iyileşmeye tamamen karşıydı. Aynı şekilde kapsayıcı bir iyileşmeyi de reddediyordu çünkü tabi ki bu vergi indirimleriyle ilgiliydi ve daha sonra da yine aynı şekilde sektörlerle de ilgiliydi. Avrupa’ya baktığımızdaysa durum çok daha berrak görünüyor. Şahsi kanaatimce bu durum çok daha pozitif görünüyor. Yeşil dönüşüm Türkiye için de oldukça çok önemli. Bu konuda Türkiye’nin çok derin ekonomik bir ilişkisi var. Avrupa Birliği, Avrupa Yeşil Mutabakatı’nı uygulamaya koydu. Buradaki iyileştirme ve yine dirayet fonlarını da destekliyor. Hem Avrupa hem de Türkiye için bu durum oldukça önemli. Yeşil Mutabakat, bu çok kapsamlı bir program anlamına geliyor. Hem Avrupa ekonomisini yeniden şekillendirecek ve daha sürdürülebilir kalkınmaya doğru yöneltecek olduğunu görüyoruz. Özellikle de şimdi içinde bulunduğumuz duruma baktığımızda ve yönetimin karmaşıklığını da göz önünde bulundurduğumuzda, aynı zamanda 27 farklı çıkarları olan ülkenin bir araya gelip bunu üretmesi büyük bir başarı.” “TÜRKİYE, NET STRATEJİSİNİ BELİRLEMELİ” Türkiye’ye için tüm bu meselelerin büyük önem arz ettiğini söyleyen Sachs, Türkiye’nin ileri teknolojiyi kullanan bir ülke olduğunu, aynı zamanda da günümüzde sürdürülebilir kalkınma yolunda gitmesi gerektiğini belirtti. COP26’dan öncesinde Paris Anlaşması’nın onaylandığını anlatan Sachs, “Türkiye, bunu onaylayan son ülkelerden biriydi. Türkiye Devleti de kendi planlarını açıkladı. Karbon sıfırlama hedeflerini yüzyılın ortalarına doğru sıfırlayacaklarını söyleyen Türkiye’nin henüz tam bir plan ve net bir stratejisi belirlenmiş değil. Görebildiğim kadarıyla burada net bir yönelim gözlemleyemiyorum. Buradaki büyük bir dijital dönüşümü Türkiye ekonomisi içinde görmek istiyorum. Şahsi kanaatime göre, Türkiye’nin karşısındaki en büyük sorunlarından birisi stratejik düşünmek. Uzun vadeli stratejik düşünmek son derece zor bir durum, çünkü Türkiye’nin karşısında kısa vadeli krizler var. Ekonomik olarak Türkiye’yi zorlayan krizler şu an karşısında duruyor. Fakat kısa vadede de olsa makroekonomik krizler yine berraklık gerektirmekte, uzun vadeli stratejilere ihtiyacımız bulunuyor.” “TÜRKİYE’NİN PARA BİRİMİNİN DEĞER KAYBETMESİ JEOPOLİTİK” Türkiye’nin para biriminin değer kaybediyor olmasının jeopolitik olduğunu söyleyen Sachs, bu durumun aynı zamanda yerel para politikalarını da ilgilendirdiğini belirtti. Türkiye’nin buradaki krizinin çıkış noktasına bakıldığında birkaç yıl öncesine gidildiğinin görüldüğünü anlatan Sachs, bu durumu bölgesel BİR KONGRE KAPAK 15. Sanayi Kongresi 36 OCAK 2022 gerilimlere bağladı. Türkiye’nin istikrarını biraz kaybettiğini ve finansal ilişkiler anlamında sermaye pazarlarında biraz daha istikrarsız bir duruma düştüğüne dikkat çeken Sachs, “Türkiye dışarıdan daha istikrarsız finansal bağlantıların olduğu ve kendi uluslararası sermaye girişlerinin zorlandığı bir ülke olarak görülüyor. Bu süreç içinde kredi puanları da tabii ki kötüleşti. Türkiye’nin jeopolitik gerilimleri Avrupa Birliği’yle de Amerika Birleşik Devletleri’yle de devam etti ve bunun içinde çok daha karmaşıklaştı ve zorlaştı. Bununla birlikte kısa vadeli ekonomik krizlerde de bu yansımış oldu” diye konuştu. “İYİ JEOPOLİTİK İLİŞKİLER ELZEM” Uzun vadede stratejik bir yönelimin, ekonominin yöneltilmesini de zorlaştırdığına dikkat çeken Sachs, böylelikle kredi risklerinin ortaya çıktığını belirtti. Türkiye’nin yaşadığı diğer zorlukların da gündeme geldiğini söyleyen Sachs, şöyle konuştu: “Benim naçizane tavsiyem, bu hususta iyi jeopolitik ilişkilerin elzem olmasıdır. Ekonomik dönüşüm için bu çok önemli. Tabii bunların bir kısmı Türkiye’nin elinde değil. Türkiye’nin burada kendini çoklu bir jeopolitik gerilimin ortasında bulması ilk kez başına gelmiyor. Zorlu bir köprü durumunu yürütüyorsunuz. Avrupa ve Asya arasında her türlü olabilecek Ekonomik dönüşüm için jeopolitik ilişkilerin elzem olduğunu söyleyen Sachs, bazı konuların Türkiye’nin elinde olmadığını belirtti. Türkiye’nin bölgesel konumu açısından zorlu bir köprü durumunda yer aldığını kaydeden Sachs, uzun vadeli stratejik bir plana ihtiyaç duyulduğunu bildirdi. BÖYLE GEÇTİ İSO SANAYİ 37 gerilimin göbeğinde duruyorsunuz. Ancak burada ileriye doğru gidebilmeniz, uzun vadeli stratejik bir plan yapmanız lazım. Sürdürülebilir kalkınmaya dayalı ve bölgesel iş birliğine dayalı ve tabii ki küresel iş birliğine dayalı planı Türkiye’nin yapması gerekiyor. Büyük partnerlerle hareket etmelisiniz. Avrupa Birliği’yle, Çin’le, Rusya’yla ve Amerika Birleşik Devletleri’yle partnerlik yapabilirsiniz. Tabii ki bu kolay değil, Amerika Birleşik Devletleri oldukça fazla gerilim yaratıyor. Çok akıllıca değil ama Amerika Birleşik Devletleri, Rusya’yla, Çin’le gerilim yaratıyor. Türkiye de her zamanki gibi bunların ortasında kendini bulmuş durumda.” “TÜRKİYE EKONOMİK DÖNÜŞÜM İÇİN İŞBİRLİĞİ KURMALI” Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma için bir plana ihtiyacı olduğunun altını çizen Sachs, bu planın kesinlikle bölgesel, kapsayıcı ve akıllı bir plan olması gerektiğini bildirdi. Türkiye’nin kesinlikle kendisini Avrupa Birliği’yle, Avrupa yeşil mutabakatıyla uyumlamak zorunda olduğunu anlatana Sachs, “Türkiye, Avrupa’ya girişi ve Avrupa ekonomisinde rekabetçi duruşunun yanı sıra, kendisini buraya uyumlaması gerekiyor. Türkiye’nin daha güçlü bağlantılar kurması lazım. Doğu Akdeniz ve Karadeniz’de ayrıca Çin’le de bağlantı yapabilmesi gerekiyor. Tabii bu kolay değil. Ancak Türkiye’nin ekonomik iyileşme ve dönüşüm için iyi bir işbirliği kurması önemli” diye konuştu. “TÜRKİYE’NİN REKABETİ İÇİN EĞİTİM ŞART” Bütün başarılı ekonomik dönüşümlere bakıldığında sonucun eğitimin sağlamlığa dayandığını anlatan Sachs, bilimin, tekniğin kalitesinin ve AR-GE ortamının başarıda önemli olduğunu vurguladı. Burada Türkiye’nin gücünün Türk insanı olduğunu söyleyen Sachs, Türk ekonomisinin geleceğinin kaynağının Türkiye’nin gençleri olacağını belirtti. İlkokuldan ortaokula, üniversite sistemlerine kadar her aşamanın uzun vadeli yatırımlar için çok büyük önem arz ettiğini belirten Sachs, “Amerika Birleşik Devletleri’nde olanlara baktığınızda, sorunların temelinde eğitim sistemindeki kusurlar yatıyor. Amerika’nın büyük bir kısmı iyi bir eğitimden mahrum kaldı. İnsanlar sonuçta kendilerini ekonomik yetersizlik içinde buldu. Sonuçta da kendilerini Trump’a oy vermekle teselli ettiler. Bu da politik ayrıma sebep oldu. Eğitim krizini engelleyebilmeniz için, her ülkenin burada eğitimin mükemmeliyetine yatırım yapması gerekiyor. Güçlü bilimsel desteği üniversite ve inovasyon seviyesinde göstermesi gerekiyor” dedi. Türkiye’nin çok güzel üniversiteleri olduğuna işaret eden Sachs, Birleşmiş Milletler’in sürdürülebilir kalkınma ağı çevresinde Türkiye’nin de mükemmel üniversitelerini temsil edildiğini görmekten onur duyduğunu söyledi. Sachs, güçlü eğitimin Türkiye’nin rekabeti için çok önemli olduğunu kaydetti. Next >