< PreviousMECLİS İstanbul Sanayi Odası Başkanı Erdal Bahçıvan, sanayi sektörünün, ihracatın yaklaşık yarısını gerçekleştiren İstanbul’u giderek terk ettiğini söyledi. Bunun nedenini İstanbul’u kuşatan plansız konutlaşmaya bağlayan Bahçıvan, konutların etraflarında oluşan farklı ticari yatırımların sanayi alanlarının yerine inşa edildiğine dikkat çekti. Sanayi sektörünün negatif çevresel etkisinin dile getirildiği kadar konutlaşmanın getirdiği etkilerin tartışılmadığına dikkat çeken Bahçıvan, “Üretmeden ya da başkasının ürettiğini tüketerek kalkınmamız mümkün değil. Acilen İstanbul’da yeni sanayi alanları üretmeli, birikimli, nitelikli ve deneyimli sanayicilerimizin şehri terk etmelerine izin vermemeliyiz” dedi. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan: ŞEHRİ TERK ETMESİNE İZİN VERMEMELİYİZ ACİLEN İSTANBUL’DA YENİ SANAYİ ALANLARI ÜRETMELİ NİTELİKLİ SANAYİNİN 26 ŞUBAT 2022İSO SANAYİ 27 İ stanbul Sanayi Odası’nın (İSO) ocak ayı Meclis toplantısı, 26 Ocak 2022 tarihinde video konferans yöntemiyle yapıldı. İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay’ın başkanlığında ve İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın ev sahipliğinde gerçekleşen İSO Meclisi’nin ana gündem maddesi “Ekonomimizin ve İhracatımızın Kalbi İstanbul’da Sanayimizin Üretim ve Rekabet Gücünü Artırmaya Yönelik Yeni Strateji ve Gelişim Önerileri” oldu. Meclis toplantısına Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede de konuk olarak katıldı. İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, Meclis’te yaptığı konuşmada sanayi sektörünün, ihracatın yaklaşık yarısını gerçekleştiren İstanbul’u giderek terk ettiğini söyledi. Bunun nedenini İstanbul’u kuşatan plansız konutlaşmaya bağlayan Bahçıvan, konutların etraflarında oluşan farklı ticari yatırımların sanayi alanlarının yerine inşa edildiğini belirtti. Sanayi sektörünün negatif çevresel etkisinin dile getirildiği kadar konutlaşmanın getirdiği etkilerin tartışılmadığına dikkat çeken Bahçıvan, “Üretmeden ya da başkasının ürettiğini tüketerek kalkınmamız mümkün değil. Acilen İstanbul’da yeni sanayi alanları üretmeli, birikimli, nitelikli ve deneyimli sanayicilerimizin şehri terk etmelerine izin vermemeliyiz” dedi. “İSTANBUL GSYİH’NİN YÜZDE 30’UNU ÜRETİYOR” Bahçıvan, çağlar boyunca ticaret ve üretim şehri olan İstanbul’un bugün de kendine has sosyoekonomik yapısıyla ülkemizin sanayi, ticaret, iş, yatırım, finans ve turizm başkenti olmayı sürdürdüğüne dikkat çekti. İstanbul’un Türkiye gayrisafi yurtiçi hasılasının yüzde 30’unu ürettiğini, sahip olduğu liman ve lojistik kapasitesiyle ihracatın yaklaşık yarısını gerçekleştirdiğini ve geçen yıl 100 milyar doları aşan bir ihracat performansına imza attığını hatırlatan Bahçıvan, buna karşılık sanayi sektörünün giderek kenti terk ettiğinin altını çizdi. Bahçıvan şunları söyledi: “Dünyanın birçok ülkesinden fazla olan genç nüfusu, hızla büyüyen iç pazarı, yaratıcılık, yenilik ve girişimcilik alanlarındaki öncü ruhu, dinamik özel sektörüyle büyük bir ekonomik güç haline gelen şehrimiz, genç nüfusu 28 ŞUBAT 2022 sayesinde gelecek için de büyük bir potansiyeli barındırıyor. Tüm bu olguları sıraladıktan sonra İstanbul sanayisinin daha ayrıntılı bir röntgenini çektiğimizde ise karşımıza iki gerçek çıkıyor: Birincisi İstanbul, sanayi kaynaklı ekonomik getirisini kaybediyor. 2004’ten 2020’ye 16 yıllık süre zarfında, sanayi sektörünün İstanbul gayrisafi hasılası içindeki payında yaklaşık yüzde 4’lük bir azalma söz konusu. Bir diğer gerçek ise, ülkemizde sanayi gayrisafi hasılasının neredeyse dörtte birini üreten İstanbul’da, sanayi alanlarının il toplam alanının yüzde 1,6 gibi küçük bölümünü oluşturduğunu görüyoruz. Bu tespitlerin akabinde teşhis için şu soruyu sormamız gerekiyor: Sanayi neden İstanbul’u terk ediyor? Elbette en basit tabiriyle bir ağ gibi İstanbul’u kuşatan plansız konutlaşma ve bunun etrafında oluşan farklı ticari yatırımların sanayi alanlarının yerine inşa ediliyor olması, bu sorunun en özlü yanıtıdır.” “ÜRETMEDEN KALKINMAMIZ MÜMKÜN DEĞİL” Söylemlerde genellikle sanayi sektörünün negatif çevresel etkisinin dile getirildiğini vurgulayan Bahçıvan, “Fakat konutlaşmanın getirdiği çevresel etkilerin bu seviyede tartışılmadığı da bir gerçek. Hiç unutmamalıyız ki, üretmeden ya da başkasının ürettiğini tüketerek kalkınmamız mümkün değil. Dolayısıyla acilen İstanbul’da yeni sanayi alanları üretmeli, birikimli, nitelikli ve deneyimli sanayicilerimizin şehri terk etmelerine izin vermemeliyiz” diye konuştu. İstanbul, Türkiye ve dünya için bugün yadsınamaz gerçeğin; iklim değişikliği ve etkileri olduğunun altını çizen Bahçıvan, “İstanbul İklim Eylem Planı” kapsamında 2050’de karbon nötr bir İstanbul hedeflendiğini, 2030 yılına kadar da yaklaşık yüzde 50’lik mutlak bir azaltım sağlanması gerektiğini dile getirdi. Bahçıvan, geçen sene yaşanan müsilaj sorunu gibi afetlerin alt alta sıralandığında varılan noktanın, iklim değişikliğiyle mücadelenin üst bir politika alanı olarak tüm politikalara sirayet etmesi olduğunu söyledi. “İSTANBUL BÜYÜK BİR POTANSİYELE EV SAHİPLİĞİ YAPIYOR” İstanbul’un ülkemizde hem girişimciliğin hem de teknolojinin ve yetişmiş insan gücünün başkenti olarak büyük bir potansiyele ev sahipliği yaptığını belirten Bahçıvan, “Ne var ki, bu özelliğine rağmen İstanbul sanayisi artık çok özel projeler haricinde yüksek teknoloji üretimine yönelik teşviklerden yararlanamaz hale gelmiş durumda. Bunun son örneğini geçtiğimiz yıl hayata geçen ve kredi garanti mekanizmasıyla desteklenen İmalata Dayalı İthal İkamesi Destek Programı’nda gördük” dedi. Sanayileşmede çeşitli nedenlerle daha az yol alabilmiş Anadolu illerinin daha ileri ve güçlü bir sanayiye kavuşması için desteklenmesinden mutluluk duyacaklarını ifade eden Bahçıvan, ancak İstanbul’un en çok ihtiyaç duyduğu dönemde yüksek teknoloji yatırımlarına yönelik teşviklerinden mahrum bırakılmasının da büyük bir potansiyeli heba edebileceğinden endişe duyduklarını dile getirdi. Bahçıvan, şöyle konuştu: “Zira her şeyden önce, ülkemizde yüksek teknoloji ve katma değer üretiminde rol üstlenecek yetişmiş insan gücü altyapısını şu an İstanbul dışındaki büyük şehirlere çekmek bile ne yazık ki büyük maliyetlere katlansanız da mümkün değil. Bu nedenle, hedeflerimize doğru yol alabilmek için gerçekçi olmak zorundayız. O cak ayı Meclis toplantısı İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay tarafından açıldı. Okyay, toplantıda gündeme ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı: “Hepinizin çok iyi bildiği ve takip ettiği üzere, sanayi olarak önümüzde Avrupa Yeşil Mutabakatı gibi hem büyük dönüşüm gerektiren hem de çok önemli fırsatlar getirebilecek bir konumuz var. Bu yeşil dönüşüm fırtınası karşısında silinip gitmemek, Türkiye ekonomisi ve sanayisinin kapsayıcı ve sürdürülebilir büyümesi için, rekabetçi ve ihracatçı sektörleri korumak ve desteklemek zorundayız. AB başta olmak üzere hayata geçirilmesi hedeflenen politika değişikliklerinin, ülkemiz dış ticareti ile bağlantılı bir şekilde sanayi, tarım, enerji ve ulaştırma politikaları üzerindeki etkilerinin bütünsel olarak ele alınması gereği var. Bu doğrultuda, gerek 11. Kalkınma Planı’nda, gerek geçen yıl açıklanan ‘Ekonomi Reformları Paketi’nde gerekse hükümetimiz tarafından ortaya konulan çeşitli politika belgelerinde, yeşil dönüşüm konusuna yer verilmesini çok değerli buluyorum. Bu bağlamda, sanayi sektörlerinin düşük karbonlu ekonomiye geçişine yönelik hazırlanacak teşvik politikalarının, sektörlerin yeşil dönüşüm yatırımlarının motive edilmesi ve bu dönüşümün yerli teknolojilerle desteklenmesini sağlayacak AR-GE faaliyetlerinin birlikte ele alınarak tasarlanması önem taşıyor. “YEŞİL DÖNÜŞÜM İÇİN REKABETÇİ VE İHRACATÇI SEKTÖRLERİ DESTEKLEMELİYİZ” İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay: İSO SANAYİ 29 Yeni nesil teknolojiler, dijitalleşme, yeşil ve sürdürülebilir üretim alanlarındaki yeni yatırımlar için İstanbul’un teşvik kapsamından çıkarılmaması, hatta daha fazla desteklenmesi büyük bir önem taşıyor.” “LOJİSTİK SEKTÖRÜ, KÜRESEL REKABETTE AYRI BİR ÖNEM KAZANDI” İstanbul’un ekonomik potansiyelini daha iyi kullanabilmek açısından bir diğer kritik konunun da lojistik altyapısı olduğunu belirten Bahçıvan, “Pandemi sonrası gelişen yeni ticaret fırsatları ve özellikle e-ticaretin büyümesi ile lojistik sektörü küresel rekabette ayrı bir önem kazandı. Son yıllarda bu alana yapılan yatırımların, tedarik zincirlerinde elde ettiğimiz kazanımlarda önemli rolü olduğu açık” dedi. Katma değerli ürünler üreten, yüksek ve orta-yüksek teknolojiye odaklanan, üretim kapasitesini yeni teknolojiler ile yükseltebilen ülkelerde sanayi alanındaki yetkinlik ve hakimiyetin gittikçe arttığına da değinen Bahçıvan, “Bu eğilime ayak uyduramayan ülkeler ise rekabet gücünü hızla kaybederek gelişmiş ülkelerin alt üreticisi konumuna sürükleniyor. Büyük hedeflere sahip, genç nüfusu yüksek bir Türkiye için orta gelir tuzağını ve düşük büyümeyi artık kabul edilemez görüyoruz. O halde, ülkemiz güçlü bir sanayi ülkesi olma yolunda katma değerli üretime odaklanmak zorundadır” şeklinde konuştu. “ENERJİ KISINTILARI ÜRETİMDE STRESE YOL AÇABİLİR” İSO Başkanı Bahçıvan, artan enerji maliyetlerinin şu an sanayi sektörü açısından diğer bütün sorunların önüne geçmiş durumda olduğunu belirterek bir yıl gibi kısa bir sürede, elektrikte yüzde 150’leri, doğal gazda yüzde 400’leri aşan fiyat artışlarına maruz kaldıklarını anlattı. Buna bir de son olarak sanayiye yönelik doğal gaz sevkiyatına yapılan yüzde 40’lık kesinti eklendiğine dikkat çeken Bahçıvan, Türkiye’de sanayi tesislerinin kullandığı elektriğin büyük bir bölümünün doğal gazdan üretildiğini ve buna bağlı olarak, sanayi bölgelerine verilen enerjinin TEİAŞ tarafından ülke çapında kısıtlandığını ekledi. Birçok organize sanayi bölgesinin günler sürecek elektrik kesintilerine hazırlıksız yakalandığını belirten Bahçıvan, kesintilerin birçok sanayiciye doğrudan bir yazılı tebliğ olmadan, sözlü olarak bildirildiğini ve gerekli hazırlığı yapacak yeterli süre verilmeden başlandığını ifade etti. Bahçıvan, sanayiciler olarak, aylardır maliyetler yönünden büyük bir fedakarlığa katlandıktan sonra, şimdi de arz cephesinde yaşanan bu darboğazların üretimde ciddi olumsuzluklara ve streslere yol açabileceğinden duydukları endişenin altını çizdi.30 ŞUBAT 2022 MECLİS Türkiye’de GSYİH’nin yüzde 24’ünin İstanbul’da üretildiğini söyleyen Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede, diğer bütün illerden farklı olarak İstanbul’un 1 milyon kişilik imalat sanayi istihdamı olduğunu söyledi. Sanayi alanlarının toplam alanı içindeki payının yüzde 1,6 iken tarım alanlarının payının yüzde 13 olduğunu belirten Büyükdede, “Bursa’da 350 bin, Türkiye genelinde de yaklaşık 6,4 milyon sanayi istihdamı mevcut. Yani İstanbul’da daha az alanda daha çok personel istihdam ediyoruz” dedi. İSTANBUL’DA ÜRETİLİYOR Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede: TÜRKİYE’DE GSYİH’NİN YÜZDE 24’Ü İSO SANAYİ 31 S anayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede, Türkiye’de 6.4 milyon kişilik sanayi istihdamı olduğunu söyleyerek, İstanbul sanayisinin sürekli bir yerlere taşınarak göçebelikten kurtulamadığını ifade etti. Karaköy ve Balat’tan başlayan sanayi sektörünün yerleşiminin Topkapı- Esenler-Silivri-Hadımköy ve Trakya’da sürdüğünü dile getiren Büyükdede, Anadolu yakasında ise Ümraniye’de başlayan sanayi sektörünün Kartal-Tuzla’ya Anadolu’ya yayıldığını anlattı. Türkiye’de GSYİH’nin yüzde 24’ünün İstanbul’da üretildiğini anlatan Büyükdede, diğer bütün illerden farklı olarak İstanbul’un 1 milyon kişilik imalat sanayi istihdamı olduğunu söyledi. Sanayi alanlarının toplam alanı içindeki payının yüzde 1,6 iken tarım alanlarının payının yüzde 13 olduğunu belirten Büyükdede, “Bursa’da 350 bin, Türkiye genelinde de yaklaşık 6,4 milyon sanayi istihdamı mevcut. Yani İstanbul’da daha az alanda daha çok personel istihdam ediyoruz” dedi. Lojistik kısıtlar ve pazara uzaklık nedenleriyle Çin ve Uzakdoğu yerine tıpkı Polonya, Romanya ve Bulgaristan gibi Türkiye’nin de Avrupa’ya en yakın üretim üssü haline geldiğini söyleyen Büyükdede, İstanbul’daki mikro ve orta boy işletmelerle yeni alanlara girmek isteyen büyük boy işletmelerin, Bakanlığın önünde başvuru yapmak için kuyruk oluşturduğuna işaret etti. Yüksek ve orta teknoloji ürünlerin üretimi için hem mevcut tesislerin kapasitesinin artırılması hem de AB, Kore, Japonya ve Çin firmaları ile ortak yatırımlar yapılması gerektiğini dile getiren Büyükdede, “Lojistikte büyük bir genişleme yaşandı. Yeşil Mutabakat çerçevesinde geri dönüşüm yatırım taleplerinde hızlanma meydana geldi. İstanbullu sanayiciler Marmara Bölgesi’nde kalmaya gayret ediyor” dedi. “HEM SANAYİCİNİN HEM DE LOJİSTİĞİN ÖNÜ AÇILMALI” Bakanlık olarak hem sanayicinin hem de lojistiğin önünü açacak çözümler üretmek zorunda olduklarını dile getiren Büyükdede, lojistik sistemlerin ihtiyaç duydukları ürünleri bir üreticiden tedarik etmek zorunda olduğunu belirtti. Lojistik alan taleplerinde bir patlama olduğu gibi bunların ihtiyacı olan havayolu kargosu, demiryolu ağı, özellikle liman ve elleçleme ağı, karayolu modernizasyonu, otoyolların çok önemli olduğunu kaydeden Büyükdede, Türkiye sanayi yapılanması içinde İstanbul sanayisinin yapılanmasının çok önem taşıyan bir lokomotif olacağını bildirdi. Bütün bunları yaparken İstanbul finans merkezleriyle de entegre haline gelmemiz gerekeceğini unutmamamız gerektiğine dikkat çeken Büyükdede, “Üniversite AR-GE potansiyelimiz, teknoparklarımızı bu yeni yapılanmaya göre yeniden tanzim etmek ihtiyacı doğdu” dedi. “SANAYİ ALANLARI GENİŞLETİLMELİ” Sanayi alanlarının genişletilmesinin önemine değinen Büyükdede, gelişmiş ülkelere bakınca coğrafi planlama konusunda Bakanlıklar arasında ortak komisyonda Türkiye’de sanayinin alan olarak yüzde 0.36’lık payını yüzde 1’e çıkarabilmek konusunda mutabakat sağlandığının bilgisini verdi. Büyükdede, şöyle konuştu: “Bu konuda bir hedef geliştirilmiş, bakanlıklar arası bir mütalaa oluşturulmuş, bu sayede sanayicinin arsaya ve ucuz, hatta bedelsiz ulaşımını sağlamaya gayret ediyoruz. Sanayicinin sermayesini arsaya yatırması yerine işletmeye yatırmalı. Sanayicilerimizin kuruluş yeri talebi kapsamında Bakanlığımıza olan müracaatlarda onları Tekirdağ, Kırklareli ve şimdi de Edirne tarafına yönlendiriyor ve yeni sanayi alanları üretmeye çalışıyoruz. Anadolu’da ise Kocaeli, Yalova, Sakarya, Düzce, Bolu, Bursa, Balıkesir, Çanakkale, Eskişehir, Bilecik, Kütahya, uygun olursa Manisa, Turgutlu, Aliağa ve Denizli, hatta Afyonkarahisar’a, Niğde, Bor’a kadar arkadaşlarımızı gönderiyoruz. Şu anda İstanbul Sanayi Odası meclis üyelerimizden birçoklarını bu yerlerde yerleştirmeye gayret ettik, yerleştirmeye de devam ediyoruz. Özellikle tekstil, petrokimya, maden ve ham madde yatırımlarında Doğu ve Güneydoğu illerine de yönlendiriyoruz. Bilhassa organize sanayi bölgeleri ve endüstri bölgelerinin sayısını artırmaya önem veriyoruz. İstanbul içinde Arnavutköy, Çatalca, Silivri, Tuzla bölgelerinde son kalan alanların fiyatları çok pahalı kalmasına rağmen taşınmak ve personelini götürmek istemeyen sanayicimizi yerleştirmeye de gayret ediyoruz. İleri teknoloji üretimi yapan ve personele çok bağlı firmalar belirli konfor düzeyinin altındaki şehirlere taşınmak istemiyor. Ancak firmalar merkezlerini İstanbul’da tutarak yatırımlarını çepere taşıma gayretini gösteriyor. Belediyeler ise gelir kayıpları dolayısıyla bu gelişmelerden son derece rahatsız oluyor. Bu konuda İstanbul dışındaki illerin belediyelerini tatmin edecek çözümler üretmeye de gayret ediyoruz.” “YATIRIMLAR, YÜKSEK TEKNOLOJİLİ ÜRÜNLERİN ÖNÜNÜ AÇACAK ALANLARA YÖNLENDİRİLMELİ” Sanayicinin sermayesini arsa yerine işletmeye yatırmasını istediklerini vurgulayan Büyükdede, tarım alanlarının optimum kullanılması amacıyla 10-15 yıl içinde fonksiyonunu yitirmiş tarım ve orman alanlarını sanayi alanına transfer edebileceklerini aktardı. Yatırımların yüksek teknolojili ürünlerin önünü açacak alanlara yönlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Büyükdede, yüksek ve orta yüksek teknolojili ürünlerin payını artırmak için HAMLE programı ile teşvik verdiklerini söyledi. İstanbul’un ciddi miktarda teşviklerden istifade ettiğini belirten Büyükdede, İstanbul merkezli firmaların Trakya ve Anadolu’da büyürken 32 ŞUBAT 2022İSO SANAYİ 33 İstanbul’daki alanlarını finans, pazarlama ve lojistik merkezi haline getirdiğine dikkat çekti. Büyükdede, İstanbul’un büyük bir gelişim ve dönüşüm geçireceğini ifade etti. Teşvik programlarına bakıldığında İstanbul’un KOSGEB desteklerinden ciddi oranda istifade ettiklerini gördüklerini anlatan Büyükdede, “Birim/kilogram bedeliyle daha pahalı ürünleri üretecek konulara çekerek yüksek teknolojili ürün ithalatını minimize edecek, bilhassa savunma ve havacılık sanayisine, kimya ve ilaç sanayisine, ileri makine ve otomasyon sanayilerine yönlendiriyoruz. Bu konuda Polonya’nın örnek alınacak hızda ilerleme gösterdiğini görüyoruz. Biz de uluslararası doğrudan yatırım çekme kapsamında coğrafi ve stratejik bir potansiyele sahibiz. Teşviklerden yararlandırma ve yer tahsislerinde de bu stratejiyi uygulayabiliriz. Böylece büyük cari açık verdiğimiz bu alanlara İstanbul sanayicilerinin yatırım yapmalarını sağlayabiliriz” diye konuştu. “YEŞİL MUTABAKATA UYGUN ALTYAPIMIZI DÜZENLEMELİYİZ” Eğitim sistemimizde sağlanacak olumlu gelişmelerin teknoparkları, firmaların AR-GE merkezlerini ve üniversiteleri de yönlendireceğine inandıklarını ifade eden Büyükdede, TÜBİTAK ve TSE altyapısını bu yönde geliştirebilmek için ciddi yatırımlar içinde olduklarını belirtti. Büyükdede, sözlerine şöyle devam etti: “Çevreye duyarlılık bakımından Yeşil Mutabakat’a uygun, bölgemizdeki tesislerimizin karbon ayak izi değerlendirmesinde zarar etmeyecek şekilde yatırım ve geri dönüşüm altyapımızı düzenlemeliyiz. Kurulacak tüm tesislerimiz ve sanayi bölgelerimizde Yeşil Mutabakat’a uygun projelendirmeye özen gösteriyoruz. Ayrıca lojistik merkezi olarak da İstanbul üretim merkezi olduğu kadar lojistiğin de merkezi haline gelecek. İstanbul merkezli firmalar yatırımlarını Trakya ve Anadolu’da büyütürken eski üretim tesislerini ve İstanbul’daki yatırımlarını lojistik merkezler, pazarlama ve finans merkezleri haline getiriyor.” Toplantıda Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Genel Müdür Yardımcısı Ali Murat Sürekli, İstanbul İli Sanayi Sektörünün Yapısal Analizi başlıklı bir sunum yaptı. Konuşmaların ardından İSO Meclis Üyeleri, görüşlerini paylaştı ve Büyükdede’ye sorularını yöneltti. İSO Meclis Üyelerinden gelen sorular Büyükdede tarafından yanıtlandı.MECLİS İSO Meclis Üyesi Ömer Cihat Vardan: “S anayinin İstanbul’a sıkışıp kalması, bizim yıllardır ifade etmiş olduğumuz gelişmeyi tam olarak ülke sathına yayılmasına engel olan bir husus olarak ortaya çıktı. Bunun en yakın coğrafyamıza tedrici olarak, İstanbul-Ankara veya İstanbul-İzmir hinterlantlarında yayılıyor olması aslında güzel bir gelişme olarak önümüze çıkıyor. Tabii teşviklerin ne denli yayılacağı olukça önemli bir husus. Sanayiciler belirli bir altyapıyı oluşturduktan sonra özellikle işgücünü başka bir bölgeye aktarmakta ciddi sıkıntı çekiyor. Gidilen yerde sosyal donatının da hazır olması lazım. İnsan gücünü başka bir bölgeye götürdüğünüz zaman çalışanlarınız için sağlık tesisleri, okul hatta kültür sanat faaliyetlerinin de hazır olmuş olması gerekiyor. Tüm bunlar için Türkiye’nin tamamı kalkınmış olmalı. Almanya örneğine baktığımız zaman Almanya sanayisinin çok geniş bir yüzölçümüne yayılmış olduğunu görüyoruz. Bu yayılmanın GSMH’ya katkısı da izleniyor.” “Sanayici işgücünü başka bir yere taşımakta güçlük çekiyor” “S anayinin arsa büyüklüğünün az olması büyük problem. Bunun üç katına çıkarılması gerekiyor. Lojistik merkezlerini oluşması, İstanbul dışına yayılım için yön gösterilmesi lazım. Orta ve yüksek katma değerli üretim yapan sanayileri konforlu bölgelere taşımaya destek verilmeli. Tüm bunlar temel problemlere çözüm olarak sunulabilir. Tüm bunlar olurken, yer veya bölge bazında, hedef pazarlara, lojistik imkanı olan bölgelere taşınmak için bir hedef belirleniyor mu? Rekabet yapabilmek için buradaki en önemli göstergelerden birinin bu hedefler olduğunu düşünüyorum. Hedef pazarlarımızı Avrupa, Kuzey Afrika, Afrika, ABD oluşturuyor. Bu bölgelerin imalatçı sektörlerin rakiplerine göre ne kadar rekabetçi olacağı entegrasyon için bir hedef olabilir mi diye sormak isterim.” “Sanayicinin arsa büyüklüğü üç katına çıkarılmalı” İSO Meclis Üyesi Ender Arslan: 34 ŞUBAT 2022Bilen patent univation 2004 yılından beri gerek yurt içi gerekse yurt dışında faaliyetlerini sürdüren Entegre bir danışmanlık şirketidir. Günümüzün en önemli başlıklarından olan inovasyon ekosisteminde her iki marka ile şirket 4000’den fazla müşterisine hizmet vermektedir. Bilen patent Sınai mülkiyet alanında özellikle patent konusunda Türkiye’nin önde gelen çok önemli şirketleri ile uzun yıllardır çalışmaktadır. Univation ise 2008’den bu yana inovasyon danışmanlığı Arge ve tasarım merkezi danışmanlığı ile Turquality danışmanlığı başta olmak üzere pek çok alanda müşterilerine hizmet sunmaktadır. Şirketimiz özellikle Arge ve patent Entegrasyonu yapabilen veya bu yönde vizyonu olan şirketler ile anlaşmaktadır ve onlara patent kültürü ve inovasyon kültürü kazandırılmasında büyük katkılar sağlamaktadır. Günümüzün yoğun iş temposu içerisinde şirketler genellikle yaptıkları iyileştirmelerin ve yeniliklerin farkına varamamaktadır. Işte bu noktada bilen patent univation danışmanları şirketlerde farkındalık oluşturmakla ve süreçleri doğru şekilde yürütmekle rol almaktadırlar. Bilen patent ve univation Bursa merkez ofisi ile 17 yıldan beri olduğu gibi pandemi döneminde de müşterilerine dijital platformlar vasıtası ile ve yüz yüze maksimum seviyede hizmet sunmaya devam etmektedir. İNOVASYON PATENT VE MARKALAŞMA SÜREÇLERİNİZDE 444 8 611 Hüdavendigar Mah. Bent Cad. No. 163/B Osmangazi / BURSA www.bilenpatent.com.tr / www.univation.com.tr SİZİNLE BİRLİKTEYİZ! Ömer KOCAKUŞAK Bilen Patent & Univation Yön. Krl. Bşk.Next >