< Previous28 AĞUSTOS 2022 MECLİSİ stanbul Sanayi Odası (İSO) temmuz ayı Meclis toplantısı 29 Temmuz 2022 tarihinde Odakule Fazıl Zobu Meclis salonunda yapıldı. İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay’ın başkanlığında ve İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın ev sahipliğinde gerçekleşen İSO Meclisi’nin ana gündem maddesi “Reel Kesimi Destekleyen Nitelikli Finansman Politikalarının Üretim ve İhracat Açısından Önemi” oldu. Meclis toplantısına Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu konuk olarak katılarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Meclis gündemine ilişkin görüşlerini paylaşmak üzere kürsüye gelen Erdal Bahçıvan, Türk sanayi ve ihracatçısının karşı karşıya kaldığı bir dizi sorunu dile getirdi. Tüketici fiyatlarında gelinen seviyelerin iç talebin seyrine ve fiyatlamalara dönük belirsizlik yarattığını anlatan Bahçıvan, yurt dışı üretici fiyatların rekabet koşullarını olumsuz etkilemesine ve atılan olumlu adımlara rağmen liranın seyrine dönük devam eden belirsizlikleri dile getirdi. Bahçıvan, ancak tüm bunların arasında Türk sanayicisi ve ihracatçısını en çok zorlayan sıkıntının nitelikli finansmana erişimde yaşandığını ifade etti. Bankalarda TL cinsi ticari kredi faizlerinin yüzde 40 bandını aştığını belirten Bahçıvan, risk primimizin ne yazık ki 900 gibi tarihi seviyelere dayanması neticesinde yurt dışından borçlanma olanaklarını en aza indiğini söyledi. Bankalar ve şirketlerin yurt dışından borçlanmalarda zorlandığını ve iki haneli döviz cinsi faizler ile karşılaştığını kaydeden Bahçıvan, “Bu anlamda Eximbank kaynaklı reeskont kredilerinin Türk ihracatçıları açısından ne denli yaşamsal bir kaynak olduğu çok açık görülüyor. Finansman kaynaklarına erişimde ciddi sıkıntıların yaşandığı son yıllarda Eximbank, ihracatçı sanayicilerimizin en güçlü finansal iş ortağı ve tedarik kaynağı konumuna geldi” dedi. “İHRACATIN ARTMASINDA EXIMBANK’IN ROLÜ BÜYÜK” İhracatımızın 250 milyar dolar seviyesine ulaşmasında Eximbank’ın uygulamış olduğu dinamik ve yeni nesil projelerin çok büyük katkısı olduğuna dikkat çeken Bahçıvan, şöyle konuştu: “Dolayısıyla haziran ayı itibarıyla reeskont kredisi kullanmak için döviz gelirinin yüzde 40’ını Merkez Bankası’na, İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, küresel ekonomik iklimin Türkiye ekonomisinin aleyhine dönmekte olduğuna dikkat çekti. İhracatçı sanayi sektörünün ve ekonominin bu durumdan asgari düzeyde olumsuz etkilenmesi için bugünden itibaren önlemlerin alınması gerektiğini söyleyen Bahçıvan, “İhracat pazarları bozulurken sanayici, finansman desteğinden mahrum bırakılmamalı” dedi. İHRACAT PAZARLARI BOZULURKEN SANAYİCİ, FİNANSMAN DESTEĞİNDEN MAHRUM BIRAKILMAMALI İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan: İSO SANAYİ 2930 AĞUSTOS 2022 yüzde 30’unu bankalara satma zorunluluğu getirilmesi ve izleyen bir aylık dönemde döviz almama taahhüdünün şart koşulması şeklindeki adımlar ihracatçılarımızı gerek kaliteli finansmana erişimi zorlaştırması gerekse de kur zararı yaratması ve yine gerekse de ciddi anlamda operasyon yükü getirmesi nedeniyle oldukça olumsuz yönde etkiledi. Unutulmamalıdır ki sanayimiz, üretim ve ihracatı için gerekli hammadde ve ara malını ithal etmek ve gerekli yatırımları hayata geçirmek için dövize ihtiyaç duyuyor. İhracattan elde edilen gelirin çok büyük bölümünün bu alanlar için harcandığını, sanayimizin hiçbir zaman dövizden gelir elde etmeyi amaçlamadığını, ancak üretim ve ihracatını sürdürebilmesi bu döviz gelirinin hayati önem taşıdığını özellikle vurgulamak istiyorum. Son dönemde Eximbank’ın kredi musluklarını büyük oranda kısması da firmalarımızı son derece olumsuz etkiliyor. Bu anlamda az önce de ifade ettiğim gibi, alternatif piyasalarda zaten fazlasıyla kaynak sıkıntısı çeken ihracatçımız açısından Eximbank kaynaklarına ulaşamamak, telafi edilemeyecek boyutta sorunları giderek artırıyor.” Haziran ayı sonunda BDDK’nın şirketlerin TL cinsi kredi kullanımına döviz varlığı sınırı getiren adımının kredilere ulaşımı daha da zorlaştırdığını anlatan Bahçıvan, bazen dakikaların dahi önemli olduğu günümüz dünyasında süreleri uzattığına tanık olduklarının altını çizdi. Bu tablonun önümüzdeki birkaç hafta içinde aynı bakış açısıyla devam etmesi durumunda sürecin çok daha ağırlaşacağını dikkat çeken Bahçıvan, “Yine İSO 500 ve İSO İkinci 500 sonuçları göstermektedir ki; işletme faaliyetleri giderek daha fazla borçlanma ağırlıklı olarak finanse edilirken borcun vade yapısında da gözle görülür bir kısalma söz konusu. Bunların yanı sıra 2021’de sanayicilerin bankalara olan borçlarından; çok daha büyük bir hızla başka firmalara olan borçlarının artması da yeni bir durum olarak dikkat çekiyor. “EKONOMİMİZİ OLUMSUZ ETKİLEYECEK BİRTAKIM GELİŞMELERİN ARİFESİNDEYİZ” Finansman koşullarının sıkılaştığı ve kredi imkanlarının daraldığı bugünlerde, sanayicilerimizin içinde bulunduğu bu durum, yakın zamanda yapmış olduğum açıklamamda da vurguladığım gibi zincirleme reaksiyon halinde gelişebilecek ödemeler risklerine işaret etmesi bakımından endişe yaratıyor. Ayrıca sürecin bu şekilde devam etmesi halinde başta yakın gelecekteki ihracat rakamları ve üretim rakamları olmak üzere, ekonomimizi olumsuz etkileyecek birtakım gelişmelerin arifesinde olduğumuzu da üzülerek belirtmek istiyorum” diye konuştu. Bahçıvan, bu sorunlardan yola çıkarak sanayiciler olarak genel beklentilerinin öncelikle kredi ve finansman olanaklarında normalleşme sağlanması ve reel sektör gerçeklerine uymayan uygulamaların sona erdirilmesi veya esnetilmesi olduğunu vurguladı. İSO SANAYİ 31 “EXIMBANK, BİR AN ÖNCE FİNANSMAN İŞLEVİNE KAVUŞMALI” Eximbank bir an önce finansman işlevlerine kavuşması gerektiğini kaydeden Bahçıvan, bankaların kredi olanakları üzerindeki kısıtlayıcı karşılık kararlarının da esnetilmesi gerektiğini belirtti. Benzer şekilde TCMB, TL cinsi reeskont kredilerindeki döviz bulundurmaya ve bozdurmaya ilişkin koşullarını esnetilmesini isteyen Bahçıvan, “Konuya, sanayimizin üretim ve ihracatını sürdürebilmesi için hayati önem taşıyan yatırım yönünden baktığımızda, yatırımcı firmalarımızın uygun maliyetli finansmana erişim ve taahhütlerini yerine getirmesi açısından kamu bankaları aracılığıyla kullandırılmakta olan Merkez Bankası kaynaklı yatırım avans kredisini çok önemli bir finansal enstrüman olarak görüyoruz. Ancak bu kapsamdaki yatırımcı müracaatlarına ilişkin süreçlerin çok daha hızlı bir şekilde işletilmesi, yatırımcı firmalarımızın bu finansman aracına daha etkin bir şekilde eriştirilmesi büyük önem taşıyor” dedi. En önemli ihracat pazarlarımızdan biri olan Rusya ile ticari ilişkilerimize dikkat çeken Bahçıvan, “Ukrayna ile Rusya arasında beş ayı aşkın bir süredir devam eden savaş ve Rusya’ya uygulanan uluslararası yaptırımlar nedeniyle bu ülkeye yapılan ihracat bedellerinin dolar veya euro cinsinden ülkemize gelmesi mümkün olamıyor. Türkiye ile Rusya arasındaki ticaretin ruble ile yapılabilmesi bu soruna çözüm olabilecek. İhracatçılarımız ürün bedelleri ruble olarak Türkiye’ye geldiğinde, rublenin Türk bankacılık sektöründe süratlice TL’ye çevrilebilmesi gerekiyor” diye konuştu. “DÜNYADA STAGFLASYON ENDİŞESİ GİDEREK ARTIYOR” 2022 yılı Temmuz sonu itibarıyla dünya ekonomisine bakıldığında büyümede yavaşlama ve enflasyonda yükseliş trendinin devam ettiğini kaydeden Bahçıvan, buna bağlı olarak 1970’lere dönüş ve stagflasyon endişelerinin giderek arttığını gözlemlediklerini ifade etti. Ukrayna ile Rusya arasında devam eden savaşın, merkez bankalarının para politikalarında sıkılaşma adımlarını hızlandırması ve Çin’de yaşanan gelişmelerin; küresel ekonominin önündeki üç ana risk ve belirsizlik faktörü olma niteliğini artırarak sürdürdüğünü vurgulayan Bahçıvan, Covid-19 vakalarında son dönemde özellikle Avrupa’da yaşanan artış da takip edilmeyi gerektiren bir başka gelişme olduğunu bildirdi. Kuzeyde devam eden savaşın, büyüme görünümünü zayıflatmasının yanında emtia fiyatlarında yukarı yönlü baskıyı canlı tuttuğunu söyleyen Bahçıvan, “Çin’in sıkı pandemi önlemleri de küresel büyümeyi olumsuz etkilemesinin yanı sıra tedarik zinciri sorunlarının devam M eclis toplantısı İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay tarafından açıldı. Okyay, toplantıda gündeme ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı: “Son dönemde öne çıkan KOBİ tercihi ve telkini karşısında kurumsal şirketlerin krediye erişiminin zorlaşmaması gerekir. Reel sektörün, ülkemizin kendine özgü koşulları uyarınca tasarlanacak kredi, likidite ve sermayeye ilişkin politika kombinasyonları ile desteklenmesi, orta-uzun vadeli ekonomik büyüme ve verimliliğin sürdürülebilirliği açısından bizce zaruri. Firmaların kredi garantileri ve krediler yoluyla desteklenmesi, Türkiye reel sektörü için ciddiyetini koruyan düşük öz sermaye yatırımları ve borç çevrimi problemleri gibi sıkıntıların önüne geçecek acil destek sağlanmalı. Bu dengenin sağlanmasında uygulamanın en üretken ve öncelikli sektörlere yönelik hedefli, seçici ve uzun vadeli etkileri gözeten bir program ile yürütülmesi önem taşıyor. Sağlanacak desteklerin planlanmasında mevcut tedarik zinciri boşlukları, uluslararası rekabet ortamı, ölçek ekonomisi, gelişme/ sıçrama potansiyeli ve yeşil/dijital dönüşüm yatırımları gibi çeşitli kriterlere tabi olarak uygulanması etkiyi artıracak.” İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay:32 AĞUSTOS 2022 MECLİS etmesine neden oluyor. Bu ülkenin emlak piyasasında yaşanan olumsuz gelişmeler de küresel çapta yakından ve tedirginlikle izleniyor” dedi. “ENERJİ KRİZİ BÜYÜMEYİ OLUMSUZ ETKİLİYOR” Bahçıvan, diğer taraftan başta Fed olmak üzere, büyük merkez bankalarının yükselen enflasyon karşısında faiz artırımlarını hızlandırmasının doların güçlenmesine, uzun vadeli borçlanma faizlerinin yükselmesine ve küresel finansman koşullarında belirgin sıkılaşmaya yol açtığını belirtti. Bu gelişmelere bağlı olarak gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışlarının da hızlandığının görüldüğünü işaret eden Bahçıvan, şöyle konuştu: “Bu bağlamda dünya ekonomisinin önde gelen uluslararası kuruluşları 2022 ve 2023 büyüme beklentilerini belirgin şekilde düşürürken; büyüme, enflasyon ve finansal piyasa koşullarına dönük risk ve belirsizliklerin ise dramatik şekilde yüksek olduğu uyarısında bulunuyorlar. Avrupa kıtasında ise şartların çok daha ağırlaşacağı görülüyor. İnsani bir trajediye yol açan savaşın yarattığı birçok olumsuz etkinin arasında enerji tedarikine dönük oluşan tehdit ilk sırada yer alıyor. Nitekim son gelişmeler, Rusya’ya yüksek enerji bağımlılığı nedeniyle başta Almanya olmak üzere kıtanın yaklaşan sonbahar ve kış aylarında ciddi bir enerji krizi riskiyle karşı karşıya olduğuna işaret ediyor. Enerji krizi birçok kanaldan büyümeyi olumsuz etkilerken, enflasyon görünümündeki bozulmayı hızlandırmakta ve yüksek borçluluğu olan ülkelerde de kırılganlığı artırıyor. Bu gelişmeler yaşanırken Avrupa Merkez Bankası’nın büyümeyi desteklemek, olası bir borç krizini önlemek ve enflasyonu durdurmak arasında bir tercih yapmakta zorlandığını yakından izliyoruz. Bu sıkışma, kendisini Euro/dolar kurundaki sert düşüşte gösteriyor ki bu gelişme hiç şüphesiz Türk sanayisi için de oldukça kritik.” “TÜRKİYE EKONOMİSİ BÜYÜME PERFORMANSINI KORUDU” Türkiye ekonomisinin 2022 yılının ilk yarısında güçlü büyüme performansını koruduğunu söyleyen Bahçıvan, buna bağlı olarak istihdam piyasasında da iyileşmenin sürdüğünü belirtti. Ancak küresel eğilimlere paralel olarak yılın kalanında Türkiye’de de ekonomik aktivitenin ivme kaybetmesinin beklendiğini belirten Bahçıvan, “Nitekim ekonomik aktivitenin en önemli öncü göstergesi olan İstanbul Sanayi Odası Türkiye İmalat PMI, mart ayında daralma bölgesine düşmesinin ardından zayıflamayı sürdürürken, haziran itibarıyla son iki yılın en düşük düzeyine geriledi. Düşük talep nedeniyle bozulmanın daha sert olduğu yeni siparişler endeksi, PMI’da zayıflamanın devam edeceğine işaret ediyor” dedi. Enflasyon tarafında arzu edilenin seviyenin oldukça uzağında olduğumuzu anlatan Bahçıvan, Türkiye’nin yüzde 80’e dayanan tüketici enflasyonu ve yüzde 140’a dayanan üretici enflasyonuyla dünyanın büyük bir kısmından önemli ölçüde ayrışmış olduğuna dikkat çekti. Yüksek enflasyonun hiç şüphe yok ki bir sebebi de küresel ortam, özellikle de artan enerji ve diğer girdi maliyetleri olduğunu anlatan Bahçıvan, “Kendi yapısal sorunlarımızın da önemli bir faktör olduğunu göz ardı etmememiz gerekiyor. İstanbul Sanayi Odası olarak ekonomimizde yatırımların, ihracatın, istihdamın artması bağlamında en çok önemsediğimiz, sürekli olarak dile getirdiğimiz başlıklar fiyat istikrarı ve finansal istikrarın önemi ve korunması oldu. Bu görüşümüz, hiçbir konjonktürde değişmedi. Zira biz enflasyonun geçmişte olduğu gibi bugün de ne sanayicilerimize ne de diğer ekonomik aktörlere menfaat sağlayacağına inanmıyoruz. Sanayicilerimizin temel görevi olan sürdürülebilir yatırımları hayata geçirmenin, iş ve aş üretmenin, ihracat potansiyelini artırmanın ancak ve ancak enflasyonun ve beklentilerin kontrol altına alınmasıyla mümkün olduğunu düşünüyoruz” diye konuştu. İ SO Temmuz ayı Olağan Meclis Toplantısı’nın konuk konuşmacısı olarak kürsüye gelen Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu yaptığı konuşmada, 2022 yılının ilk çeyreğinde patlak veren Rusya ve Ukrayna krizinin ve süregelen olumsuz yönlü arz şoklarının etkilerinin etkisiyle sürecin daha da ağırlaştığını ve belirsizliklerin artmasına neden olduğunu söyledi. Kavcıoğlu, “Bununla birlikte, yurt içi iktisadi faaliyet negatif arz şoklarına rağmen sürdürülebilir bir yapıda ve kesintisiz bir şekilde güçlü seyrini sürdürdü. Bu çerçevede, 2022 yılının ilk çeyreğinde yıllık büyüme oranı yüzde 7,3 olarak gerçekleşti. İkinci çeyreğe ilişkin beklentimiz de büyümenin bu orana yakın olarak gerçekleşeceği yönündedir” dedi. Söz konusu güçlü büyümede, net ihracat ve makine- teçhizat yatırımlarının payı oldukça dikkat çekici olduğuna değinen Kavcıoğlu, harcamalar tarafından bakıldığında, net ihracatın büyümeye son beş çeyrek boyunca arka arkaya pozitif katkı sağladığının altını çizdi. Makine-teçhizat yatırımlarının da pandemi sonrası dönemde büyümeye aralıksız olarak pozitif yönde katkı verdiğini belirten Kavcıoğlu, “Üretim tarafında ise hizmet ve sanayi sektörleri büyümeye katkı vermeyi sürdürdü” dedi. “NET İHRACATIN MİLLİ GELİRDEN ALDIĞI PAY İSTİKRARLI BİR ŞEKİLDE YÜKSELİYOR” Kavcıoğlu, Türkiye ekonomisinin üretim, ihracat ve istihdamı artırmaya odaklı güçlü TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu sanayicilere yönelik konuşmasında Türkiye ekonomisinin pandemi döneminde diğer ülkelere kıyasla olukça başarılı ve güçlü performans sergilediğine söyledi. Kavcıoğlu, bu çerçevede, Türkiye ekonomisini 2021 yılında yüzde 11 büyüyerek diğer ülkelere kıyasla oldukça güçlü bir büyüme performansı sergilediğini belirtti. Söz konusu güçlü büyümede, net ihracat ve makine-teçhizat yatırımlarının payı oldukça dikkat çekici olduğuna değinen Kavcıoğlu, harcamalar tarafından bakıldığında, net ihracatın büyümeye son beş çeyrek boyunca arka arkaya pozitif katkı sağladığının altını çizdi. GÜÇLÜ BÜYÜME PERFORMANSINI SÜRDÜRÜYOR TÜRKİYE EKONOMİSİ TCMB Başkanı Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu: 34 AĞUSTOS 2022 MECLİSİSO SANAYİ 3536 AĞUSTOS 2022 MECLİS ve sürdürülebilir büyüme performansının destekleyici bileşenleri olan makine-teçhizat yatırımlarının ve net ihracatın milli gelirden aldığı pay da istikrarlı bir şekilde yükseldiğini bildirdi. 2022 yılının ilk çeyreği itibarıyla her iki bileşenin milli gelir içindeki toplam payının, yüzde 18 ile tarihsel olarak en yüksek seviyesine ulaştığını belirten Başkan Kavcıoğlu, makine-teçhizat yatırımlarının istikrarlı bir şekilde artması, ekonomimizin arz kapasitesini büyüterek kalıcı fiyat istikrarına da katkı sağlayacağını söyledi. Açıklanan son verilerle, yılın ikinci çeyreğinde, sanayi üretiminin, sürdürülebilir bileşenlerin desteğiyle olumlu bir seyir izlemeye devam ettiğini gösterdiğini anlatan Kavcıoğlu, “2020 yılının üçüncü çeyreği ve sonrasında yıllık bazda aralıksız büyüyen sanayi üretimi, 2022 yılı Mayıs ayında yüzde 9,1 oranında önemli oranda bir artış kaydetti. Üretimde gözlenen bu artış, imalat sanayinin geneline yayılırken ihracatçı sektörlerde sanayi üretimi daha da güçlü seyrediyor. Sanayi ciro endeksleri de yurt dışı talebin sanayi üretimini olumlu etkilediğini gösteriyor” dedi. Güçlü ekonomik büyümenin, kapasite kullanım oranlarına da yansıdığını anlatan Kavcıoğlu, kapasite kullanım oranlarının tüm sektörlerde yükselirken, bazı alt sektörlerde tarihsel ortalamalarının da üzerine çıktığını belirtti. Bu durumun ilave kapasite ihtiyacına işaret ettiğini ve yatırım talebini desteklediğini kaydeden Kavcıoğlu, “Öte yandan, geçmiş dönem ortalamalarının üzerinde seyreden imalat sanayi kapasite kullanım oranları, firmaları kapasite genişletmeye teşvik etmek suretiyle, yatırımlardaki kuvvetli eğilimin devam edeceğine işaret ediyor. Bu çerçevede, kapasite artışları son dönemde yatırım iştahı yüksek olan firmaların bulunduğu sektörlerde daha belirgindir” diye konuştu. “İSTİKRARLI SEYİR İSTİHDAMI OLUMLU YÖNDE ETKİLİYOR” Yatırım ve ihracat gibi sürdürülebilir bileşenlerdeki istikrarlı seyrin istihdamı da olumlu yönde etkilediğine dikkat çeken Kavcıoğlu, istihdama katılım oranlarının İSO SANAYİ 37 artmaya devam ederken, işsiz sayısındaki gerileme eğiliminin de sürdüğünü bildirdi. Böylece mayıs ayı itibarıyla toplam istihdam edilen kişi sayısının 30,8 milyon kişi ile tarihsel yüksek seviyeye ulaştığını anlatan Kavcıoğlu, “Buna ek olarak, işsizlik oranının yüzde 10,9 ile nispeten durağan bir seyir izlemesi istihdam açığının halen yüksek seviyelerde seyrettiğine ve önümüzdeki dönemde istihdam kapasitesinin daha da artacağına işaret ediyor” dedi. Türkiye ekonomisindeki son dönem istihdam gelişmeleri son derece umut verici olduğunu anlatan Kavcıoğlu, 2020 yılı ikinci çeyrekten itibaren sanayi üretiminin hızla arttığını kaydetti. Kavcıoğlu, yatırım harcamaları ve ihracatın da etkisi ile istihdam edilen kişi sayısının 2022 yılı ilk çeyreği itibarıyla 1,3 milyonunun hizmet sektöründe, 900 binden fazlası sanayi sektöründe olmak üzere yaklaşık 2,7 milyon kişi arttığına dikkat çekti. Yılbaşından itibaren ise istihdamımız yaklaşık 846 bin kişi arttığını belirten Kavcıoğlu, istihdamdaki bu artışın emsal ülkelere kıyasla oldukça yüksek olduğunu bildirdi. Bu ülkelerin nüfusları ve istihdam artışının kaynaklarına bakıldığında ise istihdam performansımız çok daha dikkat çekici hale geldiğini kaydeden Kavcıolu, özellikle imalat sanayi istihdamı konusunda güçlü bir performansın gözlendiğini ifade etti. TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu, konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Türkiye ekonomisi, yatırım, istihdam, üretim ve ihracatı artırmayı merkeze alan ve sizlerin odağında bulunduğunuz bir yapısal dönüşüm sürecindedir. Çevrimsel etkilerden arındırıldığında, Türkiye ekonomisi, bu analizin yapılmaya başlandığı 2004 yılından bu yana ilk defa ve üst üste iki çeyrek boyunca cari fazla verdi. Bir başka deyişle, bu yeni denge, küresel enerji ve emtia fiyatları normalleşme eğilimine girdiğinde ekonomimizin cari fazla verme kapasitesine ulaşmasına, kısa vadeli finansman ihtiyacının asgariye inmesine ve ihracata dayalı büyümeye işaret ediyor. Bu durum, ülkemiz için yeni bir dönemin başlangıcını oluşturuyor. Bir diğer deyişle, Türkiye ekonomisinin büyürken eşanlı olarak cari fazla verir hale gelmesi, büyüme ve fiyat istikrarının sürdürülebilir bir patikada kalıcı olarak tesis edilmesini sağlayacak. Merkez Bankası olarak uygulamakta olduğumuz politikalarla, enerji fiyat artışları tarafından gölgelenen ve verilerle tespit ettiğimiz bu tarihi fırsatın kalıcı olmasını sağlamaya kararlıyız.” “İHRACAT AĞIRLIKLI BÜYÜYORUZ” Türkiye ekonomisinin büyüme yapısında ihracat ağırlıklı bir dönüşüm yaşandığını vurgulayan Kavcıoğlu, pandemi öncesinde istikrarlı bir büyüme eğilimi sergileyen ihracatımızın, pandemi sonrası dönemde bu eğilimini daha da güçlendirerek keskin bir artış gösterdiğini kaydetti. Bu çerçevede, Next >