< Previous38 EYLÜL 2022 MECLİS kimi hesaplara göre yüzde 81, kimine göre yüzde 83’ü hâlâ fosil yakıtlardan oluşuyor. Fosil yakıtlar 1970’li yıllardaki düzeyinden sadece yüzde 5 kaybetti. Bu hız belki daha da artacak ama bunu bir anda ikame edebilmek, hiç de kolay değil. Fosil yakıtlardan yeşil yakıtlara devrimci bir geçiş olmayacak. Bu devrimci geçişi yapma çabaları aslında yaşadığımız sıkıntıların da bir nedeni. Bence bir evrim yaşanacak, devrim olmayacak. Yumuşak bir geçiş yapmak zorundayız” dedi. “SANAYİCİ AYAĞINI YERE SAĞLAM BASMALI” Hayatın gerçekleriyle idealleri arasında bir fark olduğunu ifade eden Öğütçü, özellikle sanayicilerin ayağını yere sağlam basması gerektiğini vurguladı. Öğütçü, şöyle konuştu: “Fosil yakıtların yeşillendirilmesi bence orta vadede yapılması gereken bir iş. Bir anda bunu terk edemeyiz. Bu konuda para çok önemli bir kıstas. Geçen yıl 2,4 trilyon dolar para enerji sektörüne aktı. Bunun yarısına yakını da yenilenebilir enerjiye, enerji verimliliğine ve teknolojiye gitti. Fosil yakıtlara akan para ihmal edilebilir düzeydeydi. Bu da ciddi bir yatırım canlanması olmazsa, petrolde, doğal gazda, kömürde, arzda ciddi bir daralma yaşanabileceği anlamına geliyor. Her şeyimizi yeşile yükleyemeyiz, çünkü enerjide bir sepet var ve o sepetin içinde denge olması lazım. Fosil yakıtlar, nükleer, yenilenebilir ve diğer yakıtlar diye çeşitliliği unutmamamız gerekiyor.” CÜNEYT KAZOKOĞLU: “HEM DOĞAL GAZ HEM DE PETROLDE ENERJİ KRİZİ YAŞANIYOR” Facts Global Energy Direktörü Cüneyt Kazokoğlu yaşanan enerji krizinin sadece doğal gaz nezdinde değil petrolde de yaşandığını söyledi. En büyük üreticilerden biri olan Rusya’nın yaptırımlar karşısında devre dışı kalmasının ve pandemi tedbirlerinin gevşemesi sonrasında yaşanan talep artışına yetişemeyen arzdan dolayı ham petrol fiyatlarının üç hanelere yükseldiğine değinen Kazokoğlu, küresel ölçekte yaşanan ekonomik durgunluğun da bu süreci kötü etkileyeceğine vurgu yaptı. Rusya’nın dünyadaki üç büyük ham petrol üreticisinden biri olduğunu söyleyen Kazokoğlu, Rusya’ya yaptırım koyarak piyasanın dışına itip, dünyadaki petrol piyasasını dengelemenin mümkün olamayacağını bildirdi. Enerjide yaşanan krizin başka bir sebebinin de Covid-19’dan sonra gelen çok hızlı talep olduğunu kaydeden Kazokoğlu, “Yeterli yatırım olmadığı için gerekli arz talebe cevap veremedi. Üstüne üstelik bir de Rusya faktörünün işin içine girmesiyle ham petrol fiyatları çok yükseldi” dedi. Türkiye açısından yaşanan enerji krizinden çıkış yolunun partiler üstü bir enerji politikasıyla aşılabileceğine değinen Kazokoğlu, kamu, özel sektör, akademi olarak topyekün iş birliğinin çok kıymetli olacağını söyledi. Türkiye’nin enerji konusunda ciddi anlamda dışa bağımlı olduğunu ve yaşanan enerji krizinden etkilenmemesi açısından enerji yükü yüksek olan çimento, seramik, cam ve alüminyum gibi sektörlerin üretimlerinin başka bölgelere kaydırmasının, enerji krizinin etkilerini azaltabileceğini öne sürdü. Cüneyt Kazokoğlu ayrıca, enerji üzerinde çalışacak insan kaynağı kalitesini artırmanın, yaşanan süreçte çok büyük önem arz ettiğini söyledi. “PETROL FİYATLARININ ÇOK DAHA YÜKSELECEĞİNİ ÖNGÖRMÜYORUZ” Fiyatların uçtuğuna dair genel bir öngörü olduğunu bununla da başa çıkmanın değişik yollarının olduğunu anlatan Kazokoğlu, “Sohbet Hoca North Stream 2’nin tekrar açılmasından bahsetti ama bir yön de talebin tabii ki tamamen çakılmasıdır. Çok büyük bir ekonomik kriz olur, talep çakılırsa, fiyatlar tekrar düşer ve piyasa dengelenir. Petrol fiyatlarının çok daha yükseleceğini öngörmüyoruz. Zaten üçüncü çeyrekteyiz, dördüncü çeyrekten itibaren fiyatlarda bir gerileme olacağını tahmin ediyoruz. Bilhassa Amerika’da, Çin’de ve Avrupa Birliği’nde iktisadi durum çok iyi görünmüyor. Talepte ciddi yavaşlamaların izlendiğini söyleyebilirim” diye konuştu. Alman hükümetinin 1 Kasım ile 31 Mart arasında 7,4 gigawatt’lık kömür üretim kapasitesini “Hazır Durumda Tutma Kanunu” kapsamında tekrar geri getirdiğine dikkat çeken Kazokoğlu, bunun üstüne bir de 1,5 gigawatt’lık petrol bazlı elektrik üretim kapasitesini de gündemine aldığını belirtti. Almanya’da pek çok endüstri şirketinin, örneğin dünyanın en büyük kimyasal şirketi BASF’ın büyük ölçüde petrole kayma taahhüdü İSO SANAYİ 39 verdiğini anlatan Kazokoğlu, yine dünyanın en büyük kimya kompleksi Ludwigshafen’ın, doğal gaz tüketimini yüzde 15 düşürmeyi taahhüt ettiğini ve bunu büyük ölçüde petrolden karşılayacağını bildirdiğini kaydetti. Ekstra önlemlerin alındığına dikkat çeken Kazokoğlu, “Geçtiğimiz yıl görüldüğü gibi Covid-19 çıkışındaki petrol fiyatlarını zıplatan geçtiğimiz kış da en önemli etkenlerden biri olan çok yükselen doğal gaz fiyatıydı. Fakat bu demek değil ki petrol talebinde bundan sonra orta – uzun vadede çok büyük bir zıplama bekleniyor. Öyle bir şey yok. Covid-19 öncesi 2019’daki seviyeye talep olarak geri geldik. Bundan sonra büyük bir ihtimalle dünyadaki petrol talebi yüzde 5-10 daha artacak gibi görünüyor. Bu durum daha sonra yatay seyredecek. Ondan sonra diğer teknolojilerdeki, örneğin elektrikli arabalar gibi teknolojilerin etkisi nedeniyle yavaş yavaş azalmaya başlayacak. Bu azalmayı zaten şu an belli sektörlerde, belli ülkelerde görüyoruz” diye konuştu. ALİ ARİF AKTÜRK “DÜNYA GENELİNDEKİ YANLIŞ POLİTİKALAR DOĞAL GAZ FİYATINI ARTIRDI” Enerji Danışmanı ve BOTAŞ Gaz Alımı Eski Daire Başkanı Ali Arif Aktürk yaşanan enerji krizinin, yeşil ekonomiye geçişi en az 10 yıl öteleyeceğini söyledi. Dünya genelinde yanlış atılan politikalar sonucunda doğal gaz fiyatının rekor seviyelere yükseldiğini belirten Aktürk, aslında yaşanan bu durumun 2014 yılından beri beklendiğine değindi. BOTAŞ’ın özellikle hanelerin doğal gaz ihtiyacına yönelik gerçekleştirdiği fiyat sübvansiyonu sonucunda ciddi boyutlarda zarar açıkladığını söyleyen Aktürk, bu zararın yıl sonuna kadar 200 milyar TL seviyelerine denk gelmesinin beklendiğini vurguladı. Aktürk, yaşanan gelişmeler ışığında Türkiye’nin aldığı tedbirlerden birisi olan Tuz Gölü’nün altında doğal gaz depolanmasının bir noktada iyi bir gelişme olmasına karşın, depolanan gazın taşıma güçlüğünden dolayı daha verimli önlemlere yönelmek gerekliliğine vurguda bulundu. Türkiye’nin yaşanan enerji krizine çözüm üretme noktasında sadece devlet organlarıyla değil tüm ülke paydaşlarıyla çözüm üretmesi gerektiğinin altını çizdi. Son 20 yılda dönem dönem gaz fiyatlarında, özellikle konutlarda her zaman sübvansiyonun yapıldığını söyleyen Aktürk, “Hatırlarsanız, bundan 10 – 15 yıl önce Sayın Hilmi Güler enerji bakanıyken 56 ay biz gaza zam yapmadık diyebiliyordu ki o 56 ayın içinde ta 2008’lerde petrolün 147 dolarlara çıkıp da emtianın rekor kırması dönemiydi. Bugüne geldiğimizde ise şu anda konutlarda gerçekten Avrupa’daki TTF hub’larının 15’te 1’i şeklinde bir fiyatlandırma yapılıyor” dedi. Sanayide durumun biraz daha farklı olduğunu belirten Aktürk, mesela mart ayına kadar sanayi fiyatlarının da sübvanse edildiğini ancak BOTAŞ’ın ilk altı ayda 7,9 milyar dolar zarar ettiğini vurguladı. Avrupa’nın da büyük zarar ettiğini ancak Türkiye’deki zararın korkunç bir boyuta ulaştığını ifade eden Aktürk, bu yılın sonuna kadar BOTAŞ’ın 200 milyar TL zarar edeceğini öngördüklerini belirtti. Yaklaşık 40 milyar TL de Elektrik Üretim Anonim Şirketi’nin (EUAŞ) zarar edeceğini 40 EYLÜL 2022 MECLİS tahmin ettiklerini söyleyen Aktürk, bu durumun sürdürülebilir olmadığını vurguladı. Bu kışın çok zor geçeceğini ifade eden Aktürk, “Türkiye’nin kış döneminde konut talebinden dolayı tüketimi artacak. Kesinti olmazsa 320 milyon metreküp kullanılıyor. Türkiye’nin minimum 450 spot kargo alma zorunluluğu var. Bu 50 kargoyu ne Rus gazıyla ne İran gazıyla ne Azeri gazıyla ikame edemezsiniz. Bu konutlardan gelen bir talep” diye konuştu. BOTAŞ’ın tüm sübvansiyona rağmen herhangi bir boru hattı tedarikçisiyle temerrüde düşerse gazın kesilebileceğini kaydeden Aktürk, bunun bir olasılık olduğunu ifade etti. Yeraltı deposunun bir miktar tedbir olduğunu anlatan Aktürk, şöyle konuştu: “Yeraltı deposunun ful dolu olması bile herhangi bir arz kaynağında kesinti olmasında sistemin hidrolik dengesi açısından yönetilemez. Çünkü siz gazı Tuz Gölü’nde depoluyorsunuz. O gazı bir de taşıma sorununuz var. Çeşitli yerlerde kısıtlar bulunuyor. Dolayısıyla bir miktar önlem alınsa da burada kilit nokta BOTAŞ’ın finansman sorunu yönetilebilecek mi yönetilemeyecek mi sorusudur.” GÖKHAN ŞEN: “DÜNYA EKONOMİLERİ RESESYONA GİREBİLİR” Ekonomist Gökhan Şen önümüzdeki kışın zorlu geçeceğini ve en kritik konunun dünya ekonomilerinde resesyon yaşanma ihtimali olduğunu söyledi. Bazı durumlarda resesyonun krizleri atlatmak için bir yöntem olduğunu belirten Şen, ancak bu durumun daha derin sorunlar da doğurabileceğinin altını çizdi. Dünyanın ilerleyen dönemde karşı karşıya kalacağı enerji krizi konusuna çok net yaklaşmak gerektiğini vurgulayan Şen, artan enerji maliyetlerinden kaynaklı küresel anlamda belirli ürünlerin üretilememe ihtimalinin olduğuna dikkat çekti. Üretim süreçlerinde yaşanacak aksamaların, artan enerji fiyatlarına ek olarak, ürün fiyatlarını da çok büyük boyutlarda etkileyecek olduğunu belirten Şen, oluşacak tablonun vahim sonuçlar doğurabileceğini söyledi. Bütün olumsuz gelişmelere rağmen Türk özel sektörünün çevik ve değişen süreçlere çabuk adapte olabilme özelliği sayesinde, Türkiye’nin atacağı doğru stratejik adımlarla krizin etkilerini azaltma ihtimalinin yüksek olduğunu belirtti. Enerji krizini aşabilmenin pek çok yöntemi olduğunu söyleyen Şen, bunlardan birinin de talebi kısmak olduğunu belirtti. Talebi kısmanın birinci yolunun verimlilik olduğuna dikkat çeken Şen, bizim gibi kutuplaşmış bir toplumda bunun mümkün olamayacağını ifade etti. Türk halkına “kombinizi bir iki derece düşürürseniz enerji krizinin önüne geçebilirsiniz” demenin çok zor olduğunu kaydeden Şen, bu durumun anca bir siyasi malzeme olarak kullanılabileceğini vurguladı. Talebi kısmanın ikinci yolunun ise gönüllü ya da ittirerek kısabilmek olduğuna işaret eden Şen, “Bunu da yapabilmek çok kolay değil. Son ana kadar enrjide kısıtlamaya gidilmeyeceğini düşünüyorum” dedi. “TÜRKİYE’NİN BİR KRİZ PLANI YAPMASI LAZIM” Türkiye’nin, pek çok ülkeye göre bazı avantajları olsa da bir kriz planı yapması gerektiğine dikkat çeken Şen, bazı sektörlerde üretimin durmaması gerektiğini söyledi. Henüz enerji krizinin varlığı konusunda aydınlanmanın olmadığını anlatan Şen, “Hem seçim döneminin yaklaşmış olması hem de ekonomi politikaları gereği bazı zararların kamu tarafından gönüllü olarak sübvanse edilmesi enerji fiyatlarındaki rasyonel fiyatların kullanılmasını Türkiye’de epeyce güç hale getiriyor” dedi. Talebin nasıl kısılacağını bilemediğini kaydeden Şen, Avrupalıların gönüllü ya da mecburen kısacaklarını görebildiğini belirtti. Şen, Avrupa’da enerji krizi konusunda herkesin farkındalığı olduğunu söyledi. Bu kış ekonomilerin kaçınılmaz bir şekilde yavaşlayacağını anlatan Şen, “Bana göre Amerikalıların bu krize buldukları çözüm bir resesyon doktorluğudur. Bu duruma recession mumbling diyorlar ve resesyonu çağırıyorlar. Çünkü resesyon geldiği zaman doğal olarak bazı şeyler de düzeliyor. Fiyatlar düşüyor, piyasa kendini buluyor. Fakat bu resesyonun daha derin olma ihtimali var. Avrupa’da ve Batı’da rejimler öyle ya da böyle demokratik olduğu için önlerinde bir sandık seçeneği var. Oysaki Rusya’da sandık yok, onların böyle bir gücü var. O yüzden yaklaşmakta olan ekonomik yavaşlamanın sadece bu kış mı sürer, daha fazla mı sürer şimdiden kestirebilmek zor görünüyor” diye konuştu. 42 EYLÜL 2022 MECLİS “M ademki doğal gazda ve petrolde dışa bağımlıyız o zaman enerji yoğun sektörlerin bazılarını başka ülkelere kaydıralım! Bir zamanlar Avrupa da çeliği ve çimentoyu kirli sektörler diye başka ülkelere göndermişlerdi. Bunlardan biri de bizim ülkemizdi. Fakat gelinen noktada bizim bazı sektörleri başka yerlere gönderecek sermaye gücüne sahip değiliz. İkincisi ve en önemlisi ise sadece enerjide dışarı bağımlıyız diye enerji yoğun sektörlerden biri olan cam, seramik ve çimento sektörlerimizi dışarı gönderemeyiz. Burada önemli bir nokta daha var. Bunların ham maddesi kendi ülkemizde bulunuyor. Kullanılan ham madde kendi ülkemizde olunca ve sadece enerjide dışarı bağımlı olunca, sırf enerjide dışarı bağımlıyız diye bu sektörlerden vazgeçemeyiz. Üstelik sözünü ettiğimiz bu sektörlerin katma değer oranı da oldukça yüksek. İhracat ağırlıklı bu sektörlerin gelirleri hiç de azımsanmayacak kadar iyi.” İSO Meclis Üyesi Mehmet Koç: “Sadece enerjide dışarı bağımlıyız diye sektörlerimizden vazgeçemeyiz” “Türkiye’de enerji tüketiminin içinde sanayinin payı nedir?” “T ürkiye’de enerji tüketiminin içinde sanayinin payı nedir diye sormak istiyorum. Bu sorunun yanıtını sanayicilerimizin duymak isteyeceğini düşünüyorum. Sohbet Karbuz Hocamız, Yeşil Mutabakat esasında Avrupa’nın kendi ekonomisini toparlama adına bir söylev olduğunu söyledi. Çok da benim kurallarına inandığım bir mutabakat değildir dedi. Hocamız bu konuda haklıysa iklim kriziyle mücadele etmek için başka ne yapılmalıydı diye merak ediyorum. Oradaki algıya nasıl, nereden başlayacaktık? 2050’de sıfır nötrün de bir hayal olduğunu söylüyorsunuz ama bunları yapmasaydık o zaman iklim kriziyle savaşmaya dünya nereden başlayacaktı? Ayrıca sera gazı salımının içinde enerjinin payının da ne kadar olduğunu da öğrenmek istiyorum.” İSO Yönetim Kurulu Üyesi Sultan Tepe:İSO SANAYİ 43 “E nerji fiyatlarının kontrol edilemez bir şekilde yükselmesi sanayiciyi ciddi anlamda maliyet açısından zorluyor. Bütün sanayiciler de çatı GES’i veya tarlalara güneşten enerji üretebilmek için aktif halde çalışmalarını yürütüyor. Bu konuda belli noktalara da geldik, tabii bunu yapabilmek için de büyük çaba sarf ediyoruz. Ancak bazı sorunlarla karşılaşıyoruz. Üretim tesisinizdeki sahip olduğunuz trafonun iki katı kadar üretim yapmanıza müsaade ediliyor. Bizde 3600 KWA’lık bir trafo var. Dolayısıyla 7200’e müsaade alabiliyoruz. 7200’ü kurduğunuz zaman da işte 1100’le çarpıyorsunuz aşağı yukarı, yıllık 8 milyon kilovatsaatlik bir enerji elde etmiş oluyoruz. Fakat dönüp baktığımızda bizim tükettiğimiz yıllık miktarı 16 milyon kilovatsaat. Baktığınız zaman bizim trafo gücümüzün iki katı kadar bir enerjiye müsaade edilmiş ama uygulamaya bakıldığı zaman ise ihtiyacımızın yüzde 50’si kadar bir enerji elde etmiş oluyoruz. Niçin kısıtlanıyorum diye sormak istiyorum.” İSO Meclis Üyesi Selçuk Sadır: “Enerji fiyatlarındaki artış maliyetleri zorluyor” “Doğal gazda sübvansiyon var mı?” “AB ülkeleriyle ortak çalışma içinde olmalıyız” “G elecek üç çeyrekte Türkiye’de doğal gaz kaynaklı kesinti olma olasılığı nedir, bunun olmaması için ne yapmamız lazım diye sormak istiyorum. Diğer merak ettiğim bir başka konu ise fiyatlamanın ne olacağıdır. Biz sanayiciler doğal gazı 750 dolara alıyoruz. Ülkemizde doğal gazın maliyeti nedir, bu konuda bir sübvansiyon var mı? Devletin alım fiyatını bilmediğim için gazı değerinin altında mı üstünde mi alıyoruz bilemiyorum. Biz Avrupa politikasından farklı bir doğal gaz politikası uyguluyoruz. Hanelerin fiyatı bizde sanayinin üçte biri kadar. Avrupa’da hanelerin kullanım fiyatı benim bildiğim kadarıyla tam tersi. Dolayısıyla kim kimi sübvanse ediyor, bunu anlamak lazım. Haziran 2023’e kadar doğal gazda sanayici olarak ne kadar ödeme yapacağız, bu sorunun cevabını öğrenmek istiyorum.” “E nerji sektöründe yaşanan tüm sorunlarımız, bugün bu toplantıda dile getirildi. Konuyla ilgili arkadaşlarım tüm problemleri sayıp, ortaya koydu. Tüm konuklarımız da gerekli açıklamaları dile getirdi. Tüm çalışmalar için herkese teşekkür ediyorum. Bu doğrultuda alınabilecek önlemler kapsamında, Avrupa Birliği ülkeleriyle ortak çalışmalar içinde yer alınmasının öneminin vurgulanması çok önemli diye düşünüyorum.” İSO Meclis Üyesi Ender Arslan: İSO Meclis Üyesi Ömer Karadeniz:44 EYLÜL 2022 MECLİS “D emir-çelik sektörünün enerji tasarrufu için yurt dışında konuşlanması gerektiği vurgulandı. Bu konu oldukça zor çünkü demir çelik, stratejik bir sektördür. Savunma sanayimizden başlayıp, tüm sektörlere bu durum sirayet eder. Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş, sac ve demir-çelik ithalatımızda ciddi sıkıntılara sebep oldu. Üstelik demir-çelik sektöründe ciddi oranda ithalatımız var. Bırakın dışarı gitmeyi, tam tersine üzerine ekleme yapmamız gerekiyor. Çünkü savunma sanayisinde de bağımsızlığımıza kavuşmamız lazım. Ayrıca dünyada elektrikli araçlarla ilgili bir trendin olduğunu görüyoruz. Asenkron motorların özellikle otomotivde kullanıldığını ve bunun da bakır ihtiyacını ortaya çıkardığını izliyoruz. Dünyadaki bakır rezervleri bugün itibarıyla elektrikli otomotive geçmemizi engelliyor. Bu durumda yine fosil yakıtlarda kalacağımız kesin gibi görünüyor.” “Demir-çelik sektörünü bırakın dışarıya göndermeyi üzerine ekleme yapmamız gerekiyor” İSO Meclis Üyesi Ender Yılmaz: “B izler burada enerji krizini konuşuyoruz ancak evdeki vatandaşın da bilgilendirilmesi gerekiyor. Baktığımız zaman Amerika’da klimaların aşağı çekildiği, sıcak suyun kullanılmadığı söyleniyor. Biz de ise böyle önlem yok. Medyayla olsun, sosyal platform olsun enerji tasarrufu konusunda bilinçlendirme çalışmaları içine girmemiz gerekiyor.” İSO Meclis Üyesi Adem Genç: “Vatandaş enerji kullanımı konusunda bilinçlendirilmeli” “COP 27’nin gündemi ne olacak ve nasıl ilerleyecek?” “B u yıl COP 26’da gündem kömürden kurtulmakken bir anda kömür tavan yaptı. Hindistan ‘ben vazgeçmem’ dedi, Çin ise ‘bu sigara tiryakiliği gibi, evet bırakmak istiyoruz ama bünye vazgeçemiyor’ dedi. COP 27’nin gündemi ne olacak ve nasıl ilerleyecek diye sormak istiyorum.” İSO Meclis Üyesi Ferdi Erdoğan: 46 EYLÜL 2022 ARAŞTIRMA Küresel Ekonomik Riskler Covid-19 salgının ardından Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan savaş, küresel ekonomiyi yeni bir darboğazın eşiğine getirdi. Rusya-Ukrayna savaşını yakından takip eden dünya ekonomileri şimdi ise Çin-Tayvan ihtilafındaki gerilime kilitlendi. Çin ile Tayvan arasındaki gerilim bir türlü düşürülemiyor. ABD-Kuzey Kore arasındaki gerginlik de tüm hızıyla devam ediyor. Tüm bu belirsizlikler küresel risklerin artmasına sebep oluyor. Rusya’ya yönelik uygulanan ekonomik yaptırımlar küresel ekonomik ayrışmayı desteklerken, enerji, emtia ve gıda fiyatlarındaki yükseliş de dirençli hale geliyor. DünyaGelişmiş Ülkeler Birleşik Krallık FransaİtalyaİspanyaAlmanyaABD 3,63,6 3,3 2,4 2,3 2,1 2,7 3,7 1,2 1,4 2,9 2,3 1,7 4,8 3,3 3,7İSO SANAYİ 47 JaponyaGelişmekte Olan Ülkeler ÇinHindistan Rusya MeksikaEuro BölgesiBrezilya 2,4 2,3 3,8 4,44,4 5,1 8,2 6,9 2023 -8,5 -2,3 0,8 1,4 2,0 2,5 2,8 2,3 IMF’nin Seçilmiş Ülkelere İlişkin Büyüme Tahminleri (%) 2022Next >