< Previous68 MART 2023 DOSYA Dünya Kadınlar Gününe Özel KADINLARIN İSTİHDAMDA YÜKSELİŞİ 2022 itibarı ile 85 milyonu aşan nüfusumuzun yarısı kadın. 42,5 milyon kadının 32,9 milyonunu kurumsal olmayan ve çalışma çağındakiler oluşturuyor. Bunların 12 milyonu ise çalışan ya da çalışmak isteyen kadınlar... 12 milyon, Türkiye’de şimdiye dek görülen en yüksek “kadın iş gücü” hacmi. Kadınlar iş gücü piyasasında hiç bu kadar yüksek bir temsil gücüne sahip olmamıştı. “K adınlarımız ilim ve fen sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğretim basamaklarından geçeceklerdir. Kadınlar toplum yaşamında erkeklerle birlikte yürüyerek birbirinin yardımcısı ve destekçisi olacaklardır.” (1923) Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, cilt II, 2. baskı, Ankara, s. 85-86. Kadının toplumda sahip olması gereken konumu, Mustafa Kemal Atatürk’ün bu tasvirinden daha mükemmel tasvir edecek bir ifade bulmak zor. “Kadınlara yönelik son yıllarda en çok göze çarpan değişim nedir?” gibi bir soruya verilecek en net cevap, sanırım, iş gücüne katılım olurdu. 2022 itibarı ile 85 milyonu aşan nüfusumuzun yarısını kadınlar oluşturuyor. 42,5 milyon kadınımızın 32,9 milyonunu kurumsal olmayan ve çalışma çağındakiler oluşturuyor. Bunların 12 milyonu ise çalışmak için emeğini ortaya koyan ya da koymaya hazır olan; başka ifadeyle çalışan ya da çalışmak isteyen kadınlar. 12 milyon, Türkiye’de şimdiye dek görülen en yüksek “kadın İSO SANAYİ 69 8 Mart Kutlu Olsun işgücü” hacmi. Kadınlar iş gücü piyasasında hiç bu kadar yüksek bir temsil gücüne sahip olmamıştı. Kadınların “ev” dışına çıkışlarının somut bir göstergesi olan iş gücüne katılım 2000’li yıllarda oldukça hızlı bir gelişim gösterdi. Yirmi yıl önce 6 milyonun altında olan bu sayı bugün iki katına ulaşmış durumda. Çalışan kadın sayısı ise 2022 sonu itibarı ile 10 milyonu aşmış durumda Kadın nüfusun emek arzındaki bu gelişimin tamamı, işgücü piyasasında tam anlamıyla karşılık bulamıyor. Bu nedenle kadınlardaki işsizlik oranı erkeklerdekine göre yaklaşık 4 puan daha yüksek. Yine de son yıllarda neredeyse tüm sektörlerde çalışan kadınların payı giderek artıyor. İstihdam edilenler içinde kadınların oranı yüzde 32 ile 2000’li yıllardaki en yüksek orana ulaştı. TÜİK’in yeni işgücü göstergeleri veri tabanı 2014 yılından başladığı için tablodaki sektör bazlı veriler yakın dönemi kapsıyor. Elimizde sektörler bazında daha eski veriler olsa; bu gelişimi muhtemelen daha net görebilirdik. 10 milyonu alan kadın istihdamının en büyük dilimi tarım ve hayvancılık alanında. Bu sektörde çalışan kadınların sayısı 2 milyonun üzerinde. Başka ifadeyle, çalışan kadınların yaklaşık beşte biri burada. Ancak tarım ve hayvancılık alanında çalışan toplam nüfus içinde kadınların payı giderek azalıyor. 2014’te yüzde 46 olan oran, 2022’de yüzde 42’e indi. Kırsal alanda tarımsal faaliyetlerde çalışan kadınların oranındaki bu gerileme, kentlere göç, tarımsal nüfusun azalması ve kız çocuklarının eğitime daha fazla dahil olması gibi sebeplerle açıklanabilir. İlginç bir şekilde, madencilik alanda çalışanların içinde kadın oranında son yıllarda yükseliş gözleniyor. Her ne kadar payları çok düşük olsa da, yüzde 2’den yüzde 6’ya doğru yükseliş dikkat çekici. Maden dışında kadın varlığının en zayıf olduğu sektörler, elektrik, gaz, buhar üretimi, inşaat ve ulaştırma-depolama. Ancak bunların tamamında kadın çalışan oranında yükseliş var. Özellikle ulaştırma-depolama alanında yüzde 7’den yüzde 11’e gelen ve ortalamanın üzerinde değişim dikkate değer. Tarımdan sonra en çok kadının çalıştığı sektör imalat sanayi. İmalat sanayinde çalışanlar arasında kadınların oranı 3 puanlık artışla yüzde 27’ye ulaşmış. 3 puan yanıltıcı olmamalı; zira 2014’te 1,2 milyon kadın imalat sektörlerinde çalışırken, 2022’de bu sayı 1 milyon 653 bine sıçramış durumda. İmalat aynı zamanda geçen sekiz yılda kadın istihdamının mutlak olarak en çok arttığı sektörlerden biri. Kadınlar ticarette de daha aktif hale geliyor. 2014’te bu sektörde çalışanların sayısı 789 bin iken, bugün 1 milyon 155 bine ulaştı. Sektörde kadın çalışanların payı ise yüzde 22’den yüzde 26’ya çıktı. Konaklama ve yiyecek hizmetleri sektörü artış hızı Tarımdan sonra en çok kadının çalıştığı sektör imalat sanayi. İmalat sanayinde çalışanlar arasında kadınların oranı 3 puanlık artışla yüzde 27’ye ulaşmış. 3 puan yanıltıcı olmamalı; zira 2014’te 1,2 milyon kadın imalat sektörlerinde çalışırken, 2022’de bu sayı 1 milyon 653 bine sıçramış durumda. İmalat aynı zamanda geçen sekiz yılda kadın istihdamının mutlak olarak en çok arttığı sektörlerden biri. 201420152016201720182019202020212022 TOPLAM30%30%31%31%31%32%31%31%32% Tarım, ormancılık ve balıkçılık46%46%45%45%44%44%40%41%42% Madencilik ve taş ocakçılığı2%3%3%5%5%5%5%6%6% İmalat24%24%25%25%25%25%25%26%27% Elektrik, gaz, buhar, su9%9%11%11%11%11%11%10%10% İnşaat4%4%4%4%4%4%4%5%5% Toptan ve perakende ticaret22%23%24%24%25%25%25%26%26% Ulaştırma ve depolama7%8%9%9%8%9%9%10%11% Konaklama ve yiyecek hizmeti21%22%23%24%25%25%26%29%30% Bilgi ve iletişim24%25%25%24%23%21%27%26%23% Finans ve sigorta 46%47%44%42%41%45%46%42%43% Gayrimenkul faaliyetleri15%18%18%20%17%16%18%21%20% Mesleki, bilimsel ve teknik faaliyetler37%40%40%39%41%40%40%42%42% İdari ve destek hizmet faaliyetleri33%34%34%33%38%39%39%38%40% Kamu yönetimi ve savunma16%17%17%19%19%19%20%20%20% Eğitim49%50%53%54%56%55%55%58%58% Sağlık ve sosyal hizmetler67%69%71%72%70%69%66%66%70% Kültür, sanat, eğlence, spor22%21%25%27%24%27%28%27%29% Diğer toplumsal hizmetler36%35%34%36%37%36%34%32%35% Yıllara Göre Sektörlerde Kadın İstihdamı DOSYA Dünya Kadınlar Gününe Özel 70 MART 2023açısından kadın varlığının en ciddi yükseliş gösterdiği alanlardan biri. İstihdamda kadınların payı yüzde 21’den yüzde 30’a çıktı. Şu anda 500 binden fazla kadın çalışanı barındıran sektör, önümüzdeki yıllarda da muhtemelen bu ivmeyi sürdürecek. Bilgi iletişim alanında çalışan kadın sayısında artış olsa da bu alanda çalışan erkeklerin sayısında da hızlı bir yükseliş var. Bu nedenle kadınların payı yatay seyrediyor. Aynı şey finans ve sigorta sektörü için de geçerli. Gayrımenkul faaliyetlerinde çalışan kadın sayısı son sekiz yılda iki katına ulaştı. Çalışanlar içinde kadınların payı ise yüzde 15’ten 20’ye çıktı. Mesleki, bilimsel ve teknik faaliyetler kadın varlığının güçlü olduğu alanlardan biri. Sektörde çalışanların yüzde 42’si kadınlar oluşturuyor ve bu oran her yıl istikrarlı şekilde artıyor. İdari ve destek hizmetleri faaliyetleri sektöründe de durum hemen hemen aynı. İstihdamda kadınların ezici üstünlüğe sahip olduğu iki sektör var: eğitim ve sağlık-sosyal hizmetler. 1,8 milyon kişiyi barındıran sağlık-sosyal hizmetler sektöründe çalışanların yüzde 70’i kadın. Bu oran yıllar itibarı ile fazla değişim göstermiyor. Ancak 2014’ten 2022’ye gelinen süreçte çalışan kadın sayısı tam iki katına çıkmış durumda. Son sekiz yılda kadın istihdamının mutlak anlamda en çok arttığı sektör de bu. Eğitim sektöründe çalışan kadınların sayısı 1,1 milyon Son sekiz yılda kadın istihdamında yüzde 70’i aşan bir artış var. Sektörün istihdamında kadınların payı yüzde 58’e ulaştı. Eğitim ve öğretime katılım, toplumsal normlarda ilerleme, kadın istihdamına verilen teşvikler, başarılı rol modellerin liderliği gibi pek çok unsurun desteklediği bu süreçte, sonuç olarak kadın istihdamında ciddi bir gelişim görüyoruz. Ancak veriler genel anlamda kayda değer bir gelişimden söz etse de kadın istihdamı ve kadınların iş gücüne katılımında Türkiye’nin hala gidecek uzun bir yolu var. SektörKadın İstihdamıKadın İstihdam Oranı Tarım ve hayvancılık2 milyon 27 bin%42 İmalat1 milyon 653 bin%27 Sağlık ve sosyal hizmetler1 milyon 286bin%70 Toptan ve perakende ticaret1 milyon 155 bin%26 Eğitim1 milyon 109 bin%58 Kadın İstihdamının En Yüksek Olduğu Sektörler 8 Mart Kutlu Olsun İSO SANAYİ 7172 MART 2023 İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİCİLER NİTELİKLİ ELEMAN BULAMIYOR GENÇLER UZUN SÜREN İŞSİZLİKTEN YAKINIYOR,İSO SANAYİ 73 Yaşadığımız faturası çok ağır depremin insan kaynakları uygulamalarına yansıttığı bir tartışma, mühendislerin özellikle inşaat mühendislerinin, mezun olduktan sonra mesleki yeterliliğe tabi tutulması taleplerine ilişkin yürüyordu. Bir saptama da belediyelerin jeofizik mühendisi istihdam etmeleri gerektiğine yönelikti. Her ikisi de acı da olsa yaşanılan bir tecrübe ışığında ortaya çıktı. Günümüzde otomasyon, dijitalleşme ve yapay zekâ tekniklerinin bileşik etkisi, iş kapılarının bir bölümünü kapatıyor, farklı uzmanlık alanlarının önünü açıyor. Bu noktada, değişen koşullara uygun olarak taraflar ne yönde yeni roller üstlenmeli, iş arayan, çalışan arayan, bu iki mekanizmayı düzenleyen devlet nasıl bir zihniyet değişimi yaşamalı?74 MART 2023 İNSAN KAYNAKLARI S anayi ve hizmetler sektöründeki şirketler, hızlı değişim dönemlerinde doğal olarak değişen üretim yöntemleri ve teknolojiler konusunda bilgi ve beceri sahibi olan elemanları istihdam etmek ister. “Eleman aranıyor” ilânlarında istenen bu nitelikler tek tek sayılır. Ne var ki üniversitelerin farklı programlarından mezun olan ve son yıllarda sayıları 1 milyonu çoktan aşan gençler arasında belirtilen niteliklere sahip gençlerin sayısı çok azdır. Bu ortamda sanayi ve hizmetler sektöründeki şirket sahip ve yöneticileri “nitelikli eleman” bulamadıklarını söylemeye başlar. Sektörlerde üretimi ve verimliliği yükseltmek zorlaşır. Gençler ise işsizlikten şikâyet eder. Eğitimli nüfustaki işsizlik sosyal huzursuzluklara yol açar. İşsizlik denen sanal ama gerçeği kadar bunaltıcı hapishane gençleri en verimli çağlarında umutsuzluğa sürükler. Bu çelişkili durumun farklı nedenleri vardır. Bu nedenler arasında, en önemlileri üretim teknolojisindeki değişimler, eğitim sisteminin çağın gereklerine uygun olmaması, şirketlerin hatalı işe alım politikaları, gençlerin iş hayatına hazırlık yapmayı ihmal etmesi ve devletin genç nüfusun istihdamı konusunda gerekli önlemleri geciktirmesidir. TEKNOLOJİK İLERLEMENİN ETKİSİ Eğitimli genç nüfusun artan işsizliğine yol açan etkenlerin başında teknolojinin ilerlemesi geliyor. Otomasyon, dijitalleşme ve yapay zekâ tekniklerinin bileşik etkisi iş kapılarının bir bölümünü kapatıyor. Örneğin bankacılık sektöründe nüfus, toplam aktifler ve mevduat ve banka müşterisi sayısının artmasına rağmen ATM, telefon ve internet bankacılığının kullanımı nedeniyle istihdam azalıyor. Türkiye Bankalar Birliği’nin istatistikleri, 2015’te bankacılık sisteminde 218 bin olan toplam istihdamın yedi yıl içinde gerileyerek 2021 sonunda 202 bine kadar düştüğünü gösteriyor. Oysa istihdam, mevduat düzeyine veya müşteri sayısına paralel olarak artabilseydi bankalardaki toplam istihdam en Eğitimli genç nüfusun artan işsizliğine yol açan etkenlerin başında teknolojinin ilerlemesi geliyor. Otomasyon, dijitalleşme ve yapay zekâ tekniklerinin bileşik etkisi iş kapılarının bir bölümünü kapatıyor.İSO SANAYİ 75 az 250 bin kişi olabilecekti. Teknolojik ilerlemenin işe alımda aranan niteliklerin çıtasını yükseltmesi genç mezunu bir arayışa yöneltiyor. Diplomasını alan genç, mezun olduğu öğretim kurumunda yeni teknolojiler konusunda bir ders görmemişse, bu konuda devletin başlattığı bir eğitim kampanyasının bulunup bulunmadığını araştırıyor. Böyle bir eğitim programı yoksa bunları kendi kendine öğrenme çabasına girişiyor. Bunlardan sonuç çıkmadığında yenilikleri işe girdikten sonra öğrenebileceğini düşünüyor. Ne var ki mezun gencimiz bu yolun neredeyse kapalı olduğunu “eleman aranıyor” ilanlarına ilk baktığında öğrenerek hayal kırıklığına uğruyor. “EN AZ 3 YIL DENEYİM” SAPLANTISI Geçen yüzyılın ilk üç çeyreğinde girişimciler ve işverenler önce devlet fabrikalarından yönetici transfer ederek işlerini yürütmüşlerdi. Daha sonra fakültelerden yeni mezun olmuş gençler işe alındı ve bu gençler işi, işbaşında öğrenerek ve şirket kültürünü özümseyerek yöneticilik basamaklarında yükseldi. Bazı şirketlerde ise kurum içi eğitim faaliyetine öncelik verildi. Yeni yüzyılda küreselleşmenin getirdiği rekabet baskısı ağır basınca bir bölüm üst yönetici ve “işgüzar” insan kaynakları müdürleri, iş başında eğitim ve oryantasyon harcamalarından tasarruf etmek için eleman ilanlarının başına “en az üç yıl deneyime sahip olmak” şartını koydu. Bu süre bazı işyerlerinde iki yıla iniyor, bazılarında ise beş yıla kadar yükseliyordu. Bu süreçte, 3 yıllık iş deneyimi, 30 yaşın altında olmak, bir veya iki yabancı dil bilgisi standart işi alınma kriterleri olarak ön plana çıktı, lisansüstü derece ise tercih nedeni oldu. Bu işe alım uygulaması yaygınlaşırken, şirket içi eğitim de ihmal edildi. Bu şart, yeni mezunların bir bölümünün iş bulmasını zorlaştırdı. Bazı şirketler ise ancak rakip şirketlerden eleman “ayartarak” eleman bulabildi. Ancak bu yöntem sorunu çözmüyor, bu kez diğer firmalardaki kadrolar boşalıyor ve sektördeki “açık pozisyon” olayı devam ediyordu. Oysa Alman ekonomisinin temel direklerinden olan ve kendi alanında dünyanın en iyilerinden olan orta büyüklükteki şirketlerin (mittelstand) başarısının nedenlerinden biri yeni mezunları işe alıp yetiştirmeleriydi. ÖĞRETİM KURUMLARININ SORUNLARI İş dünyasında işe alım konusundaki çıta, her geçen yıl biraz daha yükseltildi ama öğretim kurumları bu değişime ayak uyduramadı. Müfredat da denen öğretim programlarına, teknolojik yenilikler ile ilgili zorunlu veya seçmeli derslerin konulması gecikti. Öğretim üyesinin derste anlattığının Eğitim Düzeyi2014201520162017201820192020 Okuryazar olmayanlar 12.17.913.412.112.020.914.3 Lise altı eğitimliler14.715.315.315.215.819.920.4 Lise20.422.222.824.423.528.927.6 Mesleki veya teknik lise19.318.121.021.821.327.425.2 Yükseköğretim28.329.530.834.430.635.635.8 Eğitim düzeyine göre işsizlik oranları (15-24 yaş; %) Kaynak: Ulusal Genç İstihdam Stratejisi 2021-2023. TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketi sonuçları. Yeni yüzyılda küreselleşmenin getirdiği rekabet baskısı ağır basınca bir bölüm üst yönetici ve “işgüzar” insan kaynakları müdürleri, iş başında eğitim ve oryantasyon harcamalarından tasarruf etmek için eleman ilanlarının başına “en az üç yıl deneyime sahip olmak” şartını koydu. Bu süre bazı işyerlerinde iki yıla iniyor, bazılarında ise beş yıla kadar yükseliyordu.76 MART 2023 İNSAN KAYNAKLARI sınavlarda aynen yazılmasının istendiği bazı öğretim kurumlarında, ezbercilik varlığını sürdürdü. Bu yaklaşım, öğrencilerdeki analitik ve eleştirel düşünce ile problem çözme becerilerini köreltti. Oysa yükseköğretim kurumlarında öğretilen bilginin yararlılığının kısa sürede azalması, gençlerin iş ararken veya iş bulduktan sonra bilgilerini yenilemesini, önüne gelen problemleri en akılcı şekilde çözmesini gerektiriyordu. GENÇLERİN SORUMLULUĞU Eğitimli genç işsizliğinin artışında gençlerin gelecek hakkındaki düşüncelerinin de payı vardı. Gençlerin bir bölümü fakülte diplomasının her iş kapısını açacak bir anahtar olarak görüyor ve kendisini iş ve meslek hayatına yeteri kadar hazırlayamıyordu. Öğrenim yıllarında stajlara önem vermeyen, yabancı dil bilgisini ilerletmeyen ve gelecekteki mesleği konusundaki yeni gelişmeleri izlemeyen gençlerin işsizlik dönemleri daha uzun sürebiliyordu. Bilgi çağında, hem sahip olunması gereken bilgi stoku büyüyor hem de hızlı değişim nedeniyle mevcut bilginin son kullanma tarihi çabuk doluyordu. Bu nedenle her mezun gencin, değişime uyum için kendine bir yol haritası çizmesi ve hayat boyu öğrenme ilkesine uygun olarak bilgilerini yenilemesi zorunlu oluyordu. Normal olarak eğitim, bilgi ve beceri düzeyi yükseldikçe işsizlik oranının azalması gerekiyor. Türkiye’de son yıllara ait işgücü istatistiklerinde ne yazık ki normal sürecin tam ters yönünde bir eğilim gözleniyor: 15 ile 24 yaş arası genç nüfusta işsizlik oranı eğitim düzeyi ile birlikte yükseliyor. Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) istatistiklerine göre 2021-2022 öğretim yılında üniversitelerin yalnız 4 yıllık lisans öğretimi veren fakültelerinden yılda yaklaşık 576 bin kişi mezun oldu. Bu sayıya açık öğretim, ikinci öğretim ve ön lisans programlarında öğrenimini bitirenler de eklendiğinde mezun sayısı 1 milyon 167 bine çıktı. Oysa Cumhuriyet’in ilk yılında bu sayı 3 bin 627’de kalmıştı. Bu gençlerin yaklaşık olarak 121 bini iş ve yönetim, 44 bini ekonomi, 52 bin 400’ü eğitim, 18 bini hukuk ve 56 bini diğer sosyal bilimler ile ilgili fakülte ve bölümlerden diploma aldı. Mezun sayısı tıp fakültelerinde 13 bine ve doğal bilimler ile ilgili bölümlerde 16 bine ulaştı. Bu sayılar üretim ve ekonominin büyümesi açısından büyük bir potansiyele sahip olduğumuzu gösteriyor. Bu potansiyelin sanayi ve tarım sektörlerinin yeni yatırımlarında kullanılması ekonomiye yeni bir büyüme ivmesi kazandıracak. Sanayi dallarının toplam üretimi, 1963 başı ile 1976 sonu arasındaki 14 yılda yüzde 244.7 oranında artmış, yıllık ortalama büyüme oranı yüzde 9.2’ye yükselmişti. Sanayi sektörü, düşük ve orta düşük teknolojili sektörlerde katma değeri yükselterek, orta-yüksek ve yüksek teknolojili sektörlerde ise yeni bir yatırım dalgası başlatarak geçmişteki bu başarıyı tekrarlayabilir. Nüfusunun eğitim, ekonomisinin teknolojik düzeyi ve yoğunluğu sürekli yükselen Türkiye bir süre sonra gelişmiş ülkeler safına katılırken doğal afetlerin açtığı yaraları daha kısa sürede sarabilir. EĞİTİMLİ NÜFUSTA İŞSİZLİK YÜKSELİYORİSO SANAYİ 77 DEVLETTEN BEKLENEN ATILIM Şirketler, işe alım sürecinde deneyim şartını kaldırıp işbaşında eğitime ağırlık verse de gençler normal öğretim dışında kendilerini yetiştirmek için ellerinden geleni yapsa da iş gücü piyasasındaki sorunlar sona ermeyecek. Devlet, artık doyma noktasını aşmış olan altyapı yatırımları yerine istihdam potansiyeli yüksek sanayi yatırımlarına öncelik vermedikçe kalıcı bir çözüme ulaşılamayacak. Çünkü lüks konut, rezidans ve AVM inşaatı ile prestije ve ranta yönelik büyük altyapı projeleri kısa vadede istihdamı artırsa da orta vadede kısırdır. Bunların ekonomiye getirdiği canlılık da sürdürülebilir değildir. Bu olumsuz etkinin bir kanıtı da 15-24 yaş arasındaki mesleki ve teknik öğretim mezunları arasındaki işsizlik oranının, normal lise mezunlarındaki orana çok yakın olmasıdır. Sanayide katma değeri yüksek üretim ile ilgili yatırımlara yeni bir atılım ivmesi kazandırılmış olsaydı, bu oranın normal liselerdeki orana göre çok daha düşük olması gerekirdi. Devletin gerektiğinde özel sektör kuruluşları ile ortaklığa giderek yüksek teknoloji alanında yeni yatırımları yeni nesil teşviklerle başlatması şirketlerin nitelikle eleman, gençlerin de iş konusundaki yakınmalarını azaltacak. Sanayi dallarında yeni bir yatırım atılımı başlatıldığında ve üretim heyecanı toplumda yeni bir rüzgar estirdiğinde şirketler işyerinde eğitime daha fazla önem verecek, gençler kendilerini yetiştirmek için daha fazla gayret gösterecek. Next >