< Previous68 l EYLÜL 2023 AB’deki tüm yeni otomobillerde fosil yakıtlar yerine elektrik veya alternatif enerji kaynaklarının kullanılmasının hedeflenmesiyle birlikte 2030 yılına kadar batarya talebinde 14 kat artış olacağı öngörülüyor. Bu da ilerleyen dönemde batarya atığı tehlikesi anlamına geliyor. Bu kapsamda önlem alınması amacıyla AB’de 17 17 Ağustos’ta yürürlüğe giren bir yönetmelik çıkarıldı. Yönetmelik, üretimin sosyal ve ekolojik standartlara uygun olarak uzun ömürlü, güvenli ve yeniden kullanılabilen malzemeler ile gerçekleştirilmesini hedefliyor. Bunun için yönetmelik taraflara önemli yükümlülükler de getiriyor. AVRUPA BİRLİĞİ YENİ YÖNETMELİKLER İLE YÜKÜMLÜLÜKLER GETİRİYOR BATARYA ÜRETİCİLERİNE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİKİSO SANAYİ6970 EYLÜL 2023 A vrupa Yeşil Mutabakatı kapsamındaki “2035 yılına kadar tüm yeni otomobillerin sıfır emisyona sahip olması” hedefi ile Avrupa Birliği’ndeki (AB) elektrikli araçlarda ve dolayısıyla batarya taleplerinde ciddi artışların yaşanması beklenmektedir. 2035’ten itibaren AB’deki tüm yeni otomobillerde fosil yakıtlar yerine elektrik veya alternatif enerji kaynaklarının kullanılmasının hedeflenmesiyle birlikte 2030 yılına kadar batarya talebinde 14 kat artış olacağı öngörülmektedir. Bu nedenle; 18 kat daha fazla lityum ve 5 kat daha fazla kobalta ihtiyaç duyulacağı tahmin edilmektedir. Bataryalarda gerçekleşecek talep artışı ürün ömrünün sona ermesiyle atık batarya sayısını artıracaktır. Ayrıca depolama, geri dönüşüm ve bertaraf süreçleri iyi yönetilemeyen atık bataryalardan yayılan ağır metal ve kimyasallar yeraltı suları ve toprağa karışacaktır. 2006’dan beri Bataryalar Direktifi (2006/66/EC) ile atık ve kullanılabilir durumdaki bataryaların yönetimini sağlayan AB’de; batarya taleplerinde, atık hacminde ve ham madde ihtiyacında meydana gelecek artışa yönelik önlem alınması amacıyla bu mevzuatın yerini alacak bir yönetmelik için çalışma başlatıldı. 9 Aralık 2022’de Avrupa Parlamentosu ve AB Konseyi bataryaların sosyal, ekonomik ve çevresel boyutlarını ele alarak sürdürülebilirlik kurallarının güçlendirilmesi üzerinde anlaşmaya vardı. Anlaşma sonrası oluşturulan yeni yönetmelik geçtiğimiz ay Avrupa Konseyi tarafından onaylandı ve 17 Ağustos’ta yürürlüğe girdi. Yönetmelik, bataryaların tasarımından kullanım ömürlerinin sonuna kadar olan yaşam döngüsünü ele alarak AB’de satılan tüm batarya türlerini kapsıyor. Yönetmelik kapsamında taşınabilir bataryalar, aküler, elektrikli scooter ve bisiklet gibi tekerlekli araçlara çekiş gücü sağlayan bataryalar (LMT), elektrikli araç (EV) bataryaları ve endüstriyel bataryalar bulunuyor. YENİ YÖMNETMELİK HANGİ YÜKÜMLÜLÜKLERİ GETİRİYOR? Yeni yönetmeliğin getirdiği hükümler 2024’ten itibaren kademeli olarak hayata Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın en önemli bileşenleri kuşkusuz yeni sanayi stratejisi ve döngüsel ekonomi eksenindeki gelişmelerdir. 10 Mart 2020’de açıklanan, “AB Yeni Sanayi Stratejisi” yeşil ve dijital bir ekonomik modele geçişi desteklemektedir. SÜRDÜRÜLEBİLİRLİKİSO SANAYİ 71 geçirilecek. Yönetmelik, üretimin sosyal ve ekolojik standartlara uygun olarak uzun ömürlü, güvenli ve yeniden kullanılabilen malzemeler ile gerçekleştirilmesini hedefliyor. Hedeflere ulaşılabilmesi için ürün paydaşlarına (ham madde tedarikçileri, üreticiler, ithalatçılar, distribütörler, yetkili temsilciler) yükümlülükler getiriliyor. Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu* ile 31 Aralık 2025’e kadar bataryalarda kullanılan nikel-kadmiyum geri kazanım oranı yüzde 80, kurşun geri kazanım oranını yüzde 75 ve lityum geri kazanım oranını yüzde 65 olarak belirlendi. Atık bataryaların toplanma oranlarının taşınabilir bataryalar için 2027’ye kadar yüzde 63, LMT bataryalar için 2028’e kadar yüzde 51 olarak gerçekleşmesi planlanıyor. Komisyonun şarj edilemeyen taşınabilir batarya kullanımının aşamalı olarak sonlandırılmasına yönelik değerlendirmesini de 2030’a kadar yapması bekleniyor. • Elektrikli araç bataryası üreticileri 2024 ortasından itibaren olmak üzere 2 kWh’nin üzerinde kapasiteye sahip endüstriyel batarya ve LMT batarya üreticilerinin karbon ayak izi raporlaması yapması gerekecek. • Tüketicilerin daha iyi bilgilendirilmesi için bataryalar; kapasite, performans, kimyasal bileşim bilgilerini ve “diğer atık çeşitlerinden ayrı olarak toplanması” sembolünü içeren etiketler ile “Elektronik Batarya Pasaportu”na yönlendiren kare kodları taşıyacak. • Batarya üreticilerinin, kullandıkları ham maddelerin madenciliğinden başlayarak bataryaların geri dönüşümüne kadar değer zincirindeki tüm adımları kapsayan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi (Life Cycle Assessment- LCA) yapması gerekecek. • Bataryada kullanılan ham maddeleri tedarik eden firmalar dahil olmak üzere üretimde yer alan paydaşlar, ilgili verileri ISO 14040/44 standardına uygun olarak sağlamakla yükümlü olacak. • KOBİ’ler dışında, AB pazarında batarya sektöründe bulunan tüm aktörlerin, sosyal ve çevresel riskleri ele alan üretimde kullanılan ham maddelerin ve ikincil ham maddelerin tedarik edilmesi, işlenmesi ve ticaretine yönelik “Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Yükümlülüğü” (Due Diligence) oluşturması ve uygulaması gerekecek. • Tüm atık LMT, EV, SLI ve endüstriyel bataryalar, kimyasal bileşimine, durumuna, markasına veya menşeine bakılmaksızın son kullanıcılardan ücretsiz olarak toplanacak. Buna göre yönetmelikle;Günümüzde yaşanan pek çok gelişme bankaların finansman kaynağı için yeterli olmadığını gösteriyor. Bu noktada banka ve banka dışı finansman çeşitleri kullanılıyor. Kimi ülke her iki finansman çeşidini dengeli bir şekilde kullanırken kimisinde bankalar hala ağırlığını koruyor. Ancak yapılan araştırmalara göre küçük ölçekli olup büyümeyi hedefleyen inovatif firmalar banka harici bir fon bulmakta zorlanıyor. FİNANS GÜNDEMİ 72EYLÜL 2023 FİRMALARIN BORÇLANMA KAYNAKLARI NASIL ÇEŞİTLENİR?İSO SANAYİ 73 Ü retimin öznesi olan firmalar; mal ve hizmet üretmek, bu üretimi artırmak ve müşteri tabanını genişletmek için finansmana ihtiyaç duyar. Genellikle firmaların talep edilen ölçekte üretimi sadece kendi finansal kaynaklarıyla yapması artık mümkün değil. Gitgide artan bu finansman ihtiyacı da finans piyasasını ekonomik sistemin merkezine getirdi. Finans piyasasının öneminin artması ise finansman sağlayacak kurum sayısının artmasını gerekli kılıyor. Bankalar belli bir ekonomik aşamadan sonra dahi finansman kaynağı olarak yüksek önemini koruyor; bununla beraber günümüzde yaşanan pek çok gelişme bankaların bu finansman kaynağı için yeterli olmadığını gösteriyor. Pek çok araştırma, başlarda “Bankacılık-temelli finansman mı, yoksa piyasa-temelli (sermaye piyasası-temelli) finansman mı daha yüksek ekonomik büyümeyi sağlar?” sorusuna yanıt bulmaya çalışırken en nihayetinde bu iki kaynağın birbirini tamamlayacak iki ayrı finansman kaynağı olduğunu görmeye başlamıştır. Böylece, artık asıl soru şu olmuştur: Bu kaynaklar arasındaki denge nasıl sağlanacaktır ki ekonomik büyüme maksimize edilsin? Bu iki kaynak arasındaki dengeye ABD’nin Avrupa Birliği’nden (AB) daha önce ulaştığını söyleyebiliriz. Bununla birlikte, AB de son yıllardaki düzenlemeleri ile finans piyasasını banka ağırlıklı bir sistemden daha dengeli bir düzene çevirme yönünde adımlar atmakta ve başarıya ulaşmaktadır. Orta-yüksek bir ekonomik seviyeye gelmiş olan Türkiye ekonomisi için de bu dengeyi sağlamak, sermaye piyasası kaynaklı finansmanın ağırlığını artırmaktan geçmektedir. Buradan yola çıkarak makalede şu soru cevaplanacaktır: Türkiye’de sermaye piyasasına (pay sahipliği, tahvil yatırımcılığı vb. yollarla) daha fazla kurumsal ve bireysel yatırımcı nasıl ve hangi araçlarla çekilebilir? Bu soruyu cevaplamanın amacı, bankacılık piyasasında oluşacak problemlerin sebep olabileceği yükü daha iyi sırtlayabilecek bir sermaye piyasası sistemi kurmaktır. Böylece sistem, bankacılık şoklarını engellemenin yanında finansman sıkıntısı yaşayan üretken firmaların finansmana erişimini sağlayarak büyümesine yardımcı olabilir. BU ZAMANA KADAR FİNANSMAN NEDEN BANKA AĞIRLIKLI OLDU? Dünya genelinde bankalar diğer finansal kurumlara kıyasla kaynakların verimli aktarımında daha başarılı görülmüştür. Bunun sebebi, kaynakların verimsiz aktarımına sebep olabilecek bilgi asimetrisini bankaların diğer kurumlara kıyasla daha ucuza çözebilmesidir. Bilgi asimetrisini borç talep edenlerin borç temin edenlere kıyasla daha fazla bilgiye sahip olması olarak tanımlarsak, bilgi asimetrisinin sonucu olarak da borç temin edenlerin, yeterli bilgiye sahip olmadıkları için, göz ardı edilme korkusuyla üretken firmalara gerekenden daha az kredi vermesi veya daha pahalıya kredi vermesi durumu ortaya çıkmaktadır (çürük elma etkisi). Bu bilgi asimetrisini en aza indirme süreci pek çok sabit maliyet barındırmaktadır ve profesyonel faaliyeti gerektirmektedir. Sabit maliyetlerin çokluğu, daha fazla fon dağıtan bankaların fon başına maliyetini düşürmekte, bu da düşük ölçekli finansal kuruluşlara kıyasla bankaları daha avantajlı kılmaktadır. Bunun yanında sermaye piyasası aracı oluşturma ve ihraç etme süreci de yatırımcılar için pek çok risk maliyet kalemini oluşturmanın yanında, fon talep eden için de sabit maliyetler barındırmaktadır, özellikle ihraç edilecek aracın oluşturulma sürecinde. Bu sabit maliyetler, özellikle küçük ölçekte çalışan KOBİlerin bu kaynaktan finansmana erişimine ket vurmaktadır. Sonuç olarak küçük ölçekli ama büyümeyi hedefleyen inovatif firmalar banka harici bir fon kaynağı bulamamaktadır. Dolayısıyla sermaye piyasası araçlarının popülaritesini artırmanın yolları şunlar olarak öne çıkıyor: 1. Üretken KOBİlerin tanınırlığının artırılması için ve KOBİler ile yatırımcılar arasındaki bilgi asimetrisinin azaltılması. 2. Sermaye piyasalarına yönelik özellikle küçük yatırımcıların ilgisinin ve bilgisinin artırılması. 3. Bankaların firma gözetleme ve bilgi toplamadaki verimliliğinden faydalanıp bankaların KOBİ finansmanı risklerinin sermaye piyasalarında paylaşıldığı sistemlerin kurulması gibi yollardan geçmektedir. Üretken firmaların sermaye piyasası aracı ihraç etmedeki maliyetlerini düşürecek düzenlemeler yapılması. 4.74 EYLÜL 2023 FİNANS GÜNDEMİ KOBİ’LER İLE YATIRIMCILAR ARASINDAKİ BİLGİ ASİMETRİSİ NASIL AZALTILIR? Bilgi asimetrisinin azaltılması, yatırımcıların bilgi edinme olanaklarını artırmaktan geçmektedir. Bu da yatırımcıların iyi elmaları çürük elmalardan ayırt etmesini daha kolaylaştıracak bilgi akışında artış olması anlamına gelmektedir. AB, sermaye piyasası birliği politikaları çerçevesinde finansman arayan firmaya dair bilgiye tek bir kaynaktan açık erişim sağlanabilecek merkezi veri depolama ve giriş sistemi (EU Single Access Point (ESAP)) oluşturmayı hedeflemektedir. Bu platformda ilk aşamada borsaya kote şirketlerin, ikinci aşamada SME Growth Markets olarak tanımlanan, bizdeki mukabili eski adıyla Gelişen İşletmeler Piyasası (GİP) veya Alt Pazar olarak tanımlanabilecek piyasalara kote şirketlerin ve üçüncü aşamada ise henüz halka arz edilmemiş olsa da finansal bilgilerini gönüllü olarak paylaşmak isteyen bütün şirketlerin finansal bilgilerine kolayca ve anlaşılır şekilde ulaşılması hedeflenmektedir. Türkiye’de bu hususta, AB’de olduğu gibi, GİP piyasasındaki firmalara, ESAP’ta olduğu gibi finansal rapor yayınlama zorunluluğunu 6 ayda bire düşürme ve bağımsız denetimden geçmiş rapor yayınlama sıklığını senede bire düşürme gibi kolaylıklar sağlanmıştı. Bununla birlikte halka arz edilmemiş olup bilgilerini gönüllü olarak paylaşmak isteyen KOBİ’lere finansal bilgi paylaşma olanağı sağlanması, yatırımcılara bu bilgiye erişim imkanının daha kolaylaşmasının sağlanması ve anlaşılır bilgi paylaşımına verilen önem bu konuda belirleyici olabilir. Bunun nedeni, bilgilerini gönüllü olarak paylaşmak isteyecek firmaların genellikle üretken firmalar olması, dolayısıyla iyi elmaların kendini buradan da belli etmesi olabilir. Üstüne üstlük bu firmalar bilgi paylaşımına alışmakta ve büyüdükçe Ana Pazara kote olma fırsatı taşımaktadır. Özel sermaye tahvillerinin ve tahsisli satışların kredi skoru ölçümünü yapması da OECD’ye hazırlanan raporda bu tarz skor ölçümleri yapılması önerilen politikalar arasında yer alıyor. ABD’de kamu kuruluşu sayılabilecek National Association of Insurance Commissioners’ın (NAIC) sigorta kuruluşlarının sermaye piyasası yatırımlarının risk skorlarını tayin ettiği bilinmektedir. Özellikle nitelikli yatırımcılara hizmet verecek kamu niteliğine veya özel niteliğe haiz anonim bir şirketin yapacağı risk skoru raporu şu katkıyı sağlayacaktır: nitelikli yatırımcıları özel sektör tahvil ve pay piyasası yatırımına teşvik. Veri paylaşımında, risk analizlerinin artışında ve bilgi ulaşımında sağlanacak her kolaylık bilgi asimetrisini azaltmakta fayda sağlayacaktır. KÜÇÜK YATIRIMLARIN İLGİSİ VE BİLGİSİNİ ARTIRMANIN YOLLARI Türkiye’de nitelikli ve kurumsal yatırımcıların özel sektör tahvillerine yatırımda neredeyse tek aktör olduğu görülmektedir. KOBİ’lerin bulunduğu pay piyasalarının (Alt Pazar) sığ yapıda olması ve özel sektör tahvillerine daha çok kurumsal yatırımcıların katılmasının sebebi şu olabilir: Küçük yatırımcılar bu piyasalardaki risklerden endişe edip daha düşük gelir sağlayan daha güvenli yatırımlara yönelmektedir. Bunun sonucunda hem yatırımlar düşük olmakta hem de küçük yatırımcının piyasada elde edebileceği gelir düşmektedir. Küçük yatırımcıların sermaye piyasalarına aşinalığını artırmakta çalışan hisse sahipliği düzenlemelerinin (employee stock ownership measures) ve bu konuda zaten mevcut olan vergi ve teşvik düzenlemelerinin çalışan lehine güncellenmesi (vergi oranında düşüş vb.) faydalı olabilir. Bu sayede çalışan küçük yatırımcıların hem çalıştıkları firmanın üretkenliğinden aldığı getirinin artması, hem de sermaye piyasalarına aşinalık kazandırması Türkiye’de nitelikli ve kurumsal yatırımcıların özel sektör tahvillerine yatırımda neredeyse tek aktör olduğu görülmektedir. KOBİ’lerin bulunduğu pay piyasalarının (Alt Pazar) sığ yapıda olması ve özel sektör tahvillerine daha çok kurumsal yatırımcıların katılmasının sebebi şu olabilir: küçük yatırımcılar bu piyasalardaki risklerden endişe edip daha düşük gelir sağlayan daha güvenli yatırımlara yönelmektedir. İSO SANAYİ 75 etkili olabilmektedir. Aynı zamanda Türkiye’de KOBİ’lerin genellikle aile şirketleri olduğu ve bu ailelerin yönetimdeki yetkilerini tanımadıkları kişilere kaybetmemek adına şirketlerini halka arz etmekte isteksizlik gösterdiği düşünülmektedir. Çalışanların hissedar olduğu şemalar aynı zamanda şirket sahiplerinin çalışanları ile aşina olması sayesinde KOBİ’ler için halka arz öncesi bir ara form olarak düşünülebilir. Küçük yatırımcıların riskli yatırımlara yönelmesini sağlayacak diğer yeni uygulamalar ise kitle fonlaması, kitle yatırımcılığı gibi uygulamalardır. Bu konuda ileride yapılacak düzenlemelerle kitle fonlaması yatırımcılığının faydalarının maksimize edilmesi küçük yatırımcıları bu fonlara katılmaya teşvik edebilir. Bankaların firma gözetleme ve bilgi toplamadaki verimliliğinden faydalanıp bankaların KOBİ finansmanı risklerinin sermaye piyasalarında paylaşıldığı sistemlerin kurulması gibi yollardan geçmektedir İlk başlıkta ABD’de bir eyaletler üstü kuruluşun (NAIC) kredi skorlaması yaparak yatırımcılara özel sektör yatırımlarında bilgi akışı sağladığını belirtmiştik. Türkiye’de bu tarz skorlamaları Kredi Kayıt Bürosu (KKB) gibi bankalar üstü bir kuruluşun yapması mümkün olabilir. OECD üyesi hazine bakanlarına sunulan rapor da Türkiye’de özellikle bu kurumun bu konuda etkili olabileceğini ima etmiştir. Üretken ve yüksek getirili KOBİ yatırımlarında hem özel finans kuruluşlarıyla ortaklık sağlayacak, hem de yatırımcılara engin bilgileriyle risk analizi ve danışmanlık sağlayabilecek önemli bir diğer kuruluş da kalkınma bankaları olabilir. KALKINMA BANKALARININ KİLİT ROLÜ ARTIRILIYOR Özellikle 2008 krizinden sonra kalkınma bankalarının stratejik yatırımlardaki kilit rolünün artırılmasına yönelik adımlar atılmaktadır. Türkiye’de kalkınma bankalarının girişim sermayesi ve özel sermaye fonları sahipliği bulunmaktadır. Bununla birlikte, diğer finansal sektörleri de yaptığı yatırımlara çekebilecek (crowd-in) politikalara girişmesi, KOBİ sermaye piyasası yatırımlarında öncülük etmesi için sağlayacağı analiz, yatırım, danışmanlık gibi faaliyetler ile kalkınma bankaları sermaye piyasası yatırımlarının artmasında kilit rol oynayabilir. Kalkınma bankaları dışında ise genel olarak bankacılık sisteminin sermaye piyasası gelişimine katkı sağlaması da mümkün olabilmektedir. 2008 krizinden sonra pek iyi çağrışım yapmasa da menkul kıymetleştirme uygulamalarının KOBİ kredileri için uygulanması kredi sağlayan bankaların bilançolarını rahatlatmaktadır. Bankaların bilançosundaki KOBİ kredilerinin bir havuza aktarılarak başka bir şirkete devredilmesi ve bu şirket üzerinden KOBİ kredileri teminatlı varlık teminatlı menkul kıymet ihracı (VTMK) KOBİ kredilerinin sermaye piyasasına açılmasına da katkı sunmakta, bankaların üzerindeki KOBİ kredi riskinin çeşitli yatırımcılara dağıtılmasını sağlamaktadır. Üretken firmaların sermaye piyasası aracı ihraç etmedeki maliyetlerini düşürecek düzenlemeler nasıl yapılabilir? Firmaların bilgi paylaşmamalarının arkasında sadece bilgi paylaşmak istememeleri yatmıyor olabilir. Firmalar, bilgi paylaşımı maliyetini (hem nakit hem de bilgi paylaşımının şablonunu belirlemeye harcanacak zamanın) yüklenecek kapasiteye sahip olmuyor da olabilirler. Finansal bilgilerini gönüllü paylaşacak firmalar için finansal bilgi paylaşımı şablonunun merkezi kurul tarafından belirlenmesi bu zaman maliyetini azaltıp yatırımcıların bilgiyi işlemesini de kolaylaştırabilir.76 EYLÜL 2023 KANADA -FORD, ORTAKLARIYLA KANADA’DA EV BATARYA TESİSİ KURACAK ABD - EXXONMOBIL, GUYANA DERİN SU SAHASINA 13 MİLYAR DOLARLIK YATIRIM PLANLIYOR İSVİÇRE İSVİÇRE SAAT İHRACATI 2021’DEN BU YANA İLK KEZ DÜŞTÜ İSO İLE DÜNYA TURU ALMANYA - ALMANYA DEPREMZEDELERE KOLAY VİZE UYGULAMASINI SONLANDIRIYOR ÜRDÜN - BOEING VE DAE ÜRDÜN’DE KARGO UÇAĞI DÖNÜŞÜM HATTI KURACAK İSO SANAYİ 77 NORVEÇ NORVEÇLİ PETROL DEVİNDEN, AZERBAYCAN’DAN ÇIKMA PLANI İSRAİL - AMAZON, İSRAİL’E 7,2 MİLYAR DOLAR YATIRIM YAPACAK, AWS BULUT BÖLGESİNİ BAŞLATACAK ÇİN - ÇİN, İÇ TÜKETİMİ ARTIRMAK İÇİN 20 MADDELİK YENİ BİR PAKET AÇIKLADI JAPONYA - FUKUŞİMA GERİLİMİ ÇİN’İN JAPONYA’DAN DENİZ ÜRÜNLERİ İTHALATINI DURDURDU VİETNAM - BIDEN, VİETNAM İLE STRATEJİK ORTAKLIK ANLAŞMASI İMZALAYACAKNext >