< Previous28 ŞUBAT 2024 KAPAK Meclis gibi bundan sonra uluslararası normlara uygun, kurala dayalı ve şeffaf olacağız. İzlediğimiz programın temelinde fiyat istikrarı yer alıyor. Fiyat istikrarının olmadığı yerde öngörülebilirlikten bahsedemezsiniz. Bunu sağlayamazsak arzuladığınız tarzda nitelikli sürdürülebilir bir sanayi asla olmaz; sadece illüzyon olur. Geçici, dönemsel kazanımlar olur. Sürdürülebilir, yüksek büyümenin bir ön koşulu var; o da fiyat istikrarı, enflasyonun kalıcı şekilde düşük tek haneye indirilmesi” değerlendirmesini yaptı. YAPISAL REFORMLAR PROGRAMIN OLMAZSA OLMAZIDIR Programla beraber ikinci hedeflerinin mali disiplinin tesis edilmesi, üçüncü hedefin de sürdürülebilir cari açık olduğunu söyleyen Bakan Şimşek, dış borcun milli gelire oranını artırmayacak bir cari açığın önemine işaret etti. Yanı sıra “Büyümede bir dengelenme ihtiyacı çok net” diyen Bakan Şimşek, “Sadece içeriden dış kaynakları tüketerek büyümeyi sürdürmek mümkün değil. Yapısal reformalar bu programın olmazsa olmazıdır. Bunlar kazanımların kalıcı hale getirilmesinde esas rolü oynayacak. Programın temel çerçevesi bu” dedi. Makro finansal istikrar için öngörülebilirliğin gerekliliğine değinen Bakan Şimşek, bunun için de fiyat istikrarının çok önemli olduğunu vurgulayarak, kaynakların spekülatif alanlar yerine, nitelikli sanayiye, verimli alanlara kanalize edilmesi gerektiğine dikkat çekti. Bu noktada geçen yıl gerçekleşen altın ithalatına atıfta bulunan Şimşek, “Geçen yıl sadece vatandaşın talebi nedeniyle 29,9 milyar dolar altın ithal edildi. Bu yenilir içilir değil. Burada kaynakların etkin kullanımı değil, enflasyona karşı bir koruma amacı olarak görülmüştür” dedi. Aynı zamanda “Daha adil gelir dağılımı için de fiyat istikrarı olmazsa olmazdır” diyen Bakan Şimşek, “Dezenflasyon programının çerçevesi İSO SANAYİ 29 basit. Tekerleği yeniden keşfetmek gibi bir çabamız yok. Uluslararası normlar nasılsa öyle. ABD nasıl düşürüyorsa, AB nasıl düşürüyorsa, Brezilya, Meksika nasıl düşürecekse biz de öyle yapacağız” dedi. ‘Enflasyonla mücadele ve büyüme aynı anda olur mu?’ tartışmalarına da atıfta bulunan Bakan Şimşek, “Büyümeyle enflasyon arasındaki gerilimden bahsedildi. Böyle bir gerilim yok. Bu gerilim olsa da kısa vadelidir, konjonktüreldir, kalıcı bir gerilim yoktur. Sürdürülebilir yüksek büyüme için enflasyonun düşmesi lazım. İstikrarsız ve niteliksiz büyüme enflasyonun yüksek oldu dönemdedir” diye konuştu. ENFLASYONUN YER ÇEKİMİNE KARŞI MÜCADELE EDECEĞİNE İNANMIYORUM Programı destelemek açısında sıkılaşmaya gidildiğini de anlatan Bakan Şimşek, “Seçici kredi sıkılaştırmasına da gittik, miktarsal sıkılaşmaya da gittik. Önümüzdeki dönemde çok daha destekleyici bir maliye ve gelirler 30 ŞUBAT 2024 KAPAK Meclis politikası da devrede olacaktır. Dolayısıyla Türkiye’de de enflasyonun yer çekimine karşı mücadele edeceğine ben inanmıyorum, düşecektir. Tek ön koşul var; bu program sabırla ve kararlılıkla uygulanacaktır. Bu program siyasi sahipliği olan bir programdır. Bu program bir ekip tarafından Cumhurbaşkanımızın liderliğinde hazırlanmış, kamuoyuyla paylaşılmış, uygulamaya konulmuş ve şu anda da uygulamada sonuç aldığımız bir programdır. Bu program geçici bir heves değildir” ifadelerini kullandı. ABD’de firmaların finansmanı çoğunlukla sermaye piyasalarından, AB’de ise bankacılık sektöründen sağladığını, Türkiye’de ise bu konuda tamamen bankacılık sektörünün esas olduğunu vurgulayan Bakan Şimşek, bunu değiştirmenin de bir tek ön koşulu olduğunu, yolunun da enflasyonu kalıcı tek haneye düşürmekten geçtiğini dile getirdi. Şimşek, “Finansman sorunlarına çözüm, çözüm fiyat istikrarıdır. Bu nedenle sizlerin programa desteği çok önemli” şeklinde konuştu. YAPISAL DÖNÜŞÜME KAYNAK AYIRMAK LAZIM Konuşmasında mali disiplinin de önemine değinen Bakan Şimşek, “Aralık ayındaki rakamlara bakıp ‘işte büyük bir harcama var’ diyemeyiz, öyle bir şey yok. Bu kaynak, ihalesi yapılmış, süreci devam eden, depremle ilgili harcamalar için tahsis edilmişti ama harcamalar peyderpey oluyor. Biz o kaynağı ilgili kuruluşlara aktarmıştık, aktarmaya devam ettik. Dolayısıyla deprem hariç geçen sene bütçe açığı sadece yüzde 1,7. Geçen sene gelişmekte olan ülkeler ortalama bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 5,5. Türkiye’de yüzde 1,7. Deprem geçici bir şoktur. Bu şok bizimle bir süre ama geçici bir şoktur, kalıcı bir şok değildir. Dolayısıyla maliye politikası ayağında bir kaygıya şu aşamada gerek yoktur. Biz geçen İSO SANAYİ 31 sene deprem dışındaki bütçedeki bozulmayı telafi edecek tedbirleri temmuz ayında kararlılıkla aldık, ondan dolayı da bütçe açığı öngörülerin oldukça altında. Geçen sene hedef yüzde 6,4’tü, yaklaşık yüzde 5,4’lük bir açıkla yılı kapattık ama bunun neredeyse üçte ikisi depremle ilişkiliydi” ifadelerini kullandı. Şimşek, yapısal dönüşüme kaynak ayırmaları gerektiğini belirterek, “Yani dijital dönüşüm demek, yeşil dönüşüm demek kolay. Bunlara kaynak ayırmazsanız bunları başarmak zor. O nedenle mali disiplin önemlidir” dedi. Doğal afet riskini azaltmak için kaynağa ihtiyaç olduğunu, o nedenle mali disiplinin tesis edilmesinin önem taşıdığını vurgulayan Şimşek, Türkiye’nin daha düşük risk primi, daha makul maliyetlerle finansmana erişimi, daha yüksek kredi notlarına kavuşmasının yine önemli ön koşullarından birinin mali disiplin olduğunu söyledi. PARA POLİTİKASINDA RASYONELLEŞME GELECEK Daha düşük risk primi ve daha yüksek kredi notlarına kavuşmanın da ön koşulunun mali disiplin olduğunu dile getiren Bakan Şimşek, “Kural basit. Dedik ki para politikası, mali politika ve gelirler politikası ahenkli olacak. Para politikasında rasyonelleşme, normalleşme gelecek. Para politikasında rasyonelleşme ‘gelecek enflasyonu’ çıpalayacak düzeyde olacak, geçmiş enflasyonu değil. Ocak ayı enflasyon rakamı açıklanacak, o son 12 ayın enflasyonu, gelecek 12 ayın değil. Bizim para politikasının odağı da gelecek 12 ayın enflasyonunun bugünden çıpalanmasıyla ilgilidir” diye konuştu. Mali politikada iki kural olduğunu, bunları da yüzde 3’ün altında bütçe açığı (deprem hariç) ile toplam yüzde 49’un altında toplam borcun milli gelire oranı olarak sıralayan Bakan Şimşek, “Bunları nasıl başaracağız? Harcamaları kısacağız, verginin tabanını genişleteceğiz. Verginin hakkıyla alınmadığı alanlarda çaba göstereceğiz. Bununla alakalı düzenleme gerektiren durumlar da var, gerektirmeyen durumlar da… 2024’te öngörülenin oldukça altında açıkla kapatmak için elimizden geleni yapacağız” dedi. Dış borcun sürdürülebilir olması ve rezerv birikimi için de cari açığı kontrol altına alınması gerektiğine işaret eden Bakan Şimşek, “Peki sürdürülebilir cari açık ne durumda? Oraya nasıl varacağız? Sıkı maliye ve para politikası ile. Altın ve enerji ithalatını düşürerek, mal ve hizmet ihracatını artırarak, sanayide dönüşümü sağlayarak başaracağız. Bunun için hep beraber çalışmalıyız” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin son yıllarda daha rekabetçi noktaya evrildiğini söyleyen Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, dünyada bu işin ehli olan finansal kuruluşların analizleriyle bunu desteklediğini kaydetti. Şimşek, “Cari açık ile tüketici 32 ŞUBAT 2024 KAPAK Meclis kredileri arasında yakın bir ilişki var. İthalat ile de çok yakın korelasyon var. Altın ithalatının normalleşeceğini düşünüyoruz. Cari açık o zaman makul düzeye inecek. Sırtımızı doğal kaynaklara dayamadık hiçbir zaman” diye konuştu. ‘Dengelenme’nin önemine dikkat çeken Bakan Şimşek, iç taleple büyümenin zamanla tıkandığını, enflasyon ve cari açık konularında sorun yarattığını dile getirdi. Bunun da daha dengeli bir kompozisyona evrilmesi gerektiğini söyleyen Bakan Şimşek, büyümenin son yıllarda iç talepten karşılandığını, net ihracatın katkısının ise eksi olduğunu kaydetti. PİYASALARI BOZMADAN SABIRLA KKM’DEN ÇIKACAĞIZ OVP’nin sonuç vermeye başladığını kaydeden Bakan Şimşek, Türkiye’nin düşen risk priminin bunun bir göstergesi olduğunu söylerken, kur oynaklığının da şu anda nispeten istikrarlı ülkelerle benzer şekilde gittiğini bunun da önemli bir gösterge olduğunu kaydetti. OVP’de diğer hedefin Kur Korumalı Mevduat’tan (KKM) çıkış olduğunu vurgulayan Bakan Şimşek, KKM’nin dezenflasyonla mücadeleyi zorlaştırdığını, parasal aktarım mekanizmasını bozduğunu, yanı sıra kamu üzerinde de bir yük olduğunu belirtti. “Buradan çıkış bizim hedefimizdir” diyen Bakan Şimşek, “Ama piyasaları bozmadan, sabırla ve zamanla KKM’den çıkacağız. Çıkış da başladı. Ağustos’a göre ciddi düşüş var, reel düşüş daha da yüksek ve devam ediyor” ifadelerini kullandı. ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE KAYNAĞA ERİŞİM SORUNU AZALACAK ‘Portföy girişi yok’ eleştirilerine de değinen Bakan Şimşek, “2023’ün Ocak-Mayıs dönemine göre ciddi kaynak girişi var. Olmasa Türkiye bu kadar yüksek cari açığı nasıl finansa edecek, rezervi nasıl biriktirecek. Ocak-mayıs döneminde bankalar ödediği 100 dolara karşılık, 94 dolar bulabiliyordu. Şimdi bu 151 dolara çıktı. Demek ki kaynak girişi var. Reel sektör o dönem 100 dolar öderken, 74 dolar buluyordu. Şimdi 119 dolar buluyor. Önümüzdeki dönemde kaynağa erişim sorunu da azalacak. Ekonomide dengelenme başladı. Dış talebin negatif etkisi azalıyor, iç talep hafifliyor. Cari açık da aşağı yönlü trendle daha da inecek” dedi. Enflasyon beklentilerindeki iyileşmeye de dikkat çeken Bakan Şimşek, “Beklenti bizim hedefimizden yüksek ama enflasyon düştükçe o da hedefimize yakınsanacak” diye konuştu. Teşvik masası birimimizle güncellenen mevzuatı takip ediyor, firmanız için en uygun devlet desteklerini, teşvik ve hibeleri araştırıyor; hızlı bir şekilde ulaşmanızı sağlıyoruz. İSO TEŞVİK MASASI ile Devlet Desteklerinden Yararlanmak Artık Çok Daha Kolay DETAYLI BİLGİ İÇİN Teşvik Masası Koordinatörü S. Selin ALGAN Tel: (0212) 252 29 00 - 265 E-posta: tesvikmasasi@iso.org.tr iso.org.tr/iso-tesvik-masasiTeşvik masası birimimizle güncellenen mevzuatı takip ediyor, firmanız için en uygun devlet desteklerini, teşvik ve hibeleri araştırıyor; hızlı bir şekilde ulaşmanızı sağlıyoruz. İSO TEŞVİK MASASI ile Devlet Desteklerinden Yararlanmak Artık Çok Daha Kolay DETAYLI BİLGİ İÇİN Teşvik Masası Koordinatörü S. Selin ALGAN Tel: (0212) 252 29 00 - 265 E-posta: tesvikmasasi@iso.org.tr iso.org.tr/iso-tesvik-masasi34 ŞUBAT 2024 KAPAK MeclisİSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan: İ stanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi’nin ocak ayı olağan toplantısı, “Nitelikli, Sürdürülebilir, Rekabet Gücü Yüksek Yeni Nesil Bir Sanayi İçin Yatırım ve Üretimin İhtiyaç Duyduğu Finans Politikalarının Önemi” ana gündemi ile Odakule Fazıl Zobu Meclis Salonu’nda gerçekleştirildi. İSO Meclis Başkanı Ender Yılmaz’ın başkanlık ettiği, İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın açılış konuşmasını yaptığı toplantıya T.C. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek konuk olarak katılarak, dünya ve Türkiye ekonomisine ilişkin geniş bir sunumda bulundu ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Başkanı ve aynı zamanda Ziraat Bankası Genel Müdürü de olan Alparslan Çakır, Finansal Piyasalar ve Kambiyo Genel Müdürü Deniz Yılmaz, İstanbul Vergi Dairesi Başkanı Rıza Bilgiç ve Türkiye Halkbankası Genel Müdürü Osman Arslan’ın da katıldığı 2024 yılının ilk meclis toplantısına İSO Yönetim Kurulu Üyeleri ile İSO Meclis Üyeleri katıldı. EN ÖNCELİKLİ KONU FİNANSAL İSTİKRAR İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, meclis toplantısında yaptığı konuşmada son dönemde küresel ekonomide zorlu rekabet koşullarının sanayicileri zora soktuğunu belirterek, Türkiye’de ise ekonomide yeni dengelenme çabaları, enflasyonla mücadele, dış pazarlarımızdaki daralma, kur-ihracat ilişkisi ve ihracatın kompozisyonuyla ilgili konuların öne çıktığını söyledi. Bu noktada kendileri için her zaman ve her yerde savundukları gibi en İSO SANAYİ 35 İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi’nin 2024 yılı ilk olağan toplantısı Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in katılımıyla gerçekleştirildi. Toplantının açılışı İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan tarafından yapıldı. Her zaman savundukları gibi finansal istikrarın, bugün de sanayicinin en öncelikli konusu olduğunu söyleyen Bahçıvan, asıl sınavın yılın ikinci yarısında olacağına dikkat çekti. Bahçıvan, “2024 yılının ilk aylarında, asgari ücret zammı ve vergi ayarlamalarının etkisiyle aylık enflasyonun seyrinde yeniden bir bozulma göreceğiz ve muhtemelen yıllık enflasyon yıl ortalarına doğru yüzde 70’ler düzeyinde yeni bir zirve yapacak. Yani asıl sınavın yılın ikinci yarısında başlayacağı açık” dedi. ASIL SINAV, YILIN İKİNCİ YARISINDA BAŞLAYACAK EKONOMİ MÜCADELESİNDE36 ŞUBAT 2024 öncelikli hususun finansal istikrar olduğunu vurgulayan Bahçıvan, finansal istikrarın adeta bir binanın temeli gibi sağlamlığı ve güveni ifade ettiğini söyledi. Bahçıvan, “Finansal istikrar her şeyin başı olduğuna göre başta ekonomi yönetimi olmak üzere tüm paydaşların bu hususta azami özen, dikkat ve gayreti göstermesinin ülkemiz için çok önemli olduğunu değerlendiriyoruz” dedi. ENFLASYON YIL ORTASINDA YENİ BİR ZİRVE YAPACAK Türkiye ekonomisine bakıldığında düşük küresel büyüme, zayıf dış talep koşulları ve para politikasında yaşanan sıkılaşmaya bağlı olarak Türkiye’de ivme kaybının gözle görünür hale geldiğini dile getiren Bahçıvan, şöyle devam etti: “2023’ün son ayı itibarıyla İSO Türkiye İmalat PMI, 6 aydır kesintisiz daralma bölgesinde seyrediyor. Her ne kadar iç talepteki yavaşlama henüz enflasyon hedefleri bakımından istenilen ölçülerde olmasa da bu yıl büyümenin yüzde 4’lük OVP hedefinin altında kalacağına dönük yaygın bir beklenti hakim. Diğer taraftan 2023’ü yüzde 65 ile zirve seviyedeki bir enflasyonla kapatmış durumdayız. 2024 yılının ilk aylarında, asgari ücret zammı ve vergi ayarlamalarının etkisiyle aylık enflasyonun seyrinde yeniden bir bozulma göreceğiz ve muhtemelen yıllık enflasyon yıl ortalarına doğru yüzde 70’ler düzeyinde yeni bir zirve yapacak. Yani asıl sınavın yılın ikinci yarısında başlayacağı açık.” HEPİMİZ SABIR VE STRES TESTİNDEN GEÇİYORUZ Dış finansman tarafında ekonomi politikalarındaki değişimin ilk meyvelerinin görülmeye başladığını söyleyen Erdal Bahçıvan, “Seçim belirsizliğinin ortadan kalkması, kırılganlıklarımızın azalması, CDS’lerde düşüşün sürmesi ve kredi notlarımıza yönelik olası artışlarla, ülkemizin uluslararası piyasalardan hak ettiği yatırımı çeker hale geleceğine inanıyorum. Her ne kadar 2023’ü OVP’de öngörülenden düşük bir bütçe açığı ile kapatmış olsak da aralık bütçe rakamları önümüzdeki süreç için önemli bir uyarı niteliği taşıyor” diye konuştu. Ekonomiyi yeniden rasyonel bir çizgiye taşıma yönündeki çabaların sonuç vermesinin zaman alacağına vurgu yapan İSO Başkanı Bahçıvan, yeni ekonomi anlayışının başlamasından bu yana bu konudaki güven ve sabır vurgularını her platformda dile getirdiklerini ve bugün de sürdürdüklerini ifade etti. SANAYİCİLER OLARAK İLLÜZYONUN SONUNA GELDİK Bahçıvan, şöyle konuştu: “Hepimiz aslında bir anlamda sabır ve stres testinden geçiyoruz. Kimilerinin sadece rakamlara bakarak sanayinin Y enilenemeyen doğal kaynaklara aşırı bağımlılık, ekonomileri küresel pazar değişikliklerine karşı savunmasız hale getirebilme risklerini fazlasıyla artırıyor. Bu açıdan bakıldığında kaynakların düzensiz israf ile iklim değişikliği, tüketici tercihlerini kararsız hale getirmeye başladı. Küresel ticari sistem son yılların en şiddetli jeopolitik ve ekonomik parçalanma dönemini yaşarken, gelecek açısından giderek artan kutuplaşmayı artırdığı için siyasal ve ticari gerilimlerin oluşmasına sebebiyet vermektedir. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının notlarından harmanlanarak alınan bilgiler ışığında, dünya devletleri devam eden yoğun jeoekonomik değişiklikleri anlamaya, bu bağlamda ulusal ve uluslararası politikalarını dizayn etmeye yönelik çalışmalar yapmaktadırlar. Siyasal olmayan, gerçekçi bir not derecelendirme yaklaşımı sonrasında ülkelerin kredi notunu yükseltmek veya korumak, ekonomide borçlanma maliyetlerini düşürebileceği gibi yatırımcı güvenini de artırma olasılığını yükselteceği düşünüldüğünde; Ülkemiz ekonomisindeki riskler ve fırsatları daha objektif bir değerlendirme ile yapmamıza olanak sağlayan yeni politikaları oluşturmamıza yardımcı olacaktır. Bu nedenle, ekonomi politikalarının belirlenmesi, yönetimi ve uygulanması, makroekonomik istikrarın sağlanması açısından son derece önemlidir. Türkiye’nin son yıllarda ekonomi yönetimi ve uygulamalarında sanayileşme, ekonomik kalkınmanın ana unsurlarından biri olarak kabul edilmektedir. Bu sebeple sanayi sektörü, üretim, istihdam ve ihracat açısından ekonominin en önemli kaslarının bir parçasıdır ve çok güçlü olmak zorundadır. İSO Meclis Başkanı Ender Yılmaz: İSO SANAYİ 37 büyüme performansı üzerinden yaptıkları yorumlar için burada şunu ifade etmek istiyorum: Evet samimi konuşmak gerekirse aslında sanayi, pandemi sonrasındaki süreci olumsuz geçirmedi. Birikmiş ve yüksek talep, özellikle ihracat pazarları kanalıyla sanayiye olumlu yansıdı. Büyüme rakamlarında sanayinin aldığı payda da bu görüldü. Ancak enflasyonun kalıcı olarak devam etmesinin üretim hayatına asla huzur getirmeyeceğini de hep birlikte gördük. Enflasyonist ortamlarda rakamların yarattığı illüzyon bir süre sonra ortadan kalkıyor ve olumsuzlukları görmeye başlıyorsunuz. Sanayiciler olarak illüzyonun sonuna geldik.” İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ DÖNEM YAPAY ZEKÂ ÇAĞI OLARAK TANIMLANIYOR Geçmiş dönemlerle ilgili Uzay Çağı ve Bilgi Çağı tanımlamaları yapıldığını, içinde bulunduğumuz dönemin ise Yapay Zekâ Çağı olarak tanımlandığını söyleyen İSO Başkanı Bahçıvan Next >