Haberler
Ulusal Bakır Zirvesi, İTÜ Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde Düzenlendi
- 31.10.2024
- Haberler
İstanbul Sanayi Odası (İSO), bakır üretimi ve ihracatını yeşil üretime ve dijital dönüşüme uyum halinde katma değeri yüksek ürünler geliştirerek artırmak amacıyla İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) iş birliği ve Kocaeli Sanayi Odası (KSO) ile İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) katkılarıyla Ulusal Bakır Zirvesi düzenledi.
İTÜ Rektörü Prof. Dr. Hasan Mandal ev sahipliğinde İTÜ Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde düzenlenen etkinliğe İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, İDDMİB Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Tecdelioğlu, KSO Meclis Üyesi Hayrettin Çaycı katıldı. İSO Yönetim Kurulu Üyesi Celal Kaya ve İSO Meclis Üyesi Cengiz Kaya’nın da katıldığı zirveyi çok sayıda akademisyen, STK, özel sektör ve kamu temsilcisi takip etti.
Ulusal Bakır Zirvesi’nin açılışında konuşan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, birçok sektör açısından kritik bir hammadde olan, özellikle otomotiv, enerji, beyaz eşya ve elektronik gibi katma değerli sanayilerde önemli bir bileşen olarak kullanılan bakırın sanayideki stratejik öneminin her geçen gün daha da arttığını söyledi. İSO’nun “Bakır ve Bakır Alaşımları Sanayii İmalat Sanayii” sektör raporuna göre, güneş paneli, rüzgar tribünü ve elektrikli otomobillerde 2020 yılında 2.200 ton bakır kullanılmışken, bu rakamın 2025 yılında 6.700 tona, 2030 yılında ise yaklaşık 20 bin tona ulaşmasının beklendiğini hatırlatan Bahçıvan, şunları söyledi:
“Uluslararası standartlarda mamul üretebilen, piyasa ve talep koşullarına uyum gücü yüksek firmalarımızın yer aldığı bu sektörde Türkiye, büyüyen coğrafyalara yakınlığının yanı sıra teknik bilgi ve deneyimi ile küresel değer zincirlerindeki dönüşümden pay almaya adaydır. Bununla birlikte, ülkemizde izabe tesislerinin yetersizliği, bakırın ne yazık ki işlenmeden yurtdışına gönderilmesine ve ülkemizde kalması gereken katma değerin yurt dışına transfer edilmesine neden olmaktadır. Bu nedenle lojistik olarak elverişli yerlere yeni izabe tesisleri kurulmalıdır.”
Bakırın yeşil ve dijital dönüşümdeki avantajlarına değinen Bahçıvan “Bakırın, yapısı gereği performans kaybı olmadan tekrar tekrar geri dönüştürülüp kullanılabilen birkaç hammaddeden biri olması ve yenilenebilir enerjideki yoğun kullanımı, yeşil dönüşüm açısından bakırı avantajlı hale getirmektedir. Bununla birlikte sektör; su kullanımı, atık üretimi ve sera gazı emisyonları gibi çevresel risklerle karşı karşıyadır. Bu durum geri dönüştürülmüş bakır kullanımının çoğalmasını daha da önemli hale getirmektedir” ifadelerini kullandı.
Bakır sektörünün sadece ham madde olarak değil, aynı zamanda katma değerli ürünlerin geliştirilmesiyle de ülke ekonomisine katkı ve istihdam yaratma potansiyeline sahip olduğuna dikkat çeken Bahçıvan, şunları söyledi:
“Yüksek saflıkta bakır üretimi, daha verimli işleme teknolojileri ve geri dönüşüm süreçlerinin geliştirilmesi, bu alandaki rekabet gücünü artıracaktır. Ayrıca, yerli teknolojilerin geliştirilmesi ve üniversite sanayi iş birliği kapsamında yürütülecek ortak araştırmalar ve açılacak ortak araştırma laboratuvarları, sektöre yetenekli insan kaynağı kazandırırken inovasyon ekosisteminin güçlenmesine katkı sağlayacak; bu iş birlikleri, sektörün Ar-Ge teşviklerinden daha etkin yararlanmasını ve projelerin hızla hayata geçirilmesine imkan tanıyacaktır. Bu noktada, bakır sektörüne yönelik teknoloji ihtiyaçlarının belirlenmesi, Ar-Ge faaliyetlerinin yürütülmesi, gerekli insan kaynağının yetiştirilmesi ve sektörün uluslararası kuruluşlarda temsil edilmesi için enstitü benzeri bir yapılanma faydalı olacaktır. Bunun da en doğru adresi İTÜ. Üniversitelerdeki akademik bakış açısının, sanayinin ticari tecrübesiyle buluşması, ülkemiz rekabet gücünün arttırılması için kritik bir öneme sahip. Bu çerçevede ülkemizin en önemli üniversitelerinden olan İTÜ ile Türkiye sanayi sektörünün yüzde 40’ını temsil eden İSO’nun bu konuda öncü bir rol üstleniyor” dedi.
İTÜ Rektörü Prof. Dr. Hasan Mandal da İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın “Enstitü kurulması” önerisine “Bakır sektörü istediğinde, biz hemen Senatomuza bu konuyu getirip, ilgili bakır birimini kurabiliriz” sözleriyle destek verdi. Mandal, şunları söyledi:
“Bugünün önemini ve geleceğe yönelik konuşmaların ne kadar değerli olduğunu düşündüğümüzde, bu üniversitenin sektör liderliği konusundaki istekliliği, sorumluluk alma eğilimi çok kıymetli bir hale geliyor. Kendim de metalurji mühendisi olarak sektörün içinden gelen biriyim. Dolayısıyla sektörün, ülkemiz açısından ne kadar değerli olduğunu, demir ve demir dışı metallerde olduğu gibi bakır sektörünün de potansiyelini biliyorum.
Bugün burada olduğumuz için, sektörün yeşil dönüşümü ve dijital dönüşüm konularında da önemli bir adım atıyoruz. Katma değer üreten bu dönüşüm sürecinde, Ar-Ge’yi konuşmadan ileriye gitmek mümkün değil. Bu toplantıyı değerli kılan nokta, dünyadaki diğer ülkelerde yapılanları değerlendirmek ve bakırın ısı ve elektrik iletkenliği gibi özellikleriyle enerji depolamadan, akıllı sistemlere kadar geniş bir yelpazede kullanımını konuşuyor olmamızdır. Bu nedenle bugünkü toplantının yalnızca miktar üzerinden değil, oluşturacağı katma değer açısından da önemli bir katkı sunacağına inanıyorum.”
İDDMİB Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Tecdelioğlu da şunları söyledi:
“Rakamlar ışığında 25 Ekim 2024 tarihine baktığımızda küçük bir artış olsa da, maalesef arzu ettiğimiz performansı yakalayamadık. Geçen yıl 175 bin ton bakır ihracatı ile 1 milyar 780 milyon dolar gelir elde edilirken, bu yıl bu rakamlar 185 bin ton ve 1 milyar 850 milyon dolara yükseldi. Ancak katma değer açısından bakıldığında hâlâ istenilen seviyeye ulaşmadığımızı görüyoruz.
Türkiye’de bakır, %95 oranında ithalata dayalı bir hammadde olduğu için, bakırın stratejik bir kaynak olarak değerlendirilmesi önem arz etmektedir. Devletimizin bu konuda stratejik bir bakış açısıyla gerekli adımları atması, sektörümüz için büyük fayda sağlayacaktır. Ayrıca Londra Metal Borsası ile birlikte KOTE depolarının Türkiye’de açılması için çalışmalarımız sürüyor. Bu alanda son aşamaya gelindiğini ve %80-%90 oranında kabul sürecine ulaştığımızı söyleyebilirim.”
KSO Meclis Üyesi Hayrettin Çaycı, açılış konuşmasında şunları söyledi:
“Dünya genelinde kişi başına bakır tüketimi ortalama 320 gram seviyesindedir. Ancak Çin’in tüketimi kişi başına 10,5 kilogram olup, dünya ortalamasının 33 katıdır. Türkiye de bu alanda fena sayılmaz; kişi başına 4,5 kilogram bakır tüketimiyle dünya tüketiminde %1,55’lik bir paya sahiptir. Türkiye genel tüketim açısından dünya ortalamasının altında olsa da, bakır tüketiminde ortalamanın biraz üzerindedir; %50 daha yüksek bir tüketime sahibiz. Çin dışındaki dünyanın toplam bakır tüketimi 10 milyon ton civarındadır ki bu da küresel tüketimin %44’üne denk gelir. Amerika kıtası, 2,6 milyon ton ile toplamın %9,85'ini; Avrupa kıtası ise 2,8 milyon ton ile %10,6’sını tüketmektedir. Afrika kıtasının tüketimi 900 bin ton; Türkiye ve Ortadoğu ülkelerinin tüketimi ise 1,2 milyon ton düzeyindedir. Diğer Asya ülkeleri, Rusya ve Orta Asya dâhil olmak üzere toplamda 4,1 milyon ton bakır tüketimi gerçekleştirmektedir. Asya kıtası ise 18,9 milyon ton gibi büyük bir tüketim hacmine sahiptir.”
Açılış konuşmalarının ardından Ulusal Bakır Zirvesi etkinliği gün boyu süren panellerle devam etti. “Üretim ve İthalat Perspektifinden Türkiye'nin Bakır İhtiyacı”, “İhracatı Ar-Ge ve İnovasyonla Artırmak”, “Bakır Sektöründe Yeşil Dönüşüm: Verimlilik Atık Değerlendirme, Enerji ve "Yeşil Bakır" ile Hedefe Ulaşmak” ve “Sonuçlar ve Yol Haritası Değerlendirmesi” konu başlıklarıyla düzenlenen panellerde konuşmacılar sektördeki gelişmeler üzerine değerlendirmelerde bulundu.