Dünya Ekonomisinin Gidişatı ve Üretim Hayatımız
Dünya ekonomisi, ardı ardına gelen çoklu şok dalgalarının etkisiyle tarihi günlerden geçiyor. Öncelikle ABD’de Başkanlık koltuğuna oturduğu 20 Ocak’tan bu yana uygulamaya koyduğu her kararname ile sadece ABD’nin değil dünyadaki bazı ezberleri de bozan Donald Trump, yaşanan şok dalgalarının baş aktörü…
Alınan kararlar; Trump yönetiminin küresel ticaret sistemi, ABD imalat sanayi, doların küresel değeri ve rezerv para konumu gibi kritik başlıklarda sıra dışı yönelimlere sahip olduğunu açık bir şekilde ortaya koyuyor. Ünlü ‘Make America Great Again (Amerika’yı güçlü tut) ve “America first” (Önce Amerika) sloganlarıyla da uyumlu bu yeni politikalarının nereye varacağı ise tam bir muammaya dönmüş durumda.
Nitekim bugüne kadar sinyallerini verdikleri tarife savaşlarını Mart ayı itibarıyla başlatmış durumdalar. ABD; Çin, Kanada ve Meksika’dan gelen mallara ilave gümrük tarifeleri koyarken, tüm dünyadan ithal edilen çelik ve alüminyuma da vergiler getirdi. Bu ülkelerden gelen misillemeler ile birlikte durumun çok taraflı bir küresel ticaret savaşına evrilme riski giderek artıyor. Söz konusu tabloda Çin, ikinci bir şok potansiyeli olarak karşımıza çıkıyor. Çin’in, ABD’ye yaptığı milyarlarca dolarlık ihracatın tehlikeye girmesi durumunda ortaya çıkacak arz fazlası başta gelişmekte olan ülkeler olmak üzere tüm dünya ekonomilerini kara kara düşündürüyor.
Her gün yeni bir şokla uyandığımız dünyadaki bu gelişmelerin Türkiye açısından kritik bir başka başlığı ise Avrupa Birliği’nde yaşananlar. Avrupa Birliği, bir süredir yavaşlayan büyüme ve teknoloji savaşında geride kalmakta oluşu gibi son derece önemli iki sorunla yüzleşmekteydi. Şimdi bu sorunlara, yeni ABD yönetimiyle NATO’nun geleceği ve savunma sanayi politikalarında yaşadığı gerilim ekleniyor. Batı ittifakının iki ana temsilcisi arasındaki bu gerilimin nereye varacağı, Avrupa’nın ana ihracat pazarımız olması itibarı ile kritik önemde. Çünkü bu aşırı dalgalı denizde Türkiye’mizin de dışa açık bir ekonomi olarak dünyada yaşanan bu sıcak gelişmelerden etkilenmesi elbette kaçınılmaz. Böylesi karmaşık bir ortamda, başta tüm ekonomimiz olmak üzere sanayimiz açısından yakın gelecekte hangi risk ve fırsatların ortaya çıkacağı, yanıtlanması kolay olmasa da giderek daha acil bir soru haline geliyor.
Mart ayı İSO Meclis toplantımızda işte bu önemli gelişmeler konuşuldu. 26 Mart’taki Meclis toplantımıza aynı gün Ankara’da Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleşen “2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi ile Büyük Ölçekli Sanayi Yatırımları Tanıtım Programı” nedeniyle katılamadım. “Ekonomik Büyüme ve İhracat Verileri Çerçevesinde Sanayimizin Rekabet Gücüne İlişkin Değerlendirmeler” başlığıyla yapılan ve Meclis Üyelerimizin de değerli katkılarıyla zenginleştirdiği toplantıda gündeme ilişkin konuşma İSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcımız Sayın İrfan Özhamaratlı tarafından yapıldı. Konuşmanın detaylarını, İSO Meclis Üyelerimizin de değerli görüşleri ile birlikte dergimizin ilerleyen sayfalarında okuyabilirsiniz.
Huzur ve bereket ayı Ramazan’ı geride bırakarak, hemen ardından gelen; dostlukların, kardeşlik duygularının ve gönül bağlarının güçlenmesine vesile olan Ramazan Bayramı’nı da sevdiklerimizle ve dostlarımızla birlikte geçirdik. Bu vesile ile geçmiş Ramazan Bayramınızı gönülden kutlayarak hepinize sağlıklı bir ay geçirmenizi diliyorum.
Erdal Bahçıvan
İstanbul Sanayi Odası
Yönetim Kurulu Başkanı