Dünya Ekonomisi Enerji Sorunu ve Sanayimiz
- 01.02.2022
- Arşiv
Dünya ekonomisi 2021 yılınıCovid-19 salgınının şimdiye kadarki en bulaşıcı varyantı olan Omikron’un yarattığı yeni belirsizlik dalgası altında kapattı. Vaka sayılarındaki artışın tüm dünyadaki ekonomik aktiviteyi olumsuz etkileyeceği yönündeki endişeler devam etse de hastalığın klinik tablosunun daha hafif olduğu yönündeki tıp dünyasından gelen bilgiler endişeleri hafifletiyor. Bu nedenle pandeminin, tüm dünyada yükseliş yönündeki ivmesini hiç kaybetmeyen enflasyondan sonra neredeyse ikinci endişe kaynağı noktasına gerilediğini söyleyebiliriz.
Ayrıntılarını ilerleyen sayfalarımızdaki Meclis konuşmamda da bulabileceğiniz gibi ABD’de son 30 yılın, Euro Bölgesi’nde ortak para birimi tarihinin, İngiltere’de ise son 10 yılın en yüksek enflasyonunun yaşandığı görülüyor. Kısmi gevşeme eğilimleri göstermekle beraber emtia ve navlun fiyatlarının yüksekliği, tedarik ve nakliyede yaşanan darboğazlar maliyet yönlü baskıları yüksek tutmaya devam ediyor.
Bu süreç gelişmiş ülkelerin para politikalarına da yansıyor. Gelişmiş ülkeler para musluklarını kısmaya hazırlanırken, gelişmekte olan ülke merkez bankalarının çoğunluğu bir süredir faiz silahını kullanarak yüksek enflasyon riskine karşı önlemlerini artırıyor. Aralık ayında ise FED’in ‘tapering’i yavaşlatarak önümüzdeki iki yıl için altı faiz artışı sinyali vermesi, İngiltere’nin sürpriz bir şekilde faiz artırması ve AMB’nin yavaş da olsa pandemi desteklerini kısmaya başlaması, bu konuda önümüzdeki günlerde neleri beklememiz gerektiğine ilişkin ipuçları olarak değerlendirilmeli.
Ülkemize bakacak olursak, 2021 yılını çalkantılı bir atmosferde sona erdirirken, para politikalarındaki geleneksel olmayan yaklaşımın, yarattığı olumsuzluklara rağmen sürdürülmesi, kurda yaşanan tarihi volatilite ve açıklanan yeni politikalarla birlikte ekonomide yeni bir dönemin açıldığını görüyoruz.
Öte yandan dünyada olduğu gibi Türkiye’de de enflasyonla mücadelenin ekonomik aktivitelerde temel belirleyici olacağını söyleyebiliriz. Küresel arz sorunu, yüksek emtia fiyatları ve TL’deki değer kaybının etkisiyle üretim maliyetleri olağanüstü bir artış gösterdi. 2021 yılı ne yazık ki yüzde 80’e yakın bir ÜFE ve yüzde 36’lık bir TÜFE enflasyonuyla kapandı. Artan enerji maliyetleri ise şu an sanayi sektörümüz açısından diğer bütün sorunların önüne geçmiş durumda. Ne yazık ki bir yıl gibi kısa bir sürede, elektrikte yüzde 150’leri, doğalgazda yüzde 400’leri aşan fiyat artışlarına maruz kalmış bulunuyoruz.
Buna bir de son olarak sanayiye yönelik doğalgaz sevkiyatına yapılan yüzde 40’lık kesinti eklendi. Ülkemizde sanayi tesislerinin kullandığı elektriğin büyük bir bölümü doğalgazdan üretiliyor. Buna bağlı olarak, sanayi bölgelerine verilen enerjinin TEİAŞ tarafından ülke çapında kısıtlandığını görüyoruz.
Sanayiciler olarak, aylardır maliyetler yönünden büyük bir fedakarlığa katlandıktan sonra şimdi de arz cephesinde yaşanan bu darboğazların üretimde ciddi olumsuzluklara yol açabileceğinden duyduğumuz endişeyi özellikle belirtmek isterim.
Bu noktada çözüm arayışının sadece belli sektörleri değil üretim hayatımızın içindeki tüm sektörleri kapsaması ve ortaya çıkan yükü sadece sanayicinin değil toplumun tamamının yüklenmesi gereğini vurgulayarak, sanayicilerimize üretim çarklarının aksamadığı bir ay diliyorum.
Erdal Bahçıvan
İstanbul Sanayi Odası
Yönetim Kurulu Başkanı