İSO 500, Büyüme ve Sanayimiz
- 26.06.2018
- Arşiv
Bu yıl bizim için çok önemli iki gurur kaynağı var. Birincisi, bu yıl İSO-Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması’nın 50. yılını kutluyoruz. İlk olarak 1968 yılında yapılan, sadece ülkemizin değil dünyada da benzerine az rastlanan bir örnek olan İSO 500’ü, bu yıl yarım asrı devirmiş olmanın gururuyla kamuoyuna sunduk. İkinci olarak bu değerli araştırmanın açıklanma takvimini tarihinde ilk kez mayıs ayına çekmiş olmanın gururunu yaşadığımızı da ifade etmek istiyorum.
İSO 500 Büyük Araştırmamız, sanayinin adeta röntgenini çekmekte ve anatomik yapısının bir yıl içinde nasıl çalıştığını ortaya koymaktadır. Bu bağlamda sanayi sektörümüzün 2017 yılında ekonomimiz içindeki genel performansına kısaca değinmekte yarar buluyorum.
Türkiye ekonomisi ile imalat sanayinin büyüme ilişkisinden başlamak ve hep söylemekte olduğumuz yeniden üretim kültürüne dönüşün neden bu kadar önemli olduğuna dikkatinizi çekmek istiyorum. 2017 yılında gerçekleşen yüzde 7,4’lük büyümenin alt kırılımlarına baktığımızda büyümeye en büyük katkılardan birinin sanayi sektörümüzden geldiğini gördük. 2017’deki o genişleme ve ihracat etkisinin, imalat sanayinin performansına da olumlu yansıdığını görüyoruz.
İşte, biz sanayiciler; bunun için “Üretimi, sanayiyi hiçbir sektörle karşılaştırmamalıyız” diyoruz. Türkiye gibi 80 milyonluk bir nüfusu olan, idealleri olan, heyecanı olan bir ülkenin zor gününün, sıkıntılı gün dostunun sanayi olacağını unutmamalıyız. Türkiye’nin büyük hedeflere ve ideallere ulaşmasında sanayimiz hayati bir role sahip. Ancak, sanayimizin yüksek katma değerli, teknolojik ürünlerle ekonomiye, hayallerimize ve refahımıza daha fazla ivme kazandırması daha fazla teknolojiye odaklanmasıyla mümkün.
Nisan ayından beri özellikle finansal piyasalarda başlayan istikrarsızlıkla birlikte, kur ve faizlerdeki gelişmeler tedirginlik yaratmakta. 2018’in ilk çeyreğindeki yüzde 7,4’lük sanayi destekli büyümeyi yılın devamında da aynı ivme ile devam ettirebilmemiz için gerekli olan kaslarımızın, yeteri kadar güçlü olmadığı dikkate alınmalı. Nitekim İSO PMI’ın yılın ikinci çeyreğini kapsayan aylarında arka arkaya gelen rakamlarında da bunu gördük.
Sanayicinin bugüne kadarki yatırım kararlarında bir tereddüt olmadığı halde, bugün finansal istikrarda yaşanmakta olan dalgalanmanın seyri, bugünden itibaren bu kararların hangi yörüngeye oturacağında belirleyici olacaktır.
İnanıyoruz ki, seçim dönemini müteakip alınması gereken temel önlemler bir an önce alınıp içine girmekte olduğumuz finansal istikrarsızlık ortamına son verilerek Türkiye tekrar nitelikli ve sürdürülebilir büyüme ortamına kavuşacaktır.
Erdal Bahçıvan
İstanbul Sanayi Odası
Yönetim Kurulu Başkanı