Ülkemizin yaklaşık yarım asırdır büyük emek verdiği Avrupa Birliği’ne katılım süreci, aslında iki yüzyıldan bu yana devam eden Batı’ya yönelimin nihai aşamasını ifade etmektedir.
Avrupa Birliği, modern zamanların en büyük birlik projesidir. Bu projenin temeli, kıtada refah ve barışı kalıcı hâle getirmektir.
Zaman zaman yaşanan sorunlara rağmen Türkiye her zaman bu önemli projenin bir parçası olmak istemiştir.
Türkiye’nin eninde sonunda Birliğin onurlu bir üyesi olacağına dair umutlu olmaya devam ediyoruz. Ancak kaybedecek fazla bir zamanın olmadığını da biliyoruz.
Türkiye’nin AB’ye üye olmak yönündeki özverili çabaları 50 yılı aşan bir süredir devam etmekle birlikte AB tarafının, Türkiye’nin bir türlü tam üyeliğe hazır bulunmadığına dair tutum ve yaklaşımı önümüzdeki en ciddi sorundur.
Gümrük Birliği konusunda çok ciddi bir ödün vermiş olmasına rağmen, Türkiye’nin tam üyeliğinin belirsizliğe mahkûm edilmiş olması ülkemize yapılmış büyük bir haksızlıktır. Bu bağlamda yaşananlar bir maskeli baloya benziyor. Bu maskeli balo artık sona ermelidir.
Bunu belirtirken Gümrük Birliği’nin yirminci yılına yaklaşması nedeniyle artık revize edilmesi ve kapsamının değişen ticari koşullara uygun olarak genişletilmesi gerektiğine inanıyoruz.
Öte yandan, AB’yle devam eden katılım müzakerelerinin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi, müzakerelerin siyasi etkilerden kurtulup teknik bir nitelik kazanmasına bağlıdır.
Müzakere sürecine bu niteliği kazandırmak için; enerji arzı güvenliği, ortak savunma ve dış politika, istihdam piyasasının ihtiyaçları ve küresel ekonomide rekabet gücü artışı gibi konularda, Türkiye’nin AB’ye sağlayacağı katkı AB kamuoyuna çok iyi anlatılmalıdır…
Özetle; Türkiye’nin üyeliğine ilişkin AB kamuoyundaki olumsuz algı giderilmelidir. Bu süreçte bizim kadar AB üyesi ülkelere de önemli görevler düşmektedir…
Erdal Bahçıvan
İstanbul Sanayi Odası
Yönetim Kurulu Başkanı