İSO, İstanbul Teknik Üniversitesi’nin (İTÜ) Alanında Uzman Akademisyenleriyle Birlikte Hazırladığı “İklim değişikliği ve Su Yönetimi: Sanayi Sektörü Raporu”nu Açıkladı

  • Diğer Haberler
su_raporu_manset_01

Olumsuz iklim değişiklikleri Türkiye’yi de hızla su stresi yaşayan ülkeler arasına sokmuş bulunuyor. Diğer yandan sanayileşme ve nüfusun artıyor olması suya olan talebi arttırıyor. İstanbul Sanayi Odası (İSO), bu gerçekten hareketle su kaynaklarının yönetilmesi ve korunması ihtiyacına dikkat çekmek için uzun süredir üzerinde çalıştığı “Türkiye’nin Su raporu”nu kamuoyu ile paylaştı. İstanbul Teknik Üniversitesi’nin alanında uzman akademisyenleriyle birlikte “İklim Değişikliği ve Su Yönetimi: Sanayi Sektörü Raporu” adıyla açıklanan rapor Türkiye’nin “Su Gerçeği”ni bütün yönleriyle ortaya koyuyor.

Su, yaşamın olmazsa olmazı. Son yıllarda su kaynakları üzerindeki iklim değişikliğinin etkileri, coğrafi konumu nedeniyle ülkemizde de önemli ölçüde hissedilmeye başladı. Bu olumsuz iklim etkisi, Türkiye’nin sınırlı su kaynaklarının azalmasına ve su stresi yaşayan ülkeler arasına girmesine neden oldu. 

Diğer yandan her geçen gün artan sanayileşme ve nüfus ile birlikte, suya olan talep de artıyor. Bu durum, su kaynaklarının

yönetilmesi ve korunması ihtiyacını daha da ön plana çıkarıyor. Su verimliliğinin her sektörde artırılması gerekliliği bu bağlamda önem kazanıyor. 

Bu bağlamda Türkiye genelinde su seferberliği kapsamında sanayi sektöründe su kullanımının daha verimli hale getirilmesine yönelik çalışmalar da ivme kazanırken İSO, İstanbul Teknik Üniversitesi’nin (İTÜ) alanında uzman akademisyenleriyle birlikte Türkiye’nin “Su Gerçeği”ni bütün yönleriyle ortaya koyan “İklim Değişikliği ve Su Yönetimi: Sanayi Sektörü Raporu”nu geçen ay kamuoyu ile paylaştı. 


Prof. Dr. İzzet Öztürk

Prof. Dr. İzzet Öztürk koordinatörlüğünde yapılan araştırma ile Türkiye, Marmara Havzası ve İstanbul’da gelecek dönem projeksiyon sonuçları ortaya kondu. Öztürk, mayıs ayı Meclis toplantısına yaptığı sunumda araştırma ile ilgili olarak ve ortaya çıkan veriler hakkında özetle şunları söyledi:

“Türkiye'de 2020 yılında kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktar 1.346 metreküp olarak gerçekleşti. Bu duruma göre Türkiye su sıkıntısı olan ülkeler arasında yer alıyor. Yaptığımız çalışmalar doğrultusunda Türkiye'nin güney havzalarında su potansiyellerinde ciddi oranlarda azalma meydana geleceği, bununla birlikte kuzey havzalarımızdaki değişimin sınırlı kalacağını öngörülüyoruz. Güney havzalarında ise yağışın eksilmesi ile birlikte ısınma kaynaklı buharlaşma ve terleme artışı da su potansiyelini ayrıca azaltacak.

 Türkiye'deki sektöre göre su kullanımına baktığımızda, yüzde 77’si tarımsal sulama, yüzde 12'si içme ve kullanmaya suyu ve yüzde 11'ii sanayi ihtiyaçları doğrultusunda kullanılıyor. Öte yandan Türkiye'de su ayak izine baktığımızda; üretimin su ayak izi yaklaşık 139,5 milyar metreküp/yıl iken tüketimin su ayak izinin yaklaşık 140,2 milyar metreküp/yıl olduğunu görüyoruz.

2020 ile 2100 yılları arasında, özellikle 2070 sonrasında ortalama sıcaklıkların iyimser senaryoya göre 2,5 derece, kötümser senaryoya göre 5 derece artacağı ve yağış miktarlarının yüzde 10 ila 20 arasında azalacağı öngörülüyor. Türkiye'de ise İstanbul'da 2020 - 2050 arası dönemde yüzde 15 ve 2050 sonrasında yüzde 30 civarlarında su potansiyellerinde azalma yaşanabilir.“

Rapor başta sanayiciler olmak üzere kamuoyuna ve karar vericilere öncelikle iklim değişiminin su kaynakları üzerine etkilerini anlatıyor. İstanbul’da sanayi sektörünün su ihtiyacı, atıksu debileri ve karakteri, sanayi için alternatif proses suyu temin imkanları ile su arzı güvenliğinin iklim değişikliğine dirençliliğini artırıcı faaliyetleri açıklanıyor. Raporda ayrıca sanayide temiz üretim ve su geri dönüşümüne imkân veren ileri atıksu arıtma teknolojilerine değiniliyor. Sanayi sektöründe geleceğe yönelik iklim değişikliği etkilerinin azaltılması ve uyum

süreci politikaları çerçevesinde sanayiciler için iklime duyarlı su-atıksu yönetimi yol haritası ortaya konuyor. 

Yaklaşık 250 sayfalık raporun en çarpıcı sonuçlarını şöyle özetlemek mümkün: