Diğer Haberler
İSO MESKOM Toplantısında Sanayinin Depreme Duyarlılığı Ele Alındı
- 03.03.2020
- Diğer Haberler
İstanbul Sanayi Odası (İSO), İstanbul’daki sanayi kuruluşlarının depreme karşı duyarlılığını ele almak üzere Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı düzenledi. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın ev sahipliğinde Odakule Fazıl Zobu Meclis Salonu’nda gerçekleştirilen toplantıya aynı zaman İSO Meclis Üyesi de olan Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede de katıldı. İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay tarafından yönetilen MESKOM Ortak Toplantısı’nda son aylarda Türkiye’nin farklı bölgelerinde ardı ardına yaşanan ve can ile mal kayıplarına yol açan depremlerin gündeme taşıdığı büyük İstanbul depreminin sanayi üzerindeki etkileri ile ilgili istişareler yapıldı. İstanbul sanayisinin depreme ne kadar hazır olduğu ve olası bir deprem karşısında sanayinin duyarlılığı ele alındı.
Toplantının açılışını yapan İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay, şunları söyledi:
“Sanayinin depreme duyarlılığı sanayimizi yakından ilgilendiren bir konu. Kendi aramızda bu önemli konuyu tartışmak ve olayın boyutu konusunda sorulara cevap vermek için bu toplantıyı düzenledik. Hem Suriye’de yaşanan olaylar hem deprem hem de koronavirüs ile ilgili riskler nedeniyle zor bir dönemden geçiyoruz. Allah şehitlerimize rahmet eylesin, yaralılara da acil şifalar diliyorum. Türkiye topraklarının yüzde 66’sı nüfusun ise yüzde 71’i yoğun deprem riski olan bölgelerde yer alıyor. İstanbul’un ekonomideki ağırlığı nedeniyle bu konuyu açıklıkla tartışmamız gerekiyor. Uzmanlar son dönemde büyük İstanbul depremi konusunda uyarılarını artırdı. Güvenli yapılar inşa etmek önceliğimiz olmalı. Geçmişte bir kentsel dönüşüm süreci yaşadık ama bunu ne kadar iyi yönetebildik, sonucu ne oldu, bunu tartışmamız gerekiyor. Depreme bugünden önlem olmazsak geç olacak diye korkuyoruz. Deprem hayatımızın bir gerçeği, bugünkü toplantı da bu konuda yerinde ve önemli bir adım oldu.”
Daha sonra kürsüye gündeme ilişkin konuşmasını yapmak üzere İSO Başkanı Erdal Bahçıvan geldi. Bahçıvan, konuşmasına İdlib’den gelen şehit haberleri ile başladı. Bahçıvan, “İdlib'den gelen şehit haberleri millet olarak yüreklerimizi yaktı. Derin bir acı ve üzüntü içindeyiz. Ülkemizi yasa boğan şehitlerimiz için buradan bir kez daha Allah’tan Rahmet, yaralı askerlerimize acil şifalar diliyoruz. Allah şehitlerimizin ailelerine, sevenlerine ve milletimize sabır versin, halen görevleri başında olan Mehmetçiğimizi korusun, yardımcısı olsun” dedi.
Türkiye’nin depremselliği yüksek olan bir bölgede bulunduğunu belirten Bahçıvan, ülke olarak depremi yaşamadan hatırlayamadıklarını ifade etti. Bundan 20 yıl önce yaşadıkları Marmara Depreminin ardından geçtiğimiz yıl eylül ayında İstanbul’da meydana gelen 5,8 büyüklüğünde bir deprem yaşadıklarını hatırlatan Bahçıvan, ocak ayında ise 6,5 büyüklüğünde Elazığ depremi olduğunu anlattı. Bahçıvan, geçtiğimiz günlerde İran’da meydana gelen, Van’ı da etkileyerek can kayıplarına yol açan depremin yanı sıra Manisa’da da yer yer devam eden depremlerin ülke olarak hiçbir zaman unutmamaları gereken bu gerçeği kendilerine acı bir şekilde hatırlattığını dile getirdi.
Depremleri önlemenin mümkün olmadığını ama bilinçli ve etkili yöntemler ile deprem hasarlarını azaltabileceklerini vurgulayan Bahçıvan, depremin kendisinin değil, deprem gerçeğine aykırı yapılaşmanın kayıplara neden olduğunu dolayısıyla depremi afete dönüştürenin insan faktörü olduğunu belirtti. Bahçıvan, can kayıplarını ve her biri büyük ekonomik değer olan endüstriyel tesislerde ortaya çıkabilecek hasarları azaltabilecek önlemleri önceden almalarının herkesin üzerine düşen bir görev ve sorumluluk olduğunu kaydetti.
Deprem riskinde asıl sorunun içinde yaşadıkları ve faaliyet gösterdikleri binaları nasıl inşa ettikleri ile ilgili olduğunu belirten Bahçıvan, zemin ile yapı bütünselliğini sağladıkları, doğru tasarım ile doğru uygulamalar gerçekleştirdikleri ve sağlıklı bir yapı denetim sistemi kurduklarında depremin etkilerini en aza indirmiş olacaklarını söyledi. Bahçıvan, aynı depremselliğe sahip iki yapının yer hareketine farklı tepki vermesinin, biri yıkılırken diğerinin ayakta kalmasının, sorunun ve çözümün nerede olduğunun açık bir göstergesi olduğunun altını çizdi.
Bahçıvan şöyle devam etti:
“Eylül ayında İstanbul’da yaşadığımız 5,8 büyüklüğündeki deprem sonrası herkes şu soruyu sordu: Olası daha büyük bir İstanbul depremine hazır mıyız? İşte bu noktada her sektörün kendi öz eleştirisini en sağlıklı şekilde yapmasına kaçınılmaz bir gereklilik olarak bakıyoruz. Bu konuda artık üç maymunu oynama dönemimiz bitti. Türkiye’nin en büyük sanayi odası olan İstanbul Sanayi Odası olarak bizler de depremle ilgili öz eleştirimizi yapıyoruz ve diyoruz ki; Bugün ne Türkiye’nin ne de İstanbul’un bilim dünyasının beklediği Büyük İstanbul Depremine hazır olduğunu söylemek çok zor.”
Toplantıda kendi özeleştirilerini yapmak, sanayi olarak sorunlarının nerede olduğunu, çözümü noktasında neler yapılabileceklerini tespit etmek adına bir arada olduklarını kaydeden İstanbul’da sanayiyi depreme hazırlıklı hale getirmek için neler yapılması gerektiği konusunu da burada açık yüreklilik ve cesaretle konuşmaları gerektiğini vurguladı.
Tesislerin check-up’ını yaparak güçlendirme projelerini süratle hayata geçirmenin yanında, sektörler bazında sanayinin İstanbul içinde veya dışında farklı yerlere taşınması seçeneklerini de masaya yatırmanın ve detaylarıyla ele almanın gerektiğini dile getiren Bahçıvan, İstanbul’da sanayiye yönelik deprem riskinin devletin en üst kademelerinin de gündeminde yer aldığını ve bu konuda bir yol haritası hazırlıkları yapılarak kendilerinden de bu sürece katkı beklendiğini aktardı.
Bahçıvan şöyle devam etti:
“İstanbul’da sanayimizin deprem riskini doğru bir şekilde yönetilebilmek için riski doğru bir şekilde anlamalıyız. Bugün tüm riskleri tartışabilirsek bu riskleri yönetmeye yönelik formülü geliştirebilir ve yol haritamızı da daha sağlıklı belirleyebiliriz. Ben vicdani duygulardan hareketle deprem gibi önemli bir risk karşısında duyarlı çabalar sergiliyorum. Şahsım ve İstanbul Sanayi Odası bu konuda tek başına sorunun üstesinden gelemez. Bütün paydaşların iş birliği ve ortak çabasıyla sanayimizi deprem tehlikesine karşı koruyabileceğimizi dikkate alarak, adımları da buna göre atmak zorundayız.”
MESKOM toplantısına katılan Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede ise İstanbul Valiliği, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, İSO ve İTO ile bir arada toplantılar yaparak bu konuya ağırlık vermeye gayret gösterdiklerini söyledi. Değerlendirme toplantılarına Zeytinburnu ile başladıklarını belirten Büyükdede, 1999 depreminin hemen ardından yönetmeliklerde önemli değişiklikler olduğunu, 2019’daki son deprem yönetmeliği ile de bunun desteklendiğini anlattı.
Yeni yapılan OSB’lerde, sanayi sitelerinde ve endüstri bölgelerinde yapılan binalarda yeni imar yönetmelikleri çerçevesinde depreme karşı duyarlılığın etkin şekilde artırıldığını belirten Büyükdede, 2000 yılından önce yapılan binalarda bu etkinliği görmenin mümkün olmadığını kaydetti.
Zeytinburnu’nda yapılan pilot çalışmadan ve oradaki üretim tesislerinin depreme karşı dayanıklılığını değerlendiren Büyükdede, İSO Başkanı Bahçıvan’a bu konuda gösterdiği öncü rolden dolayı teşekkür etti. Büyükdede, depreme karşı dayanıklılık konusunda Bakanlık olarak aşağıdan güç almaları gerektiğini ve bu talebin sanayicilerden gelmesinin önemine değindi.
Bakanlık olarak en büyük sorunlarının sanayi alanı üretememek olduğunu vurgulayan Büyükdede, inşaat stoklarını ve firmaları uygun bir şekilde oldukları yerde yenilerken bir kısmını ise farklı bir yere transfer edebilmeleri gerektiğini dile getirdi. İstanbul’un çeperlerinde bu tesislerin çalışmalarını devam ettirecekleri alanları bulmaları gerektiğini anlatan Büyükdede, bu firmalara yer göstermelerinin zorunlu olduğunu belirtti. Büyükdede, Türkiye’nin yüzde 0,35’inin sanayi alanı olduğunu öte yandan İtalya’da bu oranın 2,2, Almanya’da ise 4,5 olduğunu söyleyerek yeni sanayi alanlarının ülke sanayisi için önemine değindi.
Zeytinburnu’ndaki sanayi işletmelerinin yüzde 75’inin kiracı, yüzde 25’inin ise mal sahibi olduğu bilgisini veren Büyükdede hem arsa hem de üstyapıda sanayiciye destek olacak bir yapıya ihtiyaç duyduklarını dile getirdi. Adalar hariç 38 ilçede üretim tesisi olduğunu ve bu ilçeleri öncelik sırasına koyup el birliğiyle depreme dayanıklılık konusunda adım atmaları gerektiğini ifade eden Büyükdede, sanayicilerden Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile yakın diyalogda olmalarını ve bu konuya bütçe ve zihinsel olarak destek olmasını istedi.
Büyükdede doğu ve güneydoğudaki illerde ayakkabı, tekstil ve gıda sektörleri için sanayi bölgeleri ürettiklerini ve buraların altyapı ve üstyapılarını tamamen finanse ettiklerini anlatan Büyükdede, bu bölgelerin talep görmeye başladığını söyledi. Böylece İstanbul’un da yükünün bir miktar hafifleyeceğine değinen Büyükdede, bir envanter yaparak, envanteri nasıl tahliye edeceklerini planlamaları gerektiğini ve bu yükü birlikte kaldıracaklarını sözlerine ekledi.
Toplantıda İSO Genel Sekreteri Haktan Akın, İstanbul’un sanayi yapısıyla ilgili başta Zeytinburnu bölgesi olmak üzere tüm sanayi tesislerini ilçelerdeki dağılımı hakkında kısa bir sunum yaptı. Toplantıda sanayiciler de tek tek söz alarak gerek kendi sektörleri gerekse genel sanayinin depreme karşı duyarlılığı üzerine görüş ve önerilerini dile getirdi.