Diğer Haberler
İSO Tarafından Düzenlenen Asya-Pasifik Bölgesinin Geleceği ve Türkiye Panelinde Ekonomik İş Birliği ve Yatırım Fırsatları Konuşuldu
- 17.02.2021
- Diğer Haberler
İstanbul Sanayi Odası (İSO), Türkiye’nin Asya-Pasifik bölgesinde ekonomik iş birliği fırsatlarını ele almak amacıyla Asya-Pasifik Bölgesinin Geleceği ve Türkiye başlıklı bir etkinlik düzenledi. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın ev sahipliğinde yapılan toplantıda bölgeyi yakından bilen ve izleyen uzman konuşmacıların yaptığı sunumlar ve değerlendirmeler çok sayıda sanayici ve iş insanı tarafından ilgiyle izlendi.
İSO Başkanı Bahçıvan tarafından yapılan açılış konuşmasının ardından başlayan paneli Dünya Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ yönetti. Panelde TEPAV İcra Direktörü Prof. Dr. Güven Sak, Atlı Global Kurucu Direktörü Dr. Altay Atlı, İstanbul Bilgi Üniversitesi DTÖ Kürsüsü Başkanı Dr. N. Pınar Artıran, DEİK Asya Pasifik İş Konseyleri Koordinatör Başkanı T. Murat Kolbaşı ve DEİK ASEAN Çalışma Komitesi Eş Başkanı Cemil Çakar Asya Pasifik bölgesi ile ilgili görüşlerini paylaştı. Panelistlere gelen çok sayıda soru, toplantının sonunda katılımcılar tarafından yanıtlandı.
Toplantının açılışında konuşan İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, Asya bölgesindeki ülkelerin; teknoloji ve AR-GE’ye önem veren politikalar ile katma değer üreterek ve bölgesel ekonomik entegrasyon yoluyla yeni pazarlar ve bloklar oluşturarak her geçen gün dünyanın geri kalanı ile rekabetlerini güçlendirdiğini söyledi.
Dünyanın üretim merkezi haline gelen Asya’nın, ekonomik gelişimi ve dinamizmi ile dünya ekonomisinin ve küresel ticaretin geleceğinde önemli bir yeri olacağının açık olduğunu belirten Bahçıvan, bölgenin hızlı gelişiminin bütün dünya tarafından yakından takip edildiğini aktardı.
Avrupa Birliği tarafından son yıllarda Vietnam, Singapur ve Japonya ile imzalanan serbest ticaret anlaşmalarının ve daha geçtiğimiz ay imzalanan AB-Çin Yatırım Anlaşması’nın gözlerin Asya’ya çevrildiğini gösteren önemli örnekler olduğunu hatırlatan Bahçıvan, bu gelişmelerin şüphesiz ki, Asya ile Avrupa arasında bir köprü niteliğinde olan ve bölge ile derin tarihi ve kültürel bağları bulunan Türkiye’yi de yakından ilgilendirdiğini dile getirdi.
Bahçıvan, Asya-Pasifik bölgesi ülkelerinin oluşturduğu güçlü bir ticaret bloğu olan Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) ile, birliğin diyalog ortaklarından Çin, Japonya, Güney Kore, Avustralya ve Yeni Zelanda arasında imzalanan Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık Anlaşması’nın (RCEP); 2.2 milyarlık nüfus ve 26 trilyon dolara ulaşan ekonomik büyüklüğü ile bugüne kadar imzalanan en büyük serbest ticaret anlaşması olduğunu anlattı.
Bahçıvan, bunun Çin, Japonya ve Güney Kore arasındaki en kapsamlı serbest ticaret anlaşması olarak dikkat çektiğini ve Çin’in ilk bölgesel ticaret anlaşması olma özelliğini taşıdığını vurguladı. Türkiye’nin 2020 yılında bu anlaşma kapsamındaki 15 ülkeden ithalatı 39.2 milyar dolarken, ihracatının 6.8 milyar dolar olduğu bilgisini veren Bahçıvan, bu miktarın Türkiye’nin toplam ithalatının yaklaşık yüzde 18’ini, ihracatının ise yalnızca yüzde 4’ünü oluşturduğunu aktardı.
Bahçıvan, Asya ülkeleri ile dış ticaretteki bu dengesizliğin, bu ülkelerin dış ticaret açıklarında belirleyici rol oynadığını ortaya koyduğunu ve bölge ülkeleriyle ticari ilişkiler ve ortaklıklar kurma konusuna önem vermeleri gerektiğini kendilerine bir kez daha gösterdiğini ifade etti. Türkiye’nin bölge ülkelerinden Güney Kore, Singapur ve Malezya ile imzaladığı serbest ticaret anlaşmaları bulunduğuna işaret eden Bahçıvan, ayrıca, Japonya, Endonezya ve Tayland ile de serbest ticaret anlaşması müzakerelerinin ettiğini belirtti.
Bahçıvan şöyle devam etti:
“Yürürlükteki serbest ticaret anlaşmalarından en iyi şekilde faydalanarak bölgedeki ticari ilişkilerimizi güçlendirecek yeni anlaşmalara süratle imza atmamız, bölge ülkeleri ile ticari ilişkilerimize çok olumlu katkı sağlayacaktır. Bu kapsamda, ilk aşamada AB ile Ekonomik Ortaklık Anlaşması bulunan Japonya ile STA müzakerelerinin bir an önce sonuçlandırılması gerekmektedir. Bölgede oyun kurucu olan ve şu anda serbest ticaret anlaşmamız olmayan, yine de bölge ülkeleri içerisinde en fazla ihracat yaptığımız Çin ile de ticaretin geliştirilmesinin alternatif yolları aranmalıdır. Anlaşmanın bir diğer önemli ve büyük ülkesi de, şu anda anlaşmanın dışında bulunan ancak gelişmeler çerçevesinde her an anlaşmaya dahil olabilecek Hindistan’dır. Hindistan ile de ticari ilişkilerin geliştirilerek olası gelişmelere karşın hazırlıklı olunması gerektiğini düşünüyoruz. Bu gelişmeler çerçevesinde, DEİK bünyesinde oluşturulan ASEAN Çalışma Grubu’nun ve Dışişleri Bakanlığımızın ortaya koyduğu ‘Yeniden Asya’ girişiminin çok önemli olduğunu vurgulamak isterim.”
Sonrasında başlayan panelde Dünya Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ ilk sözü TEPAV İcra Direktörü Prof. Dr. Güven Sak’a verdi. Sak, dünyanın ekonomik merkezinin Çin ve Hindistan arasında bir yerde olacağını söyledi. Sak, “ABD, küresel teknoloji yarışında Çin’in gerisinde kalmaktan korkuyor. Türkiye de gelişmeleri izlemeli. Türkiye için içe kapanmanın olumlu sonuçları yok. Asya’nın bütün olarak küresel ekonomiye entegrasyonunu amaçlayan bir sürecin içindeyiz. Örneğin Kuşak ve Yol projesi… Entegrasyon sürecinde Türkiye çok önemli bir konumda. Çin ve Japonya bölgedeki en güçlü ülkeler ama nüfuslarının yaşlılık sorunu var dedi.
Atlı Global Kurucu Direktörü Dr. Altay Atlı, Asya’da RCEP gibi girişimlerin daha önce de olduğunu söyledi. Atlı, ”RCEP’in yapısı AB’ye benzemiyor, her şeyden önce Avrupa gibi homojen değil. Asya’daki en önemli jeopolitik eksen Çin-Japonya ekseni ve ABD’nin burada varlığı. Almanya-Fransa uzlaşısı AB’ye katkı sağlamıştı ama Çin ve Japonya arasında böyle bir şey yok. Çin’e tarihsel bir perspektiften onların açısından bakmak lazım çünkü Çin zaten tarih boyunca dünya ekonomisinin önemli bir parçasıydı” şeklinde konuştu.
İstanbul Bilgi Üniversitesi DTÖ Kürsüsü Başkanı Dr. N. Pınar Artıran, pandemide küresel tedarikte sorunlar yaşandığını ve RCEP’te bağlantılara çok önem verdiklerini söyledi. Artıran, “15 üye ülke arasındaki bağlantıların kullanılması çok önemli. RCEP’in dünya ticaretinde en önemli fonksiyonu menşe kuralları olacaktır. Çin adına menşe kuralları uyarınca 15 ülkenin ihracatını kendisine bağladı. Ülkeler arası ticaret oldukça kolaylaştı. Çin yanına Japonya ve Güney Kore’yi alıp RCEP’i tedarik zincirlerinden en fazla kendilerinin faydalanacağı şekilde dizayn etti” dedi.
DEİK Asya Pasifik İş Konseyleri Koordinatör Başkanı T. Murat Kolbaşı, bölgenin tamamının 22 ülke ve bölgeden oluştuğunu ve 19 tanesinin karşılığının DEİK’te olduğunu söyledi. Kolbaşı, “55 milyar dolar dış ticaretimiz var bu bölgeyle. Yaklaşık 10 milyar dolarlık ürün ihraç ediyoruz ve 46 milyar dolar kadar ithalat yapıyoruz. 12 ayda 37 milyar dolar dış ticaret açığımız var. Ülke olarak enerjiyi bir yere koyarsanız dış ticarette ciddi açık verdiğimiz bölge. Bu kadar açık verirken ithalat için bu kadar yakınsa ihracat neden bu kadar zor. Uzak Doğu terimindeki uzak kelimesini düşürelim diyoruz. Kuşak Yol Türkiye’den geçiyor ama Wuhan-Duisburg ve Pakistan-Mısır üzerinden iki yedek yolu yaptılar, bunu bilmeliyiz. Türkiye kendi markası ile ne kadar ticaret yapıyor, belli değil” şeklinde konuştu.
DEİK ASEAN Çalışma Komitesi Eş Başkanı Cemil Çakar, DEİK olarak ASEAN bölgesi ile RCEP ile Türkiye’nin cari açığını azaltmak, yatırımları artırmak, turistleri artırmak, ikili ilişkileri kazan kazan haline getirmek için çalıştıklarını söyledi. Çakar, “Türk şirketleri bölgede yatırımcı olmak zorundalar. Çin’de kişi başına milli gelir 10 bin doların üzerine çıktı ve Çin’de tüketim giderek artıyor. Yatırım yapanlar çok mutlu, çünkü ham maddeye yakınlar ve lojistik avantajlar var. Ayrıca CDS primleri düşük ülkeler. Ayrıca yatırım yapanlar marka satıyorlar orada” dedi.
Panelin ardından izleyicilerden gelen sorular panelistler tarafından yanıtlandı.