Diğer Haberler
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, İstanbul Ticaret Üniversitesi Panelinde Covid-19’un Türkiye Ekonomisine Etkilerini Anlattı
- 18.05.2020
- Diğer Haberler
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, İstanbul Ticaret Üniversitesi’nin düzenlediği Covid-19 Pandemisinin Türkiye Ekonomisine Etkileri başlıklı video konferansa konuk oldu. İstanbul Ticaret Üniversitesi- Üniversite İş Dünyası Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü DR. Muhittin Adıgüzel’in moderatörlüğünü yaptığı programa İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Oğurlu da katıldı.
Rektör Prof. Dr. Yücel Oğurlu’unun kışı bir açılış konuşmasıyla başlattığı programın hemen başında, İstanbul Ticaret Üniversitesi’ni kendi üniversiteleri olarak gördüğünü ve konuk olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren İSO Başkanı Erdal Bahçıvan Covid-19 Pandemisinin Türkiye Ekonomisine Etkileri üzerine görüşlerini paylaşırken Dr. Adıgüzel’den gelen soruları yanıtladı.
Dünyada örneği görülmemiş ve devletlerin, şirketlerin ve kurumların alternatif kriz planlarında yer almamış olan bir süreci yaşadıklarını belirten Bahçıvan, bin sene sonra insanlık tarihi yazılırsa 2020 yılının mutlaka anılacağını vurguladı. İnsanlığın geçmişte de hesapta olmayan krizlere yakalandığını ve bu krizleri dersler çıkararak aştığını anlatan Bahçıvan, sağlığın hafife alındığını ve iş sağlık olunca yaşamın tüm aksiyonlarının kilitlendiğini gördüklerini ifade etti.
Türkiye’nin de bu süreçten etkilendiğini söyleyen Bahçıvan, sağlık dünyasına teşekkür ederek Türkiye’nin yetişmiş kadrosu ile bu süreçte çok başarılı olduğunu kaydetti. Bahçıvan, pek çok ülkeden daha başarılı olduğuna dikkat çekerek hastanelerin ve sosyal imkanlarının güçlü olması ile Batı’nın pek çok ülkesinde görülen sahnelerin yaşanmadığını belirtti.
Salgının ortaya çıktığı ilk şok döneminde tüm sektörlerin şalter indirdiğini hatırlatan Bahçıvan, talep unsurunun tüm sektörlerde bir anda ortadan kalktığı bir durumla karşılaştıklarına değindi. 1940’lı yıllarda savaştan bu yana yaşanan en büyük ekonomik şoku yaşadıklarını ifade eden Bahçıvan, artık o dönemdeki kapalı ekonomilerin de olmadığını ve tüm ekonomilerin birbiriyle ilintili olduğunu kaydetti. Bu süreçte hükümete üç ana öneri sunduklarını dile getiren Bahçıvan, nakit akışının sağlanması, istihdamın önemli ve kamu alacaklarının ötelemesi önerilerinin büyük ölçüde hayata geçtiğine işaret etti.
İSO İmalat PMI Endeksi’nin nisan ayında 33,4 olarak gerçekleştiğine değinen Bahçıvan, alt sektörlerde gıda ve kimyasal sanayilerin nispeten kendisini koruyabilirken tekstil, inşaata bağlı sanayiler, otomotiv ve elektrik-elektronik gibi sektörlerde olumsuzlukların çok yüksek yaşandığını anlattı. Nasıl ki bir insan kaza geçirdiğinde ilk olarak olayın nasıl yaşandığı ile ilgileniliyorsa ve sonradan artık rehabilitasyon dönemi başlıyorsa, Türkiye ekonomisi için de rehabilitasyonun konuşulmaya başlandığını vurguladı. Türki insanının ve Türk özel sektörünün zorluklarla yaşamaya alıştığını ve buna karşı direnç geliştirdiğini belirten Bahçıvan, süreç boyunca firmaların işlerini aksatmadığını hatırlattı. Bu dönemde lojistikten perakendeye kadar üretimde hiçbir şeyin yokluğunun yaşanmadığının altını çizen Bahçıvan, sanayicilerin hepsinde tekrar üretime dönme arzusu gördüklerini söyledi. Bahçıvan, kimsenin inancını kaybetmediğini ve hatta kamçılandığını anlatarak bu dönemi doğru yönetirlerse sonraki dönem büyük bir başarı yakalayabileceklerini iletti.
Meslek Komitesi ve Meclis Üyeleri ile yoğun diyalog ve istişare içinde olduklarını belirten Bahçıvan, sokağa çıkma yasağında muaf olacak sektörler ya da şehir değiştiren işçilerin izinleri gibi mikro konularda çözüm sağladıklarını anlattı. Çalışanların tekrar işe dönerken olabildiğince sağlıklı ve hijyenik bir ortamda iş ortamı oluşturmanın önemine değinen Bahçıvan, birkaç hafta içinde sektör sektör bir çalışma planı hazırlayacaklarının bilgisini verdi. Bahçıvan, virüsün hayatlarında olduğunu ve bir süre daha kendileriyle yaşayacağını kaydederek her iş kolunda tedbirlerin alınması gerektiğini ekledi.
Bahçıvan, tüm sektörleri inceleyerek kısa ve orta vadeli SWOT analizi içeren bir rapor hazırladıklarını dile getirdi. Türkiye’nin kaynak sorunundan çok kaynakları doğru kullanma sorunu olduğunu ifade eden Bahçıvan, kaynakların doğru aktarımı konusunda nasıl hareket etmesine yönelik bir rapor olacağını kaydetti. Sanayinin son yıllarda bazı sektörlerin gerisinde kalan bir konuma dönüştüğünü söyleyen Bahçıvan, sanayinin her zor dönemde can kurtaran sektör olduğunu belirtti. Bahçıvan, artık zor günlerde değil her daim sanayiye önem verilmesi gerektiğini kaydederek tedarik zinciri konusunda algıların farklılaşacağı bu dönemde Türkiye’nin geleneksel olarak iyi olduğu sektörleri teknoloji ile buluşturarak önemli başarıları elde edebileceğini ifade etti.
Sağlıkta başardıkları hikayenin ilgili sağlık ekipmanı üretiminde çok ciddi bir fırsata dönüşebileceğine dikkat çeken Bahçıvan, “Savunma sanayinde millileşme politikası ile nasıl bir hikaye yazdıysak sağlık dünyasında da bizi fırsatın beklediğini düşünüyorum. Örneğin maskenin ne kadar önemli bir ürün haline geldiğini düşünelim. Bunun yanında bir ayda ventilatör üretebilen bir ülkeyiz. Bugünden doğru planlarsak bu krizin orta vadede Türkiye’ye önemli fırsat olarak döneceğini düşünüyorum” şeklinde konuştu.
Bahçıvan şöyle devam etti:
“Dünya Çin’e çok yüklendi tedarik merkezi olarak. Yeni dünya tek merkez yerine riskleri dağıtan bölgesel farklı tedarik noktalarını oluşturan bir dünyaya dönüşecek. Bu da Türkiye’yi coğrafi, lojistik ve insan kaynağı gücü en önemli alternatif ülkelerden biri haline getiriyor. Elimizdeki değeri doğru anlatırsak dış yatırımlar konusunda atağa geçeceğimizi düşünüyorum. Bölgemize baktığımızda en önemli parlayan yıldız olarak göründüğümüz ortada.”
Finansmanın Türk sanayisi için önemine de değinen Bahçıvan, işletme kredisi sağlamak konusunda Batılı ülkeler ile karşılaştırıldığında son derece mütevazı bir bantta seyrettiklerini anlattı. Kalkınma Bankası konusunda yıllardır üzerinde durduklarını dile getiren Bahçıvan, bu konuda güzel gelişmelerin olduğunu ve son bir yılda plana bağlandığını ifade etti. Türkiye’de bankacılık anlayışının hala teminata ve ipoteke dayalı olduğuna değinen Bahçıvan, finans konusunda daha inovatif yaklaşımları hayata geçirmelerinin önemini anlattı.
İstanbul Ticaret Üniversitesi- Üniversite İş Dünyası Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Muhittin Adıgüzel ise “Bir ülkenin kalkınması sanayi ile olur. Gelişmiş ülkelerde hizmetler sanayileştikten sonra gelişmeye başlıyor. Türkiye’deki gibi olursa obez vücut yapısı gibi ekonomik yapı oluşuyor. Sanayi olmadan ve orta teknolojilerde sıkışırsa orta gelir tuzağını aşamaz. Türkiye yapısal dönüşüme geçmedikten sonra kısır döngü içinde kalır. Bunu kırmanın tek yolu sanayileşme. Sanayiciler çok büyük yatırımlar yaparak büyük riskler alıyor. Sanayicilik bu ülkede cengaverliktir” şeklinde konuştu.