İSO’nun 3. Savunma Sanayi Buluşmaları Yoğun ilgi ve Katılımla Online Olarak Yapıldı

  • Diğer Haberler
savunma-sanayi-07

İstanbul Sanayi Odası (İSO), Türkiye’nin en büyük sanayi kümelenmesi SAHA İstanbul işbirliğiyle, stratejik önemi ve teknolojik gelişime etkisiyle Türkiye’nin küresel gücünü belirleyen başlıca faktörlerden olan savunma sanayiinin “milli ve yerli” yapısına katkı için “Savunma Sanayii Buluşmaları”nın üçüncüsünü gerçekleştirdi. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın ev sahipliğinde 21 Ocak 2021 tarihinde video konferans yoluyla düzenlenen toplantıya, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ve Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir ile birlikte İSO Meclis ve Meslek Komitesi Üyeleriyle savunma sanayi firmalarının temsilcileri katıldı. 

Toplantıda Dünya Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı Şeref Oğuz’un moderatörlüğünde Bir Yerlileşme Örneği Olarak Savunma Sanayii paneli yapıldı. Panelde TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, SAHA İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Bayraktar, ASELSAN Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün, Kale Grubu Başkan Yardımcısı Osman Okyay ve Roketsan Genel Müdür Yardımcısı Akın Toros savunma sanayii konusundaki görüşlerini paylaştı. 


Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Mustafa Varank

Toplantıda bir konuşma yapan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, savunma sanayisinin asla sadece savunma sanayisi olmadığını söyledi. Savunma sanayisinin bir ülkenin itibarı, dünyada söz söyleme hakkı ve artık ülkeler için bağımsızlığın teminatı olduğunu belirten Varank, savunma sanayisinin, ekonominin geneli üzerinde muazzam etkilere sahip olduğunu, sivil sanayinin rekabetçilik kazanmasında ve yenilik kapasitesinin artmasında doğrudan rol oynayarak bilimsel ve teknolojik gelişmelerde adeta bir lokomotif görevi gördüğünü dile getirdi. 

Toplantının açılışında konuşan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, Soğuk Savaş’ın sona erdiği 1989 yılından sonra jeopolitik ve güvenlik kaygıların küresel ölçekte gündemden bir süreliğine düştüğünü söyledi. Özellikle kendi kuşağının bu gelişmeyi heyecanla karşıladığını ve alkışladığını belirten Bahçıvan, dünyada uzun bir süre barışa doğru yol alacaklarının sürekli vurgulandığını anlattı. 21. Yüzyılın barış yüzyılı olacağının adeta slogan gibi tekrarlandığını dile getiren Bahçıvan, bu durumun uzun sürmediğini ve Soğuk Savaş’ın bitişini alkışlarla karşılayanların şimdilerde sanki eski bir filmi tekrar izlediğini kaydetti. Bahçıvan, son yıllarda dünya genelinde jeopolitik gerilimlerin, terörün ve bunlardan kaynaklanan güvenlik kaygılarının artmakta olduğu bir dönemden geçtiklerine dikkat çekti. 

Bugün artık istikrarsızlıkların süreklilik kazandığı bu coğrafyanın ortasında bulunan Türkiye’nin güvenliğinin her şeyden önce gelmesi gerektiğine inandığını vurgulayan Bahçıvan, “Bu konuda ne kadar çaba harcansa azdır. Çünkü içinde bulunduğumuz coğrafyanın bu özel şartları göz önüne alındığında; etkin ve güçlü bir silahlı kuvvetlerin ülkemiz için elzem olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Türkiye'de modern savunma sanayinin geliştirilmesi ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin modernizasyonu için çıkılan yolda, ülkemiz için en önemli husus savunma sanayimizde ‘Yerli ve milli üretim’ hedefidir” dedi. 


İSO Yönetim Kurulu Başkanı
Erdal Bahçıvan

İstanbul Sanayi Odası olarak başta Savunma Sanayii Başkanlığı olmak üzere tüm paydaşlar ile bu konuda etkin ve sonuç odaklı iş birliği yapmanın çok önemli olduğunu düşündüklerini söyleyen Bahçıvan, sanayi sektöründe çok önemli bir paya sahip İSO’nun bu çerçevede güçlü bir platform olabileceği görüşünde olduklarını iletti. Bahçıvan, İSO’nun 70 yıla yaklaşan birikim, tecrübe ve ciddi, nitelikli iş yapma kültürüyle; yürekli ve özverili sanayicileriyle bu konuda doğru bir adres olduğunu belirtti.

Bahçıvan, bundan 15 yıl önce yüzde 80 oranında dışa bağımlı olan savunma sanayi sektörünün bugün KOBİ’lerin, araştırma kuruluşlarının, üniversitelerin ortak akıl ve vizyonu ile adeta bir “Ortak üretim seferberliği” hissiyatı ile çalıştığını ekledi. 

Savunma sanayi ve havacılık sektörü cirosunun 2019 sonu itibarıyla 10.9 milyar dolara; ihracatımızın 3 milyar dolara; sektördeki AR-GE harcamalarımızın da 1.7 milyar dolara yükseldiğini dile getiren Bahçıvan, “Savunma sanayi sektörümüzün bugün 70 binin üzerinde çalışana istihdam sağlama noktasına gelmiş olmasını da son yıllarda en çok ihtiyaç duyduğumuz istihdama katkı açısından moral verici bir başka gelişme olarak görüyoruz. İSO 500 listemizde, 2000 yılında savunma sanayi sektörümüzden 6 firma yer alırken son yayınladığımız 2019 yılı çalışmamızda savunma sanayiinde faaliyet gösteren 20’ye yakın firmamızın yer alması sektörün gelişimini ortaya koymaktadır. Ayrıca dünyanın en büyük 100 savunma sanayi şirketi arasında 2020 yılında 7 firmamızın bulunması, her yıl bu sıralamaya yeni firmalarımızın eklenmesi ve sıralamada yukarıya çıkmaları biz İstanbul sanayisini daha da heyecanlandırmakta ve iş birliği için heveslendirmektedir” şeklinde konuştu.

Bu başarı hikâyesi ile birlikte gelen bir başka güzel rakamın da yerlilik oranının yüzde 70’i geçmiş olması olduğunu dile getiren Bahçıvan, ortaya konulan özgün, yerli ve milli projelerin ülke savunmasında büyük rol üstlendiğine dikkat çekti. 

Kendi motorunu, milli tankını, savaş gemisini, taarruz helikopterini, insansız hava araçlarını, füzesini ve piyade tüfeğini üretmeyi başaran Türkiye’nin herkesin gururu olduğuna işaret eden Bahçıvan, bu gururun, sektörde faaliyet yürüten kuruluşlara moral motivasyon açısından önemli bir etki yaptığının altını çizdi.

Toplantıdaki konuşmasında, savunma sanayisinin asla sadece savunma sanayisi olmadığını söyleyen Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, savunma sanayisinin bir ülkenin itibarı, dünyada söz söyleme hakkı ve artık ülkeler için bağımsızlığın teminatı olduğunu belirten Varank, savunma sanayisinin, ekonominin geneli üzerinde muazzam etkilere sahip olduğunu, sivil sanayinin rekabetçilik kazanmasında ve yenilik kapasitesinin artmasında doğrudan rol oynayarak bilimsel ve teknolojik gelişmelerde adeta bir lokomotif görevi gördüğünü dile getirdi. 

Kimyadan makineye, elektronikten yazılıma sanayi alt sektörlerinde üst düzey etkileşim oluşturan savunma sanayisinin önemini ülkelerin bu alana yaptıkları yatırımlardan da çok rahat anlayabileceklerine dikkat çeken Varank, 2019 yılı itibarıyla global savunma sanayi harcamalarının 2 trilyon doları aştığını ve bugün ABD’nin en büyük askeri güç olmasına rağmen milli hasılasının yüzde 3,4’ünü savunma sanayine harcadığını hatırlattı. 

Savunma sanayinde zirveye çıkmanın yetmediğini önemli olanın zirvede kalmak olduğunu belirten Varank, Türkiye’de savunma ve havacılık sanayi cirosunun 12 milyar dolar seviyesine yükseldiğini ve 2005 yılında 340 milyon dolar olan ihracatın bugün 3 milyar doları bulduğunu ifade etti.

Savunma sanayi ekonomisinin dünyadaki büyüklüğü düşünüldüğünde 3 milyar dolar ihracatın az gözükse de burada dikkate almaları gereken noktanın son yıllarda gösterdikleri üstün performans olduğuna dikkat çeken Varank, yerlilik oranlarının günden güne arttığını ve yeni yerlilik hedeflerinin 2023’te yüzde 75 olduğunu açıkladı. 

Bu günlere kolay gelinmediğini vurgulayan Varank, “Kıbrıs Barış Harekatı sonrası müttefik dediklerimizin ülkemize uyguladığı ambargo millileşme konusunda hiç kuşkusuz önemli bir başlangıç noktasıydı. Ancak ben asıl dönüm noktası olarak 2004 yılındaki Savunma Sanayi İcra Komitesi toplantısına dikkat çekmek istiyorum. Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan o gün dirayetli, cesur ve kararlı bir duruş sergilemeseydi, bugün marka haline gelmiş Türk savunma sanayini konuşmamız mümkün değildi. ALTAY tankı, ATAK helikopteri, ANKA ve BAYRAKTAR insansız hava araçları; hatta ve hatta milli piyade tüfeği bile o günkü kararların sonucunda ortaya çıkabildi. 2002 yılında 5,5 milyar dolar olan savunma sanayi proje hacmimiz bugün 60 milyar dolar seviyelerini o kararlar sayesinde gördü. Türk Savunma Sanayi pazarı hızlı bir şekilde büyüyor. Projelerin hacmi artıyor. Proje sayısı arttıkça ana yüklenici ve tedarikçiye duyduğumuz ihtiyaç da artıyor” dedi.

Teknolojinin hızlı dönüşümünün işletmelerin yaşam sürelerini giderek kısalttığını anlatan Varank, özellikle hiper rekabet ortamında farklı yaklaşımlara ihtiyaç duyduklarını belirterek maliyetleri düşürmenin ve kaynak verimliliğini sağlayabilmenin en akılcı yollarından birinin iş birliği olduğunu dile getirdi. Ekosistemin bileşenlerinin kaynakların ve yetkinliklerin ne kadar farkında olurlarsa o kadar maliyet etkin çalışacaklarını dile getiren Varank, işletmelerin artık iş birliğini bir tercih olarak değil bir zorunluluk olarak görmeleri gerektiğini aktardı. Varank, İSO ve SAHA İstanbul tarafından düzenlenen bu organizasyonun, sanayicilerin konunun öneminin farkında olduklarını tekrar teyit ettiğini vurguladı. 

Varank, son özellikle son beş yılda yaptıkları yatırımlar ile çok kısa süre içinde Türkiye’yi savunma sanayisinde devler ligine çıkaracaklarını söyledi. Varank, “Siz savunma sanayi paydaşları sayesinde önümüzdeki dönemde bölge ve dünya dengelerinde çok daha belirleyici bir konuma geleceğiz. Gündemi takip eden değil gündem belirleyen ülke olacağız” şeklinde konuştu.


Cumhurbaşkanlığı Savunma
Sanayii Başkanı
Prof. Dr. İsmail Demir

Buluşmada Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir önemli mesajlar verdi. Yaptığı konuşmada başkanlık olarak 700 proje üzerinde çalıştıklarını söyledi. Türkiye’nin komşularıyla olan ilişkilerinde savunma sanayisinin gelişiminin etkili olduğunu belirten Demir, küresel tedarikçilerin çıkardığı zorluklar ve gizli/açık ambargolara rağmen savunma sanayisinin paydaşları ile geliştiğini anlattı. Savunma sanayisindeki yerlilik oranını artması ile diplomaside masada müzakere güçlerinin arttığını vurgulayan Demir, 27 milyar dolar ciro ve 10 milyar dolar ihracat hedefleri olduğunu kaydetti. 

Demir, yan sanayi ve KOBİ’lerin geliştirilmesi, teknolojik seviyelerinin artırılması, endüstriyel etkinlik ve veri altyapısını geliştirmek için yetenek envanteri projesini başlattıklarının bilgisini verdi. Savunma sanayisi sektöründe faaliyet gösteren KOBİ’ler dahil, AR-GE destekleme kapsamında finansal desteği sürdürdüklerini anlatan Demir, ekosistemi sürdürülebilir hale getirmek için eğitim altyapısını güçlendirdiklerini ekledi. Yerli ve milli üretim hedefine ulaşacaklarına yürekten inandıklarını vurgulayan Demir, İSO’nun da mensup olduğu kurum ve kuruluşlarla bu hedefe büyük katkı sağladığını sözlerine ekledi. 

Açılış konuşmalarının ardından Savunma Sanayi Buluşmaları toplantısı “Bir Yerlileşme Örneği Olarak Savunma Sanayii” paneline dinleyicilerin yoğun ilgisiyle devam etti.