Diğer Haberler
İSO’nun Sektörel Tedarik Zinciri Toplantıları Demir-Çelik Sektörü ile Başladı
- 20.01.2021
- Diğer Haberler
İstanbul Sanayi Odası (İSO), Covid-19 pandemisinin olumsuz etkilediği küresel tedarik zincirlerinde yaşanan sorunlara dikkat çekmek için “Sektörel Tedarik Zincirleri Toplantıları” serisi başlattı. İlki demir-çelik sektörü ile başlayan, ardından petro-kimya ve tarımsal ürünler sektörleri ile devam edecek toplantılarda, temininden terminine ve fiyatına kadar temel ham maddelerde yaşanan ve sanayici açısından zorlayıcı bir noktaya doğru giden sıkıntılara dikkat çekilecek, küresel gelişmeler ve çözüm odaklı yapılabilecekler tartışılacak.
İSO, kısa vadede firmaların finansman ihtiyaçlarını da ciddi ölçüde artıracak ve zamanla pazar kayıplarına da yol açabilecek bu gelişmelere karşı çözüm sunmak için düzenleyeceği online toplantıların ilkini, 20 Ocak Çarşamba günü demir-çelik sektörü için gerçekleştirdi. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın başkanlığında video konferans olarak yapılan toplantıya Ticaret Bakan Yardımcısı Rıza Tuna Turagay da katıldı. Toplantıda ekonomist Ali Ağaoğlu’nun moderatörlüğünde yapılan Tedarik Zincirinde Çelik başlıklı panele Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Dr. Veysel Yayan, İstanbul Sanayi Odası Meclis Üyesi Ali Eren, OYAK Maden Metalurji Pazarlama ve Satış Grup Başkan Yardımcısı Fatih Çıtak, Borçelik Genel Müdürü Kerem Çakır, Posco Assan Satış -Pazarlama Direktörü Aydın Avar ve Çolakoğlu Metalurji Genel Müdürü Uğur Dalbeler katıldı.
Toplantının açılışında konuşan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, “Üç toplantımıza da Ticaret Bakan Yardımcımız Rıza Tuna Turagay’ın bizzat aktif olarak katılacak olması, konunun Bakanlığımız açısından da Hükümetimiz açısından da yakından ve önemle takip edileceğinin göstergesi olup, bize ümit veriyor” dedi. “Özellikle birçok emtiada geçmiş dönemlerde eşine çok rastlamadığımız, gerçek arz ve talep esaslarına dayanmayan bir fiyat yükselmesi ve oynaklığına tanıklık ediyoruz” diyen Bahçıvan, şunları söyledi:
“Tarımsal ürünlerden petrokimya ürünlerine, demir-çelik ürünlerinden orman ürünlerine, temel gıda maddelerinden hurdaya kadar birçok alandan bu konuyla ilgili sıkıntılı haberler alıyoruz. Bu aşırı fiyat dalgalanmaları, daha çok uluslararası arenadaki fon ve finans kaynaklarının spekülatif yaklaşımlarından kaynaklanmaktadır. Bu sürecin hem sanayimize ve hem de enflasyona olumsuz etki yapacağı da kaçınılmazdır. Hiçbir şey yapmamak yerine, bu tür potansiyel gelişmelere karşı, hükümetimiz ile birlikte ve farklı inovatif düşüncelerle geliştirebileceğimiz çözümlere ihtiyacımız var. Yaşadığımız bütün bu gelişmeler Türkiye’nin artık belli stratejik yatırımlarda devletin de katkısıyla istikrarlı, nitelikli ve güçlü bir üretim seferberliğini zorunlu kılıyor. Ülke kaynaklarımızın çok daha verimli bir şekilde kullanılması gerçeği, önümüzdeki dönem kaynaklarımızın ham madde üretecek stratejik sanayi yatırımlarına kaydırılması zorunluluğunu bizlere işaret ediyor. Ancak bu tür yatırımlarla dışa bağımlılığımızı azaltabilir, sürdürülebilir rekabet imkanlarını güçlendirebiliriz.”
Bahçıvan şöyle devam etti:
“Ham madde fiyatlarında gerçek arz ve talep esaslarına dayanmayan bir fiyat yükselmesi ve oynaklığına tanıklık ediyoruz. Bu aşırı fiyat dalgalanmaları, daha çok uluslararası arenadaki fon ve finans kaynaklarının spekülatif yaklaşımlarından kaynaklanıyor. Bu sürecin hem sanayimize ve hem de enflasyona olumsuz etki yapması kaçınılmaz. Türkiye’nin artık belli stratejik yatırımlarda devletin de katkısıyla istikrarlı, nitelikli ve güçlü bir üretim seferberliğine ihtiyacı var.”
Bahçıvan, sanayinin temel ham maddelerinin çok önemli bir bölümünde dışa bağımlı durumda olduğunu söyledi. Bahçıvan, bu temel girdilerin bir bölümünü karşılayabilen yerli üretim olmakla birlikte, bu şirketlerin gerek kapasite yetersizlikleri gerekse kendi ihracat bağlantıları nedeniyle; sektörlerin ihtiyaçlarına yeterince cevap veremediklerini kaydetti. Bahçıvan, “Yaşadığımız bütün bu gelişmeler ve ham madde konusundaki ihtiyaçlar, Türkiye’nin artık belli stratejik yatırımlarda devletin de katkısıyla güçlü bir üretim seferberliğini zorunlu kılmaktadır. Özellikle Türkiye Varlık Fonu’nun kısa vadeli stratejisinde bu konudaki bazı projelerin gündemlerinde olduğunu biliyoruz. Ülke kaynaklarımızın çok daha verimli bir şekilde kullanılması gerçeği, önümüzdeki dönem kaynaklarımızın ham madde üretecek stratejik sanayi yatırımlarına kaydırılması zorunluluğunu bizlere işaret etmektedir. Ancak bu tür yatırımlarla dışa bağımlılığımızı azaltabilir, farklı sanayi ve iş kollarımızın ihracat pazarlarında sürdürülebilir rekabet imkanlarını güçlendirebiliriz” dedi.
Ticaret Bakan Yardımcısı Rıza Tuna Turagay ise toplantıyı düzenlediği için İSO’ya ve İSO Başkanı Erdal Bahçıvan’a teşekkür etti. Türkiye ekonomisinin 2020 yılını artı büyümeyle kapatacağını belirten Turagay, 2021 için dünyada artı büyümelerden bahsedildiğini ifade etti. Turagay çelik sektörünün çok önemli ve stratejik öneme sahip olduğunu dile getirdi. Ticaret Bakanlığı olarak objektif değerlendirme yapmak zorunda olduklarını belirten Turagay, kendileri için önemli olanını Türkiye ekonomisi olduğunu anlattı.
Pandemi sürecinde üretimin dünyada allak bullak olduğunu vurgulayan Turagay, kapıların tüm dünyada bir süreliğine kapandığını hatırlattı. Çin’in son çeyrekte yüzde 6,5 ve 2020’nin genelinde yüzde 2,3 büyüme ile yılı kapattığını anlatan Turagay, Çin’in dünyada önemli tedarikçi ülkelerden biri olduğunu ifade etti. Bu süreçte Çin’in tedarikçilerini iç piyasaya yönelttiğine ve iç tüketimin artırılması yönünde çaba sarf ettiğine değinen Turagay, dünya çelik arzında azalma olduğunu ve bütün sektörler kapanınca üretimin aşağı indirdiğini dile getirdi. Son çeyrekte fiyat patlamasıyla karşı karşıya geldiklerine dikkat çeken Turagay, cevher ve sac fiyatlarında artışın geldiğini belirtti.
Kapasite artırımı konusunda yeni yatırımlar olduğunu anlatan Turagay, Türkiye’nin ihtiyacı olan sıcak sacı karşılayabileceğini söyledi. Nihai ürüne olan talep artışının sıcak saca yansıdığını aktaran Turagay, hurdada da terminlerde gecikmeler yaşandığını hatırlattı. Tahminlerin zor yapıldığı bir dönemden geçtiklerini anlatan Turagay, konjonktürel ve arza yansıyan sorunlar yaşandığını ifade etti. Turagay, bir talep patlaması neticesinde arzın kısıtlı olmasından dolayı bir fiyat artışı olduğunu ekledi.
ABD’nin çeliğe yüzde 25 vergi getirdiğini ve AB’nin kotalarla kendilerine engel çıkarttığını vurgulayan Turagay, dünya fiyatlarıyla girdi sağlayarak otomotiv gibi nitelikli üretim yapacak seviyeye gelmek için çelik üreticilerinin üretimlerini artırmasını istediklerine dikkat çekti. 1980’den bu yana ihracata ve yatırımalara destek verildğini söyleyen Turagay, “Keşke bu yatırımları belirli sektörlere kanalize edebilseydik” dedi.
Yapılan açılış konuşmalarının ardından Ekonomist Ali Ağaoğlu moderatörlüğünde Tedarik Zincirinde Çelik başlıklı bir panel düzenlendi. Panele Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Dr. Veysel Yayan, İstanbul Sanayi Odası Meclis Üyesi Ali Eren, OYAK Maden Metalurji Pazarlama ve Satış Grup Başkan Yardımcısı Fatih Çıtak, Borçelik Genel Müdürü Kerem Çakır, Posco Assan Satış -Pazarlama Direktörü Aydın Avar ve
Çolakoğlu Metalurji Genel Müdürü Uğur Dalbeler katıldı. Katılımcılar kendi pencerelerinden sahada neler olduğunu ve yaşanan sıkıntılar ile ilgili çözüm önerilerini paylaştılar.