Etkinlikler
İktisadi Kalkınma Vakfı’nın 54.Olağan Genel Kurulu Yapıldı
- 26.07.2016
- Etkinlikler
İktisadi Kalkınma Vakfı’nın (İKV) 54. Olağan Genel Kurulu 26 Temmuz 2016 tarihinde, vakfın Mütevelli Kurum başkanları, Destekçi Kurum temsilcileri ve delegelerin katılımıyla Wyndham Grand İstanbul Levent Oteli’nde yapıldı. Divan Başkanlığını Prof. Dr. Haluk Kabaalioğlu ve Divan Başkan Yardımcılığını aynı zamanda İstanbul Sanayi Odası Meclis Başkan Yardımcısı da olan İTHİB Başkanı İsmail Gülle’nin yaptığı ve İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın da katıldığı Genel Kurul’da, İKV Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, Temmuz 2015-Temmuz 2016 tarihleri arasında Vakfın faaliyetlerini içeren bir sunum gerçekleştirdi.
İKV Başkanı Zeytinoğlu konuşmasında, 15 Temmuz akşamı ülkemizin şerefli Türk Silahlı Kuvvetleri içine sızan bir grup tarafından, Devlet ve hükümetimize yönelik haince darbe girişiminin Türk milletinin her kesiminin demokrasiyi korumak adına gösterdiği mücadele sayesinde önlendiğini söyledi. Zeytinoğlu, bu tür girişimlerin bir daha gerçekleşmemesi ve devlet içine yerleşmiş ihanet şebekelerinin kökünün kazınması için gerekli adımlar atılması mesajını verdi. Başkan Zeytinoğlu, İKV olarak devlet ve hükümetimizin yanında olduğunu belirterek, TOBB koordinasyonunda düzenlenen ve 538 sendika, konfederasyon, meslek örgütü ile STK’nın TBMM’de darbeye karşı açıkladığı ortak bildiriye katıldıklarını hatırlattı. Sivil toplum kuruluşları olarak demokrasiye yapılan her türlü müdahaleye karşı olduğunu ifade eden Zeytinoğlu, demokrasiye sahip çıkacağını ve bu durumun en önemli vatandaşlık görevi olduğunun bilinmesini istedi.
Genel Kurul’da bir konuşma yapan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan da Türkiye’nin olağanüstü gündemi nedeniyle her zamankinden farklı duygular içinde bir Genel Kurul toplantısı yaptıklarını söyledi. 15 Temmuz gecesi, milletimizin birlik ve beraberliğine, demokrasimize, huzur ve güvenimize karşı alçakça bir darbe girişimi gerçekleştirildiğini hatırlatan Bahçıvan, Paralel yapı olarak adlandırılan FETÖ terör örgütü tarafından gerçekleştirilen bu teşebbüsün, milletimizin tek yürek olarak milli irademize sahip çıkması karşısında hezimete uğratıldığını dile getirdi.
Bahçıvan, Türk ekonomisine onlarca yıl kaybettirecek, yıllarca alın teriyle elde edilen kazanımların yitirilmesine neden olacak, toplumun refahını ve mutluluğunu zedeleyecek bu kanlı maceraya girişenleri bir kere daha nefretle ve şiddetle kınadığını belirtti.
Bahçıvan, “Öncelikle cesur ve dik duruşundan dolayı başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Sayın Başbakanımız Binali Yıldırım’a, Parlamentomuza ve Hükümetimize şükranlarımı sunuyorum. Milli iradeyi savunmak için bedenlerini kahramanca siper eden demokrasi şehitlerimize Allah’tan rahmet; başta acılı aileleri olmak üzere tüm milletimize baş sağlığı; yaralanan demokrasi gazilerimize de acil şifalar diliyorum” şekline konuştu.
15 Temmuz gecesinde ve sonrasında demokratik sistemi işler halde tutmak için milletin sergilediği fedakârca mücadelenin bütün dünyanın örnek alacağı bir ders niteliğinde olduğunu vurgulayan Bahçıvan, eğer bu olay dünyaya doğru anlatılabilirse, ekonomi ve ülke imajı açısından çok iyi imkan olacağını kaydetti.
Bahçıvan, içeride bu mücadeleyi sergilerken dış dünyayı da ihmal etmemeleri gerektiğine değinerek İktisadi Kalkınma Vakfı’nın, Türkiye’nin Avrupa Birliği konusunda uzmanlaşmış en eski kuruluşu olduğunu ve bu noktada geçirilen sancılı süreci ve ekonomimizin güçlü temellerini dış dünyaya en doğru şekilde anlatmak için İKV’nin önemli bir rolü olduğuna dikkat çekti.
Türkiye’nin Avrupa’nın 6’ncı, dünyanın 18’nci en büyük ekonomisi olduğunu hatırlatan Bahçıvan, birçok Avrupalı şirketin Türkiye’de önemli yatırımları olduğunu ve Türkiye’nin Avrupa Birliği’yle önemli ölçülerde ekonomik bütünleşme gerçekleştirmiş ve tam üyelik yolunda çok önemli adımları geride bırakmış bir ülke olduğunu ifade etti.
Türkiye’nin çok sıkıntılı günlerden geçtiği bir dönemde dış dünyadaki dostlarının tavırlarının ve sergiledikleri tutumun kendileri için son derece önemli olduğuna değinen Bahçıvan, iyi günlerde herkesin dost olabileceğini ancak önemli olanın bugünlerde dostluk göstermek olduğunu, gerçek dostlukların zor zamanlarda belli olduğunu dile getirdi.
Bahçıvan, yarım asrı aşkın süredir devam eden Türkiye-AB ilişkilerinin daha önce pek çok zorlu dönemden geçtiğini ve bugün de bu zorlu dönemlerden birini yaşadıklarını söyledi. Avrupa Birliği kurumları tarafından 15 Temmuz öncesi Türkiye’ye yönelik yapılan eleştirileri bir şekilde anlayışla karşılayabileceklerini belirten Bahçıvan, ancak, Avrupalı dostlarının 15 Temmuz’un ardından yaptıkları açıklamalarda daha dikkatli ve özenli olmalarını beklediklerini, daha çok empati yaparak, kendilerini daha iyi anlamaya çalışmaları gerektiğinin altını çizdi.
Avrupa Birliği’nin Türkiye’nin demokrasisine, huzur ve refahına yönelen tehdidin vahametini çok daha iyi anlamaya çalışması gerektiğini belirten Bahçıvan, AB kurumları ve AB üyesi ülkelerin hükümetlerinin Türkiye’de yaşananları, her yönüyle nasıl bir tehlike atlatıldığını çok daha iyi takip etmesi gerektiğini belirtti. Bahçıvan, “Zaman, samimi dostluğu ortaya koymanın zamanıdır. Bunu şimdi yapmayacaklar da ne zaman yapacaklar?” şeklinde konuştu.
Bahçıvan, Avrupa Birliği Bakanı ve Baş müzakereci Ömer Çelik’in “Bu darbenin üzerinden bir hafta geçmesine rağmen müttefiklerimizin, dostlarımızın, Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi yetkililerinin Türkiye’yi ziyaret etmesini beklerdim. Kuşkusuz saldırıya uğrayan değerler hepimizin ortak değerleridir” şeklindeki sözlerinin haklı ve yerinde bir sitem olduğunu kaydetti.
Böyle bir zamanda doğru bilginin büyük bir role ve öneme sahip olduğunu, tek taraflı bakışın ve tek taraflı bilgilenmenin en tehlikeli şey olduğunu belirten Bahçıvan, bir bilgi kirliliği eşliğinde yanlış değerlendirmelerin gündeme geldiğini, bazı uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye’nin yanında olmaları gerekirken, erken ve talihsiz açıklamalar yaptığını belirtti. Bahçıvan, objektif kriterlere dayanmayan, spekülasyona ve suiistimallere açık bu değerlendirmelerin bu kurumların ciddiyetini erozyona uğrattığına işaret etti.
Avrupa Birliği’nin bu kurumların gerçeği yansıtmayan değerlendirmelerine itibar etmemesi gerektiğini kaydeden Bahçıvan, önyargılı peşin hükümlerle adım atmaktansa, ülke ekonomisi hakkında bilgi sahibi kurumlarla karşılıklı bir işbirliği yoluna gidilmesi gerektiğini dile getirdi. Bahçıvan, sanayiciler olarak Türkiye’nin geleceğine inandıklarını vurgulayarak uzun vadeli bir perspektife sahip, kalıcı ve nitelikli yabancı yatırımların artarak devam edeceğinden şüphe etmediklerinin altını çizdi.
Türkiye ekonomisine dair spekülasyonları bir kenara bırakarak, Türkiye’yi ve AB’yi tehdit eden gerçek ortak tehditlere odaklanmaları gerektiğini dile getiren Bahçıvan, Avrupa Birliği’nin şu an içinde bulunduğu durumun halihazırda çok iç açıcı gözükmediğini söyledi. Brexit ile beraber Avrupa Birliği’nin dağılma tehlikesiyle karşı karşıya kalmasının olası bir resesyona davetiye çıkarabileceği uyarısında bulunan Bahçıvan, Türkiye’nin ihracatında çok önemli yer tutan AB’nin durgunluk dönemine girmesinden en çok etkilenen ülkelerden birinin Türkiye olacağına dikkat çekti.
İngiltere’nin AB’den ayrılması, AB ile ABD arasında müzakereleri devam eden Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması TTIP’nin seyrini de etkileyebileceğini dile getiren Bahçıvan, İngiltere’nin bu anlaşmaya katılması için bir formül aranacağını, İngiltere için önerilecek katılım formüllerinin; Türkiye’nin bu büyük çaplı ticaret anlaşmasına katılması için de değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
Avrupa ekonomilerindeki bir diğer olumsuz gelişmenin İtalyan bankalarının borç krizi olduğuna değinen Bahçıvan, halihazırda, İtalyan bankalarının bilançolarında toplam 360 milyar euro sorunlu kredinin bulunduğunu, bu rakamın ülke GSYH’sinin yaklaşık beşte birine denk düştüğünü hatırlattı. Sorununu çözmek için İtalyan Hükümeti bankalara müdahale etme niyetini dile getirdiği halde, AB kurallarının böyle bir müdahaleye izin vermemesinin konuyu tartışmalı hale getirdiğini belirten Bahçıvan, böylece sorunun sadece İtalya’nın sorunu olmaktan çıkarak bütünüyle bir AB sorunu haline geldiğini kaydetti.
Bahçıvan, “Bizim sorunlarımız Avrupa’yı, Avrupa’nın sorunları bizi yakından ilgilendiriyor. Burada önemli olan, sorunlar karşısında işbirliği ve çözüm odaklı bir yaklaşımı benimsemektir. Ortak sorunlar karşısında el ele vererek, işbirliği anlayışıyla ortak çözüm üretmemiz gerekir. Bu noktada, bir kere daha ifade edecek olursam, bizler kadar Avrupalı dostlarımızın da spekülatif bilgi kirliliğine itibar etmeyerek gerçek ekonomik sorunlara odaklanması büyük bir önem taşıyor” şeklinde konuştu.
İktisadi Kalkınma Vakfı’nın Türkiye ile AB arasında bir köprü görevi görerek her zaman olduğu gibi bu zorlu süreçte de üzerine düşen görevi yetkinlikle yerine getireceğinden kuşku duymadığını dile getiren Bahçıvan, İKV’nin bu mücadeleyi sürdürürken dostlarının desteğini de geçmişte olduğu gibi bugün de yanında bulacağını ifade etti. Bahçıvan, İktisadi Kalkınma Vakfı Yönetimi’ne bundan önce olduğu gibi bundan sonraki süreçte de başarılar diledi.
Bahçıvan sözlerini “Bu millet 15 Temmuz akşamı bu toprakların geleceğine ve demokrasisine sahip çıktı. Biz sanayiciler, milletimizden aldığımız güçle ülkemize, ekonomimize, milli birlik ve beraberliğimize sahip çıkarak, birlikte üretmeye devam edeceğiz” ifadeleriyle tamamladı.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkan Yardımcısı Halim Mete de 15 Temmuz darbe girişimini kınayarak şehit olanların isimlerinin demokrasi tarihine ve milletin kalbine kazındığını söyledi. TOBB olarak daha ilk andan itibaren darbeyi tanımayacaklarını ilan ettiklerini belirten Mete, yurt dışındaki muhataplarından çok destek aldıkları bilgisini verdi. Ülke dışında ciddi bir bilgi kirliliği olduğunu ve bunun Türkiye’ye zarar vermesinin önüne geçilmesi gerektiğini dile getiren Mete, dış dünyadaki iş dünyasından gelen desteğin siyasilerden gelmemesinin kendilerini üzdüğünü ifade eti. Darbe girişiminin Türkiye’ye daha fazla zarar vermemesi için çok çalışmaları gerektiğine dikkat çeken Mete, olağanüstü hal döneminde süratle kurumların normalleşmesinin sağlanması gerektiğini ve AB ile ilişkilerin sürdürülmesinin çok önemli olduğunu kaydetti. İKV’ye bu konuda çok önemli görevler düştüğüne dikkat çeken Mete, doğru bilgi akışı sağlamanın İKV’nin en önemli misyonu olduğunu, İKV’nin faaliyet hedeflerini revize etmesi gerektiğini söyledi. Mete, Türkiye’nin yaşadığı sürecin dış dünyaya doğru anlatılması gerektiğini ve AB sürecinin sekteye uğramaması için gerekli tüm çalışmaların yapılması gerektiğini belirterek AB liderlerinin vizyonsuz bakış açısına rağmen üyelik sürecini başarmaları gerektiğini ve başaracaklarını sözlerine ekledi.
İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı İsmail Gülle de, ne yapılırsa yapılsın yol alamayacakları yönünde bir duygu olduğunu söyledi. AB’nin bir senaryo ve kurmaca yaparak üyelik yolunu uzattığını dile getiren Gülle, artık AB’ye bağlı ve bağımlı olmadıklarını ve “olsa da olur olmasa da olur” dediklerini kaydetti. Kötü günler yaşadıklarını düşünmediğini belirten Gülle, birbirlerine daha çok kenetlendiklerini ve İstiklal Marşı’nı daha güzel okuduklarını ifade etti. Milletin gösterdiği duruşun 16 Temmuz sabahına farklı uyanmalarını sağladığına dikkat çeken Gülle, en değerli varlıkları olan çocuklarını bu kişilere emanet ettiklerini ve bu çocukların kendilerini vurduğunu belirterek bunu ihanet ve alçaklık olarak tanımladı. Gülle eğer milli eğitim politikalarının iyi olması durumunda kimsenin çocuklarını bu kişilere teslim etmeyeceğini dile getirdi.
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Genel Sekreteri Bülent Pirler, kimsenin gülemediği bir dönemden geçtiklerini söyledi. Pirler, normalleşmeyi hızlı bir şekilde gerçekleştirdiklerini kaydetti. AB’nin Türkiye’yi gerçek anlamda değerlendiremediğini dile getiren Pirler, bir Türkiye karşıtı lobi olduğunu, bunun da kendilerine olan bakışı karamsarlığa ittiğini ifade etti. Bazı görüşmelerde birçok kurumun Türkiye lehine konuştuğunu ancak müzakerelere geçildiğinde kendilerini engellemek için ellerinden geldiğini yaptıklarına dikkat çeken Pirler, bunlara karşı önlem almanın ve doğruları anlatmanın herkesin görevi olduğunu dile getirdi.
Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanvekili Mustafa Çıkrıkçıoğlu, 15 Temmuz gecesi hain bir terörist girişim yaşandığını ve Cumhuriyet tarihinin en büyük toplu ihaneti olduğunu söyledi. Bu uğursuzluğa milletçe şahit olduklarını buna karşın onların da büyük bir dirence tanık olduklarını kaydeden Çıkrıkçıoğlu, vatan söz konusu olunca bu milletin işgallere karşı çıkacağını ve 65 bin ihracatçı olarak demokrasinin bekçisi olan Türk milleti ile gurur duyduklarını dile getirdi. Cumhurbaşkanına, siyasi partilere, orduya, emniyet teşkilatına ve medyaya teşekkür eden Çıkrıkçıoğlu, devlet için şifa vakti olduğunu ve 65 bin ihracatçı olarak hedeflerinden sapmadan devam ettiklerini sözlerine ekledi.
İstanbul Ticaret Borsası Başkanı Ali Kopuz, Türkiye’nin zor günlerden geçtiği günlerde yapılan bu toplantının çok anlamlı olduğunu söyledi. Türkiye’nin 27 Mayıs, 12 Eylül ve birçok darbe yaşadığını kaydeden Kopuz, hiç birinde böyle şeyler görmediklerini dile getirdi. Bu işin tek başına değil dışardan destekli olduğunu belirten Kopuz, dış basında tankla, topla, uçakla halkını ateş altına alanlara orantısız güç kullanıldığının söylenmesinin tam bir ikiyüzlülük olduğunu dile getirdi. Kopuz İKV’nin görevinin bu kesimlere yanıt vermek ve her platformda Türkiye’nin çıkarlarını savunmak olduğunu belirtti.