Etkinlikler
İktisadi Kalkınma Vakfı’nın 55. Genel Kurulu yapıldı
- 10.07.2017
- Etkinlikler
İktisadi Kalkınma Vakfı’nın 55. Genel Kurulu, İKV Başkanı Ayhan Zeytinoğlu’nun ev sahipliğinde TOBB Plaza’da yapıldı. İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İrfan Özhamaratlı’nın da katıldığı toplantıya Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkan Yardımcısı Ali Kopuz, İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkan Yardımcısı Dursun Topçu, Kıbrıs Türk Ticaret Odası Başkanı Fikri Toros ve AB Bakanlığı Müsteşarı Selim Yenel katıldı.
Genel Kurul’un açılışında konuşan İKV Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası duraklamaya giren Türk ekonomisinin toparlanmasını bildiğini söyledi. Zeytinoğlu, ilk çeyrekte yakalanan yüzde 5'lik büyümenin bu canlanmanın bir göstergesi olduğunu dile getirdi. Dünya ticaretinde ve AB pazarında yaşanan canlanmanın Türkiye'nin ihracatına da olumlu yansıdığına değinen Zeytinoğlu, AB'ye olan ilk 5 ayda yüzde 8,9'luk ihracat artışı yaşadıkları bilgisini verdi. Zeytinoğlu, 2016'da uluslararası doğrudan yatırımın yüzde 31 azaldığını, toplam uluslararası sermayenin yüzde 64'ünün Avrupa'dan geldiğini ifade ederek, ilk çeyrekte geçen yılın aynı dönemine göre uluslararası sermaye girişinin yüzde 1,85 artarak 2 milyar 803 milyon dolar olduğunu bildirdi.
AB'nin Türkiye için önemine değinen Zeytinoğlu, Türkiye'nin kalkınmasında ve demokratikleşmesinde AB sürecinin olumlu etkilerinin olduğunun yadsınamayacağını vurguladı. Zeytinoğlu, AB'nin Türkiye'nin ticari ortakları arasında birinci sırada geldiğini kaydederek, geçen yıl ihracatın yüzde 48'inin AB ülkelerine yapıldığını anımsattı. Türkiye ile AB arasındaki ekonomik ilişkilerden ve bu ilişkilerin geçmişinden bahseden Zeytinoğlu, AB standartlarında üretim yapan Türk sanayisinin tüm dünyaya mal satabilecek konuma geldiğini aktardı.
Avrupa Birliği Bakanlığı Müsteşarı Selim Yenel de genel kurula katılarak bir konuşma yaptı. Avrupa Birliği ile ilişkilerin Türkiye için her açıdan önemli olduğunu ancak ilişkilerin karşılıklı güven üzerine tesis edilmesi gerektiğini, bakanlık olarak bunu tesis etme çalışmalarının süratle devam ettiğini söyleyen Yenel şu anda AB ile ilgili iki önemli gündemleri olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “Birincisi Gümrük Birliği, diğeri de vize muafiyeti ve serbest dolaşım konusudur. Bunlarla ilgili bizim de yükümlülüklerimiz var ve bunlar üzerinde çalışmaktayız. Gümrük Birliği ile ilgili de bir yetkilendirme bekliyoruz. Ama en önemlisi karşılıklı güvendir ve bunun tesisi için çalışıyoruz.”
İSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İrfan Özhamaratlı ise kurulduğu günden bu yana, Türkiye ve Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerin gelişmesi için çalışan İktisadi Kalkınma Vakfı’nın ülkemizin en saygın ve etkin ihtisas kuruluşlarından birisi olduğunu söyledi. Özhamaratlı bu nitelikleriyle Vakfın Türk özel sektörü adına bir gurur kaynağı olduğunu ekledi. 2005 yılında müzakerelerin başlamasının inişli çıkışlı seyreden Türkiye Avrupa Birliği ilişkilerinde, çok önemli bir dönüm noktası olduğunu ve herkesi çok heyecanlandırdığını kaydeden Özhamaratlı, ancak mevcut tablo itibarıyla, 12 yılda sadece 16 fasılda müzakerelerin başladığını ifade etti. Özhamaratlı, hiçbir faslın geçici olarak kapatılmasının mümkün olmadığı gibi, tam üyelik tarihinin halen belirsiz olduğunu ve açık fasıllarda yürüyen müzakerelerin de ivme kaybettiğini dile getirdi.
Üye ülkelerin engellemeleri nedeniyle, önümüzde, açılış kriterlerinin yerine getirilmesi koşulu ile açılması mümkün olabilecek olan sadece üç fasıl bulunduğunu belirten Özhamaratlı, müzakere sürecindeki tıkanmanın yanında, toplum nezdindeki AB algısının da itibar kaybettiğini aktardı. Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye tutumundaki çifte standartlı yaklaşımın ve özellikle vize konusunda yaşanan sıkıntıların her zaman rahatsızlık yarattığını vurgulayan Özhamaratlı, bu durumun Avrupa’nın samimiyetinin sorgulanmasına yol açtığına dikkat çekti.
Özhamaratlı şu şekilde konuştu:
“Türkiye ile AB arasında ciddi sorunlar olduğu doğrudur. Ancak Avrupa Birliği Türkiye için, uzun dönemde, özellikle ekonomik anlamda, çok önemli bir ortaktır. Unutulmaması gereken nokta şudur ki; ne Türkiye Avrupa Birliği’nden, ne de Avrupa Birliği Türkiye’den vazgeçebilir. Türkiye, birliğin gelecek vizyonunu belirleyecek önemde ve AB ekonomisine her anlamda ivme kazandıracak bir ülkedir. Nitekim Türkiye ekonomisinin, geçtiğimiz yıl yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen ortaya koyduğu başarı, üyeliği ile AB’ye sağlayacağı katkının ve taşıyacağı dinamizmin bir işaretidir. Bu nedenle Avrupa Parlamentosu’nun, geçtiğimiz hafta onaylanan müzakereleri durdurma yönündeki tavsiyesini gerçekçi bulmuyoruz. Bu sorunlu dönemin atlatılması için, AB’nin bir an önce yapıcı adımlar atmasını bekliyoruz.”
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Kopuz ise Türkiye ile AB ilişkilerinin gelişmesi konusunda İKV'nin ciddi katkılar sunduğunu belirterek, TOBB'un da İKV'ye desteğini her zaman sürdüreceğini söyledi. Türkiye'nin Avrupa'nın altıncı büyük ekonomisi, AB'nin dördüncü büyük ihracat pazarı ve en çok ithalat yaptığı beşinci ülke olduğunu dile getiren Kopuz, Türkiye'nin en büyük ihracat pazarı olan AB'nin Türkiye'ye yatırım yapan yabancılar arasında ilk sırada yer aldığını anlattı.
Kopuz, Türkiye ile AB arasındaki iktisadi ilişkilerin son derece derinleştiğini kaydederek, Türkiye'nin iktisadi ve siyasi dönüşüm sürecine AB'nin katkı sağladığını, Türkiye'nin de AB ile ilişkileri stratejik bir öncelik olarak ele aldığını aktardı. AB üyelik sürecinin kapsamlı reformlar gerektirdiğini ifade eden Kopuz, Türkiye'nin reformları gerçekleştirme kararlılığında olduğunu vurguladı.