Etkinlikler
İSO “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu-2014” Araştırmasını Açıkladı
- 16.06.2015
- Etkinlikler
İstanbul Sanayi Odası (İSO), Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu - 2014 araştırma sonuçlarını Odakule’de yapılan toplantı ile kamuoyuna açıkladı. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın İSO Başkan Yardımcıları Adnan Dalgakıran ve İrfan Özhamaratlı ile birlikte açıkladığı verilere göre, sanayinin zirvesinde geçen yıl olduğu gibi bu yıl da 37 milyar 501 milyon TL’lik üretimden satışı ile Tüpraş yer aldı. Net satışlarını 2013 yılına göre yüzde 3,9 artırarak 473 milyar TL’ye çıkaran İSO 500 Büyük Sanayi Kuruluşu’nun Türkiye sanayi ihracatının yüzde 40,7’sini gerçekleştirdi.
En büyük şirketlerin ağırlıklı olarak petrokimya, otomotiv ve demir-çelik sektörlerinden olduğu araştırmada, ikinci sırayı 10 milyar 539 milyon TL’lik üretimden satışı ile Ford Otomotiv, üçüncülüğü ise geçen yıl dördüncü olan Oyak-Renault, 8 milyar 777 milyon TL ile satışı ile aldı.
İSO 500 Büyük Sanayi Kuruluşu araştırmasına göre şirketler, 30 milyar TL olan esas faaliyet gelirlerinin yine yarısından fazlası olan 16 milyar TL’sini finansmana harcadı. Faaliyet kârlılığı ile ilgili bir diğer önemli gösterge olan EBITDA verilerinde de faaliyet kârlılığı gerilemeyi teyit etti. 500 Büyük Sanayi Kuruluşu’nda EBITDA oranı geçen yıl yüzde 11 iken, bu yıl yüzde 10,7’ye indi.
Şirketler toplam istihdamını yüzde 5,3’lük artışla 580 bine çıkardı. Şirketlerin duran varlıklarının toplam varlıklar içindeki payı yüzde 50’den yüzde 46’ya gerilerken, zarar eden şirketlerin sayısı ciddi bir azalışla 129’dan 83’e indi.
Kurlardaki hareketlilik ve konjonktürel faktörlerin etkisiyle bazı şirketlerin kambiyo pozisyonlarının olumlu katkısıyla 500 büyüğün karlılığında artış yaşandı.
Şirketlerin finansal yapısının sağlıklı olup olmadığının en önemli parametrelerinden olan toplam borçların özkaynaklara oranı ise geçen yıl olduğu gibi yine yüksek bir oran olan yüzde 132 seviyesini korudu.
Şirketlerin 2014 verilerine göre düşük teknoloji kullanım oranı yüzde 40, orta-düşük teknoloji kullanımı yüzde 37, orta-yüksek teknoloji kullanımı yüzde 19 ve yüksek teknoloji kullanımı yüzde 3 oldu.
Rapora göre 500 büyük şirket, üretimden satışlarının yüzde 0,7’sini AR-GE harcamalarına ayırırken, yabancı sermaye paylı kuruluşların sayısı 2014 yılında 126’ya geriledi.
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, rapora göre sanayinin esas faaliyet karları açısından 500 Büyük Sanayi Kuruluşu’nun performansında ciddi oranda gerileme yaşandığına dikkat çekti. Şirketlerin faaliyet karının bir önceki yıla göre yüzde 6,4’e gerileyerek 30 milyar TL’ye düştüğünü vurgulayan Bahçıvan, “Bizim için esas olan sanayicinin faaliyetinden elde ettiği kârdır. Bu rakamda gerileme olması oldukça düşündürücü. Sanayicilerin kârlılık artışında faaliyet dışı imkanlarının olumlu etkisi oldu. Ancak ana faaliyeti olan sanayiden elde ettiği karlılığın asla geri plana itilmemesi gerekli” diye konuştu.
Bahçıvan, araştırmanın “Sanayi şirketlerinin teknoloji ve katma değere daha çok yönelmeleri gerektiği, finansman yönetiminin, en az üretim kadar önem kazandığını ve sanayisiz bir büyümenin sürdürülemeyeceği” gerçeklerini ortaya çıkardığını söyledi.
Sanayinin son 15 yıldan bu yana genel ekonomi içindeki ağırlığını kaybetme sürecinin devam ettiğini, hak ettiği noktaya yaklaşamadığını hatta uzaklaştığını söyleyen Bahçıvan, 2015 yılı birinci çeyrek verilerinin moralleri bozan bir tablo ortaya koyduğunu belirtti. Bahçıvan, “Buna göre 2015 ilk çeyrekte 2,3 büyüyen ekonomide imalat sanayi büyümesi yüzde 0,8 olarak gerçekleşti. Bu da hep dile getirdiğimiz büyümenin kalitesi sorununu bir kez daha açıkça gösterdi. Büyüme büyük ölçüde tüketim ağırlıklı oldu. Türkiye’nin yarınlarını düşünen herkes, bu kısır döngüyü görmek zorunda. Dahası karar vericilere ve başta biz sanayicilere düşen görev bunu kırmak ve tersine çevirmek olmalıdır. Sanayicilerimizin kur baskısı ve faizler nedeniyle finansman baskısına yenildiği gözüküyor” dedi.
Bahçıvan İSO 500’ün temel göstergelerinden söz ederken şu değerlendirmeyi yaptı:
“2014 yılında şirketlerin toplam satışları geçen yıla göre yüzde 3.9’luk bir artışla 473 milyar liraya çıkmıştır. Yalnız bu artışın 8.2’lik 2014 yılı enflasyonunun altına kalması düşündürücüdür.
Faaliyet kârlarına baktığımızda 500 büyük şirketin geçen yıla göre performansının biraz düştüğünü görüyoruz. 2013 yılında faaliyet kârını yüzde 8’e çıkaran 500 büyük sanayi şirketlerimizin, 2014 yılındaki faaliyet kâr oranı yüzde 6.4’e gerilemiştir. Yani 2013 yılında 36 milyar lira faaliyet kârı elde eden şirketlerimizin bu kârı 2014 yılında 30 milyar liraya düşmüştür.
Geçen yıl, sanayi şirketlerimiz neredeyse esas faaliyetlerinden elde ettikleri kârlarının yarısı ile finansman giderlerini karşıladıklarının altını çizmiştik.
Bu yıl ki tabloda da görebileceğiniz gibi ne yazık ki bu yıl da aynı durum ile karşı karşıyayız. Sanayinin asıl temel faaliyet alanı olan esas faaliyet kârlarına baktığımızda 500 büyük şirketin performansının ciddi oranda gerilediği görülüyor.
2013 yılında faaliyet kârları 36.5 milyar lirayı bulan 500 Büyük Sanayi Kuruluşu, bunun yarısından çoğunu, 19 milyar lirasını finansman gideri olarak kaybetmişti. Bu yılda da 500 büyük şirketlerimiz, 30 milyar lira olan esas faaliyet gelirlerinin yine yarısından fazlasını, 16 milyar lirasını finansman gideri olarak kaybetmiş görünüyor.
Faaliyet kârlılığı ile ilgili bir diğer önemli gösterge de geçen yıl ilk kez kullandığımız EBITDA verileri. Tabloda da görüldüğü gibi bu veriler de faaliyet kârlılığındaki gerilemeyi teyit ediyor. 500 Büyük’te EBITDA oranı geçen yıl yüzde 11 iken, bu yıl yüzde 10,7’ye indi.
2014 yılında, gerek küresel ve gerekse iç piyasada yaşanan zorlu rekabet koşulları ve azalan kar oranlarına rağmen, sanayicilerimiz esas faaliyetlerinden fedakarlık etmek zorunda kalmış olsalar bile, tablodan da anlaşıldığı gibi, 2014 yılını karlılıkta başarılı bir şekilde kapatmıştır. 2013 yılında 22 milyar olarak gerçekleşen 500 Büyük şirketlerin karlılığı 2014 yılında yüzde 22’lik bir artışla 27 milyar liraya çıkmıştır.
Bunda kurlardaki hareketlilik ve konjonktürel faktörlerin etkisiyle bazı şirketlerimizin kambiyo pozisyonlarının olumlu katkısı olmuştur.
Sanayicilerimizin esas faaliyetlerindeki karlılığında yaşanan azalmaya rağmen, üretmek arzusu ve mücadelesini takdire değer bulmakla birlikte, bunun sürdürebilir olmadığını da vurgulamak istiyorum.”
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, İSO 500 ile ilgili olarak yaptığı değerlendirmenin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
İSO-500'deki şirketlerin faaliyet karındaki gerilemenin sanayinin sürdürülebilirliği açısından düşündürücü olduğunu ifade eden Bahçıvan, yüzde 6 civarında bir faaliyet karlılığıyla sanayinin rekabet edebilme, yatırım yapabilme ve Türkiye'yi istenilen noktaya taşıma amaçlarına ulaşmasının zor olduğunu dile getirdi.
Sanayi sektöründeki yabancı sermaye paylı kuruluşların sayısındaki azalmanın sanayinin yabancılar için geçen 4-5 yıla göre yeteri kadar özenilen bir noktada görülmediğinin bir göstergesi olduğunu belirten Bahçıvan, "Yabancılarla beraberliği ağırlıklı olarak sanayi dışı sektörle görürsek, bunun uzun vadede Türkiye'nin kaliteli büyümesine ve sanayinin kaliteli gelişmesine hiçbir katkı sağlayamayacağını düşünüyoruz" dedi.
Türkiye'de sanayicilerin geçmişe nazaran döviz pozisyonlarını çok daha sağlıklı bir şekilde değerlendirdiklerini aktaran Bahçıvan, "Döviz hareketleri karşısında bir takım koruyucu yöntemlerle eskisi kadar kurlardaki olumsuzluklardan aşırı derecede negatif etkilenmedikleri yaptığımız değerlendirmelerde ortaya çıkıyor. Bu da Türkiye sanayisinin geçmişe göre finansal yönetim konusunda daha başarılı ve risklere karşı daha duyarlı olduğunun bir göstergesi" ifadelerini kullandı.
Erdal Bahçıvan, bir soru üzerine, "Sanayici olarak inşaata ve inşaatçıya karşı değiliz, herkesin inşaatçı olmasına karşıyız. Elbette Türkiye gibi bir ülkede doğru yapılan inşaatın sanayiye artı değer getirdiği muhakkak. Ancak sanayi faaliyetlerini bırakıp geleceği inşaatta arama eğiliminin giderek artıyor olması hem Türkiye'nin geleceği hem de sanayinin ve inşaatın sürdürülebilirliği açısından bizi son derece endişelendiriyor" değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'de artık sanayiden beslenen bir ekonomik büyüme döneminin açılması konusunda herkesin mutabık olduğunu anlatan Erdal Bahçıvan, "Biz umutla bu mutabakatın pratiğe dönüşmesini bekliyoruz. Biz inşaata ve inşaatçıya karşı değiliz ama sanayi birikimlerinin bir çırpıda vazgeçilerek farklı sektörlere kaydırılmasının Türkiye'nin hayrına olmadığını savunuyoruz" dedi.
İSO Başkanı Bahçıvan, Türkiye'deki sanayinin özkaynak dışında bir finansman dışı borçla çalıştığı gerçeğinin çok sürdürülebilir ve sağlıklı bir tablo olmadığına dikkati çekti.
Türkiye'de sanayiye istihdam çekme noktasında son dönemdeki isteksizliğin aşılması gerektiğini vurgulayan İSO Başkanı, "Maalesef hayata yeni başlayacak insanlarımızın çoğunda sanayi sektöründe işe başlamak çok arzu edilmiyor. İşe başlayacak gençlerimiz daha çok hizmet sektörü, finans sektörü, inşaat sektörü veya KPSS'ye girip devlette çalışmayı yeğliyor. Bu kırılımın mutlaka değişmesi gerekiyor. Kalıcı ve gelecek vadeden istihdam sanayiden geçiyor" diye konuştu.
Türkiye 2015'in ilk çeyreğinde yüzde 2,3'lük bir büyüme elde etse de sanayinin payının bu dönemde son yılların en düşük rakamlarından biri olduğuna işaret eden İSO Başkanı Bahçıvan, şunları söyledi:
"Hem finansal açıdan yılın ilk yarısında yaşanan aşırı olumsuzluklar hem seçim senesinde olmamız hem dünya konjonktüründeki olumsuz gelişmeler maalesef 2015'le ilgili çok ümitvar bir pozisyonda olmamızı şu an için engelliyor. Yılın ikinci çeyreğinin de ilk çeyrekten çok farklı olacağını düşünmüyorum. Şu anda Türkiye'nin 2015 büyümesiyle ilgili yüzde 3'ün üstünde bir tahmin bazı çevreler tarafından korunsa dahi geçen yılki büyümenin altında bir büyümenin 2015'te gerçekleşme riskini gözlemliyoruz. Şu andaki gidişat Türkiye'nin 2015'i yüzde 2'ler noktasında bir büyümeyle geçireceği yönünde."
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, seçim sonrasında ortaya çıkan tablo ve koalisyon çalışmalarına ilişkin soruya da şöyle yanıt verdi:
"Türkiye'nin son yıllarda alışık olmadığı bir seçim sonrası dönemi yaşıyoruz. Demokrasinin gereği ve en önemli finali olan seçimlerin ortaya koyduğu neticenin ne şekilde bir hedefe doğru gideceği noktasında hepimizin demokrasiye olan saygımız ve inancımızın gereği olarak anlayışla bu süreci yaşamamız ve izlememiz gerekiyor. Türkiye'de uzun yıllardır koalisyon pazarlıklarının, müzakerelerinin nasıl yapıldığını biraz unuttuk. Ama şu anda böyle bir sürecin içindeyiz. Türkiye'nin demokratik olgunluk sürecinin koalisyon noktasında, geçmişten alınan dersleri de hesaba katarak, geçmişten daha farklı bir uzlaşma ve birlikte bir şeyleri başarabilme kültürüne getirebileceği inancında olmamız gerekiyor.
Türkiye uzlaşmayı, uzlaşarak iş yapmayı, bir noktada buluşmayı, farklı fikirleri bir havuz içerisinde değerlendirerek verimli neticeler elde etmeyi başarmanın da örneğini bu dönemde göstermek zorunda. Türkiye'nin demokratik olgunluğuna da siyasi partilerimizin olgunluğuna da liderlerimizin olgunluğuna da yakışan budur. Bu nedenle bu müzakere süreci özellikle tüm sosyal çevreler tarafından sabırla izlenmeli. Pazarlıklar belli bir olgunluğa gelene kadar da tüm siyasi partilerimize ve liderlerimize anlayışla yaklaşılması gerektiğinin altını çizmek istiyorum."
Bahçıvan, koalisyonlar noktasında bugünkü tablo böyle bir resim ortaya koymuşsa bunun pozitif bir enerji beklentisiyle değerlendirilmesinin Türkiye'nin ekonomik geleceğinin hayrına olacağını belirterek, "Demokrasilerdeki en önemli paydaş seçmendir. Seçmen bu doğrultuda bir karar verdiyse herkesin buna saygıyla bakıp bu değerlendirmelerin de aynı saygı çerçevesinde neticeye ulaşmasını beklemesi gerektiğini düşünüyorum" yorumunu yaptı.