Etkinlikler
İSO ve IHS Markit, “Dünya ve Türkiye Ekonomisine PMI Perspektifinden Bakış” Konferansı Düzenledi
- 13.03.2018
- Etkinlikler
Ekonomik büyümenin öncü göstergesi olan imalat sanayi performansında en hızlı ve güvenilir referans kabul edilen PMI anketlerinin Türkiye’de açıklanmasında işbirliği yapan İstanbul Sanayi Odası ve IHS Markit, “2018’de Dünya ve Türkiye Ekonomisine PMI Perspektifinden Bakış” adlı ortak bir konferans düzenledi. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan ile IHS Markit Yönetici Direktörü Richard Willis’in katıldığı konferansta, “Dünyayı PMI’dan Okumak: Küresel Ekonomide Büyüme Dinamikleri” ve “PMI Penceresinden Türkiye ve İstanbul’un Makro Görünümü” konulu panellerle dünya ve Türkiye ekonomisine ilişkin görüş ve değerlendirmeler paylaşıldı. Swissotel’de yapılan etkinlikte İSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İrfan Özhamaratlı, Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Sadık Ayhan Saruhan, Yönetim Kurulu Üyesi Sultan Tepe yer aldı.
Türkiye’nin geçen yıl girdiği güçlü büyüme trendinin ilk işaretçisi olan PMI (Satın Alma Yöneticileri Endeksi) verilerini birlikte açıklayan İstanbul Sanayi Odası (İSO) ve IHS Markit, iki yeni öncü raporun daha açıklanması konusunda da işbirliği gerçekleştirdi.
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan toplantı sırasında çok önemli bir işbirliğinin de bilgisini paylaşarak “önümüzdeki dönemde üç aylık periyodlarda açıklanacak ‘Sanayide Görünüm ve Beklentiler’ raporu ile sektörde 12 aylık beklentiler ve riskler ortaya konacak. ‘İhracat İklimi Endeksi’ ile de Türk sanayisini çevreleyen küresel ihracat pazarlarının gelişimi hakkında bilgi verilecek” dedi.
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, “2018’de Dünya ve Türkiye Ekonomisine PMI Perspektifinden Bakış” konferansının açılışında dünya ve Türkiye ekonomisi ile ilgili görüşlerini paylaştı. Bahçıvan, imalat sanayi sektörünün en güncel ve güvenilir öncü göstergesi olan PMI verilerinin Türkiye’de yayınlanması konusunda Eylül 2015’ten bu yana işbirliği yaptıkları IHS Markit firması ile iki yeni çalışma daha yapacaklarını açıkladı. Bahçıvan, “Sanayi sektörü, sürdürülebilir, nitelikli ekonomik büyümenin ve kalkınmanın temel dinamiğidir. Bu yüzden sanayicilerin yatırım, istihdam ve üretim iştahı, ekonominin geleceği açısından sürekli olarak takip edilmesi ve önemsenmesi gereken bir barometredir. PMI verileri, ülkemizin geçtiğimiz yıl itibarıyla girdiği güçlü büyüme trendinin ilk işaretçisi oldu. Son veriler, ülkemizin lokomotif sektörü imalat sanayinin son bir yıldır kesintisiz büyüdüğünü gösteriyor. Çoğu resmi istatistiğin gecikmeli olarak yayınlanmasına karşın her ayın ilk iş gününde açıklanan PMI verilerinin tüm bu gelişmelere ışık tutması ekonomimiz için çok değerlidir. IHS Markit ile PMI verilerini aylık olarak kamuoyuyla paylaşmayı sürdürürken, üç aylık periyodlarla yayınlayacağımız ‘Sanayide Görünüm ve Beklentiler’ ve ‘İhracat İklimi Endeksi’ raporlarının da sanayi sektörümüze ve ekonomimize ilişkin ufuk açıcı olacağına yürekten inanıyoruz” dedi.
Bahçıvan, iki raporun amaçları için şu bilgileri verdi: “Türkiye için tamamen yeni bir anket çalışması olan ‘Sanayide Görünüm ve Beklentiler’ raporu ile sektörümüzdeki ekonomik aktivite, sermaye yatırımları, dijitalleşme harcamaları, karlılık gibi göstergelere ilişkin gelecek 12 aylık beklentileri ve riskleri ortaya koyarak yakın geleceğe ışık tutmayı amaçlıyoruz. Türk sanayisini çevreleyen küresel ortamın değerlendirilmesini amaçlayan ‘İhracat İklimi Endeksi’ çalışması da ülkemizin ana ihracat pazarları için IHS Markit tarafından düzenli olarak oluşturulan PMI endekslerinden yararlanılarak hesaplanacak ve ihracat pazarlarımızın gelişimi hakkında fikir verecek.”
Bahçıvan, konuşmasında küresel dengeye ulaşılabildiğini söylemenin zor olduğunu da belirterek “Türkiye ekonomisi dış pazarlarda yaşanan toparlanmadan, hükümetimiz tarafından sağlanan teşviklerden ve sanayi sektöründe hızlanan yatırımlardan destek bularak güçlü bir büyüme performansı gösteriyor. Oldukça iyi bir başlangıç yaptığımız 2018’in geri kalanında da ekonomimizin önünün açık olduğuna ve hedeflerimize bir adım daha yaklaşacağımıza inanıyoruz” dedi.
IHS Markit Yönetici Direktörü Richard Willis de dünyanın birçok ülkesinde PMI endekslerini doğru belirlemek için her ay 27 binin üzerinde mülakat yaptıklarını, İstanbul’da da bunun gibi çalışmalar yaparak imalat sanayisini ölçümlemeye çalıştıklarını söyledi. IHS Markit’in Kuzey ve Güney Amerika’da, Afrika’da, Avrupa, Rusya, Çin, Hindistan ve Uzak Doğu’da faaliyette bulunduğunu aktaran Willis, “On sene önce gelişmiş ülkeler küçük ülkeleri silip atıyordu ama gelinen noktada gelişmekte olan ülkelerde bir atak var. Türkiye de bu doğrultuda” dedi.
Willis, yeni açıklanacak anketlere ilişkin olarak da şunları söyledi: “Sanayide Görünüm ve Beklentiler anketinde de şirketlerin karlılık, çalışan sayısı, maliyet, AR-GE gibi belli başlı konularda gelecek 12 ay beklentisini soruyoruz. İhracat İklimi Endeksi de oldukça önemli. Türkiye ekonomisi iyi ama ihracat yapılan ülkelerde durum nedir? Türk malları talep görüyor mu? Bu ve bunun gibi pek çok konu başlığı için PMI ile dersinize çalışabilecek, önden hazırlık yapabileceksiniz” dedi.
Sonrasında etkinlik kapsamında “Dünyayı PMI'dan Okumak: Küresel Ekonomide Büyüme Dinamikleri” ve “PMI Penceresinden Türkiye ve İstanbul'un Makro Görünümü” başlıklı iki oturum düzenlendi. Ekonomist Erkin Şahinöz'ün moderatörlüğünde yapılan panellerde Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Başdanışmanı Doç. Dr. Hatice Karahan, Habertürk Köşe Yazarı Abdurrahman Yıldırım, IHS Markit Başekonomisti Chris Williamson ve Ekonomist ve İSO Danışmanı Dr. Can Fuat Gürlesel görüşlerini kamuoyuyla paylaştı.
Konuşmacılar özetle şunları söyledi:
Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Başdanışmanı Doç. Dr. Hatice Karahan:
“Geçen senenin büyüme hikayesinde yüzde 7 civarındaki oranın içeriğine bakarsak hem hızlı hem de dengeli bir büyüme olduğunu görüyoruz. Hem iç talep hem dış talep kendi içerisinde bir dengeye kavuştu. Bunun dışında yatırımlar da anlamlı bir artışla GSYH’ye katkıda bulunmuş oldu. Tüketim ağırlıklı bir iç talepten yatırımın da söz sahibi olduğu bir dönem yaşadık. Hükümetin verdiği KGF teşvikleri çok etkili oldu. 2017’nin sonlarına doğru kredi büyüme hızı normalleşti. Ekonominin kırılganlıklarına bakacak olursak, enflasyon ve cari açıkla mücadelenin sürmesi gerekiyor. Başarılı bir büyüme sonunda ekonominin makro değerlerinin dengeli bir şekilde sürdürülmesi büyük önem taşıyor.”
Habertürk Köşe Yazarı Abdurrahman Yıldırım:
“10 yıldır dünya bir sınavdan geçiyor. 2008 krizinin mali tarafı, merkez bankalarının öncülüğünde maliyet politikalarıyla iyi idare edildi. Ancak bundan sonra geniş para politikası bitecek ve ucuz ve bol para dönemi sona erecek. Dünya ekonomisi eğer olumlu şekilde seyretmeye devam ederse ekonomi literatürüne parasal büyüme ile krizden çıkılabildiği yönünde yeni teoriler eklenebilir. Küresel krizi yaratan bol likidite idi ama görüyoruz ki krizden çıkmanın ilacı da bol likidite oldu. Yaratılan paranın geri çekilmesi tahribatlar yaratılabilir. Önümüzdeki dönem küresel ekonomide enflasyon ve faizin artmasına şahitlik edeceğiz. PMI verileri, reel ekonomiyi takip ederken çok faydalandığım ve çok isabetli bulduğum veriler.”
IHS Markit Başekonomisti Chris Williamson:
“PMI çalışmasını 25 yıl önce başlattığımızda ana amacımız ekonominin gerçeklerini kavramak adına dataları öğrenmek idi. Zira resmi açıklamalar ve projeksiyonlar gerçekler ile uyuşmuyordu. Anketlerimizde katılımcı şirketlerden bir önceki ay ile yaptıkları faaliyetleri karşılaştırmalarını istiyoruz. Eğer örneğin istihdamı daha yüksekse 1, değişim yok ise 0,5, daha düşükse 0 katsayısı alıyor. Her ülkede aynı metodolojiyi uyguluyoruz ve her ayın başında da açıklıyoruz. 42 ülkede 28 binden fazla şirket ile çalışıyoruz. Açıklanan resmi büyüme rakamlarından çok daha erken pek çok dataya sahip olabiliyoruz. Dünya ekonomisindeki gelişmelere baktığımızda ise 2018’in yanında 2019 ve 2020’de de giderek artan bir büyüme bekliyoruz, bu herkes için büyük bir fırsat. Gündeme gelen küresel ticaret savaşları bir risk oluşturuyor ama umuyoruz ki mantık galip gelir. ABD, ticaret savaşları ile kendi kendisine zarar veriyor.”
Ekonomist ve İSO Danışmanı Dr. Can Fuat Gürlesel:
“Son dönemde küresel ekonominin direksiyonuna finans ekonomisi yerine reel ekonominin geçmeye başladığını görüyoruz. 2008 krizinden sonra varlık fiyatları ve emtia fiyatlarının şişirilerek yaratılmaya çalışılan büyüme teşebbüsleri başarısız oldu. Ancak 2016’dan itibaren sanayinin öncülük ettiği bir büyümeye tanıklık ediyoruz. Bu nedenle büyümenin kalıcı hale geldiğini düşünüyorum. Bunun altında dört neden yatıyor. Birincisi gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelere kaptırdıkları üretim ve sanayi unsurlarını yeniden kendi ülkelerine çekmeye çalışıyor. İkincisi dijitalleşme ve Endüstri 4.0, reel ekonomi üzerinde olumlu etki yapmaya başladı. Üçüncüsü Çin’in kapasitelerini düşürerek fazla kapasiteleri konsolide etti ve periferisindeki Asya ülkelerine sanayi yatırımlarını taşıdı. Dördüncüsü pek çok ülke karbon ekonomisinden kaçarak sürdürülebilir alanlara yöneldiler; BAE ve Suudi Arabistan dahi sanayi ve üretime yöneldi. Tüm bu faktörler sanayiyi canlandırıyor.”