Etkinlikler
İstanbul Sanayi Odası (İSO), Japonya Ülke Günü Etkinliği Düzenledi
- 27.05.2021
- Etkinlikler
İstanbul Sanayi Odası (İSO), dünyanın en büyük ekonomilerinden Japonya ile ekonomik iş birliği ve yatırım fırsatlarını ele almak amacıyla Japonya Ülke Günü & Ticaret ve Yatırım Fırsatları Semineri etkinliği düzenledi. 27 Mayıs 2021 tarihinde İSO Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Tacir’in ev sahipliğinde video konferans olarak yapılan etkinliğe Japonya’nın İstanbul Başkonsolosu Hisao Nishimaki de katıldı. Toplantıda Japonya’daki yatırım ve iş fırsatlarını değerlendirmek isteyen çok sayıda iş insanı ve sanayici de yer aldı.
Etkinliğin açılışında konuşan İSO Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Tacir, dünyanın en gelişmiş ekonomilerinden biri olan Japonya’nın Türkiye’nin önemli ticaret ve yatırım ortaklarından biri olduğunu söyledi. Tacir, ABD ve Çin Halk Cumhuriyeti'nden sonra dünyanın üçüncü büyük ekonomisi olan Japonya’nın 125 milyon nüfusuyla dünyanın da en kalabalık 11. Ülkesi olduğunu ekledi. Japonya’nın kendi gelişmiş pazarının yanı sıra kurduğu iş birlikleri ile geniş bir coğrafyaya hitap ettiğini belirten Tacir, bu noktada, Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) ile, birliğin diyalog ortaklarından Çin, Japonya, Güney Kore, Avustralya ve Yeni Zelanda arasında imzalanan Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık Anlaşması‘nın (RCEP) 2.2 milyarlık nüfus ve 26 trilyon dolara ulaşan ekonomik büyüklüğü ile bugüne kadar imzalanan en büyük serbest ticaret anlaşması olduğunu anlattı. Tacir, ayrıca Çin, Japonya ve Güney Kore’nin arasındaki en kapsamlı serbest ticaret anlaşması olarak da dikkat çektiğini belirtti.
Türkiye’nin 2020 yılında bu anlaşma kapsamındaki 15 ülkeden ithalatının yaklaşık 40 milyar dolarken, ihracatının yaklaşık 7 milyar dolar düzeyinde olduğuna değinen Tacir, bu miktarın, toplam ithalatlarının yaklaşık yüzde 18’ini, ihracatlarının ise yalnızca yüzde 4’ünü oluşturduğunu ifade etti. Japonya-Türkiye ticareti açısından bakıldığında 2020 yılında Japonya’ya 441 milyon dolar ihracat yaparken, 3.7 milyar dolar ithalat gerçekleştirdiklerini anlatan Tacir, ticaret açığının telafi edilmesi noktasında; Türkiye'nin Japonya’ya ihracatında artış potansiyeli taşıyan ve rekabet üstünlüğü olan ürünlere odaklanarak, ihracatlarını artırmanın ve bu pazarda yer almanın sanayicilerin en önemli hedeflerinden biri olması gerektiğini dile getirdi.
Ticaret hacminin arzu ettikleri seviyenin altında kalmasının en önemli nedeninin, iki ülke arasındaki coğrafi uzaklık olarak düşünüldüğünü belirten Tacir, oysa küreselleşen dünyada, coğrafi uzaklığın olumsuz bir unsur olmaktan çıktığına işaret etti. Tacir, iki ülke arasında ulaşım ve iletişim imkânlarını daha da geliştirerek, ülkeleri birbirine yaklaştırmaları gerektiğine değindi.
Dünyada ticaret kurallarının müzakere edilen büyük serbest ticaret anlaşmaları ile yeniden belirlendiğini hatırlatan Tacir, 2016 yılında gerçekleştirdikleri Japonya ülke gününde de vurguladıkları gibi, Türkiye ile Japonya arasındaki serbest ticaret anlaşması müzakerelerinin bir an önce sonuçlanmasının ülkeler arasındaki ticari ilişkilerin gelişmesine büyük katkıda bulunacağı yönündeki temennilerini yineledi
Günümüzün zorlu küresel rekabet koşullarında sanayisini yüksek teknolojili bir yapıya kavuşturan ülkelerin kazandığını vurgulayan Tacir, küresel bir güç olarak Japonya’nın ekonomideki başarısının hiç kuşkusuz teknolojiyi sanayinin odağına koymasından ileri geldiğini dile getirdi. Türkiye’nin de rekabet yarışında güç kazanması için sanayide katma değer ve teknolojinin başrolde olması gerektiğine işaret eden Tacir, bu çerçevede, ülkeler arasında teknoloji alanında yeni iş birliklerinin geliştirilmesi gerektiğini ekledi.
Sonrasında Japonya’nın İstanbul Başkonsolosu Hisao Nishimaki iki ülke arasında ticaret açısından vurgulanması gereken noktaları şöyle sıraladı: “Birincisi, faaliyetleri için Türkiye’yi merkez seçen %100 Japon sermayeli veya diğer Japon ortaklı şirketler Türkiye’ye teknoloji transferi yapıyorlar. İkincisi, Türklere iş verip, iş başında ve iş sırasında eğitim sunarak onları daha donanımlı hale getiriyorlar. Üçüncüsü, Japonya’dan getirdikleri kaliteli, ileri teknoloji ve dayanıklı tüketime yönelik ara ürünler Türkiye’de montaj edilmektedir. Katma değeri artan bu ürünler Türkiye’den yurt dışına ihraç edilmekte ve bu da Türkiye ekonomisine büyük kâr sağlamaktadır. Özetle, bu da dış ticaret dengesinin aslında Türkiye’nin lehine olduğunu ve Türkiye’de faaliyet gösteren Japon firmalarının Türk ihracat rakamlarına önemli katkı sunduğunu göstermektedir.”
Sadece ihracat değil üçüncü ülkelerde Türk ve Japon şirketleri arasında kuvvetlenerek artan iş birliklerinin ortaya çıktığını belirten Nishimaki, Orta Asya, Afrika ve Orta Doğu ülkelerinde Türk ve Japon şirketlerinin birlikte projeler gerçekleştirdiklerini anlattı. Türkmenistan, Özbekistan ve Irak’ın bu coğrafyada şirketler arasındaki iş birliğine örnek olduğunu belirten Nishimaki ülkeler arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması’nın da hızla imzalanmasını beklediklerini kaydetti.
Ardından Japonya Ticaret, İş Birliği ve Yatırım Fırsatları başlıklı bölümde Ticaret Bakanlığı, Tokyo Ticaret Başmüşaviri Murat Yapıcı ve JETRO (Japan External Trade Organization) İstanbul Kıdemli Direktörü Mitsuaki Sano, Japonya ekonomisi ve pazarı hakkında bilgiler verdi. Ticaret Bakanlığı, Tokyo Ticaret Başmüşaviri Murat Yapıcı, Japonya’nın dünyanın dördüncü büyük ithalat pazarı olduğunu söyledi. Türkiye’nin en çok balık, makarna ve binek araçları ihraç ettiğini ve en çok da otomobil, otomotiv yan sanayi, akü ve transformatör ithal ettiğini anlatan Yapıcı, potansiyel olarak tavuk eti, donmuş sebze ve meyve, narenciye ve soda külü ihraç edilebileceğini ekledi. 2012’de başlayan STA çalışmalarında önemli mesafe alındığını dile getiren Yapıcı, anlaşmanın imzalanması ile iki ülke arasındaki ticaretin çok daha yüksek bir boyut taşınacağını aktardı.
JETRO (Japan External Trade Organization) İstanbul Kıdemli Direktörü Mitsuaki Sano ise Japonya’da 100 yıldan eski 10 bin, 200 yıllık ise 3 bin KOBİ bulunduğunu söyleyerek güvene dayalı ilişkinin Japonya toplumunda çok önemli olduğunu söyledi. Kişiye özel ayrıntılı düşünülmüş ürünlerin çok rağbet gördüğünü vurgulayan Sano, tüketicinin kaliteye çok önem verdiğini anlattı. 2050 yılına kadar Japonya’nın karbon emisyonunu sıfıra indirme hedefi koyduğunu hatırlatan Sano, yaşlı bir nüfusa sahip Japonya’da sağlık ve akıllı şehir teknolojilerine ihtiyaç duyulduğunu kaydetti.
Konuşmaların ardından İSO AB ve Uluslararası İlişkiler Müdür Yardımcısı Mehmet Akif Meral’in moderatörlüğünde “Japonya’da İş Yapan Firma Deneyimleri” başlıklı bir panel yapıldı. Panelde DEİK Türkiye-Japonya İş Konseyi Başkan Yardımcısı Zeki Sarıbekir, Çilek Mobilya Yönetim Kurulu Üyesi Muharrem Çilek, Aksan Hukuk Bürosu Japonya Masası Sorumlu Ortak Mehmet Taş, Japonya pazarındaki yaşadıkları deneyimleri dinleyicilerle paylaştı. Ardından dinleyicilerden gelen sorular panelistler tarafından yanıtlandı.