Etkinlikler
İstanbul Sanayi Odası'nın Resepsiyonunda, 34 Ülkenin Başkonsolosu ve Temsilcileri, Sanayiciler İle Bir Araya Geldi
- 11.02.2020
- Etkinlikler
İstanbul Sanayi Odası (İSO), İstanbul’da görev yapan yabancı temsilciliklerle işbirliğini geliştirmek amacıyla İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay ve İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın ev sahipliğinde bir resepsiyon düzenledi. Yabancı ülke misyonlarının yoğun ilgi gösterdiği, 34 ülkenin başkonsolos ve temsilcilerinin katıldığı resepsiyonda İSO Yönetim Kurulu Başkanı Yardımcısı Sadık Ayhan Saruhan, İSO Yönetim Kurulu Üyeleri Vehbi Canpolat, Cemal Keleş, Mustafa Tacir’in yanı sıra İSO Meclis Üyeleri de bulundu.
Resepsiyonun açılışında yaptığı konuşmaya, katılımlarından dolayı yabancı ülke temsilcilerine teşekkür ederek başlayan İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, İstanbul’un Türkiye ekonomisi içindeki yeri ve önemi hakkında kısa bilgi verdi.
“İSO olarak Türkiye ekonomisinin ‘Amiral Gemisi’ durumundaki İstanbul’un üretim gücünü temsil ediyoruz. Sanayi üretiminin merkezini oluşturan İstanbul, ülkemiz ekonomisinin de adeta şahdamarı durumundadır. Öyle ki, Türkiye’nin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın yüzde 31’ini İstanbulumuz sağlamaktadır. İhracatın yüzde 51’i, ithalatın yüzde 54’ü İstanbul’dan yapılmaktadır.”
İSO hakkında “Türkiye’de reel sektörün en etkin temsilcisi konumunda bulunan İstanbul Sanayi Odası’nın üyelerinin bu ekosistem içindeki gücü, rolü ve işlevi de kurulduğu 1952 yılından bu yana giderek artmaktadır” diyen Bahçıvan İSO üyelerinin, ülkemizin dış ekonomik ilişkilerinde de önemli bir ağırlığının olduğunu anlatarak şöyle dedi: “İstanbul Sanayi Odası olarak, üyelerimizin uluslararası rekabet gücünü desteklemek doğrultusunda, küresel gelişmeleri takip eden ve uluslararası işbirliklerine önem veren bir vizyonu benimsediğimizi ifade etmek istiyorum.”
Konuşmasına dünya ve Türkiye ekonomisindeki gelişmeler ve olası beklentiler hakkındaki değerlendirmesiyle devam eden Bahçıvan bu konuda da şunları söyledi:
“2019 yılı, dünya açısından belirsizliğin ve stresin oldukça yükseldiği bir yıldı. Dünyanın en büyük iki ekonomisi ABD ve Çin arasındaki ticaret gerilimi, karşılıklı misillemelerle körüklenen bir savaşa dönüştü. Küresel ticaret hacmi daraldı, ekonomik güven ve yatırımlar oldukça zayıfladı. 2019’da dünya için kördüğüm haline gelen bir diğer konu da Brexit’ti. Üç buçuk yıldır İngiltere ekonomisini kilitleyen, başta AB olmak üzere bütün dünya için de büyük bir belirsizlik yaratan Brexit, nihayet geçtiğimiz ay sonunda gerçekleşti. Ne var ki, bu yılın sonuna kadar sürecek olan geçiş süreciyle ilgili pek çok belirsizlik halen mevcut.”
Bahçıvan Türkiye ekonomisi ile ilgili görüşlerini ise şöyle dile getirdi: “2019, ülke olarak yaşadığımız derin finansal dalgalanmanın ardından ekonomik dengelenmeyi sağlamaya çalıştığımız zor bir yıl olarak hafızalara kazındı. Nitekim sanayi sektörünün öncü göstergesi olan İstanbul Sanayi Odası İmalat PMI endeksinin Ocak ayındaki 51,3 değeri ile 22 ay aradan sonra tekrar pozitif bölgeye geçmesi bunun en iyi örneğidir. Yine bugün açıkladığımız bir başka ekonomik göstergemiz olan ‘İSO Türkiye İhracat İklimi Endeksi’nde de 51.1’lik değerle son beş ayın en güçlü iyileşmesinin yaşanmasını da ekonomimizdeki toparlanmanın bir başka işareti olarak görüyoruz. Bu iyileşmelere rağmen, bizler için önümüzdeki dönemde yatırım ortamının iyileştirilmesi ve güvenin kalıcı olarak sağlanması hala en temel önceliğimizdir.
Bu süreçte siz değerli dostlarımızdan Türkiye’ye uluslararası doğrudan yatırımların gelmesi için katkı ve destek beklediğimizi, bu konuda birlikte çalışmaya hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum.”
Bahçıvan sözlerini İSO’nun üyeleri için dünyadaki değişim ve dönüşümleri hızlı adapte olabilmeleri için gerçekleştirdiği projelerden söz ederek sürdürdü. İSO Dijital Dönüşüm’den İSO Akademi’ye, İSO Mesleki Eğitim Projesi’nden şirketlerin ihracatına destek çalışmalarına ve özellikle de farklı ülke ve kültürleri tanıma ve bu ülkelerde yatırım ve uluslararası ticaret imkanlarını ele alma fırsatı sunan “Ülke Günleri” etkinliklerine kadar birçok etkinlik hakkında bilgilendirme yaptı. Bahçıvan ayrıca konuklara “sürdürülebilirlik” yolculuğunda, sektörlerimiz ve firmalarımız için gerçekleştirilen etkinlikler hakkında da bilgi verdi.
Etkinliğin açılışında İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay da konuklara yönelik bir konuşma yaptı. Konuşmasına AB-Türkiye ilişkilerini değerlendirerek başlayan Okyay “AB-Türkiye ilişkilerinde önyargılar ve iç siyasetle derinleşen uzaklaşmayı çözmenin temel yolunun daha fazla diyalog ve samimiyet olduğu kanaatindeyim. Kapıları kapayıp beklemek yerine her daim diyaloğa açık olmayı, muhataplarımızla bir araya gelerek sorunlarımızı, beklentilerimizi ve önemlisi de karşılıklı çıkar alanlarımızı sebatla aktarmamız gerekiyor. Sorunlara odaklanmak yerine; ortak geleceğimize ve ortak değerlerimize odaklanmak için bugünden daha iyi bir zaman olamaz” şeklinde konuştu.
İSO Meclis Başkanı Okyay önümüzdeki dönemde Türkiye-AB ilişkilerinden beklentimizi “Gümrük Birliği’nin güncellenmesi”, “vize serbestliği diyaloğu” ve “üyelik müzakereleri” olmak üzere üç başlıkta özetlenebileceğini ifade etti.
Üzerinden 25 yıldan fazla süre geçen Gümrük Birliği, ilk dönemde Türkiye’nin sanayi sektöründe rekabet gücünü çok artırarak bizi küresel boyutta rekabet edebilir duruma getirmiş olsa da geldiğimiz noktada Türkiye aleyhine işleyen bir yapıya dönüştüğünü belirten Okyay, Türkiye’nin AB’nin yaptığı STA’lara dahil olamaması sonucunda üçüncü ülkelere karşı pozisyon kaybetmesine neden olan asimetri, ilk olarak çözülmesi gereken konulardan biri olduğunun altını çizdi.
Hizmetler sektörünün Gümrük Birliği’ne dahil olmaması konusunu gündeme getiren Okyay, “Hizmetler sektörünün imalat sanayinin içindeki katma değerinin %40’lara ulaştığı bugün, bu sektörün dâhil olmadığı bir anlaşma yapısını sağlıklı bir şekilde yürütmek maalesef mümkün değil” şeklinde konuştu.
Vize serbestliği konusunun önemini aktaran İSO Meclis Başkanı Okyay, “Vize Serbestliği Yol Haritası’nda karşılamakla yükümlü olduğumuz kriterlerin çoğunu yerine getirdik. Kalan kriterlerin karşılanması ve teknik sürecin kendisi, siyasi süreçlere kurban olmamalı” dedi.
Fiilen durma noktasında olan üyelik müzakerelerinin tamamlanmasının ilk günden bu yana hedefimiz olduğunu vurgulayan Zeynep Bodur Okyay, “Türkiye için her zaman çıpa görevi gören AB’nin aynı şekilde Türkiye’nin reform sürecinde yapılması gerekenlere referans olmaya devam etmesi, ülkemiz açısından büyük önem taşıyor. Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkiler tabiatıyla sadece müzakere sürecinden ibaret değil. Aramızda 60 yıla yaklaşan bir ortaklık ilişkisi mevcut. Bu ortaklığın kazanımlarını göz ardı etmemeliyiz” dedi.
Yapılan konuşmaların ardından resepsiyona katılan çok sayıda İSO meclis üyesi ve konuk ülke konsolosları bire bir sohbet etme imkanı buldu.