Etkinlikler
MESKOM’a Konuk Olan Maliye Bakanı Naci Ağbal, Umut Verdi: "Vergi Yükünde Düzenlemelere Gideceğiz"
- 21.04.2016
- Etkinlikler
İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) bu yılki ilk Meslek Komiteleri (MESKOM) Ortak Toplantısı, İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay’ın yönetiminde Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın katılımı ile gerçekleştirildi. Odakule’de yapılan MESKOM ortak toplantısında sanayi ve maliye ile ilgili güncel konular ele alındı.
11 Ana Meslek Komitesi sözcüsünün yaptığı sunumun ardından kürsüye gelerek hem güncel konuları değerlendiren ve hem de sanayiciden gelen değerlendirme ve beklentileri yanıtlayan Maliye Bakanı Naci Ağbal, reel sektörün üzerinde maliyet ve yük olan bazı vergi uygulamalarının farkında olduklarını, yeni hazırlanmakta olan Gelir Vergisi Torba Yasa Tasarısı’nda bu konularla ilgili düzenlemelere gideceklerini açıkladı.
Bakan Ağbal, “Özel sektörün, işverenin üzerinde maliyet ve yük oluşturan Damga Vergisi, Harç, Banka Sigorta Muamelesi Vergisi gibi uygulamalar var. Bu konularda Gelir Vergisi ve Torba Yasa Tasarısı’nda gerekli düzenlemeler olacak” dedi.
Başkanlık divanını İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay, İSO Meclis Başkan Yardımcısı Hasan Büyükdede, Katip Üye Serdar Urfalılar’ın oluşturduğu Meslek Komitesi Ortak Toplantısı’nın açılış konuşması, İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan tarafından yapıldı.
Toplantının başlangıcında kısa bir konuşma yapan Divan Başkanı Zeynep Bodur Okyay, vergi politikalarının küresel rekabette taşıdığı öneme değindi. Demografik yapıyı daha verimli kullanmak için maliye politikalarını gözden geçirerek şeffaflık ve kayıt dışılık konusunda ilerleme sağlanması gerektiğine vurgu yapan Okyay, “Türkiye’nin ilk 1000 sanayi kuruluşunu açıklıyoruz. Bunun geçmişini gözden geçirdiğimizde en büyük sıkıntının kayıt dışılık olduğunu görüyoruz” şeklinde konuştu. Ülkelerin 2008 ve 2009 krizinde kendilerini gözden geçirip vergilerinde çeşitli indirimlere gittiğini belirten Okyay, Türkiye'nin de 2002-2012 arasında vergi yüklerini azalttığını söyledi. Türkiye'nin bunun avantajını yaşadığını belirten Okyay, Türkiye’nin bu avantajı kaybetmekte olduğunu sözlerine ekledi.
Yaptığı açılış konuşmasının başında güncel ve ekonomik gelişmelere değinen Bahçıvan, son zamanlarda petrol ve emtia fiyatlarının düşük seyretmesi sayesinde cari açığın yüzde 4,5’e düşerek belirgin biçimde iyileştiğini ve bunun büyümeyi olumlu etkilediğini belirterek, finansmanda halen istenilen kaliteye ulaşamamış olmakla birlikte cari açıktaki daralmanın ülke risk primini sınırladığını ve büyüme açısından elimizi rahatlattığını ifade etti. Dünyada esen ve konjonktürel olduğuna inandıkları olumlu rüzgarın Türkiye’de hiç kimseyi bir konfor ve rehavete sürüklememesi gerektiğine işaret eden Bahçıvan, bugün fırsatlar olduğu kadar, son dönemde piyasalarda görmezden gelemeyeceğimiz, kayıtsız kalınamayacak riskler ve olumsuzluklar da bulunduğunu ifade etti.
Toplantıdaki konuşmasında sanayicilerin vergisel sorunları ve çözüm önerilerine ilişkin ayrıntılı bir değerlendirme yapan Bahçıvan, özellikle son zamanlarda bankalar ile ilgili yaşadıkları sıkıntıları dile getirdi. Sanayicilerin son aylarda karşılıksız çekler, iflas ertelemeler, ekonomik güven endeksindeki düşüş ve banka kredilerinde yaşanan sorunlar gibi olumsuz gelişmelerle karşı karşıya olduklarını vurguladı.
Bahçıvan, “İflas erteleme koşullarının daha gerçekçi olması gerektiğine inanıyoruz. Gerçekten finansal zorluk yaşamakta olan iyi niyetli firmalar ile birlikte alacaklıları da koruyacak ancak istismarı da engelleyecek nitelikte yeni bir düzenleme yapılmalıdır. Yine çeklerin ödenmemesi ve karşılıksız çıkması durumundaki caydırıcı yaptırımlar gündeme getirilmeli ve çeklerin güç ve saygınlığını yeniden kazanması sağlanmalıdır. Alacak sigortası müessesinin yaygınlaşmasının bu sorunların çözümüne katkı ve destek vereceğini düşünüyoruz” şeklinde konuştu.
Bankaların son haftalarda reel sektöre yönelik şüpheci yaklaşımının sanayiciler için sorun oluşturduğuna dikkat çekerek, “Bankalar sıkıntılı zamanlarda daha fazla anlayışlı olmalı. Aksi bir tutum takınılarak piyasalarda ve iş dünyasında bir finansal paranoyaya kapı aralamak hiç kimsenin yararına olmayacaktır” diye konuştu. Bankalar ile reel sektörün aynı gemide yer aldığına değinen Bahçıvan, “Bankalar bizi iyi gün müşterisi değil, sürekli iş ortağı olarak görmeli. İSO olarak riskleri ve fırsatları birlikte gören, çözüme odaklı, iyimserliği ön planda tutan, ülkemizin yarınlarına güvenen bir yaklaşıma bugüne kadar önem verdik, bundan sonra da önem vermeye devam edeceğiz” dedi.
Bahçıvan konuşmasında, sanayileşmiş tüm ülkelerde kamunun sanayi yatırımlarına destek olduğuna, bu kapsamda Türkiye’nin büyük sanayi projelerini ve hedeflerini finansal açıdan destekleyecek bir modele ihtiyaç duyduğuna dikkat çekti. İhtiyaç duyulan modelin, uzun süredir savundukları yeni nesil Kalkınma Bankacılığı olduğunu belirten Bahçıvan, “Dünyanın hiçbir ülkesinde tamamıyla özel sektör bankacılığına dayanan bir başarı hikayesi yok. Bir kalkınma bankacılığı modeli olmadan, sadece özel sektör bankalarına dayanan bir sanayi ancak bir yere kadar gidebilir. Bu nedenle yeni nesil bir Kalkınma Bankamız olmalı ve özel sektör bankalarını da peşinden sürükleyecek bir rüzgar estirilmelidir” dedi.
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Bahçıvan, farklı sektörlerdeki farklı KDV oranlarına ilişkin bütüncül bir KDV oranı çalışması yapılması gerektiğine inandıklarını da söyledi. Aralarında tedarik zinciri bağı olan sektörlerdeki KDV oranı farkının, işletmelere ciddi bir yük getirdiğini vurgulayan Bahçıvan, “KDV oranları, tüm sektör ve paydaşların görüş ve önerilerinin alınacağı istişare toplantıları ile yeniden ele alınmalı. Dolaylı vergiler içinde yer alan Damga Vergisi’nin de azaltılmasını değil tamamen kaldırılmasını talep ediyoruz” dedi.
Bahçıvan, şöyle devam etti: “Finansman maliyetlerinin yüksek olduğu bir yerde, kredi kullanılırken alınan banka muamele vergisi doğru bir vergi değil. Banka ve sigorta muameleleri vergisinin, sanayicilerin kullandığı tüm kredilerden kaldırılmasını bekliyoruz. Ayrıca OSB’lerdeki sanayicilerin emlak vergisinden muaf tutulması için düzenlemeler yapılmalı ve kamuya yönelik borçlardaki gecikme faizleri de enflasyondaki düşüş dikkate alınarak indirilmeli.”
Çeklerin geri dönüşleri ile ilgili yaşanan sorunlarda da artış görüldüğüne işaret eden Bahçıvan, çekin ödenmemesi ve karşılıksız çıkması durumundaki caydırıcı yaptırımların tekrar gündeme getirilmesi gerektiği ve çeklerin güç ve saygınlığını yeniden kazanmasının sağlanması gerektiğini vurguladı. Bankaların çek verirken daha seçici davranması gerektiğini belirten Bahçıvan, alacak sigortası müessesinin yaygınlaşmasının bu sorunların çözümüne katkı ve destek vereceğini dile getirdi.
İSO Başkanı’nın konuşmasının ardından, 11 Meslek Komitesi temsilcisinin sunumlarına geçildi. Bu sunumlardan sonra da kürsüye Maliye Bakanı Naci Ağbal geldi. Ağbal İSO MESKOM Ortak Toplantısı’nda meslek komitesi üyelerinin dile getirdiği sorunları çok önemsediklerini ve çözüm bulma noktasında ortak çalışma grubu oluşturacaklarını dile getirdi. Maliye Bakanlığı’nın ve sanayicilerin iyi günde de kötü günde de ortak olması gerektiğinin altını çizen Bakan Ağbal, “Vergi borçlarının yeniden yapılandırılmasında, gerek verginin kendisinde, gerekse ödeme gününde işverenlere birtakım kolaylıklar getirilmesini istiyoruz” dedi. Bir şirket zora girdiğinde ilk olarak bankaların ve maliyecilerin kapılarını çaldığını belirten Ağbal’ın “Bundan sonra Bakanlık olarak bir sorun varsa yardımcı olalım diye kapınızı çalmak istiyoruz” şeklindeki konuşması İSO Üyelerinden alkış aldı.
Yaptıkları çalışmalarda sivil toplum kuruluşlarının eleştiri ve katkılarını beklediklerinin altını çizen Ağbal, finans sektörünün reel sektör olmadan yaşayamayacağını, aynı şeyin reel sektör için de geçerli olduğunu ifade etti. Verginin ekonomiye karşı nötr olması gerektiğini belirten Ağbal, Türkiye’deki vergi kanununun gelişmiş ülkelerde nasılsa, Türkiye’de de öyle olması gerektiğini belirtti. Maliye politikalarının dinamik olması gerektiğine işaret eden Ağbal, gelişen yeni ekonomik ve küresel şartlara göre bunların yenilenmesi gerektiğini vurguladı. Ağbal, istikrarın önemine değinerek döviz kuru, faiz, enflasyondaki düşüşün istikrarlı olmasının önemine işaret etti. Bakan Ağbal, tüm vergiler kaldırılsa bile, inovasyon olmazsa, teknolojik kabiliyetler artırılmazsa bir süre sonra aynı noktaya gelineceğini ifade etti.
Mali disiplin konusunun önemine değinen Ağbal, bu konuda son dönemde çok önemli başarılar yakaladıklarını ve bu konuya hassasiyetle yaklaştıklarını belirtti. Bakan Ağbal, vergisini uzun yıllar boyunca düzenli ödeyen mükelleflerin zor duruma düştüğünde onları rahatlatacak önlemler üzerinde çalıştıklarını kaydederek, vergisini tam ödeyen mükellefi böylece desteklemek istediklerini söyledi.
Bakan Naci Ağbal, “Burada ifade edilen eleştirilere baktığımızda, siz sanayicilerin ödenen vergilerden şikayeti yok. Sadece girişimciliğe engel olan ve kayıt dışına iten vergi düzenlemelerinin, ayrıca işin maliyetini artıran, karlılığı azaltan düzenlemelerin ortadan kaldırılmasını talep ediyorsunuz. Gerek Gelir Vergisi ve Torba Yasa Tasarısı, gerekse bundan sonraki düzenlemelerde bu konuya önem vereceğiz. Bu toplantıda çıkacak konuları yasa tasarılarımıza koyalım, bu toplantı sonuç toplantısı olsun. Bu yasa çalışmasında bu konuları tek tek değerlendireceğiz” diye konuştu. Bakan Ağbal, sanayicilerin vergi indirim taleplerine ilişkin olarak da, “KDV, devletin sizden aldığı bir borç. Bu borcun iadesi nasıl hızlandırılabilir, bu yönde çalışmamız var. Diğer yandan bir anda Damga Vergisi’nden vazgeçemeyiz. Bu vergi tamamen kaldırılmasa da düzenlemeler yapacağız. OSB’de Emlak Vergisi’nde çalışma yapacağız ama geçici vergiyi kaldıramayız” dedi.
Sürdürülebilir büyümede üç önemli sacayağı olan reel sektör, finans ve devletin işbirliği yapmasının önemine değinen Bakan Ağbal, şunları söyledi: “Öncelikle reel sektör ayakta kalacak, içeride ve dışarıda fırsatları görecek, firma düzeyinde ve ulusal düzeyde gelişme yolunu arayacak. Ama reel sektörün bunu yapması için, ikinci sacayağı olan finans sektörünün desteği lazım. Bu iki sektörden biri olmadan diğeri ayakta kalamaz. Reel sektörde sürdürülebilirlik, finans sisteminin ayaklarının yere sağlam basmasına bağlı. Üçüncü sacayağı olan devlet de ikisinin önündeki engelleri, rekabeti engelleyici faktörler ortadan kaldırmalı.”
Meslek Komiteleri Sunumlarla Sorunlarını ve Çözüm Önerilerini Dile Getirdi
Gıda Ürünleri İmalatı / İSO Meclis Üyesi Hüseyin Bozdağ:
“Gıda sektörü içinde farklı KDV oranları mevcut”
Vergisini düzenli ödeyen işletmeler için teşvik edici bir çalışma yapılması gerekiyor. Vergi Usul Kanunu Tasarı Taslağı'nda yer alan madde memnuniyetle karşılandı. Vergisini aksatmadan ödeyen mükelleflere fark yaratacak bir indirim sağlanmalı. Yemde KDV oranlarının indirilmesi sektör tarafından memnuniyetle karşılandı. Ancak hâlâ, gıda sektörü içinde farklı KDV oranları mevcut. Lüks tüketim dışında kalan temel gıda ürünlerindeki et ve süt gibi KDV benzer şekilde yüzde 1’e indirilmeli. Benzer şekilde kepek ekmeğinde KDV yüzde 1 iken, çavdar ekmeğinde yüzde 8 KDV söz konusu. Ekmek grubundaki ürünlerin tümünde KDV yüzde 1 olmalı. Yaş sebze ve meyvenin toptancı halinden alımında ortaya çıkan KDV oranı farklılıkları uygulamada zorluklara neden oluyor. Uygulamanın kolaylaştırılmasına yönelik düzenleme yapılmalı. Üretimde kullanılan girdiler üzerindeki KDV’nin, üretilen ürünlerdeki KDV’den fazla olması nedeniyle, sektörde KDV alacağı çıkıyor. KDV iadelerinin uzun süreler alması sektörde sıkıntılara neden oluyor.
Tekstil Ürünleri ve Giyim Eşyası İmalatı
46. Grup Meslek Komitesi Üyesi Salih Çetinkaya:
“KDV iadesinde bürokrasi azaltılmalı, işlemler hızlandırılmalı”
Sektörde farklı KDV oranları uygulanıyor. Kumaş, dokuma, iplik, deri, suni deri, dar dokuma, tela, kapitone, arma, bez, ekstrafor, jakron, vb. ürünlerde yüzde 8 KDV uygulanıyor. Metal düğme, polyester düğme, fermuar, karton etiket ve paketleme ürünleri vb. ürünlerde de yine yüzde 18 KDV uygulanıyor. Fason yapılan nakışta KDV yüzde 8, fason yapılan boya ve baskı işlemlerinde ise KDV yüzde 18 oluyor. Tüm tekstil ürünlerinin KDV’sinin yüzde 8 olması, sektörde oluşan karışıklıkları önleyeceğini düşünüyoruz.
Girdi kalemlerinde KDV oranlarının bir kısmının yüzde 8, bir kısmının ise yüzde 18 olması nedeniyle devreden KDV’nin dönem dönem artması firmalar üzerine ek mali yük getiriyor. Firmaların ödeme dengesinin bozulmaması için KDV iadesinde bürokrasi azaltılmalı ve işlemler hızlandırılmalı. Vergi dairesine tesliminden itibaren maksimum 60 günü aşmayacak sürede KDV iadesinin gerçekleşmesinin ihracatçıya olumlu katkı sağlayacağını düşünüyoruz. KDV iadeleri, banka teminatı verilmesi durumunda tahakkuk yapıldıktan sonra gecikmeden ödenmeli.
Deri ve Deri Ürünleri İmalatı / İSO Meclis Üyesi İbrahim Aydoğan:
“Fason saya işçiliği ve deri mamullerinde KDV yüzde 8’e indirilmeli”
Rusya ile ticarette özellikle Osmanbey, Merter, Laleli ve Zeytinburnu bölgesinde çalışan ve üretim yapan işletmelere mevcut konjonktürel durum çerçevesinde geçici dönem için vergi ve SGK’da ödeme kolaylığı sağlanmalı. Ham deriden alınan yüzde 8 KDV, önceki uygulamadaki gibi yüzde 1’e indirilmeli. Tekstil sektöründe fason dikim ücretinde yüzde 8 KDV uygulanırken, ayakkabı sektöründe fason saya ve deri mamulleri işçiliğinde yüzde 18 KDV tahsil ediliyor. Fason saya işçiliği ve deri mamullerinde KDV oranının yüzde 8’e indirilmesi gerekiyor. Deri ürünlerinde KDV çantalarda yüzde 8, lüks sınıfına giren cüzdanda ise yüzde 18’dir. Saraciye ürünlerini tamamlayan ürün olması ve çanta üreticileri tarafından üretilmesi nedeniyle cüzdan da yüzde 8 KDV kapsamına alınmalı. KDV iade ve teminat çözüm süreçleri basitleştirilip kısaltılmalı. KDV’de kusursuz müteselsil sorumluluk öngören KDV genel tebliğinin ilgili hükümleri değiştirilmeli.
Orman, Kağıt Ürünleri, Mobilya İmalatı ve Basım Sanayii
İSO Meclis Üyesi M. Nuri Görenoğlu:
“Vergi denetimleri cezalandırıcı olmaktan çok yönlendirici olmalı”
Vergi ve primlerini aksatmadan ödeyen işverenler ödül amaçlı teşvik edilmeli. Vergi Usul Kanunu Tasarı taslağında yer alan bu yöndeki yaklaşım memnuniyetle karşılandı. Bu yaklaşım çerçevesinde getirilecek ödül amaçlı vergisel desteğin, vergilerini öngörülen sürelerde düzenli olarak ödeyen mükellefler için ayırt edici nitelikte olması önem taşıyor. Vergi denetimleri cezalandırıcı olmaktan çok firmaları yönlendirici, eğitici ve yapıcı olmalı, “önleyici hekimlik” gibi periyodik yapılmalı. Vergi Usul Kanunu’nun 359'uncu maddesinde yer alan sahte belge kullanımına ilişkin şartlar ve cezalar, mükelleflerin iyi niyetleri göz önünde bulundurularak sınıflandırılmalı. Mükellefler nezdinde yapılacak olan vergi incelemelerinin beş yıllık zamanaşımı süresi beklenmeksizin ilgili dönem kapandıktan sonra ivedilikle yapılması, mükellefler adına tarh edilmesi, olası vergiler üzerinden hesaplanacak faiz yükünü azaltmasını bekliyoruz.
Kimyasal Ürünler ile Plastik ve Kauçuk Ürünlerin İmalatı
21. Grup Meslek Komitesi Üyesi Fahriye Yüksel:
“ÖTV tutarındaki fark olumsuzluklar yaratıyor”
Saç jölesi, saç waxı, saç kremi ve saç bakım ürünleri artık günümüz şartlarında günlük tüketim ürünleri statüsünde değerlendirilmeli. Bu ürünlerde ÖTV uygulanıyor olması yerli üreticilerin global üreticiler karşısında zaten çok az olan rekabet şansını daha da azaltıyor. Söz konusu ürünlerin lüks tüketim statüsünden çıkarılması gerekiyor. Madeni yağ üretiminde kullanılan katkı maddelerinin ÖTV tutarı 2,2983 TL/ kg iken baz yağ ve bitmiş ürün madeni yağ ÖTV tutarı 1,3007 TL/kg’dir. Aradaki 0,9976 TL/kg fark olumsuzluklar yaratıyor. İhracatta Türk malı ürünler yabancı pazarlarda rekabet edemiyor. Ürünler rakiplerden 0,35 USD/kg veya 353 USD/ton daha pahalı oluyor. 0,9976 TL/kg mali suçlar için ortam yaratıyor. Erken Teminat Çözüm Sertifikası'nda TSE şartı kaldırılmalı veya alternatif kriterler getirilmeli.
Maden, Taş ve Toprak Ürünleri İmalatı
43. Grup Meslek Komitesi Başkanı Adem Genç:
“İhracatta vergi iadelerinin tahsilat süreleri kısaltılmalı”
Yatırımların desteklenmesi amacıyla düzenlenen İndirimli Kurumlar Vergisi uygulaması, yatırım ve işletme dönemi ayrımı yapılmadan elde edilen tüm kurum kazançları üzerinden uygulanmalı. Tevsi/modernizasyon yatırımlarda elde edilen kazancın ayrı bir şekilde tespit edilememesi durumunda, indirimli oran uygulanacak kazanç, yapılan tevsi/modernizasyon yatırım tutarının, dönem sonunda kurumun aktifine kayıtlı bulunan toplam sabit kıymet tutarına oranlanması suretiyle belirleniyor. GİB tarafından verilen görüşlerde, bu oranlama yapılırken amortisman öncesi brüt tutarın dikkate alınacağı belirtiliyor. İndirimli kurumlar vergisi istisnasından yararlanma, özellikle sabit kıymet tutarı büyük olan sanayi işletmelerinde, çok uzun zaman aldığından gerçek anlamda teşvik sağlayamıyor. İnşaatta zorunlu malzeme olan mermer, seramik gibi ürünlere uygulanmakta olan yüzde 18 KDV düşürülmeli. İhracatta vergi iadelerinin tahsilat süreleri kısaltılmalı. İstihdam üzerindeki mali yükler azaltılmalı. Sektör üzerinde olumsuz etki yaratmakta olan damga vergisi kaldırılmalı.
Ana Metallerin İmalatı / İSO Meclis Üyesi Mustafa Necati Tecdelioğlu
“İhracat yapan firmalara vergisel anlamda teşvik uygulanmalı”
Vergi ve prim ödemelerini tam ve zamanında yerine getiren işverenler için, ayırt edici vergisel destek ve kolaylıklar sağlanmalı. Vergi Usul Kanunu Tasarı Taslağı’nda bu yöndeki yaklaşım memnuniyetle karşılandı. Ödül amaçlı bu tür vergisel destek ve kolaylıklar, afların değil, düzenli ödemelerin teşvik edildiği bir sistemin inşa edilmesi açısından ilk adım olacak. Kurumlar vergisi yükünün azaltılarak devletin kurumlar vergisi tahsilatını artırdığı uygulamanın, kâr dağıtımındaki vergi yükü için de uygulanmasının fayda getireceği düşünülüyor. Kâr dağıtım stopajının yüzde 10, kâr dağıtımından kaynaklanan menkul sermaye iradı istisnasının da yüzde 65’e yükseltilmesi kurumların makul vergi yükü ile kâr dağıtmasına olanak sağlayacak. Bu durumda kasa affı, ortaklara borçların affı gibi vergi adaleti duygusunu aşındıran uygulamalara da gerek olmayacak.
İhracat yapan firmalara vergisel anlamda teşvik uygulanması gerekiyor. Örneğin yüzde 0,5 nispetinde uygulanan götürü gider uygulaması yerine ihracat tutarının yüzde 5’i kadar bir tutarın vergi matrahından indirimi sağlanırsa, bu durum şirketlerin ihracat yapmasını arttırarak yurt dışı pazarda rekabet avantajı sağlayacak.
Makine, Aksam ve Metal Eşya İmalatı / İSO Gökhan Turhan:
“Çekler tekrar güçlü bir tedavül aracı haline gelmeli”
Devlete vergi ve prim ödeme yükümlülüklerini tam ve zamanında yerine getiren işverenler için, ayırt edici vergisel destek ve kolaylıklar sağlanmalı. Vergi Usul Kanunu Tasarı taslağında yer alan bu yöndeki yaklaşım memnuniyetle karşılandı. Ödül amaçlı bu tür vergisel destek ve kolaylıklar, afların değil, düzenli ödemelerin teşvik edildiği bir sistemin inşa edilmesi açısından ilk adım olacak. 6273 sayılı Çek Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile hapis cezası kaldırılmış, yerine yeni tedbirler ve düzenlemeler getirildi. Ancak getirilen son düzenlemeler ve tedbirler dürüst sanayiciyi mağdur etti. Çekin ödenmemesi ve karşılıksız çıkması durumunda uygulanacak yaptırımların daha caydırıcı olması ve çeklerin tekrar güçlü bir tedavül aracı haline gelmesi sağlanmalı.
Bankalardan temin edilen çek karnelerinin verilme kriterleri tekrar gözden geçirilmeli ve şartları ağırlaştırılmalı. Örneğin bankaların sorumlu olduğu çek yaprağı başına ödeme tutarı kademeli olarak artırılabilir, bu kademeler farklı renklerde prestij çek, elit çek, gold çek gibi sınıflandırmaya tabi tutulabilir.
Elektrik ve Elektronik Ürünlerin İmalatı ve Elektrik Enerjisi Üretimi
İSO Meclis Üyesi Necat Saldanlı:
“Beyaz eşya ve küçük ev aletleri, ÖTV kapsamından çıkarılmalı”
Ülkemizde üretilen elektrik enerjisinin yaklaşık yüzde 25’i evlerde tüketiliyor. Bu tüketimin yüzde 50’sini evlerde kullanılan elektrikli ev aletleri oluşturuyor. Tüketiciler açısından değerlendirildiğinde, enerji tasarruflu ürünlerle, diğer ürünler arasındaki fiyat farkı yüksek olunca enerji tüketimi yüksek olan ürünlere talep yoğun bir şekilde devam ediyor. Cari açığımızın en büyük kalemini oluşturan enerji maliyetlerini düşürmek adına, enerji verimliliği yüksek ürünler üzerinden alınan vergilerin düşürülmesi veya tamamen kaldırılması değerlendirilmeli. Beyaz eşya ve küçük ev aletleri günümüzde lüks tüketim olmaktan çıkarak, herkes için günlük yaşamın vazgeçilmez aracı haline geldi. Lüks tüketim sınıfına girmeyen beyaz eşya ve küçük ev aletlerinin ÖTV kapsamından çıkartılması değerlendirilmeli. Elektronik sektörü proseslerinde var olan az miktarda ÖTV’li solvent kullanıyor. Bu solventlerin kötüye kullanımını engellemek için komplike beyanlar ve ağır prosedürler uygulanıyor. Sanayici başına yılda 400 litreye kadar bu tür solüsyonlarda istisna uygulanmalı.
Kara Taşıtları İmalatı / 36. Grup Meslek Komitesi Üyesi Cemil Cem Temel:
“Kamu alımlarında ticari araçlara menşe imtiyazı sağlanmalı”
Radyo, navigasyon gibi belirli parçaları ve ilk dolum yakıt ve yağları için ödenen mükerrer ÖTV uygulamasına son verilmeli. Araç üretiminde kullanılan ilk dolum yakıtları, ilk dolum yağları, radyolar, navigasyon cihazları gibi ürünler, ÖTV kanunu I ve IV sayılı listeler uyarınca ÖTV’ye tabidir. Motorlu araç üreticileri, bu ürünleri tedarik ettiklerinde ÖTV ödüyorlar. Motorlu araç satışları, ÖTV kanunu II sayılı liste çerçevesinde ÖTV’ye tabiler. Üretilen aracın maliyetine demin ifade ettiğimiz parçalar için ödenen ÖTV de yansıdığından, araç satışları sırasında bu unsurlar için bir kez daha ÖTV ödeniyor. Bu durum, ÖTV kanununda belirtilen ‘ÖTV’nin tek aşamalı bir vergi olması’ anlayışına uygun değil. Kamu alımlarında ticari araçlara da binek araçlarda olduğu gibi menşe imtiyazı sağlanmalı. 2014/6425 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı, yerli muhteva oranı yüzde 50’nin altında kalan araçları yabancı menşeli sayarak, listelenen istisnalar hariç olmak üzere yabancı menşeli “binek taşıt” edinimini yasakladı.
Deniz Taşıtları İmalatı / İSO Meclis Üyesi Atilla Çiftçigüzeli:
“Kapasite ve istihdam artırımına yönelik yatırımlar teşvik belgesine bağlanmalı”
Türk Uluslararası Gemi Sicili’ne (TUGS) kaydedilen gemilerin devrinden elde edilen kazançların geriye dönük uygulamalar da dahil olmak üzere herhangi bir kısıtlama getirilmeksizin gelir ve kurumlar vergisi istisnalarından yararlandırılması gerekiyor. Milli Emlak ile yapılmış üst kullanım hakkı sözleşmeleri 49 yıl olarak revize edilmeli. İhracata yönelik yapılan gemilerde KGF üzerinden kullandırılan yüzde 70 oranındaki Hazine Garantisi'nin uygulanabilirliği sağlanmalı. Bu hususta bir kamu bankası proje finansmanında önderlik yapabilir. Kapasite ve istihdam artırımına yönelik yatırımlar teşvik belgesine bağlanmalı. Tersanelerimizde tamir ve bakımı yapılan gemilerin hizmet ihracatında, normal ihracattan farklı olarak alacağının tamamı tahsil edilmeden ve Döviz Alım Belgesi'ne bağlanmadan KDV iadesi talebinde bulunulmuyor. Ancak tamir ve bakım bedelleri piyasa koşulları gereği ortalama altı ayda tahsil ediliyor. Bu durumda tamir bakım için tersaneler tarafından peşin ödenen KDV’lerin ortalama dokuz ay sonrasında iade veya mahsup işlemi YMM raporu ile yapılabiliyor.