Bahçıvan: “Dünya ve Avrupa’daki Enerji Krizi, Enerjide Bağımsızlığın Önemini Gösteriyor”

  • Meclis Konuşması
meclis-agustos2022-01

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi’nin ağustos ayı olağan toplantısı, “Enerji Arzındaki Gelişmelerin Avrupa ve Türkiye’ye Etkileri’’ ana gündemi ile Odakule Fazıl Zobu Meclis Salonu’nda gerçekleştirildi. İSO Meclis Başkan Yardımcısı Ayhan Yavrucu başkanlığında düzenlenen ağustos ayı meclis toplantısında gerçekleştirilen panele Global Resources Partners & The Bosphorus Energy Club Başkanı Mehmet Öğütçü, Akdeniz Ülkeleri Enerji Şirketleri Birliği OEM Petrol ve Gaz Direktörü Doç. Dr. Sohbet Karbuz, Facts Global Energy Direktörü Cüneyt Kazokoğlu, Enerji Danışmanı ve BOTAŞ Gaz Alımı Eski Daire Başkanı Ali Arif Aktürk ve ekonomist Gökhan Şen katıldı ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundular.

İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan Meclis gündemine dair yaptığı konuşmada, Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş nedeniyle siyasal bir kimliğe bürünen enerji krizinin, önümüzdeki dönemde toplumsal yükleri artıracağına dikkat çekerek “Yaşamakta olduğumuz enerji krizinin bizlere gösterdiği en önemli gerçek; enerjide ülkelerin kendi kendilerine yetebilmelerinin, bağımlı olmamanın ne kadar önemli olduğudur. ‘Enerjide Yeşil Dönüşüm’ü gerçekleştirebilmemiz için gerekli yenilenebilir enerji yatırımlarının en güçlü enstrümanlar ile sürekli olarak teşvik edilmesi gerekiyor” dedi.


İSO Meclis Başkan Yardımcısı
Ayhan Yavrucu

“Enerji Arzındaki Gelişmelerin Avrupa ve Türkiye’ye Etkileri” ana gündem konulu meclis toplantısı İSO Meclis Başkan Yardımcısı Ayhan Yavrucu tarafından açıldı. Günümüz dünyasında enerji konusunun çok kritik olduğunu söyleyen Yavrucu, panelistlerin toplantıda öne sürecekleri görüşlerin sanayiciler açısından çok kıymetli olduğunu söyledi. Ayhan Yavrucu ileriki dönemde enerji konusunda kamu ve özel sektör iş birliklerinin artmasının önemine dikkat çekti.

İSO Meclis Başkan Yardımcısı Ayhan Yavrucu daha sonra İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ı meclis konuşmasını yapmak üzere kürsüye davet etti. İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, açılış konuşmasında Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan savaş nedeniyle Rusya’ya uygulanan yaptırımlar ve bunun neticesinde Rusya’nın Avrupa’ya gaz sevkiyatını azaltması sonucu, konunun Avrupa’da tam bir enerji krizine dönüştüğüne tanık olunduğunu söyledi. Son günlerde, Avrupalı bazı sanayi firmalarının enerji maliyetleri nedeniyle üretime ara verdiğini, dar gelirli ailelerin kışı soğukta geçireceklerini, enerji firmalarının iflas ediyor olduğu yönündeki kritik haberlerin de gündeme damga vurduğunun altını çizen Bahçıvan sözlerini şu şekilde sürdürürdü:

“Bu son gelişmeler üzerine, hiç tereddüt etmeden şu tespiti yapabiliriz: 1970’leri andıran ama sebep sonuç ilişkisi açısından farklılık gösteren küresel bir enerji krizinin eşiğindeyiz. Geçmişe dönüp bakacak olursak, 50 yıl önce yaşanan petrol şoku, jeopolitik gerilimlerden kaynaklanıyorken; bugün yaşamakta olduğumuz kriz ise, pandemi sonrası tedarik zincirindeki aksamalar ve stok erimesi sebebiyle arzın talebi karşılayamaması sonucu tetiklendi. Biraz önce ifade ettiğim gibi uygulanan yaptırımlar nedeniyle Rusya’nın Avrupa’ya enerji arzını azaltması da krizin derinleşmesinde önemli rol oynadı ve oynamaya da devam ediyor.”

Yaşanan krizin ana nedenlerinden bir diğerini ise son yıllarda enerji sektöründeki arama ve yatırımların azalması olarak gösteren Bahçıvan, 1980’lerden başlayarak hızla özelleştirilen enerji sektörünün, sabit yatırım üzerinden kar etmeye çalıştığını ve kapasite arttırmadığını belirtti. Bununla birlikte bankaların fosil yakıtlı santrallere kredi vermekte isteksiz davrandığına dikkat çeken Bahçıvan, “Bugün, Uluslararası Enerji Ajansı’nın verilerine göre 2022’de enerji yatırımlarının ağırlıklı bir şekilde temiz enerji olmak üzere yüzde 8 artarak 2,4 trilyon ABD dolarına ulaşması bekleniyor. Ancak bu yatırımların ne geleceğin beklentilerini ne de günümüz enerji krizini karşılamaktan oldukça uzakta olduğu bir gerçek” dedi.

Konuşmasında “Yaşamakta olduğumuz enerji krizinin bizlere gösterdiği en önemli gerçek; enerjide ülkelerin kendi kendilerine yetebilmelerinin, bağımlı olmamanın ne kadar önemli olduğudur” tanımlamasını yapan Bahçıvan, şunları söyledi:

“Bu amaçla ülkemizde doğalgaz ve petrol kaynaklarına yönelik arama çalışmalarını ve gaz depolama kapasitemizin artırılmasına ve farklı enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesine yönelik faaliyetleri takdirle izliyoruz. Enerjide kendi kendimize yetebilmemiz için zengin güneş, rüzgar ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarına sahibiz. “Enerjide Yeşil Dönüşüm”ü gerçekleştirebilmemiz için gerekli yenilenebilir enerji yatırımlarının en güçlü enstrümanlar ile sürekli olarak teşvik edilmesi gerekiyor. Mayıs 2019’da yayımlanan lisanssız yönetmeliği, sanayicilerimizi çatılarına güneş enerjisi yatırımı yapmaya teşvik etmiş, üretilen enerjinin ihtiyaç fazlasının satılabilmesine de olanak sağlamıştı. Ancak, 11 Ağustos’ta yayımlanan karar ile satışı yapılabilecek elektrik miktarı tüketilen miktar ile sınırlandırılmıştır. Bu uygulama mevcut ve yeni yatırımları olumsuz etkileyebilecektir. Enerjiye yönelik yatırımların uzun vadeli yatırımlar olduğunu, yatırımlara yönelik politika ve teşviklerin bu bakış açısı ile belirlenmesi gerektiğini özellikle vurgulamak istiyorum.”

Açılış konuşmalarının ardından Ağustos ayı İSO Meclis Toplantısı gazeteci Ilgaz Gürsoy moderatörlüğünde “Enerji Arzındaki Gelişmelerin Avrupa ve Türkiye’ye Etkileri’’ paneliyle devam etti. Yaşanan enerji krizinin bir denklem olduğunu belirten Gürsoy, bu denklemi çözmek için su, gıda ve iklim krizi dengesinin saptanması gerektiğine vurgu yaptı. Türkiye’nin enerji konusunda dışa bağımlı bir ülke olduğuna değinen Gürsoy, 2022 yıl sonuna doğru doğal gaz fiyatlarının 4000 dolar seviyesine yükselebileceği öngörülerinin olduğunu söyledi.

Panelde söz alan Akdeniz Ülkeleri Enerji Şirketleri Birliği OEM Petrol ve Gaz Direktörü Doç. Dr. Sohbet Karbuz doğal gaz fiyatlarının tarihi rekor seviyelerinde seyrettiğini söyledi. Fiyatların düşmesi ihtimalinin Çin’de süren kapanmanın bitmesine, kışın sert geçmemesine, Avrupa Birliği’nin (AB) hedeflediği yüzde 15’lik tasarrufu gerçekleştirmesine ve bir şekilde gaz tedarik trafiğinin aksamaması gibi zorlu etkenlere bağlı olduğunun altını çizdi. Kısa ve orta vadede fiyatları düşürebilecek gelişmenin Kuzey Akım 2 boru hattının açılması olduğunu belirten Karbuz, bunun da uluslararası çıkarlar çerçevesinde gerçekleşmesinin mümkün gözükmediğini belirtti. Avrupa’da yaşanmakta olan enerji sorununun, Avrupalı politikacıların akıl dışı ve hesapsız attığı adımlardan dolayı kaynaklandığına değinen Kabuz, AB’nin şu an hedef olarak koyduğu yeşil ekonomiye geçir sürecini askıya alarak, kömür ve nükleer enerjiye tekrar geri dönmek zorunda kaldıklarına vurguda bulundu. Yeşil Mutabakat çerçevesinde hedeflenen 2050 yılı net karbon sıfır hedefinin de gerçekçi olmadığına değinen Kabuz, McKinsey şirketinin araştırmasına atıfta bulunarak net karbon sıfır hedefinin maliyetinin 10 trilyon dolar olduğuna dikkat çekti ve Yeşil Mutabakat sürecinin yeni bir yeşil sömürü yaratabileceğini belirtti.


Global Resources Partners &
The Bosphorus Energy Club
Başkanı Mehmet Öğütçü

Global Resources Partners & The Bosphorus Energy Club Başkanı Mehmet Öğütçü konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, Türkiye gibi küresel ölçekte etkinliği olan bir ülkenin, dünyada yaşanan gelişmeleri çok iyi okuyarak takip etmesi gerektiğini söyledi. Dünya ekonomilerinin sadece ABD, Çin, Rusya ve Avrupa’dan ibaret olmadığına değinen Öğütçü, dünyanın yeşil yakıtlara geçiş sürecinin devrim niteliğinde bir dönüşüm gerektirdiğini fakat bu sürecin devrim yerine evrim üzerinden gerçekleşeceğine inandığını belirtti. Rusya-Ukrayna savaşı sonrası, Rusya’ya yönelik hayata geçirilen yaptırımlar sonucu dünyanın en büyük doğal gaz ve petrol tedarikçisi konumundaki Rusya’nın devre dışı kalmasına ek olarak Kuzey Akım 2 boru hattının açılamamasının yeni bir enerji arzı mimarisi oluşturacağını dile getiren Öğütçü, yaşanan krizin 1970’li yıllardaki petrol kriziyle benzerlik gösterdiğine vurgu yaptı. Yaşanan enerji arzı problemini Türkiye açısından değerlendiren Öğütçü, en büyük sorunun artan enerji maliyetleri ışığında üretim kapasitesinde daralma ihtimali ve Türkiye’nin en büyük ihracat pazarı olan Avrupa’da talep azalma riski olduğuna dikkat çekti. Türkiye’nin enerjide yüzde 75 dışa bağımlı olduğunun altını çizen Öğütçü, kapıda olan enerji krizinin bir milli güvenlik sorunu olduğunu belirtti.

Facts Global Energy Direktörü Cüneyt Kazokoğlu yaşanan enerji krizinin sadece doğal gaz nezdinde değil petrolde de yaşandığını söyledi. En büyük üreticilerden biri olan Rusya’nın yaptırımlar karşısında devre dışı kalmasının ve pandemi tedbirlerinin gevşemesi sonrasında yaşanan talep artışına yetişemeyen arzdan dolayı ham petrol fiyatlarının üç hanelere yükseldiğine değinen Kazokoğlu, küresel ölçekte yaşanan ekonomik durgunluğun da bu süreci kötü etkileyeceğine vurgu yaptı. Türkiye açısından yaşanan enerji krizinden çıkış yolunun partiler üstü bir enerji politikasıyla aşılabileceğine değinen Kazokoğlu, kamu, özel sektör, akademi olarak topyekün iş birliğinin çok kıymetli olacağını söyledi. Türkiye’nin enerji konusunda ciddi anlamda dışa bağımlı olduğunu ve yaşanan enerji krizinden etkilenmemesi açısından enerji yükü yüksek olan çimento, seramik, cam ve alüminyum gibi sektörlerin üretimlerinin başka bölgelere kaydırmasının, enerji krizinin etkilerini azaltabileceğini öne sürdü. Cüneyt Kazokoğlu ayrıca, enerji üzerinde çalışacak insan kaynağı kalitesini artırmanın, yaşanan süreçte çok büyük önem arz ettiğini söyledi.


Enerji Danışmanı ve BOTAŞ
Gaz Alımı Eski Daire Başkanı
Ali Arif Aktürk

Enerji Danışmanı ve BOTAŞ Gaz Alımı Eski Daire Başkanı Ali Arif Aktürk yaşanan enerji krizinin, yeşil ekonomiye geçişi en az 10 yıl öteleyeceğini söyledi. Dünya genelinde yanlış atılan politikalar sonucunda doğal gaz fiyatlarının rekor seviyelere yükseldiğini belirten Aktürk, aslında yaşanan bu durumun 2014 yılından beri beklendiğine değindi. BOTAŞ’ın özellikle hanelerin doğal gaz ihtiyacına yönelik gerçekleştirdiği fiyat sübvansiyonu sonucunda ciddi boyutlarda zarar açıkladığını söyleyen Aktürk, bu zararın yıl sonuna kadar 200 milyar TL seviyelerine denk gelmesinin beklendiğini vurguladı. Yaşanan gelişmeler ışığında Türkiye’nin aldığı tedbirlerden birisi olan Tuz Gölü’nün altında doğal gaz depolanmasının bir noktada iyi bir gelişme olmasına karşın, depolanan gazın taşıma güçlüğünden dolayı daha verimli önlemlere yönelmek gerekliliğine vurguda bulundu. Türkiye’nin yaşanan enerji krizine çözüm üretme noktasında sadece devlet organlarıyla değil tüm ülke paydaşlarıyla çözüm üretmesi geçtiğinin altını çizdi.


Ekonomist Gökhan Şen

Ekonomist Gökhan Şen önümüzdeki kışın zorlu geçeceğini ve en kritik konunun dünya ekonomilerinde resesyon yaşanma ihtimali olduğunu söyledi. Bazı durumlarda resesyonun krizleri atlatmak için bir yöntem olduğunu belirten Şen, ancak bu durumun daha derin sorunlar da doğurabileceğinin altını çizdi. Dünyanın ilerleyen dönemde karşı karşıya kalacağı enerji krizi konusuna çok net yaklaşmak gerektiğini vurgulayan Şen, artan enerji maliyetlerinden kaynaklı küresel anlamda belirli ürünlerin üretilememe ihtimalinin olduğuna dikkat çekti. Üretim süreçlerinde yaşanacak aksamaların, artan enerji fiyatlarına ek olarak, ürün fiyatlarını da çok büyük boyutlarda etkileyecek olduğunu belirten Şen, oluşacak tablonun vahim sonuçlar doğurabileceğini söyledi. Bütün olumsuz gelişmelere rağmen Türk özel sektörünün çevik ve değişen süreçlere çabuk adapte olabilme özelliği sayesinde, Türkiye’nin atacağı doğru stratejik adımlarla krizin etkilerini azaltma ihtimalinin yüksek olduğunu belirtti.

İSO Ağustos ayı Olağan Meclis Toplantısı düzenlenen panel sonrasında, İSO Meclis üyelerinin söz alarak ana gündem konusuna ilişkin değerlendirmeleri ve bu bağlamda sanayinin bugün içinde bulunduğu süreç hakkındaki düşüncelerini aktarmalarıyla devam etti. Ayrıca küresel anlamda yaşanan enerji krizine yönelik panelistlere sorular yönelten meclis üyelerinin soruları, panelistler tarafından yanıtlandı.