Meclis Konuşması
Bahçıvan’dan Ezber Bozacak Öneri: Üniversiteler “Araştırma ve Eğitim” Olarak İkiye Ayrılmalı
- 24.09.2014
- Meclis Konuşması
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi, eylül ayı toplantısını “Üretim Ekonomisi Yeniden Önem Kazanırken Üniversite-Sanayi İşbirliğine Yeni Bir Bakış” ana gündemi ile gerçekleştirdi. Açılış konuşmasını İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın yaptığı toplantıya, Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya konuk konuşmacı olarak katıldı. İSO Başkanı Bahçıvan, Türkiye’de artık ‘seçkin üniversiteler ligi’ oluşturulması gerektiğini belirterek, “Dünyadaki gibi araştırma ve eğitim üniversitelerinin de birbirinden ayrılması gerekiyor. Bunu yapan ülkeler dünyada daha rekabetçi konuma ulaşıyor” dedi.
Eylül ayı Meclis toplantısı sanayi ve üniversite kesimini bir araya getirdi. Toplantının açılış konuşmasını yapan İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, Musul’da kaçırılan ve 101 gün rehin tutulan konsolosluk personelinin başarılı bir çaba sonucu vatana ve ailelerine sağ salim kavuşmasında emeği geçen herkesi kutlayarak söze başladı. Bahçıvan, dünyada ekonomik rekabetin giderek zorlaştığını, eğitim kalitesi düşük, bilgi birikimi ve Ar-Ge kapasitesi zayıf, inovasyon ve tasarım gücü yetersiz ülkeleri gelecekte çok daha zor günlerin beklediğine dikkat çekti. Bu yıl Ar-Ge’ye ayrılan kaynağın ABD’de 465 milyar dolar, Çin’de 284 milyar dolar, Japonya’da 165 milyar dolar, Almanya’da 92 milyar dolar ve Güney Kore’de 63 milyar dolar olduğunu dile getiren Bahçıvan, “Türkiye ise 11 milyar dolarlık Ar-Ge harcamasıyla küresel rekabete dahil oldu. Bu rakamların da gösterdiği gibi maalesef bilime, araştırmaya ve geliştirmeye yeterli önemi vermiyoruz” dedi.
Sanayiye Dayalı Ekonomik Kalkınma Modeli Gerekli
Küresel rekabet endeksi 2014-2015 değerlendirmesine göre Türkiye’nin rekabet gücü sıralamasında 144 ülke içinde 45’inci sırada yer aldığını vurgulayan Bahçıvan, “Türkiye, bilim insanı ve mühendis erişilebilirliğinde 59., Bilimsel Araştırma Kurumları’nın kalitesi bakımından 64. ve de Ar-Ge alanında üniversite-sanayi işbirliği sıralamasında 61. sırada yer alıyor. Dolayısıyla günümüzün artan rekabet ortamında üretim ekonomisi yeniden önem kazanırken, küresel düzeyde rekabet gücünü artırmış bir Türkiye için, odağında sanayinin olduğu yeni bir ekonomik kalkınma modeline ihtiyaç duyuluyor. Bu modelin olmazsa olmazı; yüksek katma değerli, ileri teknolojiye dayalı, verimli, çevreye duyarlı, dışa bağımlılığı azaltan, güvenli ve sürdürülebilir bir üretim yapısı olmalıdır” dedi.
Sonuç Odaklı İşbirliği Gerekiyor
Günümüz Bilgi Çağı’nda üretim ve ekonomi anlayışının sürdürülebilir büyüme ve gelişmeye dayandığına dikkat çeken Bahçıvan “Buna paralel olarak, üniversite-sanayi işbirliği de yeni bir bakış eşliğinde yeniden gündeme geliyor. Ülkemizdeki üniversiteler, akademik enstitüler ve araştırma merkezlerine bu bağlamda büyük görevler düşüyor. Hiç kimse üniversitelerin mevcut yahut alışılageldiği haliyle devam edeceğini öngörmezken; üniversitelerin bu yeni süreçte sanayi ile çok daha güçlü, sonuca odaklı işbirliğine gitmesi giderek kaçınılmaz hale geldi” dedi.
ABD’de 1950’de kurulan Ulusal Bilim Vakfı’nın dünyada üniversite-sanayi işbirliğini sağlayan ilk kurum olduğunu vurgulayan Bahçıvan, bu alanda bazı ülkelerin aldığı sonuçlardan şu örnekleri verdi: “İngiltere’de bulunan Warvick Bilim Parkı’nda 4 binin üstünde lisansüstü ve doktora öğrencisi şirketler bünyesinde çalışarak eğitimini sürdürüyor. Fransa’daki Nice Sophia Antipolis Bilim Parkı’nda bin 1400 şirket, 32 bin çalışanıyla faaliyet gösteriyor. Almanya’da 67 enstitüden oluşan 23 bin çalışan, yıllık 1.7 milyar euroluk bütçesiyle Fraunhofer zinciri dikkat çekiyor. Japonya ise 800’den fazla yükseköğretim kurumuyla çoğu özel sektörde olmak üzere 655 bin kişilik tam zamanlı bir Ar-Ge ordusuna sahip.”
Üniversite ve Sanayiyi Buluşturan Web Sitesi Açılacak
Geçmişten bugüne üniversite-sanayi işbirliğine yatırım yapan ülkelerin bunun meyvesini topladığına dikkat çeken Bahçıvan, şunları söyledi: “Geçen yıl en çok Ar-Ge yatırımı yapan ilk 100 firma arasında 37 ABD, 28 AB ve 22 Japon firması var. İlk 100 firmadan 25’inin 10 yılda yıllık karını iki katına çıkarması tesadüf değil. Türkiye’de de artık ‘seçkin üniversiteler ligi’ oluşturmalıyız. Bunu yapan ülkeler en gelişmiş üniversitelerini daha da ileri taşıyarak dünyada daha rekabetçi bir konuma ulaşıyor. Ayrıca dünyada araştırma ve eğitim üniversitelerinin de birbirinden ayrıldığına tanık oluyoruz. İnovasyon alanında üniversite-sanayi işbirliğini sağlayan Teknoloji Transfer Ofisleri’nin, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’nin yanı sıra Organize Sanayi Bölgeleri’nde de daha aktif ve sanayiciyle daha yakın çalışmaları son derece faydalı olacak.”
İSO’nun üniversite-sanayi işbirliği için yıllardır yürüttüğü çalışmalar sonucunda İstanbul, Boğaziçi, İstanbul Teknik, Yıldız Teknik ve Marmara üniversiteleri ile birlikte ilk önemli adımı yakında atacaklarını da değinen Bahçıvan, sanayinin Ar-Ge proje ihtiyaçlarını üniversite ve Teknoloji Transfer Ofisleri’nin çözüm önerileri ile buluşturacak bir web sitesini hayata geçireceklerini sözlerine ekledi.