Meclis Konuşması
Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, İSO Nisan Ayı Meclisi’ne Konuk Oldu
- 26.04.2017
- Meclis Konuşması
İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) Nisan ayı olağan Meclis toplantısı, “Anayasa Değişikliklerinden Sonra Türkiye’nin Yeni Vizyonunun Ekonomimiz ve Sanayimiz Açısından Önemi” ana gündemi ile 26 Nisan 2017 tarihinde İSOV Mesleki Eğitim Kompleksi’nde yapıldı. İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay tarafından yönetilen İSO Meclisi’ne Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli konuk olarak katıldı.
İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, İSO Meclisi’nin aylık olağan toplantısında yaptığı konuşmada “Ekonomi ve iş dünyası istikrar ve öngörüden beslenir. 2019’a kadar seçim olmaması, yapısal reformları hayata geçirmek için önemli bir fırsat. Küresel piyasalarda Türkiye algısını güçlendirmenin, yatırımlar için daha da cazip bir ülke olmanın tam zamanıdır” dedi.
İSO Başkanı Bahçıvan: “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine dair farklı kesimlerin empati yapması önemli. Yolumuzu çatışma, kamplaşma, gerilim değil; demokrasi, barış, istikrar ve ülke bütünlüğüne duyduğumuz inanç belirlemelidir. Reform döneminde koordinasyonun sağlanabilmesinin anahtarı, tüm paydaşlar arasında sinerji ve işbirliğidir. Reel sektörle daha yakın bir işbirliği ve diyaloğun sağlanması gereklidir.”
Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, İSO Meclisi’nde yaptığı konuşmada çalışma dünyasının son yıllarda çözüm bekleyen en önemli konularından olan Kıdem Tazminatı ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Canikli, Kıdem Tazminat Fonu ile ilgili çalışmalarda sona geldiklerini ve bu konuda hem işveren kesiminin hem de işçi kesiminin üzerinde mutlak uzlaştığı bir formülü yakın zamanda hayata geçireceklerini söyledi. Başbakan Yardımcısı Canikli bu konuda şöyle dedi:
“Üretim ve sanayi içindeki gizli tehdidi ve korkuyu ortadan kaldıracağız. Bugün birikmiş tazminatları realize etmeye çalışın, bunun altından kimse kalkamaz. Kıdem Tazminat Fonu devreye girdiğinde firmalarımızın değeri uluslararası piyasalarda artacak. Bunu yaparken işçi temsilcilerinin rızasını alacağız. İşçi haklarında geriye gidiş söz konusu olmayacak.”
İstanbul Sanayi Odası Nisan ayı Meclis toplantısı İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay tarafından açıldı. Okyay konuşmasında özetle şöyle konuştu:
“Dünya tarihinde zenginler ligine giren ülkelerin hepsi sanayi ile bunu başardı. Türkiye olarak biz de hızlı bir büyüme yakalamak istiyorsak bunun omurgası sanayi olmalıdır. Küresel ve bölgesel belirsizliklerin devam ettiği bir ortamda sanayiyi desteklemeye devam etmeliyiz. Geçtiğimiz 10 yılda büyüme ve ihracat rakamları dünya ortalamasının üzerinde olan ülkelerin Çin, Vietnam, Hindistan, Tayland gibi Asya ülkeleri olduğunu görüyoruz. Bu ülkeler dış ticaret açığımızın yükseldiği ülkeler arasında yer alıyor. Bu ülkelerle nasıl rekabet edeceğimizi düşünmemiz gerekir. Sektör yerine teknoloji odaklı bir sanayi stratejisi ile pastadan aldığımız payı artırabiliriz. Mega projeler yanında sanayi alanında da büyük projelerin hayata geçirilmesi elzem. Bu ülkenin hala satın alınacak bir hikayesi var. Bunu biz biliyoruz ve dünyanın da bilmesini sağlamalıyız.”
İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay, konuşmasının ardından kürsüye İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ı davet etti. Bahçıvan konuşmasında, “Milletimizce kabul edilen yeni sistemin adı ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’dir. Bu sistemin vizyonu ise etkin yönetimdir. Biz İstanbul Sanayi Odası olarak etkin yönetimi bugün burada ekonomimiz ve sanayimiz açısından değerlendiriyoruz” dedi.
Yeni sistemin ve vizyonun ekonomi hayatımıza nasıl yansıyacağının doğal olarak bütün taraflarda bir merak uyandırdığını belirten Bahçıvan, önümüzde bir geçiş dönemi olduğunu ve bu süreçte yeni sisteme dair farklı kesimlerin empati yapmasının son derece önemli olduğunu kaydetti. Önümüzdeki süreçte ilk olarak yeni yönetim biçimine yönelik düzenlemelerin yapılacağına işaret eden Bahçıvan, bu aşamada atılacak adımların, uzun vadede ekonomimiz için en faydalı olacak şekilde planlanmasının herkesin ortak arzusu olduğunu dile getirdi.
Bahçıvan şöyle devam etti:
“Büyük bir hızla, daha istikrarlı ve güçlü bir ekonomi ortamının oluşturulmasına ihtiyacımız var. Açıkça ifade edecek olursam: Ekonomimiz, sanayimiz ve toplumsal refahımız adına kaybedecek vaktimiz yok. Küresel piyasalarda Türkiye algısını güçlendirmenin, yatırımlar için daha da cazip bir ülke olmanın tam zamanıdır. Gelin bu fırsatı el birliğiyle hep beraber değerlendirelim. Sanayimizin rekabet gücünün artırılmasından söz ederken, özellikle nitelik alanında bir artışa dikkat çekmek istiyorum. Geçtiğimiz on yıllara bakacak olursak ekonomimiz her alanda niceliksel olarak büyük bir gelişme yaşadı. Bu dönemde ise niteliksel dönüşüm, yani her alanda kalitenin ön plana çıkmasını arzu ediyoruz.”
Birbirinden farklı alanlarda gerçekleştirilecek yapısal reformların, etkin ve verimli olması için bütün reformların uyum ve eşgüdüm içinde hayata geçirilmesi gerektiğini belirten Bahçıvan, yeni dönemde ekonomide çok başlılıktan sakınılmasının önem arz ettiğinin ve bu noktada Bakanlıklar arası koordinasyona daha fazla dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Bahçıvan, bu koordinasyonun sağlanabilmesinin anahtarının tüm paydaşlar arasında sinerji ve işbirliği olduğunu ve bu süreçte reel sektörle daha yakın bir işbirliği ve diyaloğun sağlanmasının gerekli olduğunu söyledi.
İSO olarak üyelerinin sorunlarına önem veren, çözüm odaklı bir anlayışa sahip olduklarını vurgulayan Bahçıvan, “Değişimi sadece devletten beklemiyoruz. Bizler de değişmek zorundayız. Yepyeni bir nosyonla, kamu ve özel sektör işbirliğini savunuyoruz. İşte böyle bir anlayışla bu yeni dönemde her türlü işbirliğine açık olduğumuzu özellikle ifade etmek istiyorum. İSO olarak 65 yıllık geçmişimizle bu açıdan gerekli birikime ve özgüvene sahibiz. Özetle; bizi parlak yarınlara taşıyacak, daha dinamik bir ekonomiyi elbirliğiyle yaratacağımızdan hiç şüphe duymuyorum” dedi.
Bahçıvan, yatırım ortamının iyileştirilmesi konusunun ivedilikle ele alınması gerektiğini dile getirdi. Hükümet tarafından son dönemde yatırım ortamını iyileştirmeye yönelik alınan önlemleri memnuniyetle karşıladıklarını belirten Bahçıvan, bununla birlikte, yalnızca yerli yatırımların değil, aynı zamanda büyük bir ihtiyaç duyulan doğrudan yabancı yatırımların da yeniden canlandırılması gerektiğini kaydetti.
Avrupa Birliği’nin gerek doğrudan yabancı yatırımlar gerekse Türkiye’nin dış ticareti bakımından en büyük iş ortağı konumunda olduğunu hatırlatan Bahçıvan, bu nedenle AB ile artık sürdürülebilir, takvim ve kesin sonuçları olan samimi bir ilişkiyi yeniden tarif etmeleri ve belirsizlikleri ortadan kaldırmaları gerektiğini söyledi. Bahçıvan, İSO çatısı altında dile getirdikleri Gümrük Birliği’nin revize edilmesi ve kapsamının değişen ticari koşullara uygun olarak genişletilmesi taleplerinin güncelliğini koruduğunu belirtti.
Bahçıvan, risklerin azaldığı, güvenli ülke algısının daha da güçlendiği bir yatırım ortamında sanayicimizin ve üreticimizin yatırım iştahının da canlanacağını vurguladı. Sanayinin bir başka temel bir ihtiyacının da ucuz, güvenli ve sürdürülebilir enerji kaynağı olduğuna değinen Bahçıvan, bu konuda milli enerji politikası doğrultusunda sanayimize rekabet gücü kazandıracak uygulamanın hayata geçmesini beklediklerini ifade etti.
KDV’nin uygulanış esası olarak sanayinin kıt kaynaklarından kamuya adeta bir işletme sermayesi transfer yükü getirdiğine işaret eden Bahçıvan, mevcut KDV sisteminin değiştirilmesi çalışmalarını heyecanla izlediklerini ve bu konuda ümit verici çalışmaların sonuçlanmasını beklediklerini dile getirdi.
Bahçıvan sözlerini “Hem ekonomi kurumlarında hem de ekonomide değişim ve dönüşüme derinlik ve kalite katacak yeni bir anlayışa sahip olmamız gerektiğine inanıyorum. Bu toplantımızı bu anlayış doğrultusunda atılmış önemli bir adım olarak gördüğümüzü özellikle vurguluyorum” şeklinde tamamladı.
İSO Başkanı Erdal Bahçıvan’ın ardından kürsüye Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli gelerek ekonominin, sanayinin ve sanayicinin gündeminde bulunan birçok konuyla ilgili önemli açıklamalar yaptı. 2008 küresel krizinin ardından ihracat hacmi ve dünya ticaretinde bir daralma yaşandığını belirten Canikli, korumacılık eğilimlerinin söylem bazında gündeme geldiğini söyledi. Canikli, teknolojinin bu kadar geliştiği bir dönemde korumacılığın mümkün olmadığını ve kimsenin küreselleşmenin oranını düşürmeye gücünün yetmeyeceğini ifade etti. Türkiye’nin bölgesindeki risklerin son aylarda düşüş eğilimine girdiğini dile getiren Canikli, en kötüyü geride bıraktıklarını ve Türkiye’nin de politikalarıyla bu görünüme katkı sağladığını ifade etti.
Canikli, ekonomi konusunda karar alırken ilgili tüm kuruluşlarla birlikte çalıştıklarını ifade etti. Bunun bir örneği olarak Kredi Garanti Fonu’nun son dönemde yarattığı kredi hacmini gösteren Canikli 1 ay içinde kredi hacminin 141 milyar TL’ye, yararlanan firma sayısının ise 238 bine yükseldiğini aktardı. Referandumun ardından Türkiye’nin ekonomi gündemine daha yoğun odaklanması gerektiğine dikkat çeken Canikli, üretim reform paketi ile ilgili çalışmaların da sonuna geldikleri bilgisini verdi. Geleneksel üretim biçimleriyle orta gelir tuzağından çıkamayacaklarını vurgulayan Canikli, ileri teknoloji kullanan ve katma değeri yüksek ürüne dayalı bir üretim sistemine geçmeleri gerektiğine dikkat çekti. Bu dönüşümü gerçekleştirebilmek için getirdikleri süper teşvik modelinden bahseden Canikli, bu dönüşümü yapacak sektörlerde faaliyet gösteren firmalara ihtiyaçları yönünde firmaya özel teşvik sistemini hayata geçireceklerini kaydetti.
Kalkınma bankacılığı ve uzun vadeli finansman konusunda Türkiye Varlık Fonu’nu devreye alacaklarını belirten Canikli “Dünya 80-100 yıl önce başarılı şekilde kalkınma bankacılığını uyguladı. Biz bunu Türkiye Varlık Fonu ile yürüteceğiz. Kalkınma bankalarından beklenen uzun vadeli, makul, kolay erişebilir finansmanı bu fon ile gerçekleştireceğiz. Fon, piyasa şartlarında finanse edilemeyen uzun vadeli, makul fiyatlı yatırımların hayata geçirilmesine katkı sağlayacak. 20-30 yılda dönüş olacak yatırımın şu anki araçlarla finanse edilmesi gerçekçi değil ama atılım yapabilmek için bu kaynaklara ihtiyacımız var. Bu, kamu varlıklarının karşılık gösterilerek kaynak sağlanması projesi değildir. Özelleştirme projesi de değildir. Güçlü bir bilançoya sahip olan kamu-yarı kamu özeliği olan kurumların bu özelliğinden yola çıkarak bilançosu teminat olarak kabul edilerek finansman sağlamak istiyoruz.”
Canikli, finansman piyasasında bankalar üzerinde çok yük olduğunu dile getirerek faizsiz finans araçları, gayrimenkul sertifikası ve banka senedi gibi araçlarla bu yükü hafifletmek istediklerini kaydetti. Canikli, bu yükün aynı zamanda faizleri yukarı çeken bir faktör olduğunu ekledi. Canikli, “Gönüllü BES ve otomatik BES, tasarruf oranlarını artıracak mekanizmalardır, derinlik kazandıracak araçlardır. Gönüllü BES son derece başarılı oldu. Zorunlu da başarılı olacak. Kıdem Tazminat Fonu’nda da sona geldik. Üretim sanayi içindeki gizli tehdidi ve korkuyu ortadan kaldıracağız. Bugün birikmiş tazminatları realize etmeye çalışın, bunun altından kimse kalkamaz. Kıdem Tazminat Fonu devreye girdiğinde firmalarımızın değeri uluslararası piyasalarda artacak. Bunu yaparken işçi temsilcilerinin rızasını alacağız. İşçi haklarında geriye gidiş olmayacak” şeklinde konuştu.
İstihdamın ocak ayında yüzde 13 gibi yüksek bir rakam olarak gerçekleştiğini belirten Canikli, doğal artışın yanında tarım istihdamının tarım dışına kaymasının da işsizliği artırdığını ifade etti. Her yıl bir milyonun üzerinde istihdam yaratmaları gerektiğine değinen Canikli, İstihdam Seferberliği ile 3 ayda 850 bin yeni istihdam yaratıldığını ve bunun bir destan olduğunu vurguladı.
Canikli bu yıl kamu ürünlerine zam yapılmayacağını, geçtiğimiz yıl enflasyondaki iki puanın kamu kaynaklı olduğunu söyledi. Üretim ve yatırım yapan insanların sorunlarına her zaman destek vereceklerini belirten Canikli, bu görevi yapanlara hiçbir zaman yüzlerini buruşturmadıklarını ve bundan sonra da desteklerinin artacağını sözlerine ekledi.
Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli daha sonra İSO Meclis Üyeleri tarafından gündeme ilişkin yapılan konuşmaları dinledi ve kendisine yönelik sorulara yanıt verdi.