Meclis Konuşması
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, İSO Şubat Ayı Meclisi’nin Konuğu Oldu
- 27.02.2019
- Meclis Konuşması
İstanbul Sanayi Odası (İSO), Şubat ayı olağan Meclis toplantısı, 27 Şubat 2019 tarihinde “Yeni Hükümet Sistemi’nin Ekonomimiz ve İş Dünyası İçin Önemi ve Etkileri” ana gündemi ile Odakule’de yapıldı. İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay’ın yönettiği Meclis toplantısına Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay konuk oldu. Toplantıya Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede ile Ticaret Bakan Yardımcısı Rıza Tuna Turagay da katıldı.
Meclis üyelerine seslenirken dünyada risk olarak sunulan şeyleri kendilerinin fırsat olarak gördüğünü ve bunların kendilerini kamçıladığını söyleyen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, dünyanın önemli gündem konularından biri olan yapay zekaya değindi ve dünyada yapay zekanın artık sadece konuşulmakla kalmadığına, birçok alanda uygulandığına dikkat çekti. Oktay, böyle bir dönemde sadece geçmişteki başarılar ve bugünkü teknolojiler ile geleceğe bakamayacaklarını ifade etti. Eski alışkanlıklarla da bugünün risklerini konuşup geleceğe bakamayacaklarını ifade eden Oktay, yeni dönemde dijital dönüşümü yaparak yeni teknolojilere adapte olmak zorunda olduklarını anlattı. Bu dönüşüm sürecini kavramsallaştırdıklarını ve “Milli teknoloji hamlesi ve dijital Türkiye” olarak belirlediklerini dile getiren Oktay, savunma sanayi ve bilişim olmak üzere yerli ve milli sanayiyi teşvik etmek için istikrarlı ekonominin önem arz ettiğini kaydetti.
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan da, mecliste gündeme ilişkin yaptığı konuşmada öncelikle sonuç odaklı bir bürokrasiyi sağlamak için; performansa dayalı bir kamu yönetimi anlayışının hakim kılınmasının elzem olduğuna inandıklarına dikkat çekerek “Reel sektörün performansının da kamuda talep ettiğimiz gibi aynı anlayışla, past-performansına göre değerlendirilebilmesi gerektiğine inanıyoruz. İyi bir sicile sahip olmak, şirketlere somut avantajlar sağlayabilmelidir” dedi.
Konuşmasında finansal kaynak konusuna da değinen Bahçıvan: “Dünyada bol paraya bağımlı savurgan harcama dönemi bitti. Sınırlı kaynaklarımızı daha rasyonel, verimli, titiz ve akılcı bir şekilde kullanmalı, eski büyüme rakamlarının olmayacağını kabullenerek uzun vadeli, kararlı ve sabırlı tutumumuzu sürdürmek durumundayız.”
İSO Şubat ayı olağan Meclis toplantısı İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay tarafından açıldı. Okyay, Meclis gündemine yönelik konuşmasında özetle şunları söyledi:
“Bütün kısıtlarımıza karşın, Türkiye’yi zincirin zayıf halkası olarak gösteren tüm yargıları ortadan kaldıracak büyük bir değişim ve dönüşüme ihtiyacımız var. Beş sene sonra asırlık bir çınara dönüşecek olan Türkiye Cumhuriyeti’nin artık istikrarsızlıkla, cari açıkla, makro dengede kırılganlıkla, yetenek açığıyla, orta gelir tuzağıyla anılmaması lazım. Yeni hükümet sisteminden ve yönetim kadrolarından temel beklentimiz; Türkiye’yi hızla, nitelikli üretim ekonomisini merkeze koyan bir başarı hikayesinin ana aktörü haline getirmesidir. Bu başarı hikayesi bir yandan ülke ekonomisini dönüştürürken, diğer yandan kapsayıcı ve adil bir gelir dağılımına yol açmalıdır. Böyle bir iddianın, hele ki ticari korumacılığın ve yatırım çekme yarışının iyice kuralsız bir kavgaya dönüştüğü bir dünyada eskisinden çok daha zorlaştığını biliyoruz. Ama Türkiye’nin bu yüzyıldaki en büyük meydan okumasının da bu olduğunu hepimiz biliyoruz.”
İSO Meclis Başkanı Okyay daha sonra Meclis gündemi ile ilgili konuşmasını yapmak üzere İSO Başkanı Erdal Bahçıvan’ı kürsüye davet etti. Bahçıvan, dünyada bir dönemin kapandığı gerçeğini hesaba katmak zorunda olduklarını ve bol paraya bağımlı savurgan harcama döneminin bittiğini söyledi. Önümüzdeki dönemde eski para bolluğu olmayacağına göre, sınırlı kaynaklarını daha rasyonel, verimli, titiz ve akılcı bir şekilde kullanmalarının büyük önem taşıdığını belirten Bahçıvan, bu dönemde eski büyüme rakamlarının olmayacağını kabullenerek uzun vadeli, kararlı ve sabırlı tutumlarını sürdürmek zorunda olduklarını kaydetti. Bahçıvan, yaşadıkları son olumsuzlukların kaynak sorunuyla birebir bağlantılı olduğu gerçeğinden hareketle verimlilik ve katma değer odaklı bir yaklaşımı öncelikli olarak benimsemeleri gerektiğini dile getirdi.
Yeni sistemde yüksek teknolojili ve katma değerli üretim yoluyla ihracat artışının ekonomide öncelikli hedef olduğunu hatırlatan Bahçıvan, bu süreçte üretim, yatırım ve istihdam odaklı bir ekonomik kalkınma ve büyüme modeline vakit kaybetmeden çok daha hızlı bir geçiş yapılmasını istediklerini anlattı. Bahçıvan, bu hedef doğrultusunda sanayinin ve üretim ekonomisinin yeniden yükselebilmesi için sanayi politikası çerçevesinde belirlenen hedefler ve stratejiyle uyumlu bir eğitim ve teknoloji altyapısının oluşturulması gerektiğini ifade etti. Meslek liselerinin verimliliğinin düşmesi ve üniversite eğitiminde öğrencilerin belli bölümlere yığılmalarının beceri uyumsuzluğuna neden olarak işsizliği artırdığına değinen Bahçıvan, yeni dönemde sanayi-eğitim ve teknoloji politikalarının daha koordineli şekilde değerlendirilmesinin en büyük arzuları olduğunu belirtti. Bahçıvan, başta meslek liseleri olmak üzere eğitim alanında İstanbul Sanayi Odası olarak bir dizi yoğun bir çabanın içinde olduklarını vurguladı.
Son yıllarda özellikle nitelik artırma noktasında çok önemli bir araç olarak gördükleri AR-GE’ye sağlanan teşvik ve destekleri takdirle karşıladıklarına değinen Bahçıvan ancak bu teşviklerin denetlenmesi ve etkinliğinin ölçülmesi gerektiğini söyledi. Kamunun sağladığı AR-GE teşviklerinin ne derece patent ve faydalı model gibi çıktılara ve ticarileşebilen yeniliklere dönüştüğünün takip edilmesi gerektiğine değinen Bahçıvan, AR-GE ile tüm üretim ve hizmet süreçlerinde teknoloji içeriğinin yükseltilmesinin en fazla odaklanmaları gereken konular olması gerektiğini ifade etti. Bahçıvan şöyle devam etti:
“Şimdi ihtiyacımız olan; hız kaybetmeden Türkiye’nin doğru hedeflerle belirlenmiş sanayi projelerini gündeme alması ve nokta atışlarla küresel rekabet gücünü geliştirmesidir. Büyük bir hızla, daha istikrarlı ve güçlü bir ekonomi ortamının oluşturulmasına ihtiyacımız var. Açıkça ifade edecek olursam: Ekonomimiz, sanayimiz ve toplumsal refahımız adına kaybedecek vaktimiz yok. Küresel piyasalarda Türkiye algısını güçlendirmenin, yatırımlar için daha da cazip bir ülke olmanın tam zamanıdır. Gelin bu fırsatı el birliğiyle hep beraber değerlendirelim.”
İnsanlığın geleceği açısından tarımın öneminin dünyada her geçen gün arttığına işaret eden Bahçıvan, “Maalesef yıllarca bir yanlışın içinde olduk: Tarımı ile sanayiyi birbirinden kopuk düşündük. Şimdi bu yanlışı düzeltmenin tam zamanı. Entelektüel akıl, bilim ve teknolojiyi tarım ile buluşturmalıyız. Öte yandan tarımda asıl sorun, üretim tarafında aranmalıdır. Çünkü gerçek fırsatlar bu taraftadır. Bu konuda üreticimizi ve tüketicimizi memnun edecek reformist adımları devletimiz ivedilikle atmalıdır. İstanbul Sanayi Odası olarak biz de önümüzdeki günlerde tarım ve tarımsal sanayi konusunda ciddi adımlar atacağız” dedi.
Günümüzde Büyük Veri kavramını çok sık duyduklarını belirten Bahçıvan, geleceğe yönelik trendleri doğru okumak ve iyi hazırlanmak için bilgi-verinin büyük önem kazandığını anlattı. Kamunun bu konuda özel sektöre daha fazla yardımcı olmasını arzu ettiklerini dile getiren Bahçıvan, kamuya ait bilgi ve verilerden özel sektörün daha fazla yararlanmasının ekonomiye ve sanayiye büyük katkı yapacağını ifade etti.
Sonrasında kürsüye gelerek İSO Meclis Üyelerine seslenen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, dünyada risk olarak sunulan şeyleri kendilerinin fırsat olarak gördüğünü ve bunların kendilerini kamçıladığını söyledi. Dünyada yapay zekanın sadece konuşulmakla kalmadığını ve uygulandığını hatırlatan Oktay, böyle bir dönemde sadece geçmişteki başarıları ve bugünkü teknolojileri ile geleceğe bakamayacaklarını ifade etti. Eski alışkanlıklarla da bugünün risklerini konuşup geleceğe bakamayacaklarını ifade eden Oktay, adapte olmak zorunda olduklarını anlattı. Bu dönüşüm sürecini kavramsallaştırdıklarını ve “Milli teknoloji hamlesi ve dijital Türkiye” olarak belirlediklerini dile getiren Oktay, savunma sanayi ve bilişim olmak üzere yerli ve milli sanayiyi teşvik etmek için istikrarlı ekonominin önem arz ettiğini kaydetti.
Savunma sanayindeki başarılara karşın tek bir sektörle ileri gidemeyeceklerini vurgulayan Oktay, savunma sanayinde asıl başarının özgüven oluşturmak olduğunun altını çizdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da sağlık sektörüne önem verdiğini ve bu konudaki gelişmeleri açıklayan Oktay, Türkiye’deki sağlık sisteminin dünya ortalamasının çok üzerinde olduğunu ve şehir hastaneleri ile bir sonraki aşamaya geçeceklerini dile getirdi. Oktay, yeraltı kaynakları olan bir ülke olmadıklarını ve her bir kuruşu tırnaklarıyla kazıyarak kazandıklarını belirtti.
Geçtiğimiz ağustostaki manipülasyon ve saldırıların ardından yeni Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin getirdiği hız ve esneklik ile karar almadaki farkın gözüktüğünü anlatan Oktay, parlamenter sistemin belirsizlik ortamının ortadan kalktığını söyledi. Çok başlılığın getirdiği erkler arasındaki çatışmanın ekonomi ve iş dünyasına büyük zararlar verdiğini belirten Oktay, Türkiye’nin gelişmesinin önündeki bir engel olarak tanımladığı bürokratik oligarşinin de böylece aşıldığını aktardı. Hızlı ve dinamik olabilmek için Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri çıkarıldığını anlatan Oktay, Cumhurbaşkanlığı ofisi ve kurulları vasıtasıyla politika geliştirmede süreklilik ve uygulamada birlik sağlandığını vurguladı.
Türk sanayisinin yüzde 2,8 oranındaki yüksek teknoloji ile ihracat hedeflerinde iddialı şeyler konuşamayacağına işaret eden Oktay, özel sektör ile kalkınmak istediklerinin altını çizdi. Bu süreçte sanayicilerin öncü olacağını hatırlatan Oktay, bunun öncülüğünü yapacak yerin de İstanbul Sanayi Odası olacağını söyledi. Türkiye’ye teknoloji getirilmesi konusunda iddialı olmaları gerektiğini ve bu konuda da İSO üyesi sanayicilerin önemli görevler üstleneceğini kaydeden Oktay, kendilerinin görevinin sanayici ve iş insanlarının önünü açmak olduğuna işaret etti.
İSO’nun Türk sanayisinin en güçlü temsilcilerinden biri olduğunu belirten Oktay, İSO’nun iş dünyasına ufuk açacak, yol ve istikamet çizecek stratejileri belirlediğini ve takip ettiğini söyledi. Oktay, AR-GE girişimlerinde milli teknoloji hamlesinde sabırlı sermayeye ihtiyaç duyduklarını ve yatırdığı sermayeden hemen kazanç elde etmenin mümkün olmadığını kabul etmeleri gerektiğini anlattı. Teşvikler konusunda İSO’nun önerileri arasında yer alan terzi modeline göre şirkete ve sektöre özel teşvikler verdiklerini dile getiren Oktay, kamuda da yerli malını daha da teşvik edeceklerini ekledi.
Sonrasında İSO Meclis Üyeleri kürsüye gelerek ana gündem maddesi ile ilgili görüşlerini paylaştı.