Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin Konuk Olduğu Nisan Ayı İSO Meclisi Yapıldı

  • Meclis Konuşması
meclis-nisan2022-01

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi’nin nisan ayı olağan toplantısı, “Katma Değerli Yenilikçi Üretim ile Küresel Değer Zincirlerinde Üst Sıralara Çıkmak İçin Yatırım, Üretim ve İhracat Odaklı Ekonominin Türkiye İçin Önemi” ana gündemi ile Odakule Fazıl Zobu Meclis Salonu’nda gerçekleştirildi. İSO Meclisi Başkanı Zeynep Bodur Okyay tarafından yönetilen toplantıya T.C. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati konuk olarak katılarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.


T.C. Hazine ve Maliye Bakanı
Nureddin Nebati

T.C. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, İstanbul Sanayi Odası’nın köklü tarihine atıfta bulunarak, ‘’1952 yılında kurulan ve 22 bine yakın üyesiyle ülkemizin en büyük sanayi odası olan İstanbul Sanayi Odası’nın siz kıymetli üyeleriyle bir arada olmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum’’ dedi. Bakan Nebati, yürütülen ekonomi politikalarıyla, yaşanan zorlukların üstesinden gelineceğini belirterek, ‘’Uluslararası arenada gerçekleştirdiğimiz sayısız başarıda pay sahibi olan; ülkemizin kalkınma yolunda kafa yorup ter döken tüm sanayicilerimize teşekkürlerimi sunuyorum. Ülkemiz için aynı iradeyle üretmeye ve birlikte yarınlara yön vermeye devam edeceğiz. Bunu yaparken de önümüze hangi engel çıkarsa çıksın onu hep beraber omuzlayacak; birlikten doğan kuvvetimizle mevcut tüm sorunları birer fırsata çevirmeyi beraberce başaracağız’’ dedi.


İSO Başkanı Erdal Bahçıvan

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan da konuşmasında, dünyada süregelen belirsizlik ortamının yanı sıra enflasyonun reel gelirlerde yarattığı erozyona değindi. Bu nedenle iç talepte yaşanabilecek bir soğumanın büyüme performansını olumsuz etkileyebileceğine dikkat çeken Bahçıvan “Bu bağlamda ortaya konulan çabaları desteklemekle beraber, enflasyonu kalıcı olarak düşürebilmek için daha fazla gayrete ihtiyaç var. Sanayi sektörünün son dönemlerde yüksek karlılıkla çalıştığı yönünde bir algı olmakla birlikte, bu karlılığın belirli sektörlerde yüksek döviz kuru ve emtia fiyatlarından da destek aldığının gözden kaçırılmaması gerekiyor. Sanayinin yeni yatırımları gerçekleştirebilmesi için dönemsel ve belli koşullara bağlı karlılığa değil sürdürülebilir bir karlılığa ulaşması gerekiyor.” dedi.

Meclis toplantısı İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay tarafından açıldı. Okyay toplantıda gündeme ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:


İSO Meclis Başkanı
Zeynep Bodur Okyay

‘’Bugün değer yaratmayı konuşuyorsak, karşımıza üç önemli gerçek çıkmaktadır: İlki artık niteliğin, niceliğin önüne geçmiş olduğudur. İkincisi büyüme yerine, kalkınmayı konuşmamız gerektiğidir. Üçüncü ve son husus ise ürünler yerine sunduğumuz deneyim ve hizmetin artık geleceği temsil ettiğidir. Bu nedenle kısa süreli ve geçici faydalar yerine uzun süreli ve kalıcı değerler yaratmayı önceliklendirmeliyiz. Bunun ölçütü ise girdi ile çıktı arasındaki fark yani “katma değer” yaratmak ve bu farkı artırabilmek yetkinliğidir. Bildiğiniz üzere Türkiye’nin en önemli ekonomik sorunları öteden beri enflasyon ve cari açıktır. Son aylarda her iki sorun yeniden gündemimizin ön sırasına yükseldi. Enflasyon ise karar alma süreçlerimizi zorlaştırıyor, kaynakların rasyonel alanlara yönlendirilmesini engelliyor, en basit ifadeyle geliri devlete gitmeyen bir vergi etkisi yaratıyor. Bu sorunları kalıcı olarak yenebilmenin yegâne yöntemi Türkiye’nin küresel değer zincirine dahil olmasından geçer.’’

İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay, bu konuşmasının ardından sözü, gündeme ilişkin konuşmasını yapmak üzere İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’a bıraktı. Erdal Bahçıvan, pandemi öncesinde kızışan teknolojik rekabet, iklim değişikliği ve küreselleşmenin geleceğine ilişkin tartışmaların yönlendirdiği küresel değerler zincirlerindeki dönüşüm sürecinin pandemi ile birlikte oldukça hız kazandığına dikkat çekti. Küresel şirketlerin yoğun bir şekilde tek tedarikçiye olan bağımlılıklarını azaltmaya ve tedarikçilerini farklılaştırmaya çalıştığının altını çizen Bahçıvan “Bu amaçla üretim merkezlerini hedef pazarlara yakın alternatif lokasyonlara kaydırmaya, yerli üretimi teşvik etmeye ve tedarik sürelerini kısaltmaya çabalıyorlar. Bu değişimin yanı sıra artık tedarik zincirlerinin esnekliği önem kazanıyor. Daha sağlam ve yeşil tedarik zincirlerinin altı çiziliyor. Dijital dönüşüm ise zincirin tüm halkalarına yayılıyor. Özetle, küresel değer zincirlerinde kartlar yeniden dağıtılırken bu sürece hazırlıklı olan ülkeler oyunun kazananı olacak” dedi.

Türkiye’nin uygun coğrafi konumu, genç nüfusu, üretim kabiliyeti, dinamik özel sektörü, vasıflı ve rekabetçi işgücü, uluslararası serbest ticaret ağları ve güçlenen altyapısıyla bu süreçte öne çıkan adaylardan biri olduğunu vurgulayan Erdal Bahçıvan “Küresel değer zincirlerindeki yeniden yapılanmanın gerisinde kalmak istemiyorsak bu değişimi iyi anlamak ve hızlı aksiyon almak durumundayız. Bu bağlamda çevreye duyarlı, sürdürülebilir, teknoloji odaklı, yeteneklerin ve verimliliğin öne çıkarıldığı bir üretim modeline geçmemiz gerekiyor. Öte yandan, böyle bir üretim modeli, ekonomimizin temel sorunları olan ithalata bağımlılığın azaltılması ve yapısal cari açığın önlenmesinde de hayati bir rol oynayacaktır” dedi.

Türkiye’nin mevcut durumuna bakıldığında, yeni döneme hem fırsatlar hem de risklerle girdiğini gördüklerini belirten İSO Yönetim Kurulu Başkanı Bahçıvan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bildiğiniz üzere geçen yılı sanayi sektörü öncülüğünde ve ihracatta sağlanan güçlü artış sayesinde çift haneli büyümeyle kapatmayı başardık. Ne var ki, küresel emtia fiyatlarındaki yükseliş ve Türk lirasındaki değer kaybı sonucu aynı zamanda ciddi bir enflasyon sorunuyla da karşı karşıya kaldık. Hiç kuşkusuz, sanayi sektörümüz yüksek enflasyondan olumsuz etkilenen kesimlerin başında gelmekte. Artan maliyetler nedeniyle işletme sermayesi ve finansman ihtiyacında ciddi bir artış söz konusu. Yine yatırımların planlanmasından piyasada fiyat belirlemeye kadar pek çok süreç olumsuz etkileniyor. Bu anlamda enflasyon sanayici için önemli bir istikrarsızlık ve öngörülebilirlik sorunu yaratıyor.”

Sanayi sektörünün son dönemlerde yüksek karlılıkla çalıştığı yönünde bir algı olmakla birlikte, bu karlılığın belirli sektörlerde yüksek döviz kuru ve emtia fiyatlarından da destek aldığının gözden kaçırılmaması gerektiğinin altını çizen Erdal Bahçıvan, sanayinin yeni yatırımları gerçekleştirebilmesi için dönemsel ve belli koşullara bağlı karlılığa değil sürdürülebilir bir karlılığa ulaşmasının önemine değindi. Enflasyonun olumsuz etkilerinden birinin de büyüme tarafında ortaya çıktığını belirten Bahçıvan, “Dünyada süregelen belirsizlik ortamının yanı sıra enflasyonun reel gelirlerde yarattığı erozyon nedeniyle iç talepte yaşanabilecek bir soğuma, büyüme performansımızı da olumsuz etkileme potansiyeli taşımaktadır. Nitekim PMI gibi öncü ekonomik göstergeler de ilk çeyrekte bir ivme kaybına işaret ediyor. Dünyadaki enflasyonist ortam, yurtiçinde ise beklenti kanalı ve fiyatlama davranışlarındaki bozulma düşünüldüğünde yüksek enflasyonun uzun bir süre daha bizimle beraber olabileceğini göz önünde bulundurmalıyız. Bu bağlamda ortaya konulan çabaları desteklemekle beraber, enflasyonu kalıcı olarak düşürebilmek için daha fazla gayrete ihtiyaç olduğunun da altını çizmek istiyorum” dedi.

Enflasyonla mücadele kapsamında uygulanan fiyat denetimlerindeki bazı sıkıntılara da değinen Bahçıvan, hiç tereddütsüz İSO olarak bu süreci istismar etmeye kalkışanların her zaman karşısında olduklarını dile getirdi. Bununla birlikte denetimlerin herkese potansiyel suçlu olarak bakılması noktasına getirilmemesi ve dürüst şirketlerin zan altında kalmamasına azami özen gösterilmesi gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi:

“Diğer taraftan gıda enflasyonu söz konusu olduğunda sorunun ve çözümün en başta üretim tarafında ve tarım sektöründe aranması gereği de unutulmamalı. Nitekim savaşla birlikte çeşitli tarım ürünlerinde yaşanan fiyat artışları, tüm dünyada ülkelerin yeterli üretim tabanına sahip olmasının stratejik önemini bir kez daha ortaya koydu. Bilindiği üzere enflasyon artışında belirleyici unsurlardan biri olan enerji, sanayimizin en önemli girdisini ve maliyet kalemini oluşturuyor. Doğalgazda yaşanan fiyat artışlarının getirdiği yükün büyük ölçüde sanayi sektörü tarafından karşılanıyor olması, sanayimizin rekabet gücünü son derece olumsuz yönde etkilemektedir. Enerji kullanma politikasını doğalgaza çeviren birçok sanayici uygulanmakta olan fiyat tarifesinden olumsuz etkileniyor. Sanayide yüksek limitlerde doğalgaz kullanmak sanki israf gibi görülüyor ve bu sebeple adeta doğalgaza güvenenler cezalandırılıyor. Söz konusu fiyat tarifesi kaldırılmalıdır.”

Daha sonra kürsüye Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati geldi. Bakan konuşmasında, dünya ekonomisinin birçok anlamda çalkantılı ve zorlu bir dönemden geçtiğini söyledi. Son iki yılda yaşanan Covid-19 pandemisinin hemen üstüne patlak veren Rusya-Ukrayna savaşının, emtia ve gıda fiyatları başta olmak ürere tüm ekonomik dengelerin istenmeyen bir hal aldığını belirtti. Bakan Nureddin Nebati konuya ilişkin açıklamalarında, “Bunlara ek olarak tedarik zincirinde aksaklıklar ve nakliye fiyatlarında da önemli artışlar yaşanıyor. Tüm bu gelişmelerin sizlerin üretim maliyetlerini önemli oranda artırdığının farkındayız. Bununla birlikte, kaynaklarımızı etkin ve çözüm odaklı bir yaklaşımla kullanıyoruz. Hem siz sanayicilerimizin hem de vatandaşlarımızın maruz kaldıkları maliyetleri önemli ölçüde sübvanse ediyoruz. 2022 yılı Ocak-Mart döneminde sanayicilerimizin kullandığı doğalgaza yüzde 28 oranında sübvansiyon sağladık. Son fiyat artışlarıyla birlikte bu fiyat sadece alım maliyetine yükseldi. Hane halkımızın kullandığı doğalgazda ise sübvansiyon oranı halen yüzde 78 seviyelerinde devam ediyor” dedi.

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati konuşmasına, bakanlık nezdine yürütülen araştırmaları referans göstererek, istikrarlı büyümenin inovasyon, koordinasyon ve dengeli bir ekonomi arasındaki ilişkide yattığını söyledi. Şu anda yürütülen Türkiye Ekonomi Modeli’nde önceliğin yatırımları artırmak olduğuna değinen Bakan Nebati, devletin kaynaklarının yatırımda bulunmak isteyen yatırımcılar için etkin ve verimli bir şekilde kullanılmaya devam ettiğinin altını çizdi. Nureddin Nebati, “Bu kapsamda yakın zamanda yatırım, ihracat ve işletme harcamalarına yönelik KGF paketini sizlerin kullanımına sunduk. Ülkemizin üretim kapasitesini ve ihracat potansiyelini artırmak için Selektif Kredi Politikamıza bir yenisini daha ekledik. İhracatçılara ve turizm sektörüne uygun faizli, uzun vadeli TL cinsinden kredi imkânı sunuyoruz. Bu çerçevede, 100 milyar lirası ihracatçılara, 50 milyar lirası ise turizmcilere olmak üzere toplamda 150 milyar liralık uzun vadeli ve düşük faizli kredi imkânı sağlanacaktır. Söz konusu krediler, ihracatı artırıcı, ithalatı azaltıcı alanlara yönelik yapılan yatırımlara aktarılacak. Bunlar arasından da yerli makine ve teçhizat yatırımları önceliklendirilecek” dedi.

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati konuşmasının son bölümlerinde, yeşil dönüşüm ve yeşil finansmana konularına yer verdi. İmzalana Paris İklim Antlaşması ve AB Yeşil Mutabakat Eylem Planı çerçevesinde, 2053 yılında net sıfır emisyon hedefinin ilan edildiğini ve yeşil OSB’lerin oluşturulması için Dünya Bankası’ndan 300 milyon dolarlık kredi sağlandığını söyledi. Bakan Nureddin Nebati, yeşil dönüşümde yatırımların finansmanı amacıyla uluslararası kuruluşlarla birlikte çalışıldığını ve önümüzdeki 3 yılda 3,2 milyar dolarlık iklim finansmanı sağlanacağına vurgu yaptı. Ayrıca Bakan Nebati, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’ndan enerji verimliliği alanında kullanılmak üzere 500 milyon euro tutarında finansmanın, sanayicilerin kullanımına açılacağını ekledi. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati konuşmasının sonunda, yeşil dönüşüm ve sürdürülebilirlik konularındaki çalışmaları adına İSO’ya teşekkürlerini iletti. Bakan Nebati, ‘’Burada sizlere teşekkür ediyorum. Ülkemizde sanayi odaları içinde ilk Çevre Departmanını 1986 yılında İstanbul Sanayi Odası olarak siz kurdunuz. Bugün de İSO sürdürülebilirlik alanında öncü kuruluşlarımız arasındadır. Yakın dönemde başarıyla düzenlemiş olduğunuz “Sürdürülebilir Gelecek İçin Dönüşümü Birlikte Tasarlamak” başlıklı 15. Sanayi Kongresi bunun en somut göstergesidir” dedi.

Yapılan konuşmaların ardından, İSO Meclisi üyeleri de söz alarak son dönemlerde yaşadıkları sıkıntıları dile getirerek, Bakan Nebati’ye sorular yöneltti. Söz alan tüm üyeleri dinleyen Nureddin Nebati, konuşmacıların sorularını yanıtladıktan sonra plaket töreni yapıldı. İSO Meclisi’nin ardından, İftar yemeğine geçildi.