Meclis Konuşması
İSO Aralık Meclis Toplantısında, Ekonomide 2019 Değerlendirildi, 2020 Beklentileri Konuşuldu
- 25.12.2019
- Meclis Konuşması
İstanbul Sanayi Odası (İSO), Aralık ayı olağan Meclis toplantısı, 25 Aralık 2019 tarihinde “2019’u Geride Bırakırken 2020’de Yeni Ekonomik Ufuklar” ana gündemi ile Odakule Fazıl Zobu Meclis Salonu’nda yapıldı. İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay’ın yönettiği toplantıya eski Hazine Müsteşarı Dr. Mahfi Eğilmez, Dünya Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ, Dünya Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı Dr. Şeref Oğuz ve haberturk.com yazarı Abdurrahman Yıldırım konuk oldu. Toplantıya Kütahya Valisi Dr. Ömer Toraman’nın Kütahya Sanayi ve Ticaret odasından bir heyetle katıldığı İSO Aralık Meclis toplantısına, ayrıca Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Ahmet Altun ve Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Halil Peltek de beraberlerinde ŞUTSO heyeti ile katıldı. Toplantıda üyeler tarafından İSO’nun 2019 yılı bütçesi ibra edilirken, 2020 bütçesi de Meclis Üyeleri tarafından kabul edildi.
İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Bahçıvan, Meclis’te yaptığı konuşmada finans, para, faiz kavramları yerine mutluluğa odaklanan, iklim değişikliği, çevre ve sürdürülebilirlik konularına duyarlı büyük bir genç kitlenin geldiğine işaret ederek “Geleceğimize damga vurup şekillendirecek olan bu neslin eğilimlerini iyi anlamalıyız. Son yıllarda popülerleşen paylaşım ekonomisinin üretim tarzımıza, iş hayatımıza etkileri konusuna daha fazla kafa yormalıyız” dedi.
Bahçıvan “Ülkemizin risk primi açısından yakından izlenen CDS’in kalıcı ve sağlıklı olarak 150-200 bandına inmemesi düşündürücü. Yine 50’li bantlarda takılıp kalan tüketici güven endeksi ve artmayan varlık fiyatlarının da üzerinde durmalıyız” şeklinde konuştu.
İSO Ekim ayı olağan Meclis toplantısı İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay tarafından açıldı. Okyay toplantıyı açarken özetle şunları söyledi:
“Bizim ihtiyacımız olan büyümenin, tüketimi körükleyerek geçici tedbirlerle elde edilen palyatif büyüme olmadığını hepimiz biliyoruz. Sürdürülebilir bir büyüme dönemi başlatacak bir politika demeti bekliyor ve talep ediyoruz. Banka ve reel kesim bilançolarını düzelterek, döviz borcuna dayalı yeni bir stok artışı dönemine girmemeye dikkat ederek, maliye ve para politikası uygulamalarının güven artırıcı olmasına önem vermek gerekiyor. Faiz ve enflasyonun yıllık tek haneli rakamlara inmesi çok önemli olsa da faiz hareketlerinden mucize beklemek yerine, ekonomik modeli değiştirmeden ve güven algısını yükseltmeden büyüme yaratmanın başka yolu olmadığını özümsememiz şart.
Kalıcı büyümenin temel dayanağının sabit sermaye stokunu artırmak olduğunu kabul edip, kaynak dağılımında da özenli davranarak başta imalat sanayii olmak üzere yerli ve yabancı sermayenin yatırım hevesini arttıracak şekilde ılımlı ve öngörülebilir bir büyüme stratejisine geçiş yapmamız gerekiyor. Tekliften stratejik çerçeveye geçerek, dünyada büyük yatırım arayışını kendimize çekmek ve Türkiye’yi içinden değer zinciri geçen bir ülke haline getirmek için motive olmalıyız.”
İSO Meclis Başkanı Okyay, sonrasında İSO Başkanı Erdal Bahçıvan’ı konuşmasını yapmak üzere kürsüye davet etti. Bahçıvan, gündeme ilişkin konuşmasını yaparken geçmişte kamu, özel sektör ve bireyler olarak kaynakları pek doğru şekilde kullanamadıklarını söyledi. O dönemde aşırı kaynak bolluğunun kendilerini bu yanlışa sevk ettiğini belirten Bahçıvan, bugün o bolluğun olmadığı bir dönemde olduklarını hatırlattı. Bahçıvan, artık hep birlikte kaynakları daha doğru ve verimli kullanmaları gerektiğini vurguladı.
Bu noktada ihracatlarının katma değer yapısı ve rekabet gücünün özel bir önem kazandığını anlatan Bahçıvan, ihracatlarının miktar olarak artmasına rağmen değer olarak düştüğüne dikkat çekti. Bahçıvan, kilo başına ihracat değerlerinin 1,5 doların altında olduğu düşünülürse rekabet edebilmeleri için sürekli olarak kendilerini yenilemeleri ve yapacakları yatırımlarla ihracatlarının bilgi ve teknoloji yoğunluğunu artırmaları gerektiğinin açık olduğunu kaydetti.
Her ne kadar şu an 200’den fazla ülkeye ihracat yapabiliyor olsalar da ihracatlarının içinde az sayıda ülkenin ve ürünün çok yüksek ağırlığı bulunduğuna işaret eden Bahçıvan, orta vadede ihracatın ekonomiye kaliteli katkısını sürdürebilmeleri için sektörel ve coğrafi çeşitlenmeyi artırarak az sayıda ihracat kalemine olan bağımlılıklarını azaltmak zorunda olduklarını dile getirdi.
Bahçıvan, yeni yılda CDS priminin de önemli bir gösterge olduğunu belirterek “Ülkemizin risk primi açısından yakından izlenen CDS’in kalıcı ve sağlıklı olarak 150-200 bandına inmemesi düşündürücüdür. Yine 50’li bantlarda takılıp kalan tüketici güven endeksi ve artmayan varlık fiyatları da üzerinde durmamız gereken en önemli başlıklar olarak dikkat çekiyor. Diğer taraftan somut analiz ve verilere dayanarak kamuoyu ile paylaştığımız İSO Türkiye İmalat PMI yaklaşık iki senedir eşik değer olan 50’nin üzerine çıkamıyor. Yine her ay açıkladığımız İhracat İklimi Endeksi verileri, ülkemizin önemli dış pazarlarının ivme kaybettiğini ve önümüzdeki dönemde ihracatçılarımızı zorlayabileceğini gösteriyor. Belirttiğim bu verilerin üzerinde de önümüzdeki dönemde dikkate düşünmeliyiz” dedi.
Bugün ekonomiye daha geniş perspektiften bakılan bir dönemde olduklarını aktaran Bahçıvan, finans, para, faiz, merkez bankası gibi konuların çok ötesinde, insanların artık gelir dağılımı, refah, mutluluk, nüfus, göç, çevre gibi sorunları daha fazla konuştuğunu aktardı. Bahçıvan, özellikle iklim değişikliği, çevre ve sürdürülebilirlik konularında farkındalığın oldukça arttığını ifade etti.
Bahçıvan şöyle devam etti:
“Dünyayı farklı okuyan ve anlayan, duyarlılık ve sorumluluk sahibi büyük bir genç kitle geliyor. Geleceğimize damga vurup şekillendirecek olan bu neslin eğilimlerini iyi anlamalıyız. Uber, AirBnB gibi girişimler sayesinde son yıllarda oldukça popüler bir kavram var: Paylaşım ekonomisi. Gençlerin çok ilgi gösterdiği bu ekonomiye bazıları, ‘dayanışmacı tüketim’ diyor, bazıları da ‘dayanışmacı ekonomi’ adını veriyor. Bu gelişmenin; üretim tarzımıza, iş hayatımıza etkileri konusunda daha fazla kafa yormamız gerektiğini burada vurgulamak istiyorum.”
Sonrasında Dünya Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ’ın moderatörlüğünde Hazine eski Müsteşarı Dr. Mahfi Eğilmez, Dünya Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı Dr. Şeref Oğuz ve haberturk.com yazarı Abdurrahman Yıldırım’ın katıldığı bir panel yapıldı. Panelde söz alan konuşmacılar özetle şöyle konuştu:
Hazine eski Müsteşarı Dr. Mahfi Eğilmez:
“2018 yılının sonunda dünya ekonomik krizi aşmış gibi gözüküyordu ama birden resesyon beklentisi arttı ve 2019 böyle geçti. Ancak yıl sonuna geldiğimizde bu havanın da biraz dağıldığını görüyoruz. ABD büyüme, işsizlik ve enflasyon rakamlarında düzelme var. Çin’in ABD ile yaşadığı ticaret savaşının etkisi var gibi gözükse de ekonomiyi canlı tutmak için yapılan boş yatırımlar yüzünden Çin borç krizi yaşıyor. Ülkedeki borçluluk GSYH’nin 2,5 katı büyüklüğünde. Ama Çin artık kendi markalarını çıkarmaya başladı ve aynı zamanda yaratıcı bir ülke. Kapitalist sistemde uluslararası ticaretin artması uluslararası refahı da artırır. Ticaret Savaşı kısa vadede ABD’ye yarayacak gibi gözükse de uzun vadede ABD kaybeden taraf olur.
Türkiye 2019’u zor geçirdi ve küçülme yaşadı. Önümüzdeki çeyreklerde büyüme yaşayacağımızı düşünüyorum. Bu, bizim yaptığımız büyük adımlarla değil baz etkisi ile olacak. Sanayi üretim endeksi ve kapasite kullanımına baktığımızda artıya geçtiğini görüyoruz. Ancak yatırımlar ekside seyrediyor. Türkiye bu kadar risk taşırken büyük yatırımlar bekleyemeyiz, Türkiye risk yaratan bir ülke ve riskleri düşürmemiz lazım.
Talep yönünde bir canlanma var. Bu da vergi indirimleri ve faiz indirim ile gerçekleşti. Ancak bunlar da bütçeye yük getiriyor. Ayrıca bu yıl Merkez Bankası yedek akçesi de kullanılmasına rağmen 80 milyar TL açık tahmini var. 2020’de bu şekilde gitmesi mümkün gözükmüyor.
Haberturk.com yazarı Abdurrahman Yıldırım:
“2020’de bütçe açığının daha kötü olmayacağını düşünüyorum. Çünkü vergi gelirleri artacak. Büyümeye baktığımızda ise dışardan pek sermaye girişi artmayacak. Yabancılar, Türkiye’ye doğrudan yatırıma gelmeyecek. Yatırım yönünde de bir heyecan da yok, bu konuda imkan da yok. Faizleri düşürseniz de ilerleme sağlanamıyor. Bu yüzden yatırımlar yoluyla ekonominin büyümeyeceğini düşünüyorum. Büyüme tüketim ve krediden gelecektir. Tüketiciler düşük faizle borçlanacaktır. 2018’de bir reel sektör borç krizi yaşadık. Özel sektör yeniden yapılanmalı ve bunun üzerine büyüme inşa edilmeliydi. 2001’de nasıl bankacılık ve finans sistemi yeniden yapılandırıldıysa aynısı özel sektör için de yapılmalıydı.”
Dünya Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı Dr. Şeref Oğuz:
“Dünya, içinde bulunduğu sarmalın dışında çözümler arıyor. Bu konuda teknoloji ve eğitim öne çıkıyor. Endüstri 4.0 hepimizin dilinde ve üreticisi olmadığımız bir teknoloji böyle giderse bize dayatılacak. Türkiye’de yüzde 4’lük bir kesime çok ileri bir eğitim veriyoruz ancak yüzde 80’e de oldukça kötü bir eğitim veriyoruz. Çin’in gelişmesi sadece ölçek ekonomisi ile olmadı; bugün Çin akademik makale üretiminde de ABD’nin önüne geçti. Bizim eğitim konusunu önceleyen çözümler bulmamız lazım. Okullarda alınan eğitimden sonra bir de fabrikalar ikinci kez eğitim veriyor çünkü okuldaki eğitim çok yetersiz. Diploma fabrikalarını beceri fabrikalarına dönüştürmemiz gerekiyor. Vasatlıktan çıkabilmemiz için insan kaynakları konusu büyük önem taşıyor. Yeni bir kavram ortaya çıktı: Algoritokrasi. Buna göre artık fabrikaları, insan davranış ve tercihlerini algoritmalar belirleyecek. Böyle bir dünyada bizim katma değeri yüksek üretime fokuslanmamız ve öğretmeni odağa alan bir eğitim sistemine geçmemiz gerekiyor.”
Panelin ardından İSO Meclis üyeleri de söz alarak panelistlere sorularını yöneltti.
Ardından Kütahya Valisi Dr. Ömer Toraman, kürsüye geldi. Toraman, dünyada sanayinin alt kollarında coğrafi değişimler yaşandığını ve farklı coğrafyalara kaydığını belirterek Türkiye içinde de benzer bir dönüşüm yaşanması gerektiğini söyledi. Yüksek katma değerli ve AR-GE’ye dayalı olmasa da diğer sanayi sektörlerinde Anadolu’ya yönelme olduğunu anlatan Toraman, Kütahya gibi farklı bölgelerin cazip hale geldiğini ifade etti. Toraman, yeni oluşturulan Zafer OSB ile yatırım için yeterli bir altyapı kurmaya çalıştıklarını belirterek sanayicileri yatırıma davet etti.
Daha sonra Kütahya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İsmet Özotraç da İSO Meclis üyelerine seslendi. Özotraç, İSO’nun Türkiye’nin göz bebeği olduğunu ve kendilerinin de bu değerden istifade etmek istediklerini söyledi. Türkiye’nin birinci meselesinin eğitim olduğuna değinen Özotraç, ilde 34 endüstri meslek lisesi olduğunu ve yeni bir eğitim sistemini kendilerine hedef koyduklarını dile getirdi. Özotraç, Zafer OSB’nin Afyon, Uşak ve Kütahya arasında olduğunu belirterek işgücü konusunda sorun yaşanmayacağını kaydetti.
Sonrasında Yatırım Destek Ofisi Kütahya Sorumlusu Kutlu Eser, Kütahya ve Zafer OSB’deki yatırım fırsatları hakkında bir sunum yaptı.
ŞUTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Halil Peltek de kürsüye geldi ve İSO Meclisi’ne seslendi. Peltek “İSO Meclisi ile kentimize gelerek tüm Türkiye’ye bir mesaj vermesi bizim için çok keyif vericiydi. Şanlıurfa en verimli tarım arazisine sahip bir kentimiz. Büyük ve verimli bir tarımsal altyapıya sahibiz. Tarımı sanayi ile buluşturmakta kararlıyız. Yatırımda Altıncı Bölge olmamız nedeniyle çok avantajlı bir kentiz. Turizmde de çok kadim bir kent olduğumuz Göbeklitepe ile bir kez daha kanıtlandı. Şehrimiz ne kadar kalkınırsa ülkemiz de o kadar kalkınır. Umarım bu kadar altyapımız, sizlerin birikimleriniz ile birleştiğinde ülkemiz için çok verimli bir işbirliği ortaya çıkacaktır” şeklinde konuştu.