Meclis Konuşması
İSO Başkanı Bahçıvan: “Toplumsal Uyumsuzluk, Ekonomik Riskleri Artırıyor”
- 22.07.2015
- Meclis Konuşması
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi’nin Temmuz ayı olağan toplantısı “Ekonomimizi ve Sanayimizi Güçlendirme Yolunda Borsa ve Sermaye Piyasalarının Sahip Olduğu Potansiyel ve Sunduğu Fırsatlar” ana gündemi ile İSO Meclis Başkan Yardımcısı Hasan Büyükdede başkanlığında Odakule’de gerçekleştirildi.
Borsa İstanbul (BİST) Genel Müdürü Tuncay Dinç’in konuk olarak ağırlandığı Meclis toplantısında konuşan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan ülkemizde sermaye piyasalarının yeterince derinleşememesinde ve tasarruf sahiplerinin menkul kıymetlerden ziyade mevduata yönelmesinde sermaye piyasaları konusundaki bilgi eksikliklerinin payı olduğunu söyledi. Bahçıvan, bu anlamda finansal eğitim ve finansal tüketiciyi koruma yönündeki politikaların önem taşıdığını belirtti.
İSO temmuz ayı olağan Meclis toplantısının açılışını yapan Meclis Başkan Yardımcısı Hasan Büyükdede, konuşmasına geçtiğimiz günlerde meydana gelen terör olaylarını kınayarak başladı. Hasan Büyükdede şöyle konuştu:
“20 Temmuz’da Şanlıurfa Suruç’ta 32 gencimiz vefat etti. 104 gencimiz de yarandı. Yine Adıyaman’da gerçekleşen çatışma sonucu 1 şehit verdik. Bu olayların üzüntüsünü hepimiz derinden hissediyoruz. Fikirleri ve inançları ne olursa olsun silahsız bir gruba yapılan bu hunharca saldırıyı şahsım ve Meclisimiz adına kınıyorum. Burayı Irak ve Yemen gibi yapmaya çalışan terör örgütlerine karşı birlik olmalıyız” dedi.
Yaşanan terör olayları nedeniyle ülkemizdeki savunma sanayinin daha çok geliştirilmesi gerektiğine dikkat çeken Büyükdede, “Bir ülkede ekonomik gelişmeden bahsetmek istiyorsak o ülkede huzur ve istikrarın olması gerekmektedir. Bu kadar savaş ve kargaşanın içinde demokrasisini ayakta tutan bir ülkeyiz. En kısa zamanda birleşerek, bir koalisyon kurulmasını ve istikrarın devam etmesini istemekteyiz” şeklinde konuştu.
Daha sonra kürsüye çıkan İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, dünya ve Türkiye gerçeklerinin herkesi sorumlu davranmaya zorladığı bir dönemden geçildiğine dikkat çeken İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, “Türkiye’nin ekonomik altyapısı ile zihinsel üstyapısı arasında derin bir uyumsuzluk var. Toplumsal uyumsuzluklar ekonomik risklerimizi artırıyor” uyarısında bulundu. Bahçıvan “Geçmişte olumlu iz bırakmayan koalisyonlar, zayıf makro ekonomik dengeler üzerine inşa edilmişti. Bugün ise kamu maliyesi başta olmak üzere güçlü bir yapıdayız” dedi ve şöyle devam etti:
“Türkiye’de sermaye piyasaları daha gelişkin olsaydı, özel sektör finansmanı daha yüksek oranlarda yurt içi tasarruflara dayanabilir ve bugün telaffuz ettiğimiz düzeyde bir kur riskimiz olmayabilirdi.”
Gündemle ilgili yaptığı konuşmada son günlerde gerçekleşen terör saldırılarında hayatını kaybedenlere baş sağlığı dileyen Bahçıvan, birlik ve beraberlik ruhu eşliğinde her türlü hunhar saldırının üstesinden geleceğimize yürekten inandıklarını kaydederek toplum olarak dikkatli ve sağduyulu davranılması gerektiğine dikkat çekti. Terörün arzu ettiği karamsarlığa izin vermeden, terörden beslenmek isteyen güçlere fırsat vermemek gerektiğini belirten Bahçıvan, bu acılı ve zorlu süreci ancak el ele vererek aşabileceklerini ifade etti.
Üretime odaklı yeni ekonomi anlayışının yoğun şekilde tartışıldığı bir dönemden geçtiklerini hatırlatan İSO Başkanı Erdal Bahçıvan Türkiye’nin ekonomisini güçlendirme yolunda sınırlı finansal kaynakların getirdiği engelleri aşmanın sanayiciler için son derece önemli olduğunu vurguladı. Bankalarla kıyaslandığında sermaye piyasalarında tasarrufların yatırımlara dönüşmesinin doğrudan ve daha düşük maliyetlerle gerçekleşebildiğine dikkat çeken Bahçıvan, “Birçok araştırma, aktif ve sağlıklı işleyen sermaye piyasalarının, uzun vadeli sürdürülebilir büyümenin en önemli itici güçlerden biri olduğunu ortaya koymaktadır. Bunun başlıca nedenleri: Ekonomide finansman çeşitliliğinin artması, risklerin azaltılması ve belki de en önemlisi, tasarrufları artırıcı etki sağlamasıdır. İşte bu nedenle biz sanayicilerin sermaye piyasası kuruluşlarıyla yakın ilişkiler içinde olmamız, en fazla ihtiyaç duyduğumuz konuların başında geliyor” dedi.
Türkiye’nin uzun zamandır yaşadığı kısır tartışmaların herkesi yorduğunu belirten Bahçıvan, bu yorgunluk ve toplumsal enerji kaybının panzehrinin uzlaşma olduğunu vurguladı. Geçmişte kurulan ve toplumsal hafızada olumlu izler bırakmayan koalisyonların, zayıf makro ekonomik dengeler üzerine inşa edildiğini, bugün ise Türkiye’nin kamu maliyesi başta olmak üzere güçlü bir yapıda olduğunun altını çizen Bahçıvan, şunları söyledi:
“Tüm siyasi partilerin sabırla, bardağın dolu tarafına bakan bir anlayışla toplumun kendilerinden beklediği uzlaşmayı sağlaması gerekiyor. Türkiye’nin GSMH’si 800 milyar dolar, dış ticaret hacmi 400 milyar dolar. Bu başarıdan kaynaklanan önemli bir sorun var. Bu ekonomik altyapısı ile zihinsel üstyapısı arasında derin bir uyumsuzluk var. Ankara kaynaklı sorunların temelinde de bu yatmaktadır. Dünya ve Türkiye gerçeklerinin herkesi sorumlu davranmak zorunda bıraktığı bir dönemdeyiz. Toplumsal uyumsuzluklar ekonomik risklerimizi artırıyor. Tüm siyasi partilerimizin milli iradenin ortaya koyduğu tercihten hareketle sorumlu davranacağına inanmaya devam edeceğiz” dedi.
Sanayicilerin, borsa ve sermaye piyasalarının sunduğu fırsatlara açık olması gerektiğini belirten Bahçıvan, “İlk akla gelen uzun vadeli ve düşük maliyetli bir finansmana ulaşma imkanı… Ülkemizde yüzde 13 olan iç tasarruf oranı çok düşük. Özel sektörün borçları açısından da duruma bakarsak, sermaye piyasaları ekonominin geneline göre istenen hızda büyümedi. Reel sektör finansmanı çoğunlukla bankalar eliyle yurt dışından edinilen dış kaynaklara dayanıyor. Özel sektör bundan dolayı 285 milyar dolarlık ağır borç yükünün altında. Türkiye’de sermaye piyasaları daha gelişkin olsaydı, özel sektör finansmanı daha yüksek oranlarda yurt içi tasarruflara dayanabilir ve bugün telaffuz ettiğimiz düzeyde bir kur riskimiz olmayabilirdi. Yeniden üretim ekonomisine dönüş arzusunun fiiliyata geçmesi açısından sanayicimizin finansman sorunu çözülmeli” dedi.
Borsalarda işlem gören şirketlerin GSYH’ye oranının çok düşük düzeyde olduğunu da vurgulayan Bahçıvan, şunları söyledi: “Burada değerlendirilmeyi bekleyen güçlü bir potansiyel var. Şirketlerimizin bu potansiyeli değerlendirmesi ve sermaye ihtiyaçlarını uzun vadeli ve düşük masraflı araçlarla karşılaması, borsa ve sermaye piyasalarıyla ilgili bilgi ve deneyimlerinin artırmasına bağlı. Şirketlerimizin halka arz yoluyla finansman ihtiyaçlarını karşılamakta çekingen davranmaları doğal. Şirket yapısında kapsamlı bir dönüşüm gerektiren bu büyük adımı atmak kolay değil. Bu yolda güven artırımı konusunda Borsa İstanbul’a önemli görevler düşüyor.”
Yunanistan’ın borç sorunu konusunda AB, İran’ın da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyesi 5 +1 ülkeleri ile nükleer müzakerelerde anlaşmaya varmasını olumlu gelişmeler olarak niteleyen Bahçıvan, “İran ile ikili ticari ilişkilerimiz ivme kazanacak. İran büyük nüfusu ve pazarıyla Türkiye’ye birçok sektör için yeni fırsatlar sunacak. Bu anlaşmayla dünya enerji fiyatları da istikrarlı ve olumlu bir seyir izleyecek. Sınır ticareti açısından bu anlaşmanın önemine baktığımızda, İran ile önümüzdeki aylarda sınır ticaretimizin güçlenmeye başlayacak olması doğu sınırlarımızdaki yöre insanının hayatına olumlu katkı yapacak” dedi. Bahçıvan, Kıbrıs sorunu konusunda Ada’dan gelen olumlu haberlerin gelecekte kalıcı bir antlaşma ile sonuçlanmasının, Türkiye-AB ilişkilerine de olumlu yansıyacağını söyledi.
Sonrasında kürsüye gelen Borsa İstanbul Genel Müdürü Tuncay Dinç, Türkiye’nin etrafında baktığımızda, Irak ve Suriye’de istikrarsızlık, Kafkaslarda Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki çatışma, Ukrayna’da savaş ve Yunanistan’da ekonomik krizler yaşandığını; Türkiye’nin ise bölgesinde bir istikrar adası olduğunu söyledi. Bu istikrara örnek olarak Borsa İstanbul’u veren Dinç, BİST’in yüzde 10’unun halka arz aşamasında olduğunu kaydederken seçimden hemen sonra yabancı şirketlerin BİST’e ortak olmak için kendilerine başvurduğunu belirtti. Dinç, yurt dışından insanların Türkiye’nin potansiyelini daha iyi farkına vardığını kaydederek Türkiye’nin AB sürecinde finans sektörü olarak ödevini yapmasının bunda payı olduğunu anlattı.
Finans sektöründe devlet politikası olarak kendilerine İstanbul’un finans merkezi olmayı seçtiğini hatırlatan BİST Genel Müdürü Dinç, bu hedefin gerçekleşmesi durumunda tüm paydaşları ihya edeceğini söyledi. BİST’in bu süreçte teknolojik yenilenmesini gerçekleştirdiği bilgisini veren Dinç, yeni dönemde saniyede 2.500 olan emir sayısını 100 bine çıkaracaklarını belirtti.
Sanayicilere de seslenen Dinç, 2000’li yılların başında banka mevduatları ile sermaye piyasaları arasındaki farkın bugün çok açıldığını kaydetti. Türkiye’nin para ekonomisinin GSYH’nin yüzde 114’ü seviyesine çıktığı bilgisini veren BİST Genel Müdürü Dinç, kurumsallaşmak isteyen Türk sanayicilerini sermaye piyasalarında yer almaya davet etti. Bu sayede kolay kullanılabilen bir platform ile finansal kaynak bulabileceklerinin altını çizen Dinç, yeni çıkan kanun ve mevzuatlar ile şirketlerin nakdi sermaye artırımına getirilen kolaylıklara dikkat çekti. Tuncay Dinç, sanayicilerin borsada işlem görmek istediklerinde BİST olarak yardıma hazır olduklarını kaydetti.